konu - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

konu



"konu" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 42 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
konu topic i.
konu issue i.
konu subject i.
konu matter i.
General
konu score i.
konu theme i.
konu point i.
konu argument i.
konu affair i.
konu thing i.
konu heading i.
konu business i.
konu purview i.
konu topic i.
konu head i.
konu subject matter i.
konu shebang i.
konu subject i.
konu res i.
konu case i.
konu object i.
konu question i.
konu scope i.
konu text i.
konu thesis i.
konu thrid i.
konu bone i.
konu gambit i.
konu commonplace [obsolete] i.
konu item i.
Trade/Economic
konu text i.
konu issue i.
Law
konu subject-matter i.
konu postulate i.
konu question i.
Politics
konu area i.
Technical
konu subject i.
konu scope i.
Computer
konu thread i.
konu re kısalt.
Archaic
konu article i.
Slang
konu steez i.

"konu" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
konu ile ilgili relevant s.
konu dışı irrelevant s.
konu ile alakalı relevant s.
General
konu dışılık digressiveness i.
konu etme entreating i.
bir konu hakkındaki resmi rapor white paper i.
herkesin değişik düşündüğü bir konu a matter of opinion i.
makalede işlenen konu subject discussed in the article i.
konu başlığı head i.
belirsiz konu moot point i.
konu cümlesi topic sentence i.
kısa konu short subject i.
konu dışına çıkma excursus i.
nazik konu critical issue i.
konu kataloglaması subject cataloging i.
ilgiyi başka yöne çekmek için öne sürülen konu red herring i.
konu dışı irrelevance i.
konu olan şey subject i.
konu komşu kith and kin i.
temel çalışma (bir konu vb) background study i.
kendi önyargısının insanı anlamaktan engellediği konu blind spot i.
konu komşu the neighbours i.
dış salgı bezleri tarafından salgılanan salgıları konu alan bilim dalı exocrinology i.
konu dışılık irrelevancy i.
konu başlıkları subject headings i.
dönüp dolaşıp gelinen konu hobbyhorse i.
ana konu main subject i.
tamamıyla farklı bir konu a horse of another color i.
önemsiz konu quiddity i.
konu hakkında son ve kesin söz the last word on the matter i.
bir konu hakkında yapılan bilimsel çalışma research work i.
konu dışı söz digression i.
sıkıntı yaratan konu a bone to pick i.
konu başlığı title i.
konu mankenleri wall flowers i.
konu mankeni wall flower i.
güncel konu current issue i.
asıl konu primary concern i.
ana konu main topic i.
sosyal konu social issue i.
ağır konu weighty matter i.
önemli konu weighty matter i.
favori konu hobby-horse i.
gözde konu hobby-horse i.
bir insanın hakkında güçlü duygulara sahip olduğu ve konuşmaya bayıldığı konu hobby-horse i.
konu dışı olma irrelevance i.
önemli konu meat i.
konu komşu neighbourhood i.
hayvanları konu alan kısa öykü parable i.
üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu dead letter i.
üzerinde durmaya değmeyecek kadar önemsiz konu nonissue i.
konuşulacak konu talking point i.
derin konu deep subject i.
hassas konu delicate subject i.
konu bilgisi topic knowledge i.
konu alanı subject area i.
konu bölümü subject area i.
açık konu open subject i.
nazik konu delicate matter i.
hassas konu delicate matter i.
hassas konu delicate issue i.
hassas konu touchy subject i.
üzerinde durulması gereken birkaç konu a few points worth stressing i.
konu uzmanı subject matter expert i.
karanlık konu dark topic i.
(bir konu hakkında) özür dileme/üzgün olma apologetic about i.
alfabetik liste ve konu indeksi alphabetical list and subject index i.
eldeki konu to the matter in hand i.
ele alınan konu to the matter in hand i.
tartışmaya açık konu debatable issue i.
iç-konuşma self-talk i.
sıkıcı konu dull subject i.
sıkıcı konu boring subject i.
konu dışı etki extraneous influence i.
işlenen konu argument i.
büyük ses getiren konu cause celebre i.
konu komşu neighborhood i.
belirli bir konu ya da dalda uzmanlık bilgisi expertise i.
amaç ve konu purpose and subject i.
tartışma konusu/söz konusu mesele/konu point at issue i.
bakılan/önem verilen/üzerinde durulan şey/konu/mesele focus i.
bir konu hakkında görüşüne başvurulan consultee i.
geniş konu broad subject i.
aynı konu üzerinde düşünüp durma rumination i.
bir konu için ilk yapılan ya da ilk söylenen şey first mentioned i.
alt konu subtopic i.
maddi konu financial matter i.
ana konu major issue i.
acil konu urgent matter i.
acil konu matter of urgency i.
bilimle ilgili konu science-related subject i.
acil çözüm veya ilgi bekleyen bir konu burning issue i.
geniş konu yelpazesi wide range of subjects i.
(bir konu hakkında) aksi olabilecek şey, dikkat edilmesi gereken nokta caveat i.
ana konu action i.
özel konu specific topic i.
belirli konu specific topic i.
esas konu action i.
asıl konu action i.
tartışmalı konu controversial topic i.
yumuşak giriş (konu, ders) gentle introduction i.
çetrefilli konu cat's cradle i.
konu dışı ve yersiz olma tangent i.
ilgi çekici olmayan konu nonsubject i.
önemsiz konu nonsubject i.
çok az önem taşıyan konu nonsubject i.
konuşulmaması gereken konu nonsubject i.
tabu olan konu nonsubject i.
ihtilaflı konu question i.
konu dışı olma extraneity i.
konu ile ilgisi olmama extraneity i.
sıradan bir kişiye genel ilgi alanına giren bir konu hakkında fikrinin sorulduğu bir mülakat vox pop i.
bir konu üzerinde saplantılı kimse monomaniac i.
bir konu üzerinde etraflıca çalışan kimse wonk i.
gizli problemlerle karşılaşılan konu minefield i.
bir konu hakkında ilk kez yayın yapan kimse broacher i.
(gazeteci) bir konu hakkında konuşmak için büyük paralar alma buckraking i.
tartışmalı bir konu hakkında bir internet forumunda devam eden bir diyalog holy war i.
bilindik konu home ground i.
kişinin yaşamını veya aktivitelerini konu alan film home movie i.
ele alınan konu mutton i.
ikincil konu bye i.
az bilinen konu bypath i.
temcit pilavı gibi ısıtılıp durulan konu rehash i.
müzakereye açık konu deliberative [obsolete] i.
güçlü duygusal tepkilere neden olan konu gut issue i.
favori konu hobby i.
(bir konu ile ilişkili) görsel iconography i.
ana konu ide i.
karar verilmemiş konu open question i.
çözülmemiş konu open question i.
sigortaya konu olan duruma yönelik risk faktörü risk i.
yuvarlak masa söyleşisinde tartışılan konu roundtable i.
alakasız konu impertinence i.
ilgisiz konu impertinence i.
alakasız konu impertinency i.
ilgisiz konu impertinency i.
önem arz eden konu importance [obsolete] i.
birkaç karakterin bir konu üzerinde tartışıyor veya akıl yürütüyor gibi gösterildiği yazılı kompozisyon dialogue i.
konu dışı söz discursion i.
kapatılmış konu closed book i.
geniş bir konu yelpazesini anlama kapasitesi comprehensiveness i.
soyut yasalar yerine somut olguları konu edinen doğa bilimi concrete science i.
çözümlenmemiş konu doubt i.
(kitaptaki) konu dizini index rerum i.
konu dışılık irrelavance i.
konu dışı olma irrelavancy i.
kapatılmak istenen konu crow to pull i.
kapatılmak istenen konu crow to pick i.
sıradışı konu curiosity [obsolete] i.
tarihi bir olayı konu alan açık hava oyunu pageant i.
genel hatlarıyla incelenen konu panoramic view i.
konu düzlemi plane i.
konu üzerine yapılan açıklama discant i.
konu dışı olma foreignness i.
bir konu ile meşgul olma geekery i.
bir konu hakkında derin bilgiye sahip olma geekery i.
aile şecerelerini, tarihi ve efsaneleri konu alan profesyonel hikaye anlatıcısı sennachie [scotland/ireland] i.
(iskoçya ve irlanda'da) aile şecerelerini, tarihi ve efsaneleri konu alan profesyonel hikaye anlatıcısı sennachy i.
tabu konu four-letter word i.
ayıp kabul edilen sözcük/konu four-letter word i.
kapsayıcı konu overarching plot i.
az kişinin bildiği/ilgilendiği konu niche topic i.
genel konu overarching plot i.
temel konu point i.
alt konu subplot i.
ikincil konu subplot i.
konu özeti summa i.
konu sentezi summa i.
yazılı belgede konu dışı bölüm surplusage i.
ana konu subject-matter i.
belirli bir konu hakkında bilgi vermek cover ground f.
konu işlemek discuss a subject f.
bir konu hakkında konuşma yapmak dissertate f.
bir konu hakkında konuşmak speak on f.
konu dışına çıkmak wander off f.
bir konu hakkında tartışmak hash out f.
resmi olarak bir konu hakkında konuşmak dissertate f.
konu dışına çıkmak digress f.
konu olmak subject to f.
üzerinde durmak (bir konu) dwell on f.
başkalarıyla bir konu üzerine konuşmak hash out f.
konu işlemek treat a subject f.
konu dışına çıkmak stray from the point f.
birine (bir konu hakkında) olumlu fikirler aşılamak prejudice someone in favor of f.
atlamak (konu vb) skip over f.
belirli bir konu hakkında birine yemin ettirmek swear someone to f.
bir konu hakkında konuşmak speak about f.
sürekli bir konu hakkında konuşmak ve düşünüp durmak harped on f.
bir konu üzerinde durmak dwell on f.
konu olmak be mentioned f.
konu olmak be discussed f.
bir konu ortaya atmak raise an issue f.
bir konu ileri sürmek bring up an issue f.
bir konu ileri sürmek raise an issue f.
bir konu ortaya atmak bring up an issue f.
konu olarak yayınlanmak feature in f.
konu seçmek choose a subject f.
konu değiştirmek alternate one subject with another f.
konu dışına çıkmak branch off into f.
konu komşuya rezil olmak be publicly disgraced f.
konu komşuya rezil olmak be disgraced before everyone f.
soruşturmaya konu olmak be the subject of an investigation f.
son derece tartışmalı bir konu halini almak become a highly controversial topic f.
konu açmak open a subject f.
konu açmak start a topic f.
konu açmak open a topic f.
konu almak be about f.
birine bir konu hakkında bilgi vermek fill someone in on something f.
(bir konu hakkında) hiçbir bilgisi olmamak have no knowledge of something f.
bir mesele/konu hakkında yorum yapmak comment on a matter f.
bir mesele/konu üzerine yorum yapmak comment on a matter f.
bir konu hakkında çok az bilgisi olmak know very little about something f.
konu hakkında sessiz kalmak stay quiet on the topic f.
(bir konu(m)da) rahatsız hissetmek/rahat hissetmemek feel out of depth f.
konu dışına çıkmak go off the subject f.
konu etmek mention f.
(bir konu uzerinde) tartışmak hold a discussion f.
bir konu üzerinde fikir alışverişinde bulunmak exchange views on something f.
bir konu üzerinde görüş alışverişinde bulunmak exchange views on something f.
bir konu üstünde görüş alışverişinde bulunmak exchange views on something f.
bir konu üstünde fikir alışverişinde bulunmak exchange views on something f.
(bir konu hakkında) birşeyler okumak do some reading f.
konu edinmek talk about f.
konu edinmek mention f.
konu edinmek discuss f.
konu etmek (a newspaper) to cover f.
konu etmek treat f.
konu etmek talk about f.
konu etmek discuss f.
(birini, bir şeyi) sohbete konu etmek reap [dialect] f.
yeniden konu dışına çıkmak redigress f.
(istemsiz bir şekilde, bir konu hakkında) önceden haber vermek telegraph f.
konu hakkında öncesinden yazmak anticipate f.
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak balk f.
(bir konu ile ilgili) sesini çıkarmak upspeak f.
önemsiz bir konu üzerinde tartışmak baulk [uk] f.
aralarında sıkı bağlantılar olmayan belirli sayıdaki konu üzerine aynı üslupta konuşmak veya yazmak meander f.
bir konu üzerine monograf yazmak monograph f.
talebe konu etmek mortgage f.
(konu) demagoji ile ele almak demagogue f.
(konu) demagoji ile ele almak demagog f.
(konu) açmak open f.
atlamak (konu overhip [obsolete] f.
(birini) bir konu veya fikir hakkında eğitmek conscientize f.
(birini) bir konu veya fikir hakkında eğitmek conscientise f.
konu dışına çıkmak deviate f.
konu açmak initiate f.
(konu üzerinde) hararetle konuşmak discant f.
(bir konu üzerinden) tanımlamak subjectify f.
konu dışı inconsequential s.
konu dışı extraneous s.
zaman zaman konu dışına çıkarak meseleyi uzun uzadıya anlatan diffuse s.
konu dışı beside the point s.
konu edilmiş entreated s.
konu dışı immaterial s.
konu dışı digressive s.
konu ile ilgili germane s.
hassas (konu) sore s.
hakkında şiddetli tartışmalar yapılan (konu) explosive s.
konu dışı beside the mark s.
konu dışı olan extraneous s.
konu ile ilgili thematic s.
konu dışı inconsequent s.
konu dışı irrelevant s.
şiddetli tartışmalara yol açabilen (konu) explosive s.
bir konu üzerinde araştırma yapmayı seven studious s.
çok önemli (konu/karar) weighty s.
hassas (konu) delicate s.
konu dışı off topic s.
indirime konu olan subject to discount s.
konu dışı off-topic s.
konu harici off-topic s.
konu ile ilgisi olmayan extraneous s.
bu konu ile alakalı regarding this issue s.
bu konu ile ilgili concerning this issue s.
bu konu ile ilgili regarding this issue s.
bahse konu said s.
bahse konu mentioned s.
konu ile alakalı relevant s.
konu ile ilişkili relevant s.
nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu post-truth s.
(bir konu hakkında) konuşmayan unforthcoming s.
konu dışı rambling s.
vedayı konu alan apopemptic s.
konu dışı unconsequential s.
konu ile ilgili olmayan ungermane s.
konu bazlı issue-specific s.
medeniyeti konu alan civilizational s.
uygarlığı konu alan civilizational s.
medeniyeti konu alan civilisational s.
uygarlığı konu alan civilisational s.
konu dışı desultory s.
kült konu ile ilgili iconographic s.
dini konu ile ilgili iconographic s.
bahsi geçen bir önceki konu ile aynı idem s.
geniş bir konu yelpazesine sahip discursive s.
konu dışı sözle ilgili digressional s.
konu dışı söz niteliğinde olan digressional s.
çiçekleri konu alan floristic s.
konu dışı foreign s.
köleleri konu alan slave s.
belirli bir konu well-framed s.
konu dışı bir şekilde extraneously zf.
konu dışında far afield zf.
konu dışı out of question zf.
konu dışı olarak extraneously zf.
Phrasals
aynı konu hakkında art arda haber yayınlamak follow up f.
bir konu hakkındaki fikirlerini söylemek throw around f.
(birisiyle bir konu hakkında) ağız dalaşına girmek bicker with (someone) over (something) f.
(birisiyle bir konu hakkında) münakaşa etmek bicker with (someone) over (something) f.
(birisiyle bir konu hakkında) atışmak bicker with (someone) over (something) f.
(birisiyle bir konu hakkında) didişmek bicker with (someone) over (something) f.
(birisiyle bir konu hakkında) tartışmak bicker with (someone) over (something) f.
(birisiyle bir konu hakkında) çekişmek bicker with (someone) over (something) f.
(birisiyle bir konu hakkında) hırlaşmak bicker with (someone) over (something) f.
(birisiyle bir konu hakkında) cebelleşmek bicker with (someone) over (something) f.
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek brief (someone) about (someone or something) f.
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek brief (someone) about (someone or something) f.
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek brief (someone) about (someone or something) f.
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek brief (someone) about (someone or something) f.
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek brief (someone) about (someone or something) f.
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek brief someone about someone or something f.
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek brief someone about someone or something f.
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek brief someone about someone or something f.
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek brief someone about someone or something f.
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek brief someone about someone or something f.
(birine bir kişi/konu hakkında) brifing vermek brief someone on someone or something f.
(birine bir kişi/konu hakkında) bilgi vermek brief someone on someone or something f.
(birine bir kişi/konu hakkında) kısaca bilgi vermek brief someone on someone or something f.
(birine bir kişi/konu hakkında) özet bilgi geçmek brief someone on someone or something f.
(birini bir kişi/konu hakkında) bilgilendirmek brief someone on someone or something f.
(birine) bir konu hakkında danışmak broach (something) with (someone) f.
(birine) bir konu hakkında danışmak broach something with someone f.
(birine) bir konu hakkında danışmak broach something to someone f.
birisiyle (bir konu ya da bir kişi) hakkında tartışmak confer about (someone or something) f.
(bir konu ya da bir kişi) hakkında görüşmek confer about (someone or something) f.
bir konu hakkında konuşmaya başlamak call up f.
(birine bir konu hakkında) tavsiyede bulunmak advise (one) about (something) f.
(birine bir konu hakkında) fikir vermek advise (one) about (something) f.
(birine bir konu hakkında) öğütte bulunmak advise (one) about (something) f.
(birine bir konu hakkında) tavsiyede bulunmak advise someone about someone or something f.
(birine bir konu hakkında) fikir vermek advise someone about someone or something f.
(birine bir konu hakkında) öğütte bulunmak advise someone about someone or something f.
(birine bir konu hakkında) yanaşmak approach (one) about f.
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak approach (one) about f.
(birinin bir konu hakkında) nabzını yoklamak/ağzını aramak approach (one) about f.
(birine bir konu hakkında) yanaşmak approach someone about someone or something f.
(birine bir konu hakkında) yaklaşmak approach someone about someone or something f.
(birinin bir konu hakkında) nabzını yoklamak/ağzını aramak approach someone about someone or something f.
(biriyle bir konu hakkında) didişmek bicker with (someone) about (something) f.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak bicker with (someone) about (something) f.
(biriyle bir konu hakkında) hırlaşmak bicker with (someone) about (something) f.
(biriyle bir konu hakkında) atışmak bicker with (someone) about (something) f.
(biriyle bir konu hakkında) hırgür çıkarmak bicker with (someone) about (something) f.
(biriyle bir konu hakkında) takışmak bicker with (someone) about (something) f.
(bir konu hakkında) gerçeği söylemek come clean about (something) f.
(bir konu hakkında) hemfikir olmamak differ about (something) f.
(bir konu hakkında) ters düşmek differ about (something) f.
(bir konu hakkında) anlaşamamak differ about (something) f.
(bir konu hakkında) tartışmak differ about (something) f.
(bir konu hakkında) çekişmek differ about (something) f.
(bir konu hakkında) münakaşa etmek differ about (something) f.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak differ (with someone) about something f.
(biriyle bir konu hakkında) tartışmak differ (with someone) on something f.
(biri veya bir konu hakkında) kavga etmek fight about (someone or something) f.
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak fight about (someone or something) f.
(biri veya bir konu hakkında) münakaşa etmek fight about (someone or something) f.
(biri veya bir konu hakkında) sürtüşmek/bozuşmak fight about (someone or something) f.
(biri veya bir konu hakkında) anlaşamamak fight about (someone or something) f.
(biri veya bir konu hakkında) kavga etmek fight (with) someone or something about (someone or something) f.
(biri veya bir konu hakkında) tartışmak fight (with) someone or something about (someone or something) f.
(biri veya bir konu hakkında) münakaşa etmek fight (with) someone or something about (someone or something) f.
(biri veya bir konu hakkında) sürtüşmek/bozuşmak fight (with) someone or something about (someone or something) f.
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek see (one) about (something) f.
(birine bir konu hakkında) danışmak/akıl sormak see (one) about (something) f.
(biriyle bir konu hakkında) görüşmek/müzakere etmek see someone about someone or something f.
(birine bir konu hakkında) danışmak/akıl sormak see someone about someone or something f.
(bir konu hakkında) didişmek squabble about (something) f.
(bir konu hakkında) tartışmak squabble about (something) f.
(bir konu hakkında) hırlaşmak squabble about (something) f.
(bir konu hakkında) atışmak squabble about (something) f.
(bir konu hakkında) hırgür çıkarmak squabble about (something) f.
(bir konu hakkında) takışmak squabble about (something) f.
(bir konu hakkında) ağız dalaşına girmek squabble about (something) f.
bir konu üzerinde tartışmak deliberate over f.
bir konu ile ilgili konuşma yapmak discourse upon/on f.
birine/bir şeye bağlı olmak (bir konu/durumda) rest upon f.
bir konu üzerinde yoğunlaşmak concentrate upon f.
bir konu üzerinde yoğunlaşmak concentrate on f.
bir konu üzerinde odaklanmak concentrate upon f.
bir konu üzerinde odaklanmak concentrate on f.
konu dışında tutmak leave aside f.
konu dışına çıkmak digress from something f.
(bir konu ile ilgili) birisine geri dönmek circle back with somebody f.
(bir konu hakkında) çekişmek differ on (something) f.
(bir konu hakkında) münakaşa etmek differ on (something) f.
birini/bir şeyi konu dışında tutmak get around someone or something f.
bir konu/şey hakkında konuşmaya başlamak get into it f.
bir konu/şey hakkında detaya girmek get into it f.
(bir konu üzerinde) güçlükle ama sebatla çalışmaya devam etmek slug away (at something) f.
biriyle bir konu/sorun hakkında konuşmak go to someone f.
biriyle bir konu/sorun hakkında konuşmak go to someone f.
biriyle bi konu veya biri hakkındaki problemlerini/sıkıntılarını konuşmak go to someone f.
birini bir konu, plan, proje hakkında güncel tutmak keep in f.
belirli bir konu üzerine yazmak write on f.
(bir şey/konu) hakkında konuşup durmak bang away about (something) [uk] f.
(bir şey/konu) hakkında uzun uzadıya konuşmak bang away about (something) [uk] f.
(bir şey/konu) hakkında ahkam kesmek bang away about (something) [uk] f.
(bir şey/konu) hakkında bıktırana kadar konuşmak bang away about (something) [uk] f.
(bir şey/konu) hakkında kafa ütülemek bang away about (something) [uk] f.
(bir şey/konu) hakkında aptal aptal konuşmak bang away about (something) [uk] f.
(bir şey/konu) hakkında uzun uzadıya konuşmak bang on about (something) f.
(bir şey/konu) hakkında ahkam kesmek bang on about (something) f.
(bir şey/konu) hakkında bıktırana kadar konuşmak bang on about (something) f.
(bir şey/konu) hakkında kafa ütülemek bang on about (something) f.
(bir şey/konu) hakkında aptal aptal konuşmak bang on about (something) f.
-e konu etmek bring up to f.
(bir konuda/bir konu hakkında) birine danışmak check with someone (about something) f.
(bir konuda/bir konu hakkında) biriyle iletişim kurmak/görüşmek check with someone (about something) f.
konu dışına çıkmak digress from f.
(bir konu) ile ilgili konuşma yapmak discourse upon (something) f.
(bir şey/konu) üzerine konuşmak discourse upon (something) f.
(bir konu) ile ilgili konuşma yapmak discourse on (something) f.
(bir şey/konu) üzerine konuşmak discourse on (something) f.
birinin bir konu/alan hakkındaki bilgisini sınamak examine someone on something f.
(birinin bir konu/alan) hakkındaki bilgisini sınamak examine (one) on (something) f.
(bir konu) üzerinde tekrar tekrar konuşmak hammer at (something) f.
(özel, gizli hassas bir konu) hakkında bilgi toplamaya çalışmak nose into (something) f.
(bir konu) üzerine toplanmak sit on (something) f.
(bir konu) üzerine toplanmak sit upon (something) f.
(bir konu)/(bir şeyden) bahsetmek touch upon (something) f.
Phrases
bu inceleme/eleştiri, film/konu hakkında ipuçları verebilir this review may contain spoilers expr.
bu konu ile alakalı concerning this issue expr.
bu konu ile alakalı regarding this matter expr.
bu konu ile ilgili relevant to this issue expr.
bu konu ile alakalı concerning this matter expr.
bu konu ile ilgili concerning this matter expr.
birkaç konu dışında except a few issues expr.
bu konu ile ilgili relevant to this matter expr.
bu konu ile ilgili regarding this matter expr.
bu konu ile alakalı relevant to this issue expr.
bu konu ile alakalı relevant to this matter expr.
bu konu hakkında ne düşünüyorsun? what's your take on that? expr.
bu konu hakkında görüşün nedir? what's your take on that? expr.
konu dışı no bearing on expr.
konu para olunca as far as the money is concerned expr.
konu açılmışken by the way expr.
konu dışına çıktığım için bağışla forgive my digression expr.
Proverb
bilmediğin bir konu atıp tutma the cobbler should stick to his last
konu konuyu açar one word leads to another
Colloquial
en önemli konu the big enchilada [usa] i.
esas konu the book [usa] i.
başka bir konu a horse of another colour i.
bambaşka bir konu a different matter i.
bambaşka bir konu a horse of another color i.
bambaşka bir konu horse of a different color i.
başka bir konu horse of a different colour i.
bambaşka bir konu horse of a different colour i.
başka bir konu horse of a different color i.
başka bir konu a horse of another color i.
bambaşka bir konu a horse of another colour i.
bir toplantıda hiç kimsenin ele almak istemediği konu/sorun moose on the table i.
erkeklerin, kendi uzmanlık alanları olsun olmasın her konu hakkında karşılarındaki kadına açıklama yapması mansplaining i.
gizemli olayları konu alan cloak-and-dagger i.
kafaya takılan konu white whale i.
konu komşu kith and kin i.
tamamıyla farklı bir konu a horse of another color i.
tamamıyla farklı bir konu horse of a different color i.
tamamıyla farklı bir konu horse of a different colour i.
tamamıyla farklı bir konu a horse of another colour i.
(önemsiz bir konu üzerine edilen) kavga bun fight i.
önemsiz konu dust i.
ilk olarak değinilecek konu first up i.
ilk önce bahsetmek istediğim konu first up i.
çok hassas bir şey, yazı, konu glop i.
çok içli bir şey, yazı, konu glop i.
problemli bir konu/süreç rathole i.
gittikçe karmaşık hale gelen konu/süreç rathole i.
hayatı filme konu olma hollywood moment i.
üzerinde düşünülen konu bit i.
kampüs yurtlarına karşı cinse mensup kişilerin ziyaretini konu alan düzenlemeler parietales i.
konu komşuya rezil olmak make an exhibition of oneself f.
(bir kişi ya da bir konu) hakkında uyuşmamak not agree with (someone or something) f.
bir konu hakkında bir şeye işaret etmek have it f.
bir konu hakkında iddiada bulunmak have it f.
bir konu hakkında bir şey iddia etmek have it f.
birisi ya da bir konu hakkında olmak be all about somebody/something f.
konu dışı off subject s.
aynı anda birden fazla fikir veya konu ile baş edemeyen one-track s.
bu konu üzerinde (çok/gereğinden) fazla durmadan without putting too fine a point on it expr.
konu dışı beside the point expr.
konu dışı beside the mark expr.
konu para olunca so far as the money is concerned expr.
konu dışında beside the point expr.
(birinin bir konu) hakkındaki düşüncesi/duygusu where someone's head is at expr.
(birinin bir konu) hakkındaki düşüncesi/duygusu where someone’s head is at expr.
konu şu ki the thing of it is expr.
konu da o (zaten) that's just it expr.
konu ne? what's all that about? expr.