Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
girando
belly ...
Geçmiş
Cümleler
"belly ..."
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 302 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
belly
i.
karın
If your
belly
expands sooner than expected, it could be due to these conditions.
Karnınız
beklenenden daha erken genişliyorsa bunun nedeni bu koşullar olabilir.
More Sentences
2
Yaygın Kullanım
belly
i.
göbek
Look, I got a flower tattoo here on my
belly.
Bak, bir çiçek dövmesi yaptırdım. İşte,
göbeğimin
üzerinde.
More Sentences
3
Yaygın Kullanım
belly dancer
i.
dansöz
She's a
belly dancer.
O bir
dansöz.
More Sentences
General
4
Genel
belly
i.
mide
You shouldn't have your eyes bigger than your
belly.
Gözlerin
midenden
daha büyük olmamalı.
More Sentences
5
Genel
belly dance
i.
göbek dansı
Mary is very good at
belly dancing.
Mary
göbek dansında
çok iyidir.
More Sentences
6
Genel
beer belly
i.
bira göbeği
Tom has a
beer belly.
Tom'un bir
bira göbeği
var.
More Sentences
7
Genel
belly button
i.
göbek deliği
She got her
belly button
pierced.
Göbek deliğini
deldirdi.
More Sentences
Colloquial
8
Konuşma Dili
beer belly
i.
bira göbeği
I have a
beer belly.
Bira göbeğim
var.
More Sentences
Technical
9
Teknik
belly
i.
göbek
Fadil didn't have a big
belly.
Fadıl'ın büyük bir
göbeği
yoktu.
More Sentences
General
10
Genel
belly
i.
iştah
11
Genel
belly dancer
i.
oryantal dansöz
12
Genel
belly dancing
i.
oryantal dans
13
Genel
belly
i.
rahim
14
Genel
belly dance music
i.
oyun havası
15
Genel
belly tank
i.
gövde deposu
16
Genel
belly button
i.
göbek
17
Genel
belly dance
i.
oryantal dans
18
Genel
belly dancer
i.
rakkase
19
Genel
belly
i.
böğür
20
Genel
belly dancing
i.
göbek atma
21
Genel
belly dancer
i.
dansöz
22
Genel
belly
i.
ahenk tahtası
23
Genel
politics of the belly
i.
karın doyurma siyaseti
24
Genel
belly
i.
karnı
25
Genel
belly-dance music
i.
göbek havası
26
Genel
belly-button
i.
göbek deliği
27
Genel
belly-dance
i.
göbek dansı
28
Genel
drooping belly
i.
sarkan göbek
29
Genel
bulging belly
i.
sarkan göbek
30
Genel
hanging belly
i.
sarkan göbek
31
Genel
belly laugh
i.
içten (bir) kahkaha
32
Genel
the soft belly
i.
yumuşak karın
33
Genel
belly button lint
i.
göbek deliği pamuğu
34
Genel
belly button fluff
i.
göbek pamuğu
35
Genel
belly button fluff
i.
göbek deliği pamuğu
36
Genel
belly button lint
i.
göbek pamuğu
37
Genel
belly bag (us)
i.
bel çantası
38
Genel
belly landing
i.
gövde üstü suya iniş
39
Genel
belly
i.
telli çalgının ön kısmı
40
Genel
belly flop
i.
karın üstü dalış
41
Genel
belly button lint
i.
göbek deliğinde biriken pamuk
42
Genel
belly button fluff
i.
göbek deliğinde biriken pamuk
43
Genel
belly strap
i.
göbek kayışı
44
Genel
belly
i.
şişkinlik
45
Genel
belly
i.
bir şeyin şişkin bölümü
46
Genel
belly
i.
bir şeyin merkezi
47
Genel
belly
i.
çıkıntılı yüzey
48
Genel
belly
i.
şişik yüzey
49
Genel
belly
i.
kabarık yüzey
50
Genel
belly flop
i.
fiyasko
51
Genel
belly flopper
i.
(su, kızak) karın üstü atlama
52
Genel
belly flopper
i.
fiyasko
53
Genel
belly laugh
i.
gülmekten bayıltan espri
54
Genel
belly pack
i.
bel çantası
55
Genel
gor-belly
i.
dışarı fırlamış göbek
56
Genel
gor-belly
i.
koca göbekli kimse
57
Genel
belly
i.
belirgin çıkıntı oluşturan kısım
58
Genel
belly
i.
ön kısım
59
Genel
belly
i.
iç kısım
60
Genel
belly
i.
alt kısım
61
Genel
belly button band
i.
göbek bağı düşene kadar bebeğin karnına sarılan kuşak
62
Genel
pot belly
i.
şiş göbek
63
Genel
pot belly
i.
şişkin karın
64
Genel
pot belly
i.
bira göbeği
65
Genel
pot-belly
i.
şiş göbek
66
Genel
pot-belly
i.
şişkin karın
67
Genel
pot-belly
i.
bira göbeği
68
Genel
belly rib
i.
karın kaburgası
69
Genel
belly ribs
i.
karın kaburgaları
70
Genel
pregnancy belly
i.
hamile göbeği
71
Genel
pregnancy belly
i.
hamilelik göbeği
72
Genel
belly up
f.
ölmek
73
Genel
go belly up
f.
ölmek
74
Genel
belly
f.
şikayet etmek
75
Genel
go belly up
f.
iflas etmek
76
Genel
do belly dance
f.
raksetmek
77
Genel
belly
f.
şişmek
78
Genel
belly
f.
yakınmak
79
Genel
belly up
f.
batmak
80
Genel
dance the belly dance
f.
göbek atmak
81
Genel
belly up
f.
iflas etmek
82
Genel
belly dance
f.
göbek atmak
83
Genel
(one's belly) hang over one's trousers
f.
göbeği pantolonundan sarkmak
84
Genel
suck the belly in
f.
göbeğini içine çekmek
85
Genel
suck the belly in
f.
göbeğini çekmek
86
Genel
pull one's belly in
f.
göbeğini içine çekmek
87
Genel
draw in one's belly
f.
göbeğini içine çekmek
88
Genel
draw in one's belly
f.
göbeğini çekmek
89
Genel
pull one's belly in
f.
göbeğini çekmek
90
Genel
burn belly fat
f.
göbek eritmek
91
Genel
lose one's belly fat
f.
göbeğini eritmek
92
Genel
burn one's belly fat
f.
göbeğini eritmek
93
Genel
lose belly fat
f.
göbek eritmek
94
Genel
have a belly
f.
göbeği olmak
95
Genel
belly
f.
göbeği önde yürümek
96
Genel
belly
f.
çıkıntı yaptırmak
97
Genel
belly
f.
şişirmek
98
Genel
belly
f.
doldurmak
99
Genel
belly flop
f.
büyük ve utandırıcı bir hata yapmak
100
Genel
belly flop
f.
karın üstü atlamak
101
Genel
belly-flop
f.
karın üstü atlamak
102
Genel
belly-flop
f.
suya karın üstü atlamak
103
Genel
belly flop
f.
eline yüzüne bulaştırmak
104
Genel
belly-flop
f.
eline yüzüne bulaştırmak
105
Genel
belly flop
f.
başarısızlığıyla kepaze olmak
106
Genel
belly-flop
f.
başarısızlığıyla kepaze olmak
107
Genel
belly-like
s.
göbeğe benzeyen
108
Genel
belly-pinched
s.
açlıktan karnı içine çökmüş
109
Genel
belly flop
zf.
karın üstü
Phrasals
110
Öbek Fiiller
belly out
f.
şişmek
111
Öbek Fiiller
belly up to (something)
f.
(bir şeye) doğru yürümek
112
Öbek Fiiller
belly up to (something)
f.
(bir şeye) yaklaşmak
113
Öbek Fiiller
belly up to (something)
f.
(bir şeye) doğru ilerlemek
114
Öbek Fiiller
belly up to (something)
f.
(bir şeye) yanaşmak
115
Öbek Fiiller
belly up (to something)
f.
(bir şeye) yanaşmak
116
Öbek Fiiller
belly up
f.
yaklaşmak
117
Öbek Fiiller
belly up
f.
yaltaklanmak
118
Öbek Fiiller
belly up
f.
-e ilerlemek
119
Öbek Fiiller
belly up
f.
'-e yürümek
120
Öbek Fiiller
belly up
f.
'-e yanaşmak
121
Öbek Fiiller
belly up (to something)
f.
bara yaklaşmak
122
Öbek Fiiller
belly up (to something)
f.
bara dayanmak
123
Öbek Fiiller
belly up (to something)
f.
bara yanaşmak
Proverb
124
Atasözü
growing youth has a wolf in his belly
f.
gençler çabuk acıkır
125
Atasözü
growing youth has a wolf in his belly
f.
gelişme çağında olan gençler doymak bilmez
126
Atasözü
a growing youth has a wolf in his belly
gençler çabuk acıkır
127
Atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly
ne ekersen onu biçersin
128
Atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly
eden bulur
129
Atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly
inleyen ölür
130
Atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly
etme bulursun
131
Atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly
inleme ölürsün
132
Atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly
iyilik eden iyilik bulur kötülük eden kötülük bulur
133
Atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly
kim ne ederse kendine eder
134
Atasözü
what goes over the devil's back comes under his belly
alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste
135
Atasözü
a growing youth has a wolf in his belly
gelişme çağında olan gençler doymak bilmez
136
Atasözü
a hungry belly has no ears
aç ayı oynamaz
137
Atasözü
a hungry belly has no ears
açlık çeken insan öğrenemez/duyamaz
138
Atasözü
a hungry belly has no ears
açken insanın kafası çalışmaz
139
Atasözü
a hungry belly has no ears
açken insanın kafasına bir şey girmez
140
Atasözü
a hungry belly has no ears
açken insan konsantre olamaz
Colloquial
141
Konuşma Dili
belly fiddle
i.
gitar
142
Konuşma Dili
belly fiddle
i.
gitar için kullanılan bir söz
143
Konuşma Dili
belly
i.
içgüdü
144
Konuşma Dili
yellow-belly
i.
ingiltere'de copthorne'daki west sussex'in yerlisi olan kimse
145
Konuşma Dili
be shot in the belly
f.
karnından vurulmak
146
Konuşma Dili
go belly-up
f.
iflas etmek
147
Konuşma Dili
go belly-up
f.
ölmek
148
Konuşma Dili
go belly-up
f.
çuvallamak
149
Konuşma Dili
go belly-up
f.
başarısız olmak
150
Konuşma Dili
go belly-up
f.
nalları dikmek
151
Konuşma Dili
go belly-up
f.
mortu çekmek
152
Konuşma Dili
go belly-up
f.
(iş) batmak
153
Konuşma Dili
belly up
s.
sarhoş
154
Konuşma Dili
belly up
zf.
geçersiz
155
Konuşma Dili
belly up
zf.
feshedilmiş
Idioms
156
Deyim
a belly laugh
i.
kahkaha
157
Deyim
belly laugh
i.
yüksek sesle atılan kahkaha
158
Deyim
belly laugh
i.
derinden/içten gelen bir kahkaha
159
Deyim
fire in one's belly
i.
tutku
160
Deyim
fire in one's belly
i.
kararlılık
161
Deyim
fire in one's belly
i.
azim
162
Deyim
fire in the belly
i.
tutku
163
Deyim
fire in the belly
i.
kararlılık
164
Deyim
fire in the belly
i.
azim
165
Deyim
belly up to the bar
f.
yavaş yavaş (bir yere) yaklaşmak
166
Deyim
belly up to the bar
f.
kalabalığı yara yara ilerlemek
167
Deyim
belly up to the bar
f.
omuz vura vura kalabalığın içinde ilerlemek
168
Deyim
belly up to the bar
f.
bir sorumluluğu/zorlu bir görevi üstlenmek
169
Deyim
have fire in the belly
f.
bir şeyi yapmaya çok istekli olmak
170
Deyim
have fire in the belly
f.
bir şeyi yapmak için yanıp tutuşmak
171
Deyim
have fire in one's belly
f.
bir şeyi yapmaya çok istekli olmak
172
Deyim
have fire in one's belly
f.
bir şeyi yapmak için yanıp tutuşmak
173
Deyim
go belly up
f.
çuvallamak
174
Deyim
have a yellow belly
f.
çok korkak olmak
175
Deyim
have fire in one's belly
f.
çok azimli olmak
176
Deyim
have fire in the belly
f.
çok azimli olmak
177
Deyim
have a yellow belly
f.
gölgesinden bile korkmak
178
Deyim
have a yellow belly
f.
korkak olmak
179
Deyim
have a yellow belly
f.
ödlek olmak
180
Deyim
air one's belly
f.
kusmak
181
Deyim
somebody's eyes are bigger than their belly
f.
(özellikle bir yemek siparişi verirken) açgözlülük yapmak/etmek
182
Deyim
air belly
f.
kusmak
183
Deyim
air belly
f.
kusmak
184
Deyim
about to go belly up
expr.
iflas etmek üzere
185
Deyim
a full belly and a happy heart
expr.
karnı tok sırtı pek
186
Deyim
somebody's eyes are bigger than their belly
expr.
karnı doysa da gözü doymayan
187
Deyim
(one's) eyes are bigger than (one's) belly
expr.
(birinin) gözü doymuyor
188
Deyim
(one's) eyes are bigger than (one's) belly
expr.
(biri) aç gözlü
189
Deyim
(one's) eyes are bigger than (one's) belly
expr.
(biri) yiyebileceğinden fazla yiyecek alıyor/almış
190
Deyim
the eye is bigger than the belly
expr.
gözü doymaz
191
Deyim
the eye is bigger than the belly
expr.
gözü doymamış
192
Deyim
the eye is bigger than the belly
expr.
açgözlülük etmiş
193
Deyim
the eye is bigger than the belly
expr.
yiyebileceğinden fazlasını alır/almış
Speaking
194
Konuşma
have eyes bigger than one's belly
expr.
boşan da semerini ye
195
Konuşma
your eyes are bigger than your belly
expr.
boşan da semerini ye
196
Konuşma
you have bigger eyes than your belly
expr.
boşan da semerini ye
Technical
197
Teknik
belly landing
i.
gövde üzerine iniş
198
Teknik
belly landing
i.
iniş takımlarını kullanmayarak gövde üzerine iniş
199
Teknik
belly landing
i.
iniş takımlarını kullanmayarak yapılan iniş
200
Teknik
belly fairing
i.
koltuk kaportası
201
Teknik
belly fairing
i.
koltuk gövde altı kaportası
202
Teknik
belly
i.
yüksek fırının çapının en geniş kısmı
Textile
203
Tekstil
belly band
i.
bel kuşağı
204
Tekstil
belly shirt
i.
göbeği açık t-shirt
205
Tekstil
belly shirt
i.
göbeği açık tişört
206
Tekstil
belly dart
i.
karın pensi abdominal dart
207
Tekstil
belly dart
i.
karın pensi
208
Tekstil
belly
i.
giysinin karın bölümü
209
Tekstil
belly [australia]
i.
koyunun karnındaki yün
Construction
210
İnşaat
belly
i.
taze betonun dikey yüzeyindeki çıkıntı
Woodworking
211
Ağaç İşleri
belly
i.
kavisli kerestenin iç kısmı
Automotive
212
Otomotiv
belly pan
i.
alt koruma paneli
Transportation
213
Ulaştırma
belly cargo
i.
bir uçağın gövdesinin altında ya da geminin iç tarafında istiflenen kargo
Aeronautic
214
Havacılık
belly landing
i.
gövde üzerine iniş
215
Havacılık
belly landing
i.
gövde üstü iniş
216
Havacılık
belly tank
i.
gövde deposu
217
Havacılık
belly tank
i.
havada atılabilir benzin deposu
218
Havacılık
belly landing
i.
iniş tertibatı kullanmayarak iniş
219
Havacılık
belly
i.
uçak gövdesinin alt kısmı
220
Havacılık
belly flop
i.
(uçak) iniş takımı kullanmadan inme
221
Havacılık
belly
f.
(uçak) iniş takımı kullanmadan indirmek
222
Havacılık
belly-land
f.
(uçak) iniş takımı kullanmadan indirmek
Marine
223
Denizcilik
stay belly
i.
larmo astarı
224
Denizcilik
leech belly
i.
salaburun astarı
225
Denizcilik
belly for halliard of a flag
i.
uçkurluk
226
Denizcilik
belly
i.
yelkenin rüzgarla dolunca şişen bölümü
Medical
227
Medikal
bulging belly button
i.
dışarıya çıkık göbek deliği
228
Medikal
belly-pipe
i.
karın borusu
Anatomy
229
Anatomi
belly
i.
kasın şişik orta bölümü
Parasitology
230
Parazitbilim
belly worm
i.
bağırsak solucanı
231
Parazitbilim
belly worm
i.
mide kurdu
Printing
232
Baskı Teknikleri
belly
i.
tipo baskı makinesinde çentikli bir parça
Gastronomy
233
Mutfak
belly
i.
bel
234
Mutfak
pork belly
i.
domuzun karnından kesilmiş et
235
Mutfak
pork belly
i.
domuz göbeği
236
Mutfak
sow belly
i.
bir dilim domuz eti
237
Mutfak
sow belly
i.
domuz pastırması
Marine Biology
238
Deniz Biyolojisi
velvet belly lantern shark
i.
mahmuzlu köpekbalığı
239
Deniz Biyolojisi
yellow-belly [australia]
i.
avustralya'ya özgü altın ya da parlak sarı renkli yenebilir bir balık
240
Deniz Biyolojisi
silver belly [new zealand]
i.
tatlı suda yaşayan yılan balığı
Botanic
241
Botanik
yellow belly [dialect]
i.
lincolnshire'a özgü bir bitki
Breeding
242
Hayvancılık
belly fretting
i.
atın karnının eyere sürtünmesi
243
Hayvancılık
belly [australia]
f.
kırkmadan önce (koyunun) karnındaki yünü kesmek
History
244
Tarih
belly doublet
i.
on altıncı yüzyıla ait göbeği kapatan bir tür ceket
Military
245
Askeri
belly
f.
(askeri tankın) lastik dişlerini kaldırmak
Sport
246
Spor
belly grind
i.
kalça dönüşü
247
Spor
belly
i.
yayın dışbükey iç kısmı
248
Spor
belly whop
i.
suya karın üstü atlama
249
Spor
belly whopper
i.
suya karın üstü atlama
Basketball
250
Basketbol
belly up
i.
yakın savunma yapma
Music
251
Müzik
belly
i.
piyanonun ses tablası
Archaic
252
Eski Kullanım
belly-god
i.
obur kimse
253
Eski Kullanım
belly-god
i.
midesine düşkün kimse
Reptiles
254
Sürüngenler
blue-belly
i.
batı çit kertenkelesi
Slang
255
Argo
basra belly
i.
ishal
256
Argo
basra belly
i.
diyare
257
Argo
basra belly
i.
cır cır
258
Argo
basra belly
i.
amel
259
Argo
basra belly
i.
motoru bozma
260
Argo
basra belly
i.
az gelişmiş ülkelere giden turistlerin bağırsaklarının bozulması
261
Argo
blue belly
i.
hapishane memuru
262
Argo
yellow belly
i.
korkak
263
Argo
yellow belly
i.
ödlek
264
Argo
yellow belly
i.
tırsak
265
Argo
yellow belly
i.
tabansız
266
Argo
yellow belly
i.
tırsık
267
Argo
basra belly
i.
cır cır
268
Argo
basra belly
i.
motoru bozma
269
Argo
basra belly
i.
ishal
270
Argo
basra belly
i.
turistlerin gıda zehirlenmesinden dolayı yaşadıkları ishal
271
Argo
yellow-belly
i.
omurgasız kimse
272
Argo
yellow-belly
i.
korkak kimse
273
Argo
belly
i.
(mide) ambar
274
Argo
yellow-belly
i.
ödlek kimse
275
Argo
yellow-belly
i.
tabansız kimse
276
Argo
turn belly up
f.
başarısız olmak
277
Argo
go belly up
f.
başarısız olmak
278
Argo
go belly up
f.
iflas etmek
279
Argo
turn belly up
f.
ölmek
280
Argo
go belly up
f.
mortu çekmek
281
Argo
turn belly up
f.
nalları dikmek
282
Argo
go belly up
f.
ölmek
283
Argo
air one's belly
f.
kusmak
284
Argo
go belly up
f.
nalları dikmek
285
Argo
turn belly up
f.
mortu çekmek
286
Argo
belly up
f.
sarhoş olmak
287
Argo
go belly up
f.
(iş) batmak
288
Argo
belly flop
f.
sıçıp batırmak
289
Argo
swill-belly [obsolete]
s.
alkolik
290
Argo
swill-belly [obsolete]
s.
ayyaş
291
Argo
swill-belly [obsolete]
s.
içkici
292
Argo
in the belly of the beast
expr.
cezaevinde
293
Argo
in the belly of the beast
expr.
hapiste
294
Argo
in the belly of the beast
expr.
sistem tarafından hapsedilmiş
British Slang
295
İngiliz Argosu
yellow belly
i.
lincolnshire'lı kimse
296
İngiliz Argosu
delhi belly
i.
midenin kötü biçimde bozulması
297
İngiliz Argosu
delhi belly
i.
şiddetli karın ağrısı
298
İngiliz Argosu
belly timber
i.
yiyecek
299
İngiliz Argosu
belly-up
s.
batmış
300
İngiliz Argosu
belly-up
s.
iflas etmiş
301
İngiliz Argosu
belly-up
s.
ölmüş
Star Wars
302
Star Wars
porkins belly run
i.
porkins kaçışı
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of belly ...
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy