İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | bone i. | kılçık | ||
This fish has a lot of bones. Bu balığın bir sürü kılçığı var. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | bone i. | kemik | ||
Then there are others, of course, who are saying that catering waste can be fed but not meat and bone meal. Tabii bir de yemek atıklarının beslenebileceğini ama et ve kemik ununun beslenemeyeceğini söyleyenler var. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | bone i. | anlaşmazlık konusu | ||
The supply of information is always the biggest bone of contention between Parliament and the Commission. Bilgi temini her zaman Parlamento ile Komisyon arasındaki en büyük anlaşmazlık konusu olmuştur. More Sentences |
||||
Genel | bone i. | kemik | ||
The din can cause permanent damage to the ear bones, and brain and lung haemorrhage. Dinleme, kulak kemiklerinde kalıcı hasara, beyin ve akciğer kanamasına neden olabilir. More Sentences |
||||
Genel | bone i. | konu | ||
In her solid report, Baroness Nicholson makes no bones about this. Barones Nicholson da sağlam raporunda bu konuya hiç değinmiyor. More Sentences |
||||
Medical | ||||
Medikal | bone | kemik | ||
There is an urgent need for a directive on the whole range of muscle and bone problems. Tüm kas ve kemik sorunlarına ilişkin bir yönergeye acilen ihtiyaç vardır. More Sentences |
||||
Chemistry | ||||
Kimya | bone | kemik | ||
This is why there remains a great temptation to continue to use animal and bone meal in the traditional way. Bu nedenle hayvan ve kemik ununu geleneksel şekilde kullanmaya devam etmek için büyük bir cazibe var. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | bone i. | balina (çubuk) | ||
Genel | bone i. | tartışma konusu | ||
Genel | bone i. | kemiğe benzeyen şey | ||
Genel | bone i. | kemik rengi | ||
Genel | bone i. | kırık beyaz | ||
Genel | bone i. | fildişi rengi | ||
Genel | bone i. | öz | ||
Genel | bone i. | temel | ||
Genel | bone i. | fıtrat | ||
Genel | bone i. | kalp | ||
Genel | bone i. | husus | ||
Genel | bone i. | balina kemiği şeridi | ||
Genel | bone i. | çelik şeridi | ||
Genel | bone i. | kümes hayvanı tüy kemiği şeridi | ||
Genel | bone i. | eğilim | ||
Genel | bone i. | meyil | ||
Genel | bone i. | kemik parçası | ||
Genel | bone i. | sus payı | ||
Genel | bone f. | kılçıklarını ayıklamak (balık) | ||
Genel | bone f. | hafızlamak | ||
Genel | bone f. | kemiklerini ayıklamak | ||
Genel | bone f. | kılçıklarını ayıklamak | ||
Genel | bone f. | ayıklamak | ||
Genel | bone f. | kemiklerini ayırmak | ||
Genel | bone f. | kılçığını ayırmak | ||
Genel | bone f. | (giysi parçasını) balina kemiğinden korselerle sertleştirmek | ||
Genel | bone f. | kemik parçasıyla ovmak | ||
Genel | bone f. | düz çizgi belirlemek için bir şey boyunca bakarak hedef almak | ||
Genel | bone s. | kemikten yapılmış | ||
Genel | bone zf. | aşırı derecede | ||
Genel | bone zf. | kesinlikle | ||
Genel | bone zf. | tamamen | ||
Genel | bone zf. | son derece | ||
Genel | bone zf. | çaresizce | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | bone i. | trombon | ||
Marine | ||||
Denizcilik | bone i. | hızla giden geminin kafasında oluşan köpük | ||
Medical | ||||
Medikal | bone i. | bone | ||
Gastronomy | ||||
Mutfak | bone | eti ayıklamak | ||
Agriculture | ||||
Tarım | bone f. | kemik unuyla verimlileştirmek | ||
Geography | ||||
Coğrafya | bône i. | cezayir'de güncel adı annaba olan liman şehri | ||
Geology | ||||
Jeoloji | bone i. | kömür damarındaki kaya tabakası | ||
Jeoloji | bone i. | kömürdeki şeyl, kayrak veya kaya parçacığı | ||
Jeoloji | bone i. | karbonlu şeyl | ||
Jeoloji | bone i. | kemik kömürü | ||
Slang | ||||
Argo | bone i. | sik | ||
Argo | bone i. | malafat | ||
Argo | bone i. | alet | ||
Argo | bone i. | dalga | ||
Argo | bone i. | kamış | ||
Argo | bone i. | yarak | ||
Argo | bone i. | ereksiyon | ||
Argo | bone i. | (dolar) yeşil | ||
Argo | bone f. | düzüşmek | ||
Argo | bone f. | becermek | ||
Argo | bone f. | sevişmek | ||
Argo | bone f. | düdüklemek | ||
Argo | bone f. | çakmak | ||
Argo | bone f. | mercimeği fırına vermek | ||
Argo | bone f. | kaymak | ||
Argo | bone | sigara | ||
British Slang | ||||
İngiliz Argosu | bone f. | biriyle yatmak | ||
İngiliz Argosu | bone f. | araklamak | ||
İngiliz Argosu | bone | mala vurmak |