|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
doğrudan doğruya |
directly zf.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
doğrudan dahili çevirme |
direct inward dialing i.
|
|
3 |
Genel |
telefon operatör görevlisinin doğrudan müşteriye cevap vererek hizmet sunduğu arama merkezi |
call center i.
|
|
4 |
Genel |
doğrudan demokrasi |
direct democracy i.
|
|
5 |
Genel |
doğrudan adres |
direct address i.
|
|
6 |
Genel |
doğrudan halk oylaması |
direct popular vote i.
|
|
7 |
Genel |
doğrudan geçiş |
transit i.
|
|
8 |
Genel |
doğrudan sayısal denetim |
direct digital control i.
|
|
9 |
Genel |
doğrudan etki |
direct effect i.
|
|
10 |
Genel |
doğrudan satış |
direct sale i.
|
|
11 |
Genel |
doğrudan güneş ışığı |
direct sunlight i.
|
|
12 |
Genel |
doğrudan pazarlama |
direct marketing i.
|
|
13 |
Genel |
doğrudan seçimler |
direct elections i.
|
|
14 |
Genel |
bir şeye doğrudan yol açan neden |
immediate cause i.
|
|
15 |
Genel |
doğrudan kaçma |
fencing i.
|
|
16 |
Genel |
doğrudan ısıtma |
direct heating i.
|
|
17 |
Genel |
doğrudan doğruya yöneltilmiş hareket |
direct action i.
|
|
18 |
Genel |
doğrudan müdahale |
direct intervention i.
|
|
19 |
Genel |
doğrudan ekonomik kayıp |
direct economic loss i.
|
|
|
20 |
Genel |
doğrudan ayrımcılık |
direct discrimination i.
|
|
21 |
Genel |
doğrudan istihdam |
direct employment i.
|
|
22 |
Genel |
doğrudan temas |
direct contact i.
|
|
23 |
Genel |
dolaysız/doğrudan yaklaşım |
straight-forward approach i.
|
|
24 |
Genel |
doğrudan maaş |
direct salary i.
|
|
25 |
Genel |
doğrudan çatışma |
direct conflict i.
|
|
26 |
Genel |
doğrudan çıkar |
immediate interest i.
|
|
27 |
Genel |
doğrudan çözüm |
direct solution i.
|
|
28 |
Genel |
bir şeyin doğrudan bir parçası |
a direct part i.
|
|
29 |
Genel |
doğrudan etki |
immediate influence i.
|
|
30 |
Genel |
doğrudan etki |
direct influence i.
|
|
31 |
Genel |
video veya ses sinyallerinin düzenlenmemiş formatta doğrudan bir ağ veya stüdyoya genellikle uydu ile iletilmesi |
backhaul i.
|
|
32 |
Genel |
bir kimsenin doğrudan soyundan gelen (torun, kardeş torunu vb.) kimse |
nephew [obsolete] i.
|
|
33 |
Genel |
yapılması gerekeni doğrudan yapma |
turkey i.
|
|
34 |
Genel |
doğrudan gözlem |
autopsy i.
|
|
35 |
Genel |
doğrudan anlatım |
explicitation i.
|
|
36 |
Genel |
doğrudan ölçülemeyen, gözlemlenemeyen veya temsil edilemeyen bir şeyi ölçme veya belirtme aracı |
measure i.
|
|
37 |
Genel |
hedefe giden doğrudan yol |
highway i.
|
|
38 |
Genel |
domuzların hasat edilmiş tahıl yerine doğrudan sapındaki ekinden beslenmesi anlamında kullanılan bir terim |
hogging down i.
|
|
39 |
Genel |
doğrudan, etkili ve ikna edici konuşma |
home-speaking i.
|
|
40 |
Genel |
yalnızca ay'ın evreleri ile belirlenen ve doğrudan gözlemlenebilen ay |
moon month i.
|
|
41 |
Genel |
tanımlanamaz bilgi veya gücün doğrudan ve sezgisel olarak elde edilebileceğini varsayan kuram |
mysticism i.
|
|
42 |
Genel |
doğrudan ölçülebilen veya gözlemlenebilen fiziksel özellik |
observable i.
|
|
43 |
Genel |
zıt yöne bakacak şekilde doğrudan sağa/sola dönerek ulaşılan pozisyon |
right-about i.
|
|
44 |
Genel |
postanın doğrudan adrese teslim edilmesi |
direct i.
|
|
45 |
Genel |
doğrudan alıntı |
direct quotation i.
|
|
46 |
Genel |
feodal yasa uyarınca doğrudan lord veya vasallık |
immediacy i.
|
|
47 |
Genel |
doğrudan bilinç |
immediacy i.
|
|
48 |
Genel |
doğrudan farkındalık |
immediacy i.
|
|
49 |
Genel |
yatay yüzey birimi başına düşen tüm doğrudan güneş enerjisi oranı |
insolation i.
|
|
50 |
Genel |
doğrudan ve açık sözlü olma |
downrightness i.
|
|
51 |
Genel |
mekanik yardım olmaksızın doğrudan kaldırma |
dead lift i.
|
|
52 |
Genel |
doğrudan olma |
directiveness i.
|
|
53 |
Genel |
doğrudan roma hukuku kapsamına girmeyen hususlara ilişkin ön soruşturma |
prejudication i.
|
|
54 |
Genel |
kasıtlı olarak doğrudan sapma |
prevarication i.
|
|
55 |
Genel |
doğrudan sapma |
prevarication i.
|
|
56 |
Genel |
doğrudan kendi rengini gösteren boya |
substantive color i.
|
|
57 |
Genel |
(tokluk verdiği inancıyla) gün batımında veya gün doğumunda doğrudan güneşe bakma uygulaması |
sungazing i.
|
|
58 |
Genel |
doğrudan söylemek |
say directly f.
|
|
59 |
Genel |
doğrudan söylemek |
say explicitly f.
|
|
60 |
Genel |
doğrudan söylemek |
put it bluntly f.
|
|
61 |
Genel |
doğrudan ilişkili olmak |
be directly related to f.
|
|
62 |
Genel |
doğrudan alakalı olmak |
be directly associated with f.
|
|
63 |
Genel |
doğrudan bağlantılı olmak |
be directly related to f.
|
|
64 |
Genel |
doğrudan ilişkili olmak |
be directly associated with f.
|
|
65 |
Genel |
doğrudan alakalı olmak |
be directly linked to f.
|
|
66 |
Genel |
doğrudan bağlantılı olmak |
be directly associated with f.
|
|
67 |
Genel |
doğrudan bağlantılı olmak |
be directly linked to f.
|
|
68 |
Genel |
doğrudan ilişkili olmak |
be directly linked to f.
|
|
69 |
Genel |
doğrudan alakalı olmak |
be directly connected to f.
|
|
70 |
Genel |
doğrudan ilişkili olmak |
be directly connected to f.
|
|
71 |
Genel |
doğrudan alakalı olmak |
be directly related to f.
|
|
72 |
Genel |
doğrudan bağlantılı olmak |
be directly connected to f.
|
|
73 |
Genel |
kararı doğrudan etkilemek |
directly affect the decision f.
|
|
74 |
Genel |
kararı doğrudan etkilemek |
directly influence the decision f.
|
|
75 |
Genel |
kararı doğrudan etkilemek |
have direct influence on the decision f.
|
|
76 |
Genel |
doğrudan sorumlu olmak |
be directly responsible for f.
|
|
77 |
Genel |
doğrudan sorumlu olmak |
be directly accountable for f.
|
|
78 |
Genel |
doğrudan kaynağa gitmek |
go directly to the source f.
|
|
79 |
Genel |
sorunla doğrudan ilgilenmek |
handle (a/the) problem directly f.
|
|
80 |
Genel |
doğrudan sesli mesaja yönlendirmek |
go straight to voicemail f.
|
|
81 |
Genel |
doğrudan muhalefette bulunmak |
pit f.
|
|
82 |
Genel |
sorunla doğrudan yüzleşmek |
face the problem squarely f.
|
|
83 |
Genel |
bir şeyin karakteri, konumu, büyüklüğü veya miktarı ile ilgili kesin ve doğrudan bilgi edinmek |
determine f.
|
|
84 |
Genel |
doğrudan ilgilendirmek |
involve f.
|
|
85 |
Genel |
doğrudan yere düşmek |
pancake f.
|
|
86 |
Genel |
doğrudan alçalmak |
precipitate f.
|
|
87 |
Genel |
doğrudan hareket etmemek |
shadowbox f.
|
|
88 |
Genel |
doğrudan artmak |
sky f.
|
|
89 |
Genel |
doğrudan doğruya |
direct s.
|
|
90 |
Genel |
doğrudan doğruya |
immediate s.
|
|
91 |
Genel |
doğrudan doğruya olmayan |
mediate s.
|
|
92 |
Genel |
doğrudan savaşta olmayan |
nonbelligerent s.
|
|
93 |
Genel |
soruna doğrudan eğilen |
incisive s.
|
|
94 |
Genel |
doğrudan olmayan |
unstraightforward s.
|
|
95 |
Genel |
doğrudan olmayan |
nonstraightforward s.
|
|
96 |
Genel |
doğrudan doğruya |
flat-out s.
|
|
97 |
Genel |
doğrudan seçilmiş |
directly elected s.
|
|
98 |
Genel |
doğrudan savaşta olmayan |
non-belligerent s.
|
|
99 |
Genel |
doğrudan geçilen |
through s.
|
|
100 |
Genel |
hukuki yollara başvurulmadan zorla ve doğrudan yapılan |
vigilante s.
|
|
101 |
Genel |
bilincin doğrudan nesnesi olan |
minded s.
|
|
102 |
Genel |
(katolik inancında) kilise kanunlarınca roma ile hiyerarşik bir ilişkisi bulunmayan ve roma'ya doğrudan bağlı olmayan |
missionary s.
|
|
103 |
Genel |
(düşünce veya ifade) doğrudan |
luculent s.
|
|
104 |
Genel |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesine veya tanrı ile birlik içinde olmasına ait |
mystical s.
|
|
105 |
Genel |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesinden veya tanrı ile birlik içinde olmasından kaynaklanan |
mystical s.
|
|
106 |
Genel |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesini veya tanrı ile birlik içinde olmasını açıkça ortaya koyan |
mystical s.
|
|
107 |
Genel |
kişinin tefekkür veya tasavvur ederek veya içrek ışığı sayesinde tanrı'yı doğrudan veya yakından bilmesi veya tanrı ile birlik içinde olması ile ilişkili |
mystical s.
|
|
108 |
Genel |
doğrudan kanıtlayan |
deictic s.
|
|
109 |
Genel |
doğrudan sonucu olan |
gut s.
|
|
110 |
Genel |
iki kişi arasındaki doğrudan iletişim veya alışverişe dair |
one on one [us] s.
|
|
111 |
Genel |
iki kişi arasında doğrudan iletişim veya alışveriş içeren |
one-on-one s.
|
|
112 |
Genel |
iki kişi arasındaki doğrudan iletişim veya alışverişe dair |
one-on-one s.
|
|
113 |
Genel |
iki insan arasındaki doğrudan karşılaşmayı içeren |
one-to-one s.
|
|
114 |
Genel |
(seramik) ateşe doğrudan maruz bırakılan |
open-fire s.
|
|
115 |
Genel |
son derece doğrudan |
overdirect s.
|
|
116 |
Genel |
doğrudan vasal veya lord olan |
immediate s.
|
|
117 |
Genel |
doğrudan ilişkili |
own s.
|
|
118 |
Genel |
doğrudan kan bağı bulunan |
own s.
|
|
119 |
Genel |
bir odadan diğerine doğrudan geçiş sağlayan |
communicating s.
|
|
120 |
Genel |
odalar arası doğrudan geçiş bulunan |
communicating s.
|
|
121 |
Genel |
öz veya içsel maddenin doğrudan algılanmasına izin verecek şekilde düzenlenmiş |
diaphanous s.
|
|
122 |
Genel |
(su geçirmez hale getirilerek) sarılacak şeye doğrudan temas eden |
intimate s.
|
|
123 |
Genel |
belgeye doğrudan iliştirilen |
plaqué s.
|
|
124 |
Genel |
doğrudan yaşayarak öğrenen |
firsthand s.
|
|
125 |
Genel |
doğrudan gözleme dayanan |
firsthand s.
|
|
126 |
Genel |
doğrudan alçalan |
plump s.
|
|
127 |
Genel |
doğrudan dönen |
plump s.
|
|
128 |
Genel |
doğrudan kavrama gücüne sahip |
presentative s.
|
|
129 |
Genel |
doğrudan doğruya |
fair zf.
|
|
130 |
Genel |
doğrudan doğruya |
downright zf.
|
|
131 |
Genel |
doğrudan doğruya |
immediately zf.
|
|
132 |
Genel |
doğrudan doğruya |
right zf.
|
|
133 |
Genel |
doğrudan doğruya |
straight zf.
|
|
134 |
Genel |
doğrudan doğruya |
directly zf.
|
|
135 |
Genel |
doğrudan veya dolaylı |
directly or indirectly zf.
|
|
136 |
Genel |
doğrudan veya dolaylı olarak |
directly or indirectly zf.
|
|
137 |
Genel |
doğrudan doğruya |
point-blank zf.
|
|
138 |
Genel |
doğrudan doğruya |
flat out zf.
|
|
139 |
Genel |
dolaylı ya da doğrudan |
implicitly or explicitly zf.
|
|
140 |
Genel |
kısa ve doğrudan |
near zf.
|
|
141 |
Genel |
doğrudan doğruya |
titely [obsolete] zf.
|
|
142 |
Genel |
doğrudan rekabetle |
mano a mano zf.
|
|
143 |
Genel |
doğrudan rekabet içinde |
mano a mano zf.
|
|
144 |
Genel |
doğrudan kanıtlayarak |
deictically zf.
|
|
145 |
Genel |
doğrudan sonucu olarak |
on the coattails of zf.
|
|
146 |
Genel |
doğrudan karşılaşmada |
one on one zf.
|
|
147 |
Genel |
doğrudan çarpışmada |
one on one zf.
|
|
148 |
Genel |
doğrudan karşılaşmada |
one-on-one zf.
|
|
149 |
Genel |
doğrudan birbirine bakarak |
opposite zf.
|
|
150 |
Genel |
doğrudan söylemeksizin |
covertly zf.
|
|
151 |
Genel |
doğrudan kırdan geçerek |
cross-country zf.
|
|
152 |
Genel |
doğrudan gözlenerek |
firsthand zf.
|
|
153 |
Genel |
doğrudan yaşayarak |
firsthand zf.
|
|
154 |
Genel |
doğrudan çıkarımla |
presently zf.
|
|
155 |
Genel |
doğrudan bağlantılı olarak |
presently [obsolete] zf.
|
|
156 |
Genel |
doğrudan bir ilişki içerisinde |
presently [obsolete] zf.
|
|
157 |
Genel |
mümkün olduğunca doğrudan. |
proximally zf.
|
|
158 |
Genel |
doğrudan ilişkili olarak |
in direct proportion to ed.
|
|
Phrasals |
|
159 |
Öbek Fiiller |
biri ile doğrudan konuşmak/görüşmek |
address oneself to someone f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
doğrudan tüketiciye satış yapmak |
retail to (someone or something) f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
bagajın doğrudan son istasyona gönderilmesini istemek |
check through f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
direkt/doğrudan söylemek |
give it to someone (straight) f.
|
|
163 |
Öbek Fiiller |
direkt/doğrudan birine/bir şeye gitmek |
head toward someone or something f.
|
|
164 |
Öbek Fiiller |
(av) doğrudan yukarı uçmak |
sky up f.
|
|
Phrases |
|
165 |
İfadeler |
doğrudan doğruya |
dead on end expr.
|
|
Colloquial |
|
166 |
Konuşma Dili |
san jose (silikon vadisi) ve seattle gibi yüksek teknoloji şirketlerinin yoğun olduğu abd şehirleri arasında düzenli doğrudan uçuş yapan yolcu uçağı |
nerd bird i.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
doğrudan mesaj |
direct message i.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
doğrudan mesaj |
dm (direct message) i.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
doğrudan bir ilişkisi olmamak |
have nothing to do with somebody/something f.
|
|
170 |
Konuşma Dili |
doğrudan mesaj atmak |
dm (direct message) f.
|
|
171 |
Konuşma Dili |
(eroin gibi yasadışı veya bağımlılık yapıcı maddeleri) ana damara doğrudan enjekte etmek |
mainline f.
|
|
172 |
Konuşma Dili |
doğrudan/dürüstçe anlatmak |
be out f.
|
|
173 |
Konuşma Dili |
(birine) direkt/doğrudan söylemek |
give it to (one) straight f.
|
|
174 |
Konuşma Dili |
bana doğrudan mesaj yaz |
dm me expr.
|
|
Idioms |
|
175 |
Deyim |
doğrudan kralın soyundan gelen prens |
prince of the blood i.
|
|
176 |
Deyim |
doğrudan kralın soyundan gelen prens (ya da prenses) |
prince (or princess) of the blood i.
|
|
177 |
Deyim |
doğrudan bağlantı |
a hot line (to somebody) i.
|
|
178 |
Deyim |
doğrudan ifade |
irish hint i.
|
|
179 |
Deyim |
lafını sakınmadan ve doğrudan sormak/istemek |
ask (one) point-blank f.
|
|
180 |
Deyim |
lafı dolandırmadan/doğrudan konuya girmek |
ask (one) point-blank f.
|
|
181 |
Deyim |
lafını sakınmadan ve doğrudan söylemek |
tell (one) point-blank f.
|
|
182 |
Deyim |
lafı dolandırmadan/doğrudan konuya girmek |
tell (one) point-blank f.
|
|
183 |
Deyim |
doğrudan/bir an önce konuya girmek |
skin the bear at once f.
|
|
184 |
Deyim |
bagajın doğrudan son istasyona gönderilmesini istemek |
check (one's) bags through (to) (some place) f.
|
|
185 |
Deyim |
bagajın doğrudan son istasyona gönderilmesini istemek |
check someone's bags through (to some place) f.
|
|
186 |
Deyim |
bagajın doğrudan son istasyona gönderilmesini istemek |
check someone's luggage through (to some place) f.
|
|
187 |
Deyim |
doğrudan konuya girmek |
not beat about the bush f.
|
|
188 |
Deyim |
doğrudan konuya girmek |
not beat around the bush f.
|
|
189 |
Deyim |
doğrudan konuya girmek |
cut to the chase f.
|
|
190 |
Deyim |
doğrudan tanık olmak |
see something with one's own eyes f.
|
|
191 |
Deyim |
doğrudan konuya girmek |
get to the point f.
|
|
192 |
Deyim |
doğrudan sonuca gitmek |
cut to the chase f.
|
|
193 |
Deyim |
sorunla doğrudan ilgilenmek |
face something head-on f.
|
|
194 |
Deyim |
birinin doğrudan yüzüne bakmak |
look someone in the face f.
|
|
195 |
Deyim |
doğrudan ayrılmamak |
walk the chalk line f.
|
|
196 |
Deyim |
doğrudan bildirmek |
give someone an irish hint f.
|
|
197 |
Deyim |
doğrudan konuşmak |
shoot from the hip f.
|
|
198 |
Deyim |
doğrudan (bir şeyi) hedef almak |
home on (to something) f.
|
|
199 |
Deyim |
(doğrudan birinin) sorumluluğu olmak |
rest (squarely) on (someone's) shoulders f.
|
|
200 |
Deyim |
doğrudan (birisi ya da bir şey) ile uğraşmak yerine üslerine yönelmek |
go above (someone or something) f.
|
|
201 |
Deyim |
birine doğrudan sormak, söylemek |
ask (or tell) someone point-blank f.
|
|
202 |
Deyim |
birine doğrudan sormak |
ask someone point-blank f.
|
|
203 |
Deyim |
doğrudan risk almak |
beard the lion f.
|
|
204 |
Deyim |
bagajın doğrudan son istasyona gönderilmesini istemek |
check (one's) luggage through (to) (some place) f.
|
|
205 |
Deyim |
bagajın doğrudan son istasyona gönderilmesini istemek |
check bags through f.
|
|
206 |
Deyim |
sorunla doğrudan ilgilenmek |
face head-on f.
|
|
207 |
Deyim |
(birinin) doğrudan yüzüne bakmak |
look (one) in the face f.
|
|
208 |
Deyim |
birinin doğrudan gözüne/yüzüne bakmak |
look somebody in the eye/face f.
|
|
209 |
Deyim |
doğrudan halletmek |
come down to f.
|
|
210 |
Deyim |
doğrudan söyleyerek |
from the shoulder zf.
|
|
211 |
Deyim |
doğrudan doğruya |
in the teeth of expr.
|
|
212 |
Deyim |
doğrudan doğruya |
dead on the mark expr.
|
|
213 |
Deyim |
doğrudan doğruya |
fair and square expr.
|
|
214 |
Deyim |
doğrudan doğruya öğrenilmiş |
at first hand expr.
|
|
Trade/Economic |
|
215 |
Ticaret/Ekonomi |
vergi tahsildarlarının doğrudan faydalanmadığı bir tür vergi tahsilat sistemi |
regie i.
|
|
216 |
Ticaret/Ekonomi |
abd hazinesi'nin doğrudan sorumlu olduğu altın paralar veya altın sertifikaları dışındaki paralar |
treasury currency i.
|
|
217 |
Ticaret/Ekonomi |
abd'de federal rezerve bank ile doğrudan alışveriş yapma ve hazine ihalelerine katılma yetkisine sahip olan kırk kadar menkul değer aracı kurumu |
primary dealer i.
|
|
218 |
Ticaret/Ekonomi |
borçların para ile değil de doğrudan işcilik ve istihsal gücü ile ödenmesi |
bonded labor i.
|
|
219 |
Ticaret/Ekonomi |
bir şirketin hareket tarzını doğrudan etkileyebilecek güçteki kişi |
affiliated person i.
|
|
220 |
Ticaret/Ekonomi |
büyük hizmet sağlayıcılarının perakendeci acenteleri aradan çıkartarak internet gibi yeni dağıtım sistemleri aracılığıyla müşteriyle doğrudan iş yapması |
disintermediation i.
|
|
221 |
Ticaret/Ekonomi |
borçların para ile değil de doğrudan işcilik ve istihsal gücü ile ödenmesi |
bonded labour i.
|
|
222 |
Ticaret/Ekonomi |
bir şirket tarafından yeni olarak çıkarılan menkul kıymetlerin yatırım kuruluşlarına doğrudan satılması |
private placement of securities i.
|
|
223 |
Ticaret/Ekonomi |
borçların para ile değil de doğrudan işcilik ve istihsal gücü ile ödenmesi |
debt bondage i.
|
|
224 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan konşimento |
through bill of lading i.
|
|
225 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan rekabet |
direct competition i.
|
|
226 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan alım |
off-the-shelf procurement i.
|
|
227 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan faturalama |
direct billing i.
|
|
228 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yatırım izinleri |
direct investment permits i.
|
|
229 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan borçlandırma |
direct debit i.
|
|
230 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan maliyetleme |
marginal costing i.
|
|
231 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan maliyetleme |
direct costing i.
|
|
232 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan işçilik |
direct labor i.
|
|
233 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan mülkiyet |
direct ownership i.
|
|
234 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan dağıtım |
direct sales distribution i.
|
|
235 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan sahiplik |
direct ownership i.
|
|
236 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan doğruya iflas yolu |
direct bankruptcy method i.
|
|
237 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan masraflar |
direct expense i.
|
|
238 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan satış |
direct sale i.
|
|
239 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan vergi |
direct tax i.
|
|
240 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan ödeme |
direct payment i.
|
|
241 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan kısmi kontrol |
partial direct control i.
|
|
242 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan malzeme maliyeti |
direct material costs i.
|
|
243 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan borçlandırma |
direct debiting i.
|
|
244 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan fiyat desteği |
direct price support i.
|
|
245 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan satış |
direct selling i.
|
|
246 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan giderler |
direct expenses i.
|
|
247 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan gider yazılanlar |
charged to expenses of the period directly i.
|
|
248 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan doğruya ithal |
direct importation i.
|
|
249 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan gider yazılan kalemler |
immediately expensed items i.
|
|
250 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yabancı yatırımları |
foreign direct investments i.
|
|
251 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan grev |
direct strike i.
|
|
252 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan plasman |
direct placement i.
|
|
253 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan masraf |
direct cost i.
|
|
254 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan işletme giderleri |
direct operating expenses i.
|
|
255 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yabancı yatırımlarda yabancı uyruklu personel istihdamı hakkında yönetmelik |
regulations on the employment of personnel of foreign nationality in direct foreign investment i.
|
|
256 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan finansman |
direct financing i.
|
|
257 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan kredi |
direct credit i.
|
|
258 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan işçilik |
direct labour i.
|
|
259 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan doğruya satış |
direct selling i.
|
|
260 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan gider yazılanlar |
immediately expensed items i.
|
|
261 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan mevduat sözleşmesi |
direct deposit agreement i.
|
|
262 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan kayıp |
direct loss i.
|
|
263 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan işgücü bütçesi |
direct labor budget i.
|
|
264 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan maliyet |
direct cost i.
|
|
265 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan tedarik |
direct supply i.
|
|
266 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan ikramiye |
direct premium i.
|
|
267 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yabancı sermaye (yatırım) girişi |
foreign direct investment inflow i.
|
|
268 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan aracılık yüklenimi |
direct underwriting i.
|
|
269 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan satış |
direct sales i.
|
|
270 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan nakliyat |
through transport i.
|
|
271 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan ilk madde ve malzeme masrafları |
direct raw materials and supplies expenses i.
|
|
272 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yabancı yatırımlar kanunu uygulama yönetmeliği |
regulation for implementation of foreign direct investment law i.
|
|
273 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yükleme |
direct shipment i.
|
|
274 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yatırım |
direct placement i.
|
|
275 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan ve dolaylı maliyetler |
direct and indirect costs i.
|
|
276 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan perakendeciye mal sevk eden imalatçı |
drop shipper i.
|
|
277 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yapılmış olan parasal giderler |
accounting costs i.
|
|
278 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan doğruya finansman |
direct financing i.
|
|
279 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan maliyet hesaplaması |
direct costing i.
|
|
280 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan temin |
direct supply i.
|
|
281 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan eylem |
direct action i.
|
|
282 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan kontrol |
direct control i.
|
|
283 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yabancı yatırımlar |
foreign direct investment i.
|
|
284 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan maliyetler |
direct costs i.
|
|
285 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan borçlandırma |
direct debiting i.
|
|
286 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan gelir desteği |
direct income support i.
|
|
287 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan gelir desteği politikası |
direct income support policy i.
|
|
288 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan vergilendirme |
direct taxation i.
|
|
289 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan sözleşme |
direct-contracting i.
|
|
290 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan aracılık yüklenimi |
firm underwriting i.
|
|
291 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan çıkarım |
direct placement i.
|
|
292 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yönetici |
direct manager i.
|
|
293 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan maliyetler |
direct costs i.
|
|
294 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan üretim |
direct production i.
|
|
295 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan başlangıç maliyetleri |
initial direct costs i.
|
|
296 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan amortisman |
direct amortization i.
|
|
297 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan borçlandırma sistemi |
direct debiting system i.
|
|
298 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan kambiyo |
direct exchange i.
|
|
299 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yatırım |
direct investment i.
|
|
300 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan işçinin başında bulunan yönetici |
supervisor i.
|
|
301 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan vergiler |
direct taxes i.
|
|
302 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan cevaplı satışlar |
direct-response retailing i.
|
|
303 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan uluslararası yatırım |
international direct investment i.
|
|
304 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan tek seferde satış |
outright sale i.
|
|
305 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan satış örgütü |
direct sales organization i.
|
|
306 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan üretim vergileri |
manufacturers' excise taxes i.
|
|
307 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan vadeli teslim kuru |
outright forward rate i.
|
|
308 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan nakliye |
through transport i.
|
|
309 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan satıcı teslimatı |
direct vendor delivery i.
|
|
310 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yapılan iş |
direct business i.
|
|
311 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan prim |
direct premium i.
|
|
312 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan kredi programı |
direct loan program i.
|
|
313 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan proje maliyeti |
direct project cost i.
|
|
314 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan yatırım işletmesi |
direct investment enterprise i.
|
|
315 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan ödeme değerlendirme mesajı |
direct payment valuation message i.
|
|
316 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan arbitraj |
direct arbitrage i.
|
|
317 |
Ticaret/Ekonomi |
fonların bir finansal kurumdan çekilerek doğrudan yatırılması |
disintermediation i.
|
|
318 |
Ticaret/Ekonomi |
harcama açığı ve fazlası bulunan kuruluşlar arasında mali aracıların yardımı olmadan doğrudan sağlanan ilişki |
disintermediation i.
|
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
işletme faaliyetlerine ilişkin nakit akışlarının raporlanmasında doğrudan yöntem |
direct method of reporting cash flows from operating activities i.
|
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
imalatçı, toptancı ya da distribütörün doğrudan müşteriye mal sevk etmesi |
drop shipment i.
|
|
321 |
Ticaret/Ekonomi |
imalatçı, toptancı ya da distribütörün doğrudan müşteriye mal sevk etmesi |
drop shipping i.
|
|
322 |
Ticaret/Ekonomi |
ihracatçı kuruluş tarafından menkul kıymetlerin doğrudan yatırımcılara satılması |
direct issue i.
|
|
323 |
Ticaret/Ekonomi |
işin dışsal çevre ortamı yerine doğrudan doğruya işin kendisine ve işçinin o işi yerine getirmesine ait koşullar |
job content i.
|
|
324 |
Ticaret/Ekonomi |
kart sahibinin hesabından alışveriş tutarını doğrudan düşüren kart |
debit card i.
|
|
325 |
Ticaret/Ekonomi |
kamyon içinde taşıdığı malı doğrudan perakendeciye pazarlayan satıcı |
truck wholesaler i.
|
|
326 |
Ticaret/Ekonomi |
kredii doğrudan borçlandırma |
direct credit i.
|
|
327 |
Ticaret/Ekonomi |
prestij için personel fazlası bir bilim insanını kadrosunda tutan veya bütçesinin bir bölümünü doğrudan kar getirmeyen işlere ayıran şirket |
gold plating company i.
|
|
328 |
Ticaret/Ekonomi |
toplam doğrudan kontrol |
total direct control i.
|
|
329 |
Ticaret/Ekonomi |
ülkenin ihracatını artırmak için eximbank kanalıyla doğrudan yabancı alıcılara açılan kredi |
buyer's credit i.
|
|
330 |
Ticaret/Ekonomi |
yeni yapılara (bina, teçhizat, donanım) veya yapıların genişletilmesine yönelik yapılan doğrudan yatırım |
greenfield investment i.
|
|
331 |
Ticaret/Ekonomi |
gelişmekte olan ülkelerde ürünü garanti edilen fiyata doğrudan üreticiden satın alarak üreticiye fayda sağlama |
fair trade i.
|
|
332 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan altın metalinin değeriyle bağlantılı para standardı |
gold i.
|
|
333 |
Ticaret/Ekonomi |
ticari bir oluşumun düzenli ödemeyi doğrudan kişinin banka hesabına yansıtmasını sağlayan tekli sipariş |
direct debit i.
|
|
334 |
Ticaret/Ekonomi |
ödemenin ödeyenin hesabından ödeme yapılan tarafa elektronik olarak doğrudan aktarımı |
direct deposit i.
|
|
335 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan kredi |
direct loan i.
|
|
336 |
Ticaret/Ekonomi |
bir bilgisayardan diğerine doğrudan veri aktarımı sağlayan bir ingiliz telekom hizmeti markası |
datel® i.
|
|
337 |
Ticaret/Ekonomi |
ortaklara pay senetlerini satın almaları için doğrudan teklifte bulunmak |
tender offer f.
|
|
338 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan doğruya toptancıdan alınan |
first hand s.
|
|
339 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan perakendeciye (satış) |
direct-to-retail s.
|
|
340 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan üretim merkezinden alınmış (ticari mal) |
millrun [us] s.
|
|
341 |
Ticaret/Ekonomi |
müşteri ile doğrudan iletişim kuran |
customer-facing s.
|
|
342 |
Ticaret/Ekonomi |
bağımsız üretim ve doğrudan satış ile öne çıkan |
precapitalistic s.
|
|
343 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan ticaret ile |
over-the-counter zf.
|
|
344 |
Ticaret/Ekonomi |
doğrudan alım-satım yaparak |
over-the-counter zf.
|
|
Law |
|
345 |
Hukuk |
hindistan'da toprak gelirinin doğrudan ryotlara (araziyi fiilen işleten işletmecilere) ödendiği bir vergi sistemi |
raiyatwari i.
|
|
346 |
Hukuk |
hindistan'da toprak gelirinin doğrudan ryotlara (araziyi fiilen işleten işletmecilere) ödendiği bir vergi sistemi |
ryotwari i.
|
|
347 |
Hukuk |
ingiltere yasalarına göre, doğrudan doğruya kraldan arazi alan veya kiralayan kimse |
tenant in capite i.
|
|
348 |
Hukuk |
doğrudan zilyetlik |
actual possession i.
|
|
349 |
Hukuk |
doğrudan dava |
direct action i.
|
|
350 |
Hukuk |
doğrudan zilyetlik |
immediate possession i.
|
|
351 |
Hukuk |
doğrudan güven |
express trust i.
|
|
352 |
Hukuk |
doğrudan delil |
direct evidence i.
|
|
353 |
Hukuk |
doğrudan alaka |
direct interest i.
|
|
354 |
Hukuk |
doğrudan kanıt |
direct evidence i.
|
|
355 |
Hukuk |
doğrudan güven |
direct trust i.
|
|
356 |
Hukuk |
doğrudan doğruya beyyine |
direct evidence i.
|
|
357 |
Hukuk |
doğrudan ve aleni olarak tahrik |
direct and public incitement i.
|
|
358 |
Hukuk |
doğrudan beyyine |
direct evidence i.
|
|
359 |
Hukuk |
doğrudan zararlar |
proximate damages i.
|
|
360 |
Hukuk |
doğrudan soru sorma |
direct examination i.
|
|
361 |
Hukuk |
doğrudan vergi |
direct tax i.
|
|
362 |
Hukuk |
patent hakkı ihlaline (doğrudan veya dolaylı olarak) yardım etme |
contributory patent infringement i.
|
|
363 |
Hukuk |
sonuçla doğrudan ilişkisi olan sebep |
immediate cause i.
|
|
364 |
Hukuk |
telif hakkı ihlaline (doğrudan veya dolaylı olarak) yardım etme |
contributory copyright infringement i.
|
|
365 |
Hukuk |
tekrar doğrudan sorgulama |
redirect examination i.
|
|
366 |
Hukuk |
(korsan kanunlarında) gemi kaptanıyla doğrudan görüşme |
parlay i.
|
|
367 |
Hukuk |
(iskoç yasası) arazisini doğrudan satmak yerine sürekli olarak kiralayan vasalın araziye yaptığı mülk |
ground annual [scotland] i.
|
|
368 |
Hukuk |
(piskopostan başpiskoposa) astın doğrudan üstüne yaptığı başvuru formatında şikayet |
duplex querela i.
|
|
369 |
Hukuk |
müdahale gerektiren sivil faaliyetlerine doğrudan kara ve hava kuvveti katılımını yasaklayan federal yasa |
posse comitatus i.
|
|
370 |
Hukuk |
yasaların doğrudan uygulanamadığı belirli davalarda mahkeme veya hakimin kullandığı karar yetkisi |
discretion i.
|
|
371 |
Hukuk |
doğrudan ihbar hattı |
snitch line [canada] i.
|
|
372 |
Hukuk |
doğrudan savunma yapmayı reddeden |
(stand) mute s.
|
|
373 |
Hukuk |
doğrudan suçlular teorisi ile ilgili |
lombrosian s.
|
|
374 |
Hukuk |
doğrudan suçlular teorisine ait |
lombrosian s.
|
|
375 |
Hukuk |
bir şeyle doğrudan bağlantılı olan |
incident s.
|
|
376 |
Hukuk |
doğrudan yargı yetkisi oluşturan |
ordinary s.
|
|
377 |
Hukuk |
doğrudan geçerli anayasal hakka ait veya ilgili |
self-executing s.
|
|
378 |
Hukuk |
(kural) doğrudan uygulanan |
self-executing s.
|
|
Politics |
|
379 |
Siyasal |
abd'de faaliyet gösteren ve hedeflerine siyasal reform yerine doğrudan eylem yoluyla ulaşmayı amaçlayan özerk eylemci gruplardan oluşmuş antifaşist bir politik aktivist hareket |
antifa i.
|
|
380 |
Siyasal |
bileşenlerinin doğrudan birbirleriyle iletişim kurabildikleri eşit yetki ve haklara sahip olduğu bir sistemin yapısı |
heterarchy i.
|
|
381 |
Siyasal |
bileşenlerinin doğrudan birbirleriyle iletişim kurabildikleri eşit yetki ve haklara sahip olduğu bir sistemin yapısı |
hetaerarchy i.
|
|
382 |
Siyasal |
beyan edilen doğrudan geçiş |
declared transit i.
|
|
383 |
Siyasal |
doğrudan destek |
direct support i.
|
|
384 |
Siyasal |
doğrudan posta gönderimi |
direct mail i.
|
|
385 |
Siyasal |
doğrudan genel oy |
direct universal suffrage i.
|
|
386 |
Siyasal |
doğrudan demokrasi |
pure democracy i.
|
|
387 |
Siyasal |
doğrudan eylem |
direct action i.
|
|
388 |
Siyasal |
doğrudan ödemeler yönetim komitesi |
management committee for direct payments i.
|
|
389 |
Siyasal |
doğrudan demokrasi |
direct democracy i.
|
|
390 |
Siyasal |
doğrudan müzakereler |
direct negotiations i.
|
|
391 |
Siyasal |
doğrudan maliyet |
direct cost i.
|
|
392 |
Siyasal |
doğrudan yönetim |
direct rule i.
|
|
393 |
Siyasal |
doğrudan gelir desteği |
direct income support i.
|
|
394 |
Siyasal |
doğrudan yürütülen etkinlikler |
direct action i.
|
|
395 |
Siyasal |
doğrudan hareket |
direct action i.
|
|
396 |
Siyasal |
doğrudan seçim |
direct election i.
|
|
397 |
Siyasal |
doğrudan zarar |
proximade damage i.
|
|
398 |
Siyasal |
doğrudan önseçim |
direct primary i.
|
|
399 |
Siyasal |
doğrudan temsil |
direct representation i.
|
|
400 |
Siyasal |
doğrudan yabancı yatırımlar |
foreign direct investment i.
|
|
401 |
Siyasal |
abd'de erken dönem eşcinsel gruplarınca tercih edilen bir tür doğrudan eylem |
zap i.
|
|
402 |
Siyasal |
seçim kampanyası için doğrudan adaya verilen para |
hard money [us] i.
|
|
403 |
Siyasal |
bir programı yürürlüğe sokmak veya birtakım hedeflere ulaşmak için derhal ve doğrudan eyleme geçilmesi gerektiğini savunan kimse |
maximalist i.
|
|
404 |
Siyasal |
adayların devlet makamına doğrudan halk oylamasıyla seçilmesi veya atanması |
direct nomination i.
|
|
405 |
Siyasal |
(abd'de) seçmenin adayları doğrudan seçtiği ön seçim |
direct primary i.
|
|
406 |
Siyasal |
diplomatik müzakereler yerine etkisini hemen gösteren araçlarla yapılan ve doğrudan hedefe ulaşması istenen eylem |
direct action i.
|
|
407 |
Siyasal |
tüketimci kapitalizmin antisosyal etkilerine karşı koymak için insanların doğrudan sosyal etkileşim kurması gerektiğini savunan bir siyasi felsefe |
immediatism i.
|
|
408 |
Siyasal |
kutsal roma imparatoruna doğrudan bağlı şehir |
imperial city i.
|
|
409 |
Siyasal |
karşı argümanları doğrudan çürütmeden, rakibini ikiyüzlülükle suçlayarak gözden düşürmeye çalışma |
whataboutism i.
|
|
410 |
Siyasal |
karşı argümanları doğrudan çürütmeden, rakibini ikiyüzlülükle suçlayarak gözden düşürmeye çalışma |
whataboutery i.
|
|
411 |
Siyasal |
kralların yönetim yetkisini doğrudan tanrı'dan aldığını ve tebaalarına karşı sorumlu olmadıklarını öne süren bir doktrin |
divine right of kings i.
|
|
412 |
Siyasal |
tüm önemli kararların doğrudan halkça oylandığı bir hükümet sistemi |
practicalism i.
|
|
413 |
Siyasal |
doğrudan başkandan devrolan bürokratik organizasyon ve devlet girişimleri |
presidency i.
|
|
414 |
Siyasal |
(siyasi birime ait ekonomik ve sosyal yaşamda) aktif ve doğrudan rol sergileme ile öne çıkan |
positive s.
|
|
415 |
Siyasal |
bu tüzük üye devletlerde bütünüyle bağlayıcıdır ve doğrudan uygulanır |
this regulation shall be binding in its entirety and directly applicable in the member states expr.
|
|
Institutes |
|
416 |
Kurum/Kuruluş |
doğrudan yabancıyatırımlar |
foreign direct investments i.
|
|
Industry |
|
417 |
Sanayi |
değirmende ticari demire dönüştürülmek üzere doğrudan ham demir veya erimiş metalden haddelenmiş kaba çubuk |
mill bar i.
|
|
418 |
Sanayi |
bir proje veya etkinlikten doğup sonuca doğrudan katkısı olmayan maliyet |
overhead i.
|
|
Insurance |
|
419 |
Sigortacılık |
doğrudan sigorta |
direct insurance i.
|
|
Media |
|
420 |
Medya |
doğrudan eylem reklamı |
direct-action advertising i.
|
|
421 |
Medya |
(kaydedilen bir programı) bir yayın noktasından diğerine doğrudan göndermek |
bicycle f.
|
|
422 |
Medya |
doğrudan sorgulama yerine ve görüşülen kişiyi özgürce, gayri resmi veya kendiliğinden konuşmaya yönlendiren (röportaj) |
nondirective s.
|
|
Advertising |
|
423 |
Reklam |
doğrudan posta reklamcılığı |
direct mail advertising i.
|
|
424 |
Reklam |
doğrudan reklam |
direct advertising i.
|
|
425 |
Reklam |
mektupla doğrudan reklam yapma |
direct mail advertising i.
|
|
426 |
Reklam |
ticari reklam amacıyla kişilerin doğrudan posta kutularına gönderilen basılı materyal |
direct mail i.
|
|
427 |
Reklam |
doğrudan posta reklamcılığı yapan kimse |
direct-mailer i.
|
|
428 |
Reklam |
doğrudan posta reklamcılığı yapan firma |
direct-mailer i.
|
|
429 |
Reklam |
doğrudan posta ile gönderilen mektup, reklam gibi basılı materyal |
direct-mailer i.
|
|
Technical |
|
430 |
Teknik |
dökme demiri fırınhanede doğrudan rafine ederek veya cevherin doğrudan işlenmesiyle wootz olarak yapılan çelik |
natural steel i.
|
|
431 |
Teknik |
işlenmiş demirin doğrudan üretiminde kullanılan demir dövme tekniği |
american forge i.
|
|
432 |
Teknik |
aleve doğrudan maruz kalma |
direct impingement of flame i.
|
|
433 |
Teknik |
doğrudan bağlaşım |
d.c. coupling i.
|
|
434 |
Teknik |
doğrudan demir indirgemesi |
direct iron reduction i.
|
|
435 |
Teknik |
doğrudan çiftlendirme metodu |
direct coupling method i.
|
|
436 |
Teknik |
doğrudan karşılaştırmalı ölçüm yöntemi |
direct comparison method of measurement i.
|
|
437 |
Teknik |
doğrudan sayısal kontrol |
ddc i.
|
|
438 |
Teknik |
doğrudan bağlı manyezit krom refrakterler |
direct bond magnesite chrome refractories i.
|
|
439 |
Teknik |
doğrudan tahrikli bağlantı |
direct drive i.
|
|
440 |
Teknik |
doğrudan gravimetrik metot |
direct gravimetric method i.
|
|
441 |
Teknik |
doğrudan buharlaşma |
dry expansion i.
|
|
442 |
Teknik |
doğrudan bağlantılı foto voltaj pompalama sistemi |
direct coupled photovoltaic pumping system i.
|
|
443 |
Teknik |
doğrudan konum |
direct position i.
|
|
444 |
Teknik |
doğrudan ısıtma sistemi |
direct heating system i.
|
|
445 |
Teknik |
doğrudan frekans çevirici |
cycloconverter i.
|
|
446 |
Teknik |
doğrudan gömme kabloları |
cables for direct burial i.
|
|
447 |
Teknik |
doğrudan metot |
direct method i.
|
|
448 |
Teknik |
doğrudan mod işlemi |
direct mode operation i.
|
|
449 |
Teknik |
doğrudan döküm |
direct casting i.
|
|
450 |
Teknik |
doğrudan gaz yakan hava ısıtıcısı |
direct gas-fired air heater i.
|
|
451 |
Teknik |
doğrudan erişimli işleme |
direct access processing i.
|
|
452 |
Teknik |
doğrudan tahsis |
direct allocation i.
|
|
453 |
Teknik |
doğrudan iletişim |
direct communication i.
|
|
454 |
Teknik |
doğrudan yanmalı sıcak hava cihazı |
direct-fired heater i.
|
|
455 |
Teknik |
direkt/doğrudan sıralı yayılma spektrum |
direct-sequence-spread-spectrum i.
|
|
456 |
Teknik |
doğrudan düzenleme |
direct organization i.
|
|
457 |
Teknik |
doğrudan bağlı alkali tuğla |
direct-bonded basic brick i.
|
|
458 |
Teknik |
doğrudan harekete geçen |
direct acting i.
|
|
459 |
Teknik |
doğrudan indirgenmiş demir |
direct reduced iron i.
|
|
460 |
Teknik |
doğrudan genleşme sistemi |
direct expansion system i.
|
|
461 |
Teknik |
doğrudan belleğe erişim |
data break i.
|
|
462 |
Teknik |
doğrudan ışın |
direct ray i.
|
|
463 |
Teknik |
doğrudan aydınlatma |
direct lighting i.
|
|
464 |
Teknik |
doğrudan algılayıcı yöneltmesi |
direct sensor orientation i.
|
|
465 |
Teknik |
doğrudan gömülü optik haberleşme kabloları |
directly buried optical telecommunication cables i.
|
|
466 |
Teknik |
doğrudan ışıklandırma |
direct lighting i.
|
|
467 |
Teknik |
doğrudan mile frezeli |
milled directly in the shaft i.
|
|
468 |
Teknik |
doğrudan etkili elektriksel yazıcı ölçme cihazları |
direct acting recording electrical measuring instruments i.
|
|
469 |
Teknik |
doğrudan gerilme |
direct stress i.
|
|
470 |
Teknik |
doğrudan indirgenmiş demir cevheri |
directly reduced iron ore i.
|
|
471 |
Teknik |
doğrudan ısıtalan negatif sıcaklık katsayılı termistör |
directly heated negative temperature coefficient thermistor i.
|
|
472 |
Teknik |
doğrudan yer altına gömülü sıcak su şebekesi |
directly buried hot water network i.
|
|
473 |
Teknik |
doğrudan tornistanlı motor |
direct reversible engine i.
|
|
474 |
Teknik |
doğrudan veri girişi |
direct data entry i.
|
|
475 |
Teknik |
doğrudan ısıtmalı kurutucu |
direct-head drier i.
|
|
476 |
Teknik |
doğrudan değme |
direct contact i.
|
|
477 |
Teknik |
doğrudan yonga tutturma |
direct chip attachment i.
|
|
478 |
Teknik |
doğrudan soğutma |
direct cooling i.
|
|
479 |
Teknik |
doğrudan gösterim |
direct display i.
|
|
480 |
Teknik |
doğrudan tahrik |
direct drive i.
|
|
481 |
Teknik |
doğrudan bağlı motor (pervane) |
diesel direct drive i.
|
|
482 |
Teknik |
doğrudan pişirme |
direct firing i.
|
|
483 |
Teknik |
doğrudan birleşme |
direct combination i.
|
|
484 |
Teknik |
doğrudan kodlama |
direct coding i.
|
|
485 |
Teknik |
doğrudan egzoz sistemi |
direct exhaust system i.
|
|
486 |
Teknik |
doğrudan bağlı alternatif akım aktif enerji sayacı |
direct connected alternating current static watt-hour meter i.
|
|
487 |
Teknik |
doğrudan soğutma sistemi |
direct cooling system i.
|
|
488 |
Teknik |
doğrudan bağlantı |
direct connection i.
|
|
489 |
Teknik |
doğrudan büküm |
direct spinning i.
|
|
490 |
Teknik |
doğrudan organizasyon |
direct organization i.
|
|
491 |
Teknik |
doğrudan sıcak su temini |
direct hot water supply i.
|
|
492 |
Teknik |
doğrudan oksitlenme |
direct oxidation i.
|
|
493 |
Teknik |
doğrudan sürücülü motor |
direct drive motor i.
|
|
494 |
Teknik |
doğrudan yayınım |
direct radiation i.
|
|
495 |
Teknik |
doğrudan püskürtme |
direct injection i.
|
|
496 |
Teknik |
doğrudan kayıt |
direct recording i.
|
|
497 |
Teknik |
doğrudan indirgeme |
direct reduction i.
|
|
498 |
Teknik |
doğrudan lokal veri değişimi |
direct local data exchange i.
|
|
499 |
Teknik |
doğrudan dönüştürme |
direct conversion i.
|
|
500 |
Teknik |
doğrudan soğutma sistemi |
direct refrigerating system i.
|
|