Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Geçmiş
out for
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"out for"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Colloquial
1
Konuşma Dili
out for
expr.
aramaya koyulmuş
2
Konuşma Dili
out for
expr.
arayan
3
Konuşma Dili
out for
expr.
(birşeyin) peşinde
"out for"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
go out for a walk
f.
yürüyüşe çıkmak
General
2
Genel
look out for
f.
dikkat etmek
3
Genel
reach out for
f.
uzanmak
4
Genel
look out for one's own interests
f.
çıkarlarını gözetmek
5
Genel
reach out for
f.
almak üzere uzanmak
6
Genel
look out for
f.
gözetmek
7
Genel
stand out for
f.
ısrar etmek
8
Genel
look out for oneself
f.
çıkarlarını gözetmek
9
Genel
look out for one's own interests
f.
çıkar gözetmek
10
Genel
hold out for
f.
aşırı istemek
11
Genel
look out for oneself
f.
çıkarlarını ön planda tutmak
12
Genel
roll out the dough for baklava
f.
baklava açmak
13
Genel
spell something out for
f.
birine bir şeyi ayrıntılarıyla açıklamak
14
Genel
cry out for
f.
bağırmak
15
Genel
keep an eye out for
f.
bir şey için göz kulak olmak
16
Genel
make out a case for
f.
bir iddianın savunulabilecek yanlarını bulmak
17
Genel
be cut out for
f.
uygun olmak
18
Genel
look out for oneself
f.
kendi çıkarını gözetmek
19
Genel
eat one's heart out for
f.
kendi kendini yemek
20
Genel
throw out the case for lack of evidence
f.
delil yetersizliğinden davayı düşürmek
21
Genel
be singled out for criticism
f.
eleştirilere maruz kalmak
22
Genel
set out for (somewhere)
f.
yoluna düşmek
23
Genel
go out for dinner
f.
yemeğe çıkmak
24
Genel
go out for lunch
f.
yemeğe çıkmak
25
Genel
watch out for
f.
dikkat etmek
26
Genel
watch out for
f.
dikkatli olmak
27
Genel
be cut out for
f.
biçilmiş kaftan olmak
28
Genel
be on the look-out for
f.
aramak
29
Genel
strike out for
f.
-e doğru gitmek
30
Genel
get no advantage out of (a situation) for oneself
f.
çıkarı olmamak
31
Genel
get no benefit out of (a situation) for oneself
f.
çıkarı olmamak
32
Genel
have no advantage out of (a situation) for oneself
f.
çıkarı olmamak
33
Genel
have no benefit out of (a situation) for oneself
f.
çıkarı olmamak
34
Genel
thrown out for consideration
f.
ortaya atılmak
35
Genel
go out for fresh air
f.
temiz havaya çıkmak
36
Genel
go out for fresh air
f.
temiz hava almaya çıkmak
37
Genel
(for lights) to go out
f.
(elektrikler) kesilmek
38
Genel
(for lights) to go out
f.
ışıklar gitmek
39
Genel
(for lights) to go out
f.
ışıklar kesilmek
40
Genel
be out in the cold for hours
f.
saatlerce soğukta dışarıda kalmak
41
Genel
go out for a run
f.
koşuya çıkmak
42
Genel
turn inside out for washing and ironing
f.
yıkamak ve ütülemek için (giysilerin) tersini çevirmek
43
Genel
find the truth out for oneself
f.
gerçeği kendi araştırıp bulmak
44
Genel
give out for adoption
f.
bakılmak üzere evlatlık olarak vermek
45
Genel
stick out for (something)
f.
reddetmek
46
Genel
stick out for (something)
f.
kabul etmemek
47
Genel
stick out for (something)
f.
geri çevirmek
48
Genel
stick out for (something)
f.
reddeylemek
49
Genel
cut out for
s.
biçilmiş kaftan
50
Genel
out for the count
s.
derin uykuda
51
Genel
out for the count
s.
baygın
52
Genel
flat out hell-for-leather
zf.
süratle
53
Genel
flat out hell-for-leather
zf.
hızla
54
Genel
everyone is out for himself
expr.
herkes kendi derdinde
55
Genel
everyone is out for herself
expr.
herkes kendi derdinde
Phrasals
56
Öbek Fiiller
send out for
f.
dışarıdan birşey söylemek (sipariş vermek)
57
Öbek Fiiller
chart something out (for someone or something)
f.
(birine) yol haritası çıkarmak
58
Öbek Fiiller
chart something out (for someone or something)
f.
(biri için) gidilecek yolu planlamak
59
Öbek Fiiller
chart something out (for someone or something)
f.
(biri için) güzergahı belirlemek
60
Öbek Fiiller
be out for
f.
amaçlamak
61
Öbek Fiiller
look out for someone
f.
birine göz kulak olmak
62
Öbek Fiiller
fork out money (for something)
f.
bir şey için ödeme yapmak
63
Öbek Fiiller
fork money out (for something)
f.
bir şey için ödeme yapmak
64
Öbek Fiiller
watch out for someone
f.
birine göz kulak olmak
65
Öbek Fiiller
count someone out for something
f.
birisini bir organizasyona vb dahil etmemek
66
Öbek Fiiller
hit out for something
f.
bir şey için yola çıkmak
67
Öbek Fiiller
fork out money (for something)
f.
bir şey için harcama yapmak
68
Öbek Fiiller
fork money out (for something)
f.
bir şey için harcama yapmak
69
Öbek Fiiller
lay out (money) for something
f.
bir şey için ödeme yapmak
70
Öbek Fiiller
lay out (money) for something
f.
bir şey için harcama yapmak
71
Öbek Fiiller
shell out (money) for something
f.
bir şey için ödeme yapmak
72
Öbek Fiiller
shell out (money) for something
f.
bir şey için harcama yapmak
73
Öbek Fiiller
shell (money) out for something
f.
bir şey için ödeme yapmak
74
Öbek Fiiller
shell (money) out for something
f.
bir şey için harcama yapmak
75
Öbek Fiiller
lay something out for something
f.
birisinin yerine ödemek
76
Öbek Fiiller
hold out for
f.
dayanmak
77
Öbek Fiiller
hold out for
f.
destek vermeye devam etmek
78
Öbek Fiiller
hold out for someone
f.
çekinmek
79
Öbek Fiiller
hold out for someone
f.
geri durmak
80
Öbek Fiiller
be out for
f.
sahip olmayı amaçlamak
81
Öbek Fiiller
hit out for something
f.
şiddetle saldırmak
82
Öbek Fiiller
look out for
f.
sahip çıkmak
83
Öbek Fiiller
try out for
f.
(spor/müzik vb) seçmelere katılmak
84
Öbek Fiiller
turn out for
f.
(toplantıya vb) katılmak
85
Öbek Fiiller
go out for
f.
seçmelere girmek
86
Öbek Fiiller
go out for (something)
f.
(bir şeyi) denemek
87
Öbek Fiiller
go out for (something)
f.
(bir şeyde) şansını denemek
88
Öbek Fiiller
go out for (something)
f.
(bir şeye) katılmaya çalışmak
89
Öbek Fiiller
go out for (something)
f.
(bir şeyin seçmelerine katılmak
90
Öbek Fiiller
go out for (something)
f.
(bir şey) yemek için dışarı çıkmak
91
Öbek Fiiller
go out for (something)
f.
(bir şey) yemek için bir yere gitmek
92
Öbek Fiiller
go out for someone or something
f.
birini/bir şeyi geri getirmek için dışarı çıkmak
93
Öbek Fiiller
go out for someone or something
f.
birini/bir şeyi alıp getirmek için dışarı çıkmak
94
Öbek Fiiller
read someone out (for something)
f.
(bir şey yüzünden) birinin canına okumak
95
Öbek Fiiller
read someone out (for something)
f.
birine (bir şey yüzünden) çıkışmak
96
Öbek Fiiller
read someone out (for something)
f.
birini (bir şey yüzünden) azarlamak
97
Öbek Fiiller
look out for
f.
kollamak
98
Öbek Fiiller
come out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) desteklediğini açıklamak
99
Öbek Fiiller
come out for (someone or something)
f.
(birinden/bir şeyden) yana olmak
100
Öbek Fiiller
come out for (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) arkasında olduğunu dile getirmek
101
Öbek Fiiller
cry out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) istemek
102
Öbek Fiiller
cry out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için ağlamak
103
Öbek Fiiller
cry out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) istediği için ağlamak
104
Öbek Fiiller
cry out for (someone or something)
f.
ağlayarak (birini/bir şeyi) istemek
105
Öbek Fiiller
cry out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye bir şey) için tezahürat yapmak
106
Öbek Fiiller
cry out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi bir şey) için gayretlendirmek
107
Öbek Fiiller
cry out for (something)
f.
(bir şeye) çok ihtiyacı olmak
108
Öbek Fiiller
cry out for (something)
f.
(bir şey) diye bağırmak
109
Öbek Fiiller
cut out for (someone or something)
f.
hızla (birine/bir şeye) doğru gitmek
110
Öbek Fiiller
cut out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) doğru fırlamak/koşmak
111
Öbek Fiiller
cut out for (someone or something)
f.
hemen (birinin/bir şeyin) yanına gitmek
112
Öbek Fiiller
dash out (for something)
f.
(bir şey için) aceleyle çıkmak
113
Öbek Fiiller
dash out (for something)
f.
(bir şey için) fırlayıp gitmek
114
Öbek Fiiller
dash out (for something)
f.
(bir şey için) hemen çıkmak
115
Öbek Fiiller
dash out (for something)
f.
(bir şey için) hemen gidivermek
116
Öbek Fiiller
head out (for something)
f.
(bir şeye doğru) yola çıkmak/koyulmak
117
Öbek Fiiller
hit out for (some place)
f.
(bir yere) doğru yola çıkmak/koyulmak
118
Öbek Fiiller
hold out for (someone or something)
f.
(daha iyi biri/bir şey) için bir teklifi reddetmek
119
Öbek Fiiller
lay out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey için) büyük miktarda para harcamak
120
Öbek Fiiller
lay out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) büyük miktarda para yatırmak/bayılmak
121
Öbek Fiiller
lay out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) büyük miktarda para bağlamak
122
Öbek Fiiller
listen out for (someone or something) [uk]
f.
(birine/bir şeye) dikkat kesilmek
123
Öbek Fiiller
listen out for (someone or something) [uk]
f.
(birine/bir şeye) kulak kesilmek
124
Öbek Fiiller
listen out for (someone or something) [uk]
f.
(birini/bir şeyi) duymaya çalışmak
125
Öbek Fiiller
look out for (something)
f.
(bir şeye) dikkat etmek
126
Öbek Fiiller
look out for (something)
f.
(bir şeye) gözünü açmak
127
Öbek Fiiller
look out for (something)
f.
(bir şey) konusunda uyanık olmak
128
Öbek Fiiller
look out for (someone)
f.
(birini) kollamak
129
Öbek Fiiller
look out for (someone)
f.
(birine) sahip çıkmak
130
Öbek Fiiller
look out for (someone)
f.
(birine) göz kulak olmak
131
Öbek Fiiller
look out for (someone)
f.
(birini) gözetmek
132
Öbek Fiiller
make out for (somewhere or something)
f.
(bir yere/bir şeye) doğru hızla gitmek
133
Öbek Fiiller
make out for (somewhere or something)
f.
(bir yere/bir şeye) doğru fırlayıp gitmek
134
Öbek Fiiller
make out for (somewhere or something)
f.
hemen (bir yere/bir şeye) gitmek/yönelmek
135
Öbek Fiiller
reach out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) uzanmak
136
Öbek Fiiller
reach out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) elini uzatmak
137
Öbek Fiiller
reach out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) davranmak
138
Öbek Fiiller
reach out for (someone)
f.
yardım almak için (birine) ulaşmak
139
Öbek Fiiller
reach out for (someone)
f.
yardım/destek istemek için (biriyle) iletişim kurmak/iletişime geçmek
140
Öbek Fiiller
send (one) out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) alıp getirmesi için (birini) göndermek
141
Öbek Fiiller
send (one) out for (someone or something)
f.
(birini, bir şeyi veya birini) almaya göndermek
142
Öbek Fiiller
send out for (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) getirilmesini istemek
143
Öbek Fiiller
set out (for some place)
f.
(bir yere doğru) yola çıkmak/koyulmak
144
Öbek Fiiller
set out (for some place)
f.
(bir yere gitmek için) yola çıkmak/koyulmak
145
Öbek Fiiller
strike out for (something or some place)
f.
(bir şeye/bir yere) doğru gitmek/yola çıkmak
146
Öbek Fiiller
strike out for (something or some place)
f.
(bir şeye/bir yere) gitmek
147
Öbek Fiiller
watch out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dikkat etmek
148
Öbek Fiiller
watch out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) gözünü dört açmak
149
Öbek Fiiller
watch out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) hazırlıklı olmak
150
Öbek Fiiller
watch out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) gözlemek
151
Öbek Fiiller
watch out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) beklemek
152
Öbek Fiiller
watch out for (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) yolunu gözlemek
153
Öbek Fiiller
watch out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) göz kulak olmak
154
Öbek Fiiller
watch out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakmak
Phrases
155
İfadeler
out of consideration (for someone or something)
expr.
dikkat dışı
156
İfadeler
out of respect for
expr.
hatırına
157
İfadeler
out of respect for
expr.
hatırı için
158
İfadeler
out of regard for
expr.
hatırı için
159
İfadeler
out of regard for somebody
expr.
hatırı için
160
İfadeler
out of regard for
expr.
in hatırı için
161
İfadeler
out of regard for somebody
expr.
in hatırı için
162
İfadeler
out for delivery
expr.
teslimata çıkmış
163
İfadeler
out for delivery
expr.
teslimatta
164
İfadeler
out of respect for
expr.
-e hürmeten
165
İfadeler
out of respect for
expr.
-in hatırı için
166
İfadeler
nothing is working out for me
expr.
benim için hiçbir şey iyi gitmiyor
Colloquial
167
Konuşma Dili
be out for (something)
f.
(terfi, intikam gibi bir şey) peşinde olmak/peşinden koşmak
168
Konuşma Dili
be out for (something)
f.
(bir şey) elde etmek/almak için çok uğraşmak/çalışmak
169
Konuşma Dili
be out for (something)
f.
(bir şey) için dışarıda olmak
170
Konuşma Dili
be out for (something)
f.
(bir şey) için dışarıya çıkmak
171
Konuşma Dili
be out for (something)
f.
bir süreliğine işte/okulda olmamak
172
Konuşma Dili
be out for (something)
f.
bir süre için işe/okula gelememek
173
Konuşma Dili
plan out for months
f.
aylarca planlamak
174
Konuşma Dili
look for a way out
f.
bir çıkış yolu aramak
175
Konuşma Dili
make out a case for
f.
lehinde delil göstermek
176
Konuşma Dili
go out for a drive
f.
arabayla gezintiye çıkmak
177
Konuşma Dili
go out for a drive
f.
çıkıp arabayla gezmek
178
Konuşma Dili
be out for
f.
niyetinde olmak
179
Konuşma Dili
be out for
f.
peşinde olmak
180
Konuşma Dili
be out for
f.
amacında olmak
181
Konuşma Dili
be out for
f.
intikam peşinde olmak
182
Konuşma Dili
be out for
f.
kan gütmek
183
Konuşma Dili
be out for
f.
kana kan istemek
184
Konuşma Dili
be (all) out for something
f.
bir şeyi yapmayı istemek ya da tasarlamak
185
Konuşma Dili
be (all) out for something
f.
bir şeyi yapmayı çok istemek
186
Konuşma Dili
be (all) out for something
f.
bir amaç uğruna çalışmak
187
Konuşma Dili
go all out for something
f.
bir şey için canını dişine takmak
188
Konuşma Dili
go all out for something
f.
bir şey için her yolu denemek
189
Konuşma Dili
go all out for something
f.
bir şey için elinden gelen her şeyi yapmak
190
Konuşma Dili
go all out for something
f.
bir şey için elinden geleni yapmak
191
Konuşma Dili
go all out for something
f.
bir şey için tüm yolları denemek
192
Konuşma Dili
have it out for (one)
f.
(birine) takmak
193
Konuşma Dili
have it out for (one)
f.
(birine) diş bilemek
194
Konuşma Dili
for crying out loud!
expr.
aman tanrım!
195
Konuşma Dili
keep an ear out for those
expr.
bunları duymaya hazırlıklı ol
196
Konuşma Dili
for crying out loud!
expr.
hadi canım!
197
Konuşma Dili
for crying out loud!
expr.
inanamıyorum!
198
Konuşma Dili
do I have to spell it out (for you)
expr.
bunu sana açıklamam mı gerekiyor mu?
199
Konuşma Dili
out for (something)
expr.
(bir şey) peşinde
200
Konuşma Dili
out for (something)
expr.
(bir şeye) ulaşmaya çalışan
201
Konuşma Dili
out for (something)
expr.
(bir şeyi) elde etmeye çalışan
202
Konuşma Dili
out for (something)
expr.
(bir şey) arayan
203
Konuşma Dili
out for (something)
expr.
(bir şey) için dışarı çıkmış
204
Konuşma Dili
that's for me to know and you to find out [cliché]
expr.
biliyorum ama söylemem
205
Konuşma Dili
that's for me to know and you to find out [cliché]
expr.
biliyorum ama bu cevabı sen kendin bul
206
Konuşma Dili
that's for me to know and you to find out [cliché]
expr.
cevabı ben biliyorum ama sen sabret ve öğren
207
Konuşma Dili
for crying out loud!
exclam.
la havle!
Idioms
208
Deyim
looking out for number one
i.
sadece kendi çıkarına bakma
209
Deyim
looking out for number one
i.
öncelikle kendini düşünme
210
Deyim
be out for somebody’s blood
f.
intikam almaya çalışmak
211
Deyim
be out for somebody’s blood
f.
kan gütmek
212
Deyim
be out for somebody’s blood
f.
intikam aramak
213
Deyim
be out for somebody’s blood
f.
kellesini istemek
214
Deyim
be out for somebody’s blood
f.
intikam peşinde olmak
215
Deyim
put out the red carpet (for someone)
f.
kırmızı halılar sermek
216
Deyim
put out the red carpet (for someone)
f.
ayağının altına kırmızı halı sermek
217
Deyim
put out the red carpet (for someone)
f.
yoluna kırmızı halılar sermek
218
Deyim
put out the red carpet (for someone)
f.
krallar gibi karşılamak
219
Deyim
put out the red carpet (for someone)
f.
krallar gibi ağırlamak
220
Deyim
put out the red carpet (for someone)
f.
coşkuyla karşılamak
221
Deyim
put out the red carpet (for someone)
f.
dört başı mamur bir şekilde ağırlamak
222
Deyim
put out the red carpet (for someone)
f.
birini ağırlamak için çok hazırlanmak
223
Deyim
cut out for some place
f.
aceleyle toz olmak
224
Deyim
light out for some place
f.
aceleyle toz olmak
225
Deyim
cry out for
f.
aşırı derecede gereksinim duymak
226
Deyim
come out for someone
f.
birine desteğini açıklamak
227
Deyim
have it out for someone
f.
birine takmak
228
Deyim
be cut out for
f.
biçilmiş kaftan olmak
229
Deyim
put one's prayers out for someone
f.
biri icin dua etmek
230
Deyim
cut out for
f.
biçilmiş kaftan olmak
231
Deyim
have it out for someone
f.
birine diş bilemek
232
Deyim
come out for
f.
dışarı çıkmak
233
Deyim
keep an eye out for something
f.
dikkat etmek
234
Deyim
lay oneself out for
f.
canla başla çalışmak
235
Deyim
be out for the count
f.
derin uykuda olmak
236
Deyim
keep one's eye out (for something)
f.
dikkat etmek
237
Deyim
keep an eye out for
f.
dikkat etmek
238
Deyim
keep an eye out (for something)
f.
dikkat etmek
239
Deyim
have an eye out (for something)
f.
dikkat etmek
240
Deyim
have one's eye out (for something)
f.
dikkat etmek
241
Deyim
have an eye out (for something)
f.
gözden kaçırmamak
242
Deyim
keep an eye out (for something)
f.
gözünü açmak/açık tutmak
243
Deyim
have an eye out (for something)
f.
göz kulak olmak
244
Deyim
keep an eye out for
f.
gözünü açmak/açık tutmak
245
Deyim
come out for a ride
f.
gezintiye çıkmak
246
Deyim
have one's eye out (for something)
f.
göz kulak olmak
247
Deyim
have one's eye out (for something)
f.
gözden kaçırmamak
248
Deyim
keep an eye out for
f.
göz kulak olmak
249
Deyim
have an eye out (for something)
f.
gözünü açmak/açık tutmak
250
Deyim
keep an eye out for something
f.
gözlerini dört açmak
251
Deyim
keep one's eye out (for something)
f.
gözünü açmak/açık tutmak
252
Deyim
keep an eye out for
f.
gözden kaçırmamak
253
Deyim
keep one's eye out (for something)
f.
gözden kaçırmamak
254
Deyim
have one's eye out (for something)
f.
gözünü açmak/açık tutmak
255
Deyim
keep one's eye out (for something)
f.
göz kulak olmak
256
Deyim
keep an eye out (for something)
f.
göz kulak olmak
257
Deyim
keep an eye out (for something)
f.
gözden kaçırmamak
258
Deyim
go all out (for)
f.
elinden geleni yapmak
259
Deyim
keep an eye out for something
f.
göz kulak olmak
260
Deyim
fork some money out (for something)
f.
istemeyerek ödemek
261
Deyim
fork some money out (for something)
f.
istemeyerek elini cebine atmak
262
Deyim
be out for blood
f.
intikam istemek/aramak
263
Deyim
work out for one's own salvation
f.
kendini kurtarmak
264
Deyim
be out for somebody's scalp
f.
kellesini istemek (mecazi)
265
Deyim
be out for the count
f.
kendinden geçmek
266
Deyim
look out for number one
f.
öncelikle kendini düşünmek/kendiyle ilgilenmek
267
Deyim
look out for number one
f.
kendi çıkarına bakmak
268
Deyim
roll out the red carpet for someone
f.
özel ilgi göstermek
269
Deyim
be out for the count
f.
ne olup bittiğinin farkında olamayacak durumda olmak
270
Deyim
carve out a niche for oneself
f.
kendine bir yer edinmek
271
Deyim
be out for blood
f.
kan istemek
272
Deyim
cut out for some place
f.
telaşla ayrılmak/çıkmak
273
Deyim
light out for some place
f.
telaşla ayrılmak/çıkmak
274
Deyim
keep one's eye out (for something)
f.
uyanık/tetikte olmak
275
Deyim
cut out for some place
f.
'-e doğru kirişi kırmak
276
Deyim
act out of concern for someone
f.
(birinin) iyiliğini düşünmek
277
Deyim
have one's eye out (for something)
f.
uyanık/tetikte olmak
278
Deyim
cut out for
f.
(bir şey için) biçilmiş kaftan olmak
279
Deyim
keep an eye out for
f.
uyanık/tetikte olmak
280
Deyim
light out for some place
f.
'-e doğru sıvışmak
281
Deyim
light out for some place
f.
-e doğru kaçmak
282
Deyim
go out for a spin
f.
(bisikletle/arabayla) çıkıp gezmek
283
Deyim
come out for
f.
(belirli bir amaç için) evden çıkmak
284
Deyim
lay something out for something
f.
(bir şey için) (belli bir miktar) para harcamak
285
Deyim
go out for a spin
f.
(bisikletle/arabayla) gezmeye çıkmak
286
Deyim
light out for some place
f.
'-e doğru kirişi kırmak
287
Deyim
keep an eye out (for something)
f.
uyanık/tetikte olmak
288
Deyim
light out for some place
f.
'-e doğru tüymek
289
Deyim
cut out for some place
f.
'-e doğru sıvışmak
290
Deyim
be cut out for
f.
(bir iş için) uygun olmak
291
Deyim
cut out for some place
f.
'-e doğru tüymek
292
Deyim
be cut out for
f.
uygun konumda olmak
293
Deyim
have an eye out (for something)
f.
uyanık/tetikte olmak
294
Deyim
lay out the welcome mat (for one)
f.
sıcak karşılamak
295
Deyim
lay out the welcome mat (for one)
f.
özenle ağırlamak
296
Deyim
lay out the welcome mat (for one)
f.
özenli bir karşılama yapmak
297
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody)
f.
sıcak karşılamak
298
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody)
f.
özenle ağırlamak
299
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody)
f.
özenli bir karşılama yapmak
300
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody)
f.
ziyaretçileri/misafirleri memnun etmeye çalışmak
301
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody)
f.
ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
302
Deyim
put out the welcome mat (for somebody)
f.
sıcak karşılamak
303
Deyim
put out the welcome mat (for somebody)
f.
özenle ağırlamak
304
Deyim
put out the welcome mat (for somebody)
f.
özenli bir karşılama yapmak
305
Deyim
put out the welcome mat (for somebody)
f.
ziyaretçileri/misafirleri memnun etmeye çalışmak
306
Deyim
put out the welcome mat (for somebody)
f.
ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
307
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody)
f.
sıcak karşılamak
308
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody)
f.
özenle ağırlamak
309
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody)
f.
özenli bir karşılama yapmak
310
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody)
f.
ziyaretçileri/misafirleri memnun etmeye çalışmak
311
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody)
f.
ziyaretçilerin/misafirlerin kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
312
Deyim
have an eye out for (someone or something)
f.
(birisi/bir şey) için dikkat kesilmek
313
Deyim
have an eye out for (someone or something)
f.
(birisi/bir şey) için gözünü dört açmak
314
Deyim
have an eye out for (someone or something)
f.
(birisi/bir şey) için uyanık/tetikte olmak
315
Deyim
have (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birisi/bir şey) için dikkat kesilmek
316
Deyim
have (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birisi/bir şey) için gözünü dört açmak
317
Deyim
have (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birisi/bir şey) için uyanık/tetikte olmak
318
Deyim
be out for one's scalp
f.
öcünü almaya çalışmak
319
Deyim
be out for one's scalp
f.
intikam almaya çalışmak
320
Deyim
be out for one's scalp
f.
(birinin) kellesini istemek
321
Deyim
be out for one's scalp
f.
(birinin) kellesinin peşinde olmak
322
Deyim
take out a warrant for (someone)
f.
(birinin) yakalanması için mahkeme emri çıkarmak
323
Deyim
take out a warrant for (someone)
f.
(biri) hakkında yakalama emri çıkarmak
324
Deyim
take out a warrant for (someone)
f.
(birinin) tutuklanması için mahkeme emri çıkarmak
325
Deyim
take out a warrant for (someone)
f.
(biri) hakkında tutuklama emri çıkarmak
326
Deyim
put out a call for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) aradığını ilan etmek
327
Deyim
put out a call for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) arandığına dair bir ilan/duyuru yayınlamak
328
Deyim
put out a call for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) arandığına dair bir ilan/duyuru çıkartmak
329
Deyim
put out a call for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) arandığına dair bir ilan vermek
330
Deyim
put out a call for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) aradığını duyurmak
331
Deyim
put out a call for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) ihtiyacı olduğunu duyurmak
332
Deyim
be out for somebody's blood
f.
intikam almaya çalışmak
333
Deyim
be out for somebody's blood
f.
kan gütmek
334
Deyim
be out for somebody's blood
f.
intikam aramak
335
Deyim
be out for somebody's blood
f.
intikam peşinde olmak
336
Deyim
be out for somebody's blood
f.
kellesini istemek
337
Deyim
be cut out for (something)
f.
(bir şey) için uygun olmak
338
Deyim
be cut out for (something)
f.
(bir şey) için biçilmiş kaftan olmak
339
Deyim
be cut out for somebody/something
f.
biri/bir şey için uygun olmak
340
Deyim
be cut out for somebody/something
f.
biri/bir şey için biçilmiş kaftan olmak
341
Deyim
be not cut out for something
f.
bir şey için uygun olmamak
342
Deyim
be not cut out for something
f.
bir şey için biçilmiş kaftan olmamak
343
Deyim
be not cut out for something
f.
bir şey yapmaya uygun olmamak
344
Deyim
be out for (one's) scalp
f.
intikam peşine düşmek
345
Deyim
be out for (one's) scalp
f.
(birinin) kellesinin peşine düşmek
346
Deyim
be out for (one's) scalp
f.
(birinin) kellesini istemek
347
Deyim
be out of contention (for something)
f.
(bir şeyi) kazanma şansı olmamak
348
Deyim
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
(biri/bir şey için) kendi kendini yemek
349
Deyim
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
(biri/bir şey için) çok üzülmek
350
Deyim
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
(biri/bir şey için) içi içini yemek
351
Deyim
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
(biri/bir şey için) kendini yemek/bitirmek
352
Deyim
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
(biri/bir şey için) yanıp tutuşmak
353
Deyim
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
(biri/bir şey için) içi içini yemek
354
Deyim
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
(biri/bir şey için) yanıp tutuşmak
355
Deyim
eat your heart out (for somebody/something) [uk]
f.
(biri/bir şey için) ölüp bitmek
356
Deyim
go out for a ride
f.
arabayla gezintiye çıkmak
357
Deyim
go out for a ride
f.
çıkıp arabayla gezmek
358
Deyim
go out for a spin (to some place)
f.
bisikletle/arabayla (bir yere) kadar gitmek
359
Deyim
go out for a spin (to some place)
f.
bisikletle/arabayla çıkıp gezmek
360
Deyim
go out for a spin (to some place)
f.
bisikletle/arabayla (yakın bir yere) gitmek/gidip gelmek
361
Deyim
have one's work cut out for (one)
f.
yapacak zor bir işi olmak
362
Deyim
have one's work cut out for (one)
f.
zor bir iş/görev (birini) beklemek
363
Deyim
have one's work cut out for (one)
f.
zor bir görevi olmak
364
Deyim
have one's work cut out for (one)
f.
önünde zor bir iş/görev olmak
365
Deyim
have (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
366
Deyim
have (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dikkat etmek
367
Deyim
have (one's) eye out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için dikkat kesilmek
368
Deyim
have (one's) eye out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için uyanık/tetikte olmak
369
Deyim
have (one's) eye out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için gözünü dört açmak
370
Deyim
have an eye out for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) gözden kaçırmamak
371
Deyim
have an eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) dikkat etmek
372
Deyim
have an eye out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için dikkat kesilmek
373
Deyim
have an eye out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için uyanık/tetikte olmak
374
Deyim
have an eye out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için gözünü dört açmak
375
Deyim
have one's work cut out for one
f.
birinin önünde yapması gereken birçok iş olmak
376
Deyim
have one's work cut out for one
f.
birinin işi başından aşkın olmak
377
Deyim
have one's work cut out for one
f.
birinin işi/görevi zor olmak
378
Deyim
have work cut out for
f.
işi başından aşkın olmak
379
Deyim
have work cut out for
f.
önünde yapması gereken birçok iş olmak
380
Deyim
have work cut out for
f.
işi zor olmak
381
Deyim
have your work cut out for you
f.
işi zor olmak
382
Deyim
have your work cut out for you
f.
baş etmesi zor bir işi olmak
383
Deyim
have your work cut out for you
f.
işi başından aşkın olmak
384
Deyim
keep (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
385
Deyim
keep (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
386
Deyim
keep (one's) eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
387
Deyim
keep (one's) eyes out (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakar olmak
388
Deyim
keep (one's) eyes out (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı uyanık/tetikte olmak
389
Deyim
keep (one's) eyes out (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
390
Deyim
keep an ear out (for someone or something)
f.
(birine/bir şeye) kulak kesilmek
391
Deyim
keep an ear out (for someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) duymaya hazır olmak
392
Deyim
keep an eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü açmak
393
Deyim
keep an eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözü açık olmak
394
Deyim
keep an eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı uyanık olmak
395
Deyim
keep an eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı dikkatli olmak
396
Deyim
keep an eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) karşı gözünü dört açmak
397
Deyim
keep an eye out for (someone or something)
f.
bir gözü (birinin/bir şeyin) üzerinde olmak
398
Deyim
keep an eye out for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) bakarak olmak
399
Deyim
keep an eye out for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için tetikte olmak
400
Deyim
knock oneself out (to do something) (for someone or something)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) kendini paralamak
401
Deyim
knock oneself out (to do something) (for someone or something)
f.
(biri için bir şey yapmak uğruna) canını dişine takmak
402
Deyim
knock oneself out (to do something) (for someone or something)
f.
(biri için bir şey yapacağım diye) bir tarafını yırtmak
403
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) ağırlamak
404
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(ziyaretçileri/misafirleri) memnun etmeye çalışmak
405
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(ziyaretçilerin/misafirlerin) kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
406
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birine) özenli bir karşılama yapmak
407
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) sıcak karşılamak
408
Deyim
lay out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) özenle ağırlamak
409
Deyim
put out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) ağırlamak
410
Deyim
put out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(ziyaretçileri/misafirleri) memnun etmeye çalışmak
411
Deyim
put out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(ziyaretçilerin/misafirlerin) kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
412
Deyim
put out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birine) özenli bir karşılama yapmak
413
Deyim
put out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) sıcak karşılamak
414
Deyim
put out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) özenle ağırlamak
415
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) ağırlamak
416
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(ziyaretçileri/misafirleri) memnun etmeye çalışmak
417
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(ziyaretçilerin/misafirlerin) kendilerini rahat hissetmesi için uğraşmak
418
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birine) özenli bir karşılama yapmak
419
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) sıcak karşılamak
420
Deyim
roll out the welcome mat (for somebody) [us]
f.
(birini) özenle ağırlamak
421
Deyim
look out for numero uno
f.
kendi çıkarına bakmak
422
Deyim
look out for numero uno
f.
öncelikle kendini düşünmek/kendiyle ilgilenmek
423
Deyim
look out for numero uno
f.
önce kendi çıkarını gözetmek
424
Deyim
look out for numero uno
f.
kendi çıkarlarını diğerlerinin önüne koymak
425
Deyim
not be cut out for something
f.
bir şey için uygun olmamak
426
Deyim
not be cut out for something
f.
bir şey için biçilmiş kaftan olmamak
427
Deyim
not be cut out for something
f.
bir şey yapmaya uygun olmamak
428
Deyim
pay (for something) out of pocket
f.
(bir şeyi) cebinden ödemek
429
Deyim
pay (for something) out of pocket
f.
(bir şeyi) cepten ödemek
430
Deyim
pay (for something) out of pocket
f.
(bir şeyi) kendi cebinden ödemek
431
Deyim
put a warrant out for (someone)
f.
(biri) için yakalama emri çıkartmak
432
Deyim
put a warrant out for (someone)
f.
(biri) için tutuklama emri çıkartmak
433
Deyim
put out a warrant for (someone or something)
f.
tutuklama emri çıkartmak
434
Deyim
put out a warrant for (someone or something)
f.
yakalama emri çıkartmak
435
Deyim
put out a warrant for (someone or something)
f.
yasal işlem başlatmak
436
Deyim
swear a warrant out for (someone)
f.
(biri) için yakalama emri çıkarmak
437
Deyim
swear a warrant out for (someone)
f.
(birinin) yakalanması için mahkeme emri çıkarmak
438
Deyim
swear a warrant out for (someone)
f.
(birinin) tutuklanması için mahkeme emri çıkarmak
439
Deyim
swear out a warrant for (someone)
f.
(biri) için yakalama emri çıkarmak
440
Deyim
swear out a warrant for (someone)
f.
(birinin) yakalanması için mahkeme emri çıkarmak
441
Deyim
swear out a warrant for (someone)
f.
(birinin) tutuklanması için mahkeme emri çıkarmak
442
Deyim
work out for the best
f.
her şey düzelmek
443
Deyim
work out for the best
f.
sonuçta her şey güzel olmak
444
Deyim
work out for the best
f.
her şey iyi sonuçlanmak
445
Deyim
work out for the best
f.
her şey yoluna girmek
446
Deyim
work out for the best
f.
iyi şekilde sonuçlanmak
447
Deyim
work out for the best
f.
sonucu iyi olmak
448
Deyim
work out for the best
f.
hayırlısı olmak
449
Deyim
be on the watch out for anything to happen
f.
aportta olmak
450
Deyim
cut out for something
s.
bir şey için biçilmiş kaftan
451
Deyim
cut out for something
s.
bir şey için çok uygun
452
Deyim
the knives are out (for somebody)
expr.
bıçaklar/silahlar çekildi
453
Deyim
the knives are out (for somebody)
expr.
herkes ona yükleniyor
454
Deyim
the knives are out (for somebody)
expr.
darağacı kuruldu
455
Deyim
the knives are out (for somebody)
expr.
bütün silahlar ona yöneltildi
456
Deyim
the knives are out (for somebody)
expr.
eleştirilerin hedefi haline geldi
457
Deyim
the knives are out (for somebody)
expr.
hedef gösterildi
458
Deyim
the knives are out (for somebody)
expr.
(biri için) tehlike çanları çalıyor
459
Deyim
the knives are out (for somebody)
expr.
kara koyun ilan edildi
460
Deyim
the knives are out for someone
expr.
günah keçisi ilan edildi
461
Deyim
the knives are out for someone
expr.
tüm oklar ona döndü
462
Deyim
for crying out loud
expr.
tanrı aşkına
463
Deyim
out of concern for (someone)
expr.
(birinin) iyiliği için
464
Deyim
out of consideration (for someone or something)
expr.
-e hürmeten
465
Deyim
one's work is cut out for one
expr.
yapılması gerekenler belli
466
Deyim
out of consideration (for someone or something)
expr.
-nın hürmetine
467
Deyim
one's work is cut out for one
expr.
birinin önünde yapması gereken birçok iş var
468
Deyim
one's work is cut out for one
expr.
birinin işi başından aşkın
469
Deyim
not cut out for (something)
expr.
(bir şey) yapmaya uygun değil
470
Deyim
not cut out for (something)
expr.
(bir şey) için biçilmiş kaftan değil
471
Deyim
not cut out for (something)
expr.
(bir şey) için uygun değil
472
Deyim
out for blood
expr.
intikam isteyen/arayan
473
Deyim
out for blood
expr.
kan isteyen
474
Deyim
out for blood
expr.
intikam almaya çalışan
475
Deyim
out for blood
expr.
kan güden
476
Deyim
out for blood
expr.
intikam arayan
477
Deyim
somebody up there is looking out for me
expr.
çok şanslıyım
478
Deyim
somebody up there is looking out for me
expr.
şans yüzüme güldü
479
Deyim
somebody up there is looking out for me
expr.
biri benim tarafımda
480
Deyim
somebody up there is looking out for me
expr.
biri benden yana
481
Deyim
somebody up there is looking out for me
expr.
biri beni kolluyor
482
Deyim
somebody up there is looking out for me
expr.
biri yaptıklarımı görüyor/takdir ediyor
Speaking
483
Konuşma
for crying out loud!
expr.
allah rızası için!
484
Konuşma
thank you for taking time out of your busy schedule
expr.
bu kadar işinizin arasında/sıkışık zamanınızda bana zaman ayırdığınız için teşekkür ederim
485
Konuşma
somebody's looking out for you
expr.
birileri sizi kolluyor
486
Konuşma
do I have to spell it out for you?
expr.
bunu sana açıklamalı mıyım?
487
Konuşma
thank you for taking time out of your busy schedule
expr.
bu kadar yoğunluğunuz arasında vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz
488
Konuşma
there's no place like this out there for us
expr.
bizim için dışarıda bunun gibi başka bir yer yok
489
Konuşma
better for you to stay out of it
expr.
buna karışmasan iyi edersin
490
Konuşma
do I have to spell it out (for you)?
expr.
bunu anlaman için daha ne yapmalıyım (resim mi çizeyim/tek tek heceleyeyim mi)?
491
Konuşma
I went out with my friends for a drink on friday
expr.
cuma günü arkadaşlarla içmeye gittim
492
Konuşma
things will work out for the best
expr.
her şey yoluna girecek
493
Konuşma
things have a way of turning out for the best
expr.
her işte bir hayır vardır
494
Konuşma
everything will work out for the best
expr.
her şey yoluna girecek
495
Konuşma
things will work out for the best
expr.
her şey düzelecek
496
Konuşma
everything will work out for the best
expr.
her şey düzelecek
497
Konuşma
I'll be out of the country for two weeks
expr.
iki haftalığına ülke dışında olacağım
498
Konuşma
you'll have your work cut out for you
expr.
işin zor
499
Konuşma
I'll sound it out for you
expr.
senin için yavaş/heceleyerek söyleyeceğim
500
Konuşma
get out of town for a while
expr.
şehir dışına çık bir süreliğine
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of out for
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy