|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
ceza kesmek |
fine v.
|
|
The police fined the driver who didn't obey traffic rules.
Polis trafik kurallarına uymayan sürücüye ceza kesti.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
ceza vermek |
punish v.
|
|
He will certainly be punished.
Ona kesinlikle ceza verilecektir.
More Sentences
|
General |
|
3 |
General |
ceza kanunları |
penal code n.
|
|
These are offences which have existed under the Italian penal code since the 1930s.
Bu suçlar 1930'lardan beri İtalyan ceza kanununda var olan suçlardır.
More Sentences
|
4 |
General |
uluslararası ceza mahkemeleri |
international criminal courts n.
|
|
Millions of citizens the world over believe that this International Criminal Court responds to that aspiration.
Dünya genelinde milyonlarca vatandaş Uluslararası Ceza Mahkemesinin bu arzuya cevap verdiğine inanmaktadır.
More Sentences
|
5 |
General |
ceza hukuku |
penal law n.
|
|
This is one of the most complex issues in penal law.
Bu, ceza hukukundaki en karmaşık konulardan biridir.
More Sentences
|
6 |
General |
bedensel ceza |
corporal punishment n.
|
|
Corporal punishment is still allowed in many countries.
Birçok ülkede bedensel cezaya hâlâ izin veriliyor.
More Sentences
|
7 |
General |
ceza yasası |
penal code n.
|
|
Another bill amending certain articles of the penal code is currently at the Parliamentary Committee stage.
Ceza yasasının bazı maddelerini değiştiren bir başka tasarı, halen meclis komisyonu aşamasındadır.
More Sentences
|
8 |
General |
ceza mahkemesi |
criminal court n.
|
|
A controversy of this kind does real harm to the Criminal Court.
Bu tür bir tartışma Ceza Mahkemesine gerçek anlamda zarar vermektedir.
More Sentences
|
9 |
General |
ceza kanunu |
criminal code n.
|
|
There is no specific provision on violence against women in marriage in the Criminal Code; general provisions apply.
Ceza Kanunu'nda, evlilik içinde kadınlara yönelik şiddet konusunda özel hükümler yoktur; genel hükümler uygulanır.
More Sentences
|
10 |
General |
ağır ceza |
severe punishment n.
|
|
This serious charge gives Castro the chance to impose excessively severe punishments under Law 88.
Bu ciddi suçlama Castro'ya 88 sayılı yasa uyarınca aşırı ağır cezalar uygulama şansı vermektedir.
More Sentences
|
11 |
General |
ceza hukuku |
criminal law n.
|
|
An approach strictly limited to criminal law cannot be considered sufficient in the fight against racism and xenophobia.
Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadelede sadece ceza hukuku ile sınırlı bir yaklaşım yeterli görülemez.
More Sentences
|
12 |
General |
ağır ceza |
severe penalty n.
|
|
This, of course, does little for harmonisation because almost all national laws allow for severer penalties.
Bu elbette uyum için pek bir şey ifade etmiyor çünkü neredeyse tüm ulusal yasalar daha ağır cezalara izin veriyor.
More Sentences
|
13 |
General |
ceza vermek |
sentence v.
|
|
The local court judges are sometimes influenced by fundamentalist teaching and hand down harsh sentences.
Yerel mahkeme hakimleri bazen köktendinci öğretiden etkilenerek sert cezalar verebilmektedir.
More Sentences
|
14 |
General |
ceza yemek |
be fined v.
|
|
I was fined thirty dollars for speeding.
Hız yaptığım için otuz dolar ceza yedim.
More Sentences
|
15 |
General |
ceza almak |
be fined v.
|
|
If you'd parked your car here, you'd have been fined.
Arabanı buraya park etseydin, ceza alırdın.
More Sentences
|
16 |
General |
ceza almak |
be punished v.
|
|
He was punished for child abuse.
Çocuk istismarından ceza almıştı.
More Sentences
|
17 |
General |
ceza uygulamak |
impose penalty v.
|
|
Thirdly, if a solution is difficult to find, the management could impose penalties.
Üçüncü olarak bir çözüm bulmak zorsa, yönetim cezalar uygulayabilir.
More Sentences
|
18 |
General |
ceza ödemek |
pay a fine v.
|
|
He had to pay a fine because he parked in the wrong place.
Yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
More Sentences
|
19 |
General |
ceza ödemek |
pay the fine v.
|
|
Tom had no choice but to pay the fine.
Tom'un cezayı ödemekten başka çaresi yoktu.
More Sentences
|
20 |
General |
ceza vermek |
fine v.
|
|
When did they fine you?
Sana ne zaman ceza verdiler?
More Sentences
|
21 |
General |
ceza almış |
punished adj.
|
|
We thought it was absurd that you got punished.
Ceza almanızın saçma olduğunu düşündük.
More Sentences
|
22 |
General |
ceza almış |
fined adj.
|
|
Tom got fined for doing that.
Tom bunu yaptığı için ceza aldı.
More Sentences
|
Phrasals |
|
23 |
Phrasals |
(birine bir ceza) vermek |
sentence (one) to (something) v.
|
|
Can you give me another sentence to translate?
Bana çevirmem için başka bir cümle verebilir misin?
More Sentences
|
Law |
|
24 |
Law |
azami ceza |
maximum penalty n.
|
|
It is also right that we should discuss the maximum penalties.
Azami cezaları tartışmamız da doğru olacaktır.
More Sentences
|
|
25 |
Law |
ceza adaleti |
criminal justice n.
|
|
In these circumstances, how can we trust the American criminal justice and law enforcement system?
Bu koşullar altında Amerikan ceza adaleti ve kolluk kuvvetleri sistemine nasıl güvenebiliriz?
More Sentences
|
26 |
Law |
ceza hukuku |
criminal law n.
|
|
An approach strictly limited to criminal law cannot be considered sufficient in the fight against racism and xenophobia.
Irkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadelede sadece ceza hukuku ile sınırlı bir yaklaşım yeterli görülemez.
More Sentences
|
Common Usage |
|
27 |
Common Usage |
ceza olarak kaybetmek |
forfeit v.
|
|
General |
|
28 |
General |
ağır ceza |
servitude n.
|
|
29 |
General |
ceza gerektiren bir suçun işlenmesi |
commission of criminal offence n.
|
|
30 |
General |
günaha karşılık ceza (kilise) |
penance n.
|
|
31 |
General |
hürriyeti bağlayıcı ceza |
liberty binding punishment n.
|
|
32 |
General |
ertelenme (ceza) |
suspension n.
|
|
33 |
General |
ceza normu |
punishment norm n.
|
|
34 |
General |
ceza infaz hukuku |
law on criminal execution n.
|
|
35 |
General |
ceza muhakemeleri usul kanunu |
law of criminal procedure n.
|
|
36 |
General |
ceza okul |
imposition n.
|
|
37 |
General |
ağır ceza |
hard labor n.
|
|
38 |
General |
ceza alma |
packet n.
|
|
39 |
General |
ceza hukuku |
penal code n.
|
|
40 |
General |
hürriyeti bağlayıcı ceza |
punishment restricting freedom n.
|
|
41 |
General |
ceza mahkemesi |
basic criminal court n.
|
|
42 |
General |
ağır ceza |
hard labour n.
|
|
43 |
General |
cismani ceza |
corporal punishment n.
|
|
44 |
General |
ceza kanunu |
ciriminal code n.
|
|
45 |
General |
suçtan caydırmada ceza |
punishment in crime deterrence n.
|
|
46 |
General |
ceza infaz |
punishment execution n.
|
|
47 |
General |
ceza olarak kaybetme |
forfeit n.
|
|
48 |
General |
hak edilen ceza |
retribution n.
|
|
49 |
General |
ağır ceza |
grueling n.
|
|
50 |
General |
ceza mukameleri usül kanunu |
code on criminal procedures n.
|
|
51 |
General |
ceza yargılaması |
criminal procedure n.
|
|
52 |
General |
ağır ceza |
harsh penalty n.
|
|
53 |
General |
hak edilen ve kaçınılmaz ceza |
nemesis n.
|
|
54 |
General |
ceza sahası |
penalty area n.
|
|
55 |
General |
ceza muhakemesi hukuku |
law on criminal procedure n.
|
|
56 |
General |
ceza makbuzu |
tag n.
|
|
57 |
General |
ceza infaz kurumu |
department of corrections n.
|
|
58 |
General |
ceza ve mukabelden muaf olma |
impunity n.
|
|
59 |
General |
ceza sosyolojisi |
penology n.
|
|
60 |
General |
ceza hukuku |
crown law n.
|
|
61 |
General |
müstehak ceza verilmesi |
nemesis n.
|
|
62 |
General |
ceza psikolojisi |
criminal psychology n.
|
|
63 |
General |
yetkisini elinden alma (ceza olarak) |
disqualification n.
|
|
64 |
General |
ceza verme |
infliction n.
|
|
65 |
General |
hukuku ihlal nedeniyle verilen ceza |
sanction n.
|
|
66 |
General |
vazgeçme (ceza vb'nden) |
remittance n.
|
|
67 |
General |
adil ceza |
just punishment n.
|
|
68 |
General |
ceza politikası |
penal policy n.
|
|
69 |
General |
ceza olarak geminin altından geçirme |
keelhauling n.
|
|
70 |
General |
ceza hukukçusu |
criminal lawyer n.
|
|
71 |
General |
(dini nedenlerle ceza olarak) kendini kırbaçlayan |
flagellant n.
|
|
72 |
General |
ceza süreci |
penalty process n.
|
|
73 |
General |
(ceza) erteleme |
reprieve n.
|
|
74 |
General |
ceza giymiş |
convict n.
|
|
75 |
General |
ceza işlevi |
penalty function n.
|
|
76 |
General |
polisin simgelediği ceza yasası |
arm of the law n.
|
|
77 |
General |
ödül ve ceza |
punishment and reward n.
|
|
78 |
General |
sert ceza |
severe penalty n.
|
|
79 |
General |
adalet ve ceza |
justice and punishment n.
|
|
80 |
General |
ceza yöntemi olarak boyun çevresine takılan çivili tasma |
cangue n.
|
|
81 |
General |
ilahi ceza |
divine retribution n.
|
|
82 |
General |
hafif ceza |
light sentence n.
|
|
83 |
General |
ağır ceza |
gruelling n.
|
|
84 |
General |
yüklü ceza |
hefty fine n.
|
|
85 |
General |
(okulda verilen) ufak ceza |
order mark (school, brit) n.
|
|
86 |
General |
ceza gören |
punishee n.
|
|
87 |
General |
ceza bedeli |
fine n.
|
|
88 |
General |
ceza makbuzu |
fine receipt n.
|
|
89 |
General |
ceza kartı |
penalty card n.
|
|
90 |
General |
ölümden sonra cezalandırma öğretisine (özellikle günahkarlar için ebedi ceza) inanan kişi |
retributionist n.
|
|
91 |
General |
kral tantalus'un sonsuz açlık ve susuzluğa mahkum edilmesi gibi ağır ceza |
tantalism n.
|
|
92 |
General |
ceza yöntemi olarak boyun çevresine takılan çivili tasma |
cang n.
|
|
93 |
General |
ceza veren kimse |
castigator n.
|
|
94 |
General |
kamçı, sopa, vb. ile tekrar tekrar vurarak uygulanan ceza |
lacing n.
|
|
95 |
General |
sözlü ceza |
chastisement n.
|
|
96 |
General |
ceza kesme |
ticketing n.
|
|
97 |
General |
(oyunda) ceza muafiyeti |
bar n.
|
|
98 |
General |
(oyunda) ceza muafiyeti isteme |
bar n.
|
|
99 |
General |
emsal ceza |
example n.
|
|
100 |
General |
para basımı sebebiyle kesilen ceza |
mintage n.
|
|
101 |
General |
sopa (ceza vermek amacıyla kullanılan ucu yassı ve yayvan) |
paddle n.
|
|
102 |
General |
ceza kovuşturmasında kullanılan kalıp |
moulage n.
|
|
103 |
General |
ceza kovuşturmasında kullanmak üzere alçıdan kalıp yapma |
moulage n.
|
|
104 |
General |
ceza kovuşturmasında kullanılmak üzere ayakizi gibi nesnelerin alçıdan kalıbını yapma bilimi |
moulage n.
|
|
105 |
General |
ceza kovuşturmasında kullanılmak üzere ayakizi gibi nesnelerin alçıdan kalıbını yapma |
moulage n.
|
|
106 |
General |
ceza uygulayan kimse |
retributer n.
|
|
107 |
General |
hak edilen ceza |
business n.
|
|
108 |
General |
suçlunun kendisine vuran iki sıra adamın arasından koştuğu eski bir ceza türü |
gantlet n.
|
|
109 |
General |
başkalarına uyarı olması amaçlanan ceza |
object lesson n.
|
|
110 |
General |
emsal ceza |
object lesson n.
|
|
111 |
General |
ceza olarak kaybetme |
déchéance n.
|
|
112 |
General |
(ceza olarak) kıdem listesinde alt sıraya düşürme |
degradation [obsolete] n.
|
|
113 |
General |
özellik veya davranışlar sebebiyle hak edilen ödül veya ceza |
desert n.
|
|
114 |
General |
diğerlerine ibret olsun diye verilen ceza |
deterrent example n.
|
|
115 |
General |
ceza olarak çocuğun dışarı çıkmasına izin vermeme |
grounding n.
|
|
116 |
General |
(ilkokulda öğrenciye uygulanan) ceza |
imposition n.
|
|
117 |
General |
ceza görevi |
impot n.
|
|
118 |
General |
ceza ödevi |
impot n.
|
|
119 |
General |
(kötü davranışa karşı ceza olarak verilen) yazma görevi |
impot n.
|
|
120 |
General |
ceza hukukuna ilişkin bir süreci medeni hukuka taşıma |
civilization [obsolete] n.
|
|
121 |
General |
ceza hukukuna ilişkin bir süreci medeni hukuka taşıma |
civilisation [obsolete] n.
|
|
122 |
General |
kaçınılmaz ceza |
doom n.
|
|
123 |
General |
zalim yasalara dayalı ceza sistemi |
draconianism n.
|
|
124 |
General |
zalim yasalara dayalı ceza sistemi |
draconism n.
|
|
125 |
General |
(okulda ceza için kullanılan) sopa |
palmer n.
|
|
126 |
General |
(ceza olarak) avuç içine vurulan fiske |
palmy [scotland] n.
|
|
127 |
General |
kuzey irlanda'da suçlunun avuç içlerinden vurulduğu bir ceza yöntemi |
padre pio n.
|
|
128 |
General |
ahirette verilen ceza |
penance [obsolete] n.
|
|
129 |
General |
sert ceza |
penance [obsolete] n.
|
|
130 |
General |
ağır ceza |
penance [obsolete] n.
|
|
131 |
General |
ceza olarak popoya ayakkabı ile vurma |
slipper n.
|
|
132 |
General |
etkili ceza |
smackdown n.
|
|
133 |
General |
hafifletme (ceza) |
commutation n.
|
|
134 |
General |
vermek (ceza) |
impose upon v.
|
|
135 |
General |
vermek (ceza) |
impose on v.
|
|
136 |
General |
ceza vermemek |
let off v.
|
|
137 |
General |
ceza yemek |
be punished v.
|
|
138 |
General |
dışarı çıkartmamak (birini ceza olarak) |
ground v.
|
|
139 |
General |
ceza olarak vermek |
forfeit v.
|
|
140 |
General |
ceza vermek |
pay a fine v.
|
|
141 |
General |
vermek (ilaç/ceza vb) |
administer v.
|
|
142 |
General |
ceza olarak kaybetmek |
forfeit v.
|
|
143 |
General |
vazgeçmek (ceza vb'nden) |
remit v.
|
|
144 |
General |
ceza yazmak |
fine v.
|
|
145 |
General |
yetkisini elinden almak (ceza olarak) |
disqualify v.
|
|
146 |
General |
ceza olarak birinin hareket alanını sınırlamak |
clip someone's wings v.
|
|
147 |
General |
ceza indirimi yapmak |
abate v.
|
|
148 |
General |
kurtarmak (borç/ceza vb) |
remit v.
|
|
149 |
General |
hafif ceza vermek |
let off v.
|
|
150 |
General |
ceza uygulamak |
carry out sentence v.
|
|
151 |
General |
ceza uygulamak |
inflict punishment v.
|
|
152 |
General |
ceza uygulamak |
impose punishment v.
|
|
153 |
General |
ceza yemek |
pay dearly v.
|
|
154 |
General |
ceza vermek |
impose a penalty on v.
|
|
155 |
General |
ceza vermek |
penalise v.
|
|
156 |
General |
ceza vermek |
inflict punishment on v.
|
|
157 |
General |
ceza yağdırmak |
dish out penalties v.
|
|
158 |
General |
(borç/ceza vb'den) kurtarmak |
remit v.
|
|
159 |
General |
ceza vermek |
penalize v.
|
|
160 |
General |
ceza verilmeden serbest bırakılmak |
go scot free v.
|
|
161 |
General |
ceza uygulamak |
punish v.
|
|
162 |
General |
ceza ödemek |
pay a penalty v.
|
|
163 |
General |
ceza ödemek |
pay the penalty v.
|
|
164 |
General |
ceza evinden kaçmak |
escape from prison v.
|
|
165 |
General |
küçük bir ceza almak |
receive a minor punishment v.
|
|
166 |
General |
(ceza olarak) birinin bileğine hafifçe vurmak |
slap someone on the wrist v.
|
|
167 |
General |
(ceza olarak) birinin bileğine hafifçe vurmak |
slap someone's wrist v.
|
|
168 |
General |
ceza evinde yargılanmayı beklemek |
await trial in prison v.
|
|
169 |
General |
ceza sahasına orta yapmak |
cross the ball into the penalty area v.
|
|
170 |
General |
ceza almadan serbest bırakılmak |
walk free v.
|
|
171 |
General |
ceza vermek |
mete out punishment v.
|
|
172 |
General |
(ceza) almak |
get v.
|
|
173 |
General |
ceza ile yola getirmek |
chasten v.
|
|
174 |
General |
(ceza vermekten) imtina etmek |
remit v.
|
|
175 |
General |
ağır ceza vermek |
thwack v.
|
|
176 |
General |
(ceza olarak) bacak arasından direk geçecek şekilde omuzlarda taşınmak |
ride the stang v.
|
|
177 |
General |
ceza yemek |
get a punishment v.
|
|
178 |
General |
utanç verici bir ceza vermek |
baffle [obsolete] v.
|
|
179 |
General |
ceza olarak kötü eylemlere maruz bırakmak |
hang v.
|
|
180 |
General |
(ceza) vermek |
lay v.
|
|
181 |
General |
(ceza olarak) battaniyeyle havaya fırlatmak |
blanket v.
|
|
182 |
General |
fiziksel ceza ile aşağılamak |
haze [dialect] [uk] v.
|
|
183 |
General |
fiziksel ceza ile yıldırmak |
hazle [dialect] [uk] v.
|
|
184 |
General |
ceza almak |
hear v.
|
|
185 |
General |
ceza uygulamak |
impute v.
|
|
186 |
General |
ceza vermemek |
pardon v.
|
|
187 |
General |
(oy, dava, ceza) birleştirmek |
cumulate v.
|
|
188 |
General |
ceza ödemek |
fine v.
|
|
189 |
General |
(birini) ceza olarak suya batırmak |
plounce v.
|
|
190 |
General |
(şikayet, ceza) birine karşı uygulamak |
prefer v.
|
|
191 |
General |
ceza vermek |
set [obsolete] v.
|
|
192 |
General |
(ceza veya yükümlülük olarak) dayatmak |
set [obsolete] v.
|
|
193 |
General |
ceza olarak şiddetli acı çekmek |
smart v.
|
|
194 |
General |
(ceza) uygulamak |
give v.
|
|
195 |
General |
ceza gerektiren |
penal adj.
|
|
196 |
General |
ceza olarak verilen |
forfeited adj.
|
|
197 |
General |
ceza gerektiren |
punitive adj.
|
|
198 |
General |
ceza olarak |
penal adj.
|
|
199 |
General |
ceza ile ilgili |
penal adj.
|
|
200 |
General |
ceza ile ilgili |
sentential adj.
|
|
201 |
General |
ceza ve cezaevi bilimi ile ilgili |
penological adj.
|
|
202 |
General |
ceza yemiş |
fined adj.
|
|
203 |
General |
tecil edilmiş (ceza) |
suspended (sentence) adj.
|
|
204 |
General |
ceza gerektiren |
castigatory adj.
|
|
205 |
General |
ceza niteliğinde |
castigatory adj.
|
|
206 |
General |
ceza verici |
relatiative adj.
|
|
207 |
General |
ceza olarak kaybedilmeyen |
unforfeitable adj.
|
|
208 |
General |
ceza sonucu yitirilmeyen |
unforfeitable adj.
|
|
209 |
General |
ceza olarak verilmeyen |
unforfeited adj.
|
|
210 |
General |
ceza olarak verilmemiş |
unforfeited adj.
|
|
211 |
General |
ceza verilemeyen |
unpunishable adj.
|
|
212 |
General |
ceza olarak aba giyen |
woolen [obsolete] adj.
|
|
213 |
General |
ceza verilmemiş |
impune adj.
|
|
214 |
General |
ceza almamış |
impune adj.
|
|
215 |
General |
kutsal eşya hırsızlığı için ceza veren |
piacevole adj.
|
|
216 |
General |
ceza gerektiren |
piacevole adj.
|
|
217 |
General |
hakimin savcı rolü üstlendiği (ceza yargı sistemi) |
inquisitorial adj.
|
|
218 |
General |
ceza olarak ödenebilir |
penal adj.
|
|
219 |
General |
ceza yeri olan |
penal adj.
|
|
220 |
General |
ceza amaçlı kullanılan (yer) |
penal adj.
|
|
221 |
General |
ceza ile ilgili |
penary [obsolete] adj.
|
|
222 |
General |
ceza gerektiren |
penary [obsolete] adj.
|
|
223 |
General |
ceza için kullanılan |
penitentiary adj.
|
|
224 |
General |
ceza yediren |
penitentiary adj.
|
|
225 |
General |
ceza verilebilir |
fineable adj.
|
|
226 |
General |
ayakları ahşap ceza platformuna yerleştirilerek cezalandırılan |
stockpunisht adj.
|
|
227 |
General |
ceza altında gereken |
subpoenal adj.
|
|
228 |
General |
ceza altında gerçekleştirilen |
subpoenal adj.
|
|
229 |
General |
yüksek güvenlikli ceza infaz kurumu ile ilgili |
supermax adj.
|
|
230 |
General |
(ceza infaz kurumu) yüksek güvenlikli |
supermax adj.
|
|
231 |
General |
ceza vererek |
penally adv.
|
|
232 |
General |
ceza verilemeden |
unpunishably adv.
|
|
233 |
General |
ceza vermeksizin |
impunibly [obsolete] adv.
|
|
234 |
General |
ceza ile ilgili olarak |
sententially adv.
|
|
Phrasals |
|
235 |
Phrasals |
ceza olarak kaybetmek |
throw over v.
|
|
236 |
Phrasals |
birine büyük bir ceza kesmek |
hit someone with something v.
|
|
237 |
Phrasals |
ceza yemek |
catch it v.
|
|
238 |
Phrasals |
daha hafif bir suçtan daha düşük bir ceza almak |
plead down to (something) v.
|
|
239 |
Phrasals |
savcıyla birinin daha hafif bir suçtan ceza almasını sağlayacak bir anlaşma yapmak |
plead down to (something) v.
|
|
240 |
Phrasals |
(bir suçluyu) ceza alması için suçu işlediği yere teslim etmek/göndermek |
extradite (someone) from (some place) to (some place) v.
|
|
241 |
Phrasals |
ceza almadan yırtmak |
get off v.
|
|
242 |
Phrasals |
daha az ceza almasını sağlamak |
get off v.
|
|
243 |
Phrasals |
ceza almamasını sağlamak |
get off v.
|
|
244 |
Phrasals |
(birine) bir ceza kesmek |
slap (one) with (something) v.
|
|
245 |
Phrasals |
ceza kesmek |
slap with v.
|
|
246 |
Phrasals |
ceza kesmek |
slap on v.
|
|
247 |
Phrasals |
birine bir ceza kesmek |
slap something on someone v.
|
|
248 |
Phrasals |
yasal bir zorunluluk uygulamak/koymak (vergi, ceza) |
slap on v.
|
|
249 |
Phrasals |
(birine yüksek bir ceza, ücret) sokmak |
sting (one) with (something) v.
|
|
250 |
Phrasals |
(birine yüksek bir ceza, ücret) çıkarmak |
sting (one) with (something) v.
|
|
251 |
Phrasals |
(mürettebatı) ceza olarak gereksiz işlerde çalıştırmak |
work up v.
|
|
252 |
Phrasals |
(ceza, eleştiri) almak |
come in for (something) v.
|
|
253 |
Phrasals |
(ceza, eleştiri) almak |
come under (something) v.
|
|
254 |
Phrasals |
için ceza yazmak |
fine for v.
|
|
255 |
Phrasals |
için ceza kesmek |
fine for v.
|
|
256 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) ceza kesmek |
hit (someone or something) with (something) v.
|
|
257 |
Phrasals |
(birine/bir şeye) ceza getirmek/koymak |
levy (something) on (someone or something) v.
|
|
258 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şey) için ceza vermek |
penalize (someone or something) for (something) v.
|
|
259 |
Phrasals |
(birine/bir şeye bir şeyden) dolayı ceza vermek |
penalize (someone or something) for (something) v.
|
|
260 |
Phrasals |
için ceza vermek |
penalize for v.
|
|
261 |
Phrasals |
'-den dolayı ceza vermek |
penalize for v.
|
|
262 |
Phrasals |
(birine/kendine bir şey yaparak) ceza vermek |
punish (someone or oneself) by (doing something) v.
|
|
263 |
Phrasals |
(bir ceza) vermek |
sentence to v.
|
|
264 |
Phrasals |
(bir cezaevinde belli bir süre) yatmak/ceza çekmek |
serve (something) in (something or some place) v.
|
|
265 |
Phrasals |
(yüksek bir ceza, ücret) sokmak |
sting with v.
|
|
266 |
Phrasals |
(yüksek bir ceza, ücret) çıkarmak |
sting with v.
|
|
267 |
Phrasals |
(birini/bir şeyi) dava edip (bir ceza) ödetmek |
sue (someone or something) out of (something) v.
|
|
268 |
Phrasals |
(birine bir şey yaptığı) için ceza kesmek |
ticket (one) for (doing) (something) v.
|
|
269 |
Phrasals |
birine ceza yazmak |
write someone up v.
|
|
Phrases |
|
270 |
Phrases |
bir ceza kesilecektir |
a fine will be levied expr.
|
|
271 |
Phrases |
ceza indirimi karşılığında |
for a reduced sentence expr.
|
|
Colloquial |
|
272 |
Colloquial |
ceza noktası |
sin bin n.
|
|
273 |
Colloquial |
ceza kutusu |
sin bin n.
|
|
274 |
Colloquial |
hak edilen ceza |
comeuppance n.
|
|
275 |
Colloquial |
tutuklanıp ceza alma |
fall n.
|
|
276 |
Colloquial |
iki yıllık ceza |
deuce n.
|
|
277 |
Colloquial |
(birinin) katlanmak/çekmek zorunda olduğu ceza |
(one's) lumps n.
|
|
278 |
Colloquial |
(birinin) hak ettiği ceza |
(one's) lumps n.
|
|
279 |
Colloquial |
(birine) uygun ceza |
(one's) lumps n.
|
|
280 |
Colloquial |
bir suç yüzünden ceza almak |
fall v.
|
|
281 |
Colloquial |
ceza almak |
get it v.
|
|
282 |
Colloquial |
ceza almak |
get it v.
|
|
283 |
Colloquial |
ceza almak |
get the stick v.
|
|
284 |
Colloquial |
(birine) ceza vermek |
give (one) a hammering v.
|
|
285 |
Colloquial |
(birine) ceza vermek |
give (one) a pasting v.
|
|
286 |
Colloquial |
ceza vermek |
have it v.
|
|
287 |
Colloquial |
ceza vermek |
let someone have it v.
|
|
288 |
Colloquial |
(birini) ceza olarak dövmek |
whup [us] v.
|
|
289 |
Colloquial |
ceza almak |
catch v.
|
|
290 |
Colloquial |
ceza olarak rakipten puan, sayı düşmek |
ding v.
|
|
291 |
Colloquial |
ceza almak |
get something v.
|
|
292 |
Colloquial |
ceza almak |
get it v.
|
|
293 |
Colloquial |
(ceza) vermek |
give one v.
|
|
294 |
Colloquial |
(birine ceza) vermek |
give someone v.
|
|
295 |
Colloquial |
ceza vermek |
sort out v.
|
|
Idioms |
|
296 |
Idioms |
kısa ve özlü/etkili ceza |
a short, sharp shock [brit] n.
|
|
297 |
Idioms |
büyük ceza |
a lash of scorpions n.
|
|
298 |
Idioms |
hazır bulundurulan ceza planı |
a rod in pickle [obsolete] n.
|
|
299 |
Idioms |
kısa ama sert ceza |
a short, sharp shock [brit] n.
|
|
300 |
Idioms |
kendine ceza verme |
hair shirt n.
|
|
301 |
Idioms |
ceza avukatı |
mouth n.
|
|
302 |
Idioms |
(birini) hiç unutturmayacak bir şey/ceza/dayak |
something to remember somebody by n.
|
|
303 |
Idioms |
hiçbir ceza ödemeden kurtulma yolu |
get out of jail free card n.
|
|
304 |
Idioms |
elli yıl veya üzeri ceza |
big bitch n.
|
|
305 |
Idioms |
hafif ceza |
slap on the wrist n.
|
|
306 |
Idioms |
haksız ceza |
rough justice n.
|
|
307 |
Idioms |
haksız ceza |
a bum rap n.
|
|
308 |
Idioms |
ödül ve ceza |
carrot-and-stick n.
|
|
309 |
Idioms |
ödül ve ceza |
carrot and stick n.
|
|
310 |
Idioms |
ödül ve ceza yaklaşımı |
a carrot and stick approach n.
|
|
311 |
Idioms |
(verilmiş) ağır ceza |
rough justice n.
|
|
312 |
Idioms |
suçun gerektirdiğinden daha ağır bir ceza |
jersey justice [uk] n.
|
|
313 |
Idioms |
işlenen suça göre ağır bir ceza |
jersey justice [uk] n.
|
|
314 |
Idioms |
hafif ceza |
rap on the knuckles n.
|
|
315 |
Idioms |
hafif ceza |
a slap on the wrist n.
|
|
316 |
Idioms |
ödül-ceza |
the carrot and the stick n.
|
|
317 |
Idioms |
ödül-ceza sistemi |
the carrot and the stick n.
|
|
318 |
Idioms |
ödül-ceza taktiği/yöntemi |
the carrot and the stick n.
|
|
319 |
Idioms |
ödül-ceza |
carrot and stick n.
|
|
320 |
Idioms |
ödül-ceza sistemi |
carrot and stick n.
|
|
321 |
Idioms |
ödül-ceza taktiği/yöntemi |
carrot and stick n.
|
|
322 |
Idioms |
ödül-ceza |
carrot or stick n.
|
|
323 |
Idioms |
ödül-ceza sistemi |
carrot or stick n.
|
|
324 |
Idioms |
ödül-ceza taktiği/yöntemi |
carrot or stick n.
|
|
325 |
Idioms |
içip dağıtanlara verilen ceza |
drunk and disorderly n.
|
|
326 |
Idioms |
hem yargılayan hem ceza veren hem de cezayı uygulayan kimse |
judge, jury, and executioner n.
|
|
327 |
Idioms |
tüm yargı ve ceza sisteminin hakimi kimse |
judge, jury, and executioner n.
|
|
328 |
Idioms |
tüm yargı ve ceza sistemini tek elinde bulunduran kimse |
judge, jury, and executioner n.
|
|
329 |
Idioms |
aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası |
three-strikes rule n.
|
|
330 |
Idioms |
aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası |
three-strike rule n.
|
|
331 |
Idioms |
sembolik ceza |
penalty box n.
|
|
332 |
Idioms |
birine bir işi yaparsa ödül yapmazsa ceza vermek |
carrot or stick v.
|
|
333 |
Idioms |
birine bir işi yaparsa ödül yapmazsa ceza vermek |
carrot and stick v.
|
|
334 |
Idioms |
birine hafif bir ceza vermek |
slap someone’s wrist v.
|
|
335 |
Idioms |
birine hafif bir ceza vermek |
slap someone on the wrist v.
|
|
336 |
Idioms |
ceza çekmek |
twist in the wind v.
|
|
337 |
Idioms |
ceza çekmek |
twist slowly in the wind v.
|
|
338 |
Idioms |
ceza vermek yerine sadece uyarıda bulunmak |
let off with a warning v.
|
|
339 |
Idioms |
ceza almadan kurtulmak |
slip through the net v.
|
|
340 |
Idioms |
küçük bir ceza almak |
get one's knuckles rapped v.
|
|
341 |
Idioms |
yasaların öngördüğünün altında ceza vermek |
let off with a warning v.
|
|
342 |
Idioms |
ceza almak (futbol/ragbi oyuncusu) |
have an early bath v.
|
|
343 |
Idioms |
(birine) hafif/az ceza vermek |
let (one) off easy v.
|
|
344 |
Idioms |
(birinin) suçuna kıyasla az ceza vermek |
let (one) off easy v.
|
|
345 |
Idioms |
birine ders vermek (ceza) |
give someone a black eye v.
|
|
346 |
Idioms |
beklediği kadar ağır/büyük bir ceza almamak |
get off light v.
|
|
347 |
Idioms |
birine ceza vermek |
give someone what for v.
|
|
348 |
Idioms |
(birine) ceza vermek |
give (one) jesse [obsolete] v.
|
|
349 |
Idioms |
yalan söylerken ceza almayacağına/suç olmayacağına inanarak parmaklarını çapraz yapmak |
cross one's fingers v.
|
|
350 |
Idioms |
(birine) işkence/ceza olmak |
put (one) through the mangle v.
|
|
351 |
Idioms |
(birine) ufak/hafif bir ceza vermek |
rap (one) on the knuckles v.
|
|
352 |
Idioms |
(birine) ufak/hafif bir ceza vermek |
rap (one) over the knuckles v.
|
|
353 |
Idioms |
(birine) ufak/hafif bir ceza vermek |
rap (one's) knuckles v.
|
|
354 |
Idioms |
(birine) ufak/hafif bir ceza vermek |
rap (one) on the knuckles v.
|
|
355 |
Idioms |
bir şeyden/bir şey yapmaktan yakalanıp ceza yemek |
get done for something/for doing something [uk] v.
|
|
356 |
Idioms |
bir şeyden/bir şey yapmaktan yakalanıp ceza yemek |
be done for something/for doing something [uk] v.
|
|
357 |
Idioms |
ceza olarak birinin hareket alanını sınırlamak |
clip wings v.
|
|
358 |
Idioms |
(birini) ceza almaktan kurtarmak |
get (one) off the hook v.
|
|
359 |
Idioms |
küçük bir ceza almak |
get knuckles rapped v.
|
|
360 |
Idioms |
hiçbir ceza yemeden serbest bırakılmak |
go scot-free v.
|
|
361 |
Idioms |
(birine) ceza vermek |
give (one) (the) what for v.
|
|
362 |
Idioms |
(birine) karşı (bir ceza) vermek |
give (something) against (one) v.
|
|
363 |
Idioms |
(birine bir ceza) uygulamak |
give (something) against (one) v.
|
|
364 |
Idioms |
(bir şey) için ceza ödemek |
pay the penalty for (something) v.
|
|
365 |
Idioms |
ceza görmeden |
with impunity expr.
|
|
366 |
Idioms |
(zaten ceza alacaksın) çalacaksan büyük çal |
I might as well be hanged for a sheep as for a lamb expr.
|
|
367 |
Idioms |
(zaten ceza alacaksın) çalacaksan büyük çal |
I might as well be hung for a sheep as a lamb expr.
|
|
368 |
Idioms |
mükafattan çok ceza |
more kicks than halfpence [obsolete] expr.
|
|
369 |
Idioms |
ceza olarak |
for (one's) sins [uk] expr.
|
|
370 |
Idioms |
ceza olarak |
for my sins expr.
|
|
371 |
Idioms |
(birinin) kafasını kesme (kötü bir ceza verme anlamında) |
(one's) head on a plate/platter expr.
|
|
372 |
Idioms |
(birini) öldürme (kötü bir ceza verme anlamında) |
(one's) head on a plate/platter expr.
|
|
373 |
Idioms |
ceza olarak (bir şey yapmak/olmak) |
(do/be something) for your sins expr.
|
|
374 |
Idioms |
ceza olarak |
for your sins expr.
|
|
Speaking |
|
375 |
Speaking |
ceza meza almadım |
I was scot free expr.
|
|
376 |
Speaking |
ne kadar yedin (ceza) |
how much time did you get? expr.
|
|
Trade/Economic |
|
377 |
Trade/Economic |
büyük maddi ceza |
serious capital punishment n.
|
|
378 |
Trade/Economic |
ceza kanunu |
penal code n.
|
|
379 |
Trade/Economic |
ceza kanunu |
penalty code n.
|
|
380 |
Trade/Economic |
ceza şartı |
penalty clause n.
|
|
381 |
Trade/Economic |
ceza sonucu hakkın yitirilmesi |
forfeit n.
|
|
382 |
Trade/Economic |
ceza kesintisi |
penalty deduction n.
|
|
383 |
Trade/Economic |
ceza kesintisi |
penal deduction n.
|
|
384 |
Trade/Economic |
en az ceza haddi |
minimum penalty limit n.
|
|
385 |
Trade/Economic |
ihtar ve ceza defteri |
warning and penalty book n.
|
|
386 |
Trade/Economic |
mükafat ve ceza |
bonus and penalty n.
|
|
387 |
Trade/Economic |
parasal ceza |
pecuniary penalty n.
|
|
388 |
Trade/Economic |
sözleşme feshinde ödenecek nakdi ceza |
cash surrender value n.
|
|
389 |
Trade/Economic |
verginin zamanında ödenmemesi dolayısıyla uygulanan ceza |
tax delinquency charge n.
|
|
390 |
Trade/Economic |
vergi ceza hukuku |
tax criminal law n.
|
|
391 |
Trade/Economic |
vergi ceza hukuku |
tax criminal law n.
|
|
392 |
Trade/Economic |
vergi ceza terkin |
tax penalty cancellation n.
|
|
393 |
Trade/Economic |
ceza senedi |
bond n.
|
|
394 |
Trade/Economic |
ceza senedi |
penalty bond n.
|
|
395 |
Trade/Economic |
yatırımcının kaynakları taahhüdünden önce çekmesi nedeniyle doğan ceza |
penalty n.
|
|
396 |
Trade/Economic |
ceza vermek |
penalize v.
|
|
397 |
Trade/Economic |
ceza vermek |
penalise v.
|
|
398 |
Trade/Economic |
ceza vermek (para cezası) |
impose a fine v.
|
|
399 |
Trade/Economic |
hafifletilebilir (ceza) |
commutable adj.
|
|
400 |
Trade/Economic |
mali ceza olmadan daha uzun vadeli ipoteğe dönüştürülebilen (ipotek senedi) |
convertible [canada] adj.
|
|
Law |
|
401 |
Law |
birinci derece ceza yargılama yetkisi olan yargıç |
recorder n.
|
|
402 |
Law |
ceza hükmünün işlenen suç karşısında yetersizliğinin mahkeme başkanı tarafından kabul edilmesi |
nonsentence n.
|
|
403 |
Law |
ceza hükmünün yetersizliği |
nonsentence n.
|
|
404 |
Law |
aynı suçtan üç kere ceza alan kişiye verilen müebbet hapis cezası |
three-strikes law n.
|
|
405 |
Law |
bilinen en eski roma medeni, ceza ve din hukuku |
twelve tables n.
|
|
406 |
Law |
atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın suçunu itiraf karşılığında ceza indirimi uygulanması şartıyla suçunu kabul etmesi |
alford doctrine n.
|
|
407 |
Law |
atılı suçlamayı kabul etmeyen sanığın, suçunu itiraf karşılığında alacağı ceza indirimi şartıyla suçunu kabul etmesi |
alford plea n.
|
|
408 |
Law |
memurun makamında işlediği kabahat gerekçesiyle verilen ceza |
amercement royal n.
|
|
409 |
Law |
aynı fiil nedeniyle birden fazla ceza yargılaması yapılmaması |
double jeopardy n.
|
|
410 |
Law |
ağır ceza mahkemesi |
heavy penal court n.
|
|
411 |
Law |
asli ceza |
principal punishment n.
|
|
412 |
Law |
ağır ceza mahkemesi |
assize court n.
|
|
413 |
Law |
asliye ceza mahkemesi |
criminal court of first instance n.
|
|
414 |
Law |
asliye ceza mahkemeleri |
criminal courts of first instance n.
|
|
415 |
Law |
ağır ceza mahkemeleri |
assize courts n.
|
|
416 |
Law |
antisosyal davranışlar göstererek toplum düzenini bozan kimselere verilen ceza |
anti-social behaviour order (asbo) n.
|
|
417 |
Law |
asgari ceza |
minimum penalty n.
|
|
418 |
Law |
ağır ceza |
heavy sentence n.
|
|
419 |
Law |
adli ceza |
judicial punishment n.
|
|
420 |
Law |
ağır ceza |
hefty sentence n.
|
|
421 |
Law |
ağır ceza mahkemesi |
criminal court n.
|
|
422 |
Law |
ağır ceza mahkemesi |
high criminal court n.
|
|
423 |
Law |
ağır ceza mahkemesi |
assize court n.
|
|
424 |
Law |
ankara 7. ağır ceza mahkemesi |
ankara 7th high penal court n.
|
|
425 |
Law |
asliye ceza mahkemesi |
court of general sessions n.
|
|
426 |
Law |
ağır ceza |
heavy penalty n.
|
|
427 |
Law |
asliye ceza mahkemeleri |
criminal court of general jurisdiction n.
|
|
428 |
Law |
ağır ceza mahkemesi |
court of serious crimes n.
|
|
429 |
Law |
asliye ceza mahkemesi |
criminal court of first instance n.
|
|
430 |
Law |
asli ceza |
substantive crime n.
|
|
431 |
Law |
asliye ceza mahkemesi |
criminal court of general jurisdiction n.
|
|
432 |
Law |
asıl ceza |
principal punishment n.
|
|
433 |
Law |
asliye ceza mahkemesi |
penal court of first instance n.
|
|
434 |
Law |
ağır ceza mahkemesi |
aggravated felony court n.
|
|
435 |
Law |
asliye ceza mahkemeleri |
criminal court of first instance n.
|
|
436 |
Law |
askeri ceza hukuku |
military criminal law n.
|
|
437 |
Law |
askeri ceza hukuku |
military law n.
|
|
438 |
Law |
azaltılmış ceza sorumluluğu |
diminished responsibility n.
|
|
439 |
Law |
bedeni ceza |
corporal punishment n.
|
|
440 |
Law |
bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi |
plea bargain n.
|
|
441 |
Law |
bir suçlunun suçunu itiraf ederek ceza indiriminden yararlanmak için yaptığı anlaşma |
plea agreement n.
|
|
442 |
Law |
bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi |
plea-bargain n.
|
|
443 |
Law |
ceza kovuşturması |
criminal prosecution n.
|
|
444 |
Law |
ceza muhakemeleri usul kanunu |
criminal procedures act n.
|
|
445 |
Law |
ceza davalarından bağışıklık |
immunity from criminal proceedings n.
|
|
446 |
Law |
çocuk ceza hukuku |
juvenile criminal law n.
|
|
447 |
Law |
ceza davaları yargı yetkisi |
criminal jurisdiction n.
|
|
448 |
Law |
ceza bildirimi |
penalty notice n.
|
|
449 |
Law |
ceza hükmü |
criminal sentence n.
|
|
450 |
Law |
ceza ihbarnamesi |
notification for penalty n.
|
|
451 |
Law |
ceza şartı |
penalty clause n.
|
|
452 |
Law |
ceza muhakemeleri usulü kanunu |
criminal procedures law n.
|
|
453 |
Law |
ceza davasının takibi |
prosecution of an action n.
|
|
454 |
Law |
ceza mahkemesi kanunu |
criminal court law n.
|
|
455 |
Law |
ceza kovuşturması |
criminal investigation n.
|
|
456 |
Law |
ceza kovuşturması |
criminal action n.
|
|
457 |
Law |
ceza genel kurulu |
assembly of criminal chambers n.
|
|
458 |
Law |
ceza klozu |
penal clause n.
|
|
459 |
Law |
ceza işlerinde karşılıklı adli yardım avrupa sözleşmesi |
european convention on mutual assistance in criminal matters n.
|
|
460 |
Law |
ceza mahkemeleri |
criminal courts n.
|
|
461 |
Law |
ceza kanunu |
criminal law n.
|
|
462 |
Law |
ceza infaz kurumu |
penal institution n.
|
|
463 |
Law |
ceza avukatı |
criminal lawyer n.
|
|
464 |
Law |
ceza kanunu |
punitive law n.
|
|
465 |
Law |
ceza takibatından vazgeçme |
quashing the indictment n.
|
|
466 |
Law |
ceza tatbiki |
imposition of penalty n.
|
|
467 |
Law |
ceza ehliyeti |
criminal capacity n.
|
|
468 |
Law |
ceza muhakemeleri usulü |
criminal procedure n.
|
|
469 |
Law |
ceza usul hukuku |
law of criminal procedure n.
|
|
470 |
Law |
ceza kovuşturması |
penal prosecution n.
|
|
471 |
Law |
ceza davası süreci |
criminal process n.
|
|
472 |
Law |
ceza muhakeme usulü |
criminal procedure n.
|
|
473 |
Law |
ceza klozu |
penalty clause n.
|
|
474 |
Law |
ceza muhakemesi kanunu (cmk) |
code of criminal procedure n.
|
|
475 |
Law |
ceza davası |
prosecution n.
|
|
476 |
Law |
ceza kararı |
criminal sentence n.
|
|
477 |
Law |
ceza kararnamesi |
penal decree n.
|
|
478 |
Law |
ceza istinaf mahkemesi |
court of criminal appeal n.
|
|
479 |
Law |
ceza muhakemeleri usulü kanunu |
code of criminal procedure n.
|
|
480 |
Law |
ceza davası |
criminal suit n.
|
|
481 |
Law |
ceza dairesi |
penal chamber n.
|
|
482 |
Law |
ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkında kanun |
law on the execution of sentences and security measures n.
|
|
483 |
Law |
ceza verme |
imposing punishment n.
|
|
484 |
Law |
ceza hafifletme |
commutation n.
|
|
485 |
Law |
ceza davası |
criminal action n.
|
|
486 |
Law |
ceza dairesi |
criminal division n.
|
|
487 |
Law |
ceza maddesi |
penalty clause n.
|
|
488 |
Law |
ceza usulü kanunu |
criminal procedure law n.
|
|
489 |
Law |
ceza muhakeme usulü |
penal proceedings n.
|
|
490 |
Law |
ceza muhakemesi hukuku |
penal procedure law n.
|
|
491 |
Law |
ceza evleri |
prisons n.
|
|
492 |
Law |
ceza kanunu |
punitive statute n.
|
|
493 |
Law |
ceza mahkeme usulü |
criminal procedure n.
|
|
494 |
Law |
ceza kanun tasarısı |
draft penal code n.
|
|
495 |
Law |
cismani ceza |
physical punishment n.
|
|
496 |
Law |
ceza ehliyeti |
competence to stand trial n.
|
|
497 |
Law |
ceza mahkemelerine açılan davalar |
cases filed at the criminal courts n.
|
|
498 |
Law |
ceza muhakemeleri usulü kanunu |
code of penal procedure n.
|
|
499 |
Law |
ceza yargılaması |
criminal procedure n.
|
|
500 |
Law |
ceza genel kurulu |
general board of criminal department n.
|
|