necessarily - Turkish English Dictionary

necessarily

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Meanings of "necessarily" in Turkish English Dictionary : 12 result(s)

English Turkish
General
necessarily adv. muhakkak
You don't necessarily have to go to the airport to reconfirm your plane reservation.
Uçak rezervasyonunu teyit etmek için muhakkak havaalanına gitmek zorunda değilsin.

More Sentences
necessarily adv. şart
Things that you see with your eyes are not necessarily true.
Gözünüzle gördüğünüz şeylerin doğru olması şart değil.

More Sentences
necessarily adv. ister istemez
I don't necessarily trust translations.
İster istemez çevirilere güvenmiyorum.

More Sentences
necessarily adv. mutlaka
As part of this, the EU must necessarily phase out export and production subsidies.
Bunun bir parçası olarak AB, ihracat ve üretim sübvansiyonlarını mutlaka aşamalı olarak kaldırmalıdır.

More Sentences
necessarily adv. ille de
Tom doesn't necessarily have to go there by himself.
Tom ille de oraya tek başına gitmek zorunda değil.

More Sentences
necessarily adv. zorunlu olarak
Incidentally, Parliament is also, sometimes, a place of conflict between groups of necessarily differing opinions.
Bu arada, Parlamento da bazen, zorunlu olarak farklı görüşlere sahip gruplar arasında bir çatışma yeridir.

More Sentences
necessarily adv. ille
You don't necessarily have to go.
İlla gitmek zorunda değilsin.

More Sentences
necessarily adv. ister istemez
necessarily adv. mantıken
necessarily adv. herhalde
necessarily adv. zaruri olarak
necessarily adv. kaçınılmaz bir şekilde

Meanings of "necessarily" with other terms in English Turkish Dictionary : 10 result(s)

English Turkish
Colloquial
not necessarily expr. ille de
It is not necessarily down to fundamentalism; there is a huge number of peace-loving fundamentalists.
Bu ille de köktendinciliğe bağlı değildir; çok sayıda barışsever köktendinci vardır.

More Sentences
General
not necessarily adv. belli olmaz
not necessarily adv. tam olarak değil
not necessarily adv. gerek yok
not necessarily adv. aslında hayır
not necessarily adv. olmasa da olur
Phrases
possible but not necessarily expr. kesin olmasa da muhtemel
possible but not necessarily expr. kesin olmamakla birlikte mümkün
possible but not necessarily expr. olabilir ama şart değil
Colloquial
not necessarily expr. çok da önemli değil