days - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

days

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"days" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 9 sonuç

İngilizce Türkçe
General
days i. eyyam
days i. yaşam
days i. günler
days i. ömür
days i. yaşam
days i. hayat
days zf. gündüzleri
Computer
days i. günde bir
days expr. gün içinde izin ver

"days" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

İngilizce Türkçe
General
lasting days i. günlük
dog days i. yazın en sıcak günleri
days old i. günlük
halcyon days i. altın çağ
palmy days i. refah günleri
payable days i. ödeme günleri
receivable days i. alacak günleri
high holi days i. dini bayramlar (musevilikte)
last seven days i. son yedi gün
7 days i. yedi gün
passing days i. geçen günler
calendar days i. takvim günleri
primeval days i. ilk çağlar
childhood days i. çocukluk günleri
glory days i. zafer günleri
these days i. bugünler
important days i. önemli günler
special days i. özel günler
last days of school i. okulun son günleri
university days i. üniversite günleri
six days i. altı gün
cold days i. soğuk günler
coming days i. gelecek günler
twelve days i. on iki gün
twelve days i. 12 gün
days on end i. birbiri ardınca geçen günler
ferial days i. tatil günleri
ferial days i. yortu günleri
a couple of days i. birkaç gün
national days i. milli bayramlar
kids these days i. zamane çocukları
kids these days i. zamane gençleri
youth these days i. zamane gençleri
teens these days i. zamane gençleri
sunny days i. güneşli günler
nine months and ten days i. dokuz ay on gün
the hottest days of the summer i. yazın en sıcak günleri
ember days i. üçer günlük dört mevsim orucu
old days i. eski günler
dog days i. bunaltıcı sıcaklar
dog days i. en sıcak yaz günleri
one of the worst days ever i. gelmiş geçmiş en kötü günlerden biri
7 days 24 hours i. 7 24
7 days 24 hours i. 7 gün 24 saat
the end of days i. kıyamet
accident-free days i. kazasız günler
tiresome days i. yorucu günler
exhausting days i. yorucu günler
seeking days i. arayış günleri
chair days [obsolete] i. yaşlılık günleri
chair days [obsolete] i. ömrün çoğunlukla sandalyede ve sakin geçen yaşlılık dönemi
early days i. erken dönem
early days i. ilk zamanlar
early days i. başlangıç dönemi
early days i. ilk günler
grand days i. ingiltere'de bazı adli kurumların tatil olarak kabul ettiği günler
the roaring days [australia] i. avusturalya yükselme dönemi
the roaring days [australia] i. avusturalya altın çağı
planetary days i. haftanın günleri
dog days i. temmuz başından eylül başına kadar yazın en sıcak günlerinin yaşandığı zaman aralığı
dog days i. ilerlemenin olmadığı zaman aralığı
dog days i. ağır dönem
dog days i. hareketsiz dönem
dog days i. rehavetli dönem
belong to past days f. maziye karışmak
take ten days f. on gün sürmek
take ten days f. on gün almak (bir şeyi yapması vb)
last for ten days f. on gün sürmek
fall on evil days f. dara düşmek
talk about one’s army days f. askerlik anılarından bahsetmek
talk about one’s army days f. askerlik anılarını anlatmak
count the days f. günleri saymak
count the days f. gün saymak
one's days are numbered f. sayılı günleri kalmak
come to these days f. bugünlere gelmek
spend one's days f. günlerini harcamak
be suspended thirty days without pay f. ücretsiz otuz gün uzaklaştırma almak
have difficult days ahead f. zor günler beklemek
last for fifteen days f. on beş gün sürmek
have hard days f. zor günler geçirmek
have difficult days f. zor günler geçirmek
have hard days f. kötü günler geçirmek
have difficult days f. kötü günler geçirmek
days-old s. birkaç gün öncesinin
days-old s. günler öncesinin
on alternate days zf. iki günde bir
first days of a month zf. ay başı
in every few days zf. birkaç günde bir
in days to come zf. ileride
in early days zf. eskiden
first days of a month zf. aybaşı
for days zf. günlerce
in the days of old zf. eskiden
in these days zf. bugünlerde
on alternate days zf. günaşırı
every few days zf. birkaç günde bir
in days to come zf. istikbalde
in days of yore zf. çok eskiden
in these days zf. şu günlerde
for days zf. günlerdir
every four days zf. dört günde bir
in the days of old zf. eski zamanda
in after days zf. gelecekte
in the good old days zf. eski zamanda
in the good old days zf. eskiden
in all my born days zf. bütün ömrümde
in after days zf. ileride
in days to come zf. gelecek zamanlarda
last seven days zf. son yedi günde
in the next days zf. gelecek günlerde
these days zf. günümüz
a few days zf. birkaç gün
every several days zf. birkaç günde bir
once per several passing days zf. birkaç günde bir
those days zf. o zamanlar
for the first time in days zf. günler sonra ilk defa
for the first time in days zf. günlerden sonra ilk defa
first time in days zf. günler sonra ilk kez
first time in days zf. günlerden sonra ilk defa
first time in days zf. günler sonra ilk defa
for the first time in days zf. günlerden sonra ilk kez
for the first time in days zf. günler sonra ilk kez
first time in days zf. günlerden sonra ilk kez
within a few days zf. birkaç gün içerisinde
within a few days zf. birkaç gün içinde
days ago zf. gün önce
three days and three nights zf. üç gün üç gece
a few days zf. birkaç gün içinde
in the past few days zf. yakın zaman önce
in a few days zf. birkaç gün içinde
once every ten days zf. on günde bir
a few days apart zf. (birkaç) gün ara ile
every ten days zf. on günde bir
in the coming days zf. önümüzdeki günlerde
in the upcoming days zf. önümüzdeki günlerde
in the forthcoming days zf. önümüzdeki günlerde
in the next days zf. önümüzdeki günlerde
once in two days zf. iki günde bir
every two days zf. iki günde bir
once every two days zf. her iki günde bir
once in two days zf. her iki günde bir
every two days zf. her iki günde bir
once every two days zf. iki günde bir
in the recent days zf. son günlerde
in the previous days zf. geçtiğimiz günlerde
in the past few days zf. geçtiğimiz günlerde
in the upcoming days zf. ilerleyen günlerde
in the forthcoming days zf. ilerleyen günlerde
a few days ago zf. birkaç gün önce
for a few days zf. birkaç günlüğüne
within a few days from zf. itibaren birkaç gün içerisinde
within a few days from zf. itibaren birkaç gün içinde
3 days ago zf. 3 gün önce
3 days ago zf. 3 gün evvel
in the last few days zf. son birkaç gün içinde
on different days zf. değişik günlerde
in ten days at the latest zf. en geç on gün içerisinde
in ten days at the latest zf. en geç on gün içinde
since the first days of humankind zf. insanlığın ilk günlerinden beri
seven days a week zf. haftada yedi gün
seven days a week zf. haftanın yedi günü
in 2 days zf. iki gün içinde
in two days zf. iki gün içinde
once every 15 days zf. 15 günde bir
every 15 days zf. 15 günde bir
every two days zf. 2 günde bir
for 2 days zf. 2 gündür
for two days zf. 2 gündür
every 15 days zf. on beş günde bir
two days before the meeting zf. toplantıdan 2 gün önce
in the forthcoming days zf. ilerdeki günlerde
in those days zf. o günlerde
three days a week zf. haftanın üç günü
three days a week zf. haftada üç gün
the next couple of days zf. önümüzdeki birkaç gün
once in two days zf. iki günde bir
these days zf. bugünlerde
in the early days of ed. -in ilk zamanlarında
in the first days of ed. ilk günlerinde
30 days after service of this notice on you expr. bu ihbarnamenin size tebliğ edilmesinden (tebliğ edildiği tarihten) 30 gün sonra
Phrases
days running i. birbirini izleyen günler
from its earliest days i. en başından beri
days on end i. günler boyu
in the olden days zf. çok önceden
in the olden days zf. eskiden
in olden days zf. çok önceden
in olden days zf. eskiden
for another ten days zf. bir on gün daha
after days zf. günlerden sonra
after days zf. günler sonra
gone are the days when expr. ... günler eskide kaldı
good old days expr. bir zamanlar
for days on end expr. birkaç gündür
the days are drawing in expr. günler kısalıyor
these days expr. günümüzde
the days are closing in expr. günler kısalıyor
for days on end expr. günlerdir
for days on end expr. günlerce
like in the old days expr. eskiden olduğu gibi
on most, if not all, days of the week expr. haftanın her günü olmasa da çoğu günlerinde
for days and days expr. günler boyunca
for days now expr. günlerdir
the days are drawing out expr. günler uzuyor
from its earliest days expr. ilk günlerinden bu yana
on the first days expr. ilk günlerde
for two days running expr. iki gündür
within the next two days expr. iki gün içinde
in the upcoming days expr. önümüzdeki günler
within the next days expr. önümüzdeki günlerde
in the coming days expr. önümüzdeki günler
on the first days of school expr. okulun ilk günlerinde
during those days expr. o günlerde
past several days expr. son bir kaç gün
only a few days left (for) expr. sayılı gün kaldı
just a few days left (for) expr. sayılı gün kaldı
average of only 2 days during the season expr. sezon boyunca ortalama sadece 2 gün
for the past several days expr. son bir kaç gündür
over the past several days expr. son bir kaç gündür
at maturities not to exceed 91 days expr. vadesi 91 günü aşmayacak şekilde
like in the old days expr. (tıpkı) eski günlerdeki gibi
2 days ago expr. 2 gün önce
several days apart expr. (birkaç) gün ara ile
days hence expr. bu günden itibaren belirtilen gün kadar sonra
days hence expr. … gün sonra
today of all days expr. bula bula bu günü mü buldun
to the end of (one's) days expr. ömrünün sonuna kadar
to the end of (one's) days expr. hayatının sonuna kadar
to the end of (one's) days expr. hayatı boyunca
to the end of (one's) days expr. sonsuza kadar
to the end of (one's) days expr. ömür boyu
to the end of (one's) days expr. hayat boyu
hard times always lead to better days expr. zor zamanlar her zaman daha iyi günlere yol açar
Proverb
a wonder lasts but nine days bir şeye olan ilgi çok uzun sürmez
a wonder lasts but nine days bir şeye olan ilgi kısa sürede dağılır gider
Colloquial
for a couple/few of days i. birkaç günden beri
good old days i. eski güzel günler
palmy days i. geçmiş güzel günler
palmy days i. geçmiş başarılı günler
palmy days i. parlak günler
dog days of summer i. yazın en sıcak günleri
palmy days i. yıldızının parladığı günler
the bad old days i. eski kötü günler
the bad old days i. geçmiş kötü günler
back in the days expr. bir zamanlar
for a couple/few of days expr. birkaç günden bu yana
four days ago expr. dört gün önce
in all my born days expr. hayatımda (böyle bir şey görmedim vb)
in days to come expr. gelecek günlerde
days passed into weeks expr. günler haftaları kovaladı
in one's salad days expr. gençliğinde
at least two days expr. en az iki gün
those good old days expr. hey gidi günler hey
back in the old days expr. eskiden
in one's salad days expr. gençken
two days ago expr. iki gün önce
in these days we are going through expr. içinde bulunduğumuz bu günlerde
every two days expr. iki günde bir
back in the old days expr. o günlerde
it'll take us a couple days to get down to there expr. oraya ulaşmamız birkaç gün sürer
for how many days expr. kaç gündür
in the past three days expr. son üç gündür
just a few days expr. sadece birkaç gün
like the old days expr. tıpkı eski günlerdeki gibi
just like the old days expr. tıpkı eski günlerdeki gibi
only a few days to the end of the summer expr. yazın bitmesine sayılı günler kala
three days later expr. üç gün sonra
three days could be too late expr. üç gün çok geç olabilir
back in the days expr. zamanında
back in the days expr. vaktinde
days hence expr. (belli bir günden) itibaren günler
days hence expr. (bugünden belli bir gün) sonra
happy days expr. mutlu günler
heavenly days expr. allah aşkına
heavenly days expr. tanrı aşkına
heavenly days expr. aman tanrım
is that what they're calling it these days? expr. şimdi de öyle mi diyorlar?
is that what they're calling it these days? expr. şimdi de bunu mu uyduruyorlar/uydurmuşlar?
is that what they're calling it these days? expr. bu ismi mi takmışlar?
is that what they're calling it these days? expr. böyle mi yutturuyorlar?
is that what they're calling it these days? expr. böyle dendiğini de ilk kez/defa duyuyorum
is that what they're calling it these days? expr. böyle dendiğini de daha önce hiç duymamıştım
I've never (done something) in all my (born) days expr. hayatımda hiç (bir şeyi) yapmadım
I've never (done something) in all my (born) days expr. hayatımda hiç (bir şeyi) hissetmedim, duymadım, görmedim, deneyimlemedim, yaşamadım
Idioms
a nine days' wonder i. heyecan uyandırdıktan sonra kısa sürede unutulan şey
a nine days' wonder i. kısa süreli ilgi
a nine days' wonder i. gelip geçici heves
days gone by i. geçmiş
days gone by i. geçmiş zaman
days gone by i. eskiden
days gone by i. bir zamanlar
days gone by i. mazi
bygone days i. geçmiş/eski günler
bygone days i. geçmiş
bygone days i. eski
the day of days i. beklenen gün
the glory days of something i. bir şeyin parlak günleri
the glory days of something i. bir şeyin altın çağı
the glory days of something i. bir şeyin debdebeli zamanları
the good old days i. eski güzel günler
the halcyon days i. geçmişteki mutlu günler
nine days' wonder i. geçici heves
days to come i. gelecek
dark days i. kara günler
days to come i. önümüzdeki günler
high days and holidays i. tatil ve bayramlar
the dog days i. yazın en sıcak günleri
the dog days i. yazın kavurucu günleri
bygone days i. geçmiş günler
bygone days i. geçip giden günler
bygone days i. eski zamanlar
bygone days i. mazide kalan günler
bygone days i. mazi
days gone by i. geçip giden günler
days gone by i. geçmiş
days gone by i. mazi
days gone by i. mazide kalmış
days gone by i. eski günler
the ancient of days i. tanrı
the ancient of days i. hristiyanlığın tanrısı
salad days i. toyluk zamanı
salad days i. toy zamanlar
salad days i. kaygısız zamanlar
salad days i. dertsiz tasasız zamanlar/günler
salad days i. acemilik zamanları
salad days i. gençlik
salad days i. başında kavak yelleri estiği zamanlar
salad days i. masum ve tecrübesiz olunan gençlik zamanları
salad days i. gençlik günleri
your salad days i. gençliği
your salad days i. en parlak dönemi
have known better days f. daha iyi günler görmüş olmak
have known better days f. (artık) eskimiş olmak
have known better days f. (şimdi) eski püskü/kötü durumda/külüstür olmak
have known better days f. (artık) külüstüre çıkıyor olmak
have known better days f. eskiden daha iyi/daha varlıklı olmak
have known better days f. eskisi kadar/gibi iyi durumda/varlıklı olmamak
have seen better days f. daha iyi günler görmüş olmak
have seen better days f. (artık) eskimiş olmak
have seen better days f. (şimdi) eski püskü/kötü durumda/külüstür olmak
have seen better days f. (artık) külüstüre çıkıyor olmak
have seen better days f. eskiden daha iyi/daha varlıklı olmak
have seen better days f. eskisi kadar/gibi iyi durumda/varlıklı olmamak
be in one's salad days f. başında kavak yelleri esmek
someone's days are numbered f. günleri sayılı olmak
live out one's days f. hayatının geri kalanını (bir yerde vb) geçirmek/yaşamak
one's days are numbered f. günleri sayılı olmak
see better days f. iyi günler görmek
fail on evil days f. kötü günler geçirmek
fail on evil days f. kötü günler yaşamak
fail on evil days f. kötü duruma düşmek
fail on evil days f. şanssız günlerinde olmak
fail on evil days f. şanssız olmak
fail on evil days f. zorluklarla karşılaşmak
see better days f. zamanında mutlu olmak
end (one's) days f. son günlerini yaşamak
end (one's) days f. son günlerini (belli bir yerde) geçirmek
live out (the rest of) (one's) days f. (son günlerini) bir şey yaparak ya da bir yerde geçirmek
live out (the rest of) (one's) days f. kalan ömrünü bir yerde ya da bir şey yaparak geçirmek
end (one's) days f. hayatının son günlerini geçirmek
end your days/life (in something) f. hayatının son günlerini bir yerde/bir şekilde geçirmek
spend the rest of (one's) days f. kalan günlerini geçirmek
spend the rest of (one's) days f. hayatının kalanını geçirmek
spend the rest of (one's) days f. hayatının kalan kısmını geçirmek
spend the rest of (one's) days f. ömrünün/hayatının geri kalanını geçirmek
end your days f. hayatının son günlerini geçirmek
live out days f. hayatının geri kalanını (bir yerde, bölgede) geçirmek/yaşamak
every few days zf. birkaç günde bir
fallen on evil days expr. başı dertte
fallen on evil days expr. başı belada
days of old expr. çok eskiden
one of those days expr. her şeyin ters gittiği bir gün
somebody's days are numbered expr. günleri sayılı
days of old expr. eski günlerde
as days pass expr. her geçen gün
as days pass expr. gün geçtikçe
days of old expr. eski zamanlarda
one's days are numbered expr. günleri sayılı
one of those days expr. her şeyin ters gittiği zor bir gün
those were the days expr. hey gidi günler
those were the days expr. ne günlerdi o günler
one of those days expr. kötü bir gün
it's early days expr. (hüküm vermek için) henüz erken
it's early days yet expr. (hüküm vermek için) henüz erken
in the days of queen dick [dated] expr. çıkmaz ayın son çarşambasında
in the days of queen dick [dated] expr. balık kavağa çıkınca
in the days of queen dick [dated] expr. kırmıza kar yağınca
one of these days is none of these days expr. aynen canım
one of these days is none of these days expr. evet evet aynen öyle
one of these days is none of these days expr. ben de inandım
(just) one of those days expr. (sadece) zor bir gün
(just) one of those days expr. (sadece) her şeyin ters gittiği bir gün
(just) one of those days expr. (sadece) kötü bir gün
(someone's or something's) days are numbered expr. (birinin/bir şeyin) günleri sayılı
(someone's or something's) days are numbered expr. (birinin/bir şeyin) son günleri
it's early days expr. (hüküm vermek için) henüz erken
it's early days expr. daha çok erken
for (some) days running expr. arka arkaya (birkaç) gün
for (some) days running expr. (belli bir sayıda) gündür
in all (one's) (born) days expr. hayatı boyunca
in all (one's) (born) days expr. doğduğundan beri
in all (one's) (born) days expr. bütün hayatı boyunca
in all (one's) (born) days expr. ömründe
in all (one's) (born) days expr. hayatında
in all (one's) (born) days expr. hiç
in all one's born days expr. hayatı boyunca
in all one's born days expr. doğduğundan beri
in all one's born days expr. bütün hayatı boyunca
in all one's born days expr. ömründe
in all one's born days expr. hayatında
in all one's born days expr. hiç
in salad days expr. gençlikte
in salad days expr. gençken
seen better days expr. daha iyi günler görmüş
seen better days expr. daha iyi günleri olmuş
seen better days expr. eski püskü
seen better days expr. kötü durumda
seen better days expr. külüstür
seen better days expr. artık eskimiş
Speaking
it's been six days expr. altı gün oldu
it has seen better days expr. artık eskidi
I'm here for a couple of days expr. birkaç günlüğüne burdayım
it ran out a couple days ago expr. birkaç gün önce bitti
what are you up to these days? expr. bugünlerde neyle meşgulsün?
we wish you prosperous days expr. bol kazançlı günler dileriz
one of these days expr. bir gün (belanı bulacaksın vb)
we have had this product for only fifteen days expr. bu ürüne sadece on beş gündür sahibiz
it's been a couple of days expr. birkaç gün oldu
we have owned this product for only fifteen days expr. bu ürüne sadece on beş gündür sahibiz
you'll never guess who I ran across a few days ago expr. bil bakalım birkaç gün önce kime rastladım
how many days are there in a week? expr. bir haftada kaç gün vardır?
I asked you for this two days ago expr. bunu iki gün önce istemiştim
you're not talking much these days expr. bugünlerde pek fazla konuşmuyorsun
a few days later expr. birkaç gün sonra
it can wait a couple of days expr. birkaç gün beklemesi sorun yaratmayacaktır
there are seven days in a week expr. bir haftada yedi gün vardır
how many days are there in a week? expr. bir haftada kaç gün var?
I shall be in the far east for a few days expr. ben birkaç günlüğüne uzak doğuda olacağım
you are very busy and tired these days expr. bu günlerde çok meşgul ve yorgunsun
I'll be back in five or six days expr. beş altı gün içinde döneceğim
what are you up to these days? expr. bugünlerde ne yapıyorsun?
it took us three days to get in here expr. buraya gelmek tam üç günümüzü aldı
you'll never guess who i ran across a few days ago expr. birkaç gün önce kime rastladım tahmin bile edemezsin
we have seen better days expr. daha iyi günler de gördük
it's been four days expr. dört gün oldu
we have seen better days expr. daha varlıklı günler yaşamıştık
we will see better days expr. güzel günler göreceğiz
I had one of the worst days of my life expr. hayatımın en kötü günlerinden birini geçirdim
we have been trying to reach you for days expr. günlerdir sana ulaşmaya çalışıyorduk
it has seen better days expr. eskimiştir
I've never seen anything like it in all my born days expr. hayatımda hiç böyle bir şey görmemiştim
those old good days expr. hey gidi günler hey
what do you do on week days? expr. hafta içi neler yaparsın?
those were the days expr. hey gidi günler
the good old days expr. hey gidi günler
it has seen better days expr. eskisi kadar işe yaramaz
those were the days expr. hey gidi günler hey
your days are numbered expr. günlerin sayılı
he has no idea his days are numbered expr. günlerinin sayılı olduğunun farkında değil
good days are coming expr. güzel günler yakın
what days do you work? expr. hangi günler çalışıyorsunuz?
what days do you work? expr. hangi günler çalışıyorsun?
it's been two days expr. iki gün oldu
I went swimming two days ago expr. iki gün önce yüzmeye gittim
I'm here for two days expr. iki günlüğüne burdayım
in the days ahead expr. önümüzdeki günlerde
how many days will you stay? expr. kaç gün kalacaksınız?
those days are over expr. o günler geride kaldı
it's the rage these days! expr. o şimdi çok moda!
those were the days expr. ne günlerdi o günler
on those days expr. o günlerde
I will give you two days to get your head straight expr. kafanı toplaman için 2 gün veriyorum sana
how many days left expr. kaç gün kaldı
how many days expr. kaç gün
those were the days expr. neydi o günler
how many days later? expr. kaç gün sonra?
he works 5 days per week expr. o haftanın 5 günü çalışır
how many days ago? expr. kaç gün önce?
those were the days expr. nerede o eski günler
we have seen better days expr. önceden daha iyi durumdaydık
hats are very popular these days expr. şapkalar bugünlerde çok popüler
hats are so popular these days expr. şapkalar bugünlerde çok popüler
let the water stand for two days expr. suyu iki gün dinlendir
it's just like the old days expr. tıpkı eski günlerdeki gibi
I went swimming two days ago expr. 2 gün önce yüzmeye gittim
you will die within three days expr. üç gün içinde öleceksin
after waiting three days expr. üç gün bekledikten sonra
I took 2 days off expr. (iş yerinden) 2 gün izin aldım
it lasts three days expr. üç gün sürer
one of these days expr. (yine böyle) bir gün/günde
it's early days yet expr. (hüküm vermek için) henüz erken
they were spotted on a security camera three days ago stealing a vehicle expr. üç gün önce bir araç çalarken güvenlik kamerasına yakalanmışlar
it takes three days expr. üç gün sürer
how do you feel on rainy days? expr. yağmurlu günlerde nasıl hissedersin?
in these days we are going through expr. içinde bulunduğumuz bu günlerde başımıza gelenler
Trade/Economic
days of grace i. atıfet günleri
working days of 24 consecutive hours i. aralıksız 24 saatlik işgünleri
number of days sales in receivables i. alacak gün sayısı
lay days i. astarya
running days i. astarya günlerinde tatiller dahil sayılan günler
team bonding days i. aynı birimde görev yapan çalışanların birbirleriyle kaynaşmaları için şirketçe düzenlenen etkinlikler