devamlı - Türkçe İngilizce Sözlük

devamlı

"devamlı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 90 sonuç

Türkçe İngilizce
General
devamlı permanent s.
I found a permanent job with a decent salary.
İyi bir maaşı olan devamlı bir iş buldum.

More Sentences
devamlı frequent s.
Carelessness causes frequent accidents.
Dikkatsizlik devamlı kazalara neden olur.

More Sentences
devamlı constant s.
There is a constant flow of traffic on this road.
Bu yolda devamlı bir trafik akışı var.

More Sentences
devamlı steady s.
Our website offers a steady stream of scientific articles.
Web sitemiz devamlı olarak bilimsel makale akışı sunmaktadır.

More Sentences
devamlı persistent s.
I have a persistent pain here.
Buramda devamlı bir ağrı var.

More Sentences
devamlı regularly zf.
Tom's recently started a raw vegan diet, and regularly gets on his soapbox to tell people how great it is.
Tom bu aralar çiğ vegan beslenmeye başlamış. İnsanlara bunun ne kadar süper bir şey olduğu konusunda devamlı atıp tutuyor.

More Sentences
devamlı continuously zf.
Trade volumes between the EC and Turkey have continuously increased, with the exception of the contraction of 1999.
AT ve Türkiye arasındaki ticaret hacimleri, 1999’daki daralma hariç tutulursa, devamlı olarak artmıştır.

More Sentences
Phrases
devamlı on end expr.
It rained for three days on end.
Üç gün devamlı yağmur yağdı.

More Sentences
Technical
devamlı constant s.
Tom is in constant pain.
Tom devamlı acı çekiyor.

More Sentences
Computer
devamlı forever s.
People are forever going in and out of university towns.
İnsanlar üniversite şehirlerine devamlı olarak girip çıkmaktadır.

More Sentences
Common Usage
devamlı continuous s.
General
devamlı lasting s.
devamlı relentless s.
devamlı unbroken s.
devamlı assiduous s.
devamlı chronic s.
devamlı sustained s.
devamlı regular s.
devamlı settled s.
devamlı enduring s.
devamlı incessant s.
devamlı continual s.
devamlı substantive s.
devamlı everlasting s.
devamlı running s.
devamlı continued s.
devamlı unabating s.
devamlı durable s.
devamlı unceasing s.
devamlı solid s.
devamlı perpetual s.
devamlı invariable s.
devamlı continuous s.
devamlı round-the-clock s.
devamlı non-stop s.
devamlı consistent s.
devamlı nonstop s.
devamlı uninterrupted s.
devamlı standing s.
devamlı remorseless s.
devamlı unceasable s.
devamlı unremitted s.
devamlı unremittent s.
devamlı unresisted s.
devamlı unresting s.
devamlı unsleeping s.
devamlı unstaying s.
devamlı everliving s.
devamlı run [scotland] s.
devamlı continuant s.
devamlı lastingly zf.
devamlı in ordinary zf.
devamlı invariably zf.
devamlı all day and every day zf.
devamlı continually zf.
devamlı evermore zf.
devamlı hourly zf.
devamlı on and on zf.
devamlı day after day zf.
devamlı permanently zf.
devamlı over zf.
devamlı alday zf.
devamlı unremittedly zf.
devamlı ever zf.
devamlı ever in on zf.
devamlı ever is one zf.
devamlı most an end [dialect] [uk] zf.
devamlı contd (continued) kısalt.
devamlı contd. (continued) kısalt.
devamlı contin. (continued) kısalt.
Colloquial
devamlı the whole time [brit] i.
devamlı 7-24 expr.
devamlı twenty-four seven expr.
devamlı twenty-four/seven expr.
Idioms
devamlı off the reel [old-fashioned] s.
devamlı twenty-four seven expr.
Trade/Economic
devamlı standing s.
devamlı settled s.
Law
devamlı continuing s.
devamlı perdurable s.
devamlı perpetual s.
Politics
devamlı full time s.
Technical
devamlı non stop s.
devamlı perennial s.
Computer
devamlı nonparallel s.
Education
devamlı on a rolling basis expr.
Sport
devamlı incessant s.
Archaic
devamlı uncessant [obsolete] s.
devamlı often s.
Modern Slang
devamlı all day every day expr.

"devamlı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 251 sonuç

Türkçe İngilizce
General
devamlı olarak consistently zf.
As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing.
Son araştırmaların gösterdiği üzere, Japonya'da ortalama yaşam süresi devamlı olarak artmaktadır.

More Sentences
devamlı olarak continually zf.
Tom continually eats cake.
Tom devamlı olarak pasta yiyor.

More Sentences
yanıp sönen sinyal lambası (devamlı) blinker i.
devamlı hareket perpetual motion i.
borsada fiyatların devamlı yükselişi bull market i.
devamlı müşteri habitue i.
kiliseye devamlı olarak giden kimse churchgoer i.
devamlı müşteri frequenter i.
devamlı müşteri regular i.
devamlı müşteri steady customer i.
devamlı müşteri patron i.
yüksek ve devamlı ses peal i.
devamlı sakatlık permanent disability i.
devamlı müşteri regular customer i.
devamlı adres permanent address i.
devamlı güç continuous power i.
devamlı kullanılan deniz rotası sea-lane i.
ihtiyaçların devamlı bir şekilde değişmesi continual shifting of wants i.
devamlı ziyaretçi frequenter i.
devamlı iyileştirme continuous improvement i.
devamlı artış steady increase i.
devamlı artış accrescence i.
devamlı arkadaş constant companion i.
devamlı kusur bulan kimse nagger i.
devamlı olma remorselessness i.
devamlı olarak seyahat ederek satış yapan kimse tranter [dialect] i.
devamlı olarak seyahat ederek satış yapan kimse traunter [obsolete] i.
devamlı sorun çıkaran tip larrikin i.
izleyicilerde devamlı tepki uyandırmak üzere tasarlanmış olaylar veya olaylar zinciri happening i.
devamlı devriye round-the-clock patrol i.
gidişatı devamlı kötüye giden özellikler disimprovement i.
devamlı kusur bulan kimse insectator [obsolete] i.
devamlı değişim fluxion i.
devamlı akış stream i.
devamlı yüzey alanı stretch i.
devamlı konuşmak run on f.
bir yere devamlı yaşamak amacıyla gelmek come to stay f.
devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek go steady f.
devamlı kılmak render continuous something f.
devamlı ısrarla kırmak wear down f.
devamlı flört etmek go steady with f.
sürekli/devamlı bir işi olmak have regular job f.
sürekli/devamlı bir işi olmak have a regular job f.
devamlı azarlamak nag f.
devamlı olarak seyahat ederek satış yapmak trant [dialect] f.
devamlı olarak seyahat ederek satış yapmak traunt [obsolete] f.
devamlı olarak yapmak vape f.
devamlı olarak sahip olmak wear f.
devamlı kullanarak sıradanlaştırmak hack f.
(birine) devamlı zarar vermek hammer f.
devamlı uğraşmak hammer f.
devamlı aklına gelmek hant [dialect] f.
(biriyle) devamlı görüşmek hant [dialect] f.
devamlı zahmet vermek bedevil f.
devamlı (müşteri) regular s.
dikkatli ve devamlı çalışan assiduous s.
devamlı kusur bulan censorious s.
dikkatli ve devamlı (bir çalışma) assiduous s.
devamlı olmayan interlocutory s.
kendi/devamlı müşteris(ler)i olan pastronized s.
devamlı müşterisi bol/çok well-patronized s.
kendi/devamlı müşteris(ler)i olan patronised s.
devamlı aynı şekilde devam eden (müzik) monotonous s.
kendi/devamlı müşteris(ler)i olan patronized s.
devamlı olmayan unsustained s.
devamlı belli belirsiz bir ses çıkaran murmuring s.
belli belirsiz ve devamlı duyulan murmurous s.
devamlı olmayan impersistent s.
devamlı hareket halinde seething s.
devamlı kusur bularak censoriously zf.
devamlı olarak persistently zf.
devamlı olarak progressively zf.
devamlı olarak regularly zf.
devamlı olarak permanently zf.
devamlı olarak enduringly zf.
devamlı olarak alday zf.
devamlı olarak unremittently zf.
devamlı bir şekilde unrestingly zf.
devamlı olarak imprescriptibly zf.
devamlı olarak continuedly zf.
devamlı olarak inveterately zf.
Phrasals
(birini veya bir şeyi) devamlı veya şiddetli eleştirmek set at f.
devamlı dayak atmak bat around f.
bir şeyi kalıcı/devamlı hale getirmek lock something in f.
devamlı barlara gitmek bum around f.
devamlı barlarda takılmak bum around f.
devamlı gece kulüplerine gitmek bum around f.
devamlı gece kulüplerinde takılmak bum around f.
birini/bir şeyi devamlı azarlamak fuss at someone or something f.
(birini) devamlı azarlamak fuss at (one) f.
(bir şey) üzerinde devamlı olarak çalışmak work away (at something) f.
Phrases
devamlı (bir şey) yapmak be given to (something) f.
devamlı bir şey yapmak be given to something/to doing something f.
Colloquial
devamlı gidilen yer/mekan the place to be i.
ortamdakilere aldırmadan devamlı telefonuyla konuşan kaba ve görgüsüz kimse cellfish i.
devamlı bir yerlere gitmek isteme itchy feet i.
devamlı kusur bulan on ed.
devamlı olarak on the reg (on the regular) expr.
devamlı olarak on the regular expr.
Idioms
devamlı konuşmak talk to hear one's own voice f.
devamlı yer değiştirmek (işten işe/ mekandan mekana) play musical chairs f.
önemli bir şeyi devamlı söylemek have a bee in your bonnet f.
sürekli/devamlı bir işi olmak hold down a steady job f.
(birini veya bir şeyi) devamlı eleştirmek keep (going) on at (one) f.
birini devamlı eleştirmek keep (going) on at someone f.
(bir şeyi) devamlı hale getirmek make (something) stick f.
devamlı hale getirmek make stick f.
devamlı olarak tek bir kişi ile flört etmek go steady (with somebody) [old-fashioned] f.
Trade/Economic
devamlı borç tahvili deferred bond i.
devamlı stok perpetual inventory i.
devamlı müşteri steady customer i.
devamlı envanter yöntemi perpetual inventory method i.
devamlı bir işi olmayan işçiler casual workers i.
devamlı müşteri regular customer i.
devamlı müşteri repeat customer i.
devamlı tahsisat continuing appropriation i.
devamlı murakabe continuous audit i.
devamlı kullanılabilen mallar goods durable i.
devamlı bütçe moving budget i.
devamlı bütçe continuous budget i.
devamlı müşteri frequenter i.
devamlı sermaye constant capital i.
devamlı envanter perpetual inventory i.
devamlı envanter continuous inventory i.
devamlı ameliye continuous process i.
devamlı tahvil continued bond i.
devamlı müessese permanent establishment i.
devamlı çalışan permanent employee i.
devamlı müşteri patron i.
fiyatların devamlı düşmesi sagging i.
iş yerinde çalışanlar veya işverenler tarafından psikolojik veya sosyal nedenlerle devamlı olarak ya da sistematik şekilde uygulanan psikolojik taciz veya şiddet mobbing i.
şirketin devamlı faaliyet değeri going concern value i.
sönümsüz/devamlı enflasyon sustained inflation i.
devamlı müşterisi olmak be a regular customer f.
devamlı kadroya dahil olmayan freelance s.
devamlı satışta olup satın alınacak miktarla sınırlandırılmamış (devlet tahvilleri) on tap zf.
Law
devamlı ikametgah permanent abode i.
devamlı irtifak hakkı continuous easement i.
devamlı konut permanent abode i.
devamlı gelir perpetual annuity i.
devamlı sözleşme standing contract i.
Politics
devamlı talimat standing operating procedure i.
devamlı ilişkiler continued relations i.
devamlı iş düzeni standing order i.
istihdam devamlı komitesi permanent committee for employment i.
Technical
kimyasal bir maddenin var olup olmadığının devamlı ya da periyodik aralıklarla gözlenmesi chemical monitoring i.
devamlı filitrasyon permanent filtration i.
devamlı deformasyon continuous deformation i.
devamlı aynı tonda olan malzeme monochrome continuous tone material i.
devamlı sulama perennial irrigation i.
devamlı kısa devre akımı sustained short-circuit current i.
devamlı filtre continuous filter i.
devamlı akarsu perennial stream i.
devamlı oturma continuous settlement i.
devamlı zumlama continuous zooming i.
devamlı don permafrost i.
devamlı güç continuous power i.
devamlı fren continuous brake i.
devamlı akım continuous flow i.
devamlı yük steady load i.
devamlı akan akarsu perennial stream i.
devamlı lifli iplikler continuous filament yarns i.
devamlı spektrum continuous spectrum i.
devamlı servis freni continuous service brake i.
devamlı hareket perpetuum mobile i.
devamlı yağlama continuous lubrication i.
devamlı yük continuous load i.
devamlı dalga continuous wave i.
devamlı frenleme sistemi continuous braking system i.
devamlı radyasyon general radiation i.
modüle devamlı dalga modulated continuous wave i.
iki veya daha çok sayıdaki sinyali eşzamanlı olarak devamlı kaydeden aygıt multichannel recorder i.
devamlı spektrum continous spectrum i.
Computer
devamlı çizgi (autocad) polyline i.
devamlı üstte always on top expr.
Electric
modüle devamlı dalga modulated continuous wave i.
Textile
devamlı elyaftan yapılmış iplik continuous filament yarn i.
devamlı liflerden yapılmış iplik continuous filament yarn i.
devamlı iplik continuous thread i.
devamlı lifli naylon iplik continuous filament nylon yarn i.
polimid devamlı lif polyamid continuous fiber i.
pamuk, keten gibi ipliklerden oluşan devamlı şerit veya katman lap i.
devamlı sentetik liflerin çekilmesi ile tülbent dokulu kumaş elde etme işlemi spun-bonding i.
Automotive
devamlı frenleme sistemi continuous braking system i.
devamlı çizgi continuous line i.
devamlı fren continuous brake i.
devamlı servis freni continuous service brake i.
Traffic
boyuna paralel devamlı iki çizgi longitudinal double continuous line i.
boyuna devamlı çizgi longitudinal continuous line i.
devamlı (kesintisiz/fasılasız) sarı yol çizgisi solid yellow line i.
sağa tehlikeli devamlı virajlar double curve i.
yan yana iki devamlı sarı yol çizgisi double solid yellow line i.
Railway
devamlı frenleme sustained braking i.
Aeronautic
devamlı kırmızı ışık continuous red light i.
devamlı yük deneyi delayed fracture i.
devamlı yeşil ışık continuous green light i.
eşdeğer devamlı ses seviyesi equivalent continuous sound level i.
devamlı azami hızla uçmak buster f.
devamlı azami takat süratiyle uçmak buster f.
Marine
devamlı gözlem sertifikaları continuous synopsis record document i.
Medical
devamlı alkol kulanma inebriety i.
devamlı pozitif hava yolu basıncı continuous positive airway pressure i.
devamlı akım doppler ve puls/volüm pletismografi yöntemleri continuous flow doppler and pulse/volume plethysmographic methods i.
devamlı dikiş running suture i.
devamlı spinal anestezi continuous spinal anaesthesia i.
devamlı ayaktan periton diyaliz tedavisi gören hasta continuous ambulatory peritoneal dialysis patient i.
devamlı olarak fazla miktarda gözyaşı gelişi dacryorrhea i.
devamlı dikiş running stitch i.
kasın devamlı kasılma halinde olması contracture i.
kasların devamlı kasılmasını önlemek için ele takılan rulo şeklindeki atel handroll i.
bölgesel ve devamlı olarak endemically zf.
Pathology
gözün devamlı açık durduğu, bakışa anormal bir görünüş veren bir hastalık lagophthalmia i.
gözün devamlı açık durduğu, bakışa anormal bir görünüş veren bir hastalık lagophthalmos i.
gözün devamlı açık durduğu, bakışa anormal bir görünüş veren bir hastalık lagophthalmus i.
asbest partiküllerinin devamlı solunmasından kaynaklanan bir akciğer iltihabı asbestosis i.
şeker kamışı tozunun devamlı solunması nedeniyle oluşan bir akciğer hastalığı bagascosis i.
şeker kamışı tozunun devamlı solunması nedeniyle oluşan bir akciğer hastalığı bagasse disease i.
lökositlerin devamlı çoğalıp patolojik yapı gösterdiği bir hastalık leucocythaemia i.
Optics
devamlı dairesel kapsüloreksis continued curvilinear capsulorhexis i.
Veterinary
atlarda devamlı ve anormal kas kasılması shivering i.
Physics
devamlı spektrum continuous spectrum i.
Agriculture
devamlı akış continuous flow i.
kendinden devamlı çelik kesilen bitki stock i.
Education
devamlı öğrenci student with perfect attendance i.
Geology
devamlı klivaj continuous cleavage i.
devamlı dilinim continuous cleavage i.
devamlı reaksiyon serisi continuous reaction series i.
Military
devamlı yönerge permanent directive i.
devamlı idame ettirilecek azami sürat maximum sustained speed i.
devamlı emir standing order i.
devamlı stok kaydı usulü perpetual inventory i.
devamlı talimat standard operating procedures i.
devamlı ateş continuous fire i.
devamlı savunma emri standing defence plan i.
devamlı dalga yakalama radarı continuous wave acquisition radar i.
devamlı dalga aydınlatma radarı continuous wave illuminator radar i.
devamlı kamuflaj fixed camouflage i.
devamlı eğitim continued training i.
harekat devamlı kıymetlendirme operational permanent evaluation i.
ikk devamlı talimatı counter-intelligence standing operating procedures i.
muhabere devamlı talimatları standing signals instructions i.
Hunting
tetik çekişiyle devamlı ateşleme yapan sistem automatic i.
Basketball
savunmada devamlı değişiklik yapmak stunt f.
Music
devamlı tekdüze ses çıkaran enstrüman drone i.
müzik aletinin devamlı ve tekdüze ses çıkaran bölümü drone i.
Printery
(monotip üzerindeki işlemi düzenleyen) devamlı kağıt rulosu ribbon i.
Archaic
devamlı akış lapse i.
devamlı olarak still zf.
Slang
devamlı mc donalds ürünleri tüketen şişko/yağ tulumu mackers i.
devamlı sorun çıkartan tip helf i.
bir sesi veya müziği baştan sona devamlı arka arkaya çalmak loop f.