|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
drop i.
|
düşüş |
|
There was a dramatic drop in temperatures throughout the country.
Ülke genelinde sıcaklıklarda çarpıcı bir düşüş yaşandı.
More Sentences
|
2 |
Yaygın Kullanım |
drop i.
|
düşme |
|
This phone can survive a 15-meter drop.
Bu telefon 15 metreden düşmeye dayanıklıdır.
More Sentences
|
3 |
Yaygın Kullanım |
drop i.
|
damla |
|
A drop of sweat ran down his forehead.
Alnından bir damla ter aktı.
More Sentences
|
4 |
Yaygın Kullanım |
drop f.
|
düşmek |
|
In recent years our number of miners has dropped from twenty-four thousand to around eight thousand.
Son yıllarda madenci sayımız yirmi dört binden sekiz bin civarına düşmüştür.
More Sentences
|
5 |
Yaygın Kullanım |
drop f.
|
düşürmek |
|
He accidentally dropped his phone and broke it.
Yanlışlıkla telefonunu düşürüp kırmış.
More Sentences
|
General |
|
6 |
Genel |
drop i.
|
azalma |
|
This has led to a drop in consumption by 31%.
Bu da tüketimin %31 oranında azalmasına yol açmıştır.
More Sentences
|
7 |
Genel |
drop i.
|
damla |
|
LIFE is just a drop in the ocean of European policy.
LIFE, Avrupa politikasının okyanusunda sadece bir damladır.
More Sentences
|
8 |
Genel |
drop i.
|
bir damla |
|
Add ice and a drop of mint-flavored liqueur for a more fresh taste.
Daha taze bir tat için buz ve bir damla nane aromalı likör ekleyin.
More Sentences
|
9 |
Genel |
drop i.
|
teslimat |
|
My last drop today is boxes of clothes for the homeless shelter.
Bugünkü son teslimatım, evsizler barınağına gidecek giysi kutuları.
More Sentences
|
10 |
Genel |
drop f.
|
kesilmek |
|
Any violations should be penalised by a drop in financial support.
Herhangi bir ihlal, mali desteğin kesilmesiyle cezalandırılmalıdır.
More Sentences
|
11 |
Genel |
drop f.
|
alçaltmak |
|
He dropped his voice.
Sesini alçalttı.
More Sentences
|
12 |
Genel |
drop f.
|
atmak |
|
Drop that space gun or I'll shoot, like so.
At uzay tabancasını yoksa seni vururum, işte böyle.
More Sentences
|
13 |
Genel |
drop f.
|
düşürmek |
|
Perhaps we should focus on the fact that the prosecution is now recommending that the charges against her be dropped.
Belki de savcılığın şu anda kendisine yönelik suçlamaların düşürülmesini tavsiye ettiği gerçeğine odaklanmalıyız.
More Sentences
|
14 |
Genel |
drop f.
|
indirmek |
|
Just drop me off on the corner of 5th and Broadway.
Beni 5. Cadde ile Broadway'in köşesinde indir.
More Sentences
|
15 |
Genel |
drop f.
|
vazgeçmek |
|
Our opinion was thus dropped at the time.
Bu nedenle o zamanki görüşümüzden vazgeçtik.
More Sentences
|
16 |
Genel |
drop f.
|
alçalmak |
|
The path dropped away into the lush woods.
Yol yemyeşil ormana doğru alçalıyordu.
More Sentences
|
17 |
Genel |
drop f.
|
çıkarmak |
|
He was dropped from the team for using drugs.
Uyuşturucu kullandığı için takımdan çıkarıldı.
More Sentences
|
18 |
Genel |
drop f.
|
bırakmak |
|
It's been more than ten years, just drop it already!
On yıldan fazla oldu, bırak artık şunu ya!
More Sentences
|
19 |
Genel |
drop f.
|
damlatmak |
|
She dropped lemon juice into her tea.
Çayına limon suyu damlattı.
More Sentences
|
20 |
Genel |
drop f.
|
damlamak |
|
Drop by drop, the lake fills.
Damlaya damlaya göl olur.
More Sentences
|
|
21 |
Genel |
drop f.
|
(yorgunluktan) çökmek |
|
Tom dropped to his knees.
Tom dizlerinin üzerine çöktü.
More Sentences
|
22 |
Genel |
drop f.
|
kendini bırakmak |
|
She dropped down onto the bed and closed her eyes.
Kendini yatağın üzerine bıraktı ve gözlerini kapattı.
More Sentences
|
23 |
Genel |
drop f.
|
araçtan inmek |
|
Can I drop you off?
Seni araçtan indirebilir miyim?
More Sentences
|
24 |
Genel |
drop f.
|
uğramak |
|
How about you drop by for a glass of wine?
Uğrayıp bir kadeh şarap içmeye ne dersin?
More Sentences
|
25 |
Genel |
drop f.
|
(yüz) asılmak |
|
Layla's face dropped.
Leyla'nın yüzü asıldı.
More Sentences
|
26 |
Genel |
drop f.
|
azalmak |
|
The interest in real estate dropped sharply.
Gayrimenkule olan ilgi hızla azaldı.
More Sentences
|
27 |
Genel |
drop f.
|
(fiyat) düşürmek |
|
I needed money, so I dropped the price of my car.
Paraya ihtiyacım vardı, bu yüzden arabamın fiyatını düşürdüm.
More Sentences
|
28 |
Genel |
drop f.
|
çıkarılmak |
|
Their star player was dropped from the team.
Yıldız oyuncuları takımdan çıkarıldı.
More Sentences
|
29 |
Genel |
drop f.
|
(suçlama vb.) geri çekmek |
|
We convinced her to drop all charges against him.
Adama karşı yaptığı tüm suçlamaları geri çekmeye onu ikna ettik.
More Sentences
|
30 |
Genel |
drop f.
|
(bir yere) bırakmak |
|
I'll drop your laptop around on my to work.
İşe giderken senin dizüstü bilgisayarı da bırakırım.
More Sentences
|
31 |
Genel |
drop f.
|
terk etmek |
|
Kelly dropped Mike after a massive argument about their future.
Kelly, gelecekleri hakkında büyük bir tartışmanın ardından Mike'ı terk etti.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
32 |
Ticaret/Ekonomi |
drop f.
|
azalmak |
|
The population of the town dropped by a third.
Kasabanın nüfusu üçte bir oranında azaldı.
More Sentences
|
Food Engineering |
|
33 |
Gıda |
drop i.
|
damla |
|
No, I haven't touched a drop since that night.
Hayır, o geceden beri bir damlasına bile el sürmedim.
More Sentences
|
General |
|
34 |
Genel |
drop i.
|
pek az miktar |
|
35 |
Genel |
drop i.
|
eksilme |
|
36 |
Genel |
drop i.
|
iniş |
|
37 |
Genel |
drop i.
|
katre |
|
38 |
Genel |
drop i.
|
şeker |
|
39 |
Genel |
drop i.
|
pano |
|
40 |
Genel |
drop i.
|
az miktar |
|
|
41 |
Genel |
drop i.
|
pastil |
|
42 |
Genel |
drop i.
|
bir yudum |
|
43 |
Genel |
drop i.
|
inme |
|
44 |
Genel |
drop i.
|
şut |
|
45 |
Genel |
drop i.
|
düşürme |
|
46 |
Genel |
drop i.
|
içki |
|
47 |
Genel |
drop i.
|
takas |
|
48 |
Genel |
drop i.
|
darağacı |
|
49 |
Genel |
drop i.
|
darağacında mahkumun üzerinde durduğu menteşeli platform |
|
50 |
Genel |
drop i.
|
ayaklı seyyar merdiven |
|
51 |
Genel |
drop i.
|
kullanışlı en küçük ölçü birimi |
|
52 |
Genel |
drop i.
|
sıvı damlasına benzer şey |
|
53 |
Genel |
drop i.
|
sallantılı takı |
|
54 |
Genel |
drop i.
|
takılarda sallantılı parça |
|
55 |
Genel |
drop i.
|
sallantılı küpe |
|
56 |
Genel |
drop i.
|
damla küpe |
|
57 |
Genel |
drop i.
|
ucunda sallantılı süs bulunan küpe |
|
58 |
Genel |
drop i.
|
amerika'nın erken koloni dönemine ait evlerde öne doğru çıkıntı yapan ikinci katın altındaki dikey kalasın ucu |
|
59 |
Genel |
drop i.
|
(hanedan armalarında) armut biçimli küçük motif |
|
60 |
Genel |
drop i.
|
yavrulama |
|
61 |
Genel |
drop i.
|
yavru |
|
62 |
Genel |
drop i.
|
denizcilikte bir derinlik ölçüsü |
|
63 |
Genel |
drop i.
|
yükseklikler arası fark |
|
64 |
Genel |
drop i.
|
bir şeyin alçalma mesafesi |
|
65 |
Genel |
drop i.
|
düşme mesafesi |
|
66 |
Genel |
drop i.
|
dik yamaç |
|
67 |
Genel |
drop i.
|
sarp yokuş |
|
68 |
Genel |
drop i.
|
içine bir şey atılması için bırakılmış açıklık |
|
69 |
Genel |
drop i.
|
içine bir şey atılan delik |
|
70 |
Genel |
drop i.
|
nesnenin içine bırakıldığı kutu |
|
71 |
Genel |
drop i.
|
döllenmemiş olup yere düşen ham meyve |
|
72 |
Genel |
drop i.
|
yere düşmüş hastalıklı ham meyve |
|
73 |
Genel |
drop i.
|
yere düşmüş sağlıklı ve olgun meyve |
|
74 |
Genel |
drop i.
|
kanala zarar vermeksizin fazla suyu daha düşük seviyeye tahliye edebilen açık su kanalı yapısı |
|
75 |
Genel |
drop i.
|
düşmanı silahla ateş altına alma avantajı |
|
76 |
Genel |
drop i.
|
rakibe karşı kazanılan üstünlük |
|
77 |
Genel |
drop i.
|
gizli mektup veya paketlerin dikkat çekmeden bırakılıp teslim alınabildiği, önceden kararlaştırılmış yer |
|
78 |
Genel |
drop i.
|
(tavanda, çatıda veya yerde) kapak şeklinde kapı |
|
79 |
Genel |
drop i.
|
(kumarhanede) çiplerin satışından elde edilen kazanç |
|
80 |
Genel |
drop i.
|
genellikle sırlı metalden yapılmış bir tür küçük işaret bayrağı |
|
|
81 |
Genel |
drop i.
|
iz |
|
82 |
Genel |
drop i.
|
işaret |
|
83 |
Genel |
drop i.
|
ipucu |
|
84 |
Genel |
drop i.
|
(kadında) göğüs ile kalça ölçüsü arasındaki fark |
|
85 |
Genel |
drop i.
|
(erkekte) göğüs ile bel ölçüsü arasındaki fark |
|
86 |
Genel |
drop i.
|
bir elektronik müzik parçasındaki ani bir ritim veya bas değişikliğinin meydana geldiği nokta |
|
87 |
Genel |
drop f.
|
dirsek çevirmek |
|
88 |
Genel |
drop f.
|
çıkagelmek |
|
89 |
Genel |
drop f.
|
alçaltmak (sesi) |
|
90 |
Genel |
drop f.
|
eksilmek |
|
91 |
Genel |
drop f.
|
söylemek |
|
92 |
Genel |
drop f.
|
serpmek |
|
93 |
Genel |
drop f.
|
öldürmek |
|
94 |
Genel |
drop f.
|
yavrulamak |
|
95 |
Genel |
drop f.
|
(arabadan) indirmek |
|
96 |
Genel |
drop f.
|
bitmek |
|
97 |
Genel |
drop f.
|
yıkılmak |
|
98 |
Genel |
drop f.
|
ekmek |
|
99 |
Genel |
drop f.
|
tutulmak |
|
100 |
Genel |
drop f.
|
kesmek |
|
101 |
Genel |
drop f.
|
ilişkisini kesmek |
|
102 |
Genel |
drop f.
|
salıvermek |
|
103 |
Genel |
drop f.
|
dalmak |
|
104 |
Genel |
drop f.
|
son vermek |
|
105 |
Genel |
drop f.
|
çıkmak |
|
106 |
Genel |
drop f.
|
dokundurmak |
|
107 |
Genel |
drop f.
|
görüşmemek |
|
108 |
Genel |
drop f.
|
alçalmak (ses) |
|
109 |
Genel |
drop f.
|
sarkmak |
|
110 |
Genel |
drop f.
|
(fiyat) kırmak |
|
111 |
Genel |
drop f.
|
bırakıp düşmek |
|
112 |
Genel |
drop f.
|
aşağı meyletmek |
|
113 |
Genel |
drop f.
|
aşağı doğru eğim yapmak |
|
114 |
Genel |
drop f.
|
yere yığılmak |
|
115 |
Genel |
drop f.
|
yere çökmek |
|
116 |
Genel |
drop f.
|
vefat etmek |
|
117 |
Genel |
drop f.
|
ölmek |
|
118 |
Genel |
drop f.
|
kendini aşağı bırakmak |
|
119 |
Genel |
drop f.
|
istenen rüzgar veya akıntıyla gitmek |
|
120 |
Genel |
drop f.
|
geride kalmak |
|
121 |
Genel |
drop f.
|
tempoyu sürdürememek |
|
122 |
Genel |
drop f.
|
gerisine düşmek |
|
123 |
Genel |
drop f.
|
(köpek) çömelmek |
|
124 |
Genel |
drop f.
|
kısa süreliğine ziyaret etmek |
|
125 |
Genel |
drop f.
|
fark etmeden bir duruma düşmek |
|
126 |
Genel |
drop f.
|
kendini (bir işin) içinde bulmak |
|
127 |
Genel |
drop f.
|
tükenmek |
|
128 |
Genel |
drop f.
|
nihayet bulmak |
|
129 |
Genel |
drop f.
|
gündemden düşmek |
|
130 |
Genel |
drop f.
|
söz konusu olmaktan çıkmak |
|
131 |
Genel |
drop f.
|
durmak |
|
132 |
Genel |
drop f.
|
zaman geçmek |
|
133 |
Genel |
drop f.
|
dolmak |
|
134 |
Genel |
drop f.
|
ortadan kaybolmak |
|
135 |
Genel |
drop f.
|
yok olmak |
|
136 |
Genel |
drop f.
|
katılmaktan geri durmak |
|
137 |
Genel |
drop f.
|
üyelikten çıkmak |
|
138 |
Genel |
drop f.
|
gözden kaybolmak |
|
139 |
Genel |
drop f.
|
gemiden indirmek |
|
140 |
Genel |
drop f.
|
taşıttan indirmek |
|
141 |
Genel |
drop f.
|
yükünü boşaltmak |
|
142 |
Genel |
drop f.
|
(eşyayı) bırakmak |
|
143 |
Genel |
drop f.
|
havadan atmak |
|
144 |
Genel |
drop f.
|
reverans yapmak |
|
145 |
Genel |
drop f.
|
eksik bırakmak |
|
146 |
Genel |
drop f.
|
yarım bırakmak |
|
147 |
Genel |
drop f.
|
hesaba katmamak |
|
148 |
Genel |
drop f.
|
kovmak |
|
149 |
Genel |
drop f.
|
(deniz seyahatinde) arkada bırakmak |
|
150 |
Genel |
drop f.
|
işini bitirip gitmek |
|
151 |
Genel |
drop f.
|
laf arasında bahsetmek |
|
152 |
Genel |
drop f.
|
gelişigüzel söylemek |
|
153 |
Genel |
drop f.
|
çaktırmadan konuyu açmak |
|
154 |
Genel |
drop f.
|
(kartpostal, mektup) postayla göndermek |
|
155 |
Genel |
drop f.
|
kaybetmek |
|
156 |
Genel |
drop f.
|
harcamak |
|
157 |
Genel |
drop f.
|
dışarıdaki bir noktadan çizgi çekmek |
|
158 |
Genel |
drop f.
|
çaba göstermeden (bir durumun) içine düşmek |
|
159 |
Genel |
drop f.
|
geçerken uğramak |
|
160 |
Genel |
drop f.
|
yaralanmak |
|
161 |
Genel |
drop f.
|
(insanları, ikmal malzemelerini) paraşütle indirmek |
|
162 |
Genel |
drop f.
|
serbestçe sallanmak |
|
163 |
Genel |
drop f.
|
kötüleşmek |
|
164 |
Genel |
drop f.
|
boş zamanında yazıvermek |
|
165 |
Genel |
drop f.
|
aklından atmak |
|
166 |
Genel |
drop f.
|
sohbette öylesine bahsetmek |
|
167 |
Genel |
drop f.
|
tesadüfen değinmek |
|
168 |
Genel |
drop f.
|
aşağı inmek |
|
169 |
Genel |
drop zf.
|
hemen |
|
Colloquial |
|
170 |
Konuşma Dili |
drop i.
|
piyasaya yeni çıkmış şey |
|
171 |
Konuşma Dili |
drop f.
|
(müzik, yazılım programı) piyasaya çıkarılmak |
|
172 |
Konuşma Dili |
drop f.
|
(müzik, yazılım programı) piyasaya sürmek |
|
Trade/Economic |
|
173 |
Ticaret/Ekonomi |
drop i.
|
azalma |
|
174 |
Ticaret/Ekonomi |
drop i.
|
faiz oranının düşmesi |
|
175 |
Ticaret/Ekonomi |
drop i.
|
malların dağıtım veya nakil için getirildiği depo |
|
Technical |
|
176 |
Teknik |
drop i.
|
kum düşüğü |
|
177 |
Teknik |
drop i.
|
bileşik buhar makinesinde buhar basıncının düşmesi |
|
178 |
Teknik |
drop i.
|
voltaj düşmesi |
|
179 |
Teknik |
drop i.
|
mekanik bir aracın şaft ekseninin kelepçenin tabanına olan uzaklığı |
|
180 |
Teknik |
drop i.
|
saat pandülündeki serbest dişli tekerin paletlerden kurtulunca aldığı mesafe |
|
181 |
Teknik |
drop i.
|
kilidin anahtar deliğini kapatmaya yarayan hareketli plaka |
|
182 |
Teknik |
drop i.
|
serbest düşmeli tokmak |
|
183 |
Teknik |
drop i.
|
salma şahmerdan |
|
184 |
Teknik |
drop i.
|
delme presi |
|
185 |
Teknik |
drop i.
|
zımba presi |
|
186 |
Teknik |
drop i.
|
elektrikli uyarı cihazının devre kapalı olduğunda düşen kapağı |
|
187 |
Teknik |
drop i.
|
güç devresini veya telefon hattını direkten binaya uzatmak için kullanılan kablo grubu |
|
188 |
Teknik |
drop i.
|
(saat biliminde) pandüldeki dişli tekerin arka arkaya bulunan yivler arasındaki serbest hareketi |
|
Computer |
|
189 |
Bilgisayar |
drop i.
|
(bilgisayar oyununda) yenilen bot oyuncudan düşen eşya |
|
190 |
Bilgisayar |
drop f.
|
iptal etmek |
|
191 |
Bilgisayar |
drop expr.
|
bırak |
|
192 |
Bilgisayar |
drop expr.
|
düşür |
|
193 |
Bilgisayar |
drop expr.
|
iptal et |
|
Textile |
|
194 |
Tekstil |
drop f.
|
(etek ucunu, elbise kenarını) uzatmak |
|
Architecture |
|
195 |
Mimarlık |
drop i.
|
dor stili saçaklıklarda bir tür süsleme |
|
Construction |
|
196 |
İnşaat |
drop i.
|
(betonarme döşeme inşasında) tavanın sütun başlığı çevresindeki kalınlaştırılmış bölümü |
|
Furniture |
|
197 |
Mobilya |
drop i.
|
kolyeye benzer süs |
|
Automotive |
|
198 |
Otomotiv |
drop i.
|
ani düşüş |
|
Transportation |
|
199 |
Ulaştırma |
drop f.
|
(römorku) arabadan ayırmak |
|
Aeronautic |
|
200 |
Havacılık |
drop i.
|
atlama |
|
201 |
Havacılık |
drop i.
|
paraşütle iniş |
|
202 |
Havacılık |
drop i.
|
paraşütle aşağı bırakılan insanlar |
|
203 |
Havacılık |
drop i.
|
paraşütle aşağı bırakılan malzeme |
|
204 |
Havacılık |
drop f.
|
uçağı inişe hazırlamak için (tekerlekleri) indirmek |
|
Marine |
|
205 |
Denizcilik |
drop i.
|
serene doğru bükülmüş yelkenin gemi ortasındaki dikey kısmı |
|
206 |
Denizcilik |
drop f.
|
görüşten çıkmak |
|
207 |
Denizcilik |
drop f.
|
geride bırakmak |
|
Gastronomy |
|
208 |
Mutfak |
drop f.
|
(yumurtayı) kırıp kaynar suda pişirmek |
|
209 |
Mutfak |
drop f.
|
çılbır yapmak |
|
210 |
Mutfak |
drop f.
|
bol yağda kızartarak pişirmek |
|
211 |
Mutfak |
drop f.
|
ızgarada pişirmek |
|
Zoology |
|
212 |
Zooloji |
drop f.
|
dışkılamak |
|
213 |
Zooloji |
drop f.
|
dışkı yapmak |
|
Agriculture |
|
214 |
Tarım |
drop i.
|
çeşitli bahçe sebzelerinde mantar kaynaklı solma ve sap çürüklüğü |
|
Literature |
|
215 |
Edebiyat |
drop f.
|
(paragrafı, satırı) yazıdan çıkarmak |
|
216 |
Edebiyat |
drop f.
|
(kitap bölümü başlığını) tam metnin en üst satır hizasının altına yerleştirmek |
|
Linguistics |
|
217 |
Dilbilim |
drop f.
|
(harfi) telaffuz ederken yutmak |
|
218 |
Dilbilim |
drop f.
|
(harfi, eki) eksik telaffuz etmek |
|
Military |
|
219 |
Askeri |
drop i.
|
(tüfek veya av çiftesinde) dipçiğin namlunun tepesindeki çizgiye olan mesafesi |
|
Sport |
|
220 |
Spor |
drop i.
|
düşürme vuruş |
|
221 |
Spor |
drop i.
|
(ragbide) topun yere düşüp sekmesiyle yapılan vuruş |
|
222 |
Spor |
drop f.
|
(top) deliğe girmek |
|
223 |
Spor |
drop f.
|
(top) potaya girmek |
|
224 |
Spor |
drop f.
|
(topu) deliğe sokmak |
|
225 |
Spor |
drop f.
|
(topu) potaya sokmak |
|
226 |
Spor |
drop f.
|
(oyunu veya yarışı) kaybetmek |
|
227 |
Spor |
drop f.
|
(ragbide) yerden sekmek üzere olan topa vurmak |
|
228 |
Spor |
drop f.
|
(krikette) topu kaçırıp vurucuyu oyun dışı bırakmak |
|
Football |
|
229 |
Futbol |
drop i.
|
(amerikan futbolunda) dizilme çizgisinin gerisine hareket etme |
|
230 |
Futbol |
drop f.
|
(topu) düşürüp yere çarpar çarpmaz vuruş yapmak |
|
231 |
Futbol |
drop f.
|
yere düşen top zemine ulaşır ulaşmaz şut çekerek gol atmak |
|
Tennis |
|
232 |
Tenis |
drop i.
|
kısa vuruş |
|
233 |
Tenis |
drop i.
|
kesme vuruş |
|
234 |
Tenis |
drop i.
|
kesme olarak file dibine kısa top atışı |
|
235 |
Tenis |
drop f.
|
(topa) kısa vuruşla vurmak |
|
Baseball |
|
236 |
Beysbol |
drop i.
|
rotadan saparak sağlak atıcının uzağına düşen topun kavisi |
|
Card |
|
237 |
İskambil |
drop f.
|
aynı renkten oynama zorunluluğu sebebiyle oynanmak |
|
238 |
İskambil |
drop f.
|
toplanan paraya ortak olmaktan çekilmek |
|
239 |
İskambil |
drop f.
|
aynı renkten oynama kuralından faydalanarak birini (yüksek kart) oynamak zorunda bırakmak |
|
Music |
|
240 |
Müzik |
drop i.
|
perdede düşüş |
|
241 |
Müzik |
drop f.
|
müziğin bir bölümünü diskjokey gibi çalmak |
|
Theatre |
|
242 |
Tiyatro |
drop i.
|
çerçevesiz kumaş dekor |
|
243 |
Tiyatro |
drop i.
|
genellikle arka plan manzarası işlevi olup yukarıdan sahneye indirilen çerçevesiz perde |
|
244 |
Tiyatro |
drop i.
|
yandan çekilmek yerine dikey indirilip kaldırılan sahne perdesi |
|
245 |
Tiyatro |
drop i.
|
üzerine sahnenin boyandığı, dikey olarak indirilip kaldırılabilen perde |
|
Ottoman Turkish |
|
246 |
Osmanlıca |
drop f.
|
sukut etmek |
|
Archaic |
|
247 |
Eski Kullanım |
drop f.
|
damlalar halinde akıtmak |
|
248 |
Eski Kullanım |
drop f.
|
sırılsıklam olmak |
|
249 |
Eski Kullanım |
drop f.
|
damlalarla kaplamak |
|
250 |
Eski Kullanım |
drop f.
|
lekelemek |
|
Slang |
|
251 |
Argo |
drop i.
|
birine karşı sahip olunan avantaj/üstünlük |
|
252 |
Argo |
drop i.
|
az miktarda içki |
|
253 |
Argo |
drop i.
|
asit almak |
|
254 |
Argo |
drop i.
|
tek seferde içilen içki |
|
255 |
Argo |
drop i.
|
çalıntı malların saklanıp dağıtıldığı mekan |
|
256 |
Argo |
drop f.
|
haplanmak |
|
257 |
Argo |
drop f.
|
birini bırakmak |
|
258 |
Argo |
drop f.
|
arkadaşlığını sonlandırmak |
|
259 |
Argo |
drop f.
|
arkadaşlık ilişkisini kesmek |
|
260 |
Argo |
drop f.
|
yumrukla yere düşürmek |
|
261 |
Argo |
drop f.
|
yumrukla yere sermek |
|
262 |
Argo |
drop f.
|
birini öldürmek |
|
263 |
Argo |
drop f.
|
işini bitirmek |
|
264 |
Argo |
drop f.
|
birini öldürmek |
|
265 |
Argo |
drop f.
|
işini bitirmek |
|
266 |
Argo |
drop f.
|
birini temizlemek |
|
267 |
Argo |
drop f.
|
polisin eline düşmek |
|
268 |
Argo |
drop f.
|
tutuklanmak |
|
269 |
Argo |
drop f.
|
polis tarafından yakalanmak |
|
270 |
Argo |
drop f.
|
yakayı ele vermek |
|
271 |
Argo |
drop f.
|
enselenmek |
|
272 |
Argo |
drop f.
|
paket olmak |
|
273 |
Argo |
drop f.
|
az miktarda içki |
|
274 |
Argo |
drop f.
|
hap atmak |
|
275 |
Argo |
drop f.
|
uyuşturucu almak |
|
276 |
Argo |
drop f.
|
(silahla vurup) indirmek |
|
277 |
Argo |
drop f.
|
kodese düşmek |
|
278 |
Argo |
drop f.
|
tek atışlık içki |
|
279 |
Argo |
drop f.
|
satılacak uyuşturucunun alınması için bırakıldığı nokta |
|
280 |
Argo |
drop f.
|
lsd çakmak |
|
281 |
Argo |
drop f.
|
vurup indirmek |
|
282 |
Argo |
drop f.
|
(araba yarışında) arabayı döndürüp sıvışmak |
|
283 |
Argo |
drop f.
|
açıklamak |
|
284 |
Argo |
drop f.
|
bildirmek |
|
285 |
Argo |
drop f.
|
açığa vurmak |
|
British Slang |
|
286 |
İngiliz Argosu |
drop f.
|
(hap vb) atmak |
|
|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
cough drop i.
|
öksürük pastili |
|
Do you have cough drops?
Öksürük pastiliniz var mı?
More Sentences
|
2 |
Genel |
drop of i.
|
damlası |
|
She also pleaded with them not to let a single drop of the people’s blood stain the earth.
Ayrıca halkın kanının tek bir damlasının bile yeryüzünü kirletmesine izin vermemelerini rica etti.
More Sentences
|
3 |
Genel |
drop-off i.
|
teslimat noktası |
|
Please leave your package at the drop-off located at the front desk.
Lütfen paketinizi teslimat noktasına bırakınız.
More Sentences
|
4 |
Genel |
drop-off i.
|
düşüş |
|
There has been a drop-off in sales.
Satışlarda bir düşüş var.
More Sentences
|
5 |
Genel |
drop in f.
|
bırakmak |
|
Let's drop in on the Fukudas.
Fukudas üzerinde bırakalım.
More Sentences
|
6 |
Genel |
drop out f.
|
ayrılmak |
|
Dan dropped out of college and started looking for a job.
Dan kolejden ayrılıp iş aramaya başladı.
More Sentences
|
7 |
Genel |
drop in f.
|
ziyaret etmek |
|
I just dropped in.
Habersiz ziyaret ettim.
More Sentences
|
8 |
Genel |
drop off f.
|
düşmek |
|
One of her shoes dropped off.
Onun ayakkabılarından biri düştü.
More Sentences
|
9 |
Genel |
drop a bomb f.
|
bomba atmak |
|
I've dropped a bomb on Moscow.
Moskova'ya bir bomba attım.
More Sentences
|
10 |
Genel |
drop around f.
|
uğramak |
|
Why don't you drop around sometime?
Neden bir ara uğramıyorsun?
More Sentences
|
11 |
Genel |
drop in on f.
|
ziyaret etmek |
|
Tom sometimes drops in on me.
Tom bazen beni ziyaret eder.
More Sentences
|
12 |
Genel |
drop out of f.
|
çıkmak |
|
Tom wondered why Mary had dropped out of school.
Tom Mary'nin okuldan neden çıktığını merak ediyordu.
More Sentences
|
13 |
Genel |
drop out f.
|
bırakmak |
|
Tom dropped out of school.
Tom okulu bıraktı.
More Sentences
|
14 |
Genel |
drop in on f.
|
uğramak |
|
My aunt dropped in on me yesterday.
Teyzem dün bana uğradı.
More Sentences
|
15 |
Genel |
drop by f.
|
geçerken uğramak |
|
Tom wasn't asleep when I dropped by.
Geçerken uğradığımda Tom uyumuyordu.
More Sentences
|
16 |
Genel |
drop off f.
|
azalmak |
|
His customers dropped off.
Onun müşterileri azaldı.
More Sentences
|
17 |
Genel |
drop in at f.
|
uğramak |
|
Bob dropped in at his uncle's house.
Bob amcasının evine uğradı.
More Sentences
|
18 |
Genel |
drop in f.
|
uğramak |
|
If I have time, I'll drop in.
Zamanım olursa uğrarım.
More Sentences
|
19 |
Genel |
drop anchor f.
|
demir atmak |
|
The ship dropped anchor in the harbor.
Gemi limana demir atmış.
More Sentences
|
20 |
Genel |
drop out f.
|
kaydını sildirmek |
|
She dropped out of school.
O, okuldan kaydını sildirdi.
More Sentences
|
21 |
Genel |
drop out f.
|
okulu bırakmak |
|
Tom wanted to drop out of school.
Tom okulu bırakmak istedi.
More Sentences
|
22 |
Genel |
drop by f.
|
uğramak |
|
We were in the neighborhood and thought we'd drop by.
Buralardaydık ve bir uğrayalım dedik.
More Sentences
|
23 |
Genel |
drop off f.
|
uykuya dalmak |
|
I wish I could drop off to sleep like that.
Keşke böyle uykuya dalabilsem.
More Sentences
|
24 |
Genel |
drop the subject f.
|
konuyu kapatmak |
|
Let's drop the subject.
Konuyu kapatalım.
More Sentences
|
25 |
Genel |
(one's price) drop f.
|
fiyatı düşmek |
|
The price of meat dropped.
Etin fiyatı düştü.
More Sentences
|
26 |
Genel |
drop out f.
|
okuldan ayrılmak |
|
They dropped out of school.
Onlar okuldan ayrıldılar.
More Sentences
|
27 |
Genel |
drop the ball f.
|
topu düşürmek |
|
Somebody dropped the ball.
Biri topu düşürdü.
More Sentences
|
28 |
Genel |
drop the ball f.
|
topu düşürmek |
|
Somebody dropped the ball.
Birisi topu düşürdü.
More Sentences
|
29 |
Genel |
a drop of s.
|
bir damla |
|
A drop of sweat ran down the side of his temple.
Şakağının kenarından bir damla ter aktı.
More Sentences
|
30 |
Genel |
drop by drop zf.
|
damla damla |
|
Drop by drop, the lake fills.
Damla damla göl doluyor.
More Sentences
|
Phrasals |
|
31 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
bırakmak |
|
I drop off my children at school every morning before going to work.
Her sabah işe gitmeden önce çocuklarımı okula bırakırım.
More Sentences
|
32 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
uyuyakalmak |
|
I wish I could drop off to sleep like that.
Keşke ben de öyle uyuyakalabilsem.
More Sentences
|
33 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
yarıda bırakmak |
|
He dropped out of high school.
Liseyi yarıda bıraktı.
More Sentences
|
Colloquial |
|
34 |
Konuşma Dili |
drop everything! ünl.
|
her şeyi bırak! |
|
I dropped everything and grabbed the first plane out of Boston for this.
Bunun için her şeyi bırakıp Boston'dan kalkan ilk uçağa bindim.
More Sentences
|
General |
|
35 |
Genel |
drop stamp i.
|
karaman |
|
36 |
Genel |
a drop of water i.
|
su damlası |
|
37 |
Genel |
vertical drop i.
|
dikey düşüş |
|
38 |
Genel |
drop of blood i.
|
kan damlası |
|
39 |
Genel |
drop cap i.
|
büyük harf |
|
40 |
Genel |
false drop i.
|
hatalı bilgi |
|
41 |
Genel |
drop earrings i.
|
küpe |
|
42 |
Genel |
back drop i.
|
temel |
|
43 |
Genel |
drop leaf table i.
|
açılır kapanır kanatları olan masa |
|
44 |
Genel |
drop arm i.
|
pitman kolu |
|
45 |
Genel |
peppermint drop i.
|
naneşekeri |
|
46 |
Genel |
a drop of water i.
|
bir damla su |
|
47 |
Genel |
drop arch i.
|
basık kemer |
|
48 |
Genel |
drop valve i.
|
ters supap |
|
49 |
Genel |
false drop i.
|
sahte bilgi |
|
50 |
Genel |
a drop in prices i.
|
fiyatlarda düşüş |
|
51 |
Genel |
drop arch i.
|
basık sivri kemer |
|
52 |
Genel |
drop off zone i.
|
yolcu indirme yeri |
|
53 |
Genel |
a drop in the bucket i.
|
devede kulak |
|
54 |
Genel |
sharp drop i.
|
keskin düşüş |
|
55 |
Genel |
drop cloth i.
|
mobilya örtüsü |
|
56 |
Genel |
college drop out i.
|
üniversite terk |
|
57 |
Genel |
university drop out i.
|
üniversite terk |
|
58 |
Genel |
high school drop out i.
|
lise terk |
|
59 |
Genel |
air drop i.
|
havanın düşmesi |
|
60 |
Genel |
drop table i.
|
açılır kapanır masa |
|
61 |
Genel |
drop-out i.
|
yitim |
|
62 |
Genel |
drop-off i.
|
dik iniş |
|
63 |
Genel |
drop-off i.
|
düşme |
|
64 |
Genel |
drop-off i.
|
azalma |
|
65 |
Genel |
drop-time i.
|
damla süresi |
|
66 |
Genel |
pearl drop i.
|
inci tanesi |
|
67 |
Genel |
dead drop i.
|
mesaj ve çeşitli dokümanların değiş-tokuş edildiği gizli yer |
|
68 |
Genel |
drop-off and pick-up area i.
|
yolcu indirme/bindirme alanı |
|
69 |
Genel |
drop earrings i.
|
damla küpe |
|
70 |
Genel |
half-drop-match i.
|
yarım (soter) raport |
|
71 |
Genel |
drop-off i.
|
yamaç |
|
72 |
Genel |
dew drop i.
|
çiy damlacığı |
|
73 |
Genel |
drop-off address i.
|
teslimat adresi |
|
74 |
Genel |
drop in sales i.
|
satışlardaki düşüş |
|
75 |
Genel |
sheer drop i.
|
dik yamaç |
|
76 |
Genel |
a drop of paint i.
|
bir damla boya |
|
77 |
Genel |
parent drop-off i.
|
çocuğu okula ebeveyinlerinin bırakması |
|
78 |
Genel |
drop earrings i.
|
mengeç |
|
79 |
Genel |
precipitous drop i.
|
hızlı düşüş |
|
80 |
Genel |
tear drop i.
|
gözyaşı |
|
81 |
Genel |
drop-in center i.
|
(evsizler/akıl hastaları için) yardım merkezi |
|
82 |
Genel |
lemon drop i.
|
limon şekeri |
|
83 |
Genel |
lemon drop i.
|
limonlu şeker |
|
84 |
Genel |
mail drop i.
|
postanın tesliminin yapıldığı hazne veya delik |
|
85 |
Genel |
mail drop i.
|
genellikle gizemli bir posta alınıp sakini olunmayan adres veya yer |
|
86 |
Genel |
mail drop i.
|
gizli haberleşme materyallerinin veya yasadışı malların tutulduğu ve sonrasında hemen elden çıkarıldığı önceden belirlenmiş yer |
|
87 |
Genel |
mail drop i.
|
gizli haberleşme materyallerini veya yasadışı malları depolama faaliyeti |
|
88 |
Genel |
life drop i.
|
yaşamsal açıdan gerekli olan kan |
|
89 |
Genel |
heavy drop i.
|
paraşütle ağır yük dağıtma sistemi |
|
90 |
Genel |
elementary school drop-out i.
|
ilkokul terk |
|
91 |
Genel |
drop [obsolete] [scotland] i.
|
eski bir iskoç ağırlık birimi |
|
92 |
Genel |
drop earring i.
|
sallantılı küpe |
|
93 |
Genel |
drop earring i.
|
damla küpe |
|
94 |
Genel |
drop earring i.
|
ucunda sallantılı süs bulunan küpe |
|
95 |
Genel |
drop lake i.
|
brezilya odunundan elde edilen bir pigment |
|
96 |
Genel |
drop letter i.
|
aynı postaneden gönderilip teslim alınan mektup |
|
97 |
Genel |
drop seat i.
|
tek parça giysinin alt yarısındaki ayrıca açılıp indirilebilen arka bölüm |
|
98 |
Genel |
drop waist i.
|
dikiş yeri bel yerine kalçada olan kadın elbisesi |
|
99 |
Genel |
drop-in i.
|
çat kapı gelen kimse |
|
100 |
Genel |
drop-in i.
|
gündelik toplanma |
|
101 |
Genel |
drop-in centre [uk] i.
|
(britanya'da) gündüz istendiği gibi ziyaret edilebilen bakım evi |
|
102 |
Genel |
drop-off i.
|
kısa süreliğine eşya bırakma |
|
103 |
Genel |
drop-off i.
|
kısa süreliğine teslim etme |
|
104 |
Genel |
bass drop i.
|
şarkının kırılma noktası |
|
105 |
Genel |
beat drop i.
|
bir elektronik müzik parçasındaki ani bir ritim veya bas değişikliğinin meydana geldiği nokta |
|
106 |
Genel |
drop behind f.
|
geri kalmak |
|
107 |
Genel |
drop back f.
|
gerilemek |
|
108 |
Genel |
drop off f.
|
azaltmak |
|
109 |
Genel |
drop a curtsy f.
|
reverans yapmak |
|
110 |
Genel |
drop dead f.
|
düşüp ölmek |
|
111 |
Genel |
drop off f.
|
indirmek |
|
112 |
Genel |
drop a hint f.
|
dokundurmak |
|
113 |
Genel |
drop down f.
|
düşmek |
|
114 |
Genel |
drop in f.
|
damlamak |
|
115 |
Genel |
drop by f.
|
şöyle bir uğramak |
|
116 |
Genel |
drop behind f.
|
geride kalmak |
|
117 |
Genel |
drop in a faint f.
|
serilmek |
|
118 |
Genel |
drop away f.
|
azalmak |
|
119 |
Genel |
drop off f.
|
gerilemek |
|
120 |
Genel |
drop out f.
|
bırakmak (okulu) |
|
121 |
Genel |
drop a line f.
|
pusula göndermek |
|
122 |
Genel |
have a drop too much f.
|
içkiyi fazla kaçırmak |
|
123 |
Genel |
drop off f.
|
inmek |
|
124 |
Genel |
drop by f.
|
habersiz uğramak |
|
125 |
Genel |
drop off f.
|
boşaltmak |
|
126 |
Genel |
drop in f.
|
çat kapı ziyaret etmek |
|
127 |
Genel |
drop across f.
|
karşılaşmak |
|
128 |
Genel |
drop off f.
|
vefat etmek |
|
129 |
Genel |
drop around f.
|
ziyaret etmek |
|
130 |
Genel |
drop a brick f.
|
baltayı taşa vurmak |
|
131 |
Genel |
drop asleep f.
|
uyuyakalmak |
|
132 |
Genel |
drop a clanger f.
|
pot kırmak |
|
133 |
Genel |
drop a hint f.
|
imada bulunmak |
|
134 |
Genel |
drop a brick f.
|
pot kırmak |
|
135 |
Genel |
drop off f.
|
uyumak |
|
136 |
Genel |
drop around f.
|
damlamak |
|
137 |
Genel |
drop a clanger f.
|
gaf yapmak |
|
138 |
Genel |
drop off f.
|
dalmak |
|
139 |
Genel |
drop off f.
|
içi geçmek |
|
140 |
Genel |
drop off f.
|
eksilmek |
|
141 |
Genel |
drop a line f.
|
iki satır yazıvermek |
|
142 |
Genel |
drop into a habit f.
|
alışkanlık edinmek |
|
143 |
Genel |
drop the reins f.
|
vazgeçmek |
|
144 |
Genel |
drop anchor f.
|
demirlemek |
|
145 |
Genel |
drop off f.
|
uyuklamak |
|
146 |
Genel |
(blood pressure) drop f.
|
tansiyonu düşmek |
|
147 |
Genel |
drop a brick f.
|
pot kurmak |
|
148 |
Genel |
drop over f.
|
ziyaret etmek |
|
149 |
Genel |
take a drop too much f.
|
içkiyi fazla kaçırmak |
|
150 |
Genel |
drop out f.
|
çıkmak |
|
151 |
Genel |
drop over f.
|
istendiği zaman ziyaret etmek |
|
152 |
Genel |
drop down f.
|
yıkılmak |
|
153 |
Genel |
drop a curtsey f.
|
reverans yapmak |
|
154 |
Genel |
drop in f.
|
habersiz uğramak |
|
155 |
Genel |
drop off f.
|
araçtan indirmek |
|
156 |
Genel |
drop somebody completely f.
|
defterden silmek |
|
157 |
Genel |
drop a brick f.
|
çam devirmek |
|
158 |
Genel |
drop line f.
|
pusula göndermek |
|
159 |
Genel |
drop out f.
|
ayrılmak (üyelikten) |
|
160 |
Genel |
drop out f.
|
okula devam etmemek |
|
161 |
Genel |
drop off f.
|
düşme göstermek |
|
162 |
Genel |
drop behind f.
|
gerilemek |
|
163 |
Genel |
drop away f.
|
seviyenin düşmesi |
|
164 |
Genel |
drop asleep f.
|
uykuya dalmak |
|
165 |
Genel |
drop leaves f.
|
yaprak dökmek |
|
166 |
Genel |
drop off passenger f.
|
yolcu indirmek |
|
167 |
Genel |
drop off a passenger f.
|
yolcu indirmek |
|
168 |
Genel |
drop down from one's hands f.
|
elinden düşürmek |
|
169 |
Genel |
drop below f.
|
altına inmek |
|
170 |
Genel |
drop down below a certain level f.
|
belli bir seviyenin altına düşmek |
|
171 |
Genel |
drop below f.
|
altına düşmek |
|
172 |
Genel |
drop load f.
|
yük boşaltmak |
|
173 |
Genel |
drop one's load f.
|
yük boşaltmak |
|
174 |
Genel |
drop into the water f.
|
suya düşürmek |
|
175 |
Genel |
drop the load f.
|
yükü indirmek |
|
176 |
Genel |
drop load f.
|
yük dökmek |
|
177 |
Genel |
(the sun) drop f.
|
güneş batmak |
|
178 |
Genel |
drop one's head f.
|
başını öne eğmek |
|
179 |
Genel |
drop one's head f.
|
başını eğmek |
|
180 |
Genel |
drop trousers f.
|
pantolon çıkarmak |
|
181 |
Genel |
drop a kiss f.
|
öpücük kondurmak |
|
182 |
Genel |
drop like a bombshell f.
|
bomba gibi düşmek |
|
183 |
Genel |
drop something out of use (word etc.) f.
|
kullanımdan kaldırmak |
|
184 |
Genel |
drop litter f.
|
çöp atmak |
|
185 |
Genel |
drop out of the sky f.
|
gökten düşmek |
|
186 |
Genel |
air drop f.
|
paraşütle atmak |
|
187 |
Genel |
air drop f.
|
havadan atmak |
|
188 |
Genel |
drop off f.
|
düşme yaşamak |
|
189 |
Genel |
drop off f.
|
düşüş yaşamak |
|
190 |
Genel |
drop off f.
|
düşüş göstermek |
|
191 |
Genel |
drop off f.
|
çok azalmak |
|
192 |
Genel |
drop off f.
|
damlamak |
|
193 |
Genel |
drop over f.
|
uğramak |
|
194 |
Genel |
drop round f.
|
uğramak |
|
195 |
Genel |
drop out f.
|
vazgeçmek |
|
196 |
Genel |
drop back f.
|
geride kalmak |
|
197 |
Genel |
air-drop f.
|
havadan atmak |
|
198 |
Genel |
name-drop f.
|
konuşmasında veya yazısında ünlü isimlerden bahsedip kendine paye çıkarmak |
|
199 |
Genel |
drop into someone's lap f.
|
şans ile başarmak |
|
200 |
Genel |
drop into someone's lap f.
|
(fırsat vb) ayağına gelmek |
|
201 |
Genel |
drop by f.
|
yolu düşmek |
|
202 |
Genel |
price to drop f.
|
fiyat düşmek |
|
203 |
Genel |
drop innuendos f.
|
laf sokuşturmak |
|
204 |
Genel |
drop innuendos f.
|
dokundurmak |
|
205 |
Genel |
drop innuendos f.
|
laf sokmak |
|
206 |
Genel |
drop in unexpectedly f.
|
çat kapı gelmek |
|
207 |
Genel |
drop by unexpectedly f.
|
çat kapı gelmek |
|
208 |
Genel |
drop in on f.
|
bir yere uğramak |
|
209 |
Genel |
begin to drop into the low 20s f.
|
sıcaklık 20 derecelere (22-23) düşmeye başlamak |
|
210 |
Genel |
drop one’s book f.
|
kitabını düşürmek |
|
211 |
Genel |
drop somebody off to hotel f.
|
otele bırakmak |
|
212 |
Genel |
drop somebody off to the airport f.
|
havaalanına bırakmak |
|
213 |
Genel |
drop somebody home f.
|
eve bırakmak |
|
214 |
Genel |
drop out of school f.
|
okuldan ayrılmak |
|
215 |
Genel |
drop something to the floor f.
|
bir şeyi yere düşürmek |
|
216 |
Genel |
drop to below zero f.
|
sıfırın altına düşmek |
|
217 |
Genel |
drop open f.
|
bilinçsizce/gayri ihtiyari açmak |
|
218 |
Genel |
drop one's obsession with f.
|
(birine/bir şeye olan/karşı) saplantısından vazgeçmek/kurtulmak |
|
219 |
Genel |
remove/drop/eliminate something from inventory f.
|
stoktan düşürmek |
|
220 |
Genel |
drop in the toilet f.
|
tuvalete düşürmek |
|
221 |
Genel |
drop out of one's pocket f.
|
cebinden düşmek |
|
222 |
Genel |
drop out f.
|
yenilgiyi kabul etmek |
|
223 |
Genel |
drop the ball f.
|
topu elinden kaçırmak |
|
224 |
Genel |
drop the ball f.
|
topu kaptırmak |
|
225 |
Genel |
drop anchor f.
|
dışkılamak |
|
226 |
Genel |
drop away f.
|
kötüleşmek |
|
227 |
Genel |
drop away f.
|
kötüye gitmek |
|
228 |
Genel |
drop back f.
|
geri çekilmek |
|
229 |
Genel |
drop back f.
|
çekilmek |
|
230 |
Genel |
drop-dead s.
|
değiştirilmesi mümkün olmayan (teslim tarihi) |
|
231 |
Genel |
drop-in s.
|
kısa süreli kullanım için temin edilen |
|
232 |
Genel |
drop-in s.
|
takılıp hemen kullanılabilen |
|
233 |
Genel |
drop-off s.
|
teslimat veya iadeye ait |
|
234 |
Genel |
drop-off s.
|
teslimat veya iadeye ilişkin |
|
235 |
Genel |
drop-off s.
|
teslimat veya iade içeren |
|
236 |
Genel |
at the drop of a hat zf.
|
hemen istekle |
|
237 |
Genel |
at the drop of a hat zf.
|
işaret verilince |
|
238 |
Genel |
at the drop of a hat zf.
|
tereddütsüz |
|
239 |
Genel |
even if just a drop zf.
|
biraz da olsa |
|
240 |
Genel |
even if just a drop zf.
|
az da olsa |
|
241 |
Genel |
dz (drop zone) kısalt.
|
atlama bölgesi |
|
242 |
Genel |
dz (drop zone) kısalt.
|
atma bölgesi |
|
Phrasals |
|
243 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
ölmek |
|
244 |
Öbek Fiiller |
drop through f.
|
suya düşmek |
|
245 |
Öbek Fiiller |
drop through f.
|
boşa çıkmak |
|
246 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
nalları dikmek |
|
247 |
Öbek Fiiller |
drop through f.
|
başarısız olmak |
|
248 |
Öbek Fiiller |
drop away f.
|
düşmek |
|
249 |
Öbek Fiiller |
drop behind f.
|
gerisine düşmek |
|
250 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
içi geçmek |
|
251 |
Öbek Fiiller |
drop out of f.
|
okulu bırakmak |
|
252 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
teslim etmek |
|
253 |
Öbek Fiiller |
drop off f.
|
vermek |
|
254 |
Öbek Fiiller |
drop up (some place) f.
|
(kuzeyde/daha yüksek bir yerde) bir yeri ziyaret etmek |
|
255 |
Öbek Fiiller |
drop below f.
|
(bir şeyin) altına düşmek |
|
256 |
Öbek Fiiller |
drop below f.
|
(bir şeyin) altına inmek |
|
257 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
bir şeyi bir şeyin üstüne düşürmek |
|
258 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
elinden düşürmek |
|
259 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
birine kötü bir haber vermek |
|
260 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
birine tatsız şeyler anlatmak |
|
261 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
anlattıklarıyla birinin canını sıkmak |
|
262 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) on (someone or something) f.
|
birine dert yüklemek |
|
263 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something on someone or something f.
|
birini/bir şeyi başka birinin/bir şeyin üstüne düşürmek |
|
264 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something on someone or something f.
|
birini veya bir şeyi düşürmek |
|
265 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
bir şeyi birinin üstüne düşürmek |
|
266 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
birine kötü bir haber vermek |
|
267 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
birine tatsız şeyler anlatmak |
|
268 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
anlattıklarıyla birinin canını sıkmak |
|
269 |
Öbek Fiiller |
drop something on someone f.
|
birine dert yüklemek |
|
270 |
Öbek Fiiller |
drop from (something) f.
|
bir yerden düşürmek |
|
271 |
Öbek Fiiller |
drop from (something) f.
|
yüksek bir yerden aşağı düşürmek |
|
272 |
Öbek Fiiller |
drop from (something) f.
|
(takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak |
|
273 |
Öbek Fiiller |
drop from (something) f.
|
bırakmak (ders) |
|
274 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something from something f.
|
birini/bir şeyi yüksek bir yerden bırakmak/aşağı atmak |
|
275 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something from something f.
|
(takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak |
|
276 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something from something f.
|
bırakmak (ders) |
|
277 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something from something f.
|
dersten bırakmak |
|
278 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dışarı düşmek |
|
279 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
içinden düşmek |
|
280 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dışarı saçılmak/dökülmek |
|
281 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
(bir şeyin) alt kısmı düşmek |
|
282 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dışarı atmak/çıkarmak |
|
283 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
atmak |
|
284 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
çıkarmak |
|
285 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
eksik bırakmak |
|
286 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
elemek |
|
287 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
es geçmek |
|
288 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
katmamak |
|
289 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dahil etmemek |
|
290 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bağlantısı kopmak/kesilmek |
|
291 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
hattan düşmek |
|
292 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
toplumsal hayattan kopmak |
|
293 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
geleneksel değerlerden kopmak |
|
294 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
|
295 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
yarıda bırakmak |
|
296 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bitirmeden bırakmak |
|
297 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bitirmeden terk etmek (aktivite, program, eğitim) |
|
298 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bırakmak (okul) |
|
299 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
yarıda bırakmak |
|
300 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bitirmeden terk etmek |
|
301 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bir yerden düşürmek/atmak/aşağı bırakmak |
|
302 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dışarı atmak |
|
303 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
çekilmek (oyundan, topluluktan, okuldan) |
|
304 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
katılmaktan vazgeçmek |
|
305 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
bırakmak (oyunu, topluluğu, okulu, dersi) |
|
306 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
toplumsal hayattan kopmak |
|
307 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
geleneksel değerlerden kopmak |
|
308 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
toplumu/geleneksel değerleri terk etmek |
|
309 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
atmak |
|
310 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
çıkartmak |
|
311 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
eksik bırakmak |
|
312 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
elemek |
|
313 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
es geçmek |
|
314 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
katmamak |
|
315 |
Öbek Fiiller |
drop out f.
|
dahil etmemek |
|
316 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
birini/bir şeyi dışarı atmak |
|
317 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
birini/bir şeyi bir yerden atmak |
|
318 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
bitirmeden bırakmak |
|
319 |
Öbek Fiiller |
drop out of (something) f.
|
bitirmeden terk etmek (aktivite, program, eğitim) |
|
320 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) out of f.
|
(birini/bir şeyi) dışarı atmak |
|
321 |
Öbek Fiiller |
drop (someone or something) out of f.
|
(birini/bir şeyi) bir yerden atmak |
|
322 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
düşüp yayılmak |
|
323 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
düşüp dağılmak |
|
324 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
düşüp kaplamak |
|
325 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
boylu boyunca düşmek |
|
326 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
üstüne yerleştirmek |
|
327 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
üstünü kaplayacak şekilde bırakmak |
|
328 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
yıkılıp (bir şeyi) tıkamak |
|
329 |
Öbek Fiiller |
drop across (someone or something) f.
|
boylu boyunca yerleştirmek |
|
330 |
Öbek Fiiller |
drop something across something f.
|
boylu boyunca sermek |
|
331 |
Öbek Fiiller |
drop something across something f.
|
üstüne yerleştirmek |
|
332 |
Öbek Fiiller |
drop something across something f.
|
üstünü kaplayacak şekilde bırakmak |
|
333 |
Öbek Fiiller |
drop something across something f.
|
boylu boyunca yerleştirmek |
|
334 |
Öbek Fiiller |
drop across someone or something f.
|
düşüp kaplamak |
|
335 |
Öbek Fiiller |
drop across someone or something f.
|
boylu boyunca düşmek |
|
336 |
Öbek Fiiller |
drop across someone or something f.
|
üstüne yerleştirmek |
|
337 |
Öbek Fiiller |
drop across someone or something f.
|
üstünü kaplayacak şekilde bırakmak |
|
338 |
Öbek Fiiller |
drop across someone or something f.
|
yıkılıp (bir şeyi) tıkamak |
|
339 |
Öbek Fiiller |
drop across someone or something f.
|
boylu boyunca yerleştirmek |
|
340 |
Öbek Fiiller |
drop around (sometime) f.
|
(bir ara) uğramak |
|
341 |
Öbek Fiiller |
drop around (sometime) f.
|
(sonra, ileriki bir zamanda) uğramak |
|
342 |
Öbek Fiiller |
drop below someone or something f.
|
birinin/bir şeyin altına düşmek |
|
343 |
Öbek Fiiller |
drop below someone or something f.
|
birinin/bir şeyin altına inmek |
|
344 |
Öbek Fiiller |
drop below (something) f.
|
(bir şeyin) altına düşmek |
|
345 |
Öbek Fiiller |
drop below (something) f.
|
(bir şeyin) altına inmek |
|
346 |
Öbek Fiiller |
drop below (something) f.
|
(bir seviyenin) altına düşmek/inmek |
|
347 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something down f.
|
birini/bir şeyi düşürmek |
|
348 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something down f.
|
birini/bir şeyi indirmek |
|
349 |
Öbek Fiiller |
drop from f.
|
-den düşürmek |
|
350 |
Öbek Fiiller |
drop from f.
|
-den aşağı düşürmek |
|
351 |
Öbek Fiiller |
drop from f.
|
(takımdan, gruptan) çıkarmak/atmak |
|
352 |
Öbek Fiiller |
drop from f.
|
bırakmak (ders) |
|
353 |
Öbek Fiiller |
drop in on (someone) f.
|
(birine) habersiz uğramak |
|
354 |
Öbek Fiiller |
drop in on (someone) f.
|
(birine) uğramak |
|
355 |
Öbek Fiiller |
drop in on (someone) f.
|
(birini) çat kapı ziyaret etmek |
|
356 |
Öbek Fiiller |
drop in on (someone) f.
|
(birine) damlamak |
|
357 |
Öbek Fiiller |
drop in (something) f.
|
(bir şeyin) içine düşürmek |
|
358 |
Öbek Fiiller |
drop in (something) f.
|
(bir şeyin) içine düşmek |
|
359 |
Öbek Fiiller |
drop into (something) f.
|
(bir şeyin) içine düşürmek |
|
360 |
Öbek Fiiller |
drop into (something) f.
|
(bir şeyin) içine düşmek |
|
361 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
içine düşürmek |
|
362 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
içine düşmek |
|
363 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something off something f.
|
birini/bir şeyi bir şeyden düşürmek |
|
364 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something off something f.
|
birini/bir şeyi bir şeyden aşağı atmak |
|
365 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something off f.
|
birini/bir şeyi (araçtan) indirmek |
|
366 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something off f.
|
birini/bir şeyi (bir yere) bırakmak/götürmek |
|
367 |
Öbek Fiiller |
drop someone or something off f.
|
birini/bir şeyi (araçla) bırakmak/götürmek |
|
368 |
Öbek Fiiller |
drop off (to sleep) f.
|
uyuyup kalmak |
|
369 |
Öbek Fiiller |
drop off (to sleep) f.
|
uyuyakalmak |
|
370 |
Öbek Fiiller |
drop off (to sleep) f.
|
uykuya dalmak/dalıvermek |
|
371 |
Öbek Fiiller |
drop on f.
|
-in üstüne düşürmek |
|
372 |
Öbek Fiiller |
drop on f.
|
-e kötü bir haber vermek |
|
373 |
Öbek Fiiller |
drop on f.
|
-e tatsız şeyler anlatmak |
|
374 |
Öbek Fiiller |
drop on f.
|
anlattıklarıyla birinin canını sıkmak |
|
375 |
Öbek Fiiller |
drop on f.
|
-e dert yüklemek |
|
376 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
kınamak |
|
377 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
saldırmak |
|
378 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
üstüne saldırmak |
|
379 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
azarlamak |
|
380 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
terslemek |
|
381 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
fırçalamak |
|
382 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
kınamak |
|
383 |
Öbek Fiiller |
drop into f.
|
paylamak |
|
Phrases |
|
384 |
İfadeler |
drop-dead s.
|
en uç sınırı teşkil eden |
|
385 |
İfadeler |
drop-dead s.
|
en uç olasılık olan |
|
386 |
İfadeler |
turn on tune in drop out expr.
|
lsd kullanımını özendiren bir slogan |
|
Proverb |
|
387 |
Atasözü |
every drop matters
|
her damla önemlidir |
|
388 |
Atasözü |
every drop counts
|
damlaya damlaya göl olur |
|
Colloquial |
|
389 |
Konuşma Dili |
drop dead gorgeous i.
|
ilk bakışta insanı çok etkileyen kimse veya şey |
|
390 |
Konuşma Dili |
mic drop i.
|
son noktayı koyma |
|
391 |
Konuşma Dili |
drop-dead date i.
|
son gün |
|
392 |
Konuşma Dili |
drop-dead date i.
|
sürenin bitiş tarihi |
|
393 |
Konuşma Dili |
drop-dead date i.
|
son mühlet |
|
394 |
Konuşma Dili |
drop-dead date i.
|
son teslim tarihi |
|
395 |
Konuşma Dili |
mic drop i.
|
lafı gediğine koyma |
|
396 |
Konuşma Dili |
mic drop i.
|
son noktayı koyma |
|
397 |
Konuşma Dili |
drop [ireland] i.
|
tek ölçü viski |
|
398 |
Konuşma Dili |
drop the f-bomb f.
|
f (fuck) bombası bırakmak |
|
399 |
Konuşma Dili |
drop the f-bomb f.
|
olmayacak yer veya zamanda "fuck" demek |
|
400 |
Konuşma Dili |
drop the f-bomb f.
|
ağzından küfür kaçırmak |
|
401 |
Konuşma Dili |
drop the f-bomb f.
|
istemsizce siktir demek |
|
402 |
Konuşma Dili |
drop the f-bomb f.
|
ağzından küfür çıkmak |
|
403 |
Konuşma Dili |
drop the l-bomb f.
|
l (i love you) bombası bırakmak |
|
404 |
Konuşma Dili |
drop the l-bomb f.
|
beklenmedik bir şekilde seni seviyorum demek |
|
405 |
Konuşma Dili |
drop the l-bomb f.
|
ansızın seni seviyorum demek |
|
406 |
Konuşma Dili |
drop the l-bomb f.
|
vakitsizce seni seviyorum demek |
|
407 |
Konuşma Dili |
drop dead f.
|
aniden ölmek |
|
408 |
Konuşma Dili |
drop a line f.
|
birkaç satır yazmak |
|
409 |
Konuşma Dili |
drop one's eyes f.
|
bakışlarını yere indirmek |
|
410 |
Konuşma Dili |
drop a size f.
|
bir beden incelmek |
|
411 |
Konuşma Dili |
drop a size or two f.
|
bir iki beden incelmek |
|
412 |
Konuşma Dili |
drop a lot of money f.
|
çok para kaybetmek |
|
413 |
Konuşma Dili |
drop one's eyes f.
|
gözlerini yere indirmek |
|
414 |
Konuşma Dili |
drop one's eyes f.
|
gözlerini aşağı indirmek |
|
415 |
Konuşma Dili |
drop everything f.
|
işini gücünü bırakmak |
|
416 |
Konuşma Dili |
drop everything f.
|
o anda yapmakta olduğu ya da yapacağı şey(ler)i bırakmak |
|
417 |
Konuşma Dili |
drop one’s daughter off at the piano lesson f.
|
kızını piyano dersine götürmek |
|
418 |
Konuşma Dili |
make the drop f.
|
teslimatı yapmak |
|
419 |
Konuşma Dili |
drop dead f.
|
tahtalıköyü boylamak |
|
420 |
Konuşma Dili |
(blood pressure) drop precipitously f.
|
(kan basıncı) hızla düşmek |
|
421 |
Konuşma Dili |
drop a hint f.
|
üstü kapalı ima etmek |
|
422 |
Konuşma Dili |
drop (one's) aitches f.
|
kelimenin başındaki "h" harfini telaffuz etmemek |
|
423 |
Konuşma Dili |
drop your aitches f.
|
kelimenin başındaki "h" harfini telaffuz etmemek (standart İngilizce'de telaffuz edilmesi gereken kelimelerde) |
|
424 |
Konuşma Dili |
drop in to say hello f.
|
geçerken uğramak |
|
425 |
Konuşma Dili |
drop in to say hello f.
|
selam vermek için uğramak |
|
426 |
Konuşma Dili |
drop in to say hello f.
|
habersiz uğrayıp selam vermek |
|
427 |
Konuşma Dili |
drop in to say hello f.
|
ansızın uğramak |
|
428 |
Konuşma Dili |
drop the mic f.
|
havalı bir şekilde mikrofonu elinden bırakmak/atmak |
|
429 |
Konuşma Dili |
drop the mic f.
|
etkileyici bir performans sonrası havalı bir şekilde mikrofonu fırlatmak/atmak/yukardan bırakmak |
|
430 |
Konuşma Dili |
drop the mic f.
|
etkileyici bir hareket yapmak |
|
431 |
Konuşma Dili |
drop the mic f.
|
etkileyici bir performans sergilemek |
|
432 |
Konuşma Dili |
drop the mic f.
|
imzasını atmak |
|
433 |
Konuşma Dili |
drop the mic f.
|
noktayı koymak |
|
434 |
Konuşma Dili |
drop trou f.
|
pantolonunu ve/veya çamaşırını sıyırmak |
|
435 |
Konuşma Dili |
drop trou f.
|
pantolonunu ve/veya çamaşırını indirmek |
|
436 |
Konuşma Dili |
drop trou f.
|
soyunmak |
|
437 |
Konuşma Dili |
let it drop f.
|
bir tartışmayı sonlandırmak |
|
438 |
Konuşma Dili |
let it drop f.
|
boş vermek |
|
439 |
Konuşma Dili |
let it drop f.
|
konuyu bi kenara bırakmak |
|
440 |
Konuşma Dili |
let it drop f.
|
konuyu kapatmak |
|
441 |
Konuşma Dili |
let it drop f.
|
salıvermek |
|
442 |
Konuşma Dili |
let it drop f.
|
koyuvermek |
|
443 |
Konuşma Dili |
let it drop f.
|
ağzından kaçırmak |
|
444 |
Konuşma Dili |
let it drop f.
|
yanlışlıkla bir sırrı açık etmek/açığa vurmak/ele vermek |
|
445 |
Konuşma Dili |
mic drop f.
|
havalı bir şekilde mikrofonu elinden bırakmak/atmak |
|
446 |
Konuşma Dili |
mic drop f.
|
etkileyici bir performans sonrası havalı bir şekilde mikrofonu fırlatmak/atmak/yukardan bırakmak |
|
447 |
Konuşma Dili |
drop the f-bomb f.
|
ağzından "fuck" kelimesini kaçırmak |
|
448 |
Konuşma Dili |
drop the f-bomb f.
|
yanlışlıkla "fuck" demek |
|
449 |
Konuşma Dili |
drop the f-bomb f.
|
yanlışlıkla siktir demek |
|
450 |
Konuşma Dili |
drop somebody in it f.
|
birinin başını belaya sokmak |
|
451 |
Konuşma Dili |
drop somebody in it f.
|
birinin başına iş açmak |
|
452 |
Konuşma Dili |
drop somebody in it f.
|
birini sıkıntılı/zor bir duruma düşürmek |
|
453 |
Konuşma Dili |
drop up f.
|
(bulunduğu yerin kuzeyindeki) bir yeri ziyaret etmek |
|
454 |
Konuşma Dili |
drop up f.
|
(bulunduğu yerin kuzeyindeki) bir yere gitmek |
|
455 |
Konuşma Dili |
drop your trousers f.
|
pantolonunu indirmek |
|
456 |
Konuşma Dili |
drop your trousers f.
|
pantolonunu sıyırmak |
|
457 |
Konuşma Dili |
drop your trousers f.
|
pantolonunu çıkarmak |
|
458 |
Konuşma Dili |
ready to drop s.
|
bitap düşmüş |
|
459 |
Konuşma Dili |
fit to drop s.
|
bitap düşmüş |
|
460 |
Konuşma Dili |
fit to drop s.
|
düşecek kadar yorgun |
|
461 |
Konuşma Dili |
ready to drop s.
|
düşecek kadar yorgun |
|
462 |
Konuşma Dili |
drop-dead s.
|
göz alıcı |
|
463 |
Konuşma Dili |
drop-dead s.
|
göz kamaştırıcı |
|
464 |
Konuşma Dili |
at the drop of a hat expr.
|
bayıla bayıla |
|
465 |
Konuşma Dili |
drop it expr.
|
boşver |
|
466 |
Konuşma Dili |
at the drop of a hat expr.
|
derhal |
|
467 |
Konuşma Dili |
at the drop of a hat expr.
|
çabucak ve isteyerek |
|
468 |
Konuşma Dili |
drop dead! expr.
|
defol! |
|
469 |
Konuşma Dili |
at the drop of a hat expr.
|
ha deyince |
|
470 |
Konuşma Dili |
at the drop of a hat expr.
|
hemen ve seve seve |
|
471 |
Konuşma Dili |
at the drop of a hat expr.
|
hemen |
|
472 |
Konuşma Dili |
at the drop of a hat expr.
|
hemencecik |
|
473 |
Konuşma Dili |
so still you could hear a pin drop expr.
|
iğne atsan duyulur |
|
474 |
Konuşma Dili |
so quiet you could hear a pin drop expr.
|
iğne atsan duyulur |
|
475 |
Konuşma Dili |
drop it! expr.
|
kapat şu konuyu artık! |
|
476 |
Konuşma Dili |
drop dead expr.
|
kaybol! |
|
477 |
Konuşma Dili |
drop the subject! expr.
|
kapat şu konuyu artık! |
|
478 |
Konuşma Dili |
drop the gun on the floor expr.
|
silahını yere bırak |
|
479 |
Konuşma Dili |
drop the gun on the floor expr.
|
silahını yere at |
|
480 |
Konuşma Dili |
so quiet you could hear a pin drop expr.
|
yaprak düşse duyulur |
|
481 |
Konuşma Dili |
so still you could hear a pin drop expr.
|
yaprak düşse duyulur |
|
482 |
Konuşma Dili |
let it drop expr.
|
boş ver |
|
483 |
Konuşma Dili |
let it drop expr.
|
konuyu kapat, konuyu bir kenara bırak |
|
484 |
Konuşma Dili |
let it drop expr.
|
bir konuda konuşmayı/bir şey yapmayı bırak |
|
485 |
Konuşma Dili |
let it drop expr.
|
koy ver |
|
486 |
Konuşma Dili |
let it drop expr.
|
salla gitsin |
|
487 |
Konuşma Dili |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
uğramana (çok) sevindim |
|
488 |
Konuşma Dili |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
uğradığına (çok) sevindim |
|
489 |
Konuşma Dili |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
uğramana (çok) memnun oldum |
|
490 |
Konuşma Dili |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
ne iyi ettin de uğradın |
|
491 |
Konuşma Dili |
(I'm) (so) glad you could drop by expr.
|
uğraman beni (çok) mutlu etti |
|
492 |
Konuşma Dili |
glad you could drop by expr.
|
uğradığına/uğradığınıza sevindim |
|
493 |
Konuşma Dili |
glad you could drop by expr.
|
geldiğine/geldiğinize memnun oldum |
|
494 |
Konuşma Dili |
glad you could drop by expr.
|
uğrayabilmene/uğrayabilmenize sevindim |
|
Idioms |
|
495 |
Deyim |
a quick drop and a sudden stop i.
|
asılarak veya yüksek bir yerden düşerek ölme |
|
496 |
Deyim |
a drop in the bucket i.
|
çok düşük ve önemsiz miktar |
|
497 |
Deyim |
a drop in the bucket i.
|
devede kulak |
|
498 |
Deyim |
a drop in the ocean i.
|
devede kulak |
|
499 |
Deyim |
drop in the ocean i.
|
devede kulak |
|
500 |
Deyim |
a drop in a bucket i.
|
devede kulak |
|