bounds - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bounds

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"bounds" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 5 sonuç

İngilizce Türkçe
General
bounds i. sınır
bounds i. sınırlar
bounds i. sınır hatları
bounds i. sınır çizgileri
bounds i. sınır

"bounds" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 158 sonuç

İngilizce Türkçe
General
butts and bounds i. arazi sınırları
butts and bounds i. arsa sınırları
be within the bounds of possibility f. imkan dahilinde olmak
set bounds to f. sınır koymak
know no bounds f. sınır tanımamak
know no bounds f. ayarını bilmemek
know no bounds f. ayarı olmamak
know no bounds f. ölçüyü kaçırmak
know no bounds f. dozunu kaçırmak
know no bounds f. eğlencede sınır tanımamak
know no bounds f. nerde duracağını bilememek
go beyond bounds f. aşırı gitmek
overstep the bounds of f. -in sınırlarını aşmak
keep within bounds f. belli bir sınırda tutmak
keep within bounds f. aşırıya kaçmamak
exceed the bounds f. ölçüyü aşmak
keep within bounds f. sınırı aşmamak
keep within bounds f. gizlilik içinde hareket etmek
out of bounds s. yasak
out of bounds s. girilmez
out-of-bounds s. belirlenen sınırların dışında olan
out-of-bounds s. kabul edilebilir kural veya standartları ihlal eden
by leaps and bounds zf. şaşırtıcı bir süratle
by leaps and bounds zf. büyük bir hızla
by leaps and bounds zf. çabucak
by leaps and bounds zf. hızla
out-of-bounds zf. sahanın dışında
Phrasals
stay within bounds f. aşırıya kaçmamak
stay within bounds f. haddini aşmamak
stay within bounds f. medeniliğini/kibarlığını korumak
stay within bounds f. belli sınırlar içerisinde hareket etmek
stay within bounds f. sınırlarını bilmek
stay within bounds f. belli kurallara/yasalara uymak
stay within bounds f. belli kurallar/sınırlar/yasalar dahilinde hareket etmek
Phrases
within the bounds of possibility zf. imkanları el verdiği ölçüde
within the bounds of possibility zf. imkanlar dahilinde
within the bounds of possibility zf. imkanların el verdiği ölçüde
within the bounds of possibility zf. olasılık dahilinde
love knows no bounds expr. aşk engel tanımaz
love knows no bounds expr. aşk sınır tanımaz
within the bounds of expr. sınırı dahilinde
within the bounds of expr. şümulü dahilinde
out of bounds expr. yasak bölge
out of bounds expr. yasal yer dışında
Colloquial
know no bounds f. sınır tanımamak
within bounds expr. akla uygun
by leaps and bounds expr. bir solukta
in leaps and bounds expr. bir solukta
by leaps and bounds expr. çok çabuk
in leaps and bounds expr. çok çabuk
by leaps and bounds expr. göz açıp kapatıncaya kadar
in leaps and bounds expr. göz açıp kapatıncaya kadar
education knows no bounds expr. eğitim sınır tanımaz
education knows no bounds expr. eğitimin sınırı yoktur
within reasonable bounds expr. makul sınırlar içinde
within reasonable bounds expr. makul limitler içinde
within reasonable bounds expr. makul sınırlar çerçevesinde
within bounds expr. kabul edilebilir
within bounds expr. sınırlamalar çerçevesinde
Idioms
leaps and bounds i. büyük oran/derece
leaps and bounds i. büyük hız
leaps and bounds i. şaşırtıcı bir sürat
overstep one's bounds f. çizgiyi/sınırını aşmak
overstep the bounds f. çizgiyi/sınırını aşmak
overstep its bounds f. çizgiyi/sınırını aşmak
gain by leaps and bounds f. hızla artmak
increase by leaps and bounds f. hızla artmak
grow by leaps and bounds f. hızla büyümek/gelişmek
know no bounds f. sınır tanımamak
go out-of-bounds f. sahayı sınırlayan çizgilerin dışına çıkmak
get out-of-bounds f. sahayı sınırlayan çizgilerin dışına çıkmak
be out of bounds f. çizginin dışında olmak
be out of bounds f. sınırların dışında olmak
be out of bounds f. hudutların dışında olmak
be out of bounds f. sınırını aşmak
be out of bounds f. sınırları aşmak
be out of bounds f. uygunsuz olmak
be out of bounds f. kabul edilemez olmak
be out of bounds f. yasak olmak
be out of bounds f. izin verilmiyor olmak
keep (something) within bounds f. (bir şeyi) belli sınırlar içerisinde tutmak
keep (something) within bounds f. (bir şeyde) aşırıya kaçmamak
keep (something) within bounds f. (bir şeyi) belli bir sınırda tutmak
keep (something) within bounds f. (bir şeyin) sınırı aşmamasını sağlamak
keep (someone) within bounds f. (birinin) aşırıya kaçmasını engellemek
keep (someone) within bounds f. (birini) sınırlar içerisinde tutmak
keep (someone) within bounds f. (birini) belli kurallar içerisinde tutmak
keep (someone) within bounds f. (birine) sınırlar koymak
keep (someone) within bounds f. (birini) belli kurallara uymaya zorlamak
keep (someone) within bounds f. (birinin) belli kurallara uymasını sağlamak
keep (someone) within bounds f. (birinin) sınırlarını belirlemek
overstep the bounds (of something) f. (bir şeyin) sırını aşmak
overstep the bounds (of something) f. (bir şeyde) çok ileri gitmek
overstep the bounds (of something) f. (bir şeyde) haddini aşmak
overstep the bounds (of something) f. (bir şeyde) çizmeyi aşmak
beat the bounds f. ingiliz bölge kilisesinin sınırlarını yürüyüş törenleri ve çubuklarla işaretlemek
beat the bounds [uk] f. ingiliz bölge kilisesinin sınırlarını yürüyüş törenleri ve çubuklarla işaretlemek
out-of-bounds s. yasak bölge
out-of-bounds s. sahayı sınırlayan çizgilerin dışı
out-of-bounds s. çizginin dışı
out-of-bounds s. sınırların dışı
out-of-bounds s. hudutların dışı
out-of-bounds s. yasaklı
out-of-bounds s. yasak
out of bounds zf. kabul edilebilir kuralların dışında
out of bounds zf. kabul edilebilir standartların dışında
leaps and bounds zf. büyük bir hızla
leaps and bounds zf. şaşırtıcı bir süratle
leaps and bounds zf. çabucak
leaps and bounds zf. hızla
leaps and bounds zf. büyük ölçüde
leaps and bounds zf. çok büyük oranda/derecede
within bounds expr. belli bir dereceye kadar
by leaps and bounds expr. çarçabuk
by leaps and bounds expr. hızla
in leaps and bounds expr. hızla
out of bounds expr. istenen sınırın altında
within the bounds of possibility expr. imkanlar dahilinde
within the bounds of possibility expr. ihtimaller dahilinde
beyond the bounds of expr. olanaklarının dışında
within the bounds of possibility expr. olanaklar çerçevesinde
beyond the bounds of expr. sınırlarının dışında
by leaps and bounds expr. şipşak
out of bounds expr. yetersiz
by leaps and bounds expr. çok büyük oranda/derecede
by/in leaps and bounds expr. büyük bir hızla
by/in leaps and bounds expr. şaşırtıcı bir süratle
by/in leaps and bounds expr. çabucak
by/in leaps and bounds expr. hızla
by/in leaps and bounds expr. bir solukta
by/in leaps and bounds expr. çok çabuk
by/in leaps and bounds expr. göz açıp kapayıncaya kadar
by/in leaps and bounds expr. şipşak
by/in leaps and bounds expr. büyük/yüksek miktarlarda
by/in leaps and bounds expr. büyük ölçüde
Speaking
I don't want to overstep my bounds expr. haddimi aşmak istemem
my love for you knows no bounds expr. sana olan aşkım sınır tanımaz
Law
metes and bounds i. arsanın sınırları
metes and bounds i. arsa sınırları
metes and bounds i. arazi hudutları
metes and bounds i. arazi sınırları
metes and bounds i. arazi sınırı
metes and bounds i. arsa hududu
Computer
out of bounds expr. sınırların dışında
Statistics
bhattacharyya bounds i. bhattacharyya sınırları
Military
successive bounds i. art arda sıçrama
advance by bounds i. sıçrayarak ilerleme
advance by bounds i. sıçramalarla ilerleme
Sport
in-bounds s. birinci ve üçüncü saha çizgileri arasında
within bounds zf. saha sınırları içinde
in bounds zf. saha sınırları içinde
Basketball
out of bounds i. dip ve yan çizgilerin dışı
out of bounds i. saha dışı
out of bounds play i. topu dışardan oyuna sokan takımın kullandığı oyun
Football
knock the ball out of bounds f. topu taca atmak
(ball) to go out of bounds over the sidelines f. top sahayı sınırlayan çizgileri geçmek
throw the ball out of bounds f. topu taca atmak
Slang
way out of bounds i. girilmesi yasak yol