Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Geçmiş
have in
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"have in"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 4 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Phrasals
1
Öbek Fiiller
have in
f.
(birinden) hizmet talep etmek
2
Öbek Fiiller
have in
f.
evine davet etmek
3
Öbek Fiiller
have in
f.
(bir iş için) birini eve getirtmek
4
Öbek Fiiller
have in
f.
hazır bulundurmak
"have in"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
have in mind
f.
hatırında tutmak
2
Genel
have in view
f.
planlamak
3
Genel
have something in prospect
f.
ummak
4
Genel
have one's hand in
f.
karışmak
5
Genel
have faith in god
f.
iman etmek
6
Genel
have its source in
f.
kaynaklanmak
7
Genel
have a finger in every pie
f.
her işte parmağı olmak
8
Genel
have a part in
f.
rol almak
9
Genel
have in reserve
f.
ihtiyat olarak saklamak
10
Genel
have bats in the belfry
f.
aklından zoru olmak
11
Genel
have something in common with someone
f.
biriyle ortak bir özellik taşımak
12
Genel
have a special place in one's heart
f.
birinin kalbinde özel bir yere sahip olmak
13
Genel
have friends in the right places
f.
torpili olmak
14
Genel
have always in stock
f.
eksik etmemek
15
Genel
have one's heart in one's mouth
f.
canı ağzına gelmek
16
Genel
have a tickle in one's throat
f.
gıcık duymak
17
Genel
have a lump in one's throat
f.
boğazı düğümlenmek
18
Genel
have a dispute to be settled in court
f.
mahkemelik olmak
19
Genel
have confidence in
f.
güvenmek
20
Genel
have a share in
f.
payı olmak
21
Genel
have a bee in one's bonnet about something
f.
aklını takmak
22
Genel
have it in for
f.
birine kin beslemek
23
Genel
have an in
f.
bir yerde torpili olmak
24
Genel
have in one's sights
f.
hedeflemek
25
Genel
have blind confidence in
f.
körü körüne inanmak
26
Genel
have one's head in the clouds
f.
aklı bir karış havada olmak
27
Genel
have it in one
f.
yeteneği olmak
28
Genel
have a bee in one's bonnet
f.
aklını takmak
29
Genel
have one's hand in
f.
bulaşmak
30
Genel
have in mind
f.
akılda tutmak
31
Genel
have in mind
f.
niyet etmek
32
Genel
have a bee in one's bonnet
f.
kafasını takmak
33
Genel
have a tickle in one's throat
f.
birinin boğazı gıcıklanmak
34
Genel
have confidence in
f.
güveni olmak
35
Genel
have it in for somebody
f.
takmak
36
Genel
have in stock
f.
bulundurmak
37
Genel
have difficulty in
f.
zorluk çekmek
38
Genel
not have credit in one's phone
f.
telefonunda kontör olmamak
39
Genel
have a foot in both camps
f.
ikili oynamak
40
Genel
have one's heart in one's mouth
f.
yüreği ağzına gelmek
41
Genel
have difficulty in standing
f.
ayakta durmakta zorlanmak
42
Genel
have the last word in
f.
nihai karar/son söz birinin olmak (bir konuda)
43
Genel
have an ace in the hole
f.
elinde kozu olmak
44
Genel
have a bee in one's bonnet
f.
kafaya takmak
45
Genel
have a bee in one's bonnet about something
f.
kafasını takmak
46
Genel
have in mind
f.
aklında olmak
47
Genel
have somebody in one's pocket
f.
parmağında oynatmak
48
Genel
have something in prospect
f.
beklemek
49
Genel
have a hand in
f.
bir işte parmağı olmak
50
Genel
have a bun in the oven
f.
karnı burnunda olmak
51
Genel
have difficulty in standing
f.
ayakta zor durmak
52
Genel
have a snag in plans
f.
altından çapanoğlu çıkmak
53
Genel
have a finger in
f.
parmağı olmak
54
Genel
have a finger in a matter
f.
eli olmak
55
Genel
have a bee in one's bonnet about something
f.
kafaya takmak
56
Genel
have a special place in one's life
f.
hayatında özel bir yere sahip olmak
57
Genel
have confidence in
f.
birine itimadı olmak
58
Genel
have no strength in one's muscles
f.
elinde ayağında dermak olmamak
59
Genel
have a broad repercussion in press
f.
basında geniş yankı bulmak
60
Genel
have a say in a field
f.
alanında söz sahibi olmak
61
Genel
have a crick in one's neck
f.
boynu tutulmak
62
Genel
not to have a care in the world
f.
hiç derdi olmamak
63
Genel
have difficulty in
f.
bir şeyi yapmada zorluk yaşamak
64
Genel
have difficulty in doing something
f.
bir şeyi yapmakta zorluk yaşamak
65
Genel
have more in common with someone
f.
biriyle daha fazla ortak yönleri olmak
66
Genel
have difficulty (in)
f.
güçlük çekmek
67
Genel
(for someone) have a part in
f.
yer almak
68
Genel
have a role in
f.
rol oynamak
69
Genel
have in mind
f.
niyeti olmak
70
Genel
have in view
f.
niyeti olmak
71
Genel
have faith in
f.
inanç duymak
72
Genel
have one's name written in gold letters
f.
adını altın harflerle yazdırmak
73
Genel
have one's name written in letters of gold
f.
adını altın harflerle yazdırmak
74
Genel
have a hand in
f.
parmağı olmak
75
Genel
have one's hand in
f.
parmağı olmak
76
Genel
have a bitter end end in a calamity
f.
acı sonla bitmek
77
Genel
have a bitter end end in a calamity
f.
acı son ile bitmek
78
Genel
have one's hair cut in layers
f.
saçını kat kat kestirmek
79
Genel
have one's hair cut in layers
f.
saçını katlı kestirmek
80
Genel
have bats in the belfry
f.
kafayı çizmek
81
Genel
have bats in the belfry
f.
kafayı yemek
82
Genel
have bats in the belfry
f.
balatayı sıyırmak
83
Genel
have a voice in
f.
-de söz sahibi olmak
84
Genel
have a voice in
f.
-de sözü geçmek
85
Genel
have a run-in with someone
f.
biriyle atışmak
86
Genel
have some say in
f.
-de söz sahibi olmak
87
Genel
have the title to the land (property) registered in one’s name
f.
tapuyu üzerine geçirmek
88
Genel
have the title to the land (property) registered in one’s name
f.
tapuyu üzerine almak
89
Genel
have an interest in
f.
(bir şeyle) ilgilenmek
90
Genel
have cash in hand
f.
parası olmak
91
Genel
have a share in a business
f.
hissedar olmak
92
Genel
have in view
f.
tasavvur etmek
93
Genel
have several characteristics in common
f.
birçok benzer özellik taşımak
94
Genel
have several characteristics in common
f.
benzer özellikleri taşımak
95
Genel
have several characteristics in common
f.
birçok ortak özellik taşımak
96
Genel
have several characteristics in common
f.
benzer özellikler taşımak
97
Genel
have faith in
f.
inanmak
98
Genel
have faith in
f.
güvenmek
99
Genel
have faith in
f.
inancı olmak
100
Genel
have faith in
f.
güveni olmak
101
Genel
have no hesitation in
f.
tereddütü olmamak
102
Genel
have an interest in
f.
ilgilenmek
103
Genel
have an interest in
f.
alakadar olmak
104
Genel
have in tow
f.
yedekte bulundurmak
105
Genel
have a part in
f.
pay sahibi olmak
106
Genel
have in tow
f.
yedeğe almak
107
Genel
have nothing in common
f.
hiçbir ortak yanı bulunmamak
108
Genel
have absolute confidence in something
f.
birşeye güveni tam olmak
109
Genel
have full confidence in something
f.
birşeye güveni tam olmak
110
Genel
have total confidence in something
f.
birşeye güveni tam olmak
111
Genel
have complete confidence in something
f.
birşeye güveni tam olmak
112
Genel
have great difficulty in
f.
çok zorlanmak
113
Genel
have something taken in
f.
elbise daraltmak
114
Genel
have something taken in
f.
elbiseyi daraltmak
115
Genel
have difficulty in
f.
(bir şeyi yapmada) zorlanmak
116
Genel
have little in common
f.
çok az ortak yönleri olmak
117
Genel
have a degree in medicine
f.
tıp diploması olmak
118
Genel
have a strong interest in something
f.
bir şeye aşırı/çok ilgi duymak
119
Genel
have a cramp in one's leg
f.
ayağına kramp girmek
120
Genel
have an experienced lawyer in one's corner
f.
deneyimli bir avukatın desteğini almak
121
Genel
have all sizes and colors in stock
f.
stokunda tüm ebatlarından/boylarından ve renklerinden bulunmak
122
Genel
have difficulty in understanding
f.
anlamakta zorluk çekmek
123
Genel
have little value in itself
f.
fazla bir değeri olmamak
124
Genel
have little faith in drugs
f.
ilaçlara pek güvenmemek
125
Genel
have no such word in one's vocabulary
f.
lügatında öyle bir kelime olmamak
126
Genel
not have such a word in one's vocabulary
f.
lügatında öyle bir kelime olmamak
127
Genel
have a splinter in one's finger
f.
parmağına kıymık batmak
128
Genel
have a hole in one's budget of
f.
bütçesinde ...'lık açık olmak
129
Genel
have difficulty in deciding
f.
karar vermekte zorlanmak
130
Genel
have difficulty in deciding
f.
zor karar vermek
131
Genel
have an interest in
f.
(bir şeye) ilgisi olmak
132
Genel
have sex in public
f.
insan içinde seks yapmak
133
Genel
have confidence in
f.
güven duymak
134
Genel
have trouble in reverse
f.
geri geri gitmede sorun yaşamak
135
Genel
have their origins in
f.
kökenleri...'e dayanmak
136
Genel
have their origins in
f.
kökleri ...e'ye dayanmak
137
Genel
have in common
f.
ortak bir yana sahip olmak
138
Genel
have support in
f.
(bir şey yaparken) destek almak
139
Genel
have a quiet night in
f.
sessiz bir gece geçirmek
140
Genel
have much in common
f.
çok ortak yanı bulunmak
141
Genel
have in contemplation
f.
dikkate almak
142
Genel
have in hand
f.
hakimiyeti altına almak
143
Genel
have in contemplation
f.
göz önünde bulundurmak
144
Genel
have in hand
f.
kontrolü altında tutmak
145
Genel
have in hand
f.
meşgul olmak
146
Genel
have in contemplation
f.
niyetinde olmak
147
Genel
have in hand
f.
iştigal etmek
148
Genel
have a lot in common
f.
birçok ortak özelliği olmak
149
Genel
have many things in common
f.
birçok ortak özelliği olmak
150
Genel
have difficulty in
f.
güçlük çekmek
Phrases
151
İfadeler
I should have stayed in bed
expr.
bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
152
İfadeler
I should have stayed in bed
expr.
yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
153
İfadeler
I should have stayed in bed
expr.
yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
154
İfadeler
I should have stayed in bed
expr.
zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
155
İfadeler
I should have stayed in bed
expr.
yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
156
İfadeler
I should have stayed in bed
expr.
zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
157
İfadeler
I should have stayed in bed
expr.
yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
158
İfadeler
I should have stayed in bed
expr.
keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
159
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
bugün evden hiç çıkmamalıymışım
160
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
161
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
162
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
163
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
164
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
165
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
166
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
167
İfadeler
I should have stood in bed
expr.
keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
168
İfadeler
should have stood in bed
expr.
bugün evden hiç çıkmamalıymışım
169
İfadeler
should have stood in bed
expr.
bugün yataktan hiç çıkmamalıymışım
170
İfadeler
should have stood in bed
expr.
yatağımdan hiç çıkmamalıymışım
171
İfadeler
should have stood in bed
expr.
yataktan çıkmama/kalkmama değmedi
172
İfadeler
should have stood in bed
expr.
zahmet edip de gitmeme/yapmama değmedi
173
İfadeler
should have stood in bed
expr.
yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım da olurdu
174
İfadeler
should have stood in bed
expr.
zahmet edip gelmesem de/yapmasam da olurmuş
175
İfadeler
should have stood in bed
expr.
yataktan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım daha iyi olurdu
176
İfadeler
should have stood in bed
expr.
keşke yatağımdan hiç çıkmasaydım/kalkmasaydım
177
İfadeler
we have one suspect in custody
expr.
gözaltında bir şüpheli var
178
İfadeler
in case you have noticed
expr.
fark ettiysen
179
İfadeler
in case you have noticed
expr.
fark ettiyseniz
180
İfadeler
i have a feeling in my guts that
expr.
içimden bir ses diyor ki
181
İfadeler
in witness whereof i have hereunto set my hand affixed my seal this
expr.
imzam ve mührüm buna tanıktır
Proverb
182
Atasözü
(one) has made (one's) bed and (one) will have to lie in it
kendi düşen ağlamaz
183
Atasözü
don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes
yaşamadan yargılama
184
Atasözü
don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes
birini anlayıp dinlemeden yargılama
185
Atasözü
don't judge a man until you have walked (a mile) in his shoes
kendini birinin yerine koymadan yargılama
186
Atasözü
you have made your bed and must lie in it
kendi düşen ağlamaz
Colloquial
187
Konuşma Dili
have bats in the belfry
f.
aklından zoru olmak
188
Konuşma Dili
have one thing in common
f.
bir ortak noktası olmak
189
Konuşma Dili
have bats in the belfry
f.
çıldırmak
190
Konuşma Dili
have bats in the belfry
f.
deli olmak
191
Konuşma Dili
have bats in the belfry
f.
fıttırmak
192
Konuşma Dili
have bats in the belfry
f.
kafayı yemek
193
Konuşma Dili
have bats in the belfry
f.
kafayı üşütmek
194
Konuşma Dili
have certain problems in the class
f.
sınıf içinde bazı sorunlar yaşamak
195
Konuşma Dili
have bats in the belfry
f.
tırlatmak
196
Konuşma Dili
have someone in
f.
birini evine kabul etmek
197
Konuşma Dili
have someone in
f.
birini evine davet etmek
198
Konuşma Dili
have someone in
f.
birini evine çağırmak
199
Konuşma Dili
have got it in (one)
f.
(birinin) içinde olmak
200
Konuşma Dili
have got it in (one)
f.
belli bir yeteneğe sahip olmak
201
Konuşma Dili
have got it in (one)
f.
bir yeteneği içinde barındırmak
202
Konuşma Dili
have it (all) over someone or something (in something)
f.
(bir şeyde) birinden/bir şeyden çok daha iyi olmak
203
Konuşma Dili
have it (all) over someone or something (in something)
f.
(bir şeyde) birinden/bir şeyden açık ara üstün olmak
204
Konuşma Dili
have it (all) over someone or something (in something)
f.
(bir şeyde) birini/bir şeyi solda sıfır bırakmak
205
Konuşma Dili
have it (all) over someone or something (in something)
f.
(bir şeyde) birini/bir şeyi ezmek
206
Konuşma Dili
have one's heart in it
f.
hevesli olmak
207
Konuşma Dili
have one's heart in it
f.
istekle yapmak
208
Konuşma Dili
have one's heart in it
f.
dört elle sarılmak
209
Konuşma Dili
have one's heart in it
f.
içten istemek
210
Konuşma Dili
have one's heart in it
f.
gönülden yapmak
211
Konuşma Dili
have got it in for (someone)
f.
(birine) takmak
212
Konuşma Dili
have got it in for (someone)
f.
(birine) kafayı takmak
213
Konuşma Dili
have got it in for (someone)
f.
(birine) garezi olmak
214
Konuşma Dili
have got it in for (someone)
f.
(birine) karşı hıncı olmak
215
Konuşma Dili
have got it in for (someone)
f.
(birine) karşı kin beslemek
216
Konuşma Dili
have got it in for (someone)
f.
(biriyle) uğraşmak
217
Konuşma Dili
have it in you
f.
'de böyle bir kapasitesi olmak
218
Konuşma Dili
have an in with (someone)
f.
(birinden) torpilli olmak
219
Konuşma Dili
have an in with (someone)
f.
(birinden) torpili olmak
220
Konuşma Dili
have an in with (someone)
f.
yüksek bir mevkideki (birini) tanımak
221
Konuşma Dili
have an in with (someone)
f.
güçlü bir konumdaki (biriyle) iletişimi/bağlantısı olmak
222
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma yeteneği olmak
223
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma becerisi içinde olmak
224
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
225
Konuşma Dili
have it in you (to do something)
f.
(bir şey yapma) yeteneği olmak
226
Konuşma Dili
have it in you (to do something)
f.
(bir şey yapma) becerisi içinde olmak
227
Konuşma Dili
have it in you (to do something)
f.
(bir şey yapma) yeteneğini içinde barındırmak
228
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
birinin bir şey yapma yeteneği olmak
229
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma becerisi birinin içinde olmak
230
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
231
Konuşma Dili
have it in mind to do something
f.
bir şey yapmak aklında olmak
232
Konuşma Dili
have it in mind to do something
f.
bir şey yapmaya niyeti olmak
233
Konuşma Dili
have it in mind to do something
f.
bir şey yapmayı düşünmek
234
Konuşma Dili
have it in one to do
f.
yapma yeteneği olmak
235
Konuşma Dili
have it in one to do
f.
yapma becerisine sahip olmak
236
Konuşma Dili
have it in one to do
f.
yapmak birinin içinde olmak
237
Konuşma Dili
have it in one to do
f.
yapma yeteneğini içinde barındırmak
238
Konuşma Dili
have it in one to do
f.
yapma kapasitesi olmak
239
Konuşma Dili
have it in one to do
f.
yapma potansiyeli olmak
240
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma yeteneği olmak
241
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
242
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
243
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma kapasitesi olmak
244
Konuşma Dili
have it in one to do something
f.
bir şey yapma potansiyeli olmak
245
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma yeteneği olmak
246
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
247
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
248
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma yeteneğini içinde barındırmak
249
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma kapasitesi olmak
250
Konuşma Dili
have it in you to do something
f.
bir şey yapma potansiyeli olmak
251
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma becerisine sahip olmak
252
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapmak birinin içinde olmak
253
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma kapasitesi olmak
254
Konuşma Dili
have (got) it in you to do something
f.
bir şey yapma potansiyeli olmak
255
Konuşma Dili
doesn't have enough sense to come in out of the rain
expr.
akılsızın teki
256
Konuşma Dili
come in and have a seat
expr.
buyrun gelin oturun
257
Konuşma Dili
have bats in the belfry
expr.
delilik
258
Konuşma Dili
doesn't have enough sense to come in out of the rain
expr.
hiç aklı yok
259
Konuşma Dili
have we ever met in real life?
expr.
gerçek hayatta karşılaştık mı hiç?
260
Konuşma Dili
in case you have noticed
expr.
fark ettiysen
261
Konuşma Dili
have we ever met in real life?
expr.
gerçek hayatta tanıştık mı hiç?
262
Konuşma Dili
not that i have any intention in marrying with her/him
expr.
gerçi onunla evlenmeye de niyetim yok elbette
263
Konuşma Dili
doesn't have enough sense to come in out of the rain
expr.
iki gıdım aklı yok
264
Konuşma Dili
have i offended you in some way?
expr.
yoksa seni kırdım mı?
265
Konuşma Dili
what does that have to do with the price of tea in china?
expr.
ne alaka?
266
Konuşma Dili
what does that have to do with the price of tea in china?
expr.
ne alakası var?
267
Konuşma Dili
what does that have to do with the price of tea in china?
expr.
alakaya çay demle?
268
Konuşma Dili
what does that have to do with the price of tea in china?
expr.
ne ilgisi var?
269
Konuşma Dili
what does that have to do with the price of tea in china?
expr.
kel alaka?
Idioms
270
Deyim
have the game in one's hand
i.
kazanılması kesin olan şey
271
Deyim
have (one's) nose in a book
f.
kitaplara dalmak
272
Deyim
have a say (in something)
f.
söz sahibi olmak
273
Deyim
have a say (in something)
f.
sözü geçmek
274
Deyim
have a say (in something)
f.
nüfuzlu olmak
275
Deyim
have a say (in something)
f.
etkisi olmak
276
Deyim
have a bee in the bonnet
f.
bir şey ile aklını bozmak
277
Deyim
have a bee in the head
f.
sinirli olmak
278
Deyim
have a brick in one's hat
f.
sarhoş olmak
279
Deyim
have in the heart
f.
amaçlamak
280
Deyim
have the cards in one's own hands
f.
kazanan ata oynamak
281
Deyim
have the heart in the mouth
f.
ödü kopmak
282
Deyim
have a bee in the head
f.
aceleci olmak
283
Deyim
have a bee in the bonnet
f.
kafaya takmak
284
Deyim
have in the heart
f.
niyet etmek
285
Deyim
have the heart in the mouth
f.
yüreği ağzına gelmek
286
Deyim
have a bee in the head
f.
hafif deli olmak
287
Deyim
have a bee in the bonnet
f.
takıntılı olmak
288
Deyim
have in the heart
f.
tasarlamak
289
Deyim
have in the heart
f.
planlamak
290
Deyim
have (one's) nose in a magazine
f.
sürekli okumak
291
Deyim
have (one's) nose in a magazine
f.
kafasını dergisinden kaldırmamak
292
Deyim
have (one's) nose in a magazine
f.
dergiye dalıp gitmek
293
Deyim
have a light bulb go off in (one's) brain
f.
kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
294
Deyim
have a light bulb go off in (one's) brain
f.
beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
295
Deyim
have a moonflaw in the brain
f.
ay çıkınca tuhaf davranışlar sergilemek
296
Deyim
have a light bulb go on in (one's) brain
f.
kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
297
Deyim
have a light bulb go on in (one's) brain
f.
beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
298
Deyim
have a light bulb go on (in (one's) head)
f.
kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
299
Deyim
have a light bulb go on (in (one's) head)
f.
beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
300
Deyim
have a light bulb go off (in (one's) head)
f.
kafasında birden bir ışık yanmak/çakmak
301
Deyim
have a light bulb go off (in (one's) head)
f.
beyninde/kafasında şimşek/şimşekler çakmak
302
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
para harcama isteği duymak
303
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebindeki/elindeki parayı tutamamak
304
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebindeki/elindeki parayı illa harcamak
305
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebinde para durmamak
306
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
har vurup harman savurmak
307
Deyim
have money burning a hole in (one's) pocket
f.
cebi delik olmak
308
Deyim
have windmills in (one's) head
f.
hayal kurmak
309
Deyim
have windmills in (one's) head
f.
hayaller aleminde yaşamak
310
Deyim
have a skeleton in the closet
f.
utanılacak bir sırrı olmak
311
Deyim
have skeleton in the closet
f.
utanılacak bir sırrı olmak
312
Deyim
have a skeleton in one's closet
f.
utanılacak bir sırrı olmak
313
Deyim
have skeleton in one's closet
f.
utanılacak bir sırrı olmak
314
Deyim
have skeletons in one's closet
f.
utanılacak bir sırrı olmak
315
Deyim
have skeletons in the closet
f.
utanılacak bir sırrı olmak
316
Deyim
have one's hand in the cookie jar
f.
çalıştığı işletmeden para çalmak
317
Deyim
have one's hand in the cookie jar
f.
patronu tırtıklamak
318
Deyim
have one's hand in the cookie jar
f.
kasadan para çalmak
319
Deyim
have (one's) hand in the cookie jar
f.
kirli işlere bulaşmak
320
Deyim
have (one's) hand in the cookie jar
f.
rüşvet almak
321
Deyim
have (one's) hand in the cookie jar
f.
yolsuzluk yapmak
322
Deyim
have one's fingers in the till
f.
suçüstü yakalamak
323
Deyim
have one's fingers in the till
f.
para çalarken yakalamak
324
Deyim
have one's fingers in the till
f.
para çaldığını anlamak
325
Deyim
have (someone) laughing in the aisles
f.
deli gibi güldürmek
326
Deyim
have (someone) laughing in the aisles
f.
deli gibi kahkaha attırmak
327
Deyim
have (someone) laughing in the aisles
f.
kahkahalara boğmak
328
Deyim
have (someone) laughing in the aisles
f.
gülmekten kırmak/çatlatmak
329
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
açık kapısı olmamak
330
Deyim
have got one's mind in the gutter
f.
açık saçık konuşmak
331
Deyim
have one's mind in the gutter
f.
açık saçık konuşmak
332
Deyim
have a bee in one's bonnet
f.
aklında tuhaf bir fikir olmak
333
Deyim
have bees in one's head
f.
aklında tuhaf bir fikir olmak
334
Deyim
have a maggot in one's brain
f.
aklından zoru olmak
335
Deyim
have a maggot in one's mind
f.
aklından zoru olmak
336
Deyim
have rocks in one's head
f.
aklından zoru olmak
337
Deyim
have bats in the belfry
f.
aklından zoru olmak
338
Deyim
have bats in one's belfry
f.
aklından zoru olmak
339
Deyim
have something in the back of someone's mind
f.
aklının bir köşesinde bulundurmak
340
Deyim
have something in the back of someone's mind
f.
aklının köşesinde bulundurmak
341
Deyim
have rocks in one's head
f.
aptalca davranmak
342
Deyim
not have a shy bone in one's body
f.
ar damarı çatlamak
343
Deyim
have eyes in the back of one's head
f.
arkada gözü olmak
344
Deyim
have eyes in the back of one's head
f.
arkasında gözleri olmak
345
Deyim
have one's heart in one's mouth
f.
aşırı heyecan/coşku duymak
346
Deyim
have one's heart in one's mouth
f.
aşırı heyecanlı bir mizaca sahip olmak
347
Deyim
have one's heart in one's boots
f.
aşırı heyecanlı bir mizaca sahip olmak
348
Deyim
have marbles in one's mouth
f.
atıp tutmak
349
Deyim
have a plum in one's mouth
f.
atıp tutmak
350
Deyim
have one's head in the clouds
f.
ayakları yere basmamak
351
Deyim
have many irons in the fire
f.
aynı anda bir sürü değişik işle uğraşmak
352
Deyim
have a finger in every pie
f.
aynı anda bir sürü işle uğraşmak
353
Deyim
have many irons in the fire
f.
aynı anda bir sürü planı olmak
354
Deyim
keep/have balls in the air
f.
aynı anda birçok iş yapmak
355
Deyim
have one's words stick in one's throat
f.
boğazında düğümlenmek
356
Deyim
have windmills in one's head
f.
başında kavak yelleri esmek
357
Deyim
have a storm in a teacup
f.
bir bardak suda fırtına koparmak
358
Deyim
have a hand in something
f.
bir şeyde payı olmak
359
Deyim
have a lump in the throat
f.
boğazı düğümlenmek
360
Deyim
have someone in one's spell
f.
birini büyülemek
361
Deyim
have a part in something
f.
bir şeyde parmağı olmak
362
Deyim
have someone in the palm of one's hand
f.
birisini avucunun içine almak
363
Deyim
have someone in one's spell
f.
birini etkisi altına almak
364
Deyim
have one's nose in the air
f.
burnu havada olmak
365
Deyim
have one's head in the clouds
f.
başında kavak yelleri esmek
366
Deyim
have bats in one's belfry
f.
bir tahtası eksik olmak
367
Deyim
have a run-in with someone
f.
biriyle arası bozuk olmak
368
Deyim
have rocks in one's head
f.
bir tahtası eksik olmak
369
Deyim
have one foot in the grave
f.
bir ayağı mezarda olmak
370
Deyim
have fire in one's belly
f.
bir şeyi yapmaya çok istekli olmak
371
Deyim
have a part in something
f.
bir şeyde eli olmak
372
Deyim
have a bun in the oven
f.
bebek beklemek
373
Deyim
have somebody in the palm of one's hand
f.
birini kontrolü altında tutmak
374
Deyim
have someone in one's spell
f.
birini çekim alanına almak
375
Deyim
have a word in somebody's ear
f.
biriyle özel konuşmak
376
Deyim
have got it made in the shade
f.
başarmak
377
Deyim
have a bee in one's bonnet
f.
bir şey ile aklını bozmak
378
Deyim
have fire in one's belly
f.
bir şeyi yapmak için yanıp tutuşmak
379
Deyim
have one's head in the sand
f.
başını kuma gömmek
380
Deyim
have one in the oven
f.
bir bebeğe hamile olmak
381
Deyim
have someone in one's pocket
f.
birini parmağında oynatmak
382
Deyim
have several irons in the fire
f.
birkaç değişik faaliyeti aynı anda yürütmek
383
Deyim
have a lump in one's throat
f.
boğazı düğümlenmek
384
Deyim
have something in common (with)
f.
bazı ortak yanları olmak/bulunmak
385
Deyim
have a frog in one's throat
f.
boğazı gıcık yapmak
386
Deyim
have someone in the palm of one's hand
f.
birisini denetimi altında bulundurmak
387
Deyim
have someone in one's sights
f.
birini gözüne kestirmek
388
Deyim
have a place in something
f.
bir şeyde rolü/yeri/payı olmak
389
Deyim
have it made in the shade
f.
başarmak
390
Deyim
have a run-in with someone
f.
biriyle papaz olmak
391
Deyim
have bats in the belfry
f.
balataları sıyırmak
392
Deyim
have one's head in the clouds
f.
bulutlarda gezinmek
393
Deyim
not have a pot to piss in
f.
bir dikili ağacı olmamak
394
Deyim
have the ball in one's court
f.
bir işi yapma sorumluluğu gelmek
395
Deyim
have it in for
f.
bile bile zarar vermek istemek
396
Deyim
have got one's ass in a sling
f.
başı ciddi şekilde belada olmak
397
Deyim
have one foot in the grave
f.
bir gözü toprağa bakmak
398
Deyim
have fire in the belly
f.
bir şeyi yapmak için yanıp tutuşmak
399
Deyim
have someone in one's corner
f.
birinin desteğini almak
400
Deyim
have something in one's sights
f.
bir şeyi hedefine almak
401
Deyim
have something in one's sights
f.
bir şeyi hedeflemek
402
Deyim
have a part in something
f.
bir şeyde payı olmak
403
Deyim
have someone in one's spell
f.
birini çok etkilemek
404
Deyim
have fire in the belly
f.
bir şeyi yapmaya çok istekli olmak
405
Deyim
have faith in someone
f.
birine inancı olmak
406
Deyim
have a frog in one's throat
f.
boğazında gıcık olmak
407
Deyim
have a word in somebody's ear
f.
birisinin kulağına eğilip (gizli) bir şey söylemek
408
Deyim
have one foot in the grave
f.
bir ayağı çukurda olmak
409
Deyim
have someone in one's pocket
f.
birini avucunun içine almak
410
Deyim
have it in one
f.
beceriye sahip olmak
411
Deyim
have one in the oven
f.
bebek beklemek
412
Deyim
have one's words stick in one's throat
f.
boğazı düğümlenmek
413
Deyim
have someone in the palm of one's hand
f.
birini avucunun içinde tutmak
414
Deyim
have one's ass in a sling
f.
başı ciddi şekilde belada olmak
415
Deyim
have something in common
f.
bir/bazı ortak noktaları bulunmak
416
Deyim
have a lot in common with somebody
f.
birisiyle birçok ortak özelliğe sahip olmak
417
Deyim
have a keen interest in something
f.
bir şeye aşırı/çok ilgi duymak
418
Deyim
not have a pot to piss in
f.
çok fakir olmak
419
Deyim
have someone in one's corner
f.
destekleyeni olmak
420
Deyim
have one's fingers in the till
f.
çalıştığı şirketten para çalmak
421
Deyim
not have a care in the world
f.
dünya umrunda olmamak
422
Deyim
have something burning a hole in your pocket
f.
cebi delik olmak
423
Deyim
have one's finger in the pie
f.
çorbada tuzu olmak
424
Deyim
have a death adder in one's pocket
f.
cebinde akrep olmak
425
Deyim
have it in for someone
f.
diş bilemek
426
Deyim
have one's heart in one's boots
f.
çok korkmak
427
Deyim
not have a care in the world
f.
çok rahat ve gamsız olmak
428
Deyim
have a death adder in one's pocket
f.
cebinde akrep beslemek
429
Deyim
have something in order
f.
düzenli tutmak
430
Deyim
not to have a bad bone in one's body
f.
çok iyi niyetli olmak
431
Deyim
have fire in the belly
f.
çok azimli olmak
432
Deyim
have one's heart in
f.
dört elle sarılmak
433
Deyim
have it in for
f.
canını yakmak
434
Deyim
have many irons in the fire
f.
değişik alanlarda aynı anda değişik işler yapmak
435
Deyim
have all the time in the world
f.
çok zamanı olmak
436
Deyim
have all the time in the world
f.
dünya kadar vakti olmak
437
Deyim
have the game in one's hand
f.
çantada keklik
438
Deyim
have one's heart in one's mouth
f.
çok korkmak
439
Deyim
have one's hand in the till
f.
çalıştığı şirketten para çalmak
440
Deyim
have a hand in
f.
çorbada tuzu olmak
441
Deyim
have one's finger in the till
f.
çalıştığı şirketten para çalmak
442
Deyim
have one's heart in
f.
çok hevesi olmak
443
Deyim
have a hand in
f.
çorbada tuzu bulunmak
444
Deyim
have one's head in the sand like an ostrich
f.
devekuşu gibi başını kuma gömmek
445
Deyim
have one's finger in too many pies
f.
çok fazla/bin/kırk/her tarakta bezi olmak
446
Deyim
have one's head in the clouds
f.
düş dünyasında yaşamak
447
Deyim
have fire in one's belly
f.
çok azimli olmak
448
Deyim
have one's ducks in a row
f.
deveyi düze çıkarmak
449
Deyim
have one's finger in the pie
f.
çorbada tuzu bulunmak
450
Deyim
have a soft spot in one's heart for (someone)
f.
düşkün olmak
451
Deyim
have one's heart in one's mouth
f.
çok endişeli olmak
452
Deyim
not have a stick in this world
f.
dikili ağacı olmamak
453
Deyim
have a finger in the pie
f.
çorbada tuzu bulunmak
454
Deyim
have one's head in the sand like an ostrich
f.
devekuşu gibi başını kuma sokmak
455
Deyim
not have a care in the world
f.
dünya yansa umrunda olmamak
456
Deyim
have somebody in your sights
f.
göz koymak
457
Deyim
have ants in one's pants
f.
huzursuz veya sabırsız olmak
458
Deyim
not have a hope in hell
f.
hiç umudu olmamak
459
Deyim
have one's head in the clouds
f.
hayal aleminde yaşamak
460
Deyim
have several irons in the fire
f.
elde birden fazla seçenek bulundurmak
461
Deyim
have it made in the shade
f.
hayatı kurtulmak
462
Deyim
have somebody in your sights
f.
görüş mesafesine almak veya hedeflenmek
463
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
hiçbir şansı kalmamak
464
Deyim
have one foot in the grave
f.
gözü toprağa bakmak
465
Deyim
have one foot in the grave
f.
gidici olmak
466
Deyim
have a bun in the oven
f.
hamile kalmak
467
Deyim
don't have a pot to piss in
f.
fakirlik fukaralık içinde kıvranmak
468
Deyim
have one's ducks in a row
f.
hazırlıklarını tamamlamak
469
Deyim
have a bun in the oven
f.
hamile olmak
470
Deyim
have something in one's sights
f.
gözüne kestirmek
471
Deyim
have a lie-in
f.
geç saatlere kadar yatakta çıkmamak
472
Deyim
have stars in one's eyes
f.
gözü yükseklerde olmak
473
Deyim
have a finger in every pie
f.
her köfteye maydanoz olmak
474
Deyim
have a hand in
f.
emeği geçmek
475
Deyim
have ants in the pants
f.
götünde kurt olmak
476
Deyim
have somebody rolling in the aisles
f.
gülmekten yerlere yatırmak
477
Deyim
have got it made in the shade
f.
hayatı kurtulmak
478
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
hiç şansı olmamak
479
Deyim
have them rolling in the aisles
f.
gülmekten yerlere yatırmak
480
Deyim
have a death adder in one's pocket
f.
günahını vermemek
481
Deyim
have in hand
f.
el koymak
482
Deyim
have it in one
f.
gerekli cesareti olmak
483
Deyim
have one's name inscribed in the book of life
f.
hakk'ın rahmetine kavuşmak
484
Deyim
have ants in one's pants
f.
huzursuz halde olmak
485
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
hiç umudu olmamak
486
Deyim
not have a hope in hell
f.
hiç şansı olmamak
487
Deyim
have a lie-in
f.
geç saatlere kadar yatakta oyalanmak
488
Deyim
have as much chance as a one-legged man in a butt kicking contest
f.
hiç şansı olmamak
489
Deyim
have marbles in one's mouth
f.
havalı havalı konuşmak
490
Deyim
have a finger in every pie
f.
her tarakta bezi olmak
491
Deyim
have ants in the pants
f.
endişeden kıvranmak
492
Deyim
have a plum in one's mouth
f.
havalı havalı konuşmak
493
Deyim
have bats in one's belfry
f.
garip davranmak
494
Deyim
not have a snowball's chance in hell of winning
f.
hiç kazanma şansı olmamak
495
Deyim
have one foot in the grave
f.
elden ayaktan düşmek
496
Deyim
don't have a pot to piss in
f.
fakirlikten kırılmak
497
Deyim
not have a cat in hell's chance
f.
hiçbir şansı olmamak
498
Deyim
have in hand
f.
ele almak
499
Deyim
have a finger in every pie
f.
her işe bulaşmak
500
Deyim
not have a snowball's chance in hell
f.
hiç şansı olmamak
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of have in
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy