|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
Common Usage |
|
1 |
Yaygın Kullanım |
bir yerde oturan/sakin |
resident i.
|
|
General |
|
2 |
Genel |
bir memleketin doğusunda oturan kimse |
easternmost i.
|
|
3 |
Genel |
başkası ile aynı evde oturan kimse |
inmate i.
|
|
4 |
Genel |
oturan kimse |
indweller i.
|
|
5 |
Genel |
parish'te oturan kimse |
parishioner i.
|
|
6 |
Genel |
oturan kimse |
sitter i.
|
|
7 |
Genel |
sınırda oturan kimse |
borderer i.
|
|
8 |
Genel |
banliyöde oturan kimse |
suburbanite i.
|
|
9 |
Genel |
oturan kimse |
inhabitant i.
|
|
10 |
Genel |
bir kilisenin sorumlu olduğu mahallede oturan sakinlerin tümü |
parish i.
|
|
11 |
Genel |
oturan kimse |
occupant i.
|
|
12 |
Genel |
bir odada oturan kimse |
inmate i.
|
|
13 |
Genel |
oturan kimse |
resident i.
|
|
14 |
Genel |
kendi malı olmayan bir mülkte kanuna aykırı olarak oturan kimse |
squatter i.
|
|
15 |
Genel |
sınırda oturan kimse |
frontiersman i.
|
|
16 |
Genel |
banliyöde oturan kimse |
suburban i.
|
|
17 |
Genel |
bir yerde oturan kimse |
calm i.
|
|
18 |
Genel |
oturan kimse (bir yerde) |
inhabitant i.
|
|
19 |
Genel |
oturan kimse (ev/bina/oda vb'nde) |
occupant i.
|
|
20 |
Genel |
ufak evde oturan |
cottager i.
|
|
|
21 |
Genel |
nehir kıyısında oturan kimse |
riparian i.
|
|
22 |
Genel |
bir bölgede oturan insanların tartışmak veya eğlenmek için bir araya geldikleri yer |
community center i.
|
|
23 |
Genel |
sömürgede oturan kimse |
colonial i.
|
|
24 |
Genel |
birlikte oturan kimse |
inmate i.
|
|
25 |
Genel |
oturan kimse (koltuk/masa vb'nde) |
occupant i.
|
|
26 |
Genel |
yolculukta yan koltukta oturan kişi |
seatmate i.
|
|
27 |
Genel |
oturan kimse |
shacker i.
|
|
28 |
Genel |
bataklık arazide oturan kimse |
bogtrotter i.
|
|
29 |
Genel |
bir yerde oturan |
resident i.
|
|
30 |
Genel |
geçici olarak oturan |
non-resident i.
|
|
31 |
Genel |
bir yerde oturan kimse |
habitant i.
|
|
32 |
Genel |
bir yerde oturan kimse |
occupant i.
|
|
33 |
Genel |
gecekonduda oturan kişi |
slum-dweller i.
|
|
34 |
Genel |
kasabada oturan |
burgess i.
|
|
35 |
Genel |
illegal oturan |
illegal resident i.
|
|
36 |
Genel |
çalılık arazide oturan kimse |
bushman i.
|
|
37 |
Genel |
sayfiye evinde oturan kimse |
cottager i.
|
|
38 |
Genel |
kendi evinde oturan kimse |
home owner i.
|
|
39 |
Genel |
kendi evinde oturan kimse |
owner-occupant i.
|
|
40 |
Genel |
kendi evinde oturan kimse |
owner-occupier i.
|
|
41 |
Genel |
geçici olarak oturan |
nonresident i.
|
|
42 |
Genel |
oturan boğa |
sitting bull i.
|
|
43 |
Genel |
portresi yapılırken oturan kişi |
sitter i.
|
|
44 |
Genel |
sofrada oturan kişiler |
table i.
|
|
45 |
Genel |
kalan/oturan |
tarrier i.
|
|
46 |
Genel |
peruğun başa oturan ağ benzeri taban bölümü |
caul [obsolete] i.
|
|
47 |
Genel |
arka arkaya oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış bisiklet veya kano benzeri araç |
tandem i.
|
|
48 |
Genel |
new jersey'de oturan kimse |
new jerseyan i.
|
|
49 |
Genel |
bir yerde oturan kimse |
tenant i.
|
|
50 |
Genel |
evde oturan kimse |
inmate i.
|
|
51 |
Genel |
aynı evde oturan kimse |
inmate i.
|
|
52 |
Genel |
umbria'da oturan kimse |
umbrian i.
|
|
53 |
Genel |
sandalet tipi ayakkabının ayak kısmına oturan kayış |
sabot i.
|
|
54 |
Genel |
sandalet tipi ayakkabının ayak kısmına oturan kayış |
sabot strap i.
|
|
55 |
Genel |
bankta oturan kimse |
bencher i.
|
|
56 |
Genel |
tribünde oturan taraftar |
bleacherite i.
|
|
57 |
Genel |
harekete geçirildiğinde kafa sallayan çinli kıyafetleri giymiş oturan küçük grotesk bir figür |
mandarin i.
|
|
58 |
Genel |
oturan kimse |
residentiary i.
|
|
59 |
Genel |
michigan'da oturan kimse |
michiganite i.
|
|
60 |
Genel |
minstrelde orta koltuğa oturan bir sanatçı |
middleman i.
|
|
|
61 |
Genel |
kadın oturan |
inhabitress i.
|
|
62 |
Genel |
himalayalar'da oturan kimse |
himalayan i.
|
|
63 |
Genel |
tiyatronun ucuz sırasında oturan izleyici |
groundling i.
|
|
64 |
Genel |
sınırda oturan kimse |
frontierswoman i.
|
|
65 |
Genel |
kadın giysisinin bele oturan kısmı |
midriff i.
|
|
66 |
Genel |
sayfiye evinde oturan kimse |
cotman [scotland] i.
|
|
67 |
Genel |
vücuda oturan puantiyeli ceket |
polka i.
|
|
68 |
Genel |
vücuda oturan puantiyeli ceket |
polka jacket i.
|
|
69 |
Genel |
bele oturan kısa kollu gösterişli bir üst giysi |
polonaise i.
|
|
70 |
Genel |
vücuda oturan erkek ceketi |
polonaise [scotland] i.
|
|
71 |
Genel |
bele oturan kısa kollu gösterişli bir üst giysi |
polonese i.
|
|
72 |
Genel |
vücuda oturan erkek ceketi |
polony [scotland] i.
|
|
73 |
Genel |
kulübede oturan kimse |
cottager i.
|
|
74 |
Genel |
akşam yemeği davetinde masanın sonunda oturan yardımcı |
croupier i.
|
|
75 |
Genel |
bir şeyin içinde veya üzerinde oturan kimse |
insessor i.
|
|
76 |
Genel |
oturan parça |
inset i.
|
|
77 |
Genel |
çok sayıda değerli taş ve boncuklardan oluşup boyun kısmına oturan esnek kolye |
dog collar i.
|
|
78 |
Genel |
yerine oturan şey |
fitment [obsolete] i.
|
|
79 |
Genel |
yüksek yapıların en üst noktasında uzun süre oturan kimse |
flagpole sitter i.
|
|
80 |
Genel |
papaz idaresindeki bir bölgede oturan kimse |
parishen [obsolete] i.
|
|
81 |
Genel |
sırada oturan kimseler |
pew i.
|
|
82 |
Genel |
vücuda oturan dar kıyafet |
skintight i.
|
|
83 |
Genel |
kafaya tam oturan kask |
skullcap i.
|
|
84 |
Genel |
takkeye benzeyen yuvarlak, sıkı oturan şapka |
beany i.
|
|
85 |
Genel |
orkestra koltuklarında oturan seyirciler |
stall i.
|
|
86 |
Genel |
oturan kişi |
occupier i.
|
|
87 |
Genel |
oturan (ikamet vb) |
dwelt s.
|
|
88 |
Genel |
üste iyi oturan (giysi) |
snug s.
|
|
89 |
Genel |
vücuda çok hoş bir şekilde oturan (rop) |
slinky s.
|
|
90 |
Genel |
kirada oturan |
tenanted s.
|
|
91 |
Genel |
banliyöde oturan |
suburban s.
|
|
92 |
Genel |
geçici olarak oturan |
nonresident s.
|
|
93 |
Genel |
oturan gibi |
tenantlike s.
|
|
94 |
Genel |
başka bir ülkede oturan |
expatriate s.
|
|
95 |
Genel |
işyerinde oturan |
live-in s.
|
|
96 |
Genel |
üste oturan (giysi) |
close-fitting s.
|
|
97 |
Genel |
yandaki evde oturan |
next-door s.
|
|
98 |
Genel |
kazıklara oturan |
pile-supported s.
|
|
99 |
Genel |
geçici olarak oturan |
non-resident s.
|
|
100 |
Genel |
birbiri ardına oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış |
tandem s.
|
|
101 |
Genel |
fiş ve priz gibi karşılık gelen kısma oturan |
mating s.
|
|
102 |
Genel |
boş oturan |
chimney-corner s.
|
|
103 |
Genel |
boğazına düğüm oturan |
chokey s.
|
|
104 |
Genel |
yüreğine oturan |
heartswelling s.
|
|
105 |
Genel |
köşeye oturan |
corner s.
|
|
106 |
Genel |
tam oturan |
fit [obsolete] s.
|
|
107 |
Genel |
yerine oturan |
fittable s.
|
|
108 |
Genel |
yerine oturan |
fitting s.
|
|
109 |
Genel |
çarpışma öncesi yerine oturan |
precrash s.
|
|
110 |
Genel |
eskiden oturan |
preoccupant s.
|
|
111 |
Genel |
kürsüde oturan |
pulpited s.
|
|
112 |
Genel |
kürsüde oturan |
pulpitical s.
|
|
113 |
Genel |
tam oturan |
straight-fitting s.
|
|
114 |
Genel |
deriye oturan |
skin-tight s.
|
|
115 |
Genel |
banliyöde oturan |
suburb s.
|
|
116 |
Genel |
varoş mahallede oturan |
suburb s.
|
|
117 |
Genel |
kenar mahallede oturan |
suburb s.
|
|
118 |
Genel |
banliyöde oturan |
suburbial s.
|
|
119 |
Genel |
varoş mahallede oturan |
suburbial s.
|
|
120 |
Genel |
kenar mahallede oturan |
suburbial s.
|
|
Phrasals |
|
121 |
Öbek Fiiller |
(komşuyu/yakında oturan birisini) eve davet etmek |
ask over f.
|
|
122 |
Öbek Fiiller |
(komşuyu/yakında oturan birisini) eve davet etmek |
ask someone over f.
|
|
Phrases |
|
123 |
İfadeler |
(bir süredir biriyle) birlikte oturan |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
|
Proverb |
|
124 |
Atasözü |
sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı |
people who live in glass houses shouldn't throw stones
|
|
125 |
Atasözü |
yerinde oturan tarih yazamaz |
footprints on the sands of time are not made by sitting down
|
|
126 |
Atasözü |
sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı |
those who live in glass houses shouldn't throw stones
|
|
Colloquial |
|
127 |
Konuşma Dili |
geceleri uyumayıp oturan kimse |
night bird i.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
boş oturan kadın |
a lady of leisure i.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
sandalyede oturan bir adam |
a man sitting on a chair i.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
gece/sabaha kadar oturan kimse |
all-nighter i.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
aşağı katta veya tarafta oturan birine uğramak/ziyarete gitmek |
pop down (for a visit) f.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
(kıyafet) vücuda kalıp gibi oturan |
spray-on s.
|
|
Idioms |
|
133 |
Deyim |
boş oturan adam/kadın |
man/woman/gentleman/lady of leisure i.
|
|
134 |
Deyim |
altın madeninin üzerinde oturan |
sitting on a gold mine s.
|
|
135 |
Deyim |
bir hazinenin üzerinde oturan |
sitting on a gold mine s.
|
|
Speaking |
|
136 |
Konuşma |
tek başına oturan |
sitting on his own expr.
|
|
Trade/Economic |
|
137 |
Ticaret/Ekonomi |
aynı şirkette/yerde çalışan ve yakın yerlerde oturan 4-5 kişinin bir hafta birinin bir hafta diğerinin arabasıyla işe gidip gelmesi |
car pool i.
|
|
138 |
Ticaret/Ekonomi |
kentte oturan |
urban s.
|
|
139 |
Ticaret/Ekonomi |
adresinde ikamet eden/oturan |
resides in ….address expr.
|
|
Law |
|
140 |
Hukuk |
başka bir ülkede oturan mal sahibi |
absentee i.
|
|
141 |
Hukuk |
bir yerde oturan kimse |
terre-tenant i.
|
|
142 |
Hukuk |
bir yerde oturan kimse |
tertenant i.
|
|
143 |
Hukuk |
bir yerde oturan kimse |
ter-tenant i.
|
|
144 |
Hukuk |
bir yerde oturan kimse |
terre-tenant i.
|
|
145 |
Hukuk |
calabasas kaliforniya'da oturan sekiz genç ve bir grup yetişkinden oluşan bir hırsız çetesi |
bling ring i.
|
|
146 |
Hukuk |
calabasas kaliforniya'da oturan sekiz genç ve bir grup yetişkinden oluşan bir hırsız çetesi |
hollywood hills burglar bunch i.
|
|
147 |
Hukuk |
calabasas kaliforniya'da oturan sekiz genç ve bir grup yetişkinden oluşan bir hırsız çetesi |
the burglar bunch i.
|
|
148 |
Hukuk |
calabasas kaliforniya'da oturan sekiz genç ve bir grup yetişkinden oluşan bir hırsız çetesi |
the hollywood hills burglars i.
|
|
149 |
Hukuk |
(ingiliz hukukunda) mahkemedeki bölmenin dışında oturan düşük rütbeli avukat heyeti |
utter bar i.
|
|
150 |
Hukuk |
(ev, arazi) oturan kimse |
occupier [uk] i.
|
|
151 |
Hukuk |
kendi mülkü olan arazide oturan kimse |
inholder i.
|
|
152 |
Hukuk |
mahkemenin kaza bölgesi dışında oturan |
non-resident s.
|
|
153 |
Hukuk |
mahkemenin kaza bölgesi dışında oturan |
nonresident s.
|
|
Politics |
|
154 |
Siyasal |
kasabada oturan |
burgher i.
|
|
155 |
Siyasal |
kasabada oturan |
borger i.
|
|
156 |
Siyasal |
kentte oturan mülteciler |
urban refugees i.
|
|
157 |
Siyasal |
taşrada oturan mülteciler |
rural refugees i.
|
|
Technical |
|
158 |
Teknik |
gözlüğün burun kemerine oturan kısmı |
nosepiece i.
|
|
159 |
Teknik |
kilitte yer alıp anahtarın gövdesine oturan pim |
pin i.
|
|
160 |
Teknik |
kendinden oturan |
self tapping s.
|
|
Computer |
|
161 |
Bilgisayar |
ekrandan 18 inç uzakta oturan kimse |
code 18 i.
|
|
Informatics |
|
162 |
Bilişim |
oturan sistemin toparlanması |
black start i.
|
|
Telecom |
|
163 |
Telekom |
kulak içine oturan bir çeşit kulaklık |
earbud i.
|
|
Mechanic |
|
164 |
Mekanik |
üzerindeki dişleri, karşılık gelen vida somununun veya dişi vidanın içindeki oluğa oturan vida |
male screw i.
|
|
Textile |
|
165 |
Tekstil |
boyun bölgesine sıkıca oturan, genellikle önden ikiye ayrılmış yuvarlak dik yaka |
nehru collar i.
|
|
166 |
Tekstil |
boyun bölgesine sıkıca oturan, genellikle önden ikiye ayrılmış yuvarlak dik yaka |
mandarin collar i.
|
|
167 |
Tekstil |
başa oturan örgü bere |
watch cap i.
|
|
168 |
Tekstil |
özellikle roman katolik ve ingiliz kilisesi rahiplerinin giydiği yakaya oturan, gömleğin önünü kaplayan kumaş parçası |
rabat i.
|
|
169 |
Tekstil |
yakaya oturan, gömleğin önünü kaplayan kumaş parçası |
rabat i.
|
|
170 |
Tekstil |
üste oturan tek parça kadın mayosu |
maillot i.
|
|
171 |
Tekstil |
üste oturan örgü gömlek |
maillot i.
|
|
172 |
Tekstil |
katlanır ve genişletilebilen cepleri olan, gömlek gibi vücuda oturan kemerli ceket |
safari jacket i.
|
|
173 |
Tekstil |
kadın giysisinin bele oturan kısmı |
midsection i.
|
|
174 |
Tekstil |
kıyafetin vücuda oturan ve toplanmış kısmı |
yoke i.
|
|
175 |
Tekstil |
eskiden kadın ve çocukların giydiği başa oturan keten bir başlık |
mutch [scotland] i.
|
|
176 |
Tekstil |
(belirtilen vücut bölümüne) tam oturan |
-hugging s.
|
|
177 |
Tekstil |
vücuda oturan |
figure-hugging s.
|
|
Woodworking |
|
178 |
Ağaç İşleri |
(marangozluk ve doğramacılıkta) hareketli iki parça arasında yer alıp oyuklu pervaza oturan çeyrek daire şeklindeki parçadan oluşan mafsal |
rule joint i.
|
|
Automotive |
|
179 |
Otomotiv |
janta konik oturan dolgu lastik |
conical base solid tire i.
|
|
180 |
Otomotiv |
janta düz oturan dolgu lastik |
cylindrical base solid tire i.
|
|
181 |
Otomotiv |
içinde oturan kişinin hareket ettirebileceği küçük tekerlekli bir araba |
manumotor i.
|
|
Marine |
|
182 |
Denizcilik |
karaya oturan gemiye bakmakla görevli memur |
receiver of wreck i.
|
|
183 |
Denizcilik |
yumuşak zemine oturan geniş tabanlı yapı |
structure with wide footing on soft ground i.
|
|
184 |
Denizcilik |
karaya oturan |
stranded s.
|
|
Gastronomy |
|
185 |
Mutfak |
süzgeç barda boston shaker’in üzerine tam oturan kenarı spiral telli süzgeç |
strainer i.
|
|
186 |
Mutfak |
mideye oturan |
rich s.
|
|
Tobacco |
|
187 |
Tütün |
yoksul kırsal bölgede oturan kimse |
tobacco-roader i.
|
|
188 |
Tütün |
yoksul kırsal bölgede oturan |
tobacco-roadish s.
|
|
Social Sciences |
|
189 |
Sosyal Bilimler |
winconsin'de oturan kimse |
wisconsinite i.
|
|
190 |
Sosyal Bilimler |
michigan'da oturan kimse |
wolverine i.
|
|
191 |
Sosyal Bilimler |
michigan'da oturan kimse |
michigander i.
|
|
Education |
|
192 |
Eğitim |
bir yerde oturan kimse |
resident i.
|
|
History |
|
193 |
Tarih |
14. yy'de fransa'da çıkarılan ve üzerinde tahtta oturan kral tasviri bulunan altın sikke |
chaise i.
|
|
194 |
Tarih |
malikanede oturan yetki sahibi kadın |
lady of the manor i.
|
|
195 |
Tarih |
tarih öncesi çağlarda göllerde kazıklar üzerine inşa edilmiş evlerde oturan kimse |
lake dweller i.
|
|
196 |
Tarih |
tarih öncesi çağlarda göllerde kazıklar üzerine inşa edilmiş evlerde oturan halk |
lake dwellers i.
|
|
197 |
Tarih |
tarih öncesi çağlarda göllerde kazıklar üzerine inşa edilmiş evlerde oturan kimse |
lake-dweller i.
|
|
Environment |
|
198 |
Çevre |
nehir kıyısında oturan |
riverine s.
|
|
Military |
|
199 |
Askeri |
gayri kanuni oturan |
illegal resident i.
|
|
Sport |
|
200 |
Spor |
spor müsabakasında muhabir ile oturan kimse |
spotter i.
|
|
201 |
Spor |
yedek kulübesinde oturan |
second-string s.
|
|
Theatre |
|
202 |
Tiyatro |
tiyatro galerisinde oturan kimse |
galleryite i.
|
|
203 |
Tiyatro |
tiyatro balkonunda oturan kimse |
god [uk] i.
|
|
204 |
Tiyatro |
tiyatro balkonunda oturan kadın |
goddess i.
|
|
205 |
Tiyatro |
(tiyatroda) sahne önünde oturan protokol üyeleri |
stalls [uk] i.
|
|
206 |
Tiyatro |
(tiyatroda) en ön koltukta oturan seyirciler |
stalls [uk] i.
|
|
Bookbindery |
|
207 |
Ciltçilik |
kitap kapağı üzerine katlanarak karşı kapaktaki bir yuvaya oturan kılıf biçimi |
tuck i.
|
|
208 |
Ciltçilik |
kitap kapağı üzerine katlanarak karşı kapaktaki bir yuvaya oturan kılıf biçimi |
tuck-in i.
|
|
Archaic |
|
209 |
Eski Kullanım |
kafaya sıkı oturan ağ benzeri kadın şapkası |
caul i.
|
|
210 |
Eski Kullanım |
başa sıkıca oturan başlık görünümlü peruk |
nightcap i.
|
|
211 |
Eski Kullanım |
başa sıkıca oturan başlık görünümlü peruk |
nightcap wig i.
|
|
212 |
Eski Kullanım |
oturan kimse |
wonner i.
|
|
213 |
Eski Kullanım |
oturan kimse |
lodger i.
|
|
214 |
Eski Kullanım |
su altında oturan |
hydraulical s.
|
|
Slang |
|
215 |
Argo |
(birleşik devletler'in batısında) miras kalmış evde oturan kimse |
sooner i.
|
|
Modern Slang |
|
216 |
Modern Argo |
hava araçlarının hareketi, inmesi, kalkması gibi operasyonlardan sorumlu kontrol kulesinde oturan ve hava trafiğini izleyen görevli |
air boss i.
|
|