Turkish - English
Turkish - English
German - English
French - English
Spanish - English
English Synonyms
Synonyms
About Us
Tools
Resources
Contact
Login / Register
Turn off the lights
Türkçe
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Synonyms
Tools
About Us
Resources
Contact
Login / Register
EN-TR
Turkish - English
German - English
Spanish - English
French - English
English Synonyms
Turkish - English
French - English
Spanish - English
German - English
History
mean
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
Meanings of
"mean"
in Turkish English Dictionary : 146 result(s)
Category
English
Turkish
Common Usage
1
Common Usage
mean
n.
ortalama
2
Common Usage
mean
n.
orta
3
Common Usage
mean
v.
demek istemek
4
Common Usage
mean
v.
kastetmek
5
Common Usage
mean
v.
anlamına gelmek
6
Common Usage
mean
adj.
alçak
7
Common Usage
mean
adj.
aşağılık
8
Common Usage
mean
adj.
adi
General
9
General
mean
n.
orta nokta
10
General
mean
n.
orta noktada veya orta noktanın yakınında olan şey
11
General
mean
n.
(konfüçyüsçülük'te) ihtiyat ve ölçülülük eylemlerinin geliştirilmesinde uçlar arasındaki ılımlı eylemi izleme
12
General
mean
n.
(budizm'de) orta yol
13
General
mean
n.
(budizm'de) vurdumduymazlık ve çilecilik arasındaki ılımlı yol
14
General
mean
n.
ılımlılık
15
General
mean
n.
ölçülülük
16
General
mean
n.
ara bağlantı unsuru
17
General
mean
n.
kararında olan şey
18
General
mean
n.
iki uç arasında yer alan unsur
19
General
mean
n.
amaca götüren şey
20
General
mean
n.
eylemi tamamlamaya yönelik araç
21
General
mean
n.
sonuca götüren şey
22
General
mean
v.
kastetmek
23
General
mean
v.
ifade etmek
24
General
mean
v.
demeye gelmek
25
General
mean
v.
niyet etmek
26
General
mean
v.
niyetlenmek
27
General
mean
v.
amaçlamak
28
General
mean
v.
demek
29
General
mean
v.
kurmak
30
General
mean
v.
tasarlamak
31
General
mean
v.
düşünmek
32
General
mean
v.
demek istemek
33
General
mean
v.
anlamına gelmek
34
General
mean
v.
demek olmak
35
General
mean
v.
anlam ifade etmek
36
General
mean
v.
istemek
37
General
mean
v.
anlamında olmak
38
General
mean
v.
ciddi olmak
39
General
mean
v.
niyetinde olmak
40
General
mean
v.
sonucu doğurmak
41
General
mean
v.
önem taşımak
42
General
mean
v.
önemli olmak
43
General
mean
v.
ciddi olmak
44
General
mean
v.
sözünün eri olmak
45
General
mean
v.
şakası olmamak
46
General
mean
v.
belirli bir kaderi seçmek
47
General
mean
v.
kıymetinde olmak
48
General
mean
v.
üretmek
49
General
mean
v.
sebebiyet vermek
50
General
mean
v.
kehanette bulunmak
51
General
mean
v.
delalet etmek
52
General
mean
v.
sonucunu doğurmak
53
General
mean
v.
gerçekten kastetmek
54
General
mean
v.
göstermek
55
General
mean
v.
… bedel olmak
56
General
mean
v.
çok önemli olmak
57
General
mean
v.
söylemek
58
General
mean
v.
anlamı olmak
59
General
mean
adj.
süfli
60
General
mean
adj.
pespaye
61
General
mean
adj.
vasati
62
General
mean
adj.
sefil
63
General
mean
adj.
ahlaksız
64
General
mean
adj.
değersiz
65
General
mean
adj.
utangaç
66
General
mean
adj.
orantılı
67
General
mean
adj.
tehlikeli
68
General
mean
adj.
kibritçi
69
General
mean
adj.
zor
70
General
mean
adj.
bayağı
71
General
mean
adj.
kötü davranan
72
General
mean
adj.
kötü (davranış)
73
General
mean
adj.
rezil
74
General
mean
adj.
şahsiyetsiz
75
General
mean
adj.
yoksul
76
General
mean
adj.
aşağı
77
General
mean
adj.
pinti
78
General
mean
adj.
vasat
79
General
mean
adj.
eli sıkı
80
General
mean
adj.
acımasız
81
General
mean
adj.
zalim
82
General
mean
adj.
keyifsiz
83
General
mean
adj.
huysuz
84
General
mean
adj.
kılıksız
85
General
mean
adj.
hasis
86
General
mean
adj.
kaba
87
General
mean
adj.
kanı bozuk
88
General
mean
adj.
kötü
89
General
mean
adj.
kubat
90
General
mean
adj.
keyifsiz
91
General
mean
adj.
rahatsız
92
General
mean
adj.
kirli
93
General
mean
adj.
pis
94
General
mean
adj.
cimri
95
General
mean
adj.
eli sıkı
96
General
mean
adj.
bencil
97
General
mean
adj.
küstah
98
General
mean
adj.
kötü
99
General
mean
adj.
fena
100
General
mean
adj.
başbelası
101
General
mean
adj.
zapt edilemez
102
General
mean
adj.
başa çıkılmaz
103
General
mean
adj.
çekingen
104
General
mean
adj.
mahcup
105
General
mean
adj.
çetin
106
General
mean
adj.
budala
107
General
mean
adj.
aptal
108
General
mean
adj.
salak
109
General
mean
adj.
ahmak
110
General
mean
adj.
özsaygısı azalmış
111
General
mean
adj.
mahcup
112
General
mean
adj.
utanç duyan
113
General
mean
adj.
ayıp
114
General
mean
adj.
perişan
115
General
mean
adv.
alçakça
116
General
mean
adv.
adice
117
General
mean
adv.
kepaze gibi
Irregular Verb
118
Irregular Verb
mean
v.
meant - meant
Colloquial
119
Colloquial
mean
adj.
terbiyesiz
Idioms
120
Idioms
mean
adj.
çok iyi
121
Idioms
mean
adj.
muhteşem
122
Idioms
mean
adj.
sağlam
123
Idioms
mean
adj.
nefis
Technical
124
Technical
mean
n.
iki şeyin ortası
125
Technical
mean
n.
iki seyin ortası
126
Technical
mean
v.
anlamına gelmek
127
Technical
mean
v.
demek olmak
128
Technical
mean
v.
demek istemek
129
Technical
mean
adj.
ortalama
130
Technical
mean
adj.
vasat
Construction
131
Construction
mean
n.
ortalama
Math
132
Math
mean
n.
bir kümenin elemanlarının tümünü bir mantığa göre temsil eden ve bulundukları aralıkta yer alan türdeş çokluk
133
Math
mean
n.
beklenen değer
134
Math
mean
n.
aritmetik ortalama
135
Math
mean
n.
bir değişkenin verilen limitler arasındaki ortalama değeri
136
Math
mean
n.
bir orantının ortanca iki teriminden her biri
Statistics
137
Statistics
mean
n.
ortalama
Linguistics
138
Linguistics
mean
n.
ortalama
Meteorology
139
Meteorology
mean
n.
ortalama
Music
140
Music
mean
n.
14. yüzyıl koro müziğinde orta ses
141
Music
mean
n.
armonili müzikal bir bestede alto veya tenor gibi orta kısma verilen ad
142
Music
mean
n.
birbirine eşlik eden viyolalardan alto olanı
143
Music
mean
n.
viyolanın orta tellerinden birisi
Slang
144
Slang
mean
adj.
harika
145
Slang
mean
adj.
mükemmel
146
Slang
mean
adj.
şahane
Meanings of
"mean"
with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)
Category
English
Turkish
General
1
General
mean water level
n.
ortalama su düzeyi
2
General
emotional mean
n.
duygusal ortalama
3
General
mean time to repair
n.
ortalama onarım zamanı
4
General
greenwich mean time
n.
milletlerarası saat
5
General
mean solar time
n.
ortalama güneş zamanı
6
General
mean height
n.
ortalama yükseklik
7
General
mean sea level
n.
denizin kabarması ve çekilmesi seviyeleri ortasında kalan deniz seviyesi
8
General
mean daily temperature
n.
günlük ortalama sıcaklık
9
General
mean sun
n.
ortalama güneş
10
General
mean square value
n.
ortalama kareler değeri
11
General
mean latitude
n.
ortalama enlem
12
General
mean time between failure
n.
arıza arası ortalama zaman
13
General
mean calorie
n.
ortalama kalori
14
General
greenwich mean time
n.
greenwich ortalama zamanı
15
General
mass mean diameter
n.
kütle ortalama çapı
16
General
mean anomaly
n.
ortalama anomali
17
General
mean effective pressure
n.
ortalama etkili basınç
18
General
mean temperature
n.
ortalama sıcaklık
19
General
mean distance
n.
ortalama uzaklık
20
General
mean depth
n.
ortalama derinlik
21
General
mean noon
n.
ortalama öğle
22
General
mean time
n.
ortalama zaman
23
General
mean solar day
n.
ortalama güneş günü
24
General
mean velocity
n.
ortalama hız
25
General
mean stress
n.
ortalama gerilim
26
General
mean sea level
n.
ortalama deniz seviyesi
27
General
mean pole
n.
ortalama kutup
28
General
mean curvature
n.
ortalama eğrilik
29
General
mean sidereal time
n.
ortalama yıldız zamanı
30
General
mean sea level
n.
orta deniz seviyesi
31
General
mean reversion
n.
ortalamaya dönme
32
General
mean diameter
n.
ortalama çap
33
General
mean free time
n.
ortalama serbest zaman
34
General
golden mean
n.
ılımlılık
35
General
mean time clock
n.
ortalama zaman saati
36
General
mean value theorem
n.
ortalama değer teoremi
37
General
geometric mean
n.
geometrik ortalama
38
General
golden mean
n.
ılım
39
General
golden mean
n.
itidal
40
General
mean-time clock
n.
ortalama zaman saati
41
General
weighted mean
n.
ağırlıklı ortalama
42
General
golden mean
n.
ölçülük
43
General
happy mean
n.
tam ortası
44
General
greenwich mean time
n.
greenwich saati
45
General
local mean time
n.
mahalli vasati zaman
46
General
mean of results
n.
sonuçların ortalaması
47
General
mean of results
n.
sonuç ortalaması
48
General
harmonic mean
n.
harmonik ortalama
49
General
mean age
n.
ortalama yaş
50
General
mean [obsolete]
n.
aracı
51
General
mean [obsolete]
n.
arabulucu
52
General
mean [obsolete]
n.
çöpçatan
53
General
mean [obsolete]
n.
elçi
54
General
mean [obsolete]
n.
uygun koşul
55
General
mean [obsolete]
n.
fırsat
56
General
mean [obsolete]
n.
ara
57
General
mean [obsolete]
n.
ara zamanı
58
General
mean-spiritedness
n.
kötü niyetli olma özelliği
59
General
mean-spiritedness
n.
aşağılık olma özelliği
60
General
mean-spiritedness
n.
cimri olma özelliği
61
General
lmt (local mean time)
n.
mahalli vasati saat
62
General
mean business
v.
çok ciddi olmak
63
General
come to mean
v.
demeğe gelmek
64
General
mean everything to (me/him/her)
v.
çok şey ifade etmek
65
General
mean well
v.
niyeti iyi olmak
66
General
mean business
v.
niyetli olmak
67
General
mean for
v.
hazırlamak (bir şeyi biri için)
68
General
mean business
v.
şaka yapmamak
69
General
mean for
v.
yapmak (bir şeyi biri için)
70
General
mean for
v.
yöneltmek (sözü birine)
71
General
come to mean
v.
anlamına gelmek
72
General
mean business
v.
ciddi olmak
73
General
not mean to do so
v.
böyle olmasını istememek
74
General
not mean to do so
v.
böyle yapmak istememek
75
General
not mean to do so
v.
böyle olsun istememek
76
General
not mean to do so
v.
öyle olsun istememek
77
General
not mean to do so
v.
öyle yapmak istememek
78
General
not mean to do so
v.
öyle olmasını istememek
79
General
mean more than (that)
v.
daha öte anlam taşımak
80
General
mean more than (that)
v.
daha öte bir anlam taşımak
81
General
mean something
v.
manidar olmak
82
General
mean a lot
v.
çok şey ifade etmek
83
General
be supposed to mean
v.
...demek olmak
84
General
be supposed to mean
v.
...anlamına gelmek
85
General
mean [obsolete]
v.
konuşmak
86
General
mean [obsolete]
v.
anlatmak
87
General
mean [obsolete]
v.
bir fikri savunmak
88
General
mean [obsolete]
v.
sanmak
89
General
mean [scotland]
v.
şikayet etmek
90
General
mean [scotland]
v.
yakınmak
91
General
mean [scotland]
v.
matem tutmak
92
General
mean [scotland]
v.
içerlemek
93
General
mean [scotland]
v.
merhamet etmek
94
General
mean [scotland]
v.
acımak
95
General
mean [scotland]
v.
şikayet olarak dile getirmek
96
General
mean [scotland]
v.
sızlanmak
97
General
mean [obsolete]
v.
aracılık etmek
98
General
mean [obsolete]
v.
ara bulmak
99
General
mean proportional
adj.
orta orantılı
100
General
mean-spirited
adj.
kötü kalpli
101
General
mean-spirited
adj.
kötü niyetli
102
General
mean-minded
adj.
zalim
103
General
mean-minded
adj.
kaba
104
General
mean-minded
adj.
anlayışsız
105
General
mean-minded
adj.
acımasız
106
General
mean-minded
adj.
insafsız
107
General
mean [uk]
adj.
ortak olarak düzenlenen veya yapılan
108
General
mean [obsolete]
adj.
mesafe olarak ortada bulunan
109
General
in the mean
adv.
bu arada
110
General
mean-spiritedly
adv.
kötü niyetli bir biçimde
111
General
mean [obsolete]
adv.
ılımlı olarak
112
General
mean [obsolete]
adv.
bir dereceye kadar
113
General
mean [obsolete]
adv.
nispeten daha az
114
General
mean [obsolete]
adv.
arasına denk gelecek şekilde
115
General
mean time
adv.
aynı anda
116
General
mean time
adv.
bu süre içerisinde
117
General
mean time
adv.
tam bu sırada
118
General
in the mean space [obsolete]
adv.
aynı anda
119
General
in the mean space [obsolete]
adv.
bu sırada
120
General
in the mean space [obsolete]
adv.
bu esnada
121
General
in the mean space [obsolete]
adv.
bu arada
122
General
in the mean space [obsolete]
adv.
aynı zamanda
123
General
gmt (greenwich mean time)
abrev.
greenwich ortalama zamanı
124
General
rms ( root-mean-square)
abrev.
ortalama karekök
Phrasals
125
Phrasals
mean (something) by (something)
v.
(başka bir şey) demek istemek
126
Phrasals
mean (something) by (something)
v.
(başka bir şey) kastetmek
127
Phrasals
mean (something) by (something)
v.
sözlerinin altında başka bir anlam gizli olmak
128
Phrasals
mean (something) by (something)
v.
kinayeli/üstü kapalı konuşmak
129
Phrasals
mean by something
v.
(başka bir şey) demek istemek
130
Phrasals
mean by something
v.
(başka bir şey) kastetmek
131
Phrasals
mean by something
v.
sözlerinin altında başka bir anlam gizli olmak
132
Phrasals
mean by something
v.
kinayeli/üstü kapalı konuşmak
133
Phrasals
mean something as something
v.
manasında/anlamında olmak
134
Phrasals
mean (something) as (something else)
v.
(bir şeyi bir şey) olarak kastetmek
135
Phrasals
mean (something) as (something else)
v.
(bir şey) söyleyerek/yaparak (bir şey) kastetmek
136
Phrasals
mean (something) as (something else)
v.
(bir şey) söylemekteki/yapmaktaki maksadı (bir şey) olmak
137
Phrasals
mean (something) as (something else)
v.
(bir şey) söylemekteki/yapmaktaki niyeti (bir şey) olmak
138
Phrasals
mean as
v.
manasında/anlamında olmak
139
Phrasals
mean by
v.
ile (bir şey) demek istemek
140
Phrasals
mean by
v.
ile (bir şey) kastetmek
141
Phrasals
mean to
v.
niyet etmek
142
Phrasals
mean to
v.
niyetlenmek
143
Phrasals
mean to
v.
istemek
144
Phrasals
mean to
v.
niyetinde olmak
Phrases
145
Phrases
must not mean
expr.
anlamına gelmemeli
146
Phrases
don’t be mean, go green
expr.
duyarsız olma, çevreci ol
147
Phrases
no mean cook
expr.
çok iyi bir aşçı
148
Phrases
do it like you mean it
expr.
hakkını vererek yap
149
Phrases
I mean
expr.
şunu demek istiyorum ki
150
Phrases
numbers mean nothing
expr.
rakamların hiçbir önemi yok
151
Phrases
numbers mean nothing
expr.
sayıların hiçbir önemi yok
Proverb
152
Proverb
treat them mean keep them keen
seversen üzülürsün üzersen sevilirsin
153
Proverb
treat them mean keep them keen
ilgi gösterme ilgi duysun
Colloquial
154
Colloquial
mean statement
n.
zehir zemberek açıklama
155
Colloquial
mean business
v.
bir işin üzerine ciddiyetle eğilmek
156
Colloquial
mean business
v.
bir işi ciddiye almak
157
Colloquial
mean business
v.
ciddi olmak
158
Colloquial
mean nothing
v.
hiçbir anlam ifade etmemek
159
Colloquial
mean business
v.
niyeti ciddi olmak
160
Colloquial
not mean diddly
v.
bir şey/anlam ifade etmemek
161
Colloquial
not mean diddly
v.
bir değeri olmamak
162
Colloquial
not mean diddly
v.
bir anlamı olmamak
163
Colloquial
mean (one) no harm
v.
(birine) zarar vermek istememek
164
Colloquial
mean (one) no harm
v.
(birini) üzmek istememek
165
Colloquial
mean (one) no harm
v.
(birini) kırmak istememek
166
Colloquial
mean (one) no harm
v.
(birini) olumsuz etkilemek istememek
167
Colloquial
not mean (one) any harm
v.
(birine) zarar vermek istememek
168
Colloquial
not mean (one) any harm
v.
(birini) üzmek istememek
169
Colloquial
not mean (one) any harm
v.
(birini) kırmak istememek
170
Colloquial
not mean (one) any harm
v.
(birini) olumsuz etkilemek istememek
171
Colloquial
mean nothing to somebody
v.
biri için hiçbir şey ifade etmemek
172
Colloquial
mean nothing to somebody
v.
biri için önemli olmamak
173
Colloquial
mean nothing to somebody
v.
biri için önemsiz olmak
174
Colloquial
mean nothing to somebody
v.
biri için bir önemi olmamak
175
Colloquial
mean nothing to somebody
v.
birinin sevdiği biri olmamak
176
Colloquial
mean nothing to somebody
v.
birinin gözünde bir değeri olmamak
177
Colloquial
mean something
v.
bir şey ifade etmek
178
Colloquial
mean something
v.
bir anlam ifade etmek
179
Colloquial
mean something
v.
bir anlamı olmak
180
Colloquial
mean something (to someone)
v.
(birine) iyi hissettirmek
181
Colloquial
mean something (to someone)
v.
(birine) iyi gelmek
182
Colloquial
be no mean...
v.
bir şeyin çok iyi bir örneği olmak
183
Colloquial
be no mean...
v.
çok başarılı olmak
184
Colloquial
be no mean...
v.
kayda değer biri/bir şey olmak
185
Colloquial
mean to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) niyet etmek
186
Colloquial
mean to (do something)
v.
(bir şey yapmaya) niyetlenmek
187
Colloquial
mean to (do something)
v.
(bir şey yapmak) istemek
188
Colloquial
mean to (do something)
v.
(bir şey yapma) niyetinde olmak
189
Colloquial
mean to (do something)
v.
(bir şey yapmak) zorunda olmak
190
Colloquial
mean to (one)
v.
(biri) için önemli/değerli olmak
191
Colloquial
mean to (one)
v.
(biri) için bir anlam ifade etmek
192
Colloquial
mean to (one)
v.
(biri) için bir anlamı olmak
193
Colloquial
mean to do
v.
yapmak istemek
194
Colloquial
mean to do
v.
yapmaya niyetlenmek
195
Colloquial
mean to do
v.
yapmaya niyet etmek
196
Colloquial
mean to do
v.
yapma niyetinde olmak
197
Colloquial
mean to do
v.
yapmak zorunda olmak
198
Colloquial
mean to say
v.
kastetmek
199
Colloquial
mean to say
v.
demeye çalışmak
200
Colloquial
mean to say
v.
demek istemek
201
Colloquial
in the mean time
adv.
bu arada
202
Colloquial
well... /I mean that
expr.
efendime söyleyeyim
203
Colloquial
really I mean it
expr.
gerçekten samimi söylüyorum
204
Colloquial
wdym (what do you mean)
expr.
ne demek istiyorsun?
205
Colloquial
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok cimri
206
Colloquial
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok pinti
207
Colloquial
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
eli sıkı
208
Colloquial
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
eli cebine gitmeyen
209
Colloquial
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
günahını vermeyen
210
Colloquial
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
cebinde akrep olan
211
Colloquial
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
üç kuruşun/üçün beşin hesabını yapan
212
Colloquial
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
üç kuruşa tamah eden
213
Colloquial
not mean diddly
expr.
tamamen önemsiz
214
Colloquial
not mean diddly
expr.
bir önemi yok
215
Colloquial
(do) you mean to tell me (that) (something is the case)?
expr.
bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
216
Colloquial
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
(bir şey) mi demeye çalışıyorsun?
217
Colloquial
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) mi demek istiyorsun?
218
Colloquial
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
(bir şey olduğunu) mu ima ediyorsun?
219
Colloquial
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) mi diyorsun?
220
Colloquial
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) olduğunu mu söylüyorsun?
221
Colloquial
you mean to tell me something
expr.
bir şey mi demeye çalışıyorsun?
222
Colloquial
you mean to tell me something
expr.
bir şey mi kastediyorsun?
223
Colloquial
I see what you mean
expr.
ne demek istediğini anlıyorum
224
Colloquial
I see what you mean
expr.
ne demek istediğini anladım
225
Colloquial
I know (just) what you mean
expr.
(kesinlikle) anlıyorum/katılıyorum
226
Colloquial
I know (just) what you mean
expr.
ne demek istediğini (tam olarak) anlıyorum
227
Colloquial
I know (just) what you mean
expr.
ben de (tam olarak) öyle düşünüyorum
228
Colloquial
if you see what I mean
expr.
bilmem anlatabiliyor muyum?
229
Colloquial
if you see what I mean
expr.
anlarsın ya
230
Colloquial
if you see what I mean
expr.
demek istediğimi anlıyorsan eğer
231
Colloquial
iswym (I see what you mean)
expr.
ne demek istediğini anlıyorum
232
Colloquial
iswym (I see what you mean)
expr.
ne demek istediğini anladım
233
Colloquial
iykwim (if you know what I mean)
expr.
bilmem anlatabiliyor muyum?
234
Colloquial
iyswim (if you see what I mean)
expr.
bilmem anlatabiliyor muyum?
235
Colloquial
ykwim (you know what I mean)
expr.
ne demek istediğimi biliyorsun
236
Colloquial
ykwim (you know what I mean)
expr.
neden bahsettiğimi biliyorsun
237
Colloquial
you mean to tell me
expr.
bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
238
Colloquial
you mean to tell me
expr.
(…) mı demeye çalışıyorsun?
Idioms
239
Idioms
no mean feat
n.
büyük bir başarı
240
Idioms
no mean feat
n.
büyük başarı
241
Idioms
no mean something
n.
hatırı sayılır bir şey
242
Idioms
golden mean
n.
orta yol
243
Idioms
mean streak
n.
sert/haşin huy veya karakter
244
Idioms
lean, mean (something) machine
n.
(bir şey) makinası
245
Idioms
lean, mean (something) machine
n.
(bir şey) uzmanı
246
Idioms
lean, mean (something) machine
n.
(bir şeyde) çok iyi/verimli bir alet, kimse
247
Idioms
lean, mean (something) machine
n.
sıkı bir çalışmaya hazır ve nazır kimse, alet
248
Idioms
the happy/golden mean
n.
tam ortasında/arasında kalan bir şey
249
Idioms
the happy/golden mean
n.
ılımlı/ölçülü bir şey
250
Idioms
mean something
v.
bir şey ifade etmek
251
Idioms
mean something
v.
bir anlama gelmek
252
Idioms
mean something
v.
(biri için) değerli olmak
253
Idioms
mean something
v.
(biri için) çok şey ifade etmek
254
Idioms
mean all the world to somebody
v.
dünyalara değişmemek
255
Idioms
mean all the world to somebody
v.
çok sevilmek
256
Idioms
mean all the world to somebody
v.
her şeyden daha fazla sevilmek
257
Idioms
mean all the world to somebody
v.
dünyalara bedel/değer olmak
258
Idioms
mean all the world to somebody
v.
biri için çok kıymetli olmak
259
Idioms
be/mean (all) the world to somebody
v.
dünyalara değişmemek
260
Idioms
be/mean (all) the world to somebody
v.
çok sevmek
261
Idioms
be/mean (all) the world to somebody
v.
her şeyden daha fazla sevmek
262
Idioms
be/mean (all) the world to somebody
v.
dünyalara bedel/değer olmak
263
Idioms
be/mean (all) the world to somebody
v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
264
Idioms
be/mean (all) the world to somebody
v.
çok değer vermek
265
Idioms
mean the world to (someone)
v.
dünyalara değişmemek
266
Idioms
mean the world to (someone)
v.
çok sevmek
267
Idioms
mean the world to (someone)
v.
her şeyden daha fazla sevmek
268
Idioms
mean the world to (someone)
v.
dünyalara bedel/değer olmak
269
Idioms
mean the world to (someone)
v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
270
Idioms
mean the world to (someone)
v.
çok değer vermek
271
Idioms
mean the world to (someone)
v.
dünya bir yana o bir yana
272
Idioms
mean the world to (someone)
v.
minnettar olmak
273
Idioms
mean the world to (someone)
v.
gönülden borçlu olmak
274
Idioms
mean the world to (someone)
v.
çok teşekkür etmek
275
Idioms
mean the world to (someone)
v.
dünyalara bedel/değer olmak
276
Idioms
mean the world to (someone)
v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli/anlamlı olmak
277
Idioms
do/mean something for the best
v.
iyi niyetle yapmak/söylemek
278
Idioms
do/mean something for the best
v.
sonucu iyi/olumlu olur umuduyla yapmak/söylemek
279
Idioms
do/mean something for the best
v.
sonucu iyi/olumlu olur niyetiyle yapmak/söylemek
280
Idioms
do/mean something for the best
v.
iyi niyetli/olumlu düşünerek yapmak/söylemek
281
Idioms
do/mean something for the best
v.
niyeti iyi olmak/kötü olmamak
282
Idioms
do/mean something for the best
v.
iyi/olumlu sonuçlanmasını umarak yapmak/söylemek
283
Idioms
mean (something) for the best
v.
iyi niyetle yapmak/söylemek
284
Idioms
mean (something) for the best
v.
sonucu iyi/olumlu olur umuduyla yapmak/söylemek
285
Idioms
mean (something) for the best
v.
sonucu iyi/olumlu olur niyetiyle yapmak/söylemek
286
Idioms
mean (something) for the best
v.
iyi niyetli/olumlu düşünerek yapmak/söylemek
287
Idioms
mean (something) for the best
v.
niyeti iyi olmak/kötü olmamak
288
Idioms
mean (something) for the best
v.
iyi/olumlu sonuçlanmasını umarak yapmak/söylemek
289
Idioms
mean something special for someone
v.
birine özel anlam ifade etmek
290
Idioms
mean all the world to
v.
dünyaya bedel olmak
291
Idioms
mean well
v.
iyi niyet göstermek
292
Idioms
mean no offense
v.
kötü (bir) niyeti olmamak
293
Idioms
mean well
v.
niyeti iyi olmak
294
Idioms
run lean and mean
v.
verimli bir şekilde çalışmak
295
Idioms
mean/do something for the best
v.
bir şeyi iyiliğine söylemek/yapmak
296
Idioms
mean/do something for the best
v.
bir şeyi iyilik olsun diye söylemek/yapmak
297
Idioms
mean/do something for the best
v.
bir şeyi yardımı dokunsun diye söylemek/yapmak
298
Idioms
mean/do something for the best
v.
bir şeyi yardım olsun diye söylemek/yapmak
299
Idioms
not mean any offense
v.
kötü niyetle söylememek
300
Idioms
not mean any offense
v.
kötü niyetle yapmamak
301
Idioms
not mean any offense
v.
kötü bir niyeti olmamak
302
Idioms
not mean any offense
v.
kırmak/incitmek istememek
303
Idioms
not mean any offense
v.
kıracak bir şey söylemek/yapmak istememek
304
Idioms
mean (something) for the best
v.
iyi niyetle söylemek
305
Idioms
mean (something) for the best
v.
sonucu iyi olur umuduyla söylemek
306
Idioms
mean (something) for the best
v.
iyi niyetli düşünerek söylemek
307
Idioms
mean (something) for the best
v.
niyeti iyi olmak
308
Idioms
mean (something) for the best
v.
niyeti kötü olmamak
309
Idioms
be no mean (something)
v.
oldukça önemli (bir şey) olmak
310
Idioms
be no mean (something)
v.
epeyce zor (bir şey) olmak
311
Idioms
be no mean (something)
v.
kayda değer (bir şey) olmak
312
Idioms
be no mean (something)
v.
çok iyi (bir şey) olmak
313
Idioms
be no mean (something)
v.
harika (bir şey) olmak
314
Idioms
be no mean (something)
v.
yabana atılmayacak (bir şey) olmak
315
Idioms
be no mean (something)
v.
yabana atılır (bir şey) olmamak
316
Idioms
be no mean feat
v.
büyük bir başarı olmak
317
Idioms
be no mean feat
v.
büyük başarı olmak
318
Idioms
be no mean feat
v.
yabana atılmayacak şey olmak
319
Idioms
be no mean feat
v.
yabana atılır şey olmamak
320
Idioms
mean nothing to somebody
v.
biri için hiçbir şey ifade etmemek
321
Idioms
mean nothing to somebody
v.
biri için önemli olmamak
322
Idioms
mean nothing to somebody
v.
biri için bir anlam ifade etmemek
323
Idioms
mean nothing to somebody
v.
biri için önemsiz olmak
324
Idioms
mean nothing to somebody
v.
biri için bir önemi olmamak
325
Idioms
mean nothing to somebody
v.
birinin sevdiği biri olmamak
326
Idioms
mean nothing to somebody
v.
birinin gözünde bir değeri olmamak
327
Idioms
mean the world to somebody
v.
dünyalara değişmemek
328
Idioms
mean the world to somebody
v.
çok sevmek
329
Idioms
mean the world to somebody
v.
her şeyden daha fazla sevmek
330
Idioms
mean the world to somebody
v.
biri için dünyalara bedel/değer olmak
331
Idioms
mean the world to somebody
v.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
332
Idioms
mean the world to somebody
v.
dünyalar kadar sevmek
333
Idioms
mean the world to somebody
v.
çok değer vermek
334
Idioms
follow the golden mean
v.
ölçülü olmak
335
Idioms
follow the golden mean
v.
aşırıya kaçmamak
336
Idioms
follow the golden mean
v.
belli sınırlar içerisinde kalmak
337
Idioms
mean no harm
v.
zarar vermek istememek
338
Idioms
mean no harm
v.
üzmek istememek
339
Idioms
mean no harm
v.
kırmak istememek
340
Idioms
mean no harm
v.
olumsuz etkilemek istememek
341
Idioms
mean nothing to (one)
v.
(birine) hiçbir anlam ifade etmemek
342
Idioms
mean nothing to (one)
v.
(biri) için hiçbir şey ifade etmemek
343
Idioms
mean nothing to (one)
v.
(biri) için önemsiz olmak
344
Idioms
mean nothing to (one)
v.
(biri) için bir önemi olmamak
345
Idioms
mean nothing to (one)
v.
(biri) için önemli olmamak
346
Idioms
mean nothing to (one)
v.
(birinin) gözünde bir değeri olmamak
347
Idioms
mean the world to (one)
v.
(onun için) bir başka olmak
348
Idioms
a mean (something)
adj.
muhteşem
349
Idioms
a mean (something)
adj.
sağlam
350
Idioms
a mean (something)
adj.
nefis
351
Idioms
lean and mean
adj.
sıkı bir çalışmaya hazır ve nazır
352
Idioms
a mean something
adv.
muhteşem
353
Idioms
a mean something
adv.
başarılı
354
Idioms
a mean something
adv.
sağlam
355
Idioms
a mean something
adv.
nefis
356
Idioms
no mean
expr.
çok iyi
357
Idioms
no mean
expr.
harika
358
Idioms
mean as a junkyard dog
expr.
kavgacı
359
Idioms
mean as a junkyard dog
expr.
kindar
360
Idioms
as mean as a junkyard dog
expr.
kavgacı
361
Idioms
as mean as a junkyard dog
expr.
kindar
362
Idioms
lean and mean
expr.
kollarını sıvamış bekliyor
363
Idioms
no mean
expr.
mükemmel
364
Idioms
the end justifies the mean
expr.
sonuç yöntemin haklılığını ortaya koyar
365
Idioms
no mean
expr.
yabana atılmayacak
366
Idioms
as mean as a junkyard dog
expr.
zalim
367
Idioms
mean as a junkyard dog
expr.
zalim
368
Idioms
no mean
expr.
yabana atılır değil
369
Idioms
no mean something
expr.
yabana atılmayacak bir şey
370
Idioms
no mean something
expr.
yabana atılacak bir şey değil
371
Idioms
no mean something
expr.
yabana atılmayacak (başarı vs)
372
Idioms
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok cimri
373
Idioms
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
pintinin önde gideni
374
Idioms
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
canını alırsın parasını alamazsın
375
Idioms
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
günahını vermez
Speaking
376
Speaking
what does your name mean?
n.
adın/ismin ne anlama geliyor
377
Speaking
what does it mean
v.
bu ne demek
378
Speaking
what does your name mean?
expr.
adın ne anlama geliyor?
379
Speaking
what does your name mean?
expr.
adının anlamı ne?
380
Speaking
what does your name mean?
expr.
adının anlamı nedir?
381
Speaking
what does your name mean?
expr.
adınız ne anlama geliyor?
382
Speaking
i don't mean to complain
expr.
amacım şikayet etmek değil
383
Speaking
it doesn't mean what you think
expr.
anlamı düşündüğün gibi değil
384
Speaking
you mean a lot
expr.
benim için değerlisin
385
Speaking
I didn't mean to
expr.
bunu yapmak istememiştim
386
Speaking
why does it mean so much to you?
expr.
bu senin için neden bu kadar önemli?
387
Speaking
do you mean that in a good way?
expr.
bunu iyi anlamda mı söylüyorsun?
388
Speaking
d'you know what i mean?
expr.
bilmem anlatabildim mi?
389
Speaking
I mean what i say
expr.
bu konuda ciddiyim
390
Speaking
what does this word mean?
expr.
bu kelime/sözcük ne demek/ne anlama geliyor?
391
Speaking
I don't mean to make a comparison
expr.
benzetmek/ karşılaştırmak gibi olması
392
Speaking
that doesn't mean he doesn't care
expr.
bu onun aldırmadığı anlamına gelmez
393
Speaking
you do not mean anything at all to me
expr.
benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
394
Speaking
what do you mean by that?
expr.
bununla ne demek istiyorsun?
395
Speaking
you know what I mean?
expr.
beni/dediğimi anlıyor musun?
396
Speaking
does this mean anything to you?
expr.
bu size bir şey ifade ediyor mu?
397
Speaking
what you say one minute doesn't mean anything the next
expr.
bir dakika önce söylediğin bir dakika sonrasını tutmuyor
398
Speaking
you mean a lot to me
expr.
benim için değerlisin
399
Speaking
what she says one minute doesn't mean anything the next
expr.
bir dakika önce söylediği bir dakika sonrasını tutmuyor
400
Speaking
I didn't mean to do it
expr.
bunu yapmak istememiştim
401
Speaking
did you mean me?
expr.
beni mi kastettin?
402
Speaking
I don't mean today
expr.
bugün demiyorum
403
Speaking
that doesn't mean she doesn't care
expr.
bu onun umursamadığı anlamına gelmiyor
404
Speaking
call me I mean it
expr.
beni ara ama mutlaka
405
Speaking
what does that mean?
expr.
bunun anlamı ne?
406
Speaking
I didn't mean to say that
expr.
ben öyle demek istemedim
407
Speaking
does this mean anything to you?
expr.
bunun sizin için bir anlamı var mı?
408
Speaking
it doesn't mean a thing
expr.
bir anlam ifade etmiyor
409
Speaking
what does this word mean?
expr.
bu kelimenin/sözcüğün anlamı nedir?
410
Speaking
what does that mean?
expr.
bu ne demek oluyor?
411
Speaking
I don't mean to intrude
expr.
burnumu sokmak istemem
412
Speaking
what does that mean exactly?
expr.
bu tam olarak ne anlama geliyor?
413
Speaking
does that mean anything to you?
expr.
bunun senin için bir anlamı var mı?
414
Speaking
what is that supposed to mean?
expr.
bu ne demek oluyor?
415
Speaking
you mean nothing at all to me
expr.
benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
416
Speaking
I didn't mean it
expr.
bunu demek istemedim
417
Speaking
what does it mean
expr.
bunun anlamı nedir
418
Speaking
do you know what i mean?
expr.
beni/dediğimi anlıyor musun?
419
Speaking
I didn't mean to do it
expr.
bunu yapmak istemedim
420
Speaking
that doesn't mean he doesn't care
expr.
bu onun umursamadığı anlamına gelmez
421
Speaking
I don't mean it
expr.
bunu demek istemedim
422
Speaking
that doesn't mean he doesn't care
expr.
bu onun umursamadığı anlamına gelmiyor
423
Speaking
it has to mean something
expr.
bir anlamı olmalı
424
Speaking
what he says one minute doesn't mean anything the next
expr.
bir dakika önce söylediği bir dakika sonrasını tutmuyor
425
Speaking
I didn't mean it
expr.
böyle olmasını istemedim
426
Speaking
what does success mean to you?
expr.
başarı senin için ne anlama geliyor?
427
Speaking
that doesn't mean he doesn't care
expr.
bu onun aldırmadığı anlamına gelmiyor
428
Speaking
you mean this one?
expr.
bunu mu kastediyorsun?
429
Speaking
that doesn't mean she doesn't care
expr.
bu onun aldırmadığı anlamına gelmiyor
430
Speaking
what's that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek şimdi?
431
Speaking
what does success mean to you?
expr.
başarı senin ne için ne anlam ifade ediyor?
432
Speaking
that does not mean i'm going there
expr.
bu oraya gideceğim anlamına gelmez
433
Speaking
that doesn't mean she doesn't care
expr.
bu onun umursamadığı anlamına gelmez
434
Speaking
what's that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek oluyor?
435
Speaking
what does that mean?
expr.
bu ne demek?
436
Speaking
that doesn't mean she doesn't care
expr.
bu onun aldırmadığı anlamına gelmez
437
Speaking
if you know what i mean
expr.
bilmem anlatabiliyor muyum?
438
Speaking
I don't mean maybe!
expr.
belki demiyorum!
439
Speaking
did he mean me?
expr.
beni mi kastetti?
440
Speaking
that's the sort of thing i mean
expr.
böyle bir şey demek istiyorum
441
Speaking
what do you mean you don't know?
expr.
bilmiyorum da ne demek?
442
Speaking
I mean it
expr.
çok ciddiyim
443
Speaking
I mean
expr.
demek istiyorum ki
444
Speaking
what I intended to say; what I mean
expr.
demek istediğim
445
Speaking
I mean it
expr.
cidden
446
Speaking
if you know what I mean
expr.
demek istediğimi anlıyorsan eğer
447
Speaking
I don't mean maybe!
expr.
ciddiyim!
448
Speaking
I mean
expr.
demek istedim
449
Speaking
you can't mean i·t
expr.
ciddi olamazsın
450
Speaking
I mean
expr.
demek istediğim
451
Speaking
what I mean is…
expr.
demek istediğim şu ki
452
Speaking
do you know what i mean?
expr.
dediğimi anlıyor musun?
453
Speaking
I mean it
expr.
ciddiyim
454
Speaking
you know what I mean?
expr.
dediğimi anlıyor musun?
455
Speaking
I mean
expr.
demek istediğim
456
Speaking
I mean it
expr.
doğru söylüyorum
457
Speaking
I mean it!
expr.
ciddiyim
458
Speaking
what I mean
expr.
demek istediğim
459
Speaking
I'm laughing but I don't mean it
expr.
gülüyorum ama komik olduğundan değil
460
Speaking
hope this doesn't mean something bad's going to happen
expr.
hayırdır inşallah
461
Speaking
I mean
expr.
efendime söyleyeyim
462
Speaking
you can't mean that!
expr.
hadi canım!
463
Speaking
what does your name mean?
expr.
isminin anlamı ne?
464
Speaking
what does your name mean?
expr.
isminiz ne anlama geliyor?
465
Speaking
what does your name mean?
expr.
ismin ne anlama geliyor?
466
Speaking
what does your name mean?
expr.
isminin anlamı nedir?
467
Speaking
we didn't mean it
expr.
isteyerek yapmadık
468
Speaking
let me explain what i mean
expr.
izin verirseniz ne demek istediğimi açıklayayım
469
Speaking
I didn't mean that
expr.
o anlamda demedim
470
Speaking
you know what i mean!
expr.
ne dediğimi anladın!
471
Speaking
I don't know what you mean
expr.
ne kastettiğini bilmiyorum
472
Speaking
I did not mean that
expr.
o anlamda demedim
473
Speaking
I didn't mean that
expr.
o anlamda söylemedim
474
Speaking
what do you mean?
expr.
nasıl yani?
475
Speaking
I didn't mean it that way
expr.
o anlamda söylememiştim
476
Speaking
you know what i mean
expr.
ne demek istediğimi biliyorsun
477
Speaking
what do you mean you don't know?
expr.
nasıl bilmiyorsun?
478
Speaking
what do you mean?
expr.
ne demek istedin?
479
Speaking
what is this supposed to mean
expr.
ne demek şimdi bu
480
Speaking
do you know what i mean?
expr.
ne demek istediğimi anladın mı?
481
Speaking
what do you mean?
expr.
ne demek istiyorsunuz?
482
Speaking
how do you mean?
expr.
ne demek istiyorsun?
483
Speaking
I don't know what you mean
expr.
ne demek istediğini anlamıyorum
484
Speaking
what did you mean?
expr.
ne demek istediniz?
485
Speaking
I know what you mean
expr.
ne demek istediğini anladım
486
Speaking
I didn't mean that
expr.
onu kastetmedim
487
Speaking
you are mean
expr.
kötüsün
488
Speaking
I don't mean it
expr.
onu demek istemedim
489
Speaking
I didn't mean to upset you
expr.
niyetim sizi üzmek değildi
490
Speaking
what does it mean?
expr.
ne demek?
491
Speaking
I did not mean that
expr.
o anlamda söylemedim
492
Speaking
how do you mean?
expr.
neyi kastediyorsunuz?
493
Speaking
what do you mean?
expr.
ne demek istiyorsun?
494
Speaking
what do you mean what happened?
expr.
ne demek ne oldu?
495
Speaking
I can't say I know what you mean
expr.
ne demek istediğini anladığımı pek söyleyemem
496
Speaking
I didn't mean to offend anyone
expr.
kimseyi incitmek istememiştim
497
Speaking
how do you mean?
expr.
ne demek istiyorsunuz?
498
Speaking
why does it mean that?
expr.
niye öyle bir anlama gelsin ki?
499
Speaking
I have no idea what you mean
expr.
ne dediğin hakkında hiçbir fikrim yok
500
Speaking
I didn't mean that
expr.
onu demek istemedim
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of mean
×
Term Options
Correct / Suggest
French English Dictionary
Spanish English Dictionary
German English Dictionary
English Synonyms Dictionary
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy