tavır - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

tavır



"tavır" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 59 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
tavır manner i.
tavır attitude i.
tavır face i.
General
tavır demeanour i.
tavır attitude i.
tavır air i.
tavır behavior i.
tavır doings i.
tavır disposition i.
tavır form i.
tavır tone i.
tavır aspect i.
tavır mode i.
tavır pose i.
tavır figure i.
tavır demeanor i.
tavır face i.
tavır carriage i.
tavır port i.
tavır style i.
tavır walk i.
tavır conduct i.
tavır comportment i.
tavır posture i.
tavır mien i.
tavır deportment i.
tavır address i.
tavır bearing i.
tavır arrogance i.
tavır assumption i.
tavır presence i.
tavır put-on i.
tavır behaviour i.
tavır line of conduct i.
tavır note i.
tavır tenue i.
tavır amenaunce [obsolete] i.
tavır apport [obsolete] i.
tavır gise i.
tavır demean i.
tavır demeanance i.
tavır demeanure [obsolete] i.
tavır deport [obsolete] i.
tavır deporture i.
tavır dispose [obsolete] i.
tavır comportments [obsolete] i.
tavır countenance [obsolete] i.
tavır conversation [obsolete] i.
tavır converse [obsolete] i.
tavır corner i.
tavır gear [dialect] i.
tavır site [obsolete] i.
Idioms
tavır cut of one's jib i.
tavır the cut of someone's jib i.
Law
tavır posture i.
Politics
tavır behavior i.
tavır behaviour i.
Technical
tavır manner i.
Archaic
tavır portance i.

"tavır" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 234 sonuç

Türkçe İngilizce
General
sahte tavır simulation i.
hal ve tavır address i.
yapmacık tavır affectedness i.
sahte tavır primness i.
sahte tavır affectation i.
kişiye has tavır mannerism i.
her tavır ve hareket all manner of conversation i.
yapmacık tavır affectation i.
yapmacık tavır histrionics i.
sahte tavır masquerade i.
yapmacık tavır pose i.
kaba tavır rudeness i.
yapmacıklı resmi tavır buckram i.
kibar tavır bon ton i.
şüpheci tavır skepticism i.
açık tavır clear stance i.
kötü tavır ve hareket misconduct i.
iyi tavır good behavior i.
uygun tavır correct etiquette i.
toplumsal tavır social stance i.
doktorun hastaya karşı tavır ve davranışları bedside manner i.
yumuşak tavır soft attitude i.
profesyonel tavır professional manner i.
olumlu tavır good/positive attitude i.
iyi tavır good/positive attitude i.
düşmanca tavır hostile attitude i.
hasmane tavır hostile attitude i.
hoşa giden tavır ve hareketler engaging manners i.
yapmacık resmi tavır buckram i.
şüpheci tavır scepticism i.
tutum/tavır değiştirme flip-flop (us) i.
tutum/tavır değiştirme u-turn (uk) i.
tutum/tavır değiştirme backflip (aus) i.
yapmacık tavır acting i.
sahte tavır affectedness i.
şüpheci tavır agnosticism i.
kadınsı tavır ladyism i.
kadınsı tavır ladylikeness i.
yapmacık tavır theatrics i.
hantal tavır ungainliness i.
zarafetsiz tavır ungainliness i.
kendinden emin ve olumlu tavır takınan kimse yea-sayer i.
yorgun tavır jadery [obsolete] i.
bitkin tavır jadery [obsolete] i.
diğerlerinden görünüm ve tavır olarak ayırt edilen kimse magnifico i.
uygunsuz tavır vinegar i.
genel tavır habit i.
kişinin durumlara verdiği yanıtları ve durumlarla ilgili çıkarımlarını belirleyen sabit zihinsel tutum veya tavır mind-set i.
havalı ve ukala tavır braggadocio i.
kendini beğenmiş tavır heroic i.
kendini beğenmiş tavır heroics i.
komik tavır high jinks i.
şakacı tavır high jinks i.
düzenbaz tavır high jinks i.
komik tavır hijinks i.
şakacı tavır hijinks i.
düzenbaz tavır hijinks i.
kabul görmek için halkça onaylanan bir tavır sergileyen kimse hypocrite i.
küçümseyici tavır takınan kimse misprizer i.
cinsel tavır moral i.
(mecaz anlamda) fularlı tavır glove i.
inatçı tavır obstinacy i.
(olumsuz) tavır ve davranışlar goings on i.
genel tavır deportment i.
genel tavır deporture i.
kibirli tavır despite i.
en yüksek düzey iberyalı soyluların tavır ve hareketleri grandeeism i.
abartılı tavır histrionicism i.
yapmacık tavır histrionicism i.
abartılı tavır histrionics i.
yapmacık tavır histrionics i.
soğuk tavır iciness i.
mesafeli tavır iciness i.
saldırgan tavır offensive i.
önemli tavır importance i.
sonucu olan tavır importance i.
belirli bir tavır sergileme disportment [obsolete] i.
sevecen tavır insinuation [obsolete] i.
içten tavır insinuation [obsolete] i.
kararsız veya kaçamaklı tavır go-round i.
genel tavır comport [obsolete] i.
tartışmada uzlaşmacı tavır alma conciliationism i.
durumun ciddiyetine yakışan tavır dignity i.
fanatik tavır fanaticism i.
alışılageldik tavır fashion i.
ayakları yere basan tavır saltiness i.
asabi tavır petulancy i.
ters tavır petulancy i.
köhne tavır fossilism i.
rahat tavır freedom i.
duyarsız tavır poker face i.
hırçın tavır protervity i.
ciddi ve vakur tavır somberness i.
ciddi ve vakur tavır sombreness i.
(ses, tavır) soğukluk coldness i.
sahte tavır takınmak masquerade f.
tavır almak attitudinize f.
yapmacık bir tavır takınmak pose f.
tavır almak have an attitude against f.
tavır koymak strike an attitude f.
tavır koymak pose f.
kesin bir tavır almamak fudge f.
bir olay karşısında belirli bir tavır almak take a stand f.
yapmacık tavır takınmak posture f.
tavır takınmak assume an attitude f.
tavır takınmak pose f.
tavır takınmak attitudinize f.
tavır takınmak come f.
tavır almak develop an attitude towards f.
tavır takınmak strike an attitude f.
tavır koymak attitudinize f.
tavır almak adopt a particular attitude f.
tavır sergilemek adopt a manner f.
tavır sergilemek have an attitude f.
tavır sergilemek act in (a certain) manner f.
tavır sergilemek adopt an attitude f.
tavır takınmak assume a pose f.
yapmacık tavır takınmak camp it up f.
tavır yapmak/koymak give attitude f.
tavır koymak attitudinise f.
tavır takınmak attitudinise f.
tavır almak attitudinise f.
sahte/yapmacık tavır takınmak engage in deception f.
umursamaz tavır careless attitude f.
tavır takınmak carry f.
tavır sergilemek make [obsolete] f.
tavır takınmak hold f.
(niyet, ruh hali, tavır) ciddi bir şekilde değişmek break f.
belirli bir tavır sergilemek deport f.
uygunsuz tavır sergilemek improper [obsolete] f.
(tavır) sergilemek disport f.
(bir konuya yönelik) tavır takınmak posture f.
tavır takınmak posturize f.
tavır takınmak posturise f.
tavır takınmak poze [obsolete] f.
ciddi tavır takınmak prim f.
kibirli bir tavır takınmak smile f.
sorgulayıcı (bakış/tavır vb) quizzical s.
soğuk (tavır/cevap vb) frosty s.
önemsemez (tavır) dismissive s.
(tavır) mesafeli icy s.
(tavır, etki) soğuk icy s.
(suçlayıcı tavır ile) dahil olduğu söylenen implicated s.
küstahça tavır petulant s.
tehditkar tavır ile darkly zf.
aşırı bilmiş bir tavır ile overwisely zf.
aşağılayıcı bir tavır ile sniffishly zf.
(hal, tavır) takınarak in ed.
Phrasals
karşı tavır almak turn against someone f.
daha yumuşak bir tavır sergilemek ease back f.
bir tavır takınmak take up f.
(birine/bir şeye) karşı tavır almak come out against (someone or something) f.
Colloquial
küskün tavır high horse i.
bir görüntü/tavır takınmak lay on f.
Idioms
kibirli tavır air of pretension i.
kayıtsız tavır devil-may-care attitude i.
kayıtsız tavır devil-may-care manner i.
önemsemez tavır devil-may-care manner i.
önemsemez tavır devil-may-care attitude i.
tutum/tavır değiştirme flip-flop i.
tutum/tavır değiştirme flip-flopping i.
umursamaz tavır devil-may-care manner i.
umursamaz tavır devil-may-care attitude i.
vurdumduymaz tavır devil-may-care manner i.
vurdumduymaz tavır devil-may-care attitude i.
hal ve tavır cut of one's jib i.
hal ve tavır the cut of someone's jib i.
lakayıt tavır devil-may-care attitude i.
lakayıt tavır devil-may-care manner i.
aşırı resmi konuşma, görünüş, tavır prunes and prisms i.
resmi ve yapmacık konuşma, görünüş, tavır prunes and prisms i.
resmi ve sahte konuşma, görünüş, tavır prunes and prisms i.
kırıcı tavır bad taste i.
tavır değişikliği change of heart i.
karalayıcı tavır/tutum poison pen i.
tehditkar tavır/tutum poison pen i.
sempatik tavır winning ways i.
sevimli tavır winning ways i.
çekici tavır winning ways i.
ahlaken üstün bir tavır takınmak claim the moral high ground f.
ahlaken üstün bir tavır takınmak take the moral high ground f.
ahlaken üstün bir tavır takınmak seize the moral high ground f.
belli bir tavır takınmak carry (oneself) f.
daha sert bir tavır almak take a tougher line f.
daha sert bir tavır takınmak take a tougher line f.
insanların anlayacağı şekilde üzüntülü bir tavır takınmak (bakış ya da ifade) wear a martyred expression f.
karşı tavır almak come out against f.
kötü/olumsuz tavır/tutum/davranış sergilemek have a bad attitude f.
olumsuz/ters bir tavır takınmak cop an attitude f.
sert/katı bir tavır takınmak take a firm stand on something f.
tavır yapmak cop an attitude f.
tavır takınmak strike an attitude f.
tavır takınmak throw shade f.
tavır koymak take up a position f.
tavır yapmak strike an attitude f.
(bazı konularda) tavır takınamamak ride the fence f.
küçümseyici/aşağılayıcı tavır sergilemek stick (one's) tongue out f.
küçümseyici/aşağılayıcı tavır sergilemek stick out (one's) tongue f.
(birine/bir şeye karşı) küçümseyici/aşağılayıcı tavır sergilemek stick out (one's) tongue at (someone or something) f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak take a firm line (on or against something) f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak take a firm line/stand (on/against something) f.
saldırgan bir tavır sergilemek (draw the sword and) throw away the scabbard f.
ukala bir tavır takınmak be on your highˈhorse f.
ukala bir tavır takınmak get on your high horse f.
zor bir durum karşısında neşeli bir tavır takınmak put on a brave face f.
cesaretliymiş gibi/korkmuyormuş gibi bir tavır takınmak put on a brave face f.
tavır değiştirmek change someone's tune f.
destekleyici tavır sergilemek make out a case f.
(birine/bir şeye karşı) küçümseyici/aşağılayıcı tavır sergilemek stick (one's) tongue out at (someone or something) f.
küçümseyici/aşağılayıcı tavır sergilemek stick tongue out f.
(bir şeyle ilgili/bir şeye karşı) sert/katı bir tavır takınmak take a firm stand (on or against something) f.
(bir şey) ile ilgili sert/katı bir tavır takınmak take a stand on (something) f.
saldırgan bir tavır sergilemek throw away the scabbard f.
ince bir zekayı yansıtan bir tavır içinde in a minor key expr.
Trade/Economic
işçinin tavır ve hareketleri worker's behaviour i.
pasif bir tavır takınmak maintain a passive attitude f.
Politics
ortak tavır common attitude i.
sosyal tavır social attitude i.
(tavır veya politikalarda) çevre korumacılığına yönelme greening i.
siyasi partinin pozitif tavır takınmadığı konu open question i.
tavır takınmak take a stand f.
Psychology
tavır bozukluğu conduct disorder i.
tavır normları conduct norms i.
Social Sciences
elitizmden ileri gelen tavır elitism i.
Literature
(spenser'ın eserlerinde) tavır demeasnure i.
Card
poker oyuncusunun gerçek niyetini ele veren tavır tell i.
Latin
ahlaka mugayir tavır indecorum i.
Archaic
kibirli tavır tigerism i.
gösterişli tavır tigerism i.
mahcup tavır takınmak coy (it) f.
flörtöz bir tavır ile gülümsemek smicker f.
ciddi ve vakur tavır ile nitelenen sombrous s.
ciddi ve vakur tavır gösteren sombrous s.
Slang
karşıdakinden soğuk bir yaklaşım/tavır hissetmek feel a draft f.