tedavi - Türkisch Englisch Wörterbuch

tedavi

Bedeutungen von dem Begriff "tedavi" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 22 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tedavi treatment n.
Sometimes, the treatment is worse than the disease.
Bazen tedavi hastalıktan daha kötüdür.

More Sentences
tedavi cure n.
For TB and malaria, the economics of the cure is very different.
Tüberküloz ve sıtma için tedavi ekonomisi çok farklıdır.

More Sentences
General
tedavi therapy n.
You can opt to buy replacement therapy rather than overdose on cigarettes.
Aşırı dozda sigara içmek yerine replasman tedavisi almayı tercih edebilirsiniz.

More Sentences
tedavi remedy n.
Is there another remedy?
Başka bir tedavi var mı?

More Sentences
tedavi cure n.
Mr President, if there is one certainty about cancer it is that early diagnosis increases the chances of cure.
Sayın Başkan, kanserle ilgili kesin olan bir şey varsa o da erken teşhisin tedavi şansını artırdığıdır.

More Sentences
tedavi treatment n.
Does a peasant suffering from AIDS have the right to access medicine and treatment that he cannot afford?
AIDS hastası bir köylünün parasının yetmediği ilaç ve tedaviye erişim hakkı var mıdır?

More Sentences
tedavi deal n.
The new deal will make the farmer's quality of life better.
Yeni tedavi çiftçinin yaşam kalitesini daha iyi hale getirecek.

More Sentences
Medical
tedavi treatment n.
Even the best early detection is of no use however if subsequent treatment is inadequate, or downright wrong.
En iyi erken teşhis bile, sonraki tedavi yetersiz ya da düpedüz yanlışsa hiçbir işe yaramaz.

More Sentences
tedavi healing n.
The healing can now begin.
Artık tedavi başlayabilir.

More Sentences
tedavi therapy n.
The proposal even offers support to germline therapy.
Teklif, üreme hücresi gen tedavisine bile destek sunuyor.

More Sentences
General
tedavi healer n.
tedavi handling n.
tedavi curation n.
tedavi care n.
tedavi treature [obsolete] n.
tedavi guideship [scotland] n.
tedavi succedane n.
Idioms
tedavi balm in gilead n.
Medical
tedavi therapeutics n.
tedavi succedaneum [obsolete] n.
Pharmaceutics
tedavi panpharmacon [obsolete] n.
Archaic
tedavi demean n.

Bedeutungen, die der Begriff "tedavi" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
Common Usage
tedavi etmek treat v.
This disease is hard to treat because of drug-resistant strains.
İlaca dirençli yapısı nedeniyle bu hastalığı tedavi etmek zordur.

More Sentences
tedavi etmek cure v.
They discovered a drug that can cure the disease.
Hastalığı tedavi edebilecek bir ilaç keşfettiler.

More Sentences
General
tedavi bilimi therapeutics n.
Therapeutics focuses on developing effective treatments.
Tedavi bilimi, etkili tedaviler geliştirmeye odaklanır.

More Sentences
tıbbi tedavi medical treatment n.
Injecting drugs has decreased in some countries and medical treatment of overdoses has improved.
Bazı ülkelerde uyuşturucu enjekte edilmesi azalmış ve aşırı dozda uyuşturucu kullanımının tıbbi tedavisi gelişmiştir.

More Sentences
yanlış tedavi malpractice n.
The doctor who treated Tom should be sued for malpractice.
Tom'u tedavi eden doktor yanlış tedavi için mahkemeye verilmeli.

More Sentences
tedavi programı treatment program n.
Sami was discharged from his treatment program.
Sami tedavi programından taburcu edildi.

More Sentences
uzun süreli tedavi long-term treatment n.
Our own citizens who are HIV positive are able to access long-term treatment with effective medication.
HIV pozitif olan kendi vatandaşlarımız etkili ilaçlarla uzun süreli tedaviye erişebilmektedir.

More Sentences
fizik tedavi uzmanı physiotherapist n.
After the accident, she visited a physiotherapist to rehabilitate.
Kazadan sonra iyileşebilmek için fizik tedavi uzmanına gitti.

More Sentences
tedavi etmek take v.
Let's take care of this wound.
Bu yarayı tedavi edelim.

More Sentences
tedavi olmak be treated v.
Tom refused to be treated.
Tom tedavi olmayı reddetti.

More Sentences
tedavi etmek doctor v.
There was no doctor who could cure her illness.
Onun hastalığını tedavi edebilecek herhangi bir doktor yoktu.

More Sentences
hastayı tedavi etmek treat a patient v.
Tom is treating a patient.
Tom bir hastayı tedavi ediyor.

More Sentences
tedavi görmek be treated v.
Tom was treated there.
Tom orada tedavi gördü.

More Sentences
tedavi etmek cure v.
Prevention is better than cure.
Önlemek, tedavi etmekten daha iyidir.

More Sentences
tedavi etmek treat v.
I visited hospitals where they were trying to treat the casualties of the problem.
Sorunun kurbanlarını tedavi etmeye çalıştıkları hastaneleri ziyaret ettim.

More Sentences
(tedavi) görmek receive v.
I think his wound should receive medical treatment because it is quite large and open.
Yarası oldukça büyük ve açık durumda olduğu için tıbbi tedavi görmesi gerektiğini düşünüyorum.

More Sentences
(tedavi) görmek undergo v.
I have undergone medical treatment for my allergies.
Alerjilerime yönelik olarak tıbbi tedavi gördüm.

More Sentences
tedavi edilemez incurable adj.
This cancer is incurable.
Bu kanser tedavi edilemez.

More Sentences
tedavi edilebilir curable adj.
Love has been described as an affection curable by marriage.
Aşk evlilik tarafından tedavi edilebilen bir sevgi olarak tanımlandı.

More Sentences
tedavi edilemez irremediable adj.
Genetic diseases are mostly irremediable.
Genetik hastalıklar çoğunlukla tedavi edilemez.

More Sentences
tedavi amaçlı therapeutic purpose adj.
Amendment No 37 would restrict the use of antibiotics to therapeutic purposes only.
37 No'lu değişiklik antibiyotiklerin kullanımını sadece tedavi amaçlı olarak kısıtlayacaktır.

More Sentences
tedavi edilebilir treatable adj.
Fortunately, the disease was highly treatable.
Neyse ki hastalık yüksek oranda tedavi edilebilir durumdaydı.

More Sentences
tedavi edilemez untreatable adj.
Prevention of stillbirth is very difficult, as many causes of stillbirth remain either unknown or untreatable.
Ölü doğumun önlenmesi çok zordur, çünkü birçok ölü doğum vakasının nedeni ya bilinmemekte ya da tedavi edilememektedir.

More Sentences
tedavi edici therapeutic adj.
What matters most are the preventive and therapeutic measures, and the policy developed in these sectors.
Önemli olan önleyici ve tedavi edici tedbirler ve bu sektörlerde geliştirilen politikalardır.

More Sentences
Technical
tedavi etmek treat v.
Lack of funding prevents people over the age of 45 from being treated.
Finansman eksikliği 45 yaş üstü kişilerin tedavi edilmesini engellemektedir.

More Sentences
tedavi etmek cure v.
They only relieve the symptoms; they do not cure the disease.
Sadece semptomları hafifletirler; hastalığı tedavi etmezler.

More Sentences
Common Usage
kronik hastalıkların tedavi edildiği hastane sanatorium n.
kronik hastalıkların tedavi edildiği hastane sanitorium n.
kronik hastalıkların tedavi edildiği hastane sanitarium n.
General
ayakta tedavi edilen hasta outpatient n.
tedavi edici sıcak su therapeutic use hot water n.
acil tedavi emergency treatment n.
kronik hastalıkların tedavi edildiği hastane sanatarium n.
tedavi edilemezlik irremediableness n.
telefon vasıtasıyla tedavi telemedicine n.
hipnotizma ile tedavi mesmerism n.
tamamlayıcı tedavi aftercare n.
tedavi etme entreating n.
tedavi edilemez kimse incurable n.
fizik tedavi physiotherapy n.
ilaçla tedavi drug treatment n.
tedavi edilebilirlik curableness n.
doğal tedavi merkezi naturel therapy center n.
akut tedavi acute care n.
ruhsal tedavi teknolojisi dianetics n.
tedavi etme eylemi sanation n.
ayakta tedavi kliniği outpatient clinic n.
ayakta tedavi ambulatory treatment n.
tedavi masrafları expenses of treatment n.
bilişsel tedavi cognitive therapy n.
tıbbi tedavi medical therapy n.
tedavi edilebilirlik treatability n.
tedavi edici treater n.
tedavi eden treater n.
beynin tedavi edilemeyecek şekilde zarar görmesi brain damage n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi medevac n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların başka bir yere tahliye edilmesi medical evacuation n.
hastanın baştan savma tedavi edilmesi medical negligence n.
aktif tedavi active treatment n.
tedavi masrafları treatment expenses n.
tedavi giderleri treatment costs n.
tedavi sistemi treatment system n.
tedavi merkezleri treatment centers n.
psikolojik tedavi psychological treatment n.
tedavi hizmeti treatment service n.
tedavi tavsiyesi treatment advice n.
eksik tedavi incomplete treatment n.
tamamlayıcı tedavi after-treatment n.
hastanede yatarak tedavi gören hasta in-patient n.
okuma-tedavi amaçlı eğitim reading-remedial teaching n.
tedavi yaklaşımı treatment approach n.
tedavi amacıyla kullanılan şarap veya bira ile kestirilmiş baharatlı sıcak süt posset n.
yatakta tedavi bed rest n.
yatakta tedavi bedrest n.
tedavi edilmemiş yara untreated wound n.
endobronşiyal tedavi yöntemleri endobronchial therapeutic modalities n.
ilaçsız tedavi drug-free treatment n.
hamam ve doğal sularla tedavi balneotherapy n.
ayakta tedavi gören hasta ambulant patient n.
banyo ile tedavi bilimi balneology n.
klinik tedavi uzmanı clinician n.
tedavi edilebilirlik curability n.
yanlış tedavi malpractise n.
tedavi verimi treatment efficiency n.
evde hazırlanan ilaçlarla yapılan tedavi home remedy n.
tedavi performansı treatment performance n.
tedavi edici ve koruyucu merhem healing and protective ointment n.
temel tıbbi tedavi basic medical treatment n.
tedavi süresi cure time n.
sıtma hastalığından korunmak için kullanılan böcek öldürücü tedavi yatak filesi/ağı insecticide treated bed net n.
tedavi aracı treatment tool n.
kanla beslenemediği için tedavi olması imkansız yara gangrene n.
banyo ile tedavi bilimi balneography n.
banyo ile tedavi bilimi balneology n.
tedavi etme remediation n.
tedavi edilemezlik remedilessness n.
dağıtılan tedavi miktarı ve türü measure n.
tedavi amacıyla ağır yaralı hastaların hastaneye tahliye edilmesi için kullanılan helikopter medevac n.
amerikan yerlilerinin ritüel ve tedavi amaçlarla içine girerek terlediği, sıcak taşlara akıtılan suyla ısınan kulübe, barınak veya mağara medicine lodge n.
amerikan yerlilerinin ritüel ve tedavi amaçlarla içine girerek terlediği, sıcak taşlara akıtılan suyla ısınan kulübe, barınak veya mağara sweathouse n.
hastalıkları dua ve tanrı inancı ile tedavi etme faithcure n.
şifalı bitkilerin tedavi için incelenmesi veya kullanılması herbal medicine n.
bitkisel ilaçlar kullanarak tedavi eden kimse herbalist n.
su ile tedavi merkezi hydropathic [uk] n.
lüks tedavi delicacy [obsolete] n.
vücuttan zehri ve yabancı maddeleri atmayı amaçlayan perhiz veya tedavi detox n.
tedavi bilimi iamatology n.
ağrıyı tedavi etmek üzerine uzmanlaşmış doktor algiatrist n.
eskiden kramp ve epilepsi gibi hastalıkları tedavi ettiğine inanılan bir yüzük cramp ring n.
bilimsel olmayıp dogmalara dayanan tedavi sistemi cult n.
mayaların tedavi tekniklerini kullanan meksikalı kadın curandera n.
tedavi veya ameliyat yoluyla bir hastalığın veya yaralanmanın gidişatını değiştiren eylem intervention n.
(ingiliz sağlık ve sigorta planlarına göre) doktorun tedavi ettiği hastalar panel n.
tedavi edici ayakkabı üretme sanatı pedorthics n.
tedavi çamuru peloid n.
tedavi edilemeyen bir hastalığın izi plague mark n.
kumaşa sararak tedavi pack n.
doktor tarafından tedavi edilme doctoring n.
doktor tarafından uygulanan tedavi doctoring n.
geniş kapsamlı tedavi peregrination n.
tıbbi tedavi physics [obsolete] n.
zedelenme veya sakatlık durumunda fiziksel tedavi için verilen yazılı talimat prescription n.
kişinin tedavi amacıyla kafasına göre madde kullanması self-medication n.
(akupunktur uygulamalarda) vücutta tedavi amaçlı baskı uygulanan nokta pressure point n.
(tedavi, taşıma için) hayvan sabitleme kafesi squeeze box n.
tedavi eden kimse succorer [us] n.
tedavi eden kimse succourer [uk] n.
telkin ile tedavi suggestive medicine n.
tedavi etmek remedy v.
elle tedavi etmek treat manually v.
tedavi etmek cleanse v.
galvanik akımla tedavi etmek galvanize v.
kataraktı tedavi etmek couch v.
tedavi etmek attend v.
tedavi etmek nurse v.
birinin yaralarını tedavi etmek patch someone up v.
ilaçla tedavi etmek medicate v.
tedavi etmek physic v.
tedavi görmek undergo a cure v.
ayakta tedavi görmek have an outpatient treatment v.
hastalığı tedavi etmek treat the disease v.
ayakta tedavi görmek undergo an outpatient treatment v.
tedavi görmek receive a treatment v.
hasta tedavi etmek treat a patient v.
tedavi görmek undergo a treatment v.
tedavi geçirmek have a treatment v.
tedavi geçirmek get a treatment v.
tedavi geçirmek undergo a treatment v.
tedavi uygulamak administer treatment v.
tedavi geçirmek receive a treatment v.
kokainle tedavi etmek cocainize v.
kokainle tedavi etmek cocainise v.
tedavi edilemeyen bir hastalığın pençesine düşmek fall victim to an incurable disease v.
hastalığını tedavi ettirmek have one's illness cured v.
birini tedavi ettirmek have someone cured v.
birini tedavi ettirmek have someone treated v.
tedavi edilemeyen bir hastalığın pençesine düşmek suffer from an incurable disease v.
hastalığını tedavi ettirmek have one's illness treated v.
fizik tedavi olmak receive physiotherapy v.
fizik tedavi görmek receive physiotherapy v.
fizik tedavi olmak have physiotherapy v.
fizik tedavi görmek have physiotherapy v.
tedavi masraflarını karşılamak cover the medical costs v.
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemleri kullanan veya bunları yapan/yaptıran kimse bodyworker v.
beden ve ruh sağlığını korumak ve iyileştirmek amacıyla yapılan fizik tedavi/egzersiz gibi yöntemler bodywork v.
tedavi programına girmek enter into any treatment program v.
duman solumadan dolayı tedavi görmek be treated for smoke inhalation v.
galvanik akımla tedavi etmek galvanise v.
tekrar tedavi etmek retreat v.
yeniden tedavi etmek retreat v.
kafurla tedavi etmek camphorate v.
merhametle tedavi edilmek find favor in the eyes of v.
tedavi etmek leech v.
özenle tedavi etmek wet-nurse v.
tedavi uygulamak heal v.
gazla tedavi etmek gas v.
tedavi görmek obtain v.
tedavi almak obtain v.
(özellikle tedavi veya teşhis amacıyla) travma geçirmiş biriyle görüşmek debrief v.
fazla tedavi sağlamak overtreat v.
aşırı tedavi uygulamak overtreat v.
(damar yolu ile) tedavi uygulamak infuse v.
tedavi başlatmak cure v.
(sanatoryum veya spa merkezinde) tedavi görmek cure v.
(kendini) doktora gitmeden tedavi etmek self-medicate v.
önceden tedavi etmek pretreat v.
tedavi etmek succor [us] v.
tedavi etmek succour [uk] v.
tedavi edici medical adj.
tedavi edilebilir remediable adj.
tedavi edici remedial adj.
ayakta tedavi edilen ambulant adj.
tedavi edici therapeutical adj.
tedavi edici curative adj.
tedavi eden remedial adj.
ilaçla tedavi edilebilir medicable adj.
tedavi edici medicinal adj.
çok şiddetli tedavi uygulanarak gelişimi durdurulmuş jugulated adj.
tedavi edilmiş entreated adj.
tedavi amaçlı for medical purpose adj.
tedavi amaçlı for medicinal purpose adj.
tedavi edilemez immedicable adj.
tedavi edilmez irrelievable adj.
evde tedavi edilen home-cured adj.
tedavi amaçlı treatment-purpose adj.
tedavi edilmemiş unhealed adj.
eksik tedavi edilmiş undertreated adj.
tam tedavi edilememiş undertreated adj.
tedavi amaçlı intent-to-treat adj.
ayakta tedavi edilen ambulatory adj.
hem teşhis hem tedavi için kullanılan theranostic adj.
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi görmemiş drug-naive adj.
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi almamış treatment-naive adj.
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi almamış drug-naive adj.
(bellirli bir hastalık için) hiç bir tedavi görmemiş treatment-naive adj.
tedavi dışı non-therapeutic adj.
tedavi edilemeyen uncureable adj.
uzun süreli tedavi veya iş göremezlik raporu ile sonuçlanan hastalık veya yaralanma ile ilgili catastrophic adj.
tedavi edilemez remediless adj.
tedavi edilmemiş uncured adj.
test edilmemiş (yeni ürün, sistem, tedavi) unproven adj.
tedavi edilmemiş unremedied adj.
tedavi edici özelliği olan medicable adj.
tedavi edilebilir medicinable adj.
tedavi edilemeyen hopeless adj.
kesin tedavi eden infallible adj.
ilaçla ve sargı yapılarak tedavi edilmiş dressed adj.
tedavi edilemez irrecured [obsolete] adj.
tedavi edilebilir sanable [obsolete] adj.
tedavi eden physical [obsolete] adj.
kısmen tedavi edilmiş semicured adj.
hava ve gazların tedavi amaçlı kullanımlarını inceleyen bilim dalına ait veya ilgili pneumatologic adj.
hava ve gazların tedavi amaçlı kullanımlarını inceleyen bilim dalına ait veya ilgili pneumatological adj.
tedavi edilebilir succorable adj.
tedavi edilemez bir şekilde irremediably adv.
tedavi edilebilir bir şekilde curably adv.
tedavi edici bir şekilde therapeutically adv.
tedavi amaçlı for therapeutic purpose adv.
tedavi ederek remedially adv.
tedavi eden bir şekilde remedially adv.
tedavi edilemez bir şekilde remedilessly adv.
tedavi edilemez bir şekilde uncurably adv.
(belirli bir madde veya sistem ile uygulanan) terapötik tedavi anlamına gelen son ek -praxis suf.
Phrasals
tedavi etmek care for v.
birisini tedavi etmek (özellikle ilk yardım) doctor someone up v.
hastalığını (bir şeyle) tedavi etmek treat someone (for something) (with something) v.
tüm vücudunu muayene/tedavi etmek work someone over v.
baştan aşağı muayene/tedavi etmek work someone over v.
tepeden tırnağa muayene/tedavi etmek work someone over v.
(birini) tedavi etmek cure (someone) of (something) v.
(birinin hastalığını) tedavi etmek cure (someone) of (something) v.
Phrases
tedavi amaçlı for the purpose of medical therapy expr.
Proverb
iyileşmek için tedavi göreceğine hasta olmamaya çalış an ounce of prevention is worth a pound of cure
Colloquial
kemoterapötik tedavi chemo n.
hastanın ücretsiz tedavi görüp tıbbi olmayan ek hizmetlere ücret ödediği hastane yatağı pay bed n.
tedavi için kullanılan ilaçlarla kafayı bulan kişi drugstore cowboy n.
fizik tedavi physio n.
birisini tedavi etmek (ilk yardım vb) doctor someone up v.
tedavi etmek doctor up v.
Idioms
sihirli ilaç/tedavi magic bullet n.
tedavi edici etkisi olmayan hap sugar pill n.
hastalıktan beter tedavi a cure worse than the ailment n.
hastalıktan daha ağır etkileri olan tedavi a cure worse than the ailment n.
hastalıktan beter tedavi a cure worse than the disease n.
hastalıktan daha ağır etkileri olan tedavi a cure worse than the disease n.
hastalıktan beter tedavi a treatment worse than the disease n.
hastalıktan daha ağır etkileri olan tedavi a treatment worse than the disease n.
ayakta tedavi etmek/uygulamak patch someone up v.
ayaküstü tedavi etmek patch someone up v.
birini tedavi etmek put someone right v.
(uyuşturucuyu/alkolü bırakmak için) tedavi almak take the cure v.
yarasını tedavi etmek patch someone up v.
psikiyatrik ya da psikanalitik tedavi gören on the couch adj.
Speaking
tedavi hastalıktan daha kötü olabilir cure could be worse than the disease expr.
tedavi bittiğinde when the treatment is finished expr.
tedavi sona erdiğinde when the treatment is finished expr.
tedavi sonlandığında when the treatment is finished expr.
Trade/Economic
ilaç ve tedavi masrafları medical expenses n.
iskelet yapısına müdahale edilerek yapılan tedavi zb (zero balancing) n.
Law
ıslah tedavi uzmanı correctional treatment specialist n.
zorunlu psikiyatrik tedavi öngören yasalar psychiatric commitment laws n.
(ingiliz hukukunda) 1948 yılında çıkarılan ceza adaleti yasası uyarınca mükerrir suçlunun tıbbi yardım alması, psikiyatrik tedavi görmesi veya ıslah edici bir eğitimden geçmesi için verilen hüküm preventive detention [uk] n.
Politics
insan menşeili tedavi edici maddelerin değişimine dair avrupa sözleşmesi european agreement on the exchange of therapeutic substances of human origin n.
insan menşeili tedavi edici maddelerin karşılıklı verilmesine dair avrupa anlaşmasına ek protokol additional protocol to the european agreement on the exchange of therapeutic substances of human origin n.
iklimsel özel vasıtalar ve tıbbi tedavi konularında karşılıklı yardıma dair avrupa sözleşmesi european agreement on mutual assistance in the matter of special medical treatments and climatic facilities n.
ortayol tedavi intermediate treatment n.
Institutes
türkiye eklem hastalıkları tedavi vakfı turkish joint diseases foundation n.
ingiltere'de akıl hastası suçluları tedavi eden bir kurum broadmoor n.
Insurance
hastane ve tıbbi tedavi masrafları sigortası hospital and medical expenses insurance n.
hastane gündelik tazminatı tedavi insurance of daily benefits during hospitalization n.
tıbbi tedavi masrafları medical expenses n.
tedavi masrafları sigortası insurance of medical expenses n.
tedavi masrafları sigortası medical expenses insurance n.
sigortanın karşılamadığı tedavi giderleri için kesilen fatura balance bill n.
hastaya sigortasının karşılamadığı tedavi giderlerini fatura etme balance billing n.
tedavi şansı olmayan hastalar için evde bakım sağlayan bakım ve destek programı hospice n.
hastaya sigortasının karşılamadığı tedavi giderlerini fatura etmek balance bill v.
tıbbi tedavi için sigorta teminatının kapsamadığı noncoverage adj.
Tourism
bakım ve tedavi tesisi nursing and treatment facility n.
termal tedavi merkezi thermal therapy center n.
tedavi havuzu cure pool n.
Technical
röntgen ışınları ile tedavi actinotherapy n.
ışınla tedavi actinotherapy n.
döner ışınla tedavi rotation therapy n.
fiziksel tedavi physical therapy n.
ısıyla tedavi thermotherapy n.
ışınla tedavi radiotherapy n.
kızılötesi tedavi lazerleri infrared therapeutical lasers n.
lokal antiseptik olarak iltihaplı deri dokularını tedavi etmek için kullanılan bir bileşik argyrol n.
mekanik yöntemlerle tedavi mechanotherapy n.
nefes alma tedavi cihazları breathing therapy devices n.
ön-tedavi precuring n.
ruhsal tedavi psychotherapy n.
röntgen ışınları ile tedavi radiotherapy n.
şok tedavi shock therapy n.
ultrasonik tedavi aygıtı ultrasonic therapeutic equipment n.
diyatermi ile tedavi etmek diathermize v.
ısı ile tedavi hakkında diathermic adj.
tedavi edici therapeutical adj.
Electric
elektrikle üretilen ısının tedavi amacıyla kullanılması electrothermy n.
Medical
beynin iki hemisferini birbirine bağlayan korpus kallosumun tedavi amaçlı kesilmesi callosectomy n.
beynin iki hemisferini birbirine bağlayan korpus kallosumun tedavi amaçlı kesilmesi callosotomy n.
kan, saç ve tükürük gibi hastaya ait bir işaret kullanarak kişiye özel geliştirilen bir tedavi yöntemi radionics n.
tedavi edilemez cinnet acromania n.
şiddetli veya tedavi edilemez zihinsel bozukluk acromania n.
ışınlı tedavi actinotherapy n.
madde bağımlılığı, akıl hastalığı veya diğer davranışsal sorunlar için tedavi sağlayan sağlık hizmeti tesisi rehab n.
madde bağımlılığı, akıl hastalığı veya diğer davranışsal sorunlar için tedavi sağlayan sağlık hizmeti tesisi residential treatment center n.
hastane ya da sağlık kuruluşunda tedavi edilen çeşitli klinik vakalar casemix n.
uzun süreli tedavi veya hastanede yatış gerektiren yüksek maliyetli hastalık catastrophic illness n.
kademeli uygulama ile iyileşme amaçlayan tedavi regimen n.
kan dolaşımındaki metalleri sönümleme yoluyla metal zehirlenmesini tedavi etmede kullanılan bileşikler chelating agents n.
koroner atardamarların iç duvarlarından kalsiyum birikintilerini çıkarmaya çalışan tartışmalı bir damar sertliği tedavi yöntemi chelation n.
tedavi yapılmaması nontreatment n.
hastanın iltihaplı akıntıları kullanılarak oluşturulan bir homeopatik tedavi nosode n.
kronik kan dolaşım sistemi hastalıkları için uygulanan bir terapötik tedavi yöntemi nauheim treatment n.
üçüncü basamak tedavi hizmeti tertiary care n.
tedavi bilimi therapeusis n.
fizik tedavi therapeutic rehabilitation n.
fizik tedavi physical rehabilitation n.
fizik tedavi physical restoration n.
hastaları iyileştirirken hastaya dokunan veya ellerini hastaya yaklaştırarak tedavi uygulayan şifacı therapeutic touch n.
tedavi becerisi therapy n.
tedavi vasfı therapy n.
ısıyla tedavi thermatology n.
tıpta ilaç veya tedavi olarak ısının incelenmesi thermatology n.
tıpta ilaç veya tedavi olarak ısının incelenmesi thermotherapy n.
ısının tedavi edici olarak kullanımı thermotheraphy n.
ısının tedavi edici olarak kullanımı thermotherapy n.
teşhis veya tedavi amacıyla sıvının göğüsten delik açılarak çıkarılması thoracentesis n.
teşhis veya tedavi amacıyla sıvının göğüsten delik açılarak çıkarılması thoracocentesis n.
teşhis veya tedavi amacıyla sıvının göğüsten delik açılarak çıkarılması pleurocentesis n.
farklı metallerden yapılmış iki çubuğunun uçlarının vücudun yaralı kısmı üzerinde çekilmesini içeren eski bir tedavi tekniği tractoration n.
(geçmişte) zührevi hastalıklar için sıcak bir küvette oruç tutup terleyerek yapılan tedavi tub-fast n.
çin'de uygulanan kas veya eklem ağrısını tedavi etmekte kullanılan bir tür masaj tui-na n.
kelliği tedavi eden tıp uzmanı alopecist n.
hastanın ücretsiz tedavi görüp tıbbi olmayan ek hizmetlere ücret ödediği hastane yatağı amenity bed n.
ateşle tedavi pyretotherapy n.
acil tedavi immediate treatment n.
antihipertansif tedavi antihypertensive therapy n.
antitüberküloz tedavi antituberculous treatment n.
agresif tedavi aggressive management n.
antivenom tedavi antivenin therapy n.
anti-tiroid tedavi anti-thyroid treatment n.
antifungal tedavi antifungal therapy n.
antimikrobiyal tedavi antimicrobial treatment n.
antikoagülan tedavi anticoagulant therapy n.
aşırı tedavi overtreatment n.
ayakta tedavi hizmetleri ambulatory care facilities n.
antihipertansif tedavi antihypertensive treatment n.
ayakta tedavi ambulatory care n.
aşırı tedavi over-treatment n.
antiplatelet tedavi antiplatelet therapy n.
antiinflamatuvar tedavi anti-inflammatory therapy n.
acil cerrahi tedavi immediate surgical treatment n.
ayakta tedavi ortamı ambulatory setting n.
ayakta tedavi ambulatory setting n.
alternatif tedavi yöntemi alternative treatment method n.
at ile tedavi hippotherapy n.
antiepileptik tedavi antiepileptic therapy n.
ayakta tedavi outpatient treatment n.
ağrının mekanizmasına dayalı tedavi mechanism-based pain treatment n.
ampirik tedavi empiric treatment n.
acil tedavi emergency treatment n.
amerikan farmakoloji ve deneysel tedavi bilimi derneği american society for pharmacology and experimental therapeutics (aspet) n.
ayakta tedavi outpatient care n.
acil tedavi ve nöroloji konsültasyon nedenleri emergent treatment and neurological consultation n.
antidepresan tedavi antidepressant treatment n.
anti-tüberkülo tedavi anti-tuberculosis treatment n.
arı ürünleriyle tedavi apitherapy n.
antiviral tedavi antiviral therapy n.
alkol ve madde bağımlılığı tedavi merkezi alcohol and substance addiction treatment center n.
alternatif tedavi metodları alternative treatment methods n.
ardışık tedavi sequential therapy n.
adjuvan radyoterapi ile tedavi adjuvant radiation therapy n.
adjuvan tedavi ortamı adjuvant setting n.
adjuvant sistemik tedavi adjuvant systemic treatment n.
ayakta tedavi outpatients n.
ameliyatsız tedavi non-operative treatment n.
antifungal tedavi antifungal treatment n.
alternatif tedavi metodları alternative treatment modalities n.
alternatif tedavi replacement treatment n.
artıcı dozlarla tedavi anatherapeusis n.
ayakta tedavi ambulatory treatment n.
antitiroid tedavi antithyroid treatment n.
adjuvan tedavi seçimi adjuvant therapy choice n.
allerjileri tedavi eden hekim allergist n.
alzheimer hastalarının hafıza kaybını ve diğer bilişsel noksanlıklarını tedavi etmek için kullanılan bir ilaç tacrine n.
antibiyotik tedavi rejimi antibiotic therapy regime n.
avrupa kanser tedavi araştırma organizasyonu european organization for research on treatment of cancer n.
ayakta tedavi gören hasta outpatient n.
ayaktan tedavi edilen depresyonlu hastalar depressive outpatients n.
bağlantı tedavi merkezi link therapeutic centre n.
benzeri ile tedavi yöntemi homeopathy n.
bazı göz tümörlerinde plak şeklinde radyoaktif madde ile yapılan tedavi plaque therapy n.
balla tedavi apitherapeutical n.
beraberinde alınan tedavi concomitant treatment n.
bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi immunosuppressive therapy n.
basamaklı tedavi stepped care n.
baş bölgesinin tedavi sırasında sabitlenmesi head immobilization n.
bağışıklığı artırıcı tedavi immunotherapy n.
basit tıbbi tedavi simple medical treatment n.
basınçlı havayla tedavi pneumatotherapy n.
bağışıklık sağlamak için yapılan tedavi immunotherapy n.
bal arısı zehirinin tedavi amaçlı kullanılması apitherapy n.
balla tedavi apitherapy n.
bebek tedavi merkezi baby hospice n.
bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi immunosuppression n.
bilişsel tedavi cognitive therapy n.
bronkodilatör tedavi bronchodilator therapy n.
bir hastalığı diğer bir hastalıkla tedavi etme yöntemi nosotherapy n.
bitkisel tedavi phytotherapie n.
birleşik tedavi combined therapy n.
bitkilerle yapılan tedavi medicinal botany n.
bitkisel tedavi herbology n.
bitkisel tedavi botanical medicine n.
bitkisel tedavi herbal medicine n.
birinci basamak tedavi primary care n.
bitkilerle yapılan tedavi herbology n.
birinci basamak tıbbi tedavi first-line medical therapy n.
bitkisel tedavi herbal remedy n.
bitkisel tedavi medicinal botany n.
bitkilerle yapılan tedavi herbalism n.
bitkilerle yapılan tedavi phytotherapy n.
bitkilerle yapılan tedavi medical herbalism n.
bir kimseye diğer bir kimseden alınan kan veya plazma ile yapılan tedavi homohemotherapy n.
bitkisel tedavi medical herbalism n.
bitkilerle yapılan tedavi botanical medicine n.
bitkisel tedavi herbalism n.
birinci basamak tedavi primary-care n.
birden fazla tedavi yöntemlerini içeren tedavi multimodal therapy n.
birleşik tedavi combination therapy n.
birinci basamak tedavi hizmeti primary care service n.
bitkilerle yapılan tedavi herbal medicine n.
bitkisel tedavi phytotherapy n.
bitkisel tedavi herbal treatment n.
bir hastalığı, bu hastalığın neden olduğu sonuçlardan farklı ya da bu sonuçların tam zıttı sonuçlar yaratan ilaçlarla tedavi etme yöntemi allopathy n.
birinci basamak tedavi ortamı primary care setting n.
birinci basamak tedavi first-line therapy n.
cüzzamlıların tedavi edildiği hastane leprosaria n.
cerrahi tedavi clinic n.
cerrahi tedavi uygulanmış larenks kanserli hasta surgically treated laryngeal cancer patient n.
çok yönlü tedavi yaklaşımı multifaceted approach to treatment n.
cerrahi tedavi surgical therapy n.
cerrahi olarak tedavi edilmiş yabanci cisim alımı surgically treated foreign body ingestion n.
çapraz ışınla tedavi multi-field therapy n.
cerrahi tedavi gecikmesi surgical treatment delay n.
çapraz tedavi crossover n.
cerrahi olmayan tedavi nonsurgical treatment n.
cerrahi olmayan tedavi nonsurgical therapy n.
cüzzamlıların tedavi edildiği hastane lazarhouse n.
çok yüksek doz vitamin verilerek yapılan tedavi megavitamin therapy n.
cerrahi olmayan tedavi aleti non-surgical treatment device n.
cilt altına idrar zerkedilerek yapılan tedavi urotherapy n.
cerrahi tedavi sonuçları surgical results n.
cerrahi sonrası mikrometastazları yok etmeye yönelik yardımcı tedavi adjuvant n.
damar içi tedavi intravenous therapy n.
devam eden tedavi ongoing treatment n.
diabetik medikal tedavi diabetic medical therapy n.
desmopressin ile tedavi treatment with desmopressin n.
deniz banyosu, deniz seyahati veya deniz havası ile yapılan tedavi thalassotherapy n.
destekleyici tedavi supportive treatment n.
dermatolojik tedavi dermatological therapy n.
damardan serum verilerek yapılan tedavi osmotherapy n.
deneysel tedavi experimental treatment n.
daha ileri tedavi further treatment n.
destekleyici tedavi supportive care n.
daha önce tedavi görmemiş hastalar previously untreated patients n.
destekleyici tedavi supportive therapy n.
devam eden tedavi ongoing care n.
diüretik olmayan antihipertansif tedavi non-diuretic antihypertensive medication n.
doğal taşlar/kristaller ile tedavi lithotherapy n.
dopaminerjik tedavi dopaminergic treatment n.
düşük dozlarda tedavi low dose treatment n.
doğrudan gözetimli tedavi directly observed treatment n.
dirimsel tedavi biotherapy n.
dondurularak yapılan tedavi cryotherapy n.
doğum sırasında uterus dışında tedavi exit (ex-utero intrapartum treatment) n.
dokusal tedavi naprapathy n.
düzenli bir tedavi rejimi a regular treatment regimen n.