|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
kişisel yaralanma |
personal injury n.
|
|
Reports of personal injuries are all the more alarming.
Kişisel yaralanmalara ilişkin raporlar daha da endişe vericidir.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
kişisel olmayan |
impersonal adj.
|
|
Karma is a natural, impersonal law of moral cause and effect.
Karma doğal, kişisel olmayan bir ahlaki neden-sonuç yasasıdır.
More Sentences
|
|
General |
|
3 |
General |
kişisel özgürlük |
personal liberty n.
|
|
Everyone has the right to personal liberty.
Herkesin kişisel özgürlük hakkı vardır.
More Sentences
|
4 |
General |
kişisel eşyalar |
belongings n.
|
|
May I leave my belongings on the bus?
Kişisel eşyalarımı otobüste bırakabilir miyim?
More Sentences
|
5 |
General |
kişisel hijyen |
personal hygiene n.
|
|
Poor personal hygiene can be a sign of depression.
Kötü kişisel hijyen depresyon belirtisi olabilir.
More Sentences
|
6 |
General |
kişisel gelişim |
personal growth n.
|
|
Personal growth is not something that happens at once.
Kişisel gelişim bir anda olan bir şey değildir.
More Sentences
|
7 |
General |
kişisel gizlilik |
privacy n.
|
|
I believe that the CFSP threatens freedoms such as open access to information and personal privacy.
ODGP'nin bilgiye açık erişim ve kişisel gizlilik gibi özgürlükleri tehdit ettiğine inanıyorum.
More Sentences
|
8 |
General |
kişisel tercih |
personal preference n.
|
|
My personal preference would be to adopt a more self-critical attitude.
Benim kişisel tercihim daha öz eleştirel bir tutum benimsemekten yana olacaktır.
More Sentences
|
9 |
General |
kişisel gelişim |
personal development n.
|
|
The goal of education is not wealth or status, but personal development.
Eğitimin amacı zenginlik ya da statü değil, kişisel gelişimdir.
More Sentences
|
10 |
General |
kişisel gelişim |
self-help n.
|
|
She relied on self-help books to improve her confidence.
Özgüvenini geliştirmek için kişisel gelişim kitaplarına bel bağlıyordu.
More Sentences
|
11 |
General |
kişisel yayıncılık |
self-publishing n.
|
|
Self-publishing may be an attractive option.
Kişisel yayıncılık çekici bir seçenek olabilir.
More Sentences
|
12 |
General |
kişisel çıkar |
self-interest n.
|
|
Could other elements be at play, such as self-interest and looking after the group's supporters?
Kişisel çıkar ve grubun destekçilerini kollamak gibi başka unsurlar da söz konusu olabilir mi?
More Sentences
|
13 |
General |
kişisel görüş |
personal opinion n.
|
|
I should like to express a personal opinion on one other point.
Bir başka noktada daha kişisel görüşlerimi ifade etmek isterim.
More Sentences
|
14 |
General |
kişisel eşya |
personal effects n.
|
|
The suspect had to lay all his personal effects on the table.
Şüpheli tüm kişisel eşyalarını masanın üzerine koymak zorunda kaldı.
More Sentences
|
15 |
General |
kişisel kazanç |
personal gain n.
|
|
Anything can become private property and be used for somebody's personal gain.
Her şey özel mülk haline gelebilir ve birilerinin kişisel kazancı için kullanılabilir.
More Sentences
|
16 |
General |
kişisel beceri |
personal skill n.
|
|
Your personal skills will ensure that we are able to undertake a useful piece of work.
Kişisel becerileriniz faydalı bir çalışma yapabilmemizi sağlayacaktır.
More Sentences
|
17 |
General |
kişisel deneyimler |
personal experiences n.
|
|
I know just how painful that is from personal experience.
Bunun ne kadar acı verici olduğunu kişisel deneyimlerimden biliyorum.
More Sentences
|
18 |
General |
kişisel özellik |
characteristic n.
|
|
It's characteristic of him to be late.
Geç kalması kişisel özelliğidir.
More Sentences
|
19 |
General |
kişisel özellik |
personal quality n.
|
|
On Tom's death in 1998, Mary paid tribute to his personal qualities.
Tom'un 1998'deki ölümü üzerine Mary onun kişisel özelliklerine saygılarını sundu.
More Sentences
|
20 |
General |
kişisel gelişim kitabı |
self-help book n.
|
|
Self-help books are very popular in America.
Kişisel gelişim kitapları Amerika'da çok popüler.
More Sentences
|
21 |
General |
kişisel görünüş |
personal appearance n.
|
|
She cares a lot about her personal appearance.
Kişisel görünümüne çok önem verir.
More Sentences
|
22 |
General |
kişisel antrenör |
personal trainer n.
|
|
Tom is a personal trainer.
Tom kişisel antrenör.
More Sentences
|
|
23 |
General |
kişisel çıkar |
personal interest n.
|
|
The Commission's code says staff shall not be guided by personal interest.
Komisyonun tüzüğüne göre personel kişisel çıkarları doğrultusunda yönlendirilmemelidir.
More Sentences
|
24 |
General |
kişisel bütünlük |
personal integrity n.
|
|
Terrorism will triumph if we sacrifice the Rule of Law, personal integrity and the protection of human rights.
Hukukun üstünlüğünü, kişisel bütünlüğü ve insan haklarının korunmasını feda edersek terörizm zafer kazanacaktır.
More Sentences
|
25 |
General |
kişisel yardımcı |
personal assistant (pa) n.
|
|
Mary is Tom's personal assistant.
Mary, Tom'un kişisel yardımcısıdır.
More Sentences
|
26 |
General |
kişisel çıkar |
personal gain n.
|
|
However, this is a different Europe from the Europe which sides with the few who are out to seek personal gain.
Ancak bu Avrupa, kişisel çıkar peşinde koşan azınlığın yanında yer alan Avrupa'dan farklı bir Avrupa'dır.
More Sentences
|
27 |
General |
kişisel işler |
affairs n.
|
|
Bob told Jane not to interfere in his personal affairs.
Bob, Jane'e, onun kişisel işlerine karışmamasını söyledi.
More Sentences
|
28 |
General |
kep (kişisel eşitlik planı) |
pep n.
|
|
Many individuals invested in PEPs during the 1980s.
1980'lerde birçok kişi KEP'lere (Kişisel Eşitlik Planı) yatırım yaptı.
More Sentences
|
29 |
General |
kişisel vergi beyanı |
self-assessment n.
|
|
As a freelancer, she had to do her own self-assessment.
Serbest çalışan biri olarak kişisel vergi beyanını kendi yapmak zorundaydı.
More Sentences
|
30 |
General |
kişisel olarak |
personally adv.
|
|
Speaking personally, I have no problem with the idea of doubling them.
Kişisel olarak konuşacak olursam, iki katına çıkarılması fikriyle bir sorunum yok.
More Sentences
|
Trade/Economic |
|
31 |
Trade/Economic |
kişisel eşyalar |
personal belongings n.
|
|
They are all my personal belongings.
Hepsi benim kişisel eşyalarım.
More Sentences
|
Common Usage |
|
32 |
Common Usage |
kişisel özellik |
personal characteristic n.
|
|
General |
|
33 |
General |
kişisel gelişim |
personality development n.
|
|
34 |
General |
kişisel eşya |
belongings n.
|
|
35 |
General |
kişisel özellik |
idiosyncrasy n.
|
|
36 |
General |
kişisel adlar |
personal names n.
|
|
37 |
General |
kişisel özgürlük hukuku |
personal liberty laws n.
|
|
38 |
General |
kişisel çıkar |
self interest n.
|
|
39 |
General |
kişisel dergi |
commonplace book n.
|
|
40 |
General |
kişisel ilanlar sayfası |
personal n.
|
|
41 |
General |
kişisel isimler |
personal names n.
|
|
42 |
General |
kişisel özellik |
trait n.
|
|
43 |
General |
kişisel kimlik numarası |
personal identification numbers n.
|
|
44 |
General |
kişisel hakları elinden alma |
enserfing n.
|
|
45 |
General |
kişisel konum belirteci |
personal locater beacon n.
|
|
46 |
General |
kişisel malın bulunup tutulması |
trover n.
|
|
47 |
General |
kişisel mal |
personalty n.
|
|
48 |
General |
kişisel özgürlük |
personal freedom n.
|
|
49 |
General |
kişisel özellik |
mannerism n.
|
|
50 |
General |
ıbm kişisel bilgisayar |
ibm personal computer n.
|
|
51 |
General |
kişisel hikayeler |
personal narratives n.
|
|
52 |
General |
kişisel hizmetçi |
equerry n.
|
|
53 |
General |
kişisel engizasyon |
self inquisition n.
|
|
54 |
General |
kişisel mülkiyet |
personal property n.
|
|
55 |
General |
avustralya kişisel hikayeler |
australian personal narratives n.
|
|
56 |
General |
kişisel iletişim servisi sistemleri |
personal communication service systems n.
|
|
57 |
General |
kişisel mekan |
personal space n.
|
|
58 |
General |
kişisel çıkar |
the main chance n.
|
|
59 |
General |
kişisel dokunulmazlık |
impunity n.
|
|
60 |
General |
amerikan kişisel hikayeleri |
american personal narratives n.
|
|
61 |
General |
kişisel eşyalar |
effects n.
|
|
62 |
General |
kişisel farklılıklar |
individual differences n.
|
|
|
63 |
General |
kişisel terbiye |
personal manner n.
|
|
64 |
General |
kişisel mülk |
personal estate n.
|
|
65 |
General |
kişisel çekicilik |
personal magnetism n.
|
|
66 |
General |
kişisel çaba |
personal effort n.
|
|
67 |
General |
kişisel özellik |
personality trait n.
|
|
68 |
General |
kişisel bilgi yönetimi |
personal information management n.
|
|
69 |
General |
kişisel mesele |
personal matter n.
|
|
70 |
General |
kişisel motivasyon |
personal motivation n.
|
|
71 |
General |
kişisel bakım |
personal care n.
|
|
72 |
General |
kişisel eşyalar |
paraphernalia n.
|
|
73 |
General |
kişisel temizlik |
personal hygiene n.
|
|
74 |
General |
kişisel temizlik |
personal cleaning n.
|
|
75 |
General |
kişisel tatmin |
personal satisfaction n.
|
|
76 |
General |
kişisel mal varlığı |
personal assets n.
|
|
77 |
General |
kişisel kariyer kararı |
individual career decision n.
|
|
78 |
General |
kişisel bakım ürünü |
personal care product n.
|
|
79 |
General |
kişisel tercih |
individual choice n.
|
|
80 |
General |
kişisel bilgilerin gizliliği |
privacy of personal information n.
|
|
81 |
General |
kişisel bilgilerin gizliliği |
confidentiality of personal information n.
|
|
82 |
General |
birinin kişisel eşyaları |
belongings n.
|
|
83 |
General |
kişisel varlık |
effects n.
|
|
84 |
General |
kişisel bilgilerim |
my personal information n.
|
|
85 |
General |
kişisel bakım |
self-care n.
|
|
86 |
General |
kişisel gelişim |
self-improvement n.
|
|
87 |
General |
kişisel hata |
personal error n.
|
|
88 |
General |
kişisel mülk |
personal property n.
|
|
89 |
General |
kişisel koruyucu gereçler |
personal protective equipment n.
|
|
90 |
General |
kişisel denetim |
personal monitoring n.
|
|
91 |
General |
kişisel sosyal hizmetler |
personal social services n.
|
|
92 |
General |
kişisel eşya |
personal belonging n.
|
|
93 |
General |
kişisel eşya |
chattel n.
|
|
94 |
General |
kişisel eşya |
baggage n.
|
|
95 |
General |
kişisel aydınlanma |
self-awakening n.
|
|
96 |
General |
kişisel eşya |
paraphernalia n.
|
|
97 |
General |
kişisel sorumluluk |
personal liability n.
|
|
98 |
General |
kişisel ihtiyaç |
personal need n.
|
|
99 |
General |
kişisel hal |
status n.
|
|
100 |
General |
kişisel gelişim uzmanı |
personal development specialist n.
|
|
101 |
General |
ürkütücü boyuta varan kişisel taciz |
alarming degree of personal abuse n.
|
|
102 |
General |
ürkütücü boyutta kişisel taciz |
alarming degree of personal abuse n.
|
|
103 |
General |
kişisel görüşmeler |
personal interviews n.
|
|
104 |
General |
kişisel mülakatlar |
personal interviews n.
|
|
105 |
General |
kişisel bağımlılık |
personal dependency n.
|
|
106 |
General |
kişisel kazanım |
personal gain n.
|
|
107 |
General |
kişisel özellik |
idiosyncrasy n.
|
|
108 |
General |
kişisel yardım |
personal help n.
|
|
109 |
General |
kişisel destek |
personal help n.
|
|
110 |
General |
kişisel yardım |
personal support n.
|
|
111 |
General |
kişisel destek |
personal support n.
|
|
112 |
General |
kişisel özellikler |
personal characteristics n.
|
|
113 |
General |
kişisel olaylar |
personal events n.
|
|
114 |
General |
kişisel şeyler |
private things n.
|
|
115 |
General |
kişisel yaşam koçu |
personal life coach n.
|
|
116 |
General |
devam eden/süregelen kişisel anlaşmazlık/çekişme |
ongoing personal dispute n.
|
|
117 |
General |
kişisel beceriler |
personal skills n.
|
|
118 |
General |
kişisel tatmin |
self-satisfaction n.
|
|
119 |
General |
kişisel tatmin |
self-fulfillment n.
|
|
120 |
General |
kişisel bakım |
self care n.
|
|
121 |
General |
kişisel iletişim kanalları |
personal communication channels n.
|
|
122 |
General |
kişisel bakım ürünü |
pcp (personal care product) n.
|
|
123 |
General |
evrensel kişisel iletişim |
universal personal telecommunication n.
|
|
124 |
General |
kişisel tur |
personalized tour n.
|
|
125 |
General |
kişisel olarak katılma |
personal involvement n.
|
|
126 |
General |
kişisel katılım |
personal involvement n.
|
|
127 |
General |
kişisel bilgiler |
personal details n.
|
|
128 |
General |
kişisel detaylar |
personal details n.
|
|
129 |
General |
kişisel çıkar |
personal benefit n.
|
|
130 |
General |
diğer insanlara maddi veya manevi kişisel çıkar gözetmeksizin yararlı olmaya çalışma |
altruism n.
|
|
131 |
General |
kişisel tatmin |
self-fulfilment n.
|
|
132 |
General |
en özel kişisel duygular |
innermost thoughts n.
|
|
133 |
General |
kişisel tuhaflık |
idiosyncrasy n.
|
|
134 |
General |
kişisel servet |
personal fortune n.
|
|
135 |
General |
kişisel değer |
personal value n.
|
|
136 |
General |
kişisel müzik çalar |
personal stereo n.
|
|
137 |
General |
kişisel hizmet |
personal service n.
|
|
138 |
General |
elden/bire bir/kişisel teslim |
personal delivery n.
|
|
139 |
General |
kozmetik ve kişisel bakım |
cosmetic and personal care n.
|
|
140 |
General |
kişisel farkındalık |
self-consciousness n.
|
|
141 |
General |
kişisel bakım |
titivating n.
|
|
142 |
General |
kişisel bakım |
preening n.
|
|
143 |
General |
kişisel bakım |
personal grooming n.
|
|
144 |
General |
kişisel sergi |
solo show n.
|
|
145 |
General |
kişisel sergi |
solo exhibition n.
|
|
146 |
General |
kişisel tanıtım numarası |
personal identification number (pin) n.
|
|
147 |
General |
kişisel defter |
commonplace book n.
|
|
148 |
General |
kişisel/özel alan |
personal boundary n.
|
|
149 |
General |
kişisel özellikler |
personal features n.
|
|
150 |
General |
kişisel dönüşüm |
personal transformation n.
|
|
151 |
General |
hastaların kişisel bakımı |
personal care of patients n.
|
|
152 |
General |
işyeri bilgisayarının kişisel kullanımı |
cyberloafing n.
|
|
153 |
General |
işyerinde bilgisayarın kişisel işlerde kullanılması |
cyberloafing n.
|
|
154 |
General |
işyeri bilgisayarının kişisel kullanımı |
cyberslacking n.
|
|
155 |
General |
işyerinde bilgisayarın kişisel işlerde kullanılması |
cyberslacking n.
|
|
156 |
General |
kişisel başvuru |
personal application n.
|
|
157 |
General |
kişisel başvuru |
individual application n.
|
|
158 |
General |
kişisel danışmanlık |
personal counseling n.
|
|
159 |
General |
kişisel danışmanlık |
personal counselling n.
|
|
160 |
General |
kişisel tanrı |
personal god n.
|
|
161 |
General |
kişisel kullanım |
individual use n.
|
|
162 |
General |
kişisel otorite |
personal authority n.
|
|
163 |
General |
kişisel tatmin |
personal fulfilment n.
|
|
164 |
General |
kişisel zaman |
personal time n.
|
|
165 |
General |
kişisel dokunuş |
personal touch n.
|
|
166 |
General |
takma ad veya kişisel bir sembolden oluşan duvar yazısı |
tag n.
|
|
167 |
General |
yeni dalga yönetmenler tarafından kameranın kişisel ifadeleri için kullanılması |
caméra stylo n.
|
|
168 |
General |
kişisel defter |
adversaria n.
|
|
169 |
General |
bölgedeki iş ya da politikalardan kişisel çıkar elde etmek için bir yere yerleşen kimse |
carpetbagger n.
|
|
170 |
General |
evli bir kadının kişisel mülkiyeti |
paraphernalia n.
|
|
171 |
General |
kişisel eşyalar |
paraphernalia n.
|
|
172 |
General |
kişisel beğeni |
relish [obsolete] n.
|
|
173 |
General |
kişisel ihtiyaç |
needful n.
|
|
174 |
General |
kişisel görüş |
tenent [obsolete] n.
|
|
175 |
General |
gerekli kişisel özellikler |
the right stuff n.
|
|
176 |
General |
kişisel masraf, harcama |
outgoing n.
|
|
177 |
General |
kişisel özellik |
timber n.
|
|
178 |
General |
çalışanın kişisel ihtiyaçlarını karşılaması için izin verilen süre |
time allowance n.
|
|
179 |
General |
modern cadılık inancında ve diğer birtakım dinlerde kişisel dönüşüme veya dışsal değişime sebep olduğu düşünülen faaliyet |
magick n.
|
|
180 |
General |
kişisel çıkar |
main chance [obsolete] n.
|
|
181 |
General |
kişisel bir görüş veya sıkıntıyı ifade eden konuşmacı |
venter n.
|
|
182 |
General |
genellikle omuz askılı, kişisel eşyaları taşımak için tasarlanmış küçük erkek çantası |
man-bag n.
|
|
183 |
General |
kişisel başarı |
handiwork n.
|
|
184 |
General |
kişisel mülkiyet |
hands n.
|
|
185 |
General |
ayrı ve kişisel bir bireyselliğe sahip olan veya bu bireyselliğin farkında olan kimse |
me n.
|
|
186 |
General |
bazı amerikan yerlileri tarafından kullanılan, içinde kişisel veya kabileye ait dini nesnelerin bulunduğu kapalı veya sarılı bohça |
medicine bundle n.
|
|
187 |
General |
kişisel bilgisayar |
microcomputer n.
|
|
188 |
General |
yataklı vagona asılan ve giyim gibi kişisel eşyaları koymaya yarayan hafif ipten yapılmış file |
hummock n.
|
|
189 |
General |
avuç içinde, parmakların altında yer alan ve el falcıları tarafından mizaca ve kişisel özelliklere dair bilgi verdiğine inanılan küçük et çıkıntısı |
mountain n.
|
|
190 |
General |
kişisel mülkiyet |
movable n.
|
|
191 |
General |
kişisel eşya |
movable n.
|
|
192 |
General |
kişisel yansıma |
personal reflection n.
|
|
193 |
General |
kişisel çıkar |
by-interest n.
|
|
194 |
General |
kişisel görüş |
by-respect n.
|
|
195 |
General |
kişisel çıkar |
by-respect n.
|
|
196 |
General |
kişisel işler |
occasions n.
|
|
197 |
General |
kişisel bakım |
grooming n.
|
|
198 |
General |
bir öğretmen veya profesyonel danışman tarafından öğrencilere ders seçme, mesleğe hazırlanma, ileri eğitim ve kişisel sorunlar konusunda verilen tavsiye |
guidance n.
|
|
199 |
General |
resmi yetki kullanması sonucu zarar gören kimselere karşı sorumluluk nedeniyle bir kamu görevlisine tanınan kişisel dokunulmazlık |
official immunity n.
|
|
200 |
General |
(blog veya sosyal medya hesabında) çok fazla kişisel bilgi ifşa etme |
overshare n.
|
|
201 |
General |
(sosyal hizmetlerin koruyucu sorumluluk alabileceği şekilde) kişisel zarara karşı savunmasız olma |
risk n.
|
|
202 |
General |
taşınmaza zarar vermeden kaldırılamayan kişisel mülk |
immoveable n.
|
|
203 |
General |
mülk sahibinin mülkünün değerini artırmak için eklediği kişisel mallar |
immoveable n.
|
|
204 |
General |
kişisel olmayan şey |
impersonal n.
|
|
205 |
General |
kişisel olmayan şey |
impersonality n.
|
|
206 |
General |
kişisel defter |
commonplace [obsolete] n.
|
|
207 |
General |
kişisel nüfuz |
personal influence n.
|
|
208 |
General |
asli değeri bulunan, taşınabilir ve maddi kişisel servet |
good n.
|
|
209 |
General |
(gündelik yaşam aktivitelerine yardımcı) vasıf gerektirmeyen kişisel bakım |
custodial care n.
|
|
210 |
General |
taşınabilir kişisel eşya ve ekipman |
duffel [us] n.
|
|
211 |
General |
kişisel eşyalar |
dunnage n.
|
|
212 |
General |
kişisel kimlik numarası |
pin n.
|
|
213 |
General |
kişisel verilerin korunması kanunu |
law on protection of personal data n.
|
|
214 |
General |
kişisel mülkiyet |
fee [obsolete] n.
|
|
215 |
General |
kişisel bilgi |
item n.
|
|
216 |
General |
kişisel eşyaların taşındığı sırt çantası veya rulo battaniye |
pack n.
|
|
217 |
General |
kişisel ilişkilerde uyum |
peace n.
|
|
218 |
General |
kişisel mülkiyet |
peculiar n.
|
|
219 |
General |
kişisel mülkiyet |
peculiarity n.
|
|
220 |
General |
kişisel hak |
peculiarity n.
|
|
221 |
General |
kişisel fon |
peculium n.
|
|
222 |
General |
kişisel kaynak |
peculium n.
|
|
223 |
General |
kişisel eşyaların emanet edildiği depo |
pound n.
|
|
224 |
General |
kişisel inceleme |
sampling n.
|
|
225 |
General |
kişisel gelişim |
self-development n.
|
|
226 |
General |
birine destek vermek amacıyla savaşmayı taahhüt eden kişisel teminat |
gauge n.
|
|
227 |
General |
dövüş yemini olarak düşmanın alması için yere atılan eldiven, şapka gibi kişisel eşya |
gauge n.
|
|
228 |
General |
kişisel özellik |
part n.
|
|
229 |
General |
üstün kişisel özellikler |
part n.
|
|
230 |
General |
kişisel çıkar |
particular [obsolete] n.
|
|
231 |
General |
kişisel fayda |
particular [obsolete] n.
|
|
232 |
General |
kişisel iş |
private [obsolete] n.
|
|
233 |
General |
kişisel çıkar |
private [obsolete] n.
|
|
234 |
General |
kişisel mülk |
plunder n.
|
|
235 |
General |
kişisel eşyalar |
plunder n.
|
|
236 |
General |
seebeck tarafından kişisel kazanç amacıyla basılan yeni baskı pullar |
seebeck n.
|
|
237 |
General |
kendi kendini dengeleyen iki tekerlekli bir kişisel ulaşım aracı |
segway® n.
|
|
238 |
General |
kendi kendini dengeleyen iki tekerlekli bir kişisel ulaşım aracı |
segway human transporter® n.
|
|
239 |
General |
kendi kendini dengeleyen iki tekerlekli bir kişisel ulaşım aracı |
segway ht® n.
|
|
240 |
General |
sosyal adaptasyon ve kişisel gelişim kaynağı |
self n.
|
|
241 |
General |
kişisel tatmin |
self-content n.
|
|
242 |
General |
kişisel tatmin |
self-enjoyment n.
|
|
243 |
General |
kişisel kin |
simulty n.
|
|
244 |
General |
kişisel bilgi formu |
personal information form n.
|
|
245 |
General |
kendi seçtiği meselelerle kişisel bağ kurmadan mücadele eden kimse |
free-lance n.
|
|
246 |
General |
kişisel sorumluluk raporu |
personal accountability report n.
|
|
247 |
General |
özel yazışmaları yürütme gibi işlerle ilgilenen kişisel sekreter |
social secretary n.
|
|
248 |
General |
kişisel birim |
subindividual n.
|
|
249 |
General |
kişisel olmayan bir hale getirmek |
make impersonal v.
|
|
250 |
General |
kişisel ilişkilerini kesmek |
depersonalise v.
|
|
251 |
General |
kişisel hakları elinden almak |
enserf v.
|
|
252 |
General |
kişisel ilişkilerini kesmek |
depersonalize v.
|
|
253 |
General |
kişisel çıkarı için zorluk çıkarmak |
lead someone a dance v.
|
|
254 |
General |
kişisel çıkar elde etmek |
derive personal benefits v.
|
|
255 |
General |
kişisel çıkar sağlamak |
derive personal benefits v.
|
|
256 |
General |
kişisel tecrübelere dayanmak |
be based on personal experiences v.
|
|
257 |
General |
kişisel almak |
take something personally v.
|
|
258 |
General |
insanlarla ilgili kişisel bilgiler toplamak |
collect personal information about people v.
|
|
259 |
General |
insanlar hakkında kişisel bilgiler toplamak |
collect personal information about people v.
|
|
260 |
General |
insanların kişisel bilgilerini toplamak |
collect personal information about people v.
|
|
261 |
General |
kişisel algılamak |
take personally v.
|
|
262 |
General |
kişisel hedef ve hayalleri sorgulayıp daha basit bir yaşam tarzına geçmek |
cash out v.
|
|
263 |
General |
kişisel alanı işgal etmek |
entrench v.
|
|
264 |
General |
kişisel dini bir beyana şahit olmak |
witness v.
|
|
265 |
General |
kişisel hedeflerinin başarısını garantiye almak |
handpick v.
|
|
266 |
General |
kişisel hedeflerinin başarısını garantiye almak |
hand-pick v.
|
|
267 |
General |
müzakereye, tartışmaya veya kişisel ilişkilere dahil olmak |
meet v.
|
|
268 |
General |
kişisel deftere yazmak |
commonplace v.
|
|
269 |
General |
kişisel bir bilgiyi açığa vurmak |
dish v.
|
|
270 |
General |
olumsuz bir durumdan kişisel fayda elde etmek |
fish in troubled waters v.
|
|
271 |
General |
kişisel tatmin duymak |
plume [obsolete] v.
|
|
272 |
General |
kişisel bakış açısı ile ilgili |
subjective adj.
|
|
273 |
General |
kişisel olmayan |
unipersonal adj.
|
|
274 |
General |
kişisel olmayan |
nonpersonal adj.
|
|
275 |
General |
nesnel hakikatlerin belirli bir konu üzerinde kamuoyunu belirlemede duygulardan ve kişisel kanaatlerden daha az etkili olması durumu |
post-truth adj.
|
|
276 |
General |
kişisel gözleme dair |
autoptic adj.
|
|
277 |
General |
kişisel gözleme ait |
autoptic adj.
|
|
278 |
General |
kişisel gözleme dair |
autoptical adj.
|
|
279 |
General |
kişisel gözleme ait |
autoptical adj.
|
|
280 |
General |
verimli ama gayri kişisel |
businesslike adj.
|
|
281 |
General |
duygularından veya kişisel çıkarlarından etkilenmeyen |
detached adj.
|
|
282 |
General |
kişisel olarak tecrübe edilen |
direct adj.
|
|
283 |
General |
faal, kişisel ve sorumlu |
direct adj.
|
|
284 |
General |
kişisel gelişim hedefini sürdüren |
on the wagon adj.
|
|
285 |
General |
duyguların veya kişisel çıkarların etkisi altında olmayan |
disengaged adj.
|
|
286 |
General |
(tesis veya makine sahibi tarafından) kişisel talebe göre gerçekleştirilen |
custom adj.
|
|
287 |
General |
itfaiye ekibinin kişisel ekipmanına ait |
pompier adj.
|
|
288 |
General |
itfaiye ekibinin kişisel ekipmanı ile ilgili |
pompier adj.
|
|
289 |
General |
kişisel gizliliğe önem veren |
private adj.
|
|
290 |
General |
kişisel gelişim eserine ait veya ilgili |
self-help adj.
|
|
291 |
General |
kişisel gelişim kursuna ait veya ilgili |
self-help adj.
|
|
292 |
General |
kişisel tecrübeye dair |
anecdotal adj.
|
|
293 |
General |
kişisel olmayan bir şekilde |
impersonally adv.
|
|
294 |
General |
kişisel bazda/düzeyde |
on a personal level adv.
|
|
295 |
General |
kişisel gözlem şeklinde |
autoptically adv.
|
|
296 |
General |
kişisel avantaj yaratacak şekilde |
conveniently adv.
|
|
297 |
General |
kişisel anlamına gelen ön ek |
idio- pref.
|
|
298 |
General |
kişisel olmayan |
impers (impersonal) abrev.
|
|
299 |
General |
kişisel tanıtım numarası |
pin (personal identification number) abrev.
|
|
300 |
General |
kişisel deniz aracı |
pwc (personal watercraft) abrev.
|
|
Phrasals |
|
301 |
Phrasals |
bir şeyi birisinden usulsüz bir biçimde ve kişisel çıkarları için almak |
bilk (one) out of (something) v.
|
|
302 |
Phrasals |
bir şeyi birisinden usulsüz bir biçimde ve kişisel çıkarları için almak |
bilk someone out of something v.
|
|
303 |
Phrasals |
kişisel bir sırrını ortaya dökmek |
come out v.
|
|
304 |
Phrasals |
bilgisayar, web sitesi, bilgisayar programı hesabını kişisel bilgilerini girerek açmak |
sign into v.
|
|
305 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin belirli bir kişisel yönünü görmek/takdir etmek |
see in v.
|
|
306 |
Phrasals |
birinin/bir şeyin belirli bir kişisel yönünü görmek/takdir etmek |
see something in someone or something v.
|
|
307 |
Phrasals |
bilgisayar, web sitesi, bilgisayar programı hesabını kişisel bilgilerini girerek açmak |
sign into (something) v.
|
|
308 |
Phrasals |
kişisel ilişki kurmak |
commerce (with) v.
|
|
Phrases |
|
309 |
Phrases |
kişisel fikrin bir yana |
setting aside your personal opinion expr.
|
|
310 |
Phrases |
kişisel ahlak/görgü standartlarına göre |
according to your lights expr.
|
|
Colloquial |
|
311 |
Colloquial |
internette kişisel bilgileri yayınlama |
doxxing n.
|
|
312 |
Colloquial |
internette kişisel bilgilerini yayınlayarak intikam alma |
doxxing n.
|
|
313 |
Colloquial |
gizli dinleme yapmak veya kişisel bilgilere ulaşmak/kişisel bilgileri değiştirmek için kişinin internete bağlandığı cihaz ile interneti yayan modem arasında oluşturulan gizli bir erişim noktası |
evil twin n.
|
|
314 |
Colloquial |
gizli dinleme yapmak veya kişisel bilgilere ulaşmak/kişisel bilgileri değiştirmek için kişinin bağlı olduğu güvenli ağdan atılarak tekrar bağlanmak zorunda bırakıldığı ve şifresini çalmaya yarayan gizli/sahte erişim noktası |
evil twin n.
|
|
315 |
Colloquial |
iyi yönde kişisel değişim |
glow up n.
|
|
316 |
Colloquial |
kişisel masraf |
nickel n.
|
|
317 |
Colloquial |
kişisel borç senedi |
marker n.
|
|
318 |
Colloquial |
film ve edebiyatta kendi içerisinde tam bir karakter olmak yerine erkek kahramanın kişisel gelişimine katkıda bulunan ve onunla aşk ilişkisi olan sevimli ve ilginç özgür ruhlu kadın karakter |
mpdg (manic pixie dream girl) n.
|
|
319 |
Colloquial |
kendi hakkında çok fazla kişisel bilgi paylaşan kimse |
oversharer n.
|
|
320 |
Colloquial |
kullanıcıların blog yazısı, fotoğraf, kişisel profil gibi kendilerine ait içerikleri yayınlayabildikleri çevrimiçi hizmetler |
me-media n.
|
|
321 |
Colloquial |
kişisel eşyalar |
kaboodle n.
|
|
322 |
Colloquial |
kişisel eşyalar |
duds n.
|
|
323 |
Colloquial |
kişisel eşyalardaki isim etiketi |
dog tag n.
|
|
324 |
Colloquial |
(birinin) kişisel bilgilerini internette yayınlamak |
doxx (one) v.
|
|
325 |
Colloquial |
(birinin) kişisel bilgilerini internette ifşa etmek |
doxx (one) v.
|
|
326 |
Colloquial |
(birinin) kişisel bilgilerini internette yayınlayarak o kişiden öç almak |
doxx (one) v.
|
|
327 |
Colloquial |
(kişisel duygularını, arzularını, egosunu, meselelerini) aşmak/bir yana bırakmak |
get past (oneself) v.
|
|
328 |
Colloquial |
kişisel düşünceme göre |
to the best of my belief expr.
|
|
329 |
Colloquial |
kişisel olarak |
where someone lives expr.
|
|
Idioms |
|
330 |
Idioms |
medyumların, tarotçuların insanlar hakkındaki kişisel bilgileri sıraladıkları teknik |
cold reading n.
|
|
331 |
Idioms |
hükümlerini yazılı kanunlardan ziyade kişisel ideolojilerine göre veren yargıç/yargı |
activist judge [us/south africa] n.
|
|
332 |
Idioms |
para kazandıracak/kişisel başarı sağlayacak yetenek, nitelik, beceri |
golden ticket n.
|
|
333 |
Idioms |
kişinin kişisel bağlantılarından gelen gereksiz/istenmeyen e-posta |
meatloaf n.
|
|
334 |
Idioms |
(birinin) kişisel fikri |
(one's) point of view n.
|
|
335 |
Idioms |
hükümleri yazılı kanunlardan ziyade kişisel ideolojilere göre verilen adalet/yargı |
activist justice n.
|
|
336 |
Idioms |
kişisel kararların alındığı yargı/adalet |
activist justice n.
|
|
337 |
Idioms |
yargı kararlarının mevcut hukuk yerine kişisel veya siyasi hususlara dayalı olduğundan şüphelenilmesi durumu |
activist justice n.
|
|
338 |
Idioms |
kişisel gerekçe |
an ax to grind n.
|
|
339 |
Idioms |
kişisel gerekçe |
an axe to grind n.
|
|
340 |
Idioms |
kişisel gerekçe |
an ax to grind n.
|
|
341 |
Idioms |
kişisel gerekçe |
an axe to grind n.
|
|
342 |
Idioms |
kişisel gerekçe |
ax to grind n.
|
|
343 |
Idioms |
kişisel neden |
ax to grind n.
|
|
344 |
Idioms |
kişisel amaç |
ax to grind n.
|
|
345 |
Idioms |
kişisel bir gerekçe |
an ax to grind n.
|
|
346 |
Idioms |
kişisel bir neden |
an ax to grind n.
|
|
347 |
Idioms |
kişisel bir amaç |
an ax to grind n.
|
|
348 |
Idioms |
kişisel/gizli gerekçe |
axe to grind n.
|
|
349 |
Idioms |
kişisel/gizli neden |
axe to grind n.
|
|
350 |
Idioms |
kişisel/gizli amaç |
axe to grind n.
|
|
351 |
Idioms |
öznel/kişisel karar |
judgment call n.
|
|
352 |
Idioms |
kişisel olarak etkilemek |
come home v.
|
|
353 |
Idioms |
kişisel çıkarı olmak |
have an axe to grind v.
|
|
354 |
Idioms |
kişisel görüşlerini olduğu gibi belirtmek |
speak as you find v.
|
|
355 |
Idioms |
(bir şeyde) kişisel menfaati olmak |
have a vested interest (in something) v.
|
|
356 |
Idioms |
(bir şeyi) istemekte kişisel bir nedeni olmak |
have a vested interest (in something) v.
|
|
357 |
Idioms |
kişisel harcamaları için ayrılan şirket hesabından gereksiz ya da düzmece harcamalar yapmak |
pad one's expense account v.
|
|
358 |
Idioms |
kişisel harcamaları için ayrılan şirket hesabından gereksiz ya da düzmece harcamalar yapmak |
pad the expense account v.
|
|
359 |
Idioms |
birinin kişisel meselelerine gereğinden fazla burnunu sokmak |
go between the bark and the tree v.
|
|
360 |
Idioms |
(bir meselede) kişisel menfaati olmak |
have a dog in the fight v.
|
|
361 |
Idioms |
kişisel çıkarı olmak |
have a dog in the fight v.
|
|
362 |
Idioms |
(bu meselede) kişisel menfaati olmak |
have a dog in this fight v.
|
|
363 |
Idioms |
kişisel çıkarı olmak |
have a dog in this fight v.
|
|
364 |
Idioms |
(bu meselede) kişisel menfaati olmak |
have a dog in this hunt v.
|
|
365 |
Idioms |
kişisel çıkarı olmak |
have a dog in this hunt v.
|
|
366 |
Idioms |
kişisel menfaati olmak |
have a vested interest v.
|
|
367 |
Idioms |
istemekte kişisel bir nedeni olmak |
have a vested interest v.
|
|
368 |
Idioms |
bir hayli kişisel |
close to the bone expr.
|
|
369 |
Idioms |
fazlaca kişisel |
close to the bone expr.
|
|
370 |
Idioms |
kişisel ve duygusal olarak çok önemli |
dear to (one's) heart expr.
|
|
371 |
Idioms |
aşırı tutucu/bağnaz kişisel inanışlara sahip |
somewhere to the right of genghis khan expr.
|
|
372 |
Idioms |
(bir şeyi yapmak/söylemek için) hiçbir kişisel gerekçe |
no ax to grind expr.
|
|
373 |
Idioms |
(bir şeyi yapmak/söylemek için) hiçbir kişisel gerekçe |
no axe to grind expr.
|
|
Speaking |
|
374 |
Speaking |
bunu kişisel algılama |
it's nothing personal n.
|
|
375 |
Speaking |
hiçbir şeyi kişisel algılama |
take nothing personally n.
|
|
376 |
Speaking |
bu benim kişisel kararım |
this is my personal decision expr.
|
|
377 |
Speaking |
kişisel algılamanı istemem ama |
it's nothing personal, but expr.
|
|
378 |
Speaking |
kişisel algılama |
don't take it personal expr.
|
|
379 |
Speaking |
kişisel konuşuyorum |
personally speaking expr.
|
|
380 |
Speaking |
kişisel soru |
personal question expr.
|
|
Trade/Economic |
|
381 |
Trade/Economic |
aydınlanmış kişisel çıkar tezi |
enlightened self-interest n.
|
|
382 |
Trade/Economic |
bir borç karşılığında kişisel malların teminat olarak yatırılması |
pledge n.
|
|
383 |
Trade/Economic |
bütün kişisel eşyalar |
goods and chattels n.
|
|
384 |
Trade/Economic |
bir kimsenin gelir kazanma olanaklarını belirlediği varsayılan çeşitli kişisel özelliklerin bileşimi |
d-factor n.
|
|
385 |
Trade/Economic |
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde firmanın verimini baltalayan (çalışan) |
cyberloafing n.
|
|
386 |
Trade/Economic |
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde firmanın verimini baltalayan (çalışan) |
cyberbludging n.
|
|
387 |
Trade/Economic |
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde çalıştığı firmanın verimini baltalayan (çalışan) |
goldbricking n.
|
|
388 |
Trade/Economic |
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde firmanın verimini baltalayan (çalışan) |
oldbricking n.
|
|
389 |
Trade/Economic |
çalışıyor gibi görünüp tüm mesaisini kendi kişisel amaçları doğrultusunda internette harcayan ve bu şekilde firmanın verimini baltalayan (çalışan) |
cyberslacking n.
|
|
390 |
Trade/Economic |
diğer kişisel garantilerle ilgili alacaklılar |
creditors in respect of other personal guarantees n.
|
|
391 |
Trade/Economic |
diğer kişisel garantilerle ilgili borçlular |
debtors in respect of other personal guarantees n.
|
|
392 |
Trade/Economic |
dokunulmaz kişisel mallar |
intangible personal property n.
|
|
393 |
Trade/Economic |
ekonomik ve siyasal ilişkilerde kişisel özgürlükleri savunan ekonomik felsefe |
libertarianism n.
|
|
394 |
Trade/Economic |
harcanabilir kişisel gelir |
disposable income n.
|
|
395 |
Trade/Economic |
kişisel pazarlama planı |
personal marketing plan n.
|
|
396 |
Trade/Economic |
kişisel dağılım |
personal distribution n.
|
|
397 |
Trade/Economic |
kişisel olmayan hesaplar |
impersonal account n.
|
|
398 |
Trade/Economic |
kişisel borç |
personal debt n.
|
|
399 |
Trade/Economic |
kişisel finans yöneticisi |
personal finance manager n.
|
|
400 |
Trade/Economic |
kişisel gruplar |
network n.
|
|
401 |
Trade/Economic |
kişisel gelir vergisi |
individual income tax n.
|
|
402 |
Trade/Economic |
kişisel beyan |
self assessment n.
|
|
403 |
Trade/Economic |
kişisel gelir dağılımı |
distribution of personal income n.
|
|
404 |
Trade/Economic |
kişisel çek |
personal check n.
|
|
405 |
Trade/Economic |
kişisel sorumluluk |
personal liability n.
|
|
406 |
Trade/Economic |
kişisel girişim |
individual enterprise n.
|
|
407 |
Trade/Economic |
kişisel kredi |
private credit n.
|
|
408 |
Trade/Economic |
kişisel mevduat hesabı |
personal checking account n.
|
|
409 |
Trade/Economic |
kişisel varlık |
personal property n.
|
|
410 |
Trade/Economic |
kişisel tüketim vergisi |
personal consumption tax n.
|
|
411 |
Trade/Economic |
kişisel satışlar |
personal sales n.
|
|
412 |
Trade/Economic |
kişisel uygulama |
personal performance n.
|
|
413 |
Trade/Economic |
kişisel gelir vergisi |
personal income tax n.
|
|
414 |
Trade/Economic |
kişisel teminat |
personal guaranty n.
|
|
415 |
Trade/Economic |
kişisel vergi |
personal tax n.
|
|
416 |
Trade/Economic |
kişisel hesap yöneticisi |
personal account manager n.
|
|
417 |
Trade/Economic |
kişisel hesaplar defteri kebiri |
personal ledger n.
|
|
418 |
Trade/Economic |
kişisel mülakatlar |
personal interviews n.
|
|
419 |
Trade/Economic |
kişisel görüşme |
personal interview n.
|
|
420 |
Trade/Economic |
kişisel iş |
private affair n.
|
|
421 |
Trade/Economic |
kişisel itibar kredileri |
unsecured loan n.
|
|
422 |
Trade/Economic |
kişisel çıkar kuramı |
hedonistic principle n.
|
|
423 |
Trade/Economic |
kişisel kimlik numarası yönetimi ve güvenliği |
personal identification number management and security n.
|
|
424 |
Trade/Economic |
kişisel eşya |
goods and chattels n.
|
|
425 |
Trade/Economic |
kişisel hesap |
proprietary account n.
|
|
426 |
Trade/Economic |
kişisel kazançlar |
personal earnings n.
|
|
427 |
Trade/Economic |
kişisel mali danışmanlar ulusal birliği |
national association of personal financial advisors n.
|
|
428 |
Trade/Economic |
kişisel gelir |
personal income n.
|
|
429 |
Trade/Economic |
kişisel olmayan fiyat |
arm's-length price n.
|
|
430 |
Trade/Economic |
kişisel irtifak hakkı |
easement in gross n.
|
|
431 |
Trade/Economic |
kişisel görüş |
position n.
|
|
432 |
Trade/Economic |
kişisel kullanım için ödünç para veren şirket |
personal finance company n.
|
|
433 |
Trade/Economic |
kişisel mülkiyet |
private ownership n.
|
|
434 |
Trade/Economic |
kişisel kredi |
personal credit n.
|
|
435 |
Trade/Economic |
kişisel nakit kredi |
small loan n.
|
|
436 |
Trade/Economic |
kişisel sorum |
personal liability n.
|
|
437 |
Trade/Economic |
kişisel hesap |
personal account n.
|
|
438 |
Trade/Economic |
kişisel tüketim harcamaları |
individual consumption expenditures n.
|
|
439 |
Trade/Economic |
kişisel kullanım |
personal use n.
|
|
440 |
Trade/Economic |
kişisel sermaye |
proprietary interest n.
|
|
441 |
Trade/Economic |
kişisel gelir dağılımı |
personal distribution of income n.
|
|
442 |
Trade/Economic |
kişisel imza |
private signature n.
|
|
443 |
Trade/Economic |
kişisel mülk |
personalty n.
|
|
444 |
Trade/Economic |
kişisel kredi |
personal loan n.
|
|
445 |
Trade/Economic |
kişisel zarardan doğan borç |
personal injury liability n.
|
|
446 |
Trade/Economic |
kişisel harcama vergisi |
personal expenditure tax n.
|
|
447 |
Trade/Economic |
kişisel çıkar |
personal interests n.
|
|
448 |
Trade/Economic |
kişisel tasarruf |
personal saving n.
|
|
449 |
Trade/Economic |
kişisel beyan |
personal statement n.
|
|
450 |
Trade/Economic |
kişisel tasarruf |
private saving n.
|
|
451 |
Trade/Economic |
kişisel teminat |
personal guarantee n.
|
|
452 |
Trade/Economic |
kişisel koruyucu donanım |
personal protective equipment n.
|
|
453 |
Trade/Economic |
kişisel alışveriş uzmanı |
personal shopper n.
|
|
454 |
Trade/Economic |
kişisel gerekler için kredi veren şirket |
personal loan company n.
|
|
455 |
Trade/Economic |
kişisel ilgilenim envanteri |
personal involvement inventory n.
|
|
456 |
Trade/Economic |
kişisel performans |
personal performance n.
|
|
457 |
Trade/Economic |
kişisel iş |
personal affair n.
|
|
458 |
Trade/Economic |
kişisel sorumluluk |
private responsibility n.
|
|
459 |
Trade/Economic |
kişisel durum |
statute n.
|
|
460 |
Trade/Economic |
kişisel mal |
personal property n.
|
|
461 |
Trade/Economic |
kişisel mallar |
personal assets n.
|
|
462 |
Trade/Economic |
kişisel hesaplar |
personal accounts n.
|
|
463 |
Trade/Economic |
kişisel vergi sorumluluğu |
personal tax liability n.
|
|
464 |
Trade/Economic |
kişisel gereksinimleri finanse eden şirket |
personal finance company n.
|
|
465 |
Trade/Economic |
kişisel geçmiş |
personal background n.
|
|
466 |
Trade/Economic |
kişisel sermaye |
proprietary capital n.
|
|
467 |
Trade/Economic |
kişisel servet vergisi |
personal wealth tax n.
|
|
468 |
Trade/Economic |
kişisel özgeçmiş |
personal background n.
|
|
469 |
Trade/Economic |
kişisel kredi servisi |
personal loan department n.
|
|
470 |
Trade/Economic |
kişisel giderler |
personal expenses n.
|
|
471 |
Trade/Economic |
kişisel sorumluluk sigortası |
personal liability insurance n.
|
|
472 |
Trade/Economic |
kişisel kaza sigortası |
personal accident insurance n.
|
|
473 |
Trade/Economic |
kişisel kayıt |
personal inventory n.
|
|
474 |
Trade/Economic |
kişisel muafiyet |
personal exemption n.
|
|
475 |
Trade/Economic |
kişisel olmayan hesap |
impersonal account n.
|
|
476 |
Trade/Economic |
kişisel mülakat |
individual interviews n.
|
|
477 |
Trade/Economic |
kişisel tüketim harcamaları |
personal consumption expenditures n.
|
|
478 |
Trade/Economic |
kişisel envanter |
personal inventory n.
|
|
479 |
Trade/Economic |
kişisel tasarruf |
individual saving n.
|
|
480 |
Trade/Economic |
kişisel borç |
personal liability n.
|
|
481 |
Trade/Economic |
kişisel güvenlik |
personal security n.
|
|
482 |
Trade/Economic |
kişisel mülk |
personal property n.
|
|
483 |
Trade/Economic |
kişisel menfaat |
personal interests n.
|
|
484 |
Trade/Economic |
kişisel mal |
personalty n.
|
|
485 |
Trade/Economic |
kişisel görüşmeler |
personal interviews n.
|
|
486 |
Trade/Economic |
kişisel fiziki mal |
tangible personal property n.
|
|
487 |
Trade/Economic |
kişisel itibara dayanan kredi |
open credit n.
|
|
488 |
Trade/Economic |
kişisel iyileşme |
personal wellness n.
|
|
489 |
Trade/Economic |
kişisel güç |
personal power n.
|
|
490 |
Trade/Economic |
kişisel finansman şirketi |
personal finance company n.
|
|
491 |
Trade/Economic |
kişisel gelir |
personel income n.
|
|
492 |
Trade/Economic |
kişisel tüketim |
personal consumption n.
|
|
493 |
Trade/Economic |
kişisel borç |
personal obligation n.
|
|
494 |
Trade/Economic |
kişisel satış |
personal selling n.
|
|
495 |
Trade/Economic |
kişisel altyapı |
personal background n.
|
|
496 |
Trade/Economic |
kişisel mülakat |
personal interview n.
|
|
497 |
Trade/Economic |
kişisel kalite |
personal quality n.
|
|
498 |
Trade/Economic |
kullanılabilir kişisel gelir |
disposable personal income n.
|
|
499 |
Trade/Economic |
özel kişisel emeklilik planı |
individual retirement account n.
|
|
500 |
Trade/Economic |
perakende ticaret ve kişisel ürünler |
retail trade and personal products n.
|
|