Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
zamanında
"zamanında"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 34 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
zamanında
seasonable
s.
2
Genel
zamanında
timely
s.
3
Genel
zamanında
punctual
s.
4
Genel
zamanında
timeful [obsolete]
s.
5
Genel
zamanında
timous [obsolete]
s.
6
Genel
zamanında
at the right time
zf.
7
Genel
zamanında
early enough
zf.
8
Genel
zamanında
promptly
zf.
9
Genel
zamanında
seasonably
zf.
10
Genel
zamanında
in a timely manner
zf.
11
Genel
zamanında
duly
zf.
12
Genel
zamanında
in time
zf.
13
Genel
zamanında
on time
zf.
14
Genel
zamanında
in season
zf.
15
Genel
zamanında
in good season
zf.
16
Genel
zamanında
in a timely fashion
zf.
17
Genel
zamanında
in due course
zf.
18
Genel
zamanında
in the course of time
zf.
19
Genel
zamanında
in good time
zf.
20
Genel
zamanında
in due time
zf.
21
Genel
zamanında
at one time
zf.
22
Genel
zamanında
timeously
zf.
23
Genel
zamanında
time enough
zf.
24
Genel
zamanında
timously
zf.
25
Genel
zamanında
in process of
ed.
Phrases
26
İfadeler
zamanında
when due
expr.
27
İfadeler
zamanında
way back when [us]
expr.
Colloquial
28
Konuşma Dili
zamanında
in my day
expr.
29
Konuşma Dili
zamanında
back in the day
expr.
30
Konuşma Dili
zamanında
back in the days
expr.
31
Konuşma Dili
zamanında
in good time
expr.
32
Konuşma Dili
zamanında
used to
expr.
Trade/Economic
33
Ticaret/Ekonomi
zamanında
in due course of time
expr.
Computer
34
Bilgisayar
zamanında
on time
zf.
"zamanında"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 291 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
zamanında olma
timeliness
i.
2
Genel
zamanında davranma
timing
i.
3
Genel
zamanında tamamlama
timely completion
i.
4
Genel
zamanında müdahale
a timely response
i.
5
Genel
zamanında müdahale
a timely intervention
i.
6
Genel
ispanya’da mağribiler zamanında kullanılan altın para
spanish maravedí
i.
7
Genel
ispanya’da mağribiler zamanında kullanılan altın para
maravedi
i.
8
Genel
zamanında yapılmayan ödeme
delinquent
i.
9
Genel
zamanında ödeme
pay on time
i.
10
Genel
zamanında ödeme
payment on time
i.
11
Genel
zamanında ödeme
on-time payment
i.
12
Genel
zamanında ödeme
payment in due date
i.
13
Genel
zamanında verilen ve kullanışlı olan tavsiye veya bilgi
hot tip
i.
14
Genel
feodallik zamanında başka bir şövalyenin hizmetinde çalışan genç şövalye
bachelorship
i.
15
Genel
zamanında hollanda'dan new york'a göçmüş olanların soyundan kimse
knickerbocker
i.
16
Genel
savaş zamanında kenti hava saldırılarına karşı korumak için geceleri ışıkların kısıtlı kullanılması
dim-out
i.
17
Genel
hapisten çıkanlara zamanında hapishanede yaptıkları işin maaşı olarak ödenen para
gratuity
i.
18
Genel
işi zamanında bitirme baskısı
clock
i.
19
Genel
(abd ordusunda) çatışma zamanında gerekli malzemelere ilişkin bir tür lojistik planlama konsepti
d-to-p concept
i.
20
Genel
(özellikle savaş zamanında siyasi veya askeri nedenlerle) hapse atılmış kimse
intern
i.
21
Genel
zamanında önlem almak
take precautions in time
f.
22
Genel
zamanında önlem almak
take measures in time
f.
23
Genel
zamanında önlem almak
take timely precaution
f.
24
Genel
zamanında teslim etmek
deliver in due time
f.
25
Genel
zamanında teslim etmek
deliver on time
f.
26
Genel
zamanında gelmek
get through to
f.
27
Genel
zamanında cevap vermek
respond in time
f.
28
Genel
zamanında yetişmek
arrive in time
f.
29
Genel
zamanında yetişmek
reach in time
f.
30
Genel
zamanında varmak
reach in time
f.
31
Genel
zamanında keşfetmek
discover in time
f.
32
Genel
zamanında farkına varmak
discover in time
f.
33
Genel
zamanında ulaşmak
arrive in time
f.
34
Genel
zamanında varmak
arrive in time
f.
35
Genel
belirtilen zamanda/zamanında ödemek
pay on a timely basis
f.
36
Genel
derse zamanında girmek
enter class on time
f.
37
Genel
ödevi zamanında yapmak
do homework on time
f.
38
Genel
zamanında fren yapmak
brake early enough
f.
39
Genel
zamanında fren yapmak
brake on time
f.
40
Genel
zamanında ödemek
pay on time
f.
41
Genel
derse zamanında gelmek
come to class on time
f.
42
Genel
derse zamanında gelmek
attend the class on-time
f.
43
Genel
okula zamanında gitmek
go to school on time
f.
44
Genel
zamanında uyumak
go to bed on time
f.
45
Genel
zamanında uyumak
sleep on time
f.
46
Genel
zamanında dönmek
get back in time
f.
47
Genel
tam zamanında yakalamak
nick
f.
48
Genel
boş zamanında oyalanmak
toy
f.
49
Genel
(zamanında) erişmek
make
f.
50
Genel
(zamanında) ulaşmak
make
f.
51
Genel
zamanında varmak
make
f.
52
Genel
(şahini) özellikle tüy dökme zamanında kafeste tutmak
mew
f.
53
Genel
boş zamanında yazıvermek
drop
f.
54
Genel
(imalatı, inşaatı, süreci) hedefe zamanında ulaşabilmek için hızlandırmak
fast-track
f.
55
Genel
(bir şeyi) zamanında takip etmek
postdate
f.
56
Genel
zamanında yetişmek
save
f.
57
Genel
zamanında yapılan
prompt
s.
58
Genel
zamanında olan
timely
s.
59
Genel
tam yerinde ve zamanında yapılan
seasonable
s.
60
Genel
tam zamanında olan
seasonable
s.
61
Genel
tam zamanında yapılan
seasonable
s.
62
Genel
işlerini zamanında yapan
prompt
s.
63
Genel
tam zamanında gelen
heaven-sent
s.
64
Genel
tam zamanında olan
opportune
s.
65
Genel
tam zamanında olan
pat
s.
66
Genel
zamanında yapılan
timely
s.
67
Genel
zamanında gelen
punctual
s.
68
Genel
zamanında yapan
punctual
s.
69
Genel
zamanında olan
punctual
s.
70
Genel
tam zamanında olan
tidy [obsolete]
s.
71
Genel
zamanında olan
timeous
s.
72
Genel
zamanında meydana gelen
mature [obsolete]
s.
73
Genel
tam zamanında
on schedule
zf.
74
Genel
tam zamanında
promptly
zf.
75
Genel
tam zamanında
opportunely
zf.
76
Genel
tam zamanında
in good season
zf.
77
Genel
tam zamanında
on time
zf.
78
Genel
tam zamanında
just in time
zf.
79
Genel
tam zamanında
right on time
zf.
80
Genel
tam zamanında
seasonably
zf.
81
Genel
tam zamanında
apropos
zf.
82
Genel
tam zamanında
pat
zf.
83
Genel
tam zamanında
bang on time
zf.
84
Genel
tam zamanında
in the nick of time
zf.
85
Genel
tam zamanında
duly
zf.
86
Genel
tam zamanında
at the last minute
zf.
87
Genel
tam zamanında
just at the right time
zf.
88
Genel
tam zamanında
at the proper time
zf.
89
Genel
en civcivli zamanında
in full swing
zf.
90
Genel
zamanında (yetişmek)
in time
zf.
91
Genel
boş zamanında
avocationally
zf.
92
Genel
tam zamanında
betime
zf.
93
Genel
tam zamanında
jump [obsolete]
zf.
94
Genel
tam zamanında
fitly
zf.
95
Genel
halinde zamanında
in process of
ed.
Phrasals
96
Öbek Fiiller
bir düzenli ödemeyi/görevi vaktinde/zamanında yapamamak
fall behind on (something)
f.
97
Öbek Fiiller
bir taksiti/kirayı vaktinde/zamanında ödeyememek
fall behind on (something)
f.
98
Öbek Fiiller
bir düzenli ödemeyi/görevi vaktinde/zamanında yapamamak
get behind on (something)
f.
99
Öbek Fiiller
bir taksiti/kirayı vaktinde/zamanında ödeyememek
get behind on (something)
f.
100
Öbek Fiiller
birine zor zamanında destek olmak
see someone through
f.
101
Öbek Fiiller
(bir şeyi) zamanında/önden tamamlamak
keep ahead (of something)
f.
Phrases
102
İfadeler
kalan zamanında
in between times
zf.
103
İfadeler
ilk uygun zamanında
at your earliest convenience
expr.
104
İfadeler
onun zamanında
in his day
expr.
105
İfadeler
tam zamanında
none too soon
expr.
106
İfadeler
vakti zamanında
once upon a time
expr.
107
İfadeler
tam zamanında
not a moment too soon
expr.
108
İfadeler
(bir şeyin) en sıcak zamanında
in the heat of (something)
expr.
109
İfadeler
(bir şeyin) en civcivli zamanında
in the heat of (something)
expr.
110
İfadeler
(bir şeyin) en kızgın zamanında
in the heat of (something)
expr.
111
İfadeler
uygun bir zamanında
at (one's) convenience
expr.
112
İfadeler
uygun bir zamanında/yerde
at somebody's convenience
expr.
113
İfadeler
ilk uygun/müsait zamanında
at (one's) earliest convenience
expr.
114
İfadeler
ilk uygun/müsait zamanında
at someone's earliest convenience
expr.
Proverb
115
Atasözü
zamanında yapılan hatalar/düşüncesizlikler insanın peşinden gelmeye devam eder
old sins have long shadows
116
Atasözü
zamanında yapılan hatalar/düşüncesizlikler uzun süre insanın peşini bırakmaz
old sins have long shadows
117
Atasözü
zamanında olması için hayati risk almaktansa geç olması daha iyidir
(it's) better to be late than be dead on time
118
Atasözü
zamanında varmak için hayatını riske atmaktansa geç varmak daha iyidir
(it's) better to be late than be dead on time
119
Atasözü
eline geçen fırsatı zamanında değerlendirmezsen elinden kayıp gider
a mill cannot grind with water that is past
120
Atasözü
zamanında giderilen sorun/problem
a stitch in time
121
Atasözü
zamanında/erken müdahale
a stitch in time
122
Atasözü
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
great oaks grow from small acorns
123
Atasözü
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
great oaks from little acorns grow
124
Atasözü
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
mighty oaks from little acorns grow
125
Atasözü
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
great oaks from little acorns grow
126
Atasözü
tüm büyük ve başarılı şeyler zamanında küçük ve önemsiz şeylerdi
tall oaks from little acorns grow
Colloquial
127
Konuşma Dili
zamanında yapılan yardım
yeoman service
i.
128
Konuşma Dili
bilhassa iç savaş zamanında kuzeylilere hitaben alaycı bir şekilde kullanılan ifade
bluecoat
i.
129
Konuşma Dili
tam zamanında ulaşmak
be somewhere on the dot
f.
130
Konuşma Dili
tam zamanında varmak
get somewhere on the dot
f.
131
Konuşma Dili
tam zamanında varmak
show up on the dot
f.
132
Konuşma Dili
tam zamanında varmak
be somewhere on the dot
f.
133
Konuşma Dili
tam zamanında ulaşmak
show up on the dot
f.
134
Konuşma Dili
tam zamanında ulaşmak
arrive somewhere on the dot
f.
135
Konuşma Dili
tam zamanında varmak
arrive somewhere on the dot
f.
136
Konuşma Dili
tam zamanında ulaşmak
get somewhere on the dot
f.
137
Konuşma Dili
(bir şeye/yere) zamanında varmak
make it (to something or some place)
f.
138
Konuşma Dili
vaktinde/zamanında
in due course
expr.
139
Konuşma Dili
vaktinde/zamanında
in time
expr.
140
Konuşma Dili
vaktinde/zamanında
in good time
expr.
141
Konuşma Dili
vaktinde/zamanında
in due time
expr.
142
Konuşma Dili
vaktinde/zamanında
in the course of time
expr.
143
Konuşma Dili
(birinin) zamanında
in (one's) time
expr.
144
Konuşma Dili
birinin zamanında
in somebody’s day/time
expr.
145
Konuşma Dili
tam zamanında/vaktinde
not a minute too soon
expr.
146
Konuşma Dili
zamanında uyanmış ve güne başlamaya hazır
up and at 'em
expr.
147
Konuşma Dili
zamanında uyanmış ve iş başı yapmış
up and at 'em
expr.
148
Konuşma Dili
boş zamanında
at (your) leisure
expr.
149
Konuşma Dili
serbest zamanında
at (your) leisure
expr.
Idioms
150
Deyim
savaş zamanında başka bir ülkenin ordusuna mensup bir askerle evlenen kadın
war bride
i.
151
Deyim
zamanında giderilen küçük bir hata büyük felaketleri önler
a stitch in time saves nine
i.
152
Deyim
dakikasında/dakikası dakikasında/tam zamanında gelmek/yapmak
be on the bean
f.
153
Deyim
gemiye zamanında gelememek
break ship
f.
154
Deyim
tam zamanında pişmek
be cooked to a turn
f.
155
Deyim
zamanında/vaktinde yapmak
beat the clock
f.
156
Deyim
zamanında borçlarını ödeyememek
fall into arrears
f.
157
Deyim
zamanında mutlu olmak
see better days
f.
158
Deyim
zamanında harekete geçmek
strike whilst the iron is hot
f.
159
Deyim
borcunu zamanında ödeyememiş
in arrears
s.
160
Deyim
borcu zamanında ödeyememiş
in arrears
s.
161
Deyim
en civcivli zamanında
in high gear
expr.
162
Deyim
mücadelenin en şiddetli zamanında
in the thick of the fight
expr.
163
Deyim
sıcağı sıcağına (tam zamanında)
in the nick of time
expr.
164
Deyim
tam zamanında
on the dot
expr.
165
Deyim
tam zamanında
in the very nick of time
expr.
166
Deyim
tam zamanında
in the nick of time
expr.
167
Deyim
tam zamanında
at the dot
expr.
168
Deyim
tam zamanında
in the (very) nick of time
expr.
169
Deyim
boş zamanında
at one's leisure
expr.
170
Deyim
serbest zamanında
at one's leisure
expr.
171
Deyim
borcunu zamanında ödememiş/ödeyememiş
behind in
expr.
172
Deyim
zaten çok bol olan boş zamanında (kinayeli bir ifade)
in my copious free time
expr.
173
Deyim
boş zamanında
in (one's) own time
expr.
174
Deyim
'-in en sıcak zamanında/anında
in the heat of
expr.
175
Deyim
'-in en kızgın zamanında
in the heat of
expr.
176
Deyim
dakikasında/dakikası dakikasında/tam zamanında
on the bean
expr.
Speaking
177
Konuşma
boş zamanında ne yaparsın?
what do you do in your spare time?
expr.
178
Konuşma
eve zamanında gel
get home on time
expr.
179
Konuşma
eve zamanında gel
come home on time
expr.
180
Konuşma
ödevini zamanında yap
do your homework on time
expr.
181
Konuşma
ödevinizi zamanında yapın
do your homework on time
expr.
182
Konuşma
okula zamanında gel
come to school on time
expr.
183
Konuşma
kirayı zamanında ödedim
I paid the rent when it was due
expr.
184
Konuşma
kirayı zamanında ödedim
I paid the rent on time
expr.
185
Konuşma
tam zamanında geldin
you're just in time
expr.
186
Konuşma
yılın bu zamanında
this time of year
expr.
187
Konuşma
zamanında olmaya çalışın
try to be on time
expr.
188
Konuşma
zamanında öde
pay on time
expr.
189
Konuşma
yaralılar hastaneye zamanında götürüldü mü?
were the casualties taken to hospital on time?
expr.
Trade/Economic
190
Ticaret/Ekonomi
borcu zamanında ödememe riski
default risk
i.
191
Ticaret/Ekonomi
borcu zamanında ödeyememe
default
i.
192
Ticaret/Ekonomi
borcun zamanında ödenmemesi durumu
delinquency
i.
193
Ticaret/Ekonomi
borcu ya da faizi zamanında ödememe
default
i.
194
Ticaret/Ekonomi
borcun zamanında ödenmemesi
nonpayment of a debt when due
i.
195
Ticaret/Ekonomi
borcun zamanında ödenmemesi
delinquency
i.
196
Ticaret/Ekonomi
borcu zamanında ödememe
default
i.
197
Ticaret/Ekonomi
ipotekte veya taksitli satışlarda taksitlerden birisi zamanında ödenmezse tüm borcun hemen ödenmesini öngören hüküm
acceleration clause
i.
198
Ticaret/Ekonomi
malzemenin tam zamanında teminine dayalı stoklama sistemi
just-in time inventory system
i.
199
Ticaret/Ekonomi
temerrüt (borcu zamanında ödeyememe)
default
i.
200
Ticaret/Ekonomi
tam zamanında üretim
just in time manufacturing
i.
201
Ticaret/Ekonomi
tam zamanında üretim
just in time production
i.
202
Ticaret/Ekonomi
tam zamanında satınalma
just in time purchasing
i.
203
Ticaret/Ekonomi
tam zamanında üretim sistemi
just in time production system
i.
204
Ticaret/Ekonomi
teslimat zamanında ulaştı mesajı
delivery just in time message
i.
205
Ticaret/Ekonomi
verginin zamanında ödenmemesi dolayısıyla uygulanan ceza
tax delinquency charge
i.
206
Ticaret/Ekonomi
zamanında ibraz edilmeyen çek
overdue check
i.
207
Ticaret/Ekonomi
zamanında teslimat
timely delivery
i.
208
Ticaret/Ekonomi
zamanında ibraz edilmeyen senet
overdue bill
i.
209
Ticaret/Ekonomi
zamanında yapılmayan ödeme
late payment
i.
210
Ticaret/Ekonomi
zamanında teslimat
on-time delivery
i.
211
Ticaret/Ekonomi
zamanında alınmayan temettü gelirlerin şirketten tahsiline olanak vermeyen hisse senedi
noncumulative stock
i.
212
Ticaret/Ekonomi
zamanında yapılmadığı için birikmiş iş veya sipariş
backlog
i.
213
Ticaret/Ekonomi
zamanında tahsil edilmediği için zaman aşımına uğramış temettü
prescribed dividends
i.
214
Ticaret/Ekonomi
zamanında teslim
delivery on time
i.
215
Ticaret/Ekonomi
zamanında ödenmeyen alacaklar
delinquent receivables
i.
216
Ticaret/Ekonomi
borçlunun taksitlerini zamanında ödediği kredi
performing loan
i.
217
Ticaret/Ekonomi
zamanında satın alınmış
purchased on time
s.
218
Ticaret/Ekonomi
zamanında ciro edilmiş
duly-endorsed
s.
219
Ticaret/Ekonomi
zamanında ve eksiksiz
on time in full (otif)
zf.
220
Ticaret/Ekonomi
kriz zamanında
in a time of crisis
expr.
221
Ticaret/Ekonomi
kriz zamanında
during a time of crisis
expr.
222
Ticaret/Ekonomi
kriz zamanında
in time of crisis
expr.
Law
223
Hukuk
bir arazi üzerindeki zilyetliği zamanında geri vermeme
holding over
i.
224
Hukuk
satış bedelini zamanında ödeyebilecek imkana sahip olan alıcı
able purchaser
i.
225
Hukuk
(savaş zamanında) tarafsız gemilere verilen dokunulmazlık
freedom of the seas
i.
226
Hukuk
(barış zamanında) devletin açık denizde seyahat eden gemileri üzerinde sahip olduğu münhasır yargı yetkisi
freedom of the seas
i.
227
Hukuk
zamanında sunmak
present in a timely fashion
f.
Politics
228
Siyasal
savaş zamanında şartların değişmesinden elde edilen servetlerin üzerine konulan istisnai vergi
war poffts tax
i.
Industry
229
Sanayi
tam zamanında üretim
just-in-time
i.
230
Sanayi
tam zamanında üretime ait
just-in-time
s.
231
Sanayi
tam zamanında üretim ile ilgili
just-in-time
s.
Media
232
Medya
programın zamanında bitmesi için uzatılan, kısaltılan veya çıkarılan kısım
cushion
i.
Technical
233
Teknik
durma zamanında yapılan defrost
off-cycle defrosting
i.
234
Teknik
sapma raporu (yolunda gitmeyen/zamanında yetişmeyen/yetişmeyecek sıkıntılı/problemli/sorunlu durumları bildiren rapor)
exception report
i.
235
Teknik
tam zamanında imalat
just-in-time manufacturing
i.
236
Teknik
tam zamanında
just-in-time
expr.
Computer
237
Bilgisayar
zamanında yanıp sönme
flash on time
i.
238
Bilgisayar
görev zamanında tamamlanamadı
job timeout
expr.
Telecom
239
Telekom
numarayı eksik çevirme veya zamanında çevirmeme tonu
partial dial tone
i.
Radio
240
Radyo
(yayının zamanında bitmesi için) ağırdan alıp zaman kazanmak
stretch
f.
Automotive
241
Otomotiv
tam zamanında üretim düzeni
just in time
i.
Aeronautic
242
Havacılık
zamanında duramama
overrun
i.
Marine
243
Denizcilik
savaş zamanında hükümetin yönetimine girerek savaş gemisi gibi donatılan, özel teşebbüse veya kişiye ait gemi
armed ship
i.
244
Denizcilik
manş denizi veya dover boğazı'ndaki savaş zamanında deniz kuvvetleri birleşme noktası olarak kullanılan bir deniz yolu
down
i.
Medical
245
Medikal
zamanında tanı
timely diagnosis
i.
246
Medikal
zamanında doğan
full-term newborn
i.
247
Medikal
zamanında fark edilmemek
go unrecognized
f.
Gastronomy
248
Mutfak
noel zamanında geleneksel olarak servis edilen kurutulmuş meyve ve baharatlar ile doldurulmuş ingiliz menşeli bir turta
mince pie
i.
Astronomy
249
Gökbilim
değişken bir yıldızın en parlak zamanında sahip olduğu parlaklık derecesi
maximum
i.
Botanic
250
Botanik
aziz yuhanna günü zamanında olgunlaşan bir elma çeşidi
john-apple
i.
251
Botanik
aziz yuhanna günü zamanında olgunlaşan bir elma çeşidi
apple-john.
i.
Agriculture
252
Tarım
tahılın hasat zamanında geleneksel törenlerle kesilerek saklanan son demeti
neck [dialect]
i.
Breeding
253
Hayvancılık
yavrulama zamanında koyunların ve yeni doğan kuzuların bakımıyla meşgul olan kimse
lamber
i.
254
Hayvancılık
çobanın yavrulama zamanında koyun ve yenidoğan kuzulara bakması
lambing
i.
Linguistics
255
Dilbilim
sasani imparatorluğu zamanında iran'da kullanılan bir iran dili
middle persian
i.
256
Dilbilim
sasani imparatorluğu zamanında iran'da kullanılan bir iran dili
pahlavi
i.
History
257
Tarih
(ingiltere'de) II. henry zamanında toprak sahiplerinin kayıtlı olduğu kayıt defteri
red book of exchequer
i.
258
Tarih
osmanlı zamanında mekke valisi
cherif
i.
259
Tarih
osmanlı zamanında mekke valisi
sherif
i.
260
Tarih
osmanlı zamanında mekke valisi
shereef
i.
261
Tarih
osmanlı zamanında mekke valisi
sharif
i.
262
Tarih
moğollar zamanında hindistan'da müslüman hükümdar
nabob
i.
263
Tarih
anglosakson'lar zamanında ingiltere’de askerlik hizmeti karşılığında kral tarafından toprak verilen hür vatandaş
thane
i.
264
Tarih
anglosakson'lar zamanında ingiltere’de statü bakımından sıradan vatandaşın üstünde fakat bir asilzadenin altında olan kimse
thane
i.
265
Tarih
anglosaksonlar zamanında ingiltere’de askerlik hizmeti karşılığında kral tarafından toprak verilen hür vatandaş
thegn
i.
266
Tarih
anglosaksonlar zamanında ingiltere’de statü bakımından sıradan hür vatandaşın üstünde fakat bir asilzadenin altında olan kimse
thegn
i.
267
Tarih
anglo-saksonlar zamanında halk meclisi
witenagemoth
i.
268
Tarih
haçlı seferleri zamanında müslümanlara verilen ad
saracen
i.
269
Tarih
moğollar zamanında hindistan'da müslüman hükümdar
nawab
i.
270
Tarih
kamusal gıda arzı üzerindeki baskıyı azaltmak için savaş zamanında ekilen bahçe
victory garden
i.
271
Tarih
güney arabistan'da antik bir uygarlık kurmuş olup hz. muhammed zamanında kuzey araplarca asimile edilen bir grup arap halkı
himyarite
i.
272
Tarih
14. louis zamanında fransız huguenotlarının köy ve evlerine askeri birlikler gönderilerek zulme uğramaları
dragonnade
i.
273
Tarih
osmanlı zamanında mekke valisi
scherif
i.
Religious
274
Dini
tekvin kitabında nuh zamanında gerçekleştiği yazılan büyük tufan
noachian deluge
i.
275
Dini
tekvin kitabında nuh zamanında gerçekleştiği yazılan büyük tufan
noah and the flood
i.
276
Dini
tekvin kitabında nuh zamanında gerçekleştiği yazılan büyük tufan
noah's flood
i.
Geography
277
Coğrafya
ortalama güneş zamanında 27 gün, 7 saat, 43 dakika ve 4.7 saniye süren tropik ay
tropical month
i.
Meteorology
278
Meteoroloji
ekinoks zamanında meydana gelen şiddetli fırtına
equinoctial
i.
Military
279
Askeri
askeri harekatta kuvvet ve görevlerin zamanında hareketi, konumlandırılması ve sürdürülmesi
rapid global movement
i.
280
Askeri
savaş zamanında sivil olan kimse
non-combatant
i.
281
Askeri
savaş zamanında sivil olan kimse
noncombatant
i.
282
Askeri
savaş zamanında askeri güçlere sahip eski macaristan veya hırvatistan valisi
ban
i.
283
Askeri
savaş zamanında düşman kargosu taşısa bile zapt edilmesi yasak olan tarafsız ülke gemileri
free ships
i.
284
Askeri
kriz veya çatışma zamanında düşmana karşı belirli hedeflere yönelik olarak bilginin veya bilgi teknolojilerinin kullanımı
iw
i.
Sport
285
Spor
(topu vb.) zamanında tutma ya da vurma
catch
i.
Music
286
Müzik
tam zamanında
a tempo giusto
zf.
287
Müzik
tam zamanında
giusto
zf.
Printery
288
Matbaa
(ulusal acil durum zamanında) banknot ayırt ettiren işaret
overprint
i.
Abbreviation
289
Kısaltma
tam zamanında
jit (just in time)
expr.
Latin
290
Latince
hükümdarlığı zamanında
anno regni
i.
291
Latince
saltanatı zamanında
anno regni
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of zamanında
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy