Geçmiş

tough

"tough" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 59 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	tough s.	zorlu
2	Yaygın Kullanım	tough s.	çetin
3	Yaygın Kullanım	tough s.	zor
General
4	Genel	tough i.	kabadayı
5	Genel	tough i.	külhanbeyi
6	Genel	tough i.	suç batağı
7	Genel	tough f.	sabretmek
8	Genel	tough f.	tahammül göstermek
9	Genel	tough f.	göğüs germek
10	Genel	tough f.	dişini sıkmak
11	Genel	tough s.	kart
12	Genel	tough s.	sert (kösele vb)
13	Genel	tough s.	sağlam
14	Genel	tough s.	abanoz gibi
15	Genel	tough s.	dirençli
16	Genel	tough s.	müsamaha etmeyen
17	Genel	tough s.	ödün vermeyen
18	Genel	tough s.	kuvvetli
19	Genel	tough s.	bıçkın
20	Genel	tough s.	katı
21	Genel	tough s.	demir gibi
22	Genel	tough s.	direşken
23	Genel	tough s.	zor
24	Genel	tough s.	saldırgan (kimse)
25	Genel	tough s.	belalı
26	Genel	tough s.	güç
27	Genel	tough s.	kart (et)
28	Genel	tough s.	adadiyoz
29	Genel	tough s.	sert
30	Genel	tough s.	haşin
31	Genel	tough s.	dayanıklı
32	Genel	tough s.	güçlü
33	Genel	tough s.	tok
34	Genel	tough s.	canı pek
35	Genel	tough s.	ağdalı
36	Genel	tough s.	akışmaz
37	Genel	tough s.	uğraştırıcı
38	Genel	tough s.	bıktırıcı
39	Genel	tough s.	tahammül edilemez
40	Genel	tough s.	ıslahı zor
41	Genel	tough s.	yapışkan
42	Genel	tough s.	yapış yapış
43	Genel	tough s.	inatçı
44	Genel	tough s.	kabadayı
45	Genel	tough zf.	pişkince
46	Genel	tough zf.	sert
Colloquial
47	Konuşma Dili	tough s.	şanssız
48	Konuşma Dili	tough s.	bahtsız
49	Konuşma Dili	tough zf.	agresif bir şekilde
Technical
50	Teknik	tough s.	güçlü
51	Teknik	tough s.	sert
52	Teknik	tough s.	tok (metal)
53	Teknik	tough s.	uzayabilir
Slang
54	Argo	tough i.	maganda
55	Argo	tough i.	şehir eşkıyası
56	Argo	tough f.	pes etmemek
57	Argo	tough f.	taviz vermemek
58	Argo	tough s.	mükemmel
59	Argo	tough s.	harika

"tough" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 427 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	become tough f.	sertleşmek
General
2	Genel	tough stalk i.	dayanıklı sap
3	Genel	tough guy i.	kabadayı
4	Genel	tough guy i.	taş fırın erkeği
5	Genel	tough luck i.	kötü talih
6	Genel	tough row to hoe i.	çetin ceviz
7	Genel	tough question i.	zor/karmaşık mesele
8	Genel	tough question i.	zor soru
9	Genel	tough times i.	zor zamanlar
10	Genel	tough person i.	zor insan
11	Genel	tough life i.	zor hayat
12	Genel	tough decision i.	zor karar
13	Genel	tough luck i.	kör talih
14	Genel	tough job i.	zor iş
15	Genel	tough situation i.	zor durum
16	Genel	tough negotiator i.	sert müzakereci
17	Genel	tough check i.	etiket ve bilet yollamakta kullanılan sert karton
18	Genel	become tough f.	kartlaşmak
19	Genel	play the tough f.	kabadayılık taslamak
20	Genel	rock as tough on a spring f.	yaylanmak
21	Genel	make tough f.	sertleştirmek
22	Genel	play the tough guy f.	sert çocuğu oynamak
23	Genel	get tough with the class f.	(öğrencilere/sınıfa karşı) sert olmak
24	Genel	get tough with the class f.	(öğrencilere/sınıfa) sert davranmak
25	Genel	go through difficulties/tough times/hardship f.	zorlukları atlatmak
26	Genel	go through difficulties/tough times/hardship f.	badire atlatmak
27	Genel	ask a tough question f.	zor bir soru sormak
28	Genel	ask a tough question f.	zor bir sual sormak
29	Genel	take a tough stance f.	taviz vermemek
30	Genel	take a tough stance f.	dik durmak
31	Genel	tough as nails s.	çok güçlü (kimse)
32	Genel	as tough as nails s.	çok güçlü ve kararlı (kimse)
33	Genel	as tough as a leather s.	kayış gibi
34	Genel	tough minded s.	inatçı
35	Genel	as tough as s.	kadar sert
36	Genel	get-tough s.	saldırgan
37	Genel	get-tough s.	sert
38	Genel	tough-minded s.	duygusuz
39	Genel	tough-looking s.	sert görünümlü
40	Genel	tough-minded s.	iş bitirici
41	Genel	tough-minded s.	mantığına ağırlık veren
42	Genel	tough-minded s.	inatçı
43	Genel	tough-minded s.	dik kafalı
44	Genel	tough-skinned s.	sert kabuklu
45	Genel	tough-skinned s.	vurdumduymaz
46	Genel	tough-skinned s.	eleştiriye duyarsız
Phrasals
47	Öbek Fiiller	tough out f.	dişini sıkmak
48	Öbek Fiiller	tough out f.	göğüs germek
49	Öbek Fiiller	tough out f.	dayanmak
50	Öbek Fiiller	tough out f.	tahammül etmek
51	Öbek Fiiller	tough something out f.	bir şeyi idare etmek
52	Öbek Fiiller	tough something out f.	bir şeye dayanmak
53	Öbek Fiiller	tough something out f.	zorluklara/engellere rağmen bir şeyi devam ettirmek/sürdürmek
Phrases
54	İfadeler	when the going gets tough expr.	işler sarpa sardığında
55	İfadeler	when the going gets tough expr.	işler sarpa sarınca
Proverb
56	Atasözü	when the going gets tough, the tough get going	işler zorlaştığında güçlü olan sıyrılır geçer
Colloquial
57	Konuşma Dili	a tough cookie i.	çetin ceviz
58	Konuşma Dili	tough grader i.	notu kıt hoca
59	Konuşma Dili	tough grader i.	notu kıt öğretmen
60	Konuşma Dili	tough grader i.	sıfırcı hoca
61	Konuşma Dili	a tough age i.	zor bir yaş
62	Konuşma Dili	a tough nut to crack i.	zorlu rakip
63	Konuşma Dili	a tough guy i.	sert adam
64	Konuşma Dili	a tough guy i.	sert çocuk
65	Konuşma Dili	a tough guy i.	korkusuz adam
66	Konuşma Dili	a tough guy i.	taş fırın erkeği
67	Konuşma Dili	a tough guy i.	kabadayı
68	Konuşma Dili	a tough nut i.	çetin ceviz
69	Konuşma Dili	a tough nut i.	başa çıkılması zor problem/durum/kimse/şey
70	Konuşma Dili	a tough nut i.	çözülmesi zor problem/durum/kimse/şey
71	Konuşma Dili	do it tough f.	zor durumda olmak
72	Konuşma Dili	do it tough f.	zorlukla geçinmek
73	Konuşma Dili	do it tough f.	zorluk içinde yaşamak
74	Konuşma Dili	do it tough f.	zorlukla ayakta durmak
75	Konuşma Dili	be tough f.	sert olmak
76	Konuşma Dili	be tough f.	sert davranmak
77	Konuşma Dili	be tough f.	müsamahasız olmak/davranmak
78	Konuşma Dili	be tough f.	acımasız olmak/davranmak
79	Konuşma Dili	be tough (on somebody) f.	(birine karşı) sert olmak
80	Konuşma Dili	be tough (on somebody) f.	(birine karşı) sert davranmak
81	Konuşma Dili	be tough (on somebody) f.	(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
82	Konuşma Dili	be tough (on somebody) f.	(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
83	Konuşma Dili	be tough (with somebody) f.	(birine karşı) sert olmak
84	Konuşma Dili	be tough (with somebody) f.	(birine karşı) sert davranmak
85	Konuşma Dili	be tough (with somebody) f.	(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
86	Konuşma Dili	be tough (with somebody) f.	(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
87	Konuşma Dili	get tough (on somebody) f.	(birine karşı) sert olmak
88	Konuşma Dili	get tough (on somebody) f.	(birine karşı) sert davranmak
89	Konuşma Dili	get tough (on somebody) f.	(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
90	Konuşma Dili	get tough (on somebody) f.	(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
91	Konuşma Dili	get tough (with somebody) f.	(birine karşı) sert olmak
92	Konuşma Dili	get tough (with somebody) f.	(birine karşı) sert davranmak
93	Konuşma Dili	get tough (with somebody) f.	(birine karşı) müsamahasız olmak/davranmak
94	Konuşma Dili	get tough (with somebody) f.	(birine karşı) acımasız olmak/davranmak
95	Konuşma Dili	be tough on (someone or something) f.	(birine/bir şeye karşı) sert olmak
96	Konuşma Dili	be tough on (someone or something) f.	(birine/bir şeye karşı) sert davranmak
97	Konuşma Dili	be tough on (someone or something) f.	(birine/bir şeye karşı) müsamahasız olmak/davranmak
98	Konuşma Dili	be tough on (someone or something) f.	(birine/bir şeye karşı) acımasız olmak/davranmak
99	Konuşma Dili	get tough f.	sert olmak/davranmak
100	Konuşma Dili	get tough f.	müsamahasız olmak/davranmak
101	Konuşma Dili	get tough f.	acımasız olmak/davranmak
102	Konuşma Dili	get tough on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) sert olmak/davranmak
103	Konuşma Dili	get tough on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) müsamahasız olmak/davranmak
104	Konuşma Dili	get tough on (someone or something) f.	(birine/bir şeye) acımasız olmak/davranmak
105	Konuşma Dili	get tough with f.	-e sert olmak/davranmak
106	Konuşma Dili	get tough with f.	'-e müsamahasız olmak/davranmak
107	Konuşma Dili	get tough with f.	'-e acımasız olmak/davranmak
108	Konuşma Dili	tough on someone s.	birine sert davranan
109	Konuşma Dili	tough on someone s.	birinin üstüne giden
110	Konuşma Dili	tough on someone s.	birine talepkar davranan
111	Konuşma Dili	tough on someone s.	birini zorlayan
112	Konuşma Dili	today was a tough day expr.	bugün zor bir gündü
Idioms
113	Deyim	a tough pill to swallow i.	acı reçete
114	Deyim	a tough pill to swallow i.	kabullenmesi zor olan şey
115	Deyim	a tough pill to swallow i.	hazmı zor olan durum
116	Deyim	a tough pill to swallow i.	yenilir yutulur cinsten olmayan şey
117	Deyim	a tough pill to swallow i.	baş etmesi güç olan sorun
118	Deyim	tough nut to crack i.	çetin ceviz
119	Deyim	tough cookie i.	çetin ceviz
120	Deyim	a hard/tough nut i.	çetin ceviz
121	Deyim	a hard/tough nut to crack i.	çetin ceviz
122	Deyim	tough row to hoe i.	çetin ceviz
123	Deyim	a tough nut to crack i.	çetin ceviz
124	Deyim	a tough cookie i.	güçlü ve mücadeleci kimse
125	Deyim	tough cookie i.	inatçı ve kararlı kimse
126	Deyim	tough crowd i.	memnun edilmesi güç olan kitle
127	Deyim	tough break i.	şanssızlık
128	Deyim	tough break i.	talihsizlik
129	Deyim	a hard/tough row to hoe i.	üstesinden gelinmesi zor durum
130	Deyim	a tough row to hoe i.	üstesinden gelinmesi zor durum
131	Deyim	tough row to hoe i.	zor görev
132	Deyim	tough sledding i.	zorlu bir dönem
133	Deyim	tough call i.	zor karar
134	Deyim	tough cookie i.	zor insan
135	Deyim	tough sledding i.	zorlu bir süreç
136	Deyim	tough crowd i.	zor kalabalık
137	Deyim	tough sledding i.	zor bir dönem
138	Deyim	a hard/tough row to hoe i.	zor/güç durum
139	Deyim	tough cookie i.	zor biri
140	Deyim	tough customer i.	zor müşteri
141	Deyim	tough sledding i.	zor günler
142	Deyim	tough sledding i.	zor zamanlar
143	Deyim	tough egg (to crack) i.	çetin ceviz
144	Deyim	tough egg (to crack) i.	zorlu rakip
145	Deyim	tough egg (to crack) i.	kapalı kutu
146	Deyim	tough egg to crack i.	çetin ceviz
147	Deyim	tough egg to crack i.	zorlu rakip
148	Deyim	tough egg to crack i.	kapalı kutu
149	Deyim	tough nut to crack i.	çetin ceviz
150	Deyim	tough nut to crack i.	zorlu rakip
151	Deyim	tough nut to crack i.	kapalı kutu
152	Deyim	a tough row to hoe i.	zor görev
153	Deyim	a tough row to hoe i.	zor iş
154	Deyim	a tough row to hoe i.	üstesinden gelinmesi zor durum
155	Deyim	a tough act to follow i.	yeri doldurulamaz/doldurulması zor kimse/şey
156	Deyim	a tough act to follow i.	başarısına/seviyesine ulaşılması zor kimse/şey
157	Deyim	a tough act to follow i.	kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey
158	Deyim	a tough act to follow i.	standardına ulaşılması zor kimse/şey
159	Deyim	a tough act to follow i.	yeri doldurulması zor kimse/şey
160	Deyim	a tough act to follow i.	yerine gelecek her şeyi/herkesi gölgede bırakacak kimse/şey
161	Deyim	a tough act to follow i.	yeri doldurulması güç bir örnek
162	Deyim	a tough customer/cookie i.	çetin ceviz
163	Deyim	a tough customer/cookie i.	güçlü ve mücadeleci kimse
164	Deyim	a tough customer/cookie i.	ne istediğini iyi bilen kimse/müşteri
165	Deyim	a tough customer/cookie i.	kolay etki altında kalmayan kimse/müşteri
166	Deyim	a tough customer/cookie i.	zor kimse/müşteri
167	Deyim	a tough customer/cookie i.	zorlu kimse/müşteri
168	Deyim	a tough cookie i.	çetin ceviz
169	Deyim	a tough cookie i.	güçlü ve mücadeleci kimse
170	Deyim	a tough cookie i.	ne istediğini iyi bilen kimse
171	Deyim	a tough cookie i.	kolay etki altında kalmayan kimse
172	Deyim	a tough cookie i.	zor kimse
173	Deyim	a tough cookie i.	zorlu kimse
174	Deyim	a tough cookie i.	yaman kimse
175	Deyim	a tough cookie i.	dişli kimse
176	Deyim	one tough cookie i.	çetin ceviz
177	Deyim	one tough cookie i.	güçlü ve mücadeleci kimse
178	Deyim	one tough cookie i.	ne istediğini iyi bilen kimse
179	Deyim	one tough cookie i.	kolay etki altında kalmayan kimse
180	Deyim	one tough cookie i.	zor kimse
181	Deyim	one tough cookie i.	zorlu kimse
182	Deyim	one tough cookie i.	yaman kimse
183	Deyim	one tough cookie i.	dişli kimse
184	Deyim	tough customer someone i.	baş etmesi zor kimse
185	Deyim	tough customer someone i.	uğraşması zor kimse
186	Deyim	tough customer someone i.	çetin ceviz
187	Deyim	tough customer someone i.	zor kimse
188	Deyim	tough customer someone i.	zorlu kimse
189	Deyim	a tough nut i.	kararlı kimse
190	Deyim	a tough nut i.	güçlü karaktere sahip kimse
191	Deyim	a tough nut (to crack) i.	çetin ceviz
192	Deyim	a tough nut (to crack) i.	başa çıkılması zor kimse
193	Deyim	a tough nut (to crack) i.	zorlu kimse
194	Deyim	a tough nut (to crack) i.	dişli kimse
195	Deyim	a tough nut (to crack) i.	yaman kimse
196	Deyim	a tough nut to crack i.	zorlu iş
197	Deyim	a tough nut to crack i.	başa çıkılması güç iş
198	Deyim	a tough nut to crack i.	halletmesi güç iş
199	Deyim	a tough nut to crack i.	zor iş
200	Deyim	a tough nut to crack i.	uğraştırıcı iş
201	Deyim	a tough nut to crack i.	zor kimse
202	Deyim	a tough nut to crack i.	baş etmesi güç kimse
203	Deyim	a tough nut to crack i.	uğraştırıcı kimse
204	Deyim	a tough nut to crack i.	anlaşması güç kimse
205	Deyim	a tough row to hoe i.	üstesinden gelinmesi zor durum
206	Deyim	a tough row to hoe i.	başarması zor iş
207	Deyim	a tough row to hoe i.	halledilmesi güç iş
208	Deyim	a tough row to hoe i.	yapılması zor iş
209	Deyim	a tough row to hoe i.	izlenmesi zor bir yol
210	Deyim	a tough spot i.	zor durum
211	Deyim	a tough spot i.	açmaz
212	Deyim	a tough spot i.	köşeye sıkışma
213	Deyim	a tough spot i.	sıkıntılı durum
214	Deyim	a tough spot i.	içinden çıkılması güç durum
215	Deyim	tough act to follow i.	yeri doldurulamaz/doldurulması zor kimse/şey
216	Deyim	tough act to follow i.	başarısına/seviyesine ulaşılması zor kimse/şey
217	Deyim	tough act to follow i.	kendinden sonra gelenleri gölgede bırakan kimse/şey
218	Deyim	tough act to follow i.	standardına ulaşılması zor kimse/şey
219	Deyim	tough break i.	şanssız olay
220	Deyim	make it tough f.	sorun haline getirmek
221	Deyim	make it tough f.	güçleştirmek
222	Deyim	hang tough on something f.	bir konuda inatçı olmak
223	Deyim	hang tough f.	bir adım geri atmamak
224	Deyim	be tough on someone f.	birisine sert davranmak
225	Deyim	get tough with someone f.	birilerine karşı sert olmak
226	Deyim	get tough with someone f.	birine sert davranmak
227	Deyim	act tough on someone f.	birisine sert davranmak
228	Deyim	get tough on someone f.	birisine sert davranmak
229	Deyim	tough it out f.	dişini sıkmak
230	Deyim	hang tough on something f.	dediğinde ısrarcı olmak
231	Deyim	be as tough as old boots f.	çok güçlü olmak
232	Deyim	hang tough on something f.	dediğim dedik demek
233	Deyim	be as tough as nails f.	çok güçlü olmak
234	Deyim	be a tough act to follow f.	elde edilmesi/tekrarlanması zor bir başarı elde etmek
235	Deyim	tough it out f.	göğüs germek
236	Deyim	play tough f.	şakası olmamak
237	Deyim	be as tough as old boots f.	sapasağlam olmak
238	Deyim	play tough f.	sert oynamak
239	Deyim	play tough f.	şaka yapmamak
240	Deyim	talk tough f.	sert konuşmak
241	Deyim	be as tough as nails f.	sapasağlam olmak
242	Deyim	tough it out f.	zorluklara göğüs germek
243	Deyim	be in a tough spot f.	zor durumda olmak
244	Deyim	hang tough f.	(bir şeyden) taviz vermemek
245	Deyim	have a tough time of it f.	zor bir dönem yaşamak/geçirmek
246	Deyim	be (as) tough as nails f.	turp gibi olmak
247	Deyim	be (as) tough as nails f.	sağlam olmak
248	Deyim	be (as) tough as nails f.	güçlü kuvvetli olmak
249	Deyim	be (as) tough as nails f.	çivi gibi sağlam olmak
250	Deyim	be (as) tough as nails f.	dayanıklı olmak
251	Deyim	be (as) tough as nails f.	çetin ceviz olmak
252	Deyim	be (as) tough as nails f.	dayanıklı olmak
253	Deyim	be (as) tough as nails f.	metanetli olmak
254	Deyim	be (as) tough as nails f.	dirençli olmak
255	Deyim	be (as) tough as old boots f.	turp gibi olmak
256	Deyim	be (as) tough as old boots f.	sağlam olmak
257	Deyim	be (as) tough as old boots f.	güçlü kuvvetli olmak
258	Deyim	be (as) tough as old boots f.	çivi gibi sağlam olmak
259	Deyim	be (as) tough as old boots f.	dayanıklı olmak
260	Deyim	be (as) tough as old boots f.	kayış gibi olmak
261	Deyim	be (as) tough as old boots f.	lastik gibi olmak
262	Deyim	be (as) tough as old boots f.	dayanıklı olmak
263	Deyim	be (as) tough as old boots f.	metanetli olmak
264	Deyim	be (as) tough as old boots f.	dirençli olmak
265	Deyim	be (as) tough as old boots f.	soğukkanlı olmak
266	Deyim	be (as) tough as old boots f.	çok inatçı olmak
267	Deyim	be (as) tough as old boots f.	çok kararlı olmak
268	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	turp gibi olmak
269	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	çok güçlü olmak
270	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	çok sert olmak
271	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	sağlam olmak
272	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	güçlü kuvvetli olmak
273	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	çivi gibi sağlam olmak
274	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	dayanıklı olmak
275	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	kayış gibi olmak
276	Deyim	be (as) tough as shoe leather f.	lastik gibi olmak
277	Deyim	be/get tough f.	sert olmak/davranmak
278	Deyim	be/get tough f.	müsamahasız olmak/davranmak
279	Deyim	be/get tough f.	acımasız olmak/davranmak
280	Deyim	be/get tough (on/with somebody) f.	(birine) sert olmak/davranmak
281	Deyim	be/get tough (on/with somebody) f.	(birine) müsamahasız olmak/davranmak
282	Deyim	be/get tough (on/with somebody) f.	(birine) acımasız olmak/davranmak
283	Deyim	tough going s.	ilerlemesi güç/zor
284	Deyim	tough as leather s.	sapasağlam
285	Deyim	tough as nails s.	sapasağlam
286	Deyim	tough as old boots s.	sapasağlam
287	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	dayanıklı
288	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	turp gibi
289	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	metanetli
290	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	soğukkanlı
291	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	duygularını belli etmeyen/göstermeyen
292	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	duygularını gizleyebilen
293	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	inatçı
294	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	kararından dönmeyen
295	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	esneklik göstermeyen
296	Deyim	(as) tough as (old) (shoe) leather s.	katı
297	Deyim	(as) tough as an old boot s.	dayanıklı
298	Deyim	(as) tough as an old boot s.	turp gibi
299	Deyim	(as) tough as an old boot s.	metanetli
300	Deyim	(as) tough as an old boot s.	soğukkanlı
301	Deyim	(as) tough as an old boot s.	duygularını belli etmeyen/göstermeyen
302	Deyim	(as) tough as an old boot s.	duygularını gizleyebilen
303	Deyim	(as) tough as an old boot s.	inatçı
304	Deyim	(as) tough as an old boot s.	kararından dönmeyen
305	Deyim	(as) tough as an old boot s.	esneklik göstermeyen
306	Deyim	(as) tough as an old boot s.	katı
307	Deyim	(as) tough as leather s.	çok sağlam
308	Deyim	(as) tough as leather s.	sapasağlam
309	Deyim	(as) tough as leather s.	çok dayanıklı
310	Deyim	(as) tough as leather s.	turp gibi
311	Deyim	tough as an old boot s.	kayış gibi
312	Deyim	tough as an old boot s.	çok sert
313	Deyim	tough as an old boot s.	tahta gibi
314	Deyim	tough as an old boot s.	dayanıklı
315	Deyim	tough as an old boot s.	çok güçlü
316	Deyim	tough as an old boot s.	turp gibi
317	Deyim	tough as an old boot s.	çivi gibi sağlam
318	Deyim	tough as an old boot s.	duygularını gizleyebilen
319	Deyim	tough as an old boot s.	soğukkanlı
320	Deyim	tough as an old boot s.	metanetli
321	Deyim	tough as an old boot s.	esneklik göstermeyen
322	Deyim	tough as an old boot s.	duygularını belli etmeyen/göstermeyen
323	Deyim	tough as an old boot s.	duvar gibi
324	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	kayış gibi
325	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	çok sert
326	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	tahta gibi
327	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	dayanıklı
328	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	çok güçlü
329	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	turp gibi
330	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	çivi gibi sağlam
331	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	duygularını gizleyebilen
332	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	soğukkanlı
333	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	metanetli
334	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	esneklik göstermeyen
335	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	duygularını belli etmeyen/göstermeyen
336	Deyim	tough as old (shoe) leather s.	duvar gibi
337	Deyim	tough on s.	-e karşı sert
338	Deyim	tough on s.	'-e karşı müsamahasız
339	Deyim	tough on s.	'-e karşı acımasız
340	Deyim	tough on (someone or something) s.	(birine/bir şeye karşı) sert
341	Deyim	tough on (someone or something) s.	(birine/bir şeye karşı) müsamahasız
342	Deyim	tough on (someone or something) s.	(birine/bir şeye karşı) acımasız
343	Deyim	tough as old boots expr.	çok güçlü (psikolojik yönden)
344	Deyim	as tough as old boots expr.	çok güçlü (psikolojik yönden)
345	Deyim	tough as nails expr.	çok güçlü (psikolojik yönden)
346	Deyim	as tough as nails expr.	çok güçlü (psikolojik yönden)
347	Deyim	as tough as leather expr.	çok güçlü (psikolojik yönden)
348	Deyim	tough as leather expr.	çok güçlü (psikolojik yönden)
349	Deyim	as tough as leather expr.	çok güçlü (psikolojik yönden)
350	Deyim	as tough as an old boot expr.	çok güçlü
351	Deyim	as tough as old shoe leather expr.	çok sert
352	Deyim	in a tough spot expr.	darda
353	Deyim	as tough as an old boot expr.	çok sert
354	Deyim	as tough as old shoe leather expr.	çok güçlü
355	Deyim	in a tough bind expr.	güç/zor durumda
356	Deyim	as tough as an old boot expr.	kayış gibi (et)
357	Deyim	tough cheddar! expr.	oh olsun!
358	Deyim	tough cheddar! expr.	layığını bulmuş!
359	Deyim	tough cheddar! expr.	müstahaktır!
360	Deyim	tough cheese! expr.	oh olsun!
361	Deyim	as tough as old shoe leather expr.	kayış gibi (et)
362	Deyim	tough cheese! expr.	müstahaktır!
363	Deyim	tough cheese! expr.	layığını bulmuş!
364	Deyim	as tough as leather expr.	sapasağlam
365	Deyim	as tough as leather expr.	sapasağlam
366	Deyim	as tough as nails expr.	sapasağlam
367	Deyim	as tough as old boots expr.	sapasağlam
368	Deyim	as tough as old boots expr.	turp gibi
369	Deyim	tough as nails expr.	turp gibi
370	Deyim	tough as old boots expr.	turp gibi
371	Deyim	as tough as nails expr.	turp gibi
372	Deyim	as tough as leather expr.	turp gibi
373	Deyim	as tough as leather expr.	turp gibi
374	Deyim	tough as leather expr.	turp gibi
375	Deyim	as tough as nails expr.	taş yürekli
376	Deyim	in a tough spot expr.	zor durumda
377	Deyim	as tough as old boots expr.	(kopmayacak/yenmeyecek kadar) sert
378	Deyim	as tough as shoe leather expr.	(kopmayacak/yenmeyecek kadar) sert
379	Deyim	tough love expr.	(bir şeyi) kalbi parçalanarak/bağrına taş basarak (onun iyiliği için yapma)
Speaking
380	Konuşma	that's a tough one expr.	bu zor işte
381	Konuşma	that's tough expr.	geçmiş olsun
382	Konuşma	when things get tough expr.	işler zorlaşınca
383	Konuşma	things have been tough expr.	işler zorlaştı
384	Konuşma	when the going gets tough expr.	işler güçleşince
385	Konuşma	when the going gets tough expr.	işler zorlaştığında
386	Konuşma	if the going gets tough expr.	işler zorlaşınca
387	Konuşma	if the going gets tough expr.	işler zorlaşırsa
388	Konuşma	when the going gets tough expr.	işler zorlaşınca
389	Konuşma	that's tough expr.	pek yazık
390	Konuşma	life is tough expr.	hayat zor
Trade/Economic
391	Ticaret/Ekonomi	tough competition environment i.	aşırı rekabet ortamı
392	Ticaret/Ekonomi	tough competition i.	aşırı rekabet
393	Ticaret/Ekonomi	tough competition i.	yoğun rekabet
394	Ticaret/Ekonomi	tough customer i.	zor müşteri
395	Ticaret/Ekonomi	tough customer i.	zorlu müşteri
Law
396	Hukuk	tough-on-crime s.	suça müsamaha göstermeyen
Technical
397	Teknik	tough-cake i.	rafine edilmiş bakırın yapısı
398	Teknik	tough cake i.	rafine edilmiş bakırın yapısı
399	Teknik	tough-pitch i.	rafine edilmiş bakırın teknik yapı ve özellikleri
400	Teknik	tough cake i.	yaklaşık yüzde 0,02 ila 0,05 oksijen içeren rafine bakır
401	Teknik	tough pitch i.	yaklaşık yüzde 0,02 ila 0,05 oksijen içeren rafine bakır
402	Teknik	tough pitch copper i.	çekintisiz tok bakır
403	Teknik	electrolytic tough pitch copper i.	elektrolitik tok bakır
404	Teknik	tough alumina i.	katışıklı parça alumina
405	Teknik	tough steel i.	tok çelik
406	Teknik	tough pitch copper i.	tok oturmuş bakır
407	Teknik	tough alloy i.	tok alaşım
408	Teknik	tough metal i.	tok metal
409	Teknik	tough pivoting applications i.	yatağı zorlayan dönüş uygulamaları
Psychology
410	Psikoloji	tough-minded s.	sert akıllı
Food Engineering
411	Gıda	tough meat i.	sert et
Geography
412	Coğrafya	fault tough i.	horst
Sport
413	Spor	tough training i.	sıkı bir antrenman
Ornithology
414	Kuşbilim	tough-head i.	kara başlı dikkuyruk
Slang
415	Argo	tough guy i.	sert çocuk
416	Argo	tough shit expr.	bu kadar da olmaz
417	Argo	tough cookies expr.	şansına küs
418	Argo	tough luck expr.	şansına küs
419	Argo	tough titties expr.	şansına küs
420	Argo	tough shit expr.	şansına küs
421	Argo	tough titty expr.	şansına küs
422	Argo	ts (tough shit) exclam.	bu kadar da olmaz
423	Argo	ts (tough shit) exclam.	şansına küs
424	Argo	ts (tough shit) exclam.	şansa bak
British Slang
425	İngiliz Argosu	tough nut i.	çetin ceviz
426	İngiliz Argosu	tough shit! expr.	şansa bak!
427	İngiliz Argosu	tough titty! expr.	şansa bak!