şart

Meanings of "şart" in Turkish English Dictionary : 3 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	sart n.	orta ve güneybatı asya'nın iran nüfusunu oluşturan ticaret ile uğraşan yerleşik bir halk
2	General	sart n.	iranlı sart halkının bir üyesi
Environment
3	Environment	sart n.	tarıma elverişli hale getirilen ormanlık alan

Meanings of "şart" in English Turkish Dictionary : 49 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	şart	condition n.
We had to agree to strict conditions before receiving the information. Bilgi alabilmek için katı şartları kabul etmemiz gerekiyordu. More Sentences
General
2	General	şart	must n.
One point on which we as Parliament must take care is the requirement of unanimity in decision-making. Parlamento olarak dikkat etmemiz gereken bir husus da karar alma sürecinde oy birliği şartıdır. More Sentences
3	General	şart	term n.
Naturally, the most important term of employment, pay, must be addressed. Doğal olarak istihdamın en önemli şartı olan ücret konusu ele alınmalıdır. More Sentences
4	General	şart	string n.
The Convention should look to reach consensus rather than draft a catalogue with no strings attached. Kongre, hiçbir şarta bağlı olmayan bir katalog taslağı hazırlamak yerine uzlaşmaya varmaya çalışmalıdır. More Sentences
5	General	şart	provision n.
The provision of sexual information is essential to avoid unwanted pregnancies and diseases. İstenmeyen gebeliklerin ve hastalıkların önlenmesi için cinsel bilgilerin verilmesi şarttır. More Sentences
6	General	şart	circumstance n.
Tom was an innocent victim of circumstance. Tom şartların masum bir kurbanıydı. More Sentences
7	General	şart	proviso n.
With that sole proviso, all projects will be announced on our website. Bu tek şartla, tüm projeler web sitemizde duyurulacaktır. More Sentences
8	General	şart	stipulation n.
A very good example is Iraq, which we demand comply with international stipulations and UN resolutions. Uluslararası şartlara ve BM kararlarına uymasını talep ettiğimiz Irak buna çok iyi bir örnektir. More Sentences
9	General	şart	condition n.
We had to agree to strict conditions before receiving the information. Bilgi alabilmek için katı şartları kabul etmemiz gerekiyordu. More Sentences
10	General	şart	requirement n.
They have posted the admission requirements on the board. Kabul şartlarını panoya astılar. More Sentences
11	General	şart	essential n.
The reform of the accountancy system is essential. Muhasebe sisteminde reform şarttır. More Sentences
12	General	şart	imperative n.
It is imperative that we remove the fiscal, bureaucratic and financial barriers. Mali, bürokratik ve finansal engelleri ortadan kaldırmamız şarttır. More Sentences
13	General	şart	imperative adj.
It is imperative that we remove the fiscal, bureaucratic and financial barriers. Mali, bürokratik ve finansal engelleri ortadan kaldırmamız şarttır. More Sentences
14	General	şart	necessarily adv.
I can't necessarily agree with you on that point. Bu konuda sizinle aynı fikirde olmam şart değil. More Sentences
Trade/Economic
15	Trade/Economic	şart	term n.
Naturally, the most important term of employment, pay, must be addressed. Doğal olarak istihdamın en önemli şartı olan ücret konusu ele alınmalıdır. More Sentences
16	Trade/Economic	şart	provision n.
The provision of sexual information is essential to avoid unwanted pregnancies and diseases. İstenmeyen gebeliklerin ve hastalıkların önlenmesi için cinsel bilgilerin verilmesi şarttır. More Sentences
Law
17	Law	şart	stipulation n.
A very good example is Iraq, which we demand comply with international stipulations and UN resolutions. Uluslararası şartlara ve BM kararlarına uymasını talep ettiğimiz Irak buna çok iyi bir örnektir. More Sentences
18	Law	şart	condition n.
We had to agree to strict conditions before receiving the information. Bilgi alabilmek için katı şartları kabul etmemiz gerekiyordu. More Sentences
19	Law	şart	charter n.
This was not the case in the Convention that drafted the Charter. Şart'ı hazırlayan Kongre'de böyle bir durum söz konusu değildi. More Sentences
20	Law	şart	circumstance n.
Tom was an innocent victim of circumstance. Tom şartların masum bir kurbanıydı. More Sentences
Politics
21	Politics	şart	term n.
Naturally, the most important term of employment, pay, must be addressed. Doğal olarak istihdamın en önemli şartı olan ücret konusu ele alınmalıdır. More Sentences
Technical
22	Technical	şart	condition n.
We had to agree to strict conditions before receiving the information. Bilgi alabilmek için katı şartları kabul etmemiz gerekiyordu. More Sentences
Linguistics
23	Linguistics	şart	condition n.
We had to agree to strict conditions before receiving the information. Bilgi alabilmek için katı şartları kabul etmemiz gerekiyordu. More Sentences
General
24	General	şart	reservation n.
25	General	şart	reserve n.
26	General	şart	weather n.
27	General	şart	understanding n.
28	General	şart	article n.
29	General	şart	state n.
30	General	şart	if n.
31	General	şart	restriction n.
32	General	şart	clause n.
33	General	şart	necessity n.
34	General	şart	whack n.
35	General	şart	premise [obsolete] n.
36	General	şart	premises n.
37	General	şart	premiss [obsolete] n.
38	General	şart	premisses n.
39	General	şart	supposed adj.
Trade/Economic
40	Trade/Economic	şart	restriction n.
41	Trade/Economic	şart	clause n.
Law
42	Law	şart	qualification n.
43	Law	şart	clause n.
44	Law	şart	compact n.
45	Law	şart	premises n.
Technical
46	Technical	şart	qualification n.
Latin
47	Latin	şart	condicio n.
48	Latin	şart	conditio n.
Archaic
49	Archaic	şart	postulate n.

Meanings of "şart" with other terms in English Turkish Dictionary : 238 result(s)

	Category	Turkish	English
Common Usage
1	Common Usage	şart koşmak	stipulate v.
The appropriate approach is to stipulate, as is normal, two years after adoption. Uygun yaklaşım, normalde olduğu gibi, evlat edinmeden iki yıl sonrasını şart koşmaktır. More Sentences
General
2	General	şart koşmak	require v.
Mastery of IT is nowadays required in most professions. Günümüzde çoğu meslekte bilişim teknolojilerine hakimiyet şart koşuluyor. More Sentences
3	General	şart koşulmuş	stipulated adj.
It is also quite often stipulated that the identification number of the item should appear next to the CE marking. CE işaretinin yanında ürünün kimlik numarasının görünmesi de sıklıkla şart koşulmaktadır. More Sentences
Trade/Economic
4	Trade/Economic	kısıtlayıcı şart	restrictive condition n.
The Turkish Cypriot leadership imposed more restrictive conditions on the presence of UNFICYP in the north. Kıbrıs Türk liderliği, UNFICYP’in kuzeydeki varlığı üzerine daha kısıtlayıcı şartlar koydu. More Sentences
Law
5	Law	şart koşmak	stipulate v.
The appropriate approach is to stipulate, as is normal, two years after adoption. Uygun yaklaşım, normalde olduğu gibi, evlat edinmeden iki yıl sonrasını şart koşmaktır. More Sentences
General
6	General	şart koşma	stipulation n.
7	General	öncelikli şart	prior condition n.
8	General	özel şart	special condition n.
9	General	olmazsa olmaz şart	sine qua non n.
10	General	şart koşma	conditioning n.
11	General	ön şart	precondition n.
12	General	sözleşmeye konan şart	proviso n.
13	General	sistemin yerine getirmesi şart olan işlemler	critical system function n.
14	General	gizli şart	hidden catch n.
15	General	şart koşma	stipulating n.
16	General	gerekli şart	necessary condition n.
17	General	gerekli şart	essential condition n.
18	General	olumsuz şart	adverse condition n.
19	General	olumsuz şart	awful condition n.
20	General	olumsuz şart	negative condition n.
21	General	olumsuz şart	freak (weather) condition n.
22	General	olumsuz şart	dreadful condition n.
23	General	kötü şart	bad condition n.
24	General	tatminkar şart	satisfactory condition n.
25	General	uyulması gereken şart	requirement n.
26	General	tek şart	single condition n.
27	General	uygun şart	proper condition n.
28	General	uygun şart	suitable condition n.
29	General	uygun şart	appropriate condition n.
30	General	uygun şart	convenience n.
31	General	yeterli şart	sufficient condition n.
32	General	kafi şart	sufficient condition n.
33	General	yetersiz şart	inadequate condition n.
34	General	şart(lar)	circumstance n.
35	General	gerek ve yeter şart	necessary and sufficient condition n.
36	General	zorunlu şart	essential condition n.
37	General	mecburi şart	essential condition n.
38	General	zorunlu şart	mandatory condition n.
39	General	mecburi şart	compulsory condition n.
40	General	mecburi şart	obligatory condition n.
41	General	mecburi şart	mandatory condition n.
42	General	zorunlu şart	compulsory condition n.
43	General	zorunlu şart	obligatory condition n.
44	General	şart kipi	conjunctive mood n.
45	General	zor şart	difficult condition n.
46	General	zor şart	hard condition n.
47	General	temel şart	essential condition n.
48	General	uygun şart	turn [scottish] n.
49	General	ek şart	and n.
50	General	geliştirilmiş şart	upgrade n.
51	General	(bir şeyin) sonucunda oluşan şart, durum veya şey	mony n.
52	General	şart beyanı	saving clause n.
53	General	şart beyanı	savings clause n.
54	General	mevcut çağın şart ve düşünceleri	present times n.
55	General	şart koşmak	condition v.
56	General	şart koşmak	provide v.
57	General	şart olmak	become inevitable v.
58	General	şart koymak	stipulate v.
59	General	şart koymak	postulate v.
60	General	şart koşmak	lay down v.
61	General	şart koymak	lay down as a condition v.
62	General	şart olmak	get to v.
63	General	şart koşmak	lay down as a condition v.
64	General	şart koymak	qualify v.
65	General	şart olmak	got to v.
66	General	şart getirmek	stipulate v.
67	General	şart getirmek	set conditions v.
68	General	şart koşmak	set conditions v.
69	General	şart koşmak	lay/impose conditions v.
70	General	şart koşmak	lay down conditions v.
71	General	şart getirmek	lay impose conditions v.
72	General	şart getirmek	lay down conditions v.
73	General	şart aranmak	be required as (a qualification) v.
74	General	şart getirmek	condition v.
75	General	şart koymak	lay (something) down as a condition v.
76	General	şart koymak	condition v.
77	General	şart getirmek	lay (something) down as a condition v.
78	General	şart koşmak	lay (something) down as a condition v.
79	General	şart koşmak	stipulate conditions v.
80	General	şart aramak	stipulate v.
81	General	bir şeyi şart koşmak	subject to a condition v.
82	General	şart koşmak	mandate v.
83	General	şart koşmak	place a condition on v.
84	General	şart eklemek	place a condition on v.
85	General	şart sağlamak	meet a condition v.
86	General	şart karşılamak	meet a condition v.
87	General	şart olmak	need v.
88	General	şart koymak	bargain v.
89	General	şart koymak	issue [uk] v.
90	General	şart dayatmak	premise v.
91	General	şart dayatmak	premiss v.
92	General	şart olarak ileri sürmek	premiss v.
93	General	tarafından şart koşulan	stipulated by adj.
94	General	yerine getirilmemiş (şart)	unsatisfied adj.
95	General	şart koşan	conditioning adj.
96	General	şart koşulmayan	noncompulsory adj.
97	General	ön şart	prerequisite for adj.
98	General	şart olmayan	unessential adj.
99	General	yasal olarak şart koşulmuş	provided adj.
100	General	devlet kurum ve programlarının varlıklarını sürdürebilmeleri için periyodik olarak gözden geçirilmesini şart koşan	sunset adj.
101	General	ne şart altında olursa olsun	under any circumstance(s) whatsoever adv.
102	General	her ne şart altında olursa olsun	under any circumstance(s) whatsoever adv.
103	General	şart olmadan	unessentially adv.
104	General	(bir şey için) ön şart anlamına gelen ön ek	pre- pref.
Phrasals
105	Phrasals	(birine/bir şeye bir şeyi) şart koşmak	require (something) from (someone or something) v.
106	Phrasals	(birinin/bir şeyin bir şey yapmasını) şart koşmak	require (someone or something) to (do something) v.
Phrases
107	Phrases	gerek ve yeter şart	if and only if expr.
108	Phrases	hiçbir şart ve koşulda	under no circumstances expr.
109	Phrases	olabilir ama şart değil	possible but not necessarily expr.
Colloquial
110	Colloquial	eğitim şart!	education is a must! expr.
111	Colloquial	şart değil	not in a hurry expr.
112	Colloquial	şart değil	not in any hurry expr.
Idioms
113	Idioms	olmazsa olmaz bir şart	a sine qua non n.
114	Idioms	(bir şey için) mutlaka aranılan şart	a sine qua non (of/for something) [us] n.
115	Idioms	şart olmamak	be not fussed (about someone or something) v.
116	Idioms	şart olmamak	not be fussed (about somebody/something) [uk] v.
117	Idioms	şart olmamak	not be fussed v.
Trade/Economic
118	Trade/Economic	basılmış şart	printed clause n.
119	Trade/Economic	bir şirketin satışı sonrasında şirketi satan ile alan arasında imzalanan ve satışı yapan tarafın sektörde belirli bir süre faaliyet göstermeyeceğini şart koşan anlaşma	noncompete agreement n.
120	Trade/Economic	borç alana borç veren ülkeden bazı ürünleri almasını şart koşan kredi	tied loan n.
121	Trade/Economic	bir şirketin satışı sonrasında şirketi satan ile alan arasında imzalanan ve satışı yapan tarafın sektörde belirli bir süre faaliyet göstermeyeceğini şart koşan anlaşma	non-compete agreement n.
122	Trade/Economic	gerekli şart	necessary condition n.
123	Trade/Economic	gerçek şart	true condition n.
124	Trade/Economic	gemi kiralama sözleşmesine konan bir şart	cesser clause n.
125	Trade/Economic	herhangi bir şart belirtilmeksizin yapılan ciro	unqualified endorsement n.
126	Trade/Economic	haksız şart/koşul	unfair term n.
127	Trade/Economic	iş sözleşmesinde cezai şart	penal clause in a labor/work contract n.
128	Trade/Economic	kambiyo senetlerinin ya da poliçelerinin şart ve şekilleri	specifications n.
129	Trade/Economic	kafi şart	sufficient condition n.
130	Trade/Economic	kısıtlayan şart	restrictive condition n.
131	Trade/Economic	lüzumlu şart	necessary condition n.
132	Trade/Economic	malın yüklenmesi ile gemiyi kiralayanın yükümlülüğünün sona erdiğine dair konan şart	cesser clause n.
133	Trade/Economic	olumlu şart	affirmative condition n.
134	Trade/Economic	olumsuz şart	negative condition n.
135	Trade/Economic	ödemeye ilişkin şart ve koşullar	terms and conditions of payment n.
136	Trade/Economic	ön şart	precondition n.
137	Trade/Economic	sarih şart	express condition n.
138	Trade/Economic	sözleşmeye konan şart	escalator clause n.
139	Trade/Economic	sözleşmeye konulan şart	proviso n.
140	Trade/Economic	sözleşmelere ilişkin şart	contractual consents n.
141	Trade/Economic	temel/vazgeçilemez şart	key provision n.
142	Trade/Economic	ticari şart	commercial term n.
143	Trade/Economic	yasal şart	provision n.
Law
144	Law	anayasal şart	constitutional charter n.
145	Law	açık şart	express condition n.
146	Law	abd'de 2010 senesinde yürürlüğe giren ve herkesin sağlık sigortasına sahip olmasını şart koşan hesaplı sağlık hizmetleri yasası olarak bilinen yasa	obamacare n.
147	Law	ahlaka aykırı şart	immoral condition n.
148	Law	alternatif şart	disjunctive condition n.
149	Law	bağlayıcı şart	tying clause n.
150	Law	başkası lehine şart	contract for benefit of third person n.
151	Law	belirlenmiş şartların gerçekleşmesinde sigortalının gemiyi sigortacıya terkine dair şart	abandonment clause n.
152	Law	bariz şart	apparent condition n.
153	Law	bozucu şart	condition subsequent n.
154	Law	bozucu şart	dissolving condition n.
155	Law	cezai şart içeren borç	penal obligation n.
156	Law	cezai şart veya hüküm	penal clause n.
157	Law	cezai şart	conventional penalty n.
158	Law	cezai şart	penal clause n.
159	Law	cezai şart maddesi	penal clause n.
160	Law	ciroya dair şart	assignment clause n.
161	Law	cezai şart	clause penal n.
162	Law	cezai şart	penalty n.
163	Law	cezai şart	penalty for breach of contract n.
164	Law	cayma için akitte yer atan şart	escape clause n.
165	Law	fesih edici şart	dissolving condition n.
166	Law	gayrimenkulün eski sahibine bazı müspet fiillerin yapılmasını şart koşan irtifak hakkı	positive servitude n.
167	Law	fesih edici şart	condition subsequent n.
168	Law	görünen şart	apparent condition n.
169	Law	hakiki şart	true condition n.
170	Law	infisahi şart	condition subsequent n.
171	Law	infisahi şart	dissolving condition n.
172	Law	kanuni şart	legal condition n.
173	Law	kanuna aykırı şart	unlawful condition n.
174	Law	kapalı şart	implied condition n.
175	Law	kanuni şart	lawful condition n.
176	Law	kullanılan gayrimenkul üzerinde bir iş yapılmasını şart koşan irtifak hakkı	affirmative easement n.
177	Law	mecburi şart	compulsory clause n.
178	Law	mevcut hukuksal ilişkiyi bozan şart	dissolving condition n.
179	Law	menfi şart	negative condition n.
180	Law	mutlaka aranılan şart	sine qua non n.
181	Law	müspet şart	positive condition n.
182	Law	mevcut hukuksal ilişkiyi bozan şart	condition subsequent n.
183	Law	menfi şart	negating condition n.
184	Law	mükerrer sigortada ilk sigortada karşılanmayan kısım için ikinci sigortadan talepte bulunmaya dair şart	american clause n.
185	Law	olumlu şart	positive condition n.
186	Law	ön şart	prerequisite n.
187	Law	özel şart	clause n.
188	Law	sarih şart	express condition n.
189	Law	resmi şart	formal requirement n.
190	Law	şart koyma	stipulation n.
191	Law	sona erdirici şart	condition subsequent n.
192	Law	sona erdirici şart	dissolving condition n.
193	Law	sözleşmenin amacına aykırı şart	repugnant condition n.
194	Law	tesadüfi şart	casual condition n.
195	Law	tutarlı şart	consistent condition n.
196	Law	taliki bir şart tahtında yapılan vasiyet	executory devise n.
197	Law	taliki şart	condition precedent n.
198	Law	takaddüm eden şart	condition precedent n.
199	Law	tahdidi şart	restrictive condition n.
200	Law	terk şartı. belirlenmiş şartların gerçekleşmesinde sigortalının gemiyi sigortacıya terkine dair şart	abandonment clause n.
201	Law	vadeden önce muacceliyete dair şart	acceleration clause n.
202	Law	uygun şart	consistent condition n.
203	Law	zorunlu şart	condition sine qua non n.
204	Law	zahiri şart	apparent condition n.
205	Law	zımni şart	implied condition n.
206	Law	şart koymak	stipulate v.
Politics
207	Politics	sosyal şart	social charter n.
208	Politics	temel şart	sine qua non n.
209	Politics	bağış yapan oluşumun, bağışı alan kimselerin aldıkları tutarı hemen hemen ikiye katlamaları yönünde koyduğu şart	match-funding n.
210	Politics	abd'de herkesin sağlık sigortasına sahip olmasını şart koşup hesaplı sağlık hizmetleri olarak bilinen bir federal yasa	obamacare n.
Technical
211	Technical	atmosferik şart	atmospheric condition n.
212	Technical	ağırlıksız koşul/durum/şart	weightless condition n.
213	Technical	birinci şart	main condition n.
214	Technical	ilk şart	initial conditions n.
215	Technical	nötür şart	neutral condition n.
216	Technical	ön şart	apriority n.
217	Technical	şart koşma	stipulation n.
Telecom
218	Telecom	özgün şart	generic requirement n.
Aeronautic
219	Aeronautic	çevresel şart	environmental condition n.
Psychology
220	Psychology	beynin uygun vücut hareketi ve uzay algısı için ön şart olan impulslara bilinçsizce uyum sağlaması	schema n.
Math
221	Math	yeter şart	sufficient condition n.
Statistics
222	Statistics	doğrusal yan şart	linear constraint n.
Education
223	Education	akademik şart	academic requirement n.
Linguistics
224	Linguistics	şart cümlesinin sonuç bildiren tümcesi	then-clause n.
225	Linguistics	şart kipi	conditional n.
226	Linguistics	şart kipi	conditional mood n.
227	Linguistics	şart cümlesi	conditional clause n.
Religious
228	Religious	kutsal kitapta ne yasaklanmış ne şart koşulmuş şey	adiaphoron n.
Environment
229	Environment	bayes teoremindeki on şart	bayesian prior n.
Military
230	Military	ordu içindeki İki veya daha fazla hizmet grubunun ortak bir askeri faaliyeti yerine getirebilmek için başvurduğu, gerekli ilke, şart, taktik, teknik ve yöntemlerin yer aldığı yayın	multi-service publication n.
Latin
231	Latin	akıbeti belli olmuş şart	conditio deficit n.
232	Latin	gerekli şart	sine qua non n.
233	Latin	gerçekleşmiş şart	conditio existit n.
234	Latin	infisahı şart	condicio resolutiva n.
235	Latin	şart maddesi	reddendum n.
236	Latin	taliki şart	condicio suspenstva n.
237	Latin	zorunlu şart	conditio sine qua non n.
Anthropology
238	Anthropology	kadının dul kalınca ölen kocasının erkek kardeşiyle evlendirilmesini şart koyan gelenek	concubitancy n.