saldırgan - Türkçe İngilizce Sözlük

saldırgan

"saldırgan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 63 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
saldırgan assailant i.
Dan killed his wife and made it appear as the work of an unknown assailant.
Dan karısını öldürdü ve bunu bilinmeyen bir saldırganın işi gibi gösterdi.

More Sentences
saldırgan attacker i.
The attackers checked the passengers' religious identity.
Saldırganlar yolcuların dini kimliklerini kontrol etmişler.

More Sentences
saldırgan offensive s.
An offensive policy means supporting the people of Tunisia who are working for the rule of law, for freedom.
Saldırgan bir politika, hukukun üstünlüğü ve özgürlük için çalışan Tunus halkını desteklemek anlamına gelir.

More Sentences
saldırgan aggressive s.
These particles emit alpha-radioactivity, which is particularly aggressive towards living tissue.
Bu parçacıklar özellikle canlı dokulara karşı saldırgan olan alfa radyoaktivitesi yayar.

More Sentences
General
saldırgan aggressor i.
It is clearly outrageous that the state should condemn the victims, rather than their aggressors.
Devletin saldırganlar yerine kurbanları kınaması açıkça çirkindir.

More Sentences
saldırgan pushy s.
Tom will probably be pushy.
Tom muhtemelen saldırgan olacak.

More Sentences
saldırgan transgressive s.
They are not transgressive.
Saldırgan değiller.

More Sentences
Law
saldırgan aggressor i.
It is clearly outrageous that the state should condemn the victims, rather than their aggressors.
Devletin saldırganlar yerine kurbanları kınaması açıkça çirkindir.

More Sentences
saldırgan aggressive s.
These particles emit alpha-radioactivity, which is particularly aggressive towards living tissue.
Bu parçacıklar özellikle canlı dokulara karşı saldırgan olan alfa radyoaktivitesi yayar.

More Sentences
saldırgan offensive s.
An offensive policy means supporting the people of Tunisia who are working for the rule of law, for freedom.
Saldırgan bir politika, hukukun üstünlüğü ve özgürlük için çalışan Tunus halkını desteklemek anlamına gelir.

More Sentences
Technical
saldırgan aggressive s.
These particles emit alpha-radioactivity, which is particularly aggressive towards living tissue.
Bu parçacıklar özellikle canlı dokulara karşı saldırgan olan alfa radyoaktivitesi yayar.

More Sentences
Construction
saldırgan aggressive s.
These particles emit alpha-radioactivity, which is particularly aggressive towards living tissue.
Bu parçacıklar özellikle canlı dokulara karşı saldırgan olan alfa radyoaktivitesi yayar.

More Sentences
Sport
saldırgan aggressive s.
These particles emit alpha-radioactivity, which is particularly aggressive towards living tissue.
Bu parçacıklar özellikle canlı dokulara karşı saldırgan olan alfa radyoaktivitesi yayar.

More Sentences
General
saldırgan assailer i.
saldırgan assaulter i.
saldırgan lunger i.
saldırgan onsetter i.
saldırgan militant s.
saldırgan truculent s.
saldırgan hostile s.
saldırgan assaultive s.
saldırgan rampageous s.
saldırgan violative s.
saldırgan get-tough s.
saldırgan hard-hitting s.
saldırgan belligerent s.
saldırgan vicious s.
saldırgan acharné s.
saldırgan adversarious s.
saldırgan rampacious [obsolete] s.
saldırgan carnivorous s.
saldırgan nuisance s.
saldırgan thrustful [brit] s.
saldırgan tigerly s.
saldırgan trenchant s.
saldırgan biffo s.
saldırgan bristly s.
saldırgan horrid s.
saldırgan obscene s.
saldırgan go-go s.
saldırgan offenceful s.
saldırgan ill-favoured s.
saldırgan colorful s.
saldırgan colourful s.
saldırgan feisty s.
saldırgan panther s.
saldırgan dirty s.
saldırgan dogged [obsolete] s.
saldırgan out-of-the-way s.
saldırgan predaceous s.
saldırgan predacious s.
saldırgan pugilistic s.
saldırgan scrappy s.
saldırgan superhot s.
Colloquial
saldırgan high-pressure s.
Idioms
saldırgan two-fisted s.
Law
saldırgan violator i.
Archaic
saldırgan objectable s.
Slang
saldırgan aggers s.
saldırgan aggro s.
saldırgan gangsta s.
saldırgan salty s.
saldırgan balls-to-the-wall expr.

"saldırgan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 135 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bombalı saldırgan bomber i.
The bomber was caught by the police.
Bombalı saldırgan, polis tarafından yakalandı.

More Sentences
saldırgan (kimse) tough s.
He gets tough at times.
O arada bir saldırganlaşır.

More Sentences
saldırgan tip militant i.
saldırgan kişilik aggressive character i.
saldırgan su aggressive water i.
açgözlü ve saldırgan tip hawk i.
saldırgan kişi aggressor i.
saldırgan hareket aggressive action i.
saldırgan kimse aggressor i.
saldırgan ülke aggressor i.
saldırgan görünen ama aslında zararsız olan (ordu) paper tiger i.
saldırgan politika aggressive policy i.
saldırgan köpek mad dog i.
saldırgan malzeme offensive material i.
kimliği belirsiz bir saldırgan an unknown attacker i.
silahlı saldırgan gunman i.
saldırgan kimse tiger i.
sopalı saldırgan bludgeoner i.
saldırgan kimse hawk i.
kaba ve saldırgan şovenist erkek ocker i.
saldırgan tavır offensive i.
saldırgan tutum offensive i.
saldırgan davranış offensive i.
saldırgan eylem offensive i.
saldırgan hareket offensive i.
saldırgan kimse rottweiler i.
saldırgan liderlik özellikleriyle gruba hakim olan kimse cock i.
aşırı derecede saldırgan ve zararlı kimse cockatrice i.
saldırgan kimse drevill i.
kiralık silahlı saldırgan pistolero i.
basın danışmanlığı ile ilişkili saldırgan halkla ilişkiler faaliyeti flackery i.
patlama veya yangın amacıyla ham petrol kullanan saldırgan erkek petroleur i.
patlama veya yangın amacıyla ham petrol kullanan saldırgan kadın petroleuse i.
silahlı saldırgan sicario i.
nahoş ve saldırgan tip skite [dialect] i.
saldırgan kimse pusher i.
kan döken saldırgan spiller i.
saldırgan bir tutum takınmak go negative f.
saldırgan tutumunu (birine) yönlendirmek scapegoat f.
çok saldırgan vicious s.
saldırgan olmayan nonmilitant s.
saldırgan olmayan offenceless s.
saldırgan olmayan offenseless s.
saldırgan olmayan non-militant s.
bıçaklı (saldırgan vb) knife-wielding s.
son derece ateşli ve saldırgan take-no-prisoners s.
aşırı saldırgan ultramilitant s.
saldırgan olmayan unbelligerent s.
saldırgan olmayan unwarlike s.
çok saldırgan heinous s.
saldırgan (hayvan) mordacious s.
çok saldırgan repellant s.
saldırgan ve müdahaleci busybodied s.
aşırı saldırgan ferocious s.
uygun an gelene kadar pasif veya az saldırgan davranılan (taktik) rope-a-dope s.
saldırgan bir biçimde truculently zf.
saldırgan bir halde offensively zf.
saldırgan bir biçimde pushily zf.
saldırgan bir biçimde militantly zf.
saldırgan bir şekilde hostilely zf.
saldırgan bir şekilde assaultively zf.
saldırgan şekilde attackingly zf.
saldırgan bir şekilde odiously zf.
Phrasals
saldırgan tavırlar sergilemek cut up f.
(küçük köpek) saldırgan ve etkisiz bir şekilde havlayıp durmak yap at (one) f.
Colloquial
cinsel yönden agresif/saldırgan fresh s.
Idioms
saldırgan hayvan bad actor i.
tipik baskın ve saldırgan alfa erkek özelliklerine zıt özellikler gösteren erkek/adam beta male i.
(o anda faal durumdaki) silahlı saldırgan active shooter i.
sert/saldırgan konuşmacı son of thunder i.
saldırgan bir askeri tutumdan yana olanlar ve barışçıl bir tutumdan yana olanlar hawks and doves i.
saldırgan/agresif kimse a holy terror i.
agresif/saldırgan bir şekilde zorlama foot-in-the-door i.
saldırgan tip/hayvan junkyard dog i.
saldırgan dil language that could fry bacon i.
saldırgan dil language that would fry bacon i.
saldırgan dil language that would make a sailor blush i.
(birini/bir şeyi) saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek tear (someone or something) to pieces f.
birini/bir şeyi saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek tear somebody/something to pieces/shreds f.
(birini/bir şeyi) saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek tear (someone or something) to ribbons f.
(birini/bir şeyi) saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek tear (someone or something) to shreds f.
birini/bir şeyi saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek tear someone or something to shreds f.
birini/bir şeyi saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek tear someone or something to pieces f.
saldırgan bir tavır sergilemek (draw the sword and) throw away the scabbard f.
saldırgan bir tavır sergilemek throw away the scabbard f.
agresif/saldırgan all horns and rattles expr.
Speaking
saldırgan silahlı mı? is the attacker armed? expr.
Trade/Economic
saldırgan portfolyo aggressive portfolio i.
Law
saldırgan dilencilik aggressive panhandling i.
silahlı saldırgan armed attacker i.
öldürme niyetiyle kurbanı taşa tutan saldırgan lapidator i.
silahlı saldırgan shooter i.
Politics
saldırgan dış politika aggressive foreign policy i.
saldırgan faaliyetler aggressive actions i.
toprak almayı amaçlayan saldırgan devlet irredentist i.
Advertising
saldırgan reklamcılık offensive advertising i.
Computer
ofansif/saldırgan erişim offensive access i.
saldırgan activex denetimi hostile activex control i.
Medical
saldırgan hasta aggressive patient i.
saldırgan hasta combative patient i.
Psychology
saldırgan tutum aggression i.
saldırgan davranış aggression i.
pasif saldırgan kişilik passive-aggressive personality i.
saldırgan tedavi aggressive treatment i.
saldırgan uyarıcı aggressive stimulus i.
Marine Biology
güney amerika'ya özgü olup mızrak şeklinde dişleri bulunan, büyük ve saldırgan bir tatlı su balığı piraya (serrasalmo piraya) i.
Zoology
saldırgan bir yaban arısı tarantula hawk i.
Social Sciences
saldırgan ve suça meyilli genç teddy boy i.
belirli bir azınlığa yada baskın olmayan gruba yönelik bilinçsizce yapılan ayrımcı/saldırgan söylem microaggression i.
belirli bir azınlığa yada baskın olmayan gruba yönelik bilinçsizce yapılan ayrımcı/saldırgan söylem microaggression i.
Linguistics
daha makul ifade yerine kullanılan argo ya da saldırgan ifade dysphemism i.
daha makul ifade yerine argo ya da saldırgan ifade kullanan dysphemistic s.
History
(1950'lerde ingiltere'de) VII. edward dönemi kıyafetleriyle dolaşan saldırgan gençlik grupları teddy boys i.
Religious
saldırgan ve mücadeleci messianic s.
Military
saldırgan bilgi harekatı offensive information operations i.
saldırgan kuvvetler aggressor forces i.
Sport
saldırgan oynamak hustle f.
Basketball
bölge savunmasının önünde oynayıp, saldırgan savunması ile rakip oyuncuları kötü pas atmaya zorlayan oyuncu chaser i.
rakip oyunculardan saldırgan savunma yaparak çok top çalan savunma oyuncusu ball hawk i.
Archaic
saldırgan bir halde kendini göstermek glare f.
Reptiles
afrika'da yaygın görülen, körlüğe neden olabilecek bir zehir tüküren saldırgan bir kobra black-necked cobra (naja nigricollis) i.
afrika'da yaygın görülen, körlüğe neden olabilecek bir zehir tüküren saldırgan bir kobra spitting cobra i.
Slang
saldırgan tutum aggro i.
saldırgan davranış aggro i.
kaba/hoyrat/saldırgan erkek beast i.
doğrudan ve saldırgan rekabet toe to toe i.
kavgacı/saldırgan kimse gangsta i.
birden çok erkekle beraber olan, entrikacı veya çıkarcı olduğu düşünülen cinsel açıdan saldırgan kadın mantrap i.
çete kavgasındaki saldırgan gangbanger i.
saldırgan kimse pit bull i.
(birini) saldırgan/ağır bir şekilde eleştirmek tear (one) a new one f.
saldırgan olmak be in your face f.
British Slang
steroit etkisindeki saldırgan tip roid-rage i.
Modern Slang
saldırgan/agresif şekilde yapılan centilmenlik aggressive chivalry i.
Star Wars
tie/sg "saldırgan" tie/ag "aggressor" starfighter i.