ağırbaşlı - Türkçe İngilizce Sözlük

ağırbaşlı

"ağırbaşlı" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 39 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
ağırbaşlı dignified s.
Tom is a very dignified man.
Tom çok ağırbaşlı bir adamdır.

More Sentences
General
ağırbaşlı demure s.
Mary is wearing demure clothes.
Mary ağırbaşlı kıyafetler giyiyor.

More Sentences
ağırbaşlı decorous s.
The guests at the formal dinner party were expected to maintain a decorous demeanour.
Resmi akşam yemeği davetine katılan konuklardan ağırbaşlı bir tavır sergilemeleri bekleniyordu.

More Sentences
ağırbaşlı solemn s.
Roy looked solemn as I told him the story.
Roy ona hikayeyi anlatırken ağırbaşlı görünüyordu.

More Sentences
Common Usage
ağırbaşlı earnest s.
General
ağırbaşlı grave s.
ağırbaşlı grand s.
ağırbaşlı sedate s.
ağırbaşlı austere s.
ağırbaşlı sober s.
ağırbaşlı serious s.
ağırbaşlı matronly s.
ağırbaşlı staid s.
ağırbaşlı in earnest s.
ağırbaşlı somber s.
ağırbaşlı sage s.
ağırbaşlı only s.
ağırbaşlı calm s.
ağırbaşlı bland s.
ağırbaşlı graceful s.
ağırbaşlı owlish s.
ağırbaşlı sober-minded s.
ağırbaşlı serious-minded s.
ağırbaşlı sombre s.
ağırbaşlı no-nonsense s.
ağırbaşlı self-effacing s.
ağırbaşlı apollonian s.
ağırbaşlı equanimous s.
ağırbaşlı maidenlike s.
ağırbaşlı matronlike s.
ağırbaşlı cothurnate s.
ağırbaşlı douce [scotland] s.
ağırbaşlı prayerful s.
ağırbaşlı self-contained s.
ağırbaşlı sobersided s.
ağırbaşlı solid s.
ağırbaşlı suent [dialect] s.
Colloquial
ağırbaşlı button-down s.
Archaic
ağırbaşlı sombrous s.

"ağırbaşlı" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 34 sonuç

Türkçe İngilizce
General
ağırbaşlı bir şekilde demurely zf.
Mary smiled demurely.
Mary ağırbaşlı bir şekilde gülümsedi.

More Sentences
ağırbaşlı kimse owl i.
saçmalık veya mizahtan ayrışan mantıklı veya ağırbaşlı bulgu matter [obsolete] i.
ağırbaşlı kimse solemnizer [us] i.
ağırbaşlı kimse solemniser [uk] i.
ağırbaşlı kadın prude i.
ağırbaşlı konuşmak solemnise [uk] f.
ağırbaşlı hale getirmek somber f.
ağırbaşlı hale gelmek somber f.
ağırbaşlı hale getirmek sombre f.
ağırbaşlı hale gelmek sombre f.
çok dikkatli ve ağırbaşlı prim s.
ağırbaşlı (kadın) matronly s.
ağırbaşlı ve asil magisterial s.
çok dikkatli ve ağırbaşlı missish s.
asil, ağırbaşlı ve mağrur duruşlu great s.
aşırı ağırbaşlı overearnest s.
ağırbaşlı bir şekilde austerely zf.
ağırbaşlı bir şekilde sobersidedly zf.
ağırbaşlı bir şekilde dignifiedly zf.
ağırbaşlı bir şekilde somberly zf.
ağırbaşlı bir şekilde solemnly zf.
ağırbaşlı bir şekilde sagely zf.
ağırbaşlı bir şekilde imperturbably zf.
ağırbaşlı biçimde unperturbably zf.
ağırbaşlı bir şekilde sombrely zf.
ağırbaşlı bir şekilde agood zf.
ağırbaşlı bir şekilde highly zf.
ağırbaşlı bir şekilde disposedly zf.
ağırbaşlı bir şekilde statelily zf.
Phrasals
bir şeyin hakkından cesur ve ağırbaşlı bir şekilde gelmek brazen (out) f.
bir şeyin hakkından cesur ve ağırbaşlı bir şekilde gelmek brazen (through) f.
Idioms
ağırbaşlı adam sobersides i.
Archaic
bir şeyin hakkından cesur ve ağırbaşlı bir şekilde gelmek brasen f.