|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
(daha basit bir hale) dönüştürmek |
reduce f.
|
|
2 |
Yaygın Kullanım |
basit bir şekilde |
simply zf.
|
|
General |
|
3 |
Genel |
kısa ve basit şarkı |
ditty i.
|
|
4 |
Genel |
basit ve doğal |
unpretentious i.
|
|
5 |
Genel |
basit kesir |
proper fraction i.
|
|
6 |
Genel |
basit ancak en hayati gerçekler ve ilkeler |
bare bones i.
|
|
7 |
Genel |
basit olarak |
elementarily i.
|
|
8 |
Genel |
basit sözcük |
simple word i.
|
|
9 |
Genel |
özellikle güney afrika'da yuvarlak kulübe vb gibi basit yapı |
rondavel i.
|
|
10 |
Genel |
basit iş |
plain sailing i.
|
|
11 |
Genel |
basit ve notasız eşlik |
vamp i.
|
|
12 |
Genel |
basit denklem |
simple equation i.
|
|
13 |
Genel |
basit mikroskop |
simple microscope i.
|
|
14 |
Genel |
basit boyama |
simple staining i.
|
|
15 |
Genel |
basit sözlerle |
in plain terms i.
|
|
16 |
Genel |
basit şey |
jam i.
|
|
17 |
Genel |
basit iş |
pie i.
|
|
18 |
Genel |
basit kesir |
simple fraction i.
|
|
19 |
Genel |
basit iş |
pushover i.
|
|
20 |
Genel |
basit ve kaba kimse |
rustic i.
|
|
21 |
Genel |
basit cümle |
simple sentence i.
|
|
22 |
Genel |
basit ses |
phone i.
|
|
23 |
Genel |
basit iş |
picnic i.
|
|
24 |
Genel |
yükseltileri basit çizgiler yerine farklı renklerle gösteren harita |
relief map i.
|
|
25 |
Genel |
basit gelişigüzel örnekleme |
simple random sampling i.
|
|
26 |
Genel |
basit olmayan |
nontrivial i.
|
|
27 |
Genel |
sonlu basit gruplar |
finite simple groups i.
|
|
28 |
Genel |
basit iş |
bit of cake i.
|
|
29 |
Genel |
basit iş |
simple job i.
|
|
30 |
Genel |
basit iş |
slice of cake i.
|
|
31 |
Genel |
basit iş |
piece of cake i.
|
|
32 |
Genel |
basit iş |
easy task i.
|
|
33 |
Genel |
basit iş |
child's play i.
|
|
34 |
Genel |
çok basit görev |
doddle i.
|
|
35 |
Genel |
temel kelimelerin kullanıldığı basit ingilizce |
globish i.
|
|
36 |
Genel |
basit hipotez |
simple hypothesis i.
|
|
37 |
Genel |
basit varsayım |
simple hypothesis i.
|
|
38 |
Genel |
basit yap prensibi |
KISS principle i.
|
|
39 |
Genel |
basit yap prensibi |
keep it simple stupid i.
|
|
40 |
Genel |
(bir şeyi) basit tut prensibi |
keep it simple stupid i.
|
|
41 |
Genel |
(bir şeyi) basit tut prensibi |
KISS principle i.
|
|
42 |
Genel |
basit bir görüntü |
a simple image i.
|
|
43 |
Genel |
basit bir gerçek |
a simple fact i.
|
|
44 |
Genel |
basit bir tören |
a simple ceremony i.
|
|
45 |
Genel |
bir dizi basit talimat |
a simple set of instructions i.
|
|
46 |
Genel |
basit bir yanlış anlama |
a simple misunderstanding i.
|
|
47 |
Genel |
basit bir yanlış anlaşılma |
a simple misunderstanding i.
|
|
48 |
Genel |
basit görev |
easy task i.
|
|
49 |
Genel |
ön veya arka bahçelerde görülen toprağa geçici olarak çakılan basit tabelalar |
lawn signs i.
|
|
50 |
Genel |
ön veya arka bahçelerde görülen toprağa geçici olarak çakılan basit tabelalar |
yard signs i.
|
|
51 |
Genel |
basit konuşma |
simple talking i.
|
|
52 |
Genel |
basit görev |
light task i.
|
|
53 |
Genel |
basit iş |
light task i.
|
|
54 |
Genel |
basit bir görev |
a simple task i.
|
|
55 |
Genel |
basit/ucuz hile/numara |
parlor trick i.
|
|
56 |
Genel |
basit/ucuz hile/numara |
parlor magic i.
|
|
57 |
Genel |
basit tabirler |
simple phrases i.
|
|
58 |
Genel |
çocukların grup olarak yaz tatillerinde gittikleri basit yapılı rekreasyon yeri |
camp i.
|
|
59 |
Genel |
çocuğun anlamasına yönelik basit ve melodik dil |
caregiver speech i.
|
|
60 |
Genel |
basit ve değersiz kimse |
nullity i.
|
|
61 |
Genel |
ilkel ve basit malzeme |
fodder i.
|
|
62 |
Genel |
basit yanlışlıklar |
basic mistakes i.
|
|
63 |
Genel |
basit yanlışlar |
basic mistakes i.
|
|
64 |
Genel |
basit insan |
jack-a-lent i.
|
|
65 |
Genel |
basit bir japon tahtırevanı |
kago i.
|
|
66 |
Genel |
basit olmama |
unsimplicity i.
|
|
67 |
Genel |
bir şeyi kısa ve basit bir şekilde ifade etmenin veya ona atıfta bulunmanın yolu |
shorthand i.
|
|
68 |
Genel |
ağaç dalları üzerine branda geçirilerek yapılan basit sığınak |
bender [uk] i.
|
|
69 |
Genel |
ağaç dalları üzerine branda geçirilerek yapılan basit sığınak |
bender tent [uk] i.
|
|
70 |
Genel |
basit kınama |
vitilitigation i.
|
|
71 |
Genel |
etkili ama basit kimse |
bludgeon i.
|
|
72 |
Genel |
etkili ama basit mantık |
bludgeon i.
|
|
73 |
Genel |
bazı basit eylemleri sürekli tekrarlayan makine |
mill i.
|
|
74 |
Genel |
arazide sığır veya saman için kullanılan basit bir barınak |
hemmel [dialect] [uk] i.
|
|
75 |
Genel |
daire oluşturularak yapılan dansın basit hareketlerini anlatan şarkı |
hokey-pokey i.
|
|
76 |
Genel |
basit barınak |
hut i.
|
|
77 |
Genel |
yanları açık olan basit sığınak |
hut i.
|
|
78 |
Genel |
eski ve basit bir tür elektrostatik kondansatör |
leyden jar i.
|
|
79 |
Genel |
basit teknoloji |
low-tech i.
|
|
80 |
Genel |
basit işleri yaptırmak için tutulmuş kimse |
hackney i.
|
|
81 |
Genel |
hedefe ulaştıran basit ve güvenilir yol |
open sesame i.
|
|
82 |
Genel |
basit muhakeme uygulaması |
rough justice i.
|
|
83 |
Genel |
basit muhakeme usulü |
rough justice i.
|
|
84 |
Genel |
basit kimse |
rustic i.
|
|
85 |
Genel |
basit batırma |
immersion i.
|
|
86 |
Genel |
basit iş |
dish i.
|
|
87 |
Genel |
Basit işlemler |
simple operations i.
|
|
88 |
Genel |
basit yazı |
pabulum i.
|
|
89 |
Genel |
basit kimse |
pigwidgeon i.
|
|
90 |
Genel |
basit kimse |
pigwidgin i.
|
|
91 |
Genel |
koloni döneminde amerika'da kadınların taktığı basit bir başlık |
curch i.
|
|
92 |
Genel |
çocuklara uygun basit anlatım |
pap i.
|
|
93 |
Genel |
basit iğne oyası |
plainwork i.
|
|
94 |
Genel |
basit ve el yapımı alev çıkaran veya aydınlatıcı cihazlar |
flame field expedients i.
|
|
95 |
Genel |
teorinin formülleştirilmesinde veya datanın yorumlanmasında en basit varsayımı benimseme |
parsimony i.
|
|
96 |
Genel |
bir sorunu çözmek için minimum kaynağı veya en basit açıklamayı kullanma ilkesi |
parsimony i.
|
|
97 |
Genel |
basit davranış |
simplicity i.
|
|
98 |
Genel |
basit eylem |
simplicity i.
|
|
99 |
Genel |
basit görev |
skoosh [dialect] [scotland] i.
|
|
100 |
Genel |
basit süreç |
straightforward process i.
|
|
101 |
Genel |
(reklam panosu büyüklüğünde) parlak renkli ve basit tasarımlı grafik görseli |
supergraphics i.
|
|
102 |
Genel |
basit yaşamak |
rusticate f.
|
|
103 |
Genel |
en basit biçime dönüştürmek |
skeletonise f.
|
|
104 |
Genel |
en basit biçime dönüştürmek |
skeletonize f.
|
|
105 |
Genel |
verilen görevleri biraz basit bulmak |
find the assignments a little unchallenging f.
|
|
106 |
Genel |
kişisel hedef ve hayalleri sorgulayıp daha basit bir yaşam tarzına geçmek |
cash out f.
|
|
107 |
Genel |
daha basit hale getirmek |
downgrade f.
|
|
108 |
Genel |
çok basit |
abecedarian s.
|
|
109 |
Genel |
fazla basit (çare cevap vb) |
simpleminded s.
|
|
110 |
Genel |
basit (aygıt) |
unsophisticated s.
|
|
111 |
Genel |
sade ve basit |
simple s.
|
|
112 |
Genel |
daha basit |
simpler s.
|
|
113 |
Genel |
basit yapılmış |
simple-structured s.
|
|
114 |
Genel |
basit yapılı |
simple-structured s.
|
|
115 |
Genel |
sade ve basit |
plain and simple s.
|
|
116 |
Genel |
kullanımı basit |
easy-to-use s.
|
|
117 |
Genel |
çok basit |
foolproof s.
|
|
118 |
Genel |
en basit |
common s.
|
|
119 |
Genel |
aşırı basit |
ultramafic s.
|
|
120 |
Genel |
aşırı basit |
ultrasimple s.
|
|
121 |
Genel |
basit olmayan |
unhomely s.
|
|
122 |
Genel |
basit ve kalitesiz bir biçimde üretilen |
quick-and-dirty s.
|
|
123 |
Genel |
basit tamir işleri yapabilen |
handy s.
|
|
124 |
Genel |
süslü veya egzotik yiyecekler yerine et ve patatesten meydana gelen basit yemekler veren veya bu yemekleri tercih eden |
meat-and-potatoes s.
|
|
125 |
Genel |
gelişigüzel ve basit bir şekilde yapılan |
homemade s.
|
|
126 |
Genel |
evde yapılmışçasına basit |
homemade s.
|
|
127 |
Genel |
basit bir yapıyla ilgili |
molecular s.
|
|
128 |
Genel |
nispeten küçük sermaye yatırımı, basit düzenekler ve tüketim malları üretimi ile nitelenen |
light s.
|
|
129 |
Genel |
doğrusal veya basit eğrisel motiflerle süslü |
geometrical s.
|
|
130 |
Genel |
çok basit |
obvious s.
|
|
131 |
Genel |
fazlasıyla basit |
overeasy s.
|
|
132 |
Genel |
aşırı basit |
oversimple s.
|
|
133 |
Genel |
aşırı basit |
oversimplistic s.
|
|
134 |
Genel |
basit ticari işlemlerde yetkinliği olan |
rough s.
|
|
135 |
Genel |
basit tutan |
rural s.
|
|
136 |
Genel |
ciddiye alınmayacak ölçüde basit |
cutesy s.
|
|
137 |
Genel |
düz, basit ve albenisiz |
clinical s.
|
|
138 |
Genel |
basit bağlantılı (uzay) |
simply connected s.
|
|
139 |
Genel |
basit ve doğal |
sober s.
|
|
140 |
Genel |
basit bir biçimde |
debasedly zf.
|
|
141 |
Genel |
basit bir şekilde |
spartanly zf.
|
|
142 |
Genel |
basit bir biçimde |
elementarily zf.
|
|
143 |
Genel |
en basit olarak |
in the simplest term zf.
|
|
144 |
Genel |
basit bir şekilde |
simplistically zf.
|
|
145 |
Genel |
basit bir dille |
in plain language zf.
|
|
146 |
Genel |
çok basit biçimde |
quite simply zf.
|
|
147 |
Genel |
mümkün olduğunca basit/sade |
as simple as possible zf.
|
|
148 |
Genel |
oldukça basit olarak |
quite simply zf.
|
|
149 |
Genel |
basit olarak |
simply zf.
|
|
150 |
Genel |
en basit sekliyle |
in the simplest form zf.
|
|
151 |
Genel |
basit bir şekilde |
unoriginally zf.
|
|
152 |
Genel |
basit bir şekilde |
homelily zf.
|
|
153 |
Genel |
aşırı basit bir şekilde |
oversimply zf.
|
|
154 |
Genel |
basit bir şekilde |
plain zf.
|
|
Phrasals |
|
155 |
Öbek Fiiller |
daha basit ve anlaşılır bir hale getirmek |
dumb down f.
|
|
156 |
Öbek Fiiller |
oldukça basit tarzda yazmak |
write down f.
|
|
157 |
Öbek Fiiller |
bir şeyi daha basit bir seviyeye indirmek |
bring something down to something f.
|
|
158 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi) daha basit ve anlaşılır bir hale getirmek |
dumb (something) down f.
|
|
159 |
Öbek Fiiller |
(birinin) kötü/basit zevklerine, vahşice düşüncelerine hitap etmek |
pander to (one) f.
|
|
160 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi daha basit/anlaşılır bir dile) çevirmek |
translate (something) to (something) f.
|
|
161 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi daha basit/anlaşılır bir dilde) ifade etmek |
translate (something) to (something) f.
|
|
162 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyi daha basit/anlaşılır bir dile) indirgemek |
translate (something) to (something) f.
|
|
Phrases |
|
163 |
İfadeler |
basit düşün basit yaşa |
think simple live simple expr.
|
|
164 |
İfadeler |
en basit deyimiyle |
say the least of it expr.
|
|
165 |
İfadeler |
en basit haliyle |
at its simplest expr.
|
|
166 |
İfadeler |
en basit deyimiyle |
in the simplest terms expr.
|
|
167 |
İfadeler |
en basit tabiriyle |
in the simplest terms expr.
|
|
168 |
İfadeler |
kısacası/basit bir şekilde açıklarsak |
to put it simply expr.
|
|
169 |
İfadeler |
basit tut |
kis (keep it simple) expr.
|
|
170 |
İfadeler |
basit yap |
kis (keep it simple) expr.
|
|
Colloquial |
|
171 |
Konuşma Dili |
çok basit |
snap i.
|
|
172 |
Konuşma Dili |
kolay/zahmetsiz/basit iş/görev |
an easy berth i.
|
|
173 |
Konuşma Dili |
kolay/zahmetsiz/basit iş/görev |
a soft berth i.
|
|
174 |
Konuşma Dili |
kolay/zahmetsiz/basit iş/görev |
soft berth i.
|
|
175 |
Konuşma Dili |
basit/bayağı bir müzik tarzı |
gutbucket i.
|
|
176 |
Konuşma Dili |
hamburgercide köfte çevirmek kadar basit |
burger flipper i.
|
|
177 |
Konuşma Dili |
hamburgercide köfte çevirmek kadar basit |
burger-flipper i.
|
|
178 |
Konuşma Dili |
hamburgercide köfte çevirmek kadar basit |
hole digger i.
|
|
179 |
Konuşma Dili |
basit ayrıntılar |
nuts and bolts i.
|
|
180 |
Konuşma Dili |
enerji tasarruflu olduğu halde daha basit teknoloji kadar verimli olmayan alet |
eco-bling i.
|
|
181 |
Konuşma Dili |
tereyağından kıl çeker gibi basit şey |
slam dunk i.
|
|
182 |
Konuşma Dili |
basit/anlaşılır ingilizce terminoloji |
simple english i.
|
|
183 |
Konuşma Dili |
basit bağımlılık |
mickey mouse habit [old-fashioned] i.
|
|
184 |
Konuşma Dili |
köylü, basit herif |
honyock i.
|
|
185 |
Konuşma Dili |
çok basit |
kids' stuff i.
|
|
186 |
Konuşma Dili |
çok bir basit şey |
(it’s) a doddle [uk] i.
|
|
187 |
Konuşma Dili |
özellikle at taşıyan römorklarda hayvanlarla uğraşanların hızlıca temizlenebilmesi için bulunan basit bir duş |
cowboy shower i.
|
|
188 |
Konuşma Dili |
(mimari, dekorasyon) basit süsleme |
gingerbread work i.
|
|
189 |
Konuşma Dili |
en basit/sıradan şey |
tiniest thing i.
|
|
190 |
Konuşma Dili |
basit/sade/özensiz giyinmiş |
short on looks s.
|
|
191 |
Konuşma Dili |
çok basit |
dead easy s.
|
|
192 |
Konuşma Dili |
çok basit |
drool-proof s.
|
|
193 |
Konuşma Dili |
çok basit |
goof-proof s.
|
|
194 |
Konuşma Dili |
aşırı karmaşık tasarımlı ve basit işlevli (mekanik cihaz) |
heath robinson s.
|
|
195 |
Konuşma Dili |
basit bir anlatımla |
in simple english zf.
|
|
196 |
Konuşma Dili |
basit bir dille |
in simple english zf.
|
|
197 |
Konuşma Dili |
basit bir ingilizceyle |
in simple english zf.
|
|
198 |
Konuşma Dili |
bu kadar basit |
pure and simple expr.
|
|
199 |
Konuşma Dili |
bu kadar basit |
plain and simple expr.
|
|
200 |
Konuşma Dili |
çok basit |
(as) easy as one-two-three expr.
|
|
201 |
Konuşma Dili |
ve işte bu kadar basit |
and there you have it expr.
|
|
202 |
Konuşma Dili |
çok basit |
nothing to it expr.
|
|
203 |
Konuşma Dili |
ve işte bu kadar basit! |
and voila! exclam.
|
|
Idioms |
|
204 |
Deyim |
basit iş |
cushy number [brit] i.
|
|
205 |
Deyim |
basit iş |
a cushy number i.
|
|
206 |
Deyim |
basit iş/görev |
a soft berth i.
|
|
207 |
Deyim |
basit iş/görev |
soft berth i.
|
|
208 |
Deyim |
basit iş |
a piece of old tackie [south africa] i.
|
|
209 |
Deyim |
çok basit |
a sleepwalk i.
|
|
210 |
Deyim |
çok basit |
sleepwalk i.
|
|
211 |
Deyim |
en basit/temel işleyiş mekanizması |
blocking and tackling i.
|
|
212 |
Deyim |
basit/ucuz gösteri |
dog and pony show i.
|
|
213 |
Deyim |
basit iş |
plain sailing i.
|
|
214 |
Deyim |
basit iş |
smooth sailing i.
|
|
215 |
Deyim |
çok kolay/basit |
a turkey shoot i.
|
|
216 |
Deyim |
(çok sayıda erkekle ilişkiye girdiğinden dolayı toplumdan dışlanmış) basit kadın |
a scarlet woman i.
|
|
217 |
Deyim |
basit işleri yapan işçi |
hole digger i.
|
|
218 |
Deyim |
basit bir işçi |
hole digger i.
|
|
219 |
Deyim |
basit iş |
one-banana problem i.
|
|
220 |
Deyim |
yaptığı basit işle böbürlenen kimse |
the pope's mustard maker i.
|
|
221 |
Deyim |
basit şey/iş |
cut and paste i.
|
|
222 |
Deyim |
çok bir basit şey |
a doddle [uk/australia] i.
|
|
223 |
Deyim |
basit/ucuz bir gösteri |
a dog and pony show [us] i.
|
|
224 |
Deyim |
basit satış tanıtımı |
a dog and pony show [us] i.
|
|
225 |
Deyim |
basit bir değerlendirme |
a worm's eye view i.
|
|
226 |
Deyim |
çok basit |
kid's stuff i.
|
|
227 |
Deyim |
basit hata |
schoolboy error i.
|
|
228 |
Deyim |
en basit bilgiler |
the time of day i.
|
|
229 |
Deyim |
basit bir anlatım |
words of one syllable i.
|
|
230 |
Deyim |
basit kelimeler kullanılarak yapılan anlatım |
words of one syllable i.
|
|
231 |
Deyim |
en basit işi bile becerememek |
can't punch one's way out of a paper bag f.
|
|
232 |
Deyim |
çok basit bir işi bile yapamayacak kadar beceriksiz/güçsüz olmak |
can't punch one's way out of a paper bag f.
|
|
233 |
Deyim |
birinin dilinden/anlayacağı dilden (basit ve anlaşılır şekilde) konuşmak |
speak someone's language f.
|
|
234 |
Deyim |
en basit işi bile becerememek |
not know your arse from your elbow f.
|
|
235 |
Deyim |
en basit işi bile becerememek |
can't tell your arse from your elbow f.
|
|
236 |
Deyim |
basit bir işi gereğinden fazla çaba harcayarak halletmek |
employ a steam engine to crack a nut f.
|
|
237 |
Deyim |
basit bir işi gereğinden fazla çaba harcayarak halletmek |
take a sledgehammer to crack a nut f.
|
|
238 |
Deyim |
basit bir işi gereğinden fazla çaba harcayarak halletmek |
use a sledgehammer to crack a nut f.
|
|
239 |
Deyim |
daha basit bir dille anlatmak |
put (something) into plain english f.
|
|
240 |
Deyim |
daha basit bir dille/ingilizceyle anlatmak |
say (something) in plain english f.
|
|
241 |
Deyim |
daha basit bir ingilizceyle yazmak |
write (something) in plain english f.
|
|
242 |
Deyim |
daha basit/yalın bir şekilde ifade etmek |
chew it finer f.
|
|
243 |
Deyim |
daha basit ve doğal bir yaşama dönmek |
get back to nature f.
|
|
244 |
Deyim |
daha basit ve doğal bir yaşama dönmek |
go back to nature f.
|
|
245 |
Deyim |
çok basit olmak |
be (as) easy as one-two-three f.
|
|
246 |
Deyim |
çok basit olmak |
be (as) easy as abc f.
|
|
247 |
Deyim |
çok basit olmak |
be (as) easy as falling off (of) a log f.
|
|
248 |
Deyim |
çok basit olmak |
be (as) easy as pie f.
|
|
249 |
Deyim |
çok basit olmak |
be (as) easy as rolling off (of) a log f.
|
|
250 |
Deyim |
biri için çok kolay/basit olmak |
come easily, naturally to somebody f.
|
|
251 |
Deyim |
için çok kolay/basit olmak |
come easy to f.
|
|
252 |
Deyim |
basit/ kolay bir şey için haddinden fazla/aşırı derecede güç kullanmak |
kill a fly with an elephant gun f.
|
|
253 |
Deyim |
basit/ kolay bir şey için haddinden fazla/aşırı derecede çaba harcamak |
kill a fly with an elephant gun f.
|
|
254 |
Deyim |
(bir şeyi) basit bir dille ifade etmek/anlatmak |
put (something) into plain language f.
|
|
255 |
Deyim |
(bir şeyi) basit/anlaşılır bir dille anlatmak |
say (something) in plain language f.
|
|
256 |
Deyim |
daha basit bir dille yazmak |
write (something) in plain language f.
|
|
257 |
Deyim |
çok basit |
(as) easy as one-two-three s.
|
|
258 |
Deyim |
çok basit |
easy as one-two-three s.
|
|
259 |
Deyim |
basit/kolay iş |
simple as abc s.
|
|
260 |
Deyim |
basit ve sade |
with no frills s.
|
|
261 |
Deyim |
çok basit |
(as) easy as abc s.
|
|
262 |
Deyim |
çok basit |
(as) easy as apple pie s.
|
|
263 |
Deyim |
çok basit |
(as) easy as duck soup s.
|
|
264 |
Deyim |
çok basit |
(as) easy as pie s.
|
|
265 |
Deyim |
çok basit |
(as) easy as rolling off a log s.
|
|
266 |
Deyim |
çok basit |
(as) easy as shelling peas s.
|
|
267 |
Deyim |
çok basit |
(as) easy as winking s.
|
|
268 |
Deyim |
çok basit |
easy as a, b, c s.
|
|
269 |
Deyim |
çok basit |
easy as pie s.
|
|
270 |
Deyim |
işte bu kadar basit |
there you have it expr.
|
|
271 |
Deyim |
basit ve yalın |
in black and white expr.
|
|
272 |
Deyim |
basit ve kalitesiz bir biçimde üretilen |
quick and dirty expr.
|
|
273 |
Deyim |
basit ve sade |
without frills expr.
|
|
274 |
Deyim |
basit bir anlatımla |
in words of one syllable expr.
|
|
275 |
Deyim |
çözümlenebilecek basit olay |
not a rocket science expr.
|
|
276 |
Deyim |
(bir şeyi yapmak) çok basit |
any fool could (do something) expr.
|
|
277 |
Deyim |
(bir şeyi yapmak) çok basit |
any fool can/could... expr.
|
|
278 |
Deyim |
en basit şeyi bile beceremeyen |
couldn't raffle a chook in a pub [australia] expr.
|
|
279 |
Deyim |
(biri) en basit işi bile beceremez |
(one's) way out of a paper bag expr.
|
|
280 |
Deyim |
biri en basit işi bile beceremez |
someone couldn't ... their way out of a paper bag expr.
|
|
281 |
Deyim |
(biri) en basit işi bile beceremez |
(one's) way out of a wet paper bag expr.
|
|
282 |
Deyim |
en basit işi bile beceremez |
can't punch (one's) way out of a wet paper bag expr.
|
|
283 |
Deyim |
aşırı kolay/basit |
that's child's play expr.
|
|
284 |
Deyim |
aşırı kolay/basit |
easy as child's play expr.
|
|
285 |
Deyim |
aşırı kolay/basit |
(as) easy as child's play expr.
|
|
286 |
Deyim |
çok basit |
easier than falling off a log expr.
|
|
287 |
Deyim |
çok basit |
easier than rolling off a log expr.
|
|
288 |
Deyim |
(bir şeyi) basit tut prensibi |
kiss rule expr.
|
|
289 |
Deyim |
basit yap prensibi |
kiss rule expr.
|
|
290 |
Deyim |
çok basit |
like rolling off (of) a log expr.
|
|
291 |
Deyim |
çözümlenebilecek basit olay |
not rocket science expr.
|
|
292 |
Deyim |
en basit işi bile beceremeyen |
out of a paper bag expr.
|
|
293 |
Deyim |
çok kolay/basit |
robert's your father's brother expr.
|
|
Speaking |
|
294 |
Konuşma |
bu kadar basit |
it is just that easy expr.
|
|
295 |
Konuşma |
bu kadar basit |
it is just that simple expr.
|
|
296 |
Konuşma |
bu kadar basit! |
it is as simple as that! expr.
|
|
297 |
Konuşma |
bu kadar basit |
it's that simple expr.
|
|
298 |
Konuşma |
çok basit |
it's very simple expr.
|
|
299 |
Konuşma |
ilk başta her şey çok basit gelmişti |
it all came so easy at first expr.
|
|
300 |
Konuşma |
keşke her şey daha basit olsaydı |
I wish things were simpler expr.
|
|
301 |
Konuşma |
o kadar basit değil |
there is more to it than that expr.
|
|
302 |
Konuşma |
o kadar basit değil |
there is a lot more to it than that expr.
|
|
303 |
Konuşma |
o kadar basit değil |
it's not that simple expr.
|
|
304 |
Konuşma |
o kadar basit değil |
it's not just that expr.
|
|
305 |
Konuşma |
o kadar basit değil |
there is a bit more to it than that expr.
|
|
306 |
Konuşma |
o kadar basit değil |
it's not that simple expr.
|
|
307 |
Konuşma |
o kadar basit değil |
there is much more to it than that expr.
|
|
Trade/Economic |
|
308 |
Ticaret/Ekonomi |
basit toplam indeks |
simple aggregative index i.
|
|
309 |
Ticaret/Ekonomi |
basit işleri yapan işçi |
common laborer i.
|
|
310 |
Ticaret/Ekonomi |
basit faiz |
simple interest i.
|
|
311 |
Ticaret/Ekonomi |
basit usulde vergilendirme |
small business taxation i.
|
|
312 |
Ticaret/Ekonomi |
basit ortalama yöntemi |
simple average method i.
|
|
313 |
Ticaret/Ekonomi |
basit işleri yapan işçiler |
unskilled labour i.
|
|
314 |
Ticaret/Ekonomi |
basit ortalama |
simple average i.
|
|
315 |
Ticaret/Ekonomi |
basit ekonomi |
simple economy i.
|
|
316 |
Ticaret/Ekonomi |
basit ortalama |
common average i.
|
|
317 |
Ticaret/Ekonomi |
basit toplamlı para arzı |
simple-sum monetary aggregates i.
|
|
318 |
Ticaret/Ekonomi |
basit usül |
simple entry i.
|
|
319 |
Ticaret/Ekonomi |
basit tesadüfi örnekleme |
simple random sampling i.
|
|
320 |
Ticaret/Ekonomi |
basit çeşitlendirme |
simple diversification i.
|
|
321 |
Ticaret/Ekonomi |
basit tröst |
simple trust i.
|
|
322 |
Ticaret/Ekonomi |
basit muhasebe usulü |
single entry i.
|
|
323 |
Ticaret/Ekonomi |
basit trend analizi |
basic trend analysis i.
|
|
324 |
Ticaret/Ekonomi |
basit yevmiye defteri |
simple journal i.
|
|
325 |
Ticaret/Ekonomi |
basit basınçlı kaplar |
simple pressure vessels i.
|
|
326 |
Ticaret/Ekonomi |
basit muhasebe kayıt usulü |
single entry i.
|
|
327 |
Ticaret/Ekonomi |
basit usülde ticari kazanç |
difference between the revenues generated and the expenses incurred and the acquisition costs of the goods sold within an accounting period i.
|
|
328 |
Ticaret/Ekonomi |
basit muhasebe yöntemi |
single entry bookkeeping i.
|
|
329 |
Ticaret/Ekonomi |
basit muhasebe kayıt usulü |
single entry bookkeeping i.
|
|
330 |
Ticaret/Ekonomi |
basit muhasebe |
single entry i.
|
|
331 |
Ticaret/Ekonomi |
basit ortalama |
arithmetic mean i.
|
|
332 |
Ticaret/Ekonomi |
basit akreditif |
open letter of credit i.
|
|
333 |
Ticaret/Ekonomi |
basit çoğaltan |
simple multiplier i.
|
|
334 |
Ticaret/Ekonomi |
basit faiz |
simple interest i.
|
|
335 |
Ticaret/Ekonomi |
basit akreditif |
simple letter of credit i.
|
|
336 |
Ticaret/Ekonomi |
basit regresyon analizi |
simple regression analysis i.
|
|
337 |
Ticaret/Ekonomi |
basit işçilik |
common labour i.
|
|
338 |
Ticaret/Ekonomi |
basit kredi |
simple trust i.
|
|
339 |
Ticaret/Ekonomi |
basit arbitraj |
simple arbitrage i.
|
|
340 |
Ticaret/Ekonomi |
basit faiz |
ordinary interest i.
|
|
341 |
Ticaret/Ekonomi |
basit usülde ticari kazanç |
commercial earnings acquired on simple earnings basis i.
|
|
342 |
Ticaret/Ekonomi |
basit muhasebe |
single entry bookkeeping i.
|
|
343 |
Ticaret/Ekonomi |
basit usulde defter tutma |
bookkeeping by single entry i.
|
|
344 |
Ticaret/Ekonomi |
basit madde |
simple entry i.
|
|
345 |
Ticaret/Ekonomi |
basit getiri oranı |
accounting rate of return i.
|
|
346 |
Ticaret/Ekonomi |
basit ortalama yöntemi |
simple-average method i.
|
|
347 |
Ticaret/Ekonomi |
basit sözleşme |
simple contract i.
|
|
348 |
Ticaret/Ekonomi |
brüt basit faiz |
gross simple interest i.
|
|
349 |
Ticaret/Ekonomi |
basit emek |
simple labor i.
|
|
350 |
Ticaret/Ekonomi |
paranın basit miktar teorisi |
simple quantity theory of money i.
|
|
351 |
Ticaret/Ekonomi |
basit bölüm |
simple segment i.
|
|
352 |
Ticaret/Ekonomi |
rakamların toplanıp eleman sayısına bölünmesi ile elde edilen basit ortalama |
arithmetic average i.
|
|
353 |
Ticaret/Ekonomi |
360 gün üzerinden hesaplanan basit faiz |
ordinary interest i.
|
|
Law |
|
354 |
Hukuk |
basit hırsızlık |
simple larceny i.
|
|
355 |
Hukuk |
basit suç |
summary offence i.
|
|
356 |
Hukuk |
basit oy çokluğu |
simple majority vote i.
|
|
357 |
Hukuk |
basit yaralama |
actual bodily harm i.
|
|
358 |
Hukuk |
basit abluka |
simple blockade i.
|
|
359 |
Hukuk |
basit sorumluluk |
single liability i.
|
|
360 |
Hukuk |
basit cinsel saldırı |
simple sexual assault i.
|
|
361 |
Hukuk |
basit usul yargılama mahkemesi |
petty sessional court i.
|
|
362 |
Hukuk |
basit ruhsat |
non-exclusive license i.
|
|
363 |
Hukuk |
basit çoğunluk |
simple majority i.
|
|
364 |
Hukuk |
basit tazminat talebi |
small claim i.
|
|
365 |
Hukuk |
basit taksir |
inadvertent negligence i.
|
|
366 |
Hukuk |
basit suç |
petty crime i.
|
|
367 |
Hukuk |
basit ev |
commorance i.
|
|
368 |
Hukuk |
basit faiz oranı üzerinden |
on the basis of the simple interest rate expr.
|
|
Politics |
|
369 |
Siyasal |
basit görüş yöntemi |
consultation procedure i.
|
|
Industry |
|
370 |
Sanayi |
işlemden geçen ürünlerin yerleştirildiği basit konteyner |
scray i.
|
|
Tourism |
|
371 |
Turizm |
yürüyen merdiven şeklindeki basit bir kayak teleferiği |
magic carpet i.
|
|
Media |
|
372 |
Medya |
basit ilan |
small ad i.
|
|
Technical |
|
373 |
Teknik |
basit yapıların stabilite analizi |
stability analysis of simple structures i.
|
|
374 |
Teknik |
basit dişli pompa |
simple-gear pump i.
|
|
375 |
Teknik |
basit kompartıman sürgüsü |
one-way control valve i.
|
|
376 |
Teknik |
basit korelasyon |
simple correlation i.
|
|
377 |
Teknik |
basit çizge |
simple graph i.
|
|
378 |
Teknik |
basit gaz türbini |
simple gas turbine i.
|
|
379 |
Teknik |
basit kalite şartları |
elementary quality requirements i.
|
|
380 |
Teknik |
basit cevher |
monad i.
|
|
381 |
Teknik |
basit burulma |
simple twisting i.
|
|
382 |
Teknik |
basit kesme dekor |
grey cut i.
|
|
383 |
Teknik |
basit damıtma |
simple distillation i.
|
|
384 |
Teknik |
basit kiriş |
single-span beam i.
|
|
385 |
Teknik |
basit alev almayan seri olarak üretilen tank |
simple unfired serially made pressure vessel i.
|
|
386 |
Teknik |
basit makine |
simple machine i.
|
|
387 |
Teknik |
basit basınçlı kaplar |
simple pressure vessels i.
|
|
388 |
Teknik |
basit ark |
simple arc i.
|
|
389 |
Teknik |
basit çevrim |
simple cycle i.
|
|
390 |
Teknik |
basit eğilme |
simple flexure i.
|
|
391 |
Teknik |
basit çerçeve |
single-span frame i.
|
|
392 |
Teknik |
basit posta iletim protokolü |
simple mail transfer protocol i.
|
|
393 |
Teknik |
basit sürgülü valf |
simple-slide valve i.
|
|
394 |
Teknik |
basit mesnetli kiriş |
simply supported beam i.
|
|
395 |
Teknik |
basit harmonik devinim |
simple harmonic motion i.
|
|
396 |
Teknik |
basit zincir |
simple chain i.
|
|
397 |
Teknik |
basit karbüratör |
simple carburetor i.
|
|
398 |
Teknik |
basit portlu süpürme |
port scavenging i.
|
|
399 |
Teknik |
basit dalga |
elementary wave i.
|
|
400 |
Teknik |
basit tarama |
sequential scanning i.
|
|
401 |
Teknik |
basit transformatör |
simple transformer i.
|
|
402 |
Teknik |
basit kırık |
simple fracture i.
|
|
403 |
Teknik |
basit harmonik hareket |
simple harmonic motion i.
|
|
404 |
Teknik |
basit eğilme |
pure bending i.
|
|
405 |
Teknik |
basit kesme deneyi |
direct shear test i.
|
|
406 |
Teknik |
basit dekor |
simple cut i.
|
|
407 |
Teknik |
basit örnek |
simple sample i.
|
|
408 |
Teknik |
basit ağ |
simple network i.
|
|
409 |
Teknik |
basit sarkaç |
simple pendulum i.
|
|
410 |
Teknik |
basit çökelme |
plain sedimentation i.
|
|
411 |
Teknik |
basit kesir |
proper fraction i.
|
|
412 |
Teknik |
basit anahtar |
simple key i.
|
|
413 |
Teknik |
basit çözüm |
simple-solution i.
|
|
414 |
Teknik |
basit kesme |
simple shear i.
|
|
415 |
Teknik |
basit ayrışma |
simple decomposition i.
|
|
416 |
Teknik |
basit şebeke |
simple network i.
|
|
417 |
Teknik |
basit iskele |
common scaffold i.
|
|
418 |
Teknik |
basit aksiyon türbini |
simple impulse turbine i.
|
|
419 |
Teknik |
basit kesme dekorlama |
grey cutting i.
|
|
420 |
Teknik |
basit devre şeması |
basic circuit diagram i.
|
|
421 |
Teknik |
basit kesme |
direct shear i.
|
|
422 |
Teknik |
basit eğilme |
simple bending i.
|
|
423 |
Teknik |
basit eşitlik |
simple equation i.
|
|
424 |
Teknik |
basit denge bacası |
simple surge tank i.
|
|
425 |
Teknik |
iki tabanlı basit palet |
double deck flat pallet i.
|
|
426 |
Teknik |
madene benzer basit cisim |
metalloid i.
|
|
427 |
Teknik |
tecrübeye dayalı basit deney |
simple empirical test i.
|
|
428 |
Teknik |
tek kutuplu basit envertör |
single-pole single-throw switch i.
|
|
429 |
Teknik |
yarı basit modül |
completely reducible module i.
|
|
430 |
Teknik |
yarasalarınkine benzer basit bir sonar sistemi |
a bat-like sonar system i.
|
|
431 |
Teknik |
denizdeki ölçümlerde standart kronometre yerine kullanılan saat veya basit kronometre |
hack i.
|
|
432 |
Teknik |
tokmağı iple çekilerek havaya kaldırılan basit formlu bir kazık çakıcı |
ringing engine i.
|
|
433 |
Teknik |
basit bir tür kuyu pompası |
pitcher pump i.
|
|
434 |
Teknik |
basit mesnetleştirilmiş |
simply supported s.
|
|
Computer |
|
435 |
Bilgisayar |
basit arapça |
basic arabic i.
|
|
436 |
Bilgisayar |
basit halka grafik |
simple doughnut chart i.
|
|
437 |
Bilgisayar |
basit çubuk grafik |
simple bar chart i.
|
|
438 |
Bilgisayar |
basit dosyalar |
simple files i.
|
|
439 |
Bilgisayar |
basit 3-b yüzey grafiği |
simple 3-d surface chart i.
|
|
440 |
Bilgisayar |
basit pasta grafik |
simple pie chart i.
|
|
441 |
Bilgisayar |
basit arama |
basic search i.
|
|
442 |
Bilgisayar |
basit liste |
simple list i.
|
|
443 |
Bilgisayar |
basit 3-b pasta grafik |
simple 3-d pie chart i.
|
|
444 |
Bilgisayar |
basit çizgiler |
basic dashes i.
|
|
445 |
Bilgisayar |
basit parola |
simple password i.
|
|
446 |
Bilgisayar |
basit sütun grafik |
simple column chart i.
|
|
447 |
Bilgisayar |
basit birim |
simple volume i.
|
|
448 |
Bilgisayar |
basit dosya transfer hizmeti |
simple file transfer service i.
|
|
449 |
Bilgisayar |
basit çizgi grafiği |
simple line chart i.
|
|
450 |
Bilgisayar |
basit radar grafik |
simple radar chart i.
|
|
451 |
Bilgisayar |
basit: bant |
simple: band i.
|
|
452 |
Bilgisayar |
basit dtc |
simplified dtc i.
|
|
453 |
Bilgisayar |
basit yunanca |
basic greek i.
|
|
454 |
Bilgisayar |
basit noktalar |
basic dots i.
|
|
455 |
Bilgisayar |
basit xy dağılım grafik |
simple xy scatter chart i.
|
|
456 |
Bilgisayar |
basit latince |
basic latin i.
|
|
457 |
Bilgisayar |
basit liste |
basic list i.
|
|
458 |
Bilgisayar |
basit ağ zaman protokolü |
simple network time protocol i.
|
|
459 |
Bilgisayar |
basit kod |
basic code i.
|
|
460 |
Bilgisayar |
basit alan grafiği |
simple area chart i.
|
|
461 |
Bilgisayar |
basit ibranice |
basic hebrew i.
|
|
462 |
Bilgisayar |
basit metin |
simple text i.
|
|
463 |
Bilgisayar |
küçük bir kullanıcı grubunun belirli gereksinmeleri için hazırlanmış basit ve kısa ömürlü yazılım |
situational application i.
|
|
464 |
Bilgisayar |
tablo basit |
table simple i.
|
|
465 |
Bilgisayar |
3-b imli basit alan grafiği |
simple area chart with 3-d markers i.
|
|
466 |
Bilgisayar |
basit ingilizce soruların, ifadelerin veya terimlerin aratılabildiği eski bir arama motoru |
ask jeeves i.
|
|
467 |
Bilgisayar |
(dövüş) bir dizi basit eylemin bir araya geldiği kompleks hareket |
combo i.
|
|
468 |
Bilgisayar |
kullanıcıların dijital nesneleri basit veya ayrıntılı aramayı kullanarak bulmaya yardımcı olan fonksiyon |
search function i.
|
|
469 |
Bilgisayar |
gerçekten basit dağıtım |
rss (really simple syndication) kısalt.
|
|
Informatics |
|
470 |
Bilişim |
basit döküman yapısı |
simple document structure i.
|
|
471 |
Bilişim |
basit kapalı eğri |
simple closed curve i.
|
|
Telecom |
|
472 |
Telekom |
basit bölüm |
simple segment i.
|
|
473 |
Telekom |
basit posta aktarma protokolü |
simple mail transfer protocol i.
|
|
474 |
Telekom |
basit doğrulama |
basic authentication i.
|
|
475 |
Telekom |
basit ağ yönetim protokolü |
simple network management protocol i.
|
|
476 |
Telekom |
basit nesne erişim protokolü |
simple object access protocol i.
|
|
477 |
Telekom |
basit arabellek |
simple buffering i.
|
|
478 |
Telekom |
basit dalgaboyu bölmeli çoklama |
coarse wavelength division multiplexing i.
|
|
479 |
Telekom |
çok basit birleştirme |
really simple syndication i.
|
|
480 |
Telekom |
uluslararası basit yeniden satış |
international simple resale i.
|
|
481 |
Telekom |
basit mail aktarım protokolü |
smtp (simple mail transfer protocol) i.
|
|
482 |
Telekom |
basit posta aktarım protokolü |
smtp (simple mail transfer protocol) i.
|
|
Electric |
|
483 |
Elektrik |
basit devre |
simple circuit i.
|
|
Mechanic |
|
484 |
Mekanik |
yükün asıldığı küçük bir tamburu olup aynı aks üzerinde halat etrafında döndürülerek yükün çıkarıldığı daha büyük bir tamburu olan bir basit vinç |
whip crane i.
|
|
485 |
Mekanik |
çarkı üzerinden halat geçen basit makara takımı |
whip gin i.
|
|
486 |
Mekanik |
çarkı üzerinden halat geçen basit makara takımı |
rubbish pulley i.
|
|
487 |
Mekanik |
çarkı üzerinden halat geçen basit makara takımı |
monkey wheel i.
|
|
488 |
Mekanik |
basit yapılı valf |
clapper valve i.
|
|
489 |
Mekanik |
(suyun tek yönlü akışına izin veren) basit vana |
clapper valve i.
|
|
490 |
Mekanik |
neredeyse sürtünmesiz bir tür basit mekanizma |
rolamite i.
|
|
491 |
Mekanik |
(bileşik buhar makinesini) basit buhar makinesi şeklinde çalıştırmak |
simple f.
|
|
Textile |
|
492 |
Tekstil |
basit gücü teli |
simple heald wire i.
|
|
493 |
Tekstil |
işlenmemiş deriden yapılan basit ayakkabı |
veldskoene i.
|
|
494 |
Tekstil |
işlenmemiş deriden yapılan basit ayakkabı |
velskoene i.
|
|
495 |
Tekstil |
işlenmemiş deriden yapılan basit ayakkabı |
veldskoen i.
|
|
496 |
Tekstil |
basit desenli yastık danteli |
arras i.
|
|
497 |
Tekstil |
genellikle kumaşa zıt renkteki bir iplikle yapılan ve kıyafetlerde süsleme olarak kullanılan basit bir sürfile dikişi |
saddle stitch i.
|
|
498 |
Tekstil |
komünist çin'de yaygın olarak giyilen, bol pantolon ve gömleğe benzer, dik yakalı ve düz bir ceketten oluşan basit bir giyim tarzı |
mao suit i.
|
|
499 |
Tekstil |
gevşek dokulu ve basit desenli olup genellikle ağır pamuk, ipek veya yünden yapılan bir doğu halısı |
herat i.
|
|
500 |
Tekstil |
basit kadın elbisesi |
popover i.
|
|