Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
yeterli
"yeterli"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 79 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
yeterli
sufficient
s.
2
Yaygın Kullanım
yeterli
adequate
s.
3
Yaygın Kullanım
yeterli
enough
s.
General
4
Genel
yeterli
spitting
i.
5
Genel
yeterli
working
i.
6
Genel
yeterli
decent
s.
7
Genel
yeterli
efficacious
s.
8
Genel
yeterli
qualified
s.
9
Genel
yeterli
roundabout
s.
10
Genel
yeterli
efficient
s.
11
Genel
yeterli
due
s.
12
Genel
yeterli
par
s.
13
Genel
yeterli
equal
s.
14
Genel
yeterli
pat
s.
15
Genel
yeterli
up to par
s.
16
Genel
yeterli
effectual
s.
17
Genel
yeterli
snug
s.
18
Genel
yeterli
suited
s.
19
Genel
yeterli
enow
s.
20
Genel
yeterli
fit
s.
21
Genel
yeterli
ample
s.
22
Genel
yeterli
satisfying
s.
23
Genel
yeterli
commensurate
s.
24
Genel
yeterli
proficient
s.
25
Genel
yeterli
adequate
s.
26
Genel
yeterli
enough
s.
27
Genel
yeterli
bonny
s.
28
Genel
yeterli
sufficient
s.
29
Genel
yeterli
satisfactory
s.
30
Genel
yeterli
qualifiable
s.
31
Genel
yeterli
adequative
s.
32
Genel
yeterli
anough [obsolete]
s.
33
Genel
yeterli
anow
s.
34
Genel
yeterli
enuf [dialect]
s.
35
Genel
yeterli
equal
s.
36
Genel
yeterli
mighty
s.
37
Genel
yeterli
ynough
s.
38
Genel
yeterli
clean
s.
39
Genel
yeterli
decent
s.
40
Genel
yeterli
ok
s.
41
Genel
yeterli
comfortable
s.
42
Genel
yeterli
digne
s.
43
Genel
yeterli
clever [dialect]
s.
44
Genel
yeterli
cleverly [dialect]
s.
45
Genel
yeterli
satisfactive
s.
46
Genel
yeterli
suffisant
s.
47
Genel
yeterli
sufficiently
zf.
48
Genel
yeterli
fairly
zf.
49
Genel
yeterli
adequately
zf.
50
Genel
yeterli
middling
zf.
51
Genel
yeterli
up to
ed.
Phrases
52
İfadeler
yeterli
enough to be going on with [uk]
expr.
53
İfadeler
yeterli
enough/something to be going on with [uk]
expr.
Colloquial
54
Konuşma Dili
yeterli
tidy
s.
55
Konuşma Dili
yeterli
jake
s.
56
Konuşma Dili
yeterli
middlin
expr.
Idioms
57
Deyim
yeterli
(all) well and good
s.
58
Deyim
yeterli
that will do it
expr.
59
Deyim
yeterli
that should do it
expr.
60
Deyim
yeterli
that should do
expr.
61
Deyim
yeterli
that will do
expr.
62
Deyim
yeterli
enough to go on with
expr.
63
Deyim
yeterli
up to the knocker
expr.
64
Deyim
yeterli
at home
expr.
Trade/Economic
65
Ticaret/Ekonomi
yeterli
adequative
s.
66
Ticaret/Ekonomi
yeterli
adequate
s.
Law
67
Hukuk
yeterli
relevant [scottish]
s.
68
Hukuk
yeterli
qualified
s.
Politics
69
Siyasal
yeterli
adequative
s.
Technical
70
Teknik
yeterli
competent
s.
71
Teknik
yeterli
sufficient
s.
72
Teknik
yeterli
satisfactory
s.
73
Teknik
yeterli
enough
s.
Computer
74
Bilgisayar
yeterli
adequate
s.
Archaic
75
Eski Kullanım
yeterli
enow
s.
76
Eski Kullanım
yeterli
enow
zf.
Slang
77
Argo
yeterli
oaks
exclam.
78
Argo
yeterli
oak
exclam.
Modern Slang
79
Modern Argo
yeterli
adequate tittage
s.
"yeterli"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
yeterli çoğunluk
working majority
i.
2
Genel
yeterli çoğunluk
quorum
i.
3
Genel
yeterli olma
sufficiency
i.
4
Genel
yeterli kalite
sufficient
i.
5
Genel
yeterli olmayan tedbirler
half measures
i.
6
Genel
yeterli bir miktar
sufficiency
i.
7
Genel
yeterli miktar
sufficiency
i.
8
Genel
yeterli bilgiye sahip olma
literateness
i.
9
Genel
yeterli miktar
enough
i.
10
Genel
yeterli olma güdüsü
competence motivation
i.
11
Genel
yeterli oranda kullanılmamış
underuse
i.
12
Genel
yeterli zaman
plenty of time
i.
13
Genel
yeterli kanıt
satisfactory evidence
i.
14
Genel
yeterli miktar
sufficient amount
i.
15
Genel
-den yeterli sayıda
enough of
i.
16
Genel
yeterli istatistik
sufficient statistic
i.
17
Genel
yeterli aydınlatma
sufficient lighting
i.
18
Genel
yeterli güvenlik önlemleri
sufficient safety means
i.
19
Genel
yeterli şey
sufficiency
i.
20
Genel
yeterli oranda düşünme
adequate consideration
i.
21
Genel
yeterli derecede düşünme
adequate consideration
i.
22
Genel
yeterli şart
sufficient condition
i.
23
Genel
yeterli koşul
sufficient condition
i.
24
Genel
yeterli miktarda para
sufficient amount of money
i.
25
Genel
yeterli miktarda para
enough money
i.
26
Genel
yeterli para
enough money
i.
27
Genel
yeterli düzey
sufficient level
i.
28
Genel
yeterli seviye
sufficient level
i.
29
Genel
yeterli miktar
adequate amount
i.
30
Genel
yeterli açıklama
adequate explanation
i.
31
Genel
yeterli maaş
decent salary
i.
32
Genel
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse
ad hoc interpreter
i.
33
Genel
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse
lay interpreter
i.
34
Genel
iki dilde de yeterli olup gönüllü tercumanlık yapan alaylı kimse
chance interpreter
i.
35
Genel
yeterli bilgi
adequate information
i.
36
Genel
yeterli yiyecek
enough food
i.
37
Genel
yeterli görünüş çizimi
adequate image drawing
i.
38
Genel
bir şeyi yeterli seviyede yaptığını içsel olarak bilme/hissetme
yedasentience
i.
39
Genel
yeterli hale getirme
adequation
i.
40
Genel
yeterli derecede tanıtılmama
underexposure
i.
41
Genel
yeterli çalışanı olmama
undermanning
i.
42
Genel
belirsiz ancak yeterli miktar
bait
i.
43
Genel
yeterli olmama
unproficiency
i.
44
Genel
yeterli zaman
enough time
i.
45
Genel
bir fıçıyı doldurmaya yeterli miktar
vatful
i.
46
Genel
yeterli olduğu düşünülen düzenleme
whiz
i.
47
Genel
yeterli olduğu düşünülen düzenleme
whizz
i.
48
Genel
yeterli veya uygun miktar
measure
i.
49
Genel
yeterli veya uygun derece
measure
i.
50
Genel
bir tabak veya öğün için yeterli sayıda veya miktarda (belirli bir yiyecek)
mess
i.
51
Genel
nefes almak için yeterli süre
breathing while
i.
52
Genel
aklen yeterli kimse
compos-mentis
i.
53
Genel
geçinmek için yeterli imkanı olma
independence
i.
54
Genel
bir plan için gerekli kaynakların yeterli olup olmadığını belirleyen faaliyet planı değerlendirme kriteri
feasibility test
i.
55
Genel
iskoçya reformist kilisesinde bağışlardan yeterli pay almayı sağlayan bir plan
plat [obsolete]
i.
56
Genel
iskoçya reformist kilisesinde bağışlardan yeterli pay almayı sağlayan plandan sorumlu komisyon
plat [obsolete]
i.
57
Genel
yeterli kanıt
satisfaction [obsolete]
i.
58
Genel
yeterli yardımı sağlayamayan şey
straw
i.
59
Genel
yeterli hale getirmek
qualify
f.
60
Genel
yeterli olmak
pass muster
f.
61
Genel
birine yeterli miktarda bir şey olmamak
go short of
f.
62
Genel
yeterli olmamak
fall short of
f.
63
Genel
yeterli olmamak
fall short
f.
64
Genel
yeterli gelmek
stretch
f.
65
Genel
yeterli gelmemek
run short
f.
66
Genel
yeterli olmak
suffice
f.
67
Genel
birine yeterli miktarda bir şey olmamak
go short
f.
68
Genel
yanında yeterli miktarda olmamak
be caught short of
f.
69
Genel
yeterli olmak
be sufficient
f.
70
Genel
yeterli olmak
qualify
f.
71
Genel
yeterli kılmak
qualify
f.
72
Genel
yeterli hale getirmek
habilitate
f.
73
Genel
için yeterli nitelikte olmak
measure up
f.
74
Genel
yeterli bulmak
find enough
f.
75
Genel
yeterli bulmak
find adequate
f.
76
Genel
yeterli görmek
find it sufficient
f.
77
Genel
yeterli görmek
find adequate
f.
78
Genel
yeterli bulmak
find it sufficient
f.
79
Genel
yeterli görmek
find enough
f.
80
Genel
yeterli miktarda bulunmak
be available in sufficient amount
f.
81
Genel
yeterli miktarda bulunmak
have sufficient amount available
f.
82
Genel
yeterli miktarda bulunmak
have sufficient amount
f.
83
Genel
yeterli miktarda bulunmak
have enough amount
f.
84
Genel
yeterli kanıt olmaksızın görüş /fikir oluşturmak
form opinions without sufficient evidence
f.
85
Genel
yeterli olmak
do
f.
86
Genel
yeterli beslememek
undernourish
f.
87
Genel
-e yeterli olmak
measure up
f.
88
Genel
yeterli beslenmemek
undernourish
f.
89
Genel
yeterli zaman ayıramamak
not to spare enough time
f.
90
Genel
yeterli zaman ayıramamak
not to have enough time for
f.
91
Genel
yeterli zamanı ayırmamak
not to spare enough time
f.
92
Genel
yeterli zamanı ayırmamak
not to have enough time for
f.
93
Genel
yeterli zamana sahip olmamak
not have enough time
f.
94
Genel
yeterli beslememek
malnourish
f.
95
Genel
yeterli gelmek
be sufficient
f.
96
Genel
yeterli gelmek
suffice
f.
97
Genel
yeterli bilgiye sahip olmak
have enough knowledge
f.
98
Genel
birisini bir iş için yeterli bulmak
think someone is qualified
f.
99
Genel
çocukken yeterli sevgiyi almamak/görmemek
not get enough love as a child
f.
100
Genel
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
find enough courage (to do something)
f.
101
Genel
etkili/yeterli hale gelmek
become efficient
f.
102
Genel
....i yeterli olmamak
be poor at something
f.
103
Genel
yeterli gelmek
answer
f.
104
Genel
içeriği yeterli olamamak
be poor at something
f.
105
Genel
yeterli olmak
answer
f.
106
Genel
meydana çıkarmak için yeterli olmak
make
f.
107
Genel
yeterli başarıyı gösterememek
underachieve
f.
108
Genel
ihtiyacını yeterli derecede karşılamamak
underfurnish
f.
109
Genel
yeterli gelmemek
beggar
f.
110
Genel
yeterli tatmini oluşturmak
hold
f.
111
Genel
yeterli tatmin sağlamak
hold
f.
112
Genel
yeterli olmak
gain
f.
113
Genel
taşınacak yük için yeterli sayıda vagonu bir araya getirmek
bunch
f.
114
Genel
yeterli olmak
go round
f.
115
Genel
yeterli gelmek
satisfy
f.
116
Genel
yeterli derecede çalıştırılmayan
underemployed
s.
117
Genel
yeterli değil
inadequate
s.
118
Genel
yeterli derecede yapılmamış
underdone
s.
119
Genel
yeterli değil
insufficient
s.
120
Genel
yeterli olan
jake
s.
121
Genel
yeterli oranda kullanılmamış
underutilised
s.
122
Genel
yeterli oranda kullanılmamış
underutilized
s.
123
Genel
bir görev için yeterli nitelikleri olmayan
uneligible
s.
124
Genel
yeterli kadar
sufficient number of
s.
125
Genel
yeterli sayıda
sufficient number of
s.
126
Genel
yeterli çoğunluk mevcut olan
quorate
s.
127
Genel
-de yeterli
proficient in
s.
128
Genel
yeterli personeli olmayan
short-staffed
s.
129
Genel
-e yeterli
sufficient for
s.
130
Genel
yeterli oranda finanse edilmiş
well-funded
s.
131
Genel
yeterli oranda tedarik edilmiş
well-supplied
s.
132
Genel
yeterli miktarda temin edilen
well-supplied
s.
133
Genel
yeterli personeli olmayan
understaffed
s.
134
Genel
yeterli seviyede olmayan
unequal
s.
135
Genel
yeterli bilgi sahibi olmayan
ill-informed
s.
136
Genel
yeterli miktarda tedarik edilmemiş
undersupplied
s.
137
Genel
ingilizcede yeterli
proficient in english
s.
138
Genel
işten atılmaya yeterli
sackable
s.
139
Genel
genellikle yeterli
common enough
s.
140
Genel
umumiyetle yeterli
common enough
s.
141
Genel
ön yeterli
prequalified
s.
142
Genel
yeterli sayıda
enough
s.
143
Genel
yeterli boş yeri olan
uncrowded
s.
144
Genel
yeterli boş yere olanak sağlayan
uncrowded
s.
145
Genel
yeterli olmayan
undiluted
s.
146
Genel
yeterli derecede olan
enough
s.
147
Genel
bir kazanı doldurmaya yeterli
vesselful
s.
148
Genel
yeterli veya tarafsız dayanağa sahip
fair
s.
149
Genel
yeterli bir şekilde çalışan
ok
s.
150
Genel
yeterli bir şekilde çalışır halde
okay
s.
151
Genel
yeterli ancak kayda değer olmayan
okay
s.
152
Genel
sınıflandırmak için yeterli dayanağı bulunan (takson)
good
s.
153
Genel
zar zor yeterli
barely enough
s.
154
Genel
ancak yeterli
barely enough
s.
155
Genel
dozunda ve yeterli olan
cloyless
s.
156
Genel
yeterli geliri olan
comfortable
s.
157
Genel
yeterli alan bulunmayan
incommodious
s.
158
Genel
yeterli çoğunluğu sağlamayan
inquorate [uk]
s.
159
Genel
gücü yeterli
capable
s.
160
Genel
yeterli miktarda
sufficiently
zf.
161
Genel
yeterli olarak
efficiently
zf.
162
Genel
yeterli olarak
adequately
zf.
163
Genel
yeterli bir biçimde
satisfyingly
zf.
164
Genel
yeterli bir şekilde
capably
zf.
165
Genel
yeterli olarak
efficaciously
zf.
166
Genel
yeterli kalitede
in adequate quality
zf.
167
Genel
yeterli şekilde
sufficiently
zf.
168
Genel
yeterli şekilde
adequately
zf.
169
Genel
yeterli kadar
sufficiently
zf.
170
Genel
yeterli derecede
adequately
zf.
171
Genel
yeterli düzeyde
adequately
zf.
172
Genel
yeterli düzeyde
sufficiently
zf.
173
Genel
yeterli bir şekilde
o.k.
zf.
174
Genel
yeterli bir şekilde
ok
zf.
175
Genel
yeterli bir şekilde
okay
zf.
176
Genel
yeterli bir şekilde
oke
zf.
177
Genel
yeterli bir şekilde
okey-doke
zf.
178
Genel
yeterli şekilde
good
zf.
Phrasals
179
Öbek Fiiller
bir kimseyi bir şey için yeterli hale getirmek
qualify someone for something
f.
180
Öbek Fiiller
yeterli olmak
go round (uk)
f.
181
Öbek Fiiller
yeterli olmak
go around (us)
f.
182
Öbek Fiiller
yeterli notlar almak
pass in
f.
183
Öbek Fiiller
yeterli not vermek
pass in
f.
184
Öbek Fiiller
için yeterli hale gelmek
qualify for
f.
185
Öbek Fiiller
için yeterli hale getirmek
qualify for
f.
186
Öbek Fiiller
bir şey için yeterli olmak
qualify for something
f.
187
Öbek Fiiller
için yeterli olmak
qualify for
f.
188
Öbek Fiiller
için yeterli hale getirmek
qualify for
f.
189
Öbek Fiiller
yeterli miktarda bölmek
allow for
f.
190
Öbek Fiiller
yeterli miktarda paylaştırmak
allow for
f.
191
Öbek Fiiller
yeterli miktarda bölmek
allow for
f.
192
Öbek Fiiller
yeterli miktarda paylaştırmak
allow for
f.
193
Öbek Fiiller
yeterli olduğunu kanıtlamak
work out
f.
194
Öbek Fiiller
belirli bir süre için yeterli olmak
bridge over
f.
195
Öbek Fiiller
yeterli gelmemek
give out
f.
196
Öbek Fiiller
yeterli olmak
run to
f.
197
Öbek Fiiller
yeterli para bulundurmak
run to
f.
198
Öbek Fiiller
(bir süre boyunca) yeterli olmak
last (up) until (something)
f.
199
Öbek Fiiller
(bir şey) için yeterli olmak
suffice for (something)
f.
200
Öbek Fiiller
(biri) için yeterli olmak
suffice for (someone)
f.
Phrases
201
İfadeler
yeterli değil
not enough
expr.
202
İfadeler
teşekkür etmek yeterli değil
thank you doesn't begin to say enough
expr.
Proverb
203
Atasözü
senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir
what's sauce for the goose is sauce for the gander
204
Atasözü
senin/benim için iyi/geçerli/yeterli olan benim/senin için de iyidir/geçerlidir/yeterlidir
what's good for the goose is good for the gander
Colloquial
205
Konuşma Dili
yeterli bir sebep
a sufficient reason
i.
206
Konuşma Dili
yeterli bir neden
a sufficient reason
i.
207
Konuşma Dili
(bir şeyin) yeterli olması
(one's) fill (of something)
i.
208
Konuşma Dili
yeterli delil olmadan birini hapse atmak
railroad
f.
209
Konuşma Dili
yeterli delil olmadan birini mahkum etmek
railroad
f.
210
Konuşma Dili
yeterli kanıt olmak
speak for itself
f.
211
Konuşma Dili
(birinin) istemesi yeterli olmak
be (one's) for the asking
f.
212
Konuşma Dili
(birinin) istemesi yeterli olmak
be there for the taking
f.
213
Konuşma Dili
(biri) için yeterli olmak
do for (someone)
f.
214
Konuşma Dili
bir şeyden yeterli sayıda/miktarda olmak
be well off for something
f.
215
Konuşma Dili
(biri) için yeterli olmak
be good enough for (one)
f.
216
Konuşma Dili
yeterli olmamak
be not up to much
f.
217
Konuşma Dili
yeterli olmak
cut it
f.
218
Konuşma Dili
(biri/bir şey) için yeterli olmak
do for (someone or something)
f.
219
Konuşma Dili
yeterli olmak
do nicely
f.
220
Konuşma Dili
yeterli cesareti olmak
get enough courage up
f.
221
Konuşma Dili
kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough courage up
f.
222
Konuşma Dili
yeterli cesareti olmak
get enough nerve up
f.
223
Konuşma Dili
kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough nerve up
f.
224
Konuşma Dili
yeterli olmak
go far
f.
225
Konuşma Dili
(bir şey) yeterli miktarda kalmamak
go short (of something)
f.
226
Konuşma Dili
yeterli delil olmadan (birini) suçlu bulmak
railroad (one)
f.
227
Konuşma Dili
yeterli delil olmadan (birini) mahkum etmek
railroad (one)
f.
228
Konuşma Dili
bir şey yapma konusunda yeterli bilgi sahibi olmak
know what (one) is doing
f.
229
Konuşma Dili
için yeterli
good enough for
s.
230
Konuşma Dili
(biri) için yeterli
good enough for (one)
s.
231
Konuşma Dili
az bir miktar yeterli
a little dab'll do ya [us]
expr.
232
Konuşma Dili
yeterli olmaktan çok uzak
nowhere near
expr.
233
Konuşma Dili
yeterli olmaz
(not) go far
expr.
234
Konuşma Dili
azıcık yeterli
just a dab'll do ya
expr.
235
Konuşma Dili
bir damla yeterli
just a dab'll do ya
expr.
236
Konuşma Dili
bir çimdik yeterli
just a dab'll do ya
expr.
237
Konuşma Dili
azıcık yeterli
a little dab'll do ya [us]
expr.
238
Konuşma Dili
bir tutam yeterli
a little dab'll do ya [us]
expr.
239
Konuşma Dili
bir damla yeterli
a little dab'll do ya [us]
expr.
240
Konuşma Dili
bir çimdik yeterli
a little dab'll do ya [us]
expr.
241
Konuşma Dili
azıcık yeterli
a little dab will do you [us]
expr.
242
Konuşma Dili
bir tutam yeterli
a little dab will do you [us]
expr.
243
Konuşma Dili
bir damla yeterli
a little dab will do you [us]
expr.
244
Konuşma Dili
bir çimdik yeterli
a little dab will do you [us]
expr.
245
Konuşma Dili
yalnızca parmağının ucuyla alman yeterli
just a dab'll do ya
expr.
246
Konuşma Dili
bu yeterli olmalı
that should do it
expr.
247
Konuşma Dili
yeterli/bol vakit var
not in a hurry
expr.
248
Konuşma Dili
yeterli/bol vakit var
not in any hurry
expr.
249
Konuşma Dili
ödeme yeterli
the price is right
expr.
250
Konuşma Dili
biri/bir şey konusunda yeterli
at home with someone or something
expr.
251
Konuşma Dili
yeterli özellikler
what it takes
expr.
Idioms
252
Deyim
yeterli kazanma şansı
sporting chance
i.
253
Deyim
yeterli miktarda (yiyecek)
an elegant sufficiency
i.
254
Deyim
yeterli miktarda (yiyecek)
a gracious plenty
i.
255
Deyim
yeterli/uygun olup olmadığını sorgulatmak
throw (something) into question
f.
256
Deyim
birisine karşı yeterli kanıta/delile sahip olmak
have a case against someone
f.
257
Deyim
birisini (yeniden) yeterli/etkin hale getirmek
set one on one's feet again
f.
258
Deyim
bir yere kadar yeterli/yararlı olmak
go a long way
f.
259
Deyim
birisini (yeniden) yeterli/etkin hale getirmek
set one back on one's feet
f.
260
Deyim
incelenmedikçe yeterli gözükmek
would pass in a crowd
f.
261
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough guts up (to do something)
f.
262
Deyim
yeterli vakti olmamak
be short on time
f.
263
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get enough spunk up (to do something)
f.
264
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the pluck up (to do something)
f.
265
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get enough courage up (to do something)
f.
266
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get enough pluck up (to do something)
f.
267
Deyim
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti olmamak
not have the stomach for something
f.
268
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough spunk up (to do something)
f.
269
Deyim
yeterli özellikleri içinde barındırmak
have what it takes
f.
270
Deyim
yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
have on the ball
f.
271
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the spunk up (to do something)
f.
272
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the spunk up (to do something)
f.
273
Deyim
yeterli özeni/dikkati göstermemek
play fast and loose with
f.
274
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the guts up (to do something)
f.
275
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough courage up (to do something)
f.
276
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the guts up (to do something)
f.
277
Deyim
(bir konuda yeterli olduğunu) göstermek/ispat etmek/kanıtlamak
earn your stripes
f.
278
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the courage up (to do something)
f.
279
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough pluck up (to do something)
f.
280
Deyim
yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
have something on the ball
f.
281
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the courage up (to do something)
f.
282
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the nerve up (to do something)
f.
283
Deyim
yeterli özelliklere sahip olmak
have what it takes
f.
284
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get enough nerve up (to do something)
f.
285
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get the pluck up (to do something)
f.
286
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough nerve up (to do something)
f.
287
Deyim
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti olmamak
have no stomach for something
f.
288
Deyim
(bir şeyi yapmak için) kendinde yeterli cesareti bulmak
get the nerve up (to do something)
f.
289
Deyim
(birşeyi yapmak için) yeterli cesareti olmak
get enough guts up (to do something)
f.
290
Deyim
(bir şeyi yapmak için) yeterli cesareti toplamak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something)
f.
291
Deyim
kendine yeterli cesareti bulmak
pluck/screw/summon up (your/the) courage (to do something)
f.
292
Deyim
yeterli sayıda kopya satarak altın sertifikasını almak (plak/albüm)
go gold
f.
293
Deyim
yeterli olmak
meet the case
f.
294
Deyim
bir konuda güçlü/yeterli olmak
be strong on something
f.
295
Deyim
birinin istemesi yeterli olmak
be somebody's for the asking
f.
296
Deyim
(birinin) istemesi yeterli olmak
be (one's) for the taking
f.
297
Deyim
birinin istemesi yeterli olmak
be somebody's for the taking
f.
298
Deyim
birinin istemesi yeterli olmak
be there for the taking
f.
299
Deyim
yeterli olmamak
be not up to scratch
f.
300
Deyim
yeterli olmamak
be not up to snuff
f.
301
Deyim
yeterli olmamak
be not up to the mark
f.
302
Deyim
kısa fakat yeterli olmak
be short and sweet
f.
303
Deyim
yeterli düzeyde olmak
be up to par
f.
304
Deyim
yeterli düzeyde olmak
be above par
f.
305
Deyim
(bir şeyden) yeterli miktarda kalmamak
be short of something
f.
306
Deyim
(bir şeyden) yeterli miktarda kalmamak
run short of something
f.
307
Deyim
(bir şeye) yeterli olmamak
fall short of (something)
f.
308
Deyim
(yeterli bilgi/kanıt yokken) haklı kabul edilmek
get the benefit of the doubt
f.
309
Deyim
(yeterli bilgi/kanıt yokken) suçsuz kabul edilmek
get the benefit of the doubt
f.
310
Deyim
kendinde yeterli cesareti bulmak
get the courage up
f.
311
Deyim
yeterli cesareti olmak
get the courage up
f.
312
Deyim
kendinde yeterli cesareti bulmak
get enough nerve up
f.
313
Deyim
yeterli cesareti olmak
get enough nerve up
f.
314
Deyim
yeterli cesareti olmak
get the spunk up
f.
315
Deyim
kendinde yeterli cesareti bulmak
get the spunk up
f.
316
Deyim
(birine/bir şeye karşı) yeterli kanıta/delile sahip olmak
have a case (against someone or something)
f.
317
Deyim
birini yeterli delille/kanıtla yakalamak
have someone bang to rights [uk]
f.
318
Deyim
birini yeterli delille/kanıtla yakalamak
catch someone bang to rights [uk]
f.
319
Deyim
yeterli/belirli düzeyde akla/zekaya sahip olmak
have something/a lot on the ball [us]
f.
320
Deyim
(birine/bir şeye) yeterli özeni/dikkati göstermemek
play fast and loose (with someone or something)
f.
321
Deyim
birini yeterli/etkin hale getirmek
set one on feet
f.
322
Deyim
yeterli zamanı vermek
take the time
f.
323
Deyim
yeterli olmak
come up to scratch
f.
324
Deyim
yeterli olmak
be up to scratch
f.
325
Deyim
herkes için yeterli miktarda
enough to go around
s.
326
Deyim
herkes için yeterli miktarda
enough to go round
s.
327
Deyim
yeterli miktarda (yiyecek)
gracious plenty
s.
328
Deyim
(bir şey) yönünden zengin/yeterli
short on (something) (and long on something else)
s.
329
Deyim
bu kadar yeterli
that will do it
expr.
330
Deyim
bu kadar yeterli
that should do it
expr.
331
Deyim
bu kadar yeterli
that should do
expr.
332
Deyim
bu kadar yeterli
that will do
expr.
333
Deyim
yeterli bulacağından daha fazlası
more than somebody bargained for
expr.
334
Deyim
yeterli bulacağından daha fazlası
more than one bargained for
expr.
335
Deyim
yeterli imkanın varsa kazanmak kolay
the longest pole knocks the persimmon [us]
expr.
336
Deyim
yeterli olmaktan çok uzak
nowhere near
expr.
337
Deyim
yeterli olmaktan çok uzak
not anywhere near
expr.
338
Deyim
yeterli ama kusursuz değil
pert near, but not plumb
expr.
339
Deyim
son derece yeterli
up to speed
expr.
340
Deyim
en yeterli düzeye/düzeyde
up to speed
expr.
341
Deyim
iyi hoş fakat yeterli değil
all well and good
expr.
342
Deyim
az miktarda (bir şey) yeterli olur
a little bit (of something) goes a long way
expr.
343
Deyim
azıcık (bir şey) yeterli olur
a little bit (of something) goes a long way
expr.
344
Deyim
kısa fakat yeterli
short but sweet
expr.
345
Deyim
bu, bir görevi yapmak veya bir durumla başa çıkmak için yeterli olmayacaktır.
that won't cut it
expr.
Speaking
346
Konuşma
bize ihtiyaç duyarsanız aramanız yeterli
call us if you need us
expr.
347
Konuşma
bu benim için yeterli
that's good enough for me
expr.
348
Konuşma
bir kaşık şeker yeterli
a spoon of sugar is enough
expr.
349
Konuşma
keşke yeterli param olsaydı
I wish I had enough money
expr.
350
Konuşma
şu anda yeterli elemanımız yok
we are understaffed at the moment
expr.
351
Konuşma
üç kişiye yeter/üç kişi için yeterli.
it is enough for 3 people
expr.
352
Konuşma
yeterli mi?
is it enough?
expr.
Trade/Economic
353
Ticaret/Ekonomi
elde yeterli stok bulundurmaktan doğan maliyet
cost of not carrying
i.
354
Ticaret/Ekonomi
herhangi bir makam için yeterli niteliklere sahip olmama
ineligibility
i.
355
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeterli olma
self-sufficiency
i.
356
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeterli olma
self-sufficiency
i.
357
Ticaret/Ekonomi
pazarla ilgili yeterli bilgi sahibi olmadan yapılan pazarlama stratejisi
hunch marketing
i.
358
Ticaret/Ekonomi
yeterli duruma getirme
rationalization
i.
359
Ticaret/Ekonomi
yeterli duruma getirme
rationalisation
i.
360
Ticaret/Ekonomi
yeterli araçlar
sufficient means
i.
361
Ticaret/Ekonomi
işsizliğin minimum olduğu, yeterli işgücü sağlayabilecek kadar kalabalık nüfus
optimum population
i.
362
Ticaret/Ekonomi
piyasaya yeterli ürün sürme
saturation
i.
363
Ticaret/Ekonomi
yeterli miktarda sermayeye sahip olmak
possess sufficient capital
f.
364
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeterli olan
self-sufficient
s.
365
Ticaret/Ekonomi
kendi kendine yeterli
self-sufficient
s.
366
Ticaret/Ekonomi
yeterli sayıda çalışanı olan
fully-staffed
s.
367
Ticaret/Ekonomi
yeterli niteliklere sahip olmayan
underqualified
s.
368
Ticaret/Ekonomi
yeterli sermayesi olmayan
undercapitalized
s.
Law
369
Hukuk
hafifletici olarak kabul edilmesi için gereken için yeterli tahrik
sufficient provocation
i.
370
Hukuk
kanunda yeterli çare olmaması
without adequate remedy at law
i.
371
Hukuk
yeterli görülmeyen bilirkişi raporu
insufficient expert report
i.
372
Hukuk
yeterli illiyet
adequate causality
i.
373
Hukuk
yeterli ivaz/bedel
adequate consideration
i.
374
Hukuk
yeterli kanıt
adequate evidence
i.
375
Hukuk
yeterli dikkat ve ihtimam
adequate care
i.
376
Hukuk
yeterli kanıt
strong body of evidence
i.
377
Hukuk
yeterli çoğunluk öncesi yapılan mahkeme
trial at bar
i.
378
Hukuk
yeterli delil
competent evidence
i.
379
Hukuk
yeterli delil
adequate evidence
i.
380
Hukuk
yeterli kanıt
competent evidence
i.
381
Hukuk
yeterli neden
adequate cause
i.
382
Hukuk
yeterli kanıta dayanmayan karar
verdict against evidence
i.
383
Hukuk
yeterli kanıt
direct evidence
i.
384
Hukuk
yeterli oranda tayin edilmiş semen
sufficiently determined price
i.
385
Hukuk
evli bir kadının makul ve yeterli erzaka sahip olma hakkı
wife's equity
i.
386
Hukuk
suçluları yeterli incelemeler yapılmadan mümkün olan en kısa sürede tahliye eden sistem
revolving door
i.
387
Hukuk
hukuki işlemler için yeterli
liege poustie [scotland]
i.
388
Hukuk
aksi belirtilmediği sürece bir gerçeğin doğruluğunu varsaymaya yeterli kanıt
prima-facie evidence
i.
389
Hukuk
doğru olması durumunda yasaların yeterli saydığı itiraz
principal challenge
i.
390
Hukuk
yeterli kanıt
predication
i.
391
Hukuk
yeterli gerekçe olmadan oluşturulan
vexatious
s.
Politics
392
Siyasal
adayların yeterli oyu sağlayamaması
run-off vote
i.
393
Siyasal
avrupa parlamentosunda oylama için yeterli kişi sayısı
quorum at the european parliament
i.
394
Siyasal
kendi kendine yeterli büyüme
sustainable development
i.
395
Siyasal
yeterli süre
sufficient time
i.
396
Siyasal
yeterli temsil edilmeyen ülkeler
underrepresented countries
i.
397
Siyasal
yeterli koruma önlemleri
adequate safeguards
i.
398
Siyasal
(şirkette veya parlamentoda) karar verme yetkisini kullanmak için oylama organında yeterli miktarda oya sahip olma
working control
i.
399
Siyasal
(kanun tasarısı vb) yeterli oyu alamamak
defeat a bill
f.
400
Siyasal
yeterli güvenceyi almak
explore appropriate guarantees
f.
Technical
401
Teknik
basınçlı azot ve oksijenle kullanılan açık devre kendi kendine yeterli dalma aparatı
open-circuit self-contained diving apparatus for use with compressed nitrox and oxygen
i.
402
Teknik
kaçış için kendi kendine yeterli kapalı devre solunum aparatı
self-contained closed-circuit breathing apparatus for escape
i.
403
Teknik
kendi kendine yeterli açık devreli sıkıştırılmış hava solunum cihazı
self-contained open-circuit compressed air breathing apparatus
i.
404
Teknik
kendi kendine yeterli kapalı devre solunum cihazı
self contained closed-circuit breathing apparatus
i.
405
Teknik
kendi kendine yeterli açık devreli basınçlı hava solunum cihazı
self-contained open circuit compressed air breathing apparatus
i.
406
Teknik
kendi kendine yeterli sıkıştırılmış havalı dalma aparatı
self-contained compressed air diving apparatus
i.
407
Teknik
serbest solunum için yeterli hacim
breathing space
i.
408
Teknik
yeterli havalandırma
sufficient ventilation
i.
409
Teknik
yeterli darbe
enabling pulse
i.
410
Teknik
yeterli şekilde havalandırma
sufficient ventilation
i.
411
Teknik
yeterli dayanım
adequate strength
i.
412
Teknik
yeterli çoğunluk
critical mass
i.
413
Teknik
yeterli istatistik
sufficient statistic
i.
414
Teknik
yeterli koşul
sufficient condition
i.
415
Teknik
at arabalarının aksının üstünde bulunup ön tekerleklerin dönmesi için yeterli mesafeyi sağlayan küçük bir ara parça
bolster
i.
416
Teknik
kendi kendine yeterli
self-contained
s.
417
Teknik
yeterli güce sahip olmayan
underpowered
s.
418
Teknik
(yarı iletken) yeterli safsızlık konsantrasyonu bulunan
degenerate
s.
419
Teknik
(değerli taş) yeterli derinliği olmayan
spread
s.
Computer
420
Bilgisayar
çekirdek yeterli
quorum capable
i.
421
Bilgisayar
yeterli ayrıcalık
sufficient privilege
i.
422
Bilgisayar
yeterli hak/izin
sufficient privilege
i.
423
Bilgisayar
hard diskte yeterli alan kalmadığını belirten bir uyarı aldım
I received a warning stating that there is low disk space in the hard disk
expr.
424
Bilgisayar
yeterli data yok
not enough data
expr.
425
Bilgisayar
yeterli veri yok
not enough data
expr.
426
Bilgisayar
yeterli boş alan yok
there is not enough free space
expr.
427
Bilgisayar
yeterli boş alan yok
there's not enough free space
expr.
428
Bilgisayar
yeterli boş alanınız yok
you don't have enough free space
expr.
Informatics
429
Bilişim
yeterli koşul
sufficient condition
i.
430
Bilişim
yeterli istatistik
sufficient statistic
i.
Electric
431
Elektrik
yeterli darbe
enabling pulse
i.
Television
432
Televizyon
(program) planlanan yayın süresi için yeterli olmamak
underrun
f.
Architecture
433
Mimarlık
yeterli dayanağın bulunmadığı durumlarda destek sağlamak için bükülmüş güçlü ve yassı demir çubuk
bridle iron
i.
Construction
434
İnşaat
son atışın yeterli patlama yaratabilmesi için sondaj deliğinin tabanını ön atışlarla genişletmek
chamber
f.
Lighting
435
Aydınlatma
kendi kendine yeterli bağımsız olarak çalışabilen ışıklı gösterge birimi
stand-alone indicator light unit
i.
Aeronautic
436
Havacılık
yeterli uyarı zamanı
adequate warning time
i.
437
Havacılık
ana roket kapatıldığında roket yakıtını yerinde tutmak için yeterli ivme sağlayan küçük roket motoru
ullage rocket
i.
438
Havacılık
havasını yeterli basınçta tutmak (uçaktaki kabinin)
pressurize
f.
439
Havacılık
havasını yeterli basınçta tutmak (uçaktaki kabinin)
pressurise
f.
440
Havacılık
uçak havasını yeterli basınçta tutmak
pressurize
f.
441
Havacılık
uçak havasını yeterli basınçta tutmak
pressurise
f.
442
Havacılık
yeterli uçuş kontrol özelliklerini sağlamak için (uçağın) bileşen parçalarını ayarlamak
rig
f.
Marine
443
Denizcilik
kendine yeterli sualtı solunum aparatı
scuba
i.
444
Denizcilik
kendinden yeterli sualtı solunum aparatı
scuba (self-contained underwater breathing aparatus)
i.
445
Denizcilik
yeterli direği olmayan
undermasted
s.
446
Denizcilik
yeterli sayıda yelkeni olmayan
undersailed
s.
Medical
447
Medikal
yeterli derecede koruma
adequate level of protection
i.
448
Medikal
yeterli bakım
adequate care
i.
449
Medikal
yeterli kalori alımı
adequate caloric intake
i.
450
Medikal
yeterli tıbbi bakım
adequate medical care
i.
451
Medikal
yeterli oral kalori alımı
sufficient oral intake of calories
i.
452
Medikal
yeterli ıslanmanın olmaması
lack of lubrication
i.
453
Medikal
yeterli ve dengeli beslenme
adequate and balanced nutrition
i.
454
Medikal
yeterli etken
sufficient cause
i.
455
Medikal
yeterli kemik iliği
adequate bone marrow
i.
456
Medikal
yeterli oksijenlenme
adequate oxygenation
i.
457
Medikal
yeterli solunum
adequate respiration
i.
458
Medikal
hastaları yeterli incelemeler yapılmadan mümkün olan en kısa sürede taburcu eden sistem
revolving door
i.
459
Medikal
vücut dokularında yeterli sıvının olması
hydration
i.
460
Medikal
vücut bağışıklığının yeterli olması
immunocompetency
i.
461
Medikal
yeterli oksijen ve karbon monoksit değişimi için organ dokusundan (sıvı) geçirmek
perfuse
f.
462
Medikal
immün yeterli
immunocompetent
s.
463
Medikal
yeterli olmayan
insufficient
s.
Psychology
464
Psikoloji
yeterli tedavi analizi
adequate treatment analysis
i.
465
Psikoloji
yeterli örneklem
adequate sample
i.
466
Psikoloji
yeterli sebep
sufficient reason
i.
467
Psikoloji
biyolojik ve fiziksel sebeplerin sosyal davranışları açıklamaya yeterli olduğunu düşünen
mechanistic
s.
Physiology
468
Fizyoloji
vücut bağışıklığının yeterli olması
immunocompetence
i.
Pathology
469
Patoloji
kanda yeterli besin olmaması
anemotrophy
i.
Pharmaceutics
470
Eczacılık
ilaç şişesini doldurmaya yeterli miktar
vialful
i.
Optics
471
Optik
konilerin aktif olduğu ve renk tonunun algılandığı yeterli aydınlatmayla görme
daylight vision
i.
Food Engineering
472
Gıda
(gıda maddesine) yeterli veya fazla miktarda vitamin eklemek
vitaminize
f.
473
Gıda
(gıda maddesine) yeterli veya fazla miktarda vitamin eklemek
vitaminise
f.
474
Gıda
kalite derecesi standart ile yeterli arasında olan (sığır eti)
commercial
s.
Math
475
Matematik
gerekli ve yeterli koşul
necessary and sufficient condition
i.
476
Matematik
yeterli koşul
sufficient condition
i.
477
Matematik
büyüklüğün veya kümenin elemanlarından birini diğerlerinden ayırt etmek için gereken yeterli sayıdaki koordinat sayısını içeren koordinat grubu
dimension
i.
Geometry
478
Geometri
kompleks oluşturmak için yeterli tüm çizgiler
complex of lines
i.
Statistics
479
İstatistik
en az yeterli tamlık
minimal essential completeness
i.
480
İstatistik
en az yeterli istatistik
minimal sufficient statistics
i.
481
İstatistik
yeterli istatistik
sufficient statistics
i.
Chemistry
482
Kimya
yeterli şartlar
sufficient condition
i.
Breeding
483
Hayvancılık
yeterli miktarda (besi hayvanı)
fair
s.
484
Hayvancılık
yeterli üreme gücü bulunmayan
impotent
s.
Education
485
Eğitim
hitabet veya ikna konusunda yeterli kimse
oralist
i.
Religious
486
Dini
kutsal ruh'un rehberliğinin incil'i anlamak için yeterli olduğunu savunan, okuma yazmayı reddeden anabaptist mezhebi üyesi
abecedarian
i.
Philosophy
487
Felsefe
nesnel felsefe konusunda yeterli kimse
objectist
i.
Military
488
Askeri
yeterli hareket yeteneği eksikliği
lack adequate mobility
i.
489
Askeri
düşmanı yenmek için yeterli kuvvetin olmaması
underkill
i.
490
Askeri
harekat alanında olduğu bilindiği halde yeterli süre içinde yeri belirlenemeyen acil hedefler
unplanned immediate targets
i.
491
Askeri
düşman ile temas halinde değilken veya yeterli sürede organize edilen savunma
deliberate defense [uk]
i.
492
Askeri
kıyı şeridinin alay çıkarma timi gibi büyüklükteki bir birliğin çıkarma hücumu için yeterli ve kullanılabilir bölümü
colored beach
i.
493
Askeri
savaş sırasında hava manevraları için yeterli yakıt ve mühimmat sağlamak üzere tasarlanan geçici tesis
forward arming and refueling point
i.
494
Askeri
terfiye yeterli değil
passover
expr.
Sport
495
Spor
(takımı) sahaya düzgün veya yeterli düzeyde çıkaramama
misfield
i.
496
Spor
yeterli ekipman veya yetkili olmadan gelişigüzel oynanan buz hokeyi
shinney
i.
497
Spor
yeterli ekipman veya yetkili olmadan gelişigüzel oynanan buz hokeyi
shinny
i.
498
Spor
(takımı) sahaya düzgün veya yeterli düzeyde çıkaramamak
misfield
f.
Card
499
İskambil
oyuncunun bahsi açmasını için yeterli değere sahip kartlar
opener
i.
500
İskambil
(briçte) bahis artırmak için fazlasıyla yeterli teklif
double jump
i.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of yeterli
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy