ceza - Turco Inglés Diccionario

ceza

Significados de "ceza" en diccionario inglés turco : 56 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ceza punishment n.
This enables Member States themselves to determine the punishment.
Bu da Üye Devletlerin cezaları kendilerinin belirlemesine imkan tanımaktadır.

More Sentences
ceza penalty n.
It would have made provision for the necessary procedures and penalties.
Gerekli prosedürler ve cezalar için hükümler getirecekti.

More Sentences
General
ceza fine n.
We are actually fed up with one fine declaration every six months.
Aslında her altı ayda bir ceza deklarasyonundan bıktık.

More Sentences
ceza penalty n.
It would have made provision for the necessary procedures and penalties.
Gerekli prosedürler ve cezalar için hükümler getirecekti.

More Sentences
ceza punishment n.
This enables Member States themselves to determine the punishment.
Bu da Üye Devletlerin cezaları kendilerinin belirlemesine imkan tanımaktadır.

More Sentences
ceza sentence n.
He is serving a 15-year sentence for robbery.
Hırsızlık suçundan 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

More Sentences
ceza criminal adj.
First, we recommend the establishment of an ad hoc international criminal tribunal.
İlk olarak, geçici bir uluslararası ceza mahkemesi kurulmasını öneriyoruz.

More Sentences
ceza penal adj.
It will take time to harmonise the penal systems.
Ceza sistemlerinin uyumlaştırılması zaman alacaktır.

More Sentences
Trade/Economic
ceza penalty n.
It would have made provision for the necessary procedures and penalties.
Gerekli prosedürler ve cezalar için hükümler getirecekti.

More Sentences
Law
ceza punishment n.
This enables Member States themselves to determine the punishment.
Bu da Üye Devletlerin cezaları kendilerinin belirlemesine imkan tanımaktadır.

More Sentences
ceza penalty n.
It would have made provision for the necessary procedures and penalties.
Gerekli prosedürler ve cezalar için hükümler getirecekti.

More Sentences
Technical
ceza penalty n.
It would have made provision for the necessary procedures and penalties.
Gerekli prosedürler ve cezalar için hükümler getirecekti.

More Sentences
Food Engineering
ceza penalty n.
It would have made provision for the necessary procedures and penalties.
Gerekli prosedürler ve cezalar için hükümler getirecekti.

More Sentences
General
ceza forfeit n.
ceza rod n.
ceza apodosis n.
ceza penance n.
ceza recompense n.
ceza chastisement n.
ceza retribution n.
ceza infliction n.
ceza oppression n.
ceza correction n.
ceza scourge n.
ceza imposition n.
ceza sconce n.
ceza conclusion n.
ceza pain n.
ceza forfeiture n.
ceza sentencing n.
ceza payoff n.
ceza punition (fr) n.
ceza discipline n.
ceza lag n.
ceza attaintment n.
ceza dirdum [scotland] n.
ceza durdum [scotland] n.
ceza gruel [uk] n.
ceza imposement [obsolete] n.
ceza impot n.
ceza superchery n.
ceza punitive adj.
Colloquial
ceza payoff n.
Idioms
ceza what for n.
Trade/Economic
ceza charge n.
Law
ceza abandum n.
ceza amende n.
ceza retribution n.
ceza forfeit n.
ceza wyte n.
ceza doom n.
Religious
ceza satisfaction n.
Archaic
ceza wreak n.
Slang
ceza toco n.
ceza rap n.
ceza beans n.

Significados de "ceza" con otros términos en diccionario inglés turco: 500 resultado(s)

Turco Inglés
Common Usage
ceza kesmek fine v.
The police fined the driver who didn't obey traffic rules.
Polis trafik kurallarına uymayan sürücüye ceza kesti.

More Sentences
ceza vermek punish v.
He will certainly be punished.
Ona kesinlikle ceza verilecektir.

More Sentences
General
ceza kanunları penal code n.
These are offences which have existed under the Italian penal code since the 1930s.
Bu suçlar 1930'lardan beri İtalyan ceza kanununda var olan suçlardır.

More Sentences
uluslararası ceza mahkemeleri international criminal courts n.
Millions of citizens the world over believe that this International Criminal Court responds to that aspiration.
Dünya genelinde milyonlarca vatandaş Uluslararası Ceza Mahkemesinin bu arzuya cevap verdiğine inanmaktadır.

More Sentences
ceza hukuku penal law n.
This is one of the most complex issues in penal law.
Bu, ceza hukukundaki en karmaşık konulardan biridir.

More Sentences
bedensel ceza corporal punishment n.
Corporal punishment is still allowed in many countries.
Birçok ülkede bedensel cezaya hâlâ izin veriliyor.

More Sentences
ceza yasası penal code n.
Another bill amending certain articles of the penal code is currently at the Parliamentary Committee stage.
Ceza yasasının bazı maddelerini değiştiren bir başka tasarı, halen meclis komisyonu aşamasındadır.

More Sentences
ceza mahkemesi criminal court n.
A controversy of this kind does real harm to the Criminal Court.
Bu tür bir tartışma Ceza Mahkemesine gerçek anlamda zarar vermektedir.

More Sentences
ceza kanunu criminal code n.
There is no specific provision on violence against women in marriage in the Criminal Code; general provisions apply.
Ceza Kanunu'nda, evlilik içinde kadınlara yönelik şiddet konusunda özel hükümler yoktur; genel hükümler uygulanır.

More Sentences
ağır ceza severe punishment n.
This serious charge gives Castro the chance to impose excessively severe punishments under Law 88.
Bu ciddi suçlama Castro'ya 88 sayılı yasa uyarınca aşırı ağır cezalar uygulama şansı vermektedir.

More Sentences
ceza hukuku criminal law n.
An approach strictly limited to criminal law cannot be considered sufficient in the fight against racism and xenophobia.
Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadelede sadece ceza hukuku ile sınırlı bir yaklaşım yeterli görülemez.

More Sentences
ağır ceza severe penalty n.
This, of course, does little for harmonisation because almost all national laws allow for severer penalties.
Bu elbette uyum için pek bir şey ifade etmiyor çünkü neredeyse tüm ulusal yasalar daha ağır cezalara izin veriyor.

More Sentences
ceza vermek sentence v.
The local court judges are sometimes influenced by fundamentalist teaching and hand down harsh sentences.
Yerel mahkeme hakimleri bazen köktendinci öğretiden etkilenerek sert cezalar verebilmektedir.

More Sentences
ceza yemek be fined v.
I was fined thirty dollars for speeding.
Hız yaptığım için otuz dolar ceza yedim.

More Sentences
ceza almak be fined v.
If you'd parked your car here, you'd have been fined.
Arabanı buraya park etseydin, ceza alırdın.

More Sentences
ceza almak be punished v.
He was punished for child abuse.
Çocuk istismarından ceza almıştı.

More Sentences
ceza uygulamak impose penalty v.
Thirdly, if a solution is difficult to find, the management could impose penalties.
Üçüncü olarak bir çözüm bulmak zorsa, yönetim cezalar uygulayabilir.

More Sentences
ceza ödemek pay a fine v.
He had to pay a fine because he parked in the wrong place.
Yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.

More Sentences
ceza ödemek pay the fine v.
Tom had no choice but to pay the fine.
Tom'un cezayı ödemekten başka çaresi yoktu.

More Sentences
ceza vermek fine v.
When did they fine you?
Sana ne zaman ceza verdiler?

More Sentences
ceza almış punished adj.
We thought it was absurd that you got punished.
Ceza almanızın saçma olduğunu düşündük.

More Sentences
ceza almış fined adj.
Tom got fined for doing that.
Tom bunu yaptığı için ceza aldı.

More Sentences
Phrasals
(birine bir ceza) vermek sentence (one) to (something) v.
Can you give me another sentence to translate?
Bana çevirmem için başka bir cümle verebilir misin?

More Sentences
Law
azami ceza maximum penalty n.
It is also right that we should discuss the maximum penalties.
Azami cezaları tartışmamız da doğru olacaktır.

More Sentences
ceza adaleti criminal justice n.
In these circumstances, how can we trust the American criminal justice and law enforcement system?
Bu koşullar altında Amerikan ceza adaleti ve kolluk kuvvetleri sistemine nasıl güvenebiliriz?

More Sentences
ceza hukuku criminal law n.
An approach strictly limited to criminal law cannot be considered sufficient in the fight against racism and xenophobia.
Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadelede sadece ceza hukuku ile sınırlı bir yaklaşım yeterli görülemez.

More Sentences
Common Usage
ceza olarak kaybetmek forfeit v.
General
ağır ceza servitude n.
ceza gerektiren bir suçun işlenmesi commission of criminal offence n.
günaha karşılık ceza (kilise) penance n.
hürriyeti bağlayıcı ceza liberty binding punishment n.
ertelenme (ceza) suspension n.
ceza normu punishment norm n.
ceza infaz hukuku law on criminal execution n.
ceza muhakemeleri usul kanunu law of criminal procedure n.
ceza okul imposition n.
ağır ceza hard labor n.
ceza alma packet n.
ceza hukuku penal code n.
hürriyeti bağlayıcı ceza punishment restricting freedom n.
ceza mahkemesi basic criminal court n.
ağır ceza hard labour n.
cismani ceza corporal punishment n.
ceza kanunu ciriminal code n.
suçtan caydırmada ceza punishment in crime deterrence n.
ceza infaz punishment execution n.
ceza olarak kaybetme forfeit n.
hak edilen ceza retribution n.
ağır ceza grueling n.
ceza mukameleri usül kanunu code on criminal procedures n.
ceza yargılaması criminal procedure n.
ağır ceza harsh penalty n.
hak edilen ve kaçınılmaz ceza nemesis n.
ceza sahası penalty area n.
ceza muhakemesi hukuku law on criminal procedure n.
ceza makbuzu tag n.
ceza infaz kurumu department of corrections n.
ceza ve mukabelden muaf olma impunity n.
ceza sosyolojisi penology n.
ceza hukuku crown law n.
müstehak ceza verilmesi nemesis n.
ceza psikolojisi criminal psychology n.
yetkisini elinden alma (ceza olarak) disqualification n.
ceza verme infliction n.
hukuku ihlal nedeniyle verilen ceza sanction n.
vazgeçme (ceza vb'nden) remittance n.
adil ceza just punishment n.
ceza politikası penal policy n.
ceza olarak geminin altından geçirme keelhauling n.
ceza hukukçusu criminal lawyer n.
(dini nedenlerle ceza olarak) kendini kırbaçlayan flagellant n.
ceza süreci penalty process n.
(ceza) erteleme reprieve n.
ceza giymiş convict n.
ceza işlevi penalty function n.
polisin simgelediği ceza yasası arm of the law n.
ödül ve ceza punishment and reward n.
sert ceza severe penalty n.
adalet ve ceza justice and punishment n.
ceza yöntemi olarak boyun çevresine takılan çivili tasma cangue n.
ilahi ceza divine retribution n.
hafif ceza light sentence n.
ağır ceza gruelling n.
yüklü ceza hefty fine n.
(okulda verilen) ufak ceza order mark (school, brit) n.
ceza gören punishee n.
ceza bedeli fine n.
ceza makbuzu fine receipt n.
ceza kartı penalty card n.
ölümden sonra cezalandırma öğretisine (özellikle günahkarlar için ebedi ceza) inanan kişi retributionist n.
kral tantalus'un sonsuz açlık ve susuzluğa mahkum edilmesi gibi ağır ceza tantalism n.
ceza yöntemi olarak boyun çevresine takılan çivili tasma cang n.
ceza veren kimse castigator n.
kamçı, sopa, vb. ile tekrar tekrar vurarak uygulanan ceza lacing n.
sözlü ceza chastisement n.
ceza kesme ticketing n.
(oyunda) ceza muafiyeti bar n.
(oyunda) ceza muafiyeti isteme bar n.
emsal ceza example n.
para basımı sebebiyle kesilen ceza mintage n.
sopa (ceza vermek amacıyla kullanılan ucu yassı ve yayvan) paddle n.
ceza kovuşturmasında kullanılan kalıp moulage n.
ceza kovuşturmasında kullanmak üzere alçıdan kalıp yapma moulage n.
ceza kovuşturmasında kullanılmak üzere ayakizi gibi nesnelerin alçıdan kalıbını yapma bilimi moulage n.
ceza kovuşturmasında kullanılmak üzere ayakizi gibi nesnelerin alçıdan kalıbını yapma moulage n.
ceza uygulayan kimse retributer n.
hak edilen ceza business n.
suçlunun kendisine vuran iki sıra adamın arasından koştuğu eski bir ceza türü gantlet n.
başkalarına uyarı olması amaçlanan ceza object lesson n.
emsal ceza object lesson n.
ceza olarak kaybetme déchéance n.
(ceza olarak) kıdem listesinde alt sıraya düşürme degradation [obsolete] n.
özellik veya davranışlar sebebiyle hak edilen ödül veya ceza desert n.
diğerlerine ibret olsun diye verilen ceza deterrent example n.
ceza olarak çocuğun dışarı çıkmasına izin vermeme grounding n.
(ilkokulda öğrenciye uygulanan) ceza imposition n.
ceza görevi impot n.
ceza ödevi impot n.
(kötü davranışa karşı ceza olarak verilen) yazma görevi impot n.
ceza hukukuna ilişkin bir süreci medeni hukuka taşıma civilization [obsolete] n.
ceza hukukuna ilişkin bir süreci medeni hukuka taşıma civilisation [obsolete] n.
kaçınılmaz ceza doom n.
zalim yasalara dayalı ceza sistemi draconianism n.
zalim yasalara dayalı ceza sistemi draconism n.
(okulda ceza için kullanılan) sopa palmer n.
(ceza olarak) avuç içine vurulan fiske palmy [scotland] n.
kuzey irlanda'da suçlunun avuç içlerinden vurulduğu bir ceza yöntemi padre pio n.
ahirette verilen ceza penance [obsolete] n.
sert ceza penance [obsolete] n.
ağır ceza penance [obsolete] n.
ceza olarak popoya ayakkabı ile vurma slipper n.
etkili ceza smackdown n.
hafifletme (ceza) commutation n.
vermek (ceza) impose upon v.
vermek (ceza) impose on v.
ceza vermemek let off v.
ceza yemek be punished v.
dışarı çıkartmamak (birini ceza olarak) ground v.
ceza olarak vermek forfeit v.
ceza vermek pay a fine v.
vermek (ilaç/ceza vb) administer v.
ceza olarak kaybetmek forfeit v.
vazgeçmek (ceza vb'nden) remit v.
ceza yazmak fine v.
yetkisini elinden almak (ceza olarak) disqualify v.
ceza olarak birinin hareket alanını sınırlamak clip someone's wings v.
ceza indirimi yapmak abate v.
kurtarmak (borç/ceza vb) remit v.
hafif ceza vermek let off v.
ceza uygulamak carry out sentence v.
ceza uygulamak inflict punishment v.
ceza uygulamak impose punishment v.
ceza yemek pay dearly v.
ceza vermek impose a penalty on v.
ceza vermek penalise v.
ceza vermek inflict punishment on v.
ceza yağdırmak dish out penalties v.
(borç/ceza vb'den) kurtarmak remit v.
ceza vermek penalize v.
ceza verilmeden serbest bırakılmak go scot free v.
ceza uygulamak punish v.
ceza ödemek pay a penalty v.
ceza ödemek pay the penalty v.
ceza evinden kaçmak escape from prison v.
küçük bir ceza almak receive a minor punishment v.
(ceza olarak) birinin bileğine hafifçe vurmak slap someone on the wrist v.
(ceza olarak) birinin bileğine hafifçe vurmak slap someone's wrist v.
ceza evinde yargılanmayı beklemek await trial in prison v.
ceza sahasına orta yapmak cross the ball into the penalty area v.
ceza almadan serbest bırakılmak walk free v.
ceza vermek mete out punishment v.
(ceza) almak get v.
ceza ile yola getirmek chasten v.
(ceza vermekten) imtina etmek remit v.
ağır ceza vermek thwack v.
(ceza olarak) bacak arasından direk geçecek şekilde omuzlarda taşınmak ride the stang v.
ceza yemek get a punishment v.
utanç verici bir ceza vermek baffle [obsolete] v.
ceza olarak kötü eylemlere maruz bırakmak hang v.
(ceza) vermek lay v.
(ceza olarak) battaniyeyle havaya fırlatmak blanket v.
fiziksel ceza ile aşağılamak haze [dialect] [uk] v.
fiziksel ceza ile yıldırmak hazle [dialect] [uk] v.
ceza almak hear v.
ceza uygulamak impute v.
ceza vermemek pardon v.
(oy, dava, ceza) birleştirmek cumulate v.
ceza ödemek fine v.
(birini) ceza olarak suya batırmak plounce v.
(şikayet, ceza) birine karşı uygulamak prefer v.
ceza vermek set [obsolete] v.
(ceza veya yükümlülük olarak) dayatmak set [obsolete] v.
ceza olarak şiddetli acı çekmek smart v.
(ceza) uygulamak give v.
ceza gerektiren penal adj.
ceza olarak verilen forfeited adj.
ceza gerektiren punitive adj.
ceza olarak penal adj.
ceza ile ilgili penal adj.
ceza ile ilgili sentential adj.
ceza ve cezaevi bilimi ile ilgili penological adj.
ceza yemiş fined adj.
tecil edilmiş (ceza) suspended (sentence) adj.
ceza gerektiren castigatory adj.
ceza niteliğinde castigatory adj.
ceza verici relatiative adj.
ceza olarak kaybedilmeyen unforfeitable adj.
ceza sonucu yitirilmeyen unforfeitable adj.
ceza olarak verilmeyen unforfeited adj.
ceza olarak verilmemiş unforfeited adj.
ceza verilemeyen unpunishable adj.
ceza olarak aba giyen woolen [obsolete] adj.
ceza verilmemiş impune adj.
ceza almamış impune adj.
kutsal eşya hırsızlığı için ceza veren piacevole adj.
ceza gerektiren piacevole adj.
hakimin savcı rolü üstlendiği (ceza yargı sistemi) inquisitorial adj.
ceza olarak ödenebilir penal adj.
ceza yeri olan penal adj.
ceza amaçlı kullanılan (yer) penal adj.
ceza ile ilgili penary [obsolete] adj.
ceza gerektiren penary [obsolete] adj.
ceza için kullanılan penitentiary adj.
ceza yediren penitentiary adj.
ceza verilebilir fineable adj.
ayakları ahşap ceza platformuna yerleştirilerek cezalandırılan stockpunisht adj.
ceza altında gereken subpoenal adj.
ceza altında gerçekleştirilen subpoenal adj.
yüksek güvenlikli ceza infaz kurumu ile ilgili supermax adj.
(ceza infaz kurumu) yüksek güvenlikli supermax adj.
ceza vererek penally adv.
ceza verilemeden unpunishably adv.
ceza vermeksizin impunibly [obsolete] adv.
ceza ile ilgili olarak sententially adv.
Phrasals
ceza olarak kaybetmek throw over v.
birine büyük bir ceza kesmek hit someone with something v.
ceza yemek catch it v.
daha hafif bir suçtan daha düşük bir ceza almak plead down to (something) v.
savcıyla birinin daha hafif bir suçtan ceza almasını sağlayacak bir anlaşma yapmak plead down to (something) v.
(bir suçluyu) ceza alması için suçu işlediği yere teslim etmek/göndermek extradite (someone) from (some place) to (some place) v.
ceza almadan yırtmak get off v.
daha az ceza almasını sağlamak get off v.
ceza almamasını sağlamak get off v.
(birine) bir ceza kesmek slap (one) with (something) v.
ceza kesmek slap with v.
ceza kesmek slap on v.
birine bir ceza kesmek slap something on someone v.
yasal bir zorunluluk uygulamak/koymak (vergi, ceza) slap on v.
(birine yüksek bir ceza, ücret) sokmak sting (one) with (something) v.
(birine yüksek bir ceza, ücret) çıkarmak sting (one) with (something) v.
(mürettebatı) ceza olarak gereksiz işlerde çalıştırmak work up v.
(ceza, eleştiri) almak come in for (something) v.
(ceza, eleştiri) almak come under (something) v.
için ceza yazmak fine for v.
için ceza kesmek fine for v.
(birine/bir şeye) ceza kesmek hit (someone or something) with (something) v.
(birine/bir şeye) ceza getirmek/koymak levy (something) on (someone or something) v.
(birine/bir şeye bir şey) için ceza vermek penalize (someone or something) for (something) v.
(birine/bir şeye bir şeyden) dolayı ceza vermek penalize (someone or something) for (something) v.
için ceza vermek penalize for v.
'-den dolayı ceza vermek penalize for v.
(birine/kendine bir şey yaparak) ceza vermek punish (someone or oneself) by (doing something) v.
(bir ceza) vermek sentence to v.
(bir cezaevinde belli bir süre) yatmak/ceza çekmek serve (something) in (something or some place) v.
(yüksek bir ceza, ücret) sokmak sting with v.
(yüksek bir ceza, ücret) çıkarmak sting with v.
(birini/bir şeyi) dava edip (bir ceza) ödetmek sue (someone or something) out of (something) v.
(birine bir şey yaptığı) için ceza kesmek ticket (one) for (doing) (something) v.
birine ceza yazmak write someone up v.
Phrases
bir ceza kesilecektir a fine will be levied expr.
ceza indirimi karşılığında for a reduced sentence expr.
Colloquial
ceza noktası sin bin n.
ceza kutusu sin bin n.
hak edilen ceza comeuppance n.
tutuklanıp ceza alma fall n.
iki yıllık ceza deuce n.
(birinin) katlanmak/çekmek zorunda olduğu ceza (one's) lumps n.
(birinin) hak ettiği ceza (one's) lumps n.
(birine) uygun ceza (one's) lumps n.
bir suç yüzünden ceza almak fall v.
ceza almak get it v.
ceza almak get it v.
ceza almak get the stick v.
(birine) ceza vermek give (one) a hammering v.
(birine) ceza vermek give (one) a pasting v.
ceza vermek have it v.
ceza vermek let someone have it v.
(birini) ceza olarak dövmek whup [us] v.
ceza almak catch v.
ceza olarak rakipten puan, sayı düşmek ding v.
ceza almak get something v.
ceza almak get it v.
(ceza) vermek give one v.
(birine ceza) vermek give someone v.
ceza vermek sort out v.
Idioms
kısa ve özlü/etkili ceza a short, sharp shock [brit] n.
büyük ceza a lash of scorpions n.
hazır bulundurulan ceza planı a rod in pickle [obsolete] n.
kısa ama sert ceza a short, sharp shock [brit] n.
kendine ceza verme hair shirt n.
ceza avukatı mouth n.
(birini) hiç unutturmayacak bir şey/ceza/dayak something to remember somebody by n.
hiçbir ceza ödemeden kurtulma yolu get out of jail free card n.
elli yıl veya üzeri ceza big bitch n.
hafif ceza slap on the wrist n.
haksız ceza rough justice n.
haksız ceza a bum rap n.
ödül ve ceza carrot-and-stick n.
ödül ve ceza carrot and stick n.
ödül ve ceza yaklaşımı a carrot and stick approach n.
(verilmiş) ağır ceza rough justice n.
suçun gerektirdiğinden daha ağır bir ceza jersey justice [uk] n.
işlenen suça göre ağır bir ceza jersey justice [uk] n.
hafif ceza rap on the knuckles n.
hafif ceza a slap on the wrist n.
ödül-ceza the carrot and the stick n.
ödül-ceza sistemi the carrot and the stick n.
ödül-ceza taktiği/yöntemi the carrot and the stick n.
ödül-ceza carrot and stick n.
ödül-ceza sistemi carrot and stick n.
ödül-ceza taktiği/yöntemi carrot and stick n.
ödül-ceza carrot or stick n.
ödül-ceza sistemi carrot or stick n.
ödül-ceza taktiği/yöntemi carrot or stick n.
içip dağıtanlara verilen ceza drunk and disorderly n.
hem yargılayan hem ceza veren hem de cezayı uygulayan kimse judge, jury, and executioner n.
tüm yargı ve ceza sisteminin hakimi kimse judge, jury, and executioner n.
tüm yargı ve ceza sistemini tek elinde bulunduran kimse judge, jury, and executioner n.
aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası three-strikes rule n.
aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası three-strike rule n.
sembolik ceza penalty box n.
birine bir işi yaparsa ödül yapmazsa ceza vermek carrot or stick v.
birine bir işi yaparsa ödül yapmazsa ceza vermek carrot and stick v.
birine hafif bir ceza vermek slap someone’s wrist v.
birine hafif bir ceza vermek slap someone on the wrist v.
ceza çekmek twist in the wind v.
ceza çekmek twist slowly in the wind v.
ceza vermek yerine sadece uyarıda bulunmak let off with a warning v.
ceza almadan kurtulmak slip through the net v.
küçük bir ceza almak get one's knuckles rapped v.
yasaların öngördüğünün altında ceza vermek let off with a warning v.
ceza almak (futbol/ragbi oyuncusu) have an early bath v.
(birine) hafif/az ceza vermek let (one) off easy v.
(birinin) suçuna kıyasla az ceza vermek let (one) off easy v.
birine ders vermek (ceza) give someone a black eye v.
beklediği kadar ağır/büyük bir ceza almamak get off light v.
birine ceza vermek give someone what for v.
(birine) ceza vermek give (one) jesse [obsolete] v.
yalan söylerken ceza almayacağına/suç olmayacağına inanarak parmaklarını çapraz yapmak cross one's fingers v.
(birine) işkence/ceza olmak put (one) through the mangle v.
(birine) ufak/hafif bir ceza vermek rap (one) on the knuckles v.
(birine) ufak/hafif bir ceza vermek rap (one) over the knuckles v.
(birine) ufak/hafif bir ceza vermek rap (one's) knuckles v.
(birine) ufak/hafif bir ceza vermek rap (one) on the knuckles v.
bir şeyden/bir şey yapmaktan yakalanıp ceza yemek get done for something/for doing something [uk] v.
bir şeyden/bir şey yapmaktan yakalanıp ceza yemek be done for something/for doing something [uk] v.
ceza olarak birinin hareket alanını sınırlamak clip wings v.
(birini) ceza almaktan kurtarmak get (one) off the hook v.
küçük bir ceza almak get knuckles rapped v.
hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak go scot-free v.
(birine) ceza vermek give (one) (the) what for v.
(birine) karşı (bir ceza) vermek give (something) against (one) v.
(birine bir ceza) uygulamak give (something) against (one) v.
(bir şey) için ceza ödemek pay the penalty for (something) v.
ceza görmeden with impunity expr.
(zaten ceza alacaksın) çalacaksan büyük çal I might as well be hanged for a sheep as for a lamb expr.
(zaten ceza alacaksın) çalacaksan büyük çal I might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
mükafattan çok ceza more kicks than halfpence [obsolete] expr.
ceza olarak for (one's) sins [uk] expr.
ceza olarak for my sins expr.
(birinin) kafasını kesme (kötü bir ceza verme anlamında) (one's) head on a plate/platter expr.
(birini) öldürme (kötü bir ceza verme anlamında) (one's) head on a plate/platter expr.
ceza olarak (bir şey yapmak/olmak) (do/be something) for your sins expr.
ceza olarak for your sins expr.
Speaking
ceza meza almadım I was scot free expr.
ne kadar yedin (ceza) how much time did you get? expr.
Trade/Economic
büyük maddi ceza serious capital punishment n.
ceza kanunu penal code n.
ceza kanunu penalty code n.
ceza şartı penalty clause n.
ceza sonucu hakkın yitirilmesi forfeit n.
ceza kesintisi penalty deduction n.
ceza kesintisi penal deduction n.
en az ceza haddi minimum penalty limit n.
ihtar ve ceza defteri warning and penalty book n.
mükafat ve ceza bonus and penalty n.
parasal ceza pecuniary penalty n.
sözleşme feshinde ödenecek nakdi ceza cash surrender value n.
verginin zamanında ödenmemesi dolayısıyla uygulanan ceza tax delinquency charge n.
vergi ceza hukuku tax criminal law n.
vergi ceza hukuku tax criminal law n.
vergi ceza terkin tax penalty cancellation n.
ceza senedi bond n.
ceza senedi penalty bond n.
yatırımcının kaynakları taahhüdünden önce çekmesi nedeniyle doğan ceza penalty n.
ceza vermek penalize v.
ceza vermek penalise v.
ceza vermek (para cezası) impose a fine v.
hafifletilebilir (ceza) commutable adj.
mali ceza olmadan daha uzun vadeli ipoteğe dönüştürülebilen (ipotek senedi) convertible [canada] adj.
Law
birinci derece ceza yargılama yetkisi olan yargıç recorder n.
ceza hükmünün işlenen suç karşısında yetersizliğinin mahkeme başkanı tarafından kabul edilmesi nonsentence n.
ceza hükmünün yetersizliği nonsentence n.
aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası three-strikes law n.
bilinen en eski roma medeni, ceza ve din hukuku twelve tables n.
atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın suçunu itiraf karşılığında ceza indirimi uygulanması şartıyla suçunu kabul etmesi alford doctrine n.
atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın, suçunu itiraf karşılığında alacağı ceza indirimi şartıyla suçunu kabul etmesi alford plea n.
memurun makamında işlediği kabahat gerekçesiyle verilen ceza amercement royal n.
aynı fiil nedeniyle birden fazla ceza yargılaması yapılmaması double jeopardy n.
ağır ceza mahkemesi heavy penal court n.
asli ceza principal punishment n.
ağır ceza mahkemesi assize court n.
asliye ceza mahkemesi criminal court of first instance n.
asliye ceza mahkemeleri criminal courts of first instance n.
ağır ceza mahkemeleri assize courts n.
antisosyal davranışlar göstererek toplum düzenini bozan kimselere verilen ceza anti-social behaviour order (asbo) n.
asgari ceza minimum penalty n.
ağır ceza heavy sentence n.
adli ceza judicial punishment n.
ağır ceza hefty sentence n.
ağır ceza mahkemesi criminal court n.
ağır ceza mahkemesi high criminal court n.
ağır ceza mahkemesi assize court n.
ankara 7. ağır ceza mahkemesi ankara 7th high penal court n.
asliye ceza mahkemesi court of general sessions n.
ağır ceza heavy penalty n.
asliye ceza mahkemeleri criminal court of general jurisdiction n.
ağır ceza mahkemesi court of serious crimes n.
asliye ceza mahkemesi criminal court of first instance n.
asli ceza substantive crime n.
asliye ceza mahkemesi criminal court of general jurisdiction n.
asıl ceza principal punishment n.
asliye ceza mahkemesi penal court of first instance n.
ağır ceza mahkemesi aggravated felony court n.
asliye ceza mahkemeleri criminal court of first instance n.
askeri ceza hukuku military criminal law n.
askeri ceza hukuku military law n.
azaltılmış ceza sorumluluğu diminished responsibility n.
bedeni ceza corporal punishment n.
bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi plea bargain n.
bir suçlunun suçunu itiraf ederek ceza indiriminden yararlanmak için yaptığı anlaşma plea agreement n.
bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi plea-bargain n.
ceza kovuşturması criminal prosecution n.
ceza muhakemeleri usul kanunu criminal procedures act n.
ceza davalarından bağışıklık immunity from criminal proceedings n.
çocuk ceza hukuku juvenile criminal law n.
ceza davaları yargı yetkisi criminal jurisdiction n.
ceza bildirimi penalty notice n.
ceza hükmü criminal sentence n.
ceza ihbarnamesi notification for penalty n.
ceza şartı penalty clause n.
ceza muhakemeleri usulü kanunu criminal procedures law n.
ceza davasının takibi prosecution of an action n.
ceza mahkemesi kanunu criminal court law n.
ceza kovuşturması criminal investigation n.
ceza kovuşturması criminal action n.
ceza genel kurulu assembly of criminal chambers n.
ceza klozu penal clause n.
ceza işlerinde karşılıklı adli yardım avrupa sözleşmesi european convention on mutual assistance in criminal matters n.
ceza mahkemeleri criminal courts n.
ceza kanunu criminal law n.
ceza infaz kurumu penal institution n.
ceza avukatı criminal lawyer n.
ceza kanunu punitive law n.
ceza takibatından vazgeçme quashing the indictment n.
ceza tatbiki imposition of penalty n.
ceza ehliyeti criminal capacity n.
ceza muhakemeleri usulü criminal procedure n.
ceza usul hukuku law of criminal procedure n.
ceza kovuşturması penal prosecution n.
ceza davası süreci criminal process n.
ceza muhakeme usulü criminal procedure n.
ceza klozu penalty clause n.
ceza muhakemesi kanunu (cmk) code of criminal procedure n.
ceza davası prosecution n.
ceza kararı criminal sentence n.
ceza kararnamesi penal decree n.
ceza istinaf mahkemesi court of criminal appeal n.
ceza muhakemeleri usulü kanunu code of criminal procedure n.
ceza davası criminal suit n.
ceza dairesi penal chamber n.
ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun law on the execution of sentences and security measures n.
ceza verme imposing punishment n.
ceza hafifletme commutation n.
ceza davası criminal action n.
ceza dairesi criminal division n.
ceza maddesi penalty clause n.
ceza usulü kanunu criminal procedure law n.
ceza muhakeme usulü penal proceedings n.
ceza muhakemesi hukuku penal procedure law n.
ceza evleri prisons n.
ceza kanunu punitive statute n.
ceza mahkeme usulü criminal procedure n.
ceza kanun tasarısı draft penal code n.
cismani ceza physical punishment n.
ceza ehliyeti competence to stand trial n.
ceza mahkemelerine açılan davalar cases filed at the criminal courts n.
ceza muhakemeleri usulü kanunu code of penal procedure n.
ceza yargılaması criminal procedure n.
ceza genel kurulu general board of criminal department n.