out - Turc Anglais Dictionnaire

out

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Sens de "out" dans le Dictionnaire Turc-Anglais : 69 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
out n. çıkış
We'll find a way out of here.
Buradan bir çıkış yolu bulacağız.

More Sentences
out adv. dışarıda
If we leave an area out, it will only be half a job and we will have wasted an opportunity.
Eğer bir bölgeyi dışarıda bırakırsak, bu sadece yarım bir iş olur ve bir fırsatı heba etmiş oluruz.

More Sentences
out adv. dışarı
When labelling comes in the door, sense flies out the window.
Yaftalama kapıdan girdiğinde, mantık pencereden dışarı uçar.

More Sentences
General
out v. kovmak
He had been booted out of school.
O, okuldan kovulmuştu.

More Sentences
out v. ortaya çıkmak
Yet it turned out to be possible to eliminate virtually insurmountable obstacles.
Yine de neredeyse aşılmaz engelleri ortadan kaldırmanın mümkün olduğu ortaya çıktı.

More Sentences
out v. çıkarmak
Tom took the sandwich out of his lunchbox.
Tom sefer tasından sandviç çıkardı.

More Sentences
out v. bayılmak
Tom was passed out on the floor.
Tom yerde baygın yatıyordu.

More Sentences
out adj. çıkmış
These photos have come out very well.
Bu fotoğraflar çok iyi çıkmış.

More Sentences
out adj. sönmüş
Why are all the lights out?
Neden bütün ışıklar sönük?

More Sentences
out adj. bozulmuş
My engine is out.
Motorum bozuldu.

More Sentences
out adj. kesik
Tom has been out of touch.
Tom'la irtibat kesildi.

More Sentences
out adj. yeni çıkmış
She's a drug addict who just got out of jail.
O, hapisten yeni çıkmış bir uyuşturucu bağımlısı.

More Sentences
out adj. bitmiş
We're out of butter.
Tereyağımız bitti.

More Sentences
out adj. kalmamış
We're sold out of jeans.
Kot pantolonumuz kalmadı.

More Sentences
out adj. uzak
You kept me out of a sad place for a whole day.
Bütün gün boyunca beni üzücü bir yerden uzak tuttun.

More Sentences
out adv. dışarıda
There are no high walls to keep the market out.
Piyasayı dışarıda tutacak yüksek duvarlar yok.

More Sentences
out adv. dışarı
The public will thank us if we do not oblige their mayors to throw the money out of the window with both hands.
Belediye başkanlarını parayı iki elleriyle pencereden dışarı atmaya mecbur bırakmazsak halk bize teşekkür edecektir.

More Sentences
out n. çözüm
out n. çıkar yol
out n. atlanmış sözcük
out n. kurtuluş
out n. aut
out n. bahane
out n. mazeret
out n. çare
out n. dış
out v. yanmak
out v. meydana çıkmak
out v. kendini belli etmek
out adj. dışarıdaki
out adj. anormal
out adj. çizgi dışı
out adj. açığa çıkmış
out adj. keyifsiz
out adj. olanaksız
out adj. yıpranmış
out adj. pratiğini yitirmiş
out adj. uzaktaki
out adj. daha iyi
out adj. eksik
out adj. işe yaramaz
out adj. modası geçmiş
out adj. fazla
out adj. eskimiş
out adj. daha çok
out adj. yorulmuş (belirli bir şey yapmaktan)
out adj. dışta yer alan
out adj. uzakta olan
out adj. harici
out adv. sesli olarak
out adv. grevde
out adv. uzakta
out adv. açıkta
out adv. yüksek sesle
out adv. tamamen
out adv. dışarıya
out prep. bazı fiilleri pekiştirmek için kullanılır
out prep. dışında
out prep. -den dışarıya
out prep. -den öteye
Colloquial
out v. eşcinsel olduğunu açıklamak
out v. eşcinsel olduğunu ifşa etmek
out adj. sarhoş
out adj. kafası iyi
out adj. kafası güzel
out adj. kafası yüksek
out adj. kafası kıyak
out adj. demode
Biochemistry
out adj. dış

Sens de "out" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 500 résultat(s)

Anglais Turc
Common Usage
way out n. çıkar yol
It is imperative that we find another way out of this situation.
Bu duruma başka bir çıkar yol bulmamız şart.

More Sentences
weed out v. ayıklamak
What are the criteria you use to weed out undesirable candidates?
İstenmeyen adayları ayıklamak için kullandığınız ölçütler nelerdir?

More Sentences
put out v. söndürmek
Would you put out the candles?
Mumları söndürür müsünüz?

More Sentences
stretch out v. uzanmak
The cat was lying stretched out at full length in the sunlight streaming through the window.
Kedi, pencereden giren güneş ışığında boylu boyunca gerinerek uzanıyordu.

More Sentences
find out v. bulmak
We must find out why countries like Sweden and Finland can do that whilst other countries cannot.
İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler bunu yapabilirken diğer ülkelerin neden yapamadığını bulmalıyız.

More Sentences
reach out v. uzanmak
Yet, there we go, reaching out to Lebanon.
Yine de Lübnan'a uzanmaya devam ediyoruz.

More Sentences
find out v. ortaya çıkarmak
Sami found out where Layla worked.
Sami, Leyla'nın nerede çalıştığını ortaya çıkardı.

More Sentences
go out v. çıkmak
Public tenders have gone out.
Kamu ihalelerine çıkıldı.

More Sentences
find out v. keşfetmek
I'm going to find out about you.
Seni keşfedeceğim.

More Sentences
stretch out v. uzatmak
He stretched out his arm to take the book.
O, kitabı almak için kolunu uzattı.

More Sentences
wear out v. yıpratmak
Tom doesn't want to wear out his welcome.
Tom misafirperverliğini yıpratmak istemiyor.

More Sentences
get out v. çıkmak
They were stuck and could not get out.
Sıkıştılar ve dışarı da çıkamadılar.

More Sentences
carry out v. yerine getirmek
We have neither the competence nor the capacity to carry out that type of task.
Bu tür bir görevi yerine getirmek için ne yetkinliğimiz ne de kapasitemiz var.

More Sentences
find out v. anlamak
I tried to break down the door, but I found out that it is impossible.
Kapıyı kırmaya çalıştım ama bunun imkansız olduğunu anladım.

More Sentences
wear out v. eskitmek
I've worn out my shoes.
Ayakkabılarımı eskittim.

More Sentences
hand out v. dağıtmak
I have handed out this White Paper and asked our citizens what they think of it.
Bu Beyaz Kitap'ı dağıttım ve vatandaşlarımıza bu konuda ne düşündüklerini sordum.

More Sentences
find out v. öğrenmek
With respect to the floods, it could be said that, in times of trouble, you find out who your friends are.
Sel felaketiyle ilgili olarak denilebilir ki, zor zamanlarda dostlarınızın kim olduğunu öğrenirsiniz.

More Sentences
watch out v. dikkat etmek
The right time for this has to be identified, and this is where the Commission has to watch out.
Bunun için doğru zamanın belirlenmesi gerekmektedir ve Komisyon'un dikkat etmesi gereken nokta da burasıdır.

More Sentences
take out v. çıkarmak
It is precisely those people that we need to take out of their Learning isolation.
Öğrenim izolasyonundan çıkarmamız gerekenler tam da bu insanlardır.

More Sentences
carry out v. uygulamak
In 2003, we will have to prepare to implement enlargement and we will have to carry out the institutional reforms.
2003 yılında genişlemeyi uygulamak için hazırlanmamız ve kurumsal reformları gerçekleştirmemiz gerekecek.

More Sentences
carry out v. yürütmek
Some States, as you know, have carried out humanitarian missions in Iraq at national level.
Bildiğiniz üzere bazı Devletler Irak'ta ulusal düzeyde insani yardım misyonları yürütmüşlerdir.

More Sentences
call out to v. seslenmek
She called out to him, with tears running down her cheeks.
Yanaklarından süzülen yaşlarla ona seslendi.

More Sentences
work out v. işe yaramak
I hope that it works out.
Umarım işe yarar.

More Sentences
worn out adj. bitap
He was all worn out.
Bitap düşmüştü.

More Sentences
worn out adj. bitkin
Tom said that he was worn out.
Tom bitkin olduğunu söyledi.

More Sentences
out of order adj. bozuk
This radio is out of order.
Bu radyo bozuk.

More Sentences
out of order adj. arızalı
The ticket machine is out of order.
Bilet makinesi arızalı.

More Sentences
out of prep. dışında
The word 'products' has been left out of the Finnish version.
Ürünler' kelimesi Fince versiyonun dışında bırakılmıştır.

More Sentences
General
finding out n. öğrenme
The only way we have of finding out about such matters is by buying newspapers.
Bu tür konuları öğrenebilmemizin tek yolu gazete satın almaktır.

More Sentences
out of kindness n. nezaketten
He did it out of kindness.
Bunu nezaketinden dolayı yaptı.

More Sentences
way out n. çıkış yolu
What is the way out?
Çıkış yolu nedir?

More Sentences
way out n. çıkış
Is there a back way out, Tom?
Arka tarafta bir çıkış var mı, Tom?

More Sentences
time out n. zaman aşımı
This is due to the servers being busy or the web browser timing out.
Bunun nedeni sunucuların meşgul olması ya da web tarayıcısının zaman aşımına uğramasıdır.

More Sentences
step out n. dışarı adım
Tom didn't even step out of the house yesterday.
Tom dün evden dışarı adımını bile atmadı.

More Sentences
(battery) giving out n. pil bitmesi
The battery gave out.
Pil bitti.

More Sentences
(battery) running out n. pil bitmesi
The watch's battery ran out.
Saatin pili bitti.

More Sentences
check-out n. çıkış
Mr. Morris Morrison, check-out time is by 10:00 a.m.
Bay Morris Morrison, çıkış saati sabah 10:00.

More Sentences
out of sight n. gözden uzak
Too often everything happens in ministries' corridors, without consultation and out of sight.
Çoğu zaman her şey bakanlık koridorlarında, istişare edilmeden ve gözlerden uzak bir şekilde gerçekleşiyor.

More Sentences
phasing out n. kullanımdan kaldırma
In particular, you had initially recommended that coccidiostats be phased out by 2008.
Özellikle, başlangıçta koksidiyostatların 2008 yılına kadar aşamalı olarak kullanımdan kaldırılmasını önermiştiniz.

More Sentences
carry out v. gerçekleştirmek
State aid must be made available to carry out fleet modernisation.
Filo modernizasyonunun gerçekleştirilmesi için devlet yardımı sağlanmalıdır.

More Sentences
run out v. dışarı atmak
The farmer's wife threw moldy bread out of kitchen window and the hungry farm cat ran out of the barn to eat it.
Çiftçinin karısı küflenmiş ekmeği mutfak penceresinden dışarı attı ve aç çiftlik kedisi onu yemek için ahırdan dışarı koştu.

More Sentences
spread out v. yayılmak
We are concerned about the troubles spreading out in the region.
Bölgede yayılan sorunlardan endişe duyuyoruz.

More Sentences
go out v. dışarı gitmek
Be sure to turn out the light when you go out of the room.
Odadan dışarı gittiğinizde ışığı söndürdüğünüzden emin olun.

More Sentences
pull out v. uzatmak
The bus driver was not impressed when Tom pulled out a $50 note to pay his fare.
Otobüs şoförü, Tom'un bilet ücreti için elli dolar uzatmasından etkilenmedi.

More Sentences
wear out v. tükenmek
His patience is worn out.
Sabrı tükendi.

More Sentences
pull out v. silah çekmek
Tom pulled out his gun and shot Mary.
Tom silahını çekti ve Mary'ye ateş etti.

More Sentences
go out v. sönmek
As an Italian, you know what it means when a light goes out.
Bir İtalyan olarak, bir ışığın sönmesinin ne anlama geldiğini biliyorsunuz.

More Sentences
lose out v. kaybetmek
Will the small Member States lose out?
Küçük Üye Devletler kaybedecek mi?

More Sentences
roll out v. açmak
I rolled out the dough.
Hamuru açtım.

More Sentences
get out of v. arabadan inmek
Will you please get out of the car?
Arabadan iner misiniz?

More Sentences
ferret out v. ortaya çıkarmak
What new facts did you manage to ferret out?
Hangi yeni gerçekleri ortaya çıkarmayı başardın?

More Sentences
turn out v. çıkmak
I will, of course, have to accept the decision if that is how it turns out.
Karar bu şekilde çıkarsa elbette kabul etmek zorunda kalacağım.

More Sentences
walk out v. greve gitmek
When the company refused to increase their wages, they walked out.
Şirket onların ücretlerini artırmayı reddedince, greve gittiler.

More Sentences
let out v. ses çıkarmak
The banshee let out a blood-curdling scream.
Ölüm perisi kan donduran bir çığlık sesi çıkardı.

More Sentences
leave out v. geçmek
Leave out this word.
Bu sözü geç.

More Sentences
grow out of v. doğmak
This project grew out of a sketch I made on a napkin at a party last year.
Bu proje, geçen yıl bir partide peçete üzerine yaptığım bir taslaktan doğdu.

More Sentences
be out of fashion v. modası geçmek
It's already out of fashion.
Çoktan modası geçti.

More Sentences
rule out v. ortadan kaldırmak
This does not rule out the possibility of similar action if it is agreed with the partner country.
Bu durum, ortak ülke ile mutabık kalınması halinde benzer bir eylem olasılığını ortadan kaldırmamaktadır.

More Sentences
come out v. sonuçlanmak
How did your project come out?
Projeniz nasıl sonuçlandı?

More Sentences
get out of v. kaçmak
Tom got out of his truck and ran.
Tom kamyonetinden indi ve kaçtı.

More Sentences
turn out v. katılmak
We shall be turning out en masse.
Toplu olarak katılacağız.

More Sentences
work out v. tasarlamak
How did he work out the plan?
Planı nasıl tasarladı?

More Sentences
single out v. belirlemek
I should like to single out the tremendous work done by the Danish Presidency.
Danimarka Dönem Başkanlığı tarafından yapılan muazzam çalışmayı özellikle belirtmek isterim.

More Sentences
scream out v. bağırmak
When he broke his leg he was screaming out in pain.
O bacağını kırdığında acıdan bağırıyordu.

More Sentences
go out v. sokağa çıkmak
He went out into the street and saw his friend's body.
Sokağa çıktı ve arkadaşının cesedini gördü.

More Sentences
go out v. flört etmek
Are they going out?
Onlar flört ediyorlar mı?

More Sentences
stand out v. göze çarpmak
This big-heartedness stands out starkly against the PPE’s plans for Afghanistan.
Bu büyük yüreklilik, PPE'nin Afganistan'a yönelik planlarına karşı açıkça göze çarpmaktadır.

More Sentences
make out v. yazmak
There was something written on the stone, and they tried to make out what it was.
Taşın üzerinde bir şey yazıyordu ve ne olduğunu anlamaya çalıştılar.

More Sentences
Common Usage
time-out n. zaman aşımı
shout out v. haykırmak
make out v. idare etmek
comb out v. ayıklamak
well out v. fışkırmak (sıvı bir yerden)
fade out v. karartmak
cop out v. yan çizmek
smooth out v. düzlemek
branch out v. dallanmak
go out for a walk v. yürüyüşe çıkmak
stick out v. çıkıntı yapmak
thin out v. inceltmek
out of balance adj. dengesiz
General
peter out n. arabanın benzinsizlikten dolayı durması
time out n. zaman dışı
digging out n. oyum
spouting out n. fışkırtma
out on a limb n. zor ve tehlikeli bir durumda desteksiz olma
out of order n. düzeni bozuk
hollowed out n. oyuk
contracting out n. sözleşme dışı
out of wedlock n. evlilik dışı
cop out n. bahane
property rented out n. akaret
print out n. bilgisayar çıktısı
carrying out n. infaz
coming out n. toplum önüne çıkma
leaking out n. sızdırma
cutting out n. biçki
finding out n. anlama
acting out n. rol yapma
carrying out n. yürütme
setting out n. yola çıkma
putting out n. itfa
way out n. çözüm
carrying out n. kılgı
spouting (out) n. fışkırtma
finding out n. öğrenim
setting out n. yolculuğa çıkma
being sorted out n. ayıklanma
bawling out n. azarlama
being out of sorts n. keyifsizlik
a way out n. çözüm yolu
count out n. sayma
giving out smoke n. tütme
taking out n. çıkarma
parcelling out n. ifraz
lead out groove n. çıkış yivi
contracting out n. sözleşme akteden
carrying out n. ifa
hollowed out n. oylum
ten out of ten n. on üzerinden on
time out of mind n. öteden beri
crossing out n. karalama
wipe out n. kayaktan düşme veya snowboard yaparken yaralanma
rising out n. yükselme
finding out n. tahsil
out tray n. giden evrak tepsisi
pulling out n. sökme
white out n. özellikle tipi nedeniyle havada ve yerde kardan başka hiçbir şey görememe hali
putting out n. söndürme
calling out n. sesleniş
lock out n. dışarda bırak
time out of mind n. eskiden beri
in and out n. giriş çıkış
carrying out n. icra
opening out n. açılım
wearing out n. yıpranma
page out n. sayfa dışı
sharing out n. paylaştırma
going out n. çıkma
person out of work n. işsiz
wipe out n. sörf yapanların karşılaştıkları kaza
sorting something out n. ayıklama
roll out n. bir uçağın halka ilk tanıtımı
out of the contract n. anlaşma dışı
wash out n. boyanın çıkması
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir iş
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir haber
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir iş
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir olay
a bolt out of the blue n. hiç beklenmedik bir haber
a bolt out of the blue n. hiç umulmayan bir olay
black out n. hafıza kaybı
pointing out n. belirtme
pointing out n. gösterme
college drop out n. üniversite terk
university drop out n. üniversite terk
high school drop out n. lise terk
chewing out n. azarlama
bawling out n. paylama
chewing out n. paylama
black-out n. bilinç kaybı
black-out n. geçici hafıza kaybı
blow-out n. patlama
a knock-down drag-out fight n. meydan kavgası
blow-out n. eğlence
a knock-down drag-out fight n. şiddetli ağız kavgası
all-out effort n. üstün gayret
blow-out n. alem
blow-out n. cümbüş
cut-out n. devreden çıkma
gross-out humour n. belden aşağı tuvalet şakaları
contract close-out n. sözleşmenin kapatılması
grow-out n. büyüme
fall-out n. nükleer atık
look-out n. ümit
check-out counter n. çıkış tezgahı
lock-out n. lokavt
fall-out n. döküntü
close-out n. tasfiye
fall-out n. radyoaktif çökelek
check-out n. ayrılma
etched-out pattern n. yakma deseni
cop-out n. bahane
etched-out pattern n. aşındırma deseni
look-out n. gözetleme
fade-out n. salınım
fall-out n. radyoaktif tortu
hand-out n. dağıtım
gross-out humour n. insanın tuvalet ihtiyacı ile ilgili yapılan şakalar
fall-out n. yan ürün
close-out inspection n. en sonda yapılan denetim
freak-out n. uçma
drop-out n. yitim
fade-out n. titreşim
look-out n. gözcü
hide-out n. barınak
chucker-out n. fedai
look-out n. sorun
check-out counter n. süpermarketteki gibi alınan malların hesabının yapılıp ödendiği tezgah
going-out-of-business sale n. tasfiye satışı
gross-out humour n. tuvalet ile ilgili yapılan belden aşağı şakalar
fall-out n. atık
out-of-wedlock n. evlilik dışı
wash-out n. sel nedeniyle kara veya demiryolunda meydana gelen çöküntü
shoot-out n. silahlı çatışma
take-out n. paketlenmiş olarak hazırlanan (sıcak yemek)
time-out n. ara
throw-out n. ayırma
pull-out n. çıkma
time-out n. mola
out-and-outer n. tamamı
take-out menu n. paket menü
try-out n. deneme
throw-out n. ıskarta
take-out menu n. eve servis menüsü
out-tray n. giden evrak tablası
pull-out n. çekme
pull-out n. çekilme
sell-out n. kapalı gişe
take-out n. sıcak yemeklerin paket halinde satıldığı (dükkan)
working-out n. çözme
worn-out clothes n. çul çaput
thinking out loud n. sesli düşünme
lock out n. eşzamanlama yitimi
out of memory n. yetersiz bellek
out of focus film n. bulanık film
out of focus film n. flu film
expected sell-out rate n. beklenen yok satma miktarı
swap out n. götürme
try-out n. sınama
way out n. yol çıkışı
fight broke out n. çıkan kavga
crossing out n. çizme
crossing out n. bozma
crossing out n. silme
one out of every three n. her üç kişiden biri
odd-one-out n. tuhaf tip
odd-one-out n. gruptan dışlanan tip
odd-one-out n. garip tip
three out of four n. dörtte üçü
two out of five n. beşte ikisi
year out n. hayatın belirli evrelerinde verilen (genellikle) bir yıllık mola
feathering out n. lekenin yayılması
hanging out with friends n. arkadaşlarla takılma
throw someone out of the house n. evden kovmak
night out n. gececi otel görevlisinin boş günü
all-out slaughter n. kitlesel katliam
all-out slaughter n. kitlesel kıyım
a worn out tire n. ömrünü tamamlamış lastik
one out of three of the patients n. hastaların üçünden bir tanesi
child born out of wedlock n. evlilik dışı dünyaya gelmiş çocuk
tip-out n. gaz pedalını hafifçe bırakma
films out this week n. bu hafta vizyona giren filmler
a well-thought-out phrase n. iyi düşünülmüş bir söz
chucker-out n. barda olay çıkaran müşterileri dışarı atmakla görevli koruma görevlisi
black out n. elektrik arızası
black out n. karanlıkta bırakma/bırakılma
black out n. bilinç kaybı
black out n. elektrik kesilmesi
black out n. güç kesintisi
black out n. ışıkların sönmesi/söndürülmesi
out-toeing n. parmaklar dışa dönük vaziyette yere basma
out-and-outer n. bir işte mükemmel
blow-out n. inceleme
set-out n. süs
blow-out n. araştırma
cut-out n. şalter
wipe-out n. yok etme
sell-out n. elde bulunanı satma
set-out n. parti
blow-out n. kolay zafer
sell-out n. ele verme
blow-out n. soruşturma
cut-out n. siluet
blow-out n. lastik patlağı
set-out n. başlangıç
sell-out n. ihanet
blow-out n. kolay galibiyet
cut-out n. kesici
wipe-out n. ortadan kaldırma
blow-out n. elektrik sigortasının erimesi
sell-out n. elden çıkarma
set-out n. eğlence
blow-out n. kuyudan petrol/gaz fışkırması
blow-out n. delik
blow-out n. rahat zafer
blow-out n. lastik patlaması
beat your neighbour out of doors n. bir kağıt oyunu
beat jack out of doors n. bir kağıt oyunu
beat your neighbour out of town n. bir kağıt oyunu
sending out n. gönderme
sending out n. sevketme
out-of-course n. rötar yapmış tren
out-of-course n. üniversitede okul uzatma
chucker-out n. bar güvenlik elemanı
lock-out tool n. kilit açma aleti
view out n. görünüm
view out n. dış görünüş
coming-out party n. sosyeteye tanıtma partisi
chill out n. temposu düşük bir elektronik müzik türü
call-out n. ihbar/arama sonucu gidilen kurtarma/yardım olayı
out of school time n. okul dışı zaman
finding out n. saptama
all-out attack n. topyekün saldırı
counting-out game n. sayışmaca
counting-out game n. sayışmaca oyunu
counting-out rhyme n. sayışmaca
acting out n. eyleme dökme
white-out [us] n. daksil
time out n. mola
call-out n. kavga ya da düello için meydan okuma
call-out n. bir metin içerisinde dikkat çekmek için belirginleştirilmiş bölüm
caller-out n. dans sırasında adım değişikliği için seslenen kişi
acting out n. taşkınlık yapma
carry-out n. yolluk
carry-out n. eve götürülmek üzere bardan alınan içki
carry-out [scotland] n. paket servis
clean out v. para sızdırmak
stake out a claim v. hak iddia etmek
wash out v. iptal etmek
stretch out v. alabildiğine uzatmak (uzuvlarını)
seek out v. araştırmak
be out v. yapraklanmak (bitki vb)
check out v. hesaplamak
draw somebody out about something v. söyletmek
copy out v. aynısını kopyalamak
deck out v. donatmak
take out v. yola çıkmak
find a way out v. yolunu bulmak
hollow out v. kazmak
share out v. paylaşmak
give out v. bildirmek
bloat out v. kabarmak
push someone out v. safdışı etmek (birini)
fling out v. atmak
fag someone out v. birinin turşusunu çıkarmak
hold out v. ayak diremek
branch out v. gelişmek
shine out v. parlamak
gross out v. iğrenmek
toss something out v. bir şeyi çöpe atmak
be out of work v. işsiz olmak
wipe out v. öldürmek
thrust out one's hand v. elini uzatmak
pour out one's heart v. içini dökmek
smell out v. sezmek
sing out v. ötmek
show out v. uğurlamak
blurt out v. söyleyivermek
share out v. taksim etmek
burn something out v. yakıp kül etmek
scratch out v. çizmek
rout out v. bulmak
belt out v. nakavt etmek
let out v. ihale etmek
eke out v. uzatmak
turn inside out v. tersyüz etmek
weed out v. tırpan atmak
rub out v. dökülmek
be out v. yayımlanmak
cop out v. kaçamak yapmak
be out of spirits v. keyfi kaçmak
sort out v. seçip ayıklamak
elbow out v. kovmak
round out v. şişmanlamak
spread out v. yaymak
spew out v. püskürtmek
be out of the woods v. hasta hayati tehlikeyi atlatmış olmak
puff out v. üflemek
carry out v. misilleme yapmak
pace out v. adımla ölçmek
wipe something out v. ortadan kaldırmak
be out of one's mind v. aklını kaçırmış olmak
hang out v. sarkmak
let out a yell v. nara atmak
phase out v. safha safha bitirmek
roll out dough v. hamur açmak
leak out v. ifşa olunmak
lay out v. sermek
blunder out v. ağzından kaçırmak
light out v. sıvışmak
bottom out v. azalmak
pull out v. uzamak
go out of order v. arıza vermek
chicken out v. kaçınmak
get something out of the way v. bir şeyi kenara çekmek
shriek out v. çığlık atmak
skin out v. sıvışmak
hire out v. kiraya vermek
flush out v. saklandığı yerden çıkarmak
put out to loan v. ödünç vermek
come out of one's shell v. açılmak
wear somebody out v. birini yormak
wipe out v. çıkarmak
send out v. neşretmek
grind out v. eziyet etmek
dig out v. kürekleyerek çıkarmak (gömülmüş birini/bir şeyi)
carry out v. başarmak
be cut out v. biçilmek
peg out v. zıbarmak
ray out v. ışın yaymak
shell out v. ödemek
hang out v. sürtmek
be out of order v. düzensiz olmak
draw out v. uzatmak
carry out a biopsy v. biyopsi yapmak
get someone out of the way v. etkisiz hale getirmek
iron out v. orta noktada buluşmak
puzzle something out v. bir şeyi çözmeye çalışmak
rule something out v. elemek
filter out v. süzmek
steal out of v. sessizçe sıvışmak
be out of breath v. soluğu kesilmek
let out v. azad etmek
pour out v. akmak
pop out v. ağızdan kaçmak
cut out v. gölgede bırakmak
be out of question v. olanaksız olmak
be out of step with v. ayak uydurmamak
be out of a job v. işsiz olmak
work out at v. denk gelmek
get out of the wrong side v. ters tarafından kalkmak
fizzle out v. hayal olmak
even out v. düzleşmek
hit out v. yumruk atmak
hustle someone out of v. birini apar topar bir yerden çıkarmak
bail someone out v. birine kefalet ederek tahliyesini sağlamak
serve out v. dağıtmak
fill something out v. doldurmak
thin out v. seyreltmek
trick out v. süslemek
stub something out v. söndürmek
jolly someone out of v. tatlı sözlerle birini bir şeyden vazgeçirmek
be out of line v. sıradan çıkmış olmak
draw out v. açmak
swell out v. yükseltmek
pull out v. yola çıkmak
shadow out v. belli etmek
flush someone out v. birini saklandığı yerden çıkarmak
fray out v. yıpranmak
opt out of v. yapmamaya karar vermek
draw out v. söyletmek
put out v. bir uzvun yerinden çıkması
strike out v. gitmek
flesh out v. ayrıntılı hale getirmek
chisel somebody out of something v. madik atmak
take out v. içerden çıkartmak
make a mountain out of a molehill v. habbeyi kubbe yapmak
set out v. dizmek
drive out v. kovmak
speak out against v. aleyhinde konuşmak
bale out v. paraşütle atlamak
tog out v. süslenmek
let out v. genişletmek
kick out v. işten atmak
keep out v. dışarıda tutmak
turn something out v. kesmek
trig out v. süslemek
dish out v. yutturmak
be out v. auta çıkmak
close out v. indirimli satmak
turn inside out v. içini dışına çıkarmak
spurt out v. sıçramak
pull out v. çekip çıkarmak
be out of line v. yakışık almamak
chisel somebody out of something v. mantarlamak
puzzle something out v. bir şeyin anlamını bulmak
break out into a sweat v. ter basmak
turn inside out v. içini dışına çevirmek
bawl out v. azarlamak
vote out v. aleyhde oy vermek
straighten out v. doğrulmak
give out a sound v. ses vermek
wear something out v. eskitmek
rough out v. kabataslak yapmak
keep out of mischief v. yaramazlıktan kaçınmak
pass out v. dağıtmak
work out the kinks v. bir plan veya sistemdeki ufak tefek pürüzleri düzeltmek
call out v. devreye sokmak
cut out v. biçmek (giysi)
wheedle out v. koparmak
clear out v. yıkılmak
sort something out v. bir şeyi halletmek
put somebody out of temper v. sinirlendirmek
push out v. dışarı itmek
pink out v. kenarını oyalamak
break out v. fırtına koparmak
turn out v. otlatmak için dışarıya çıkarmak
be out of luck v. şanssız olmak
burst out v. söyleyivermek
fall out in the end v. külahları değişmek
argue someone out of something v. tartışarak birini bir şeyden vazgeçirmek
speak out of turn v. sırası gelmeden konuşmak
throw out v. geçerli saymamak
opt out v. çekilmek
ooze out v. sızdırmak
sketch out v. karalamak
set out v. dikmek
hunt out of season v. av mevsimi dışında avlanmak
stick something out v. uzatmak