temin

Sens de "temin" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 18 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	temin	provision n.
We engaged a firm for the provision of cleaning services. Temizlik hizmetlerinin sağlanması için bir firma ile anlaştık. More Sentences
2	General	temin	obtaining n.
There are difficulties which we well know in obtaining private capital for initial investment in this area. Bu alandaki ilk yatırımlar için özel sermaye temininde bildiğimiz güçlükler vardır. More Sentences
3	General	temin	supply n.
The supply of information is always the biggest bone of contention between Parliament and the Commission. Bilgi temini her zaman Parlamento ile Komisyon arasındaki en büyük anlaşmazlık konusu olmuştur. More Sentences
Technical
4	Technical	temin	supply n.
Japan depends on the Arab countries for its oil supply. Japonya, petrol temini için Arap ülkeleri bağlıdır. More Sentences
General
5	General	temin	recruitment n.
6	General	temin	protestation n.
7	General	temin	getting n.
8	General	temin	procurement n.
9	General	temin	achieving n.
10	General	temin	assurance n.
11	General	temin	delivery n.
12	General	temin	comparation n.
13	General	temin	securement n.
14	General	temin	suppliance n.
15	General	temin	supplyment [obsolete] n.
Trade/Economic
16	Trade/Economic	temin	procurance n.
17	Trade/Economic	temin	procurement n.
Slang
18	Slang	temin	gettin n.

Sens de "temin" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 279 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	temin etmek	provide v.
The school will provide tents for us. Okul bize çadır temin edecektir. More Sentences
General
2	General	temin etmek	provide v.
I will provide you all the necessary information. Sana gerekli tüm bilgiyi temin edeceğim. More Sentences
3	General	temin etmek	ensure v.
It is an absolute necessity to ensure that our assistance brings the highest added value possible. Yardımlarımızın mümkün olan en yüksek katma değeri sağlamasını temin etmek mutlak bir gerekliliktir. More Sentences
4	General	temin etmek	obtain v.
The third very important point is that the Ombudsman has made an effort to obtain ombudsmen for the candidate countries. Üçüncü çok önemli nokta ise Ombudsmanın aday ülkeler için ombudsman temin etmek için çaba sarf etmiş olmasıdır. More Sentences
5	General	temin etmek	supply v.
So let the EU supply water to Afghanistan, show responsibility and contribute to a more peaceful world. Bırakın AB Afganistan'a su temin etsin, sorumluluk göstersin ve daha barışçıl bir dünyaya katkıda bulunsun. More Sentences
6	General	temin edilmek	be provided v.
Candles will be provided. Mumlar temin edilecek. More Sentences
7	General	temin etmek	guarantee v.
The Commission has now requested 500 additional positions to guarantee the smooth running of the enlargement. Komisyon, genişlemenin sorunsuz bir şekilde yürütülmesini temin etmek üzere 500 ek pozisyon talep etmiştir. More Sentences
8	General	temin etmek	reassure v.
First of all, I would like to reassure you that I will not need the full ten minutes that have been allocated to me. Öncelikle, bana ayrılan on dakikanın tamamına ihtiyacım olmayacağı konusunda sizi temin etmek isterim. More Sentences
9	General	temin etmek	source v.
Our vegetables are sourced from local producers. Sebzelerimiz yerel üreticilerden temin edilmektedir. More Sentences
10	General	fuhuş için temin etmek	procure v.
He was convicted for procuring a woman for prostitution. Fuhuş amacıyla kadın temin etmekten hüküm giymiştir. More Sentences
11	General	temin edilmiş	ensured adj.
Decent standards of primary health care must be ensured for the whole of the population. Nüfusun tamamı için yeterli temel sağlık hizmeti standartları temin edilmelidir. More Sentences
Trade/Economic
12	Trade/Economic	temin etmek	assure v.
The Commission would like to assure Parliament that it will act accordingly. Komisyon, Parlamento'yu bu doğrultuda hareket edeceği konusunda temin etmek istemektedir. More Sentences
13	Trade/Economic	temin edilemez	unobtainable adj.
The rare gemstone was unobtainable due to its scarcity. Nadir rastlanan bu değerli taş, çok fazla bulunamayışı nedeniyle temin edilemez durumdadır. More Sentences
Law
14	Law	temin etmek	obtain v.
It is possible to obtain more than one kit in all of these countries. Bu ülkelerin tamamında birden fazla kit temin etmek mümkündür. More Sentences
15	Law	temin etmek	ensure v.
Such a representative could work to ensure that assistance is provided to the Bhutanese refugee camps. Böyle bir temsilci Butanlı mülteci kamplarına yardım sağlanmasını temin etmek üzere çalışabilir. More Sentences
16	Law	temin etmek	assure v.
I can assure her, however, that there is no sphere in which the Commission will act irresponsibly. Ancak Komisyon'un sorumsuzca hareket edeceği hiçbir alan olmadığı konusunda kendisini temin edebilirim. More Sentences
Technical
17	Technical	temin etmek	supply v.
The second important point is that blood is in ever shorter supply. İkinci önemli nokta ise kanın giderek daha az temin ediliyor olmasıdır. More Sentences
18	Technical	temin etmek	assure v.
Within the bounds of the Council's powers, I can assure you that we will investigate the matter. Konsey'in yetkileri çerçevesinde konuyu araştıracağımız konusunda sizi temin edebilirim. More Sentences
19	Technical	temin etmek	supply v.
Please supply the relevant material and I will follow the matter up as you request. Lütfen ilgili materyalleri temin edin ve ben de konuyu talep ettiğiniz şekilde takip edeyim. More Sentences
Common Usage
20	Common Usage	yaşayacak yer temin etmek	accommodate v.
21	Common Usage	temin etmek	procure v.
22	Common Usage	temin etmek (rahatlatıcı/ikna edici sözlerle)	assure v.
General
23	General	silah temin etme	weaponing n.
24	General	yardımını temin etme	enlisting n.
25	General	temin sağlanması gerekli olan	supply n.
26	General	temin eden	elicitor n.
27	General	odun temin etme	wooding n.
28	General	bir iş için lüzumlu malzemenin vaktinde gelmesini temin eden	expediter n.
29	General	muvazene temin eden	equilibrator n.
30	General	temin etme	providing n.
31	General	yardımını temin eden	enlister n.
32	General	temin eden	ensurer n.
33	General	temin etme	eliciting n.
34	General	bir iş için lüzumlu malzemenin vaktinde gelmesini temin eden	expeditor n.
35	General	temin eden	deliverer n.
36	General	değerli eşyaların saklanması için temin edilen kasa	safe-deposit n.
37	General	temin etme	supply n.
38	General	temin eden	supplier n.
39	General	temin koşulları	procurement conditions n.
40	General	yoksullara gıda temin eden kurum	food pantry n.
41	General	avrupalı köle tüccarlarına köle temin eden afrika yerlisi	caboceer [formerly] n.
42	General	temin edilememezlik	unattainability n.
43	General	temin edilemeyen bir şeyin ikamesi	make-do n.
44	General	bir şeyin yerine eşdeğerini temin etme	replacing n.
45	General	temin edilebilir ürün	deliverable n.
46	General	belirli bir sonucun veya durumun oluşacağını temin eden şey	guarantee n.
47	General	temin edilememe	drying-up n.
48	General	ihtiyaç sahiplerine gıda ürünlerinin temin edildiği barınak	pantry n.
49	General	temin etme	subministration n.
50	General	kalacak yer temin eden kimse	succorer [us] n.
51	General	kalacak yer temin eden kimse	succourer [uk] n.
52	General	temin etme	supplial n.
53	General	temin etme	supplyment [obsolete] n.
54	General	at temin etme	mount n.
55	General	temin etmek	warrant v.
56	General	temin etmek	safeguard v.
57	General	temin etmek	promise v.
58	General	temin etmek	come by v.
59	General	temin etmek	get v.
60	General	temin etmek	have access to v.
61	General	rızkını temin etmek	provide for v.
62	General	temin etmek	cater for v.
63	General	temin etmek	cater v.
64	General	temin etmek	kit out v.
65	General	temin etmek	elicit v.
66	General	birşeyin güvenilir olduğunu temin etmek	vouch for v.
67	General	temin etmek	provide with v.
68	General	temin edilmek	be achieved v.
69	General	temin edilmek	be supplied v.
70	General	temin edilmek	be procured v.
71	General	temin edilmek	be obtained v.
72	General	temin etmemek	unfurnish v.
73	General	temin etmemek	unprovide v.
74	General	temin etmemek	not provide v.
75	General	temin etmemek	not supply v.
76	General	geçimini temin etmek	earn one's keep v.
77	General	kredi temin etmek	get loan v.
78	General	temin etmek	deliver v.
79	General	temin etmek	lay on v.
80	General	misafir edecek yer temin etmek	fix up v.
81	General	(kredi) temin etmek	grant in aid v.
82	General	mal temin etmek	procure goods v.
83	General	menfaat temin etmek	afford advantage v.
84	General	gıdasını tarladan temin ederek yaşamak	live off the land v.
85	General	sağlıklı şekilde temin etmek	obtain healthily v.
86	General	temin ve tesis etmek	provide and install v.
87	General	temin etmek	admit v.
88	General	oda temin etmek	chamber v.
89	General	temin etmek	arrange v.
90	General	temin etmek	beseen [obsolete] v.
91	General	temin etmek	make v.
92	General	kadın temin etmek	woman [rare] v.
93	General	odun temin etmek	wood v.
94	General	ayarlanmış bir miktarda temin etmek	meter v.
95	General	kask temin etmek	helmet v.
96	General	temin etmek	mind v.
97	General	kalması için yanlış yer temin etmek	mislodge v.
98	General	yiyecek veya içecek temin etmek	give v.
99	General	yağ temin etmek	oil v.
100	General	opsiyonel donanımı temin etmek	option v.
101	General	çok fazla temin etmek	overheap v.
102	General	temin etmek	compare [obsolete] v.
103	General	sözle temin etmek	compromit [obsolete] v.
104	General	dövme işleminin uygun gerçekleştiğini temin etmek	pad v.
105	General	temin edilmek	pack v.
106	General	gün ışığı temin etmek	daylight v.
107	General	kıyafet temin etmek	outfit v.
108	General	önceden temin etmek	preassure v.
109	General	temin etmek	pull in v.
110	General	pervaz temin etmek	sill v.
111	General	erzak temin etmek	provant [obsolete] v.
112	General	temin etmek	subminister v.
113	General	temin etmek	subministrate v.
114	General	kalacak yer temin etmek	succor [us] v.
115	General	kalacak yer temin etmek	succour [uk] v.
116	General	temin etmek	suppeditate [obsolete] v.
117	General	temin eden	assuring adj.
118	General	temin edilmesi zor (bir malzeme)	tight adj.
119	General	temin edilmiş	elicited adj.
120	General	temin edici	assuring adj.
121	General	yeterli miktarda temin edilen	well-supplied adj.
122	General	istek üzerine yazardan temin edilebilir	available upon request from the author adj.
123	General	fazlasıyla temin edilen	overendowed adj.
124	General	(bir şey) temin edilmemiş	unendowed adj.
125	General	temin edilmemiş	unobtained adj.
126	General	temin edilemez	unprocurable adj.
127	General	temin edilmemiş	unsupplied adj.
128	General	kısa süreli kullanım için temin edilen	drop-in adj.
129	General	temin edilebilir	parable [obsolete] adj.
130	General	temin edici	reassuring adj.
131	General	yer temin edilemez	succorless adj.
132	General	tekrar temin ederek	reassuredly adv.
133	General	başka bir şekilde temin edilmemektedir	not otherwise provided adv.
134	General	temin etme anlamı veren ön ek	in- pref.
Phrasals
135	Phrasals	temin etmek	settle on v.
136	Phrasals	temin etmek	line up v.
137	Phrasals	(birine bir şey) temin etmek	administer (something) to (one) v.
138	Phrasals	temin etmek	get in v.
139	Phrasals	(birinden bir şeyi) temin etmek	elicit (something) from (someone) v.
140	Phrasals	(birinden bir şey) temin etmek	procure (something) from (someone) v.
141	Phrasals	bir şeyi temin etmek	make with something v.
142	Phrasals	(birine) uygun (bir şey) temin etmek	accommodate (one) with (something) v.
143	Phrasals	birine uygun bir şey temin etmek	accommodate someone with something v.
144	Phrasals	'-e temin etmek	administer to v.
145	Phrasals	birini bir konuda temin etmek	assure someone of something v.
146	Phrasals	(birini bir konuda) temin etmek	assure (one) of (something) v.
147	Phrasals	(birinden bir şeyi) temin etmek	elicit from v.
148	Phrasals	birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek	fit someone or something out (with something) v.
149	Phrasals	birine/bir şeye (bir şey) sağlamak/temin etmek	fit someone or something out v.
150	Phrasals	birine (bir şey) temin etmek	fix someone up (with something) v.
151	Phrasals	bir şey için bir şey temin etmek	furnish something for something v.
152	Phrasals	(biri/bir şey) için (bir şey) temin etmek	furnish (something) for (someone or something) v.
153	Phrasals	(biri/bir şey) için (bir şeyi) temin etmek	obtain (something) for (someone or something) v.
154	Phrasals	için temin etmek	obtain for v.
155	Phrasals	için (bir şey) temin etmek	procure (something) for v.
156	Phrasals	(birine/bir şeye biri/bir şey) temin etmek	supply (someone or something) with (someone or something) v.
157	Phrasals	(bir şeyin) güvenilir olduğunu temin etmek	vouch for (something) v.
158	Phrasals	(hidrolik güç) sabit akışı temin etmek	firm up v.
Phrases
159	Phrases	seni temin ederim ki	let me assure you expr.
Colloquial
160	Colloquial	(bir şeyi) hemen temin etmek	make with the (something) v.
161	Colloquial	temin etmek	ice v.
162	Colloquial	seni temin ederim ki	bet you dollars to doughnuts expr.
163	Colloquial	seni temin ederim	I tell you expr.
Idioms
164	Idioms	(bir şeyi) meşru bir şekilde temin etmek	come by (something) honestly v.
165	Idioms	temin etmek	make sure v.
166	Idioms	temin etmek	make certain v.
167	Idioms	meşru bir şekilde temin etmek	come by honestly v.
168	Idioms	(biri/bir şey) tarafından temin edilmiş	courtesy of (someone or something) expr.
169	Idioms	biri/bir şey tarafından temin edilmiş	courtesy of somebody/something expr.
Speaking
170	Speaking	seni temin ederim	I can assure you expr.
Trade/Economic
171	Trade/Economic	avanslar kapsamında temin edilen fonlar	proceeds of all advances n.
172	Trade/Economic	belgesi temin edilemeyen giderler	invoiceable expenses n.
173	Trade/Economic	bir malın teslimsiz satışını temin eden satış senedi	absolute bill of sale n.
174	Trade/Economic	doğrudan temin	direct supply n.
175	Trade/Economic	eksik temin	underprovision n.
176	Trade/Economic	geminin yük temin etmek için limanlara uğraması	call for orders n.
177	Trade/Economic	ilk siparişte temin edilmeyen parçanın tekrar siparişi	backorder n.
178	Trade/Economic	işçi bulma ajansınca temin edilen işçi	agency worker n.
179	Trade/Economic	kefille temin olunan	warrantee n.
180	Trade/Economic	mal temin masrafı	merchandise procurement cost n.
181	Trade/Economic	su temin ve kanalizasyon projesi	water supply and sewage project n.
182	Trade/Economic	temin sözleşmesi	supply contract n.
183	Trade/Economic	yükleniciden temin özelliği	contractor acquired property n.
184	Trade/Economic	gönderildiği faaliyetin bedelini karşılayan fona ücretsiz kullanım için temin edilen malzeme	free issue n.
185	Trade/Economic	çıkar temin etmek	gain benefit v.
186	Trade/Economic	çıkar temin etmek	make capital out of v.
187	Trade/Economic	çıkar temin etmek	derive benefits from v.
188	Trade/Economic	dahilden temin etmek	insource v.
189	Trade/Economic	çıkar temin etmek	gain advantage v.
190	Trade/Economic	ekonomik fayda temin etmek	achieve economic benefit v.
191	Trade/Economic	personel temin etmek	recruit personnel v.
192	Trade/Economic	temin etmek	procure v.
193	Trade/Economic	temin etmek	furnish v.
194	Trade/Economic	temin etmek	guaranty v.
195	Trade/Economic	temin etmek	endorse v.
196	Trade/Economic	temin edilebilir	acquirable adj.
197	Trade/Economic	temin edilebilir	obtainable adj.
198	Trade/Economic	temin edilebilir	procurable adj.
199	Trade/Economic	yükleniciye temin edecek	shall supply the contractor with expr.
Law
200	Law	akdin ifasını temin için üçüncü kişiye verilen taahhüt belgesi	escrow n.
201	Law	asayişi temin için kurulan kanun dışı örgüt	vigilance committee n.
202	Law	belli bir borcu temin etmek için tamamı ipotek edilen gayrimenkul	closed mortgage n.
203	Law	devlet memurlarına intisap iddiasıyla menfaat temin eyleyenler	securing benefit by claiming intimacy with government officials n.
204	Law	tehdit veya şantaj yolu ile menfaat temin etme	racketeering n.
205	Law	tanığın söylediklerinin gerçek olduğunu vicdanen temin etmesi	asseveration n.
206	Law	temin etme	procurement n.
207	Law	infak ve iaşesini temin etmek	foster v.
208	Law	temin etmek	secure v.
209	Law	temin etmek	warrant v.
210	Law	yeminle temin etmek	vouch v.
211	Law	belirlenen günde mahkemeye çıkacağını temin etmesi üzerine mahkumu serbest bırakmak	mainprise v.
Politics
212	Politics	yer temin edilebilme	accommodableness n.
213	Politics	karşıt görüşlerin ifade edilmesini temin etmek üzere atanan kurul	fairness commission n.
214	Politics	(britanya'da) bir yıldan uzun sürelik işsizlere geçici iş temin eden eski bir devlet planı	community programme (cp) n.
215	Politics	(eski ingiliz hükümetinde) ayrıcalıklı tedarik hakkı kapsamında erzak ve konaklama temin eden memur	purveyor n.
216	Politics	kalacak yer temin etmek	accommodate v.
217	Politics	temin etmek	provide with v.
218	Politics	temin etmek	insure v.
219	Politics	hatır bonosu ile para temin etmek	fly v.
220	Politics	yer temin edilebilir	accommodable adj.
221	Politics	federal kurumlara ve yüklenicilerine bilimsel ve teknik bilgi temin eden, savunma bakanlığı'na bağlı bir kurum	dtic (defense technical information center) abrev.
Institutes
222	Institutes	(kanada'da) tıbbi amaçlarla kullanılması için güvenilir bir ortamda saf kenevir temin edip kar amacı gütmeyen kuruluş	compassion club [canada] n.
223	Institutes	üst seviyeli savaş komutanı veya müşterek kuvvet komutanı tarafından ilaveten mühendislik uzmanlığı temin etmek için oluşturulabilen bir kuruluş	contingency engineering management organization n.
Industry
224	Industry	yağ ve yağ ürünleri temin eden endüstri	oil business n.
225	Industry	yeni bir ürün veya işlemin son denemelerini yapıp piyasa modelleri temin eden kısıtlı ölçekli üretim tesisi	semiworks n.
Insurance
226	Insurance	iş yılı reasürans mukavelesi ile temin edilen yıl	underwriting year n.
227	Insurance	mücevhercinin stoklarını tüm rizikolara karşı temin eden poliçe	jeweller's block policy n.
228	Insurance	trete döneminde vuku bulan hasarların temin edilmesi	losses occurring n.
229	Insurance	uzaya fırlatılma aşamasında meydana gelebilecek veya programlanan fonksiyonlarını yerine getirememelerinden kaynaklanan maddi hasarları temin eden kapsamlı poliçe	launch insurance n.
230	Insurance	belirli bir süre sonunda hak sahibine belirli bir tutarın ödenmesini temin eden hayat sigortası	endowment assurance n.
231	Insurance	belirli bir süre sonunda hak sahibine belirli bir tutarın ödenmesini temin eden hayat sigortası	endowment policy n.
Advertising
232	Advertising	piyasadan temin edilebilen mal	commercial n.
Technical
233	Technical	temin edilebilme	accommodableness n.
234	Technical	hava temin teçhizatı	air supply fixtures n.
235	Technical	mühendislik, temin, montaj ve bakım hizmetleri sözleşmesi	epcm contract n.
236	Technical	su temin deposu	water supply tank n.
237	Technical	su temin	water supply n.
238	Technical	temin sağlama	supply n.
239	Technical	temin etme	procurement n.
240	Technical	sağlamak temin etmek	ensure v.
241	Technical	temin etmek	make sure v.
242	Technical	temin etmek	make certain v.
243	Technical	temin etmek	accommodate v.
244	Technical	temin edilebilir	accommodable adj.
245	Technical	aracın yana kaymayacağını veya tehlikeli direnç göstermeyeceğini temin eden (direksiyon yöntemi)	positive adj.
Computer
246	Computer	depolanmış verilerin temin edilmesi	look-up n.
247	Computer	depolanmış verilerin temin edilmesine ait veya ilişkin	look-up adj.
Architecture
248	Architecture	(new york'ta, eskiden) binanın ana su temin borusu	croton n.
Woodworking
249	Woodworking	kereste temin etmek	timber v.
Aeronautic
250	Aeronautic	piyasadan hazır temin edilebilen malzeme	commercial off-the shelf n.
Marine
251	Marine	içme suyu temin sistemi	potable water supply systems n.
252	Marine	temin edilen kum hacmi	volume of supplied sand n.
Medical
253	Medical	reçetesiz temin edilebilen ilaçlar	over the counter n.
Biology
254	Biology	besinlerini canlı olmayan ölü organik maddelerden temin eden organizma	saprobe n.
255	Biology	rumendeki lipoliz ve hidrojenleşmeye karşı dayanıklı olup lesitin temin eden yağ	dry fat n.
Marine Biology
256	Marine Biology	tabanda oluşan pisliklerin çakılların altındaki tabla aracılığıyla temin edilen süzme yöntemi	undergravel filter n.
Agriculture
257	Agriculture	taşırma su temin şekli	flooding n.
Linguistics
258	Linguistics	sağlamak, temin etmek anlamındaki ön ek	em- pref.
History
259	History	(eski ingiliz hükümetinde) hükümdara kanun kapsamında erzak ve konaklama temin eden memur	purveyor n.
Environment
260	Environment	içme suyu temin şebekesi	water supply network n.
261	Environment	su temin tesisleri	water source works n.
262	Environment	su temin bileşenleri	components of the water supply n.
Military
263	Military	askeri personele devlet tarafından ücretsiz olarak temin olunan mesken	quarters in kind n.
264	Military	barışı temin harekatı	peacebuilding operation n.
265	Military	barışı temin harekatı	peacemaking operation n.
266	Military	dış kaynaktan temin	outsource n.
267	Military	devlet tarafından temin edilen teçhizat	government furnished equipment n.
268	Military	devlet tarafından temin edilen mallar	government furnished property n.
269	Military	müteahhitçe temin edilen teçhizat	contractor furnished equipment n.
270	Military	tedarik temin süresi	acquisition lead time n.
271	Military	temin edilinceye kadar	pending availability n.
272	Military	temin planlaması	procurement planning n.
Printery
273	Printery	(basılı eser) yayıncıdan temin edilebilir	in print expr.
Archaic
274	Archaic	ticarette temin etmek	give v.
275	Archaic	temin etmek	fang [obsolete] v.
276	Archaic	temin etmek	sicker v.
Slang
277	Slang	temin edilebilir şey	obtainium n.
278	Slang	temin edilemez şey	unobtainium n.
279	Slang	temin edilemez şey	unobtanium n.