|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
altında yatan |
underlying s.
|
|
The situation underlying this number of reports is a matter of gravest concern.
Bu sayıdaki raporun altında yatan durum ciddi bir endişe konusudur.
More Sentences
|
General |
|
2 |
Genel |
altta yatan neden |
underlying cause i.
|
|
We should look at the situation fairly and consider the underlying causes.
Duruma adil bir şekilde bakmalı ve altta yatan nedenleri göz önünde bulundurmalıyız.
More Sentences
|
3 |
Genel |
herkesle yatan |
promiscuous s.
|
|
Mary is a promiscuous woman.
Mary herkesle yatan bir kadındır.
More Sentences
|
4 |
Genel |
önüne gelenle yatan |
promiscuous s.
|
|
Mary is a promiscuous woman.
Mary önüne gelenle yatan bir kadın.
More Sentences
|
5 |
Genel |
temelinde yatan |
underlying s.
|
|
I would like briefly to outline the underlying issues and the main points of my report.
Raporumun temelinde yatan konuları ve ana noktaları kısaca özetlemek istiyorum.
More Sentences
|
6 |
Genel |
altta yatan |
underlying s.
|
|
I fear that there is an underlying trend, and I think that our institution will have to be vigilant.
Altta yatan bir eğilim olduğundan korkuyorum ve kurumumuzun uyanık olması gerektiğini düşünüyorum.
More Sentences
|
Politics |
|
7 |
Siyasal |
altta yatan sorun |
underlying problem i.
|
|
We still have to solve the underlying problem.
Hala altta yatan sorunu çözmemiz gerekiyor.
More Sentences
|
Zoology |
|
8 |
Zooloji |
kış uykusuna yatan |
hibernating s.
|
|
What animals hibernate?
Kış uykusuna yatan hayvanlar hangileridir?
More Sentences
|
General |
|
9 |
Genel |
nerede olsa yatan kimse |
dosser i.
|
|
10 |
Genel |
yatan kimse (yatakta) |
occupant i.
|
|
11 |
Genel |
pusuya yatan |
skulker i.
|
|
12 |
Genel |
hapishanede yatan kimse |
inmate i.
|
|
13 |
Genel |
önüne gelenle yatan ahlaksız kadın |
skank i.
|
|
14 |
Genel |
ardında yatan anlam |
overtone i.
|
|
15 |
Genel |
(bir durumun vb) altında yatan nedenler |
underlying results i.
|
|
16 |
Genel |
hastanede yatan hasta |
hospital patient i.
|
|
|
17 |
Genel |
(bir durumun vb) altında yatan sonuçlar |
underlying results i.
|
|
18 |
Genel |
yatan hasta |
hospital patient i.
|
|
19 |
Genel |
uzun süredir hastanede yatan hasta |
long-stay patient i.
|
|
20 |
Genel |
hastanede yatan hasta |
in-patient i.
|
|
21 |
Genel |
altında yatan sebep |
underlying reason i.
|
|
22 |
Genel |
altında yatan sır |
underlying secret i.
|
|
23 |
Genel |
ardında yatan anlam |
underlying meaning i.
|
|
24 |
Genel |
altında yatan anlam |
core meaning i.
|
|
25 |
Genel |
altında yatan sebep |
the underlying reason i.
|
|
26 |
Genel |
altında yatan neden |
the underlying reason i.
|
|
27 |
Genel |
altında yatan sebep |
the underlying cause i.
|
|
28 |
Genel |
altında yatan neden |
the underlying cause i.
|
|
29 |
Genel |
problemin altında yatan sebep |
the underlying reason (for the problem) i.
|
|
30 |
Genel |
altta yatan neden |
underlying reason i.
|
|
31 |
Genel |
altta yatan sebep |
underlying reason i.
|
|
32 |
Genel |
altında yatan/temelindeki mantık |
underlying logic i.
|
|
33 |
Genel |
yatan para |
the money deposited i.
|
|
34 |
Genel |
yoğun bakımda yatan hastalar |
patients in the intensive care unit i.
|
|
35 |
Genel |
yatan kimse |
recliner i.
|
|
36 |
Genel |
altında yatan anlam |
undermeaning i.
|
|
|
37 |
Genel |
bilinçaltında yatan tutku |
underpassion i.
|
|
38 |
Genel |
bilinçaltında yatan hırs |
underpassion i.
|
|
39 |
Genel |
bilinçaltında yatan ihtiras |
underpassion i.
|
|
40 |
Genel |
ardında yatan anlam |
undersense i.
|
|
41 |
Genel |
altında yatan his |
undersense i.
|
|
42 |
Genel |
ardında yatan anlam |
undersong i.
|
|
43 |
Genel |
pusuya yatan |
lurker i.
|
|
44 |
Genel |
bir şeyin altında yatan amaç |
meaning i.
|
|
45 |
Genel |
pusuya yatan kimse |
micher i.
|
|
46 |
Genel |
yaratıcı bir işin altında yatan veya sembolik olarak kendini gösteren tema |
mythoi i.
|
|
47 |
Genel |
yan gelip yatan kimse |
loll i.
|
|
48 |
Genel |
yatan hasta |
in-patient i.
|
|
49 |
Genel |
pusuya yatan kimse |
insidiator [obsolete] i.
|
|
50 |
Genel |
altta yatan neden |
root i.
|
|
51 |
Genel |
çalıştığı yerde yatan kimse |
sleep-in i.
|
|
52 |
Genel |
ilk kez hapis yatan hükümlü |
star [uk] i.
|
|
53 |
Genel |
yatan birini oturtmak |
sit someone up f.
|
|
54 |
Genel |
yan yatan |
recumbent s.
|
|
55 |
Genel |
yan yatan |
slanting s.
|
|
56 |
Genel |
yüzükoyun yatan |
prostrate s.
|
|
57 |
Genel |
sırtüstü yatan |
supine s.
|
|
58 |
Genel |
yerde yatan |
repent s.
|
|
59 |
Genel |
kuluçkaya yatan |
incubating s.
|
|
60 |
Genel |
yanında yatan |
lying beside s.
|
|
61 |
Genel |
toprağın altında yatan (ölü) |
belowground s.
|
|
62 |
Genel |
içinde yatan |
within s.
|
|
63 |
Genel |
pusuya yatan |
bushwhacking s.
|
|
64 |
Genel |
salağa yatan |
disingenuous s.
|
|
65 |
Genel |
altta yatan |
inferred s.
|
|
66 |
Genel |
(hanedan armalarında hayvan) ayaklar yukarıya bakacak şekilde karın üstü yatan |
couchant s.
|
|
67 |
Genel |
normal seviyenin altında yatan |
sea-level s.
|
|
68 |
Genel |
akla yatan |
skillful [obsolete] s.
|
|
69 |
Genel |
iş yerinde yatan |
sleep-in s.
|
|
70 |
Genel |
çalıştığı yerde yatan |
sleep-in s.
|
|
71 |
Genel |
hesaba yatan |
deposited into the account s.
|
|
72 |
Genel |
hesaba yatan |
deposited to the account s.
|
|
73 |
Genel |
sere serpe yatan |
spreadeagled s.
|
|
74 |
Genel |
altta yatan |
subjacent s.
|
|
75 |
Genel |
üzerinde yatan |
superincumbent s.
|
|
76 |
Genel |
yeryüzünde yatan |
superterranean s.
|
|
|
77 |
Genel |
yeryüzünde yatan |
superterraneous s.
|
|
78 |
Genel |
altında yatan |
behind s.
|
|
79 |
Genel |
altta yatan gerçekleri ortaya çıkararak |
home zf.
|
|
Phrasals |
|
80 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) altında yatan neden/sebep olmak |
lay behind (something) f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin) altında yatan anlamı bulmaya çalışmak |
read into (something) f.
|
|
Phrases |
|
82 |
İfadeler |
erken yatan sağlık bulur |
one hour's sleep before midnight is worth two after expr.
|
|
83 |
İfadeler |
birinin görüşünün/bakış açısının altında yatan şey |
where one is coming from expr.
|
|
84 |
İfadeler |
birinin görüşünün/bakış açısının altında yatan şey |
where someone is coming from expr.
|
|
85 |
İfadeler |
birinin söylediği şeyin altında yatan inançları, fikirleri, kişiliği |
where somebody is coming from expr.
|
|
Proverb |
|
86 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
those who sleep with dogs will rise with fleas
|
|
87 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
those who sleep with dogs will rise with fleas
|
|
88 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
if you lie down with dogs you will rise up with fleas
|
|
89 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
rotten apple spoils the barrel
|
|
90 |
Atasözü |
itle yatan pireyle kalkar |
When you lie down with dogs you get fleas
|
|
91 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
When you lie down with dogs you get fleas
|
|
92 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
a bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
93 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
a rotten apple spoils the (whole) bunch
|
|
94 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
a rotten apple spoils the (whole) bushel
|
|
95 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
a bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
96 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
a rotten apple spoils the (whole) bunch
|
|
97 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
a rotten apple spoils the (whole) bushel
|
|
98 |
Atasözü |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
beware the greeks bearing gifts
|
|
99 |
Atasözü |
düşmanın iyiliğinin altında yatan niyete dikkat edilmeli |
beware the greeks bearing gifts
|
|
100 |
Atasözü |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
fear the greeks bearing gifts
|
|
101 |
Atasözü |
düşmanın iyiliğinin altında yatan niyete dikkat edilmeli |
fear the greeks bearing gifts
|
|
102 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
a bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
103 |
Atasözü |
düşman iyi davranıyorsa bunun altında yatan bit yeniğinden şüphelenmeli |
fear the greeks bearing gifts
|
|
104 |
Atasözü |
düşmanın iyiliğinin altında yatan niyete dikkat edilmeli |
fear the greeks bearing gifts
|
|
105 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
he that lieth with dogs riseth with fleas
|
|
106 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
he that lieth with dogs riseth with fleas
|
|
107 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
if you lie with dogs, you will get fleas
|
|
108 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
if you lie with dogs, you will get fleas
|
|
109 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
it takes one bad apple to spoil the (whole) bunch
|
|
110 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
it takes one bad apple to spoil the (whole) bunch
|
|
111 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
it takes one bad apple to spoil the (whole) bushel
|
|
112 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
it takes one bad apple to spoil the (whole) bushel
|
|
113 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
one bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
114 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
one bad apple spoils the (whole) barrel
|
|
115 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
one bad apple spoils the (whole) bunch
|
|
116 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
one bad apple spoils the (whole) bunch
|
|
117 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
one bad apple spoils the (whole) bushel
|
|
118 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
one bad apple spoils the (whole) bushel
|
|
119 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
one rotten apple spoils the (whole) barrel
|
|
120 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
one rotten apple spoils the (whole) barrel
|
|
121 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
one rotten apple spoils the (whole) bunch
|
|
122 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
one rotten apple spoils the (whole) bunch
|
|
123 |
Atasözü |
körle yatan şaşı kalkar |
one rotten apple spoils the (whole) bushel
|
|
124 |
Atasözü |
itle yatan bitle kalkar |
one rotten apple spoils the (whole) bushel
|
|
Colloquial |
|
125 |
Konuşma Dili |
(birinin) altta yatan düşüncesi |
(one's) game i.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
yan gelip yatan kimse |
layabout i.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
aynı yatakta yatan kişiler |
bedfellows i.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
yan yana yatan kişiler |
bedfellows i.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
önüne gelenle yatan kadın |
chippie [us/canada] i.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
bunun altında yatan bir durum/neden var |
that's saying something expr.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
arkasında yatan neden ne? |
what's all this expr.
|
|
Idioms |
|
132 |
Deyim |
altta yatan sebep |
the idea behind i.
|
|
133 |
Deyim |
gönüllerde yatan aslan |
one's wishful thinking i.
|
|
134 |
Deyim |
ününün altında yatan neden |
someone's claim to fame i.
|
|
135 |
Deyim |
sorunun/meselenin altında yatan neden |
the root of the issue i.
|
|
136 |
Deyim |
altında yatan temel/yapı |
warp and woof i.
|
|
137 |
Deyim |
altında yatan bir sıkıntı/problem |
a catch to it i.
|
|
138 |
Deyim |
televizyon karşısında yan gelip yatan kimse |
a couch potato i.
|
|
139 |
Deyim |
(birinin) yaptığı deliliğin altında yatan mantıklı/haklı neden/amaç |
method in (one's) madness i.
|
|
140 |
Deyim |
yan gelip yatan kimse |
sofa spud i.
|
|
141 |
Deyim |
görüneni değil altında yatan/içini/özünü görmeye/anlamaya çalışmak |
look beneath the surface f.
|
|
142 |
Deyim |
tilki uykusuna yatan birini gafil avlamak |
catch a weasel asleep f.
|
|
143 |
Deyim |
altında yatan anlamı anlamak |
read between the lines f.
|
|
144 |
Deyim |
(bir şeyi yapmanın) altında yatan nedeni anlamak |
see the point in (doing) (something) f.
|
|
145 |
Deyim |
(birinin) sözlerinin altında yatan imayı/kinayeyi anlamak |
catch (one's) drift f.
|
|
146 |
Deyim |
sözlerinin altında yatan imayı/kinayeyi anlamak |
catch/get somebody's drift f.
|
|
147 |
Deyim |
(hastalık yüzünden) evde yatan |
down with (an illness) s.
|
|
148 |
Deyim |
yorgan döşek yatan |
down with (an illness) s.
|
|
149 |
Deyim |
(hastalık yüzünden) evde yatan |
down with a disease s.
|
|
150 |
Deyim |
yorgan döşek yatan |
down with a disease s.
|
|
151 |
Deyim |
divana yatan |
on the couch s.
|
|
152 |
Deyim |
yorgan döşek yatan |
flat on back s.
|
|
153 |
Deyim |
yorgan döşek yatan |
flat on one's back s.
|
|
154 |
Deyim |
gülmekten yerlere yatan |
rolling in the aisles s.
|
|
155 |
Deyim |
itle yatan bitle kalkar |
if you lie down with dogs you will get up with fleas expr.
|
|
156 |
Deyim |
körle yatan şaşı kalkar |
if you lie down with dogs you will get up with fleas expr.
|
|
157 |
Deyim |
körle yatan şaşı kalkar |
the rotten apple injures its neighbours expr.
|
|
158 |
Deyim |
a'ya biraz yakından bakarsan içinde yatan b'yi göreceksin/görürsün |
scratch a and you’ll find b expr.
|
|
159 |
Deyim |
avantaya yatan |
in on the act expr.
|
|
160 |
Deyim |
bunun altında yatan bir hikaye var |
thereby hangs a tale expr.
|
|
161 |
Deyim |
bunun altında yatan bir hikaye var |
herein lies a tale expr.
|
|
162 |
Deyim |
bunun altında yatan bir hikaye var |
therein lies a tale expr.
|
|
163 |
Deyim |
bunun altında yatan bir hikaye var |
thereby lies a tale expr.
|
|
164 |
Deyim |
bunun altında yatan (bir neden) var |
therein lies (something) expr.
|
|
Trade/Economic |
|
165 |
Ticaret/Ekonomi |
nakit yatan |
cash deposit i.
|
|
Law |
|
166 |
Hukuk |
suçlu davranışı altında yatan sebep |
motive i.
|
|
167 |
Hukuk |
altta yatan |
underway s.
|
|
Politics |
|
168 |
Siyasal |
altta yatan enflasyon |
underlying inflation i.
|
|
169 |
Siyasal |
cezaevinde yatan hükümlü sayısını azaltmaya yönelik hükümet politikası |
decarceration i.
|
|
Technical |
|
170 |
Teknik |
yatan hurda |
dormant scrap i.
|
|
Computer |
|
171 |
Bilgisayar |
bilgisayar ve ilgili yazılım ve donanımlarını kullanabilen ve altta yatan kavramları anlayabilen kimse |
computer-literate s.
|
|
Automotive |
|
172 |
Otomotiv |
arkaya yatan koltuk |
reclining seat i.
|
|
Marine |
|
173 |
Denizcilik |
seyir halindeyken kolayca yana yatan (gemi) |
tender s.
|
|
174 |
Denizcilik |
(tekne) öne veya arkaya yatan |
cranky s.
|
|
Mining |
|
175 |
Maden |
altta yatan maden cevheri |
underset i.
|
|
Medical |
|
176 |
Medikal |
hastanede yatan bir hastanın toplam sıvı ve elektrolit gereksinimlerinin, hastanın vücut ağırlığına, vücut sıcaklığına, hareketliliğine, ventilasyonuna ve diğer faktörlere dayanarak tahmin edilmesi |
caloric method i.
|
|
177 |
Medikal |
altta yatan tıbbi rahatsızlığın değerlendirilmesi |
evaluation of the associated underlying medical condition i.
|
|
178 |
Medikal |
altta yatan etyolojik faktör |
underlying etiological factor i.
|
|
179 |
Medikal |
altta yatan hastalık |
underlying disease i.
|
|
180 |
Medikal |
altta yatan hastalık |
triggering disease i.
|
|
181 |
Medikal |
altta yatan kronik akciğer hastalığı |
underlying chronic lung disease i.
|
|
182 |
Medikal |
altta yatan nöromüsküler geçiş bozukluğu |
underlying neuromuscular transport disorder i.
|
|
183 |
Medikal |
altta yatan olağan patolojiler |
common underlying pathologies i.
|
|
184 |
Medikal |
altta yatan önemli bir hastalığın belirtisi |
manifestation of significant underlying disease i.
|
|
185 |
Medikal |
altta yatan patoloji |
underlying pathology i.
|
|
186 |
Medikal |
altta yatan santral sinir sistemi bozukluğu |
underlying central nervous system disorder i.
|
|
187 |
Medikal |
altta yatan sebebin tedavisi |
treatment of underlying cause i.
|
|
188 |
Medikal |
hastanede yatan hastalar |
hospitalized patients i.
|
|
189 |
Medikal |
hastanın altta yatan karakteristik özellikleri |
underlying host characteristics i.
|
|
190 |
Medikal |
hastanede yatan hasta |
inpatient i.
|
|
191 |
Medikal |
hastanede yatan hastalarda gelişen akut böbrek yetmezliği |
hospital-acquired acute kidney failure i.
|
|
192 |
Medikal |
yatan hasta |
inmate i.
|
|
193 |
Medikal |
yatan hastalar |
hospitalized patients i.
|
|
194 |
Medikal |
yatan hasta |
inpatient i.
|
|
195 |
Medikal |
kısa süre yatan hastalara ait |
short-stay s.
|
|
196 |
Medikal |
kısa süre yatan hastalar için olan |
short-stay s.
|
|
Logic |
|
197 |
Mantık |
altta yatan anlam |
implicature i.
|
|
198 |
Mantık |
altta yatan anlam |
conversational implicature i.
|
|
Biology |
|
199 |
Biyoloji |
kış uykusuna yatan varsayımsal bir mantar formu |
mycoplasm i.
|
|
Biochemistry |
|
200 |
Biyokimya |
bir organizmanın temelinde yatan jeneratif kod |
wetware i.
|
|
Zoology |
|
201 |
Zooloji |
kış uykusuna yatan hayvanlar |
hibernating animals i.
|
|
202 |
Zooloji |
kış uykusuna yatan |
hibernator i.
|
|
203 |
Zooloji |
bir mevsimde birçok kez kuluçkaya yatan |
polygoneutic s.
|
|
204 |
Zooloji |
kuluçkaya yatan |
sitting s.
|
|
Social Sciences |
|
205 |
Sosyal Bilimler |
erkeklerle yatan ama kendini mutlaka eşcinsel olarak tanımlamayan erkek |
men who have sex with men i.
|
|
Education |
|
206 |
Eğitim |
hastanede yatan çocukların eğitimi |
education of hospitalized children i.
|
|
Literature |
|
207 |
Edebiyat |
zola'nın romancılığının temelinde yatan tarafsız natüralizm ve determinizm |
zolaism i.
|
|
208 |
Edebiyat |
yaratıcı bir işin altında yatan veya sembolik olarak kendini gösteren tema |
mythos i.
|
|
209 |
Edebiyat |
altta yatan anlamı olan |
subtextual s.
|
|
Linguistics |
|
210 |
Dilbilim |
altta yatan soyut formlardan dilbilgisi formları oluşturma kurallarını kullanan |
generative s.
|
|
Philosophy |
|
211 |
Felsefe |
metafiziğin altında yatan felsefi veya kuramsal ilke |
metaphysic i.
|
|
212 |
Felsefe |
altta yatan maddenin tezahür ettiği görünüm, biçim veya tarz |
mode i.
|
|
213 |
Felsefe |
ahlaki sorumluluğun temelinde yatan seçim özgürlüğü |
moral liberty i.
|
|
Geology |
|
214 |
Jeoloji |
tortul kayaçlar ve altında yatan aşınmış magmatik ya da metamorfik kayaçlar arasındaki temas yüzeyi |
nonconformity i.
|
|
215 |
Jeoloji |
altta yatan zayıf kayaç tabakası üzerinde gelişen |
subsequent s.
|
|
216 |
Jeoloji |
kireç taşının üzerinde yatan |
supercretaceous s.
|
|
Military |
|
217 |
Askeri |
pusuya yatan kimse |
bushwhacker i.
|
|
Hunting |
|
218 |
Silah/Atıcılık |
pusuya yatan avcıyı saklamak üzere eğitilen av atı |
stalking-horse i.
|
|
Sport |
|
219 |
Spor |
jimnastik ve dövüş sporlarında sırt üstü yatan kimsenin bacaklarından ve ellerinden kuvvet alarak doğrudan ayağa kalkarken yaptığı manevra |
kip i.
|
|
Art |
|
220 |
Sanat |
(armacılık) yatan (hayvan figürü) |
lodged s.
|
|
Archaic |
|
221 |
Eski Kullanım |
altta yatan |
subject s.
|
|
222 |
Eski Kullanım |
altta yatan |
subjected s.
|
|
Engineering |
|
223 |
Engineering |
altta yatan toprağı su erozyonuna karşı korumak için kullanılan beton vb. zemin kaplaması |
apron i.
|
|
Ornithology |
|
224 |
Kuşbilim |
yuvada yatan |
nidulant s.
|
|
Entomology |
|
225 |
Böcek Bilimi |
dönem başına üç kere kuluçkaya yatan |
trivoltine s.
|
|
Slang |
|
226 |
Argo |
cezaevinde yatan mahkumun eşiyle ilişki kuran kimse |
sancho i.
|
|
227 |
Argo |
ikinci derece cinayetten yatan mahkum |
serving a second i.
|
|
228 |
Argo |
motor/önüne gelenle yatan kız |
scrubber i.
|
|
229 |
Argo |
önüne gelenle yatan kadın |
spunk bucket i.
|
|
230 |
Argo |
önüne gelenle yatan |
broad i.
|
|
231 |
Argo |
önüne gelenle yatan kadın |
hoochie i.
|
|
232 |
Argo |
önüne gelen herkesle yatan kimse |
hoe i.
|
|
233 |
Argo |
önüne gelenle yatan kadın |
spunk dustbin i.
|
|
234 |
Argo |
önüne gelenle yatan kadın |
hoochies i.
|
|
235 |
Argo |
uzun senedir söz konusu hapishanede yatan mahkum |
old school i.
|
|
236 |
Argo |
üstü başı kirli sokaklarda yatan kadın |
ragamuffin i.
|
|
237 |
Argo |
uzun senedir söz konusu hapishanede yatan mahkum |
old head i.
|
|
238 |
Argo |
uzun senedir söz konusu hapishanede yatan mahkum |
old-timer i.
|
|
239 |
Argo |
yolda yatan ceset |
road kill i.
|
|
240 |
Argo |
herkesle yatan kadın |
garden tool i.
|
|
241 |
Argo |
önüne gelenle yatan kadın |
garden tool i.
|
|
242 |
Argo |
buz hokeyi oyuncularıyla yatan kadın |
hockey whore i.
|
|
243 |
Argo |
buz hokeyi oyuncularıyla yatan kadın |
puck bunny i.
|
|
244 |
Argo |
herkesle yatan kimse |
poon hound i.
|
|
245 |
Argo |
önüne gelenle yatan kadın |
loslyf [south africa] i.
|
|
246 |
Argo |
önüne gelenle yatan ahlaksız kadın |
scank i.
|
|
247 |
Argo |
hastanede komada yatan hasta |
veggy i.
|
|
248 |
Argo |
hastanede komada yatan hasta |
veggie i.
|
|
249 |
Argo |
dokuz aydan fazla hapis yatan çocuk suçlu |
sleeper i.
|
|
250 |
Argo |
herkesle yatan |
trampy s.
|
|
251 |
Argo |
önüne gelenle yatan |
round heels s.
|
|
252 |
Argo |
önüne gelenle yatan |
round-heeled s.
|
|
253 |
Argo |
hapis yatan/yatma |
jailin' expr.
|
|
British Slang |
|
254 |
İngiliz Argosu |
askerlerle yatan kadın |
squaddie mattress (military use) i.
|
|
255 |
İngiliz Argosu |
mahallede önüne gelenle yatan kadın |
town bike i.
|
|
256 |
İngiliz Argosu |
motor/önüne gelenle yatan kadın |
bike i.
|
|
257 |
İngiliz Argosu |
motor/önüne gelenle yatan kadın |
town bike i.
|
|
258 |
İngiliz Argosu |
önüne gelenle yatan kadın |
scut i.
|
|
259 |
İngiliz Argosu |
önüne gelenle yatan kadın |
scrubber i.
|
|
260 |
İngiliz Argosu |
önüne gelenle yatan kadın |
slapper i.
|
|
261 |
İngiliz Argosu |
önüne gelenle yatan tip |
cum bucket i.
|
|
262 |
İngiliz Argosu |
önüne gelenle yatan kadın |
spunk bucket i.
|
|
Anthropology |
|
263 |
Anthropology |
(antik yunan'da) yatan ölü insan temsili |
prothesis i.
|
|