sınırlar - Türkçe İngilizce Sözlük

sınırlar

"sınırlar" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 7 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sınırlar limits i.
The mutual recognition procedure has shown its limits.
Karşılıklı tanıma prosedürü sınırlarını göstermiştir.

More Sentences
sınırlar boundaries i.
When applying the OCM, meanwhile, the competence boundaries set out in the Treaties must be taken into consideration.
Bu arada OCM uygulanırken, Antlaşmalarda belirlenen yetki sınırları dikkate alınmalıdır.

More Sentences
sınırlar frontiers i.
The architecture of the treaties is complex and our work on CFSP is right at the institutional frontiers.
Anlaşmaların mimarisi karmaşıktır ve ODGP'ye ilişkin çalışmalarımız kurumsal sınırların tam ortasındadır.

More Sentences
Law
sınırlar limitations i.
Within the limitations of my speaking time I can mention just the major necessary amendments we adopted in committee.
Konuşma süremin sınırları dahilinde, komitede kabul ettiğimiz başlıca gerekli değişikliklerden bahsedebilirim.

More Sentences
Automotive
sınırlar limits i.
On the contrary, it limits the exercise of power of the future Union.
Aksine, gelecekteki Birliğin yetki kullanımını sınırlar.

More Sentences
General
sınırlar bounds i.
sınırlar confines i.

"sınırlar" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 70 sonuç

Türkçe İngilizce
General
(bazı sınırlar arasında) değişmek range f.
That ranges from 0.3% for my own country and 0.7% of GNP, to finance this European policy.
Bu Avrupa politikasını finanse etmek için kendi ülkem için %0.3 ve GSMH'nin %0.7'si arasında değişmektedir.

More Sentences
Trade/Economic
ulusal sınırlar national borders i.
Moreover, just as aviation users cross borders, safety should not be tied down to national borders either.
Ayrıca, havacılık kullanıcıları nasıl sınırları aşıyorsa, güvenlik de ulusal sınırlara bağlı kalmamalıdır.

More Sentences
Politics
sınırlar sorunu problem of borders i.
I should also like to raise the problem of borders.
Sınırlar sorununu da gündeme getirmek isterim.

More Sentences
ulusal sınırlar national boundaries i.
Quite rightly concern about this crosses national boundaries and the ideological divide.
Haklı olarak bu konudaki endişeler ulusal sınırları ve ideolojik bölünmeyi aşmaktadır.

More Sentences
Insurance
coğrafi sınırlar geographical limits i.
I should like to conclude by looking beyond the impending enlargement, beyond its historical and geographical limits.
Yaklaşan genişlemenin ötesine, tarihi ve coğrafi sınırlarının ötesine bakarak sonuca varmak istiyorum.

More Sentences
General
sınırlar çizen kişi ya da şey demarcator i.
sınırlar (yer için) skirts i.
siyasal sınırlar political boundaries i.
yasal sınırlar legal boundaries i.
toplumsal sınırlar social boundaries i.
özellikle bilimsel önemi olan bir şeyin belirli sınırlar dahilinde tutulduğu ve korunduğu tesis containment facility i.
yetersiz sınırlar nonlimitation i.
gerekli sınırlar compass [obsolete] i.
çevreleyen sınırlar closure [obsolete] i.
belirli sınırlar koyarak kapsam altına almak bracket f.
belirli sınırlar koyarak kapsam dışı bırakmak bracket f.
sınırlar içinde tutmak hold f.
sınırlar içinde kalmak hold f.
belirli sınırlar dahilinde serbestçe hareket etmek play f.
sınırlar içinde tutmak: hapsetmek prescribe f.
belli sınırlar içinde within limits zf.
sınırlar dahilinde in a sort of way zf.
sınırlar dahilinde in a kind of way zf.
Phrasals
belli sınırlar içerisinde hareket etmek stay within bounds f.
belli kurallar/sınırlar/yasalar dahilinde hareket etmek stay within bounds f.
Colloquial
belli sınırlar içinde within limits expr.
makul sınırlar içinde within reasonable bounds expr.
makul sınırlar çerçevesinde within reasonable bounds expr.
Idioms
normal sınırlar arasına getirmek bring within a range f.
normal sınırlar arasına getirmek bring within range f.
belli sınırlar içerisinde kalmak follow the golden mean f.
(bir şeyi) belli sınırlar içerisinde tutmak keep (something) within bounds f.
(birini) sınırlar içerisinde tutmak keep (someone) within bounds f.
(birine) sınırlar koymak keep (someone) within bounds f.
makul sınırlar dahilinde in the ballpark zf.
Trade/Economic
alt ve üst sınırlar arasındaki değişik fiyat oranları scale of rates i.
maaşların arasında değişme gösterdiği alt ve üst sınırlar salary range i.
sınırlar aşan ağlar transnational networks i.
Politics
avrupa birliği göç, dış sınırlar ve iltica stratejik komitesi european union strategic committee on immigration, frontiers and asylum i.
anayasada gösterilen sınırlar constitution limitations i.
milli sınırlar national boundaries i.
sınırlar arası koordinasyonu cross-border coordination i.
soğuk savaş döneminde, doğu asya'daki komünist ülkeler ile kapitalist ve komünist olmayan ülkeleri ayıran politik sınırlar bamboo curtain i.
sınırlar arası sermaye akımları cross-border capital flows i.
sınırlar arası sermaye akımları cross-border financial flows i.
sınırlar arası portföy çıkışları cross-border portfolio outflows i.
sınırlar arası yayılmalar cross-border spillovers i.
sınırlar arası fonlandırma cross-border funding i.
ulusal sınırlar dışındaki istasyonlardan iletilen yayınların korunmasına dair avrupa sözleşmesi european agreement for the prevention of broadcasts transmitted from stations outside national territories i.
Insurance
coğrafi sınırlar territorial limits i.
sigortanın yürürlükte olduğu coğrafi sınırlar territorial limits i.
sigortanın faaliyet gösterdiği coğrafi sınırlar geographical limits i.
Technical
alt ve üst sınırlar lower and upper limits i.
geometrik sınırlar geometric boundaries i.
müsaade edilebilir sınırlar permissible limits i.
yangından korunma ürünlerini bilimsel testler ile belirlenen sınırlar dahilinde kullanma bounding i.
sınırlar arasında karşılaştırmak compare between limits f.
sınırlar içinde korumak confine f.
yoğunluğun belirlenen sınırlar dahilinde olup olmadığını belirlemek için radyasyon yoğunluğunu test etmek monitor f.
Computer
alt ve üst sınırlar arası range i.
sınırlar arasında karşılaştırmak compare between limits f.
sınırlar içerisinde in range expr.
Aeronautic
beklenen sınırlar dahilinde gerçekleşen ya da erişilen nominal s.
Medical
vücut ısısının normal sınırlar içinde olması normothermia i.
Math
(aslında var olmayan ancak) sonsuzdaki sınırlar dahil edilince var kabul edilen ideal s.
Statistics
sıkıştırılmış sınırlar compressed limits i.
Social Sciences
kişisel alan ve sınırlar üzerine incelemeler yapan proxemic s.
Religious
(kilise) katı mezhepsel sınırlar koymadan tüm protestan hristiyanları kucaklayan inclusive s.
Military
hava hedeflerine ateş açarken güvenli olan açısal sınırlar limit of fire i.
ulusal sınırlar dışındaki savaş veya operasyonlara ortak anlaşmalar çerçevesinde sağlanan sivil veya askeri yardım foreign nation support i.