Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Geçmiş
onunla
"onunla"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
onunla
wherewith
zf.
2
Genel
onunla
therewith
zf.
3
Genel
onunla
whereby
bağ.
4
Genel
onunla
wherewithal
bağ.
Speaking
5
Konuşma
onunla
with him
expr.
"onunla"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 175 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
kiraya verdiği gayrimenkulden uzakta yaşayıp onunla pek ilgilenmeme
absenteeism
i.
2
Genel
kiraya verdiği gayrimenkulden uzakta yaşayıp onunla pek ilgilenmeyen mülk sahibi
absentee landlord
i.
3
Genel
modern israil devletine ait veya onunla ilgili olan
israeli
i.
4
Genel
bir kredi kartıyla puan kazanma amaçlı kolayca paraya çevrilecek ürünler satın alıp borcunu onunla ödeme
manufactured spending
i.
5
Genel
insanlığın beyaz veya açık tenli kesimine ait, onunla ilgili olan
caucasian
s.
6
Genel
man adası'na ait veya onunla ilgili
manx
s.
7
Genel
güney yunanistan'daki antik korint kenti ve onunla ilgili olan
corinthian
s.
8
Genel
ilgili (onunla)
related
s.
9
Genel
museviliğe ait veya onunla ilgili olan
judaic
s.
10
Genel
bir veya daha fazla sömürgeye ait veya onunla ilgili olan
colonial
s.
11
Genel
kuzey afrika ve güney avrupa'nın paleolitik kültürüne ait olan veya onunla ilgili
capsien
s.
12
Genel
güney amerika'nın and dağları ve onunla ilgili olan
andean
s.
13
Genel
bir üretim birimine ya da toprağa bağlı olup onunla birlikte satılan köle
adscript
s.
14
Genel
napier/naper tarafından keşfedilen veya onunla ilgili
napierian
s.
15
Genel
onunla ilgili
her
s.
16
Genel
onunla bağlantılı
her
s.
17
Genel
onunla ilgisi olan
her
s.
18
Genel
onunla ilgili
hers [obsolete]
s.
19
Genel
onunla ilgili
his
s.
20
Genel
onunla alakalı
his
s.
21
Genel
onunla ilgili
thereby
zf.
22
Genel
onunla (eril)
him
zm.
Phrasals
23
Öbek Fiiller
bir kimseyi onunla beraber yürüyerek bir yere/bir kimsenin yanına götürmek
walk someone over to someone or something
f.
24
Öbek Fiiller
birine gülüp onunla dalga geçmek
laugh someone down
f.
25
Öbek Fiiller
bir şeyi benimseyip onunla ilerlemek
run with
f.
26
Öbek Fiiller
bir şeyi kabul edip/onaylayıp yoluna onunla devam etmek
run with
f.
27
Öbek Fiiller
bir şeyi seçip onunla ilerlemek
run with
f.
28
Öbek Fiiller
(birinin) ziyaretine gidip onunla vakit geçirmek
visit with (one)
f.
29
Öbek Fiiller
birinin ziyaretine gidip onunla vakit geçirmek
visit with someone
f.
30
Öbek Fiiller
(bir şeyi) kabul edip onunla yaşamaya devam etmek
live with (something)
f.
Colloquial
31
Konuşma Dili
film ve edebiyatta kendi içerisinde tam bir karakter olmak yerine erkek kahramanın kişisel gelişimine katkıda bulunan ve onunla aşk ilişkisi olan sevimli ve ilginç özgür ruhlu kadın karakter
mpdg (manic pixie dream girl)
i.
32
Konuşma Dili
bir şeyi benimseyip onunla ilerlemek
run with it
f.
33
Konuşma Dili
onunla ya da onsuz
(something) or no (something)
expr.
34
Konuşma Dili
gerçi onunla evlenmeye de niyetim yok elbette
not that i have any intention in marrying with her/him
expr.
35
Konuşma Dili
gidip onunla konuş
go talk to her
expr.
36
Konuşma Dili
onunla irtibata geç
contact with him
expr.
37
Konuşma Dili
onunla temasa geç
contact with him
expr.
Idioms
38
Deyim
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
butter (one's) bread on both sides
f.
39
Deyim
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
have (one's) bread buttered on both sides
f.
40
Deyim
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
have your bread buttered on both sides
f.
41
Deyim
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) çıkar sağlama peşinde koşmak
want (one's) bread buttered on both sides
f.
42
Deyim
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak
butter (one's) bread on both sides
f.
43
Deyim
birine kafayı takmak ve onunla uğraşmak
get a hard on for someone
f.
44
Deyim
bir şey ile yatıp onunla kalkmak
hot on something
f.
45
Deyim
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek
have the measure of someone
f.
46
Deyim
gizli bir şekilde birisine yaklaşmak/onunla arkadaşlık etmek
play footsie with someone
f.
47
Deyim
onunla bununla sürtmek
play the field
f.
48
Deyim
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek
get/have/take the measure of somebody
f.
49
Deyim
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek
get/have/take somebody's measure
f.
50
Deyim
(birine/bir şeye) kafayı takmak ve onunla uğraşmak
have a hard-on for (someone or something)
f.
51
Deyim
birine kafayı takmak ve onunla uğraşmak
have a hard-on for someone
f.
52
Deyim
(birini/bir şeyi) anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek
have the measure of (someone or something)
f.
53
Deyim
onunla da kalmayıp
all that and then some
expr.
54
Deyim
ama onunla yatmadım
but not in the biblical sense
expr.
55
Deyim
onunla işim olmaz
I wouldn't touch it with a ten-foot pole [cliché]
expr.
56
Deyim
onunla işi olmaz
wouldn't touch it with a bargepole [uk]
expr.
57
Deyim
onunla alakası olmaz
wouldn't touch it with a bargepole [uk]
expr.
58
Deyim
onunla işi olmaz
wouldn't touch it with a ten-foot pole
expr.
59
Deyim
onunla alakası olmaz
wouldn't touch it with a ten-foot pole
expr.
Speaking
60
Konuşma
anladığım kadarıyla son zamanlarda onunla çok sık görüşüyorsunuz
you've been seeing a lot of her lately
expr.
61
Konuşma
anladığım kadarıyla son zamanlarda onunla çok sık görüşüyorsunuz
you've been seeing a lot of him lately
expr.
62
Konuşma
bakıyorum hepiniz onunla tanışmışsınız
I see you've all met him
expr.
63
Konuşma
bırak onunla konuşayım
let me talk to him
expr.
64
Konuşma
belki de onunla konuşmalısın
maybe you should talk to him
expr.
65
Konuşma
dün gece onunla telefonda konuştum
I talked to him on the phone last night
expr.
66
Konuşma
onunla böyle konuşma
don't talk to her like that
expr.
67
Konuşma
onunla nerede tanıştın?
where did you meet him?
expr.
68
Konuşma
onunla aran nasıl?
how do you get along with him/her?
expr.
69
Konuşma
onunla git
go with him
expr.
70
Konuşma
onunla git
go with her
expr.
71
Konuşma
onunla gel
come with him
expr.
72
Konuşma
onunla gel
come with her
expr.
73
Konuşma
onunla dışarı çıkmamı istedi
she asked me to go out with her
expr.
74
Konuşma
onunla en son ne zaman konuştun?
when's the last time you talked to him?
expr.
75
Konuşma
onunla nerede tanıştın?
where did you meet her?
expr.
76
Konuşma
onunla işim olmaz
I wouldn't touch him with a barge pole
expr.
77
Konuşma
onunla ayrıldık
I broke up with him
expr.
78
Konuşma
onunla hiç konuşmamıştım
I've never talked to her
expr.
79
Konuşma
onunla nasıl tanıştın?
how'd you meet her?
expr.
80
Konuşma
onunla ne yapacağım seni hiç ilgilendirmez
what i do with him is none of your business
expr.
81
Konuşma
onunla aranızda bir şeyler mi var?
is there something between you and her?
expr.
82
Konuşma
onunla ilgili ne biliyorsun?
what do you know about her?
expr.
83
Konuşma
onunla aranızda bir şeyler mi var?
is there something between you and him?
expr.
84
Konuşma
onunla oynaşıyordu
he was messing with her
expr.
85
Konuşma
onunla tanıştın mı?
have you met him?
expr.
86
Konuşma
onunla konuştun mu?
did you talk to him?
expr.
87
Konuşma
onunla nasıl tanıştın?
how did you meet him/her?
expr.
88
Konuşma
onunla aranda bir şey mi var?
is there something between you and him?
expr.
89
Konuşma
neden onunla ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsun?
why do you want to know about her/him?
expr.
90
Konuşma
onunla ayrıldık
I broke up with her
expr.
91
Konuşma
onunla aranda bir şey mi var?
is there something going on between you and her?
expr.
92
Konuşma
onunla aranızda bir şey mi var?
is there something between you and her?
expr.
93
Konuşma
onunla tanışmalısın
you should meet him
expr.
94
Konuşma
onunla ilgili ne biliyorsun?
what do you know about him?
expr.
95
Konuşma
neden onunla evlenmeyi kabul ettin?
why did you agree to marry her?
expr.
96
Konuşma
onunla birkaç dakika yalnız kalmamın bir mahsuru var mı?
do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her?
expr.
97
Konuşma
onunla aran nasıl?
are you on good terms with him/her ?
expr.
98
Konuşma
onunla aran nasıl?
do you get along with him/her?
expr.
99
Konuşma
onunla nasıl gidiyor?
how are things with you and her?
expr.
100
Konuşma
ne yapıyorsun onunla?
what are you doing with that?
expr.
101
Konuşma
onunla konuştun mu?
did you speak to him?
expr.
102
Konuşma
onunla bir anlaşma yaptım
I made a deal with him
expr.
103
Konuşma
onunla aranda bir şey mi var?
is there something going on between you and him?
expr.
104
Konuşma
onunla ne alıp veremediğin var?
what is your beef with him/her?
expr.
105
Konuşma
onunla alakan yok senin
you are nothing like him
expr.
106
Konuşma
onunla tanıştın mı?
have you met her?
expr.
107
Konuşma
onunla yalnız konuşmak istiyorum
I want to talk to her alone
expr.
108
Konuşma
onunla konuştun mu?
did you talk to her?
expr.
109
Konuşma
onunla ilgileneceğiz
we'll take care of him
expr.
110
Konuşma
onunla aranda bir şey mi var?
is there something between you and her?
expr.
111
Konuşma
onunla birkaç iş yapmıştım
I did a few jobs with him
expr.
112
Konuşma
onunla nasıl tanıştın?
how'd you meet him?
expr.
113
Konuşma
onunla hiç konuşmamıştım
I've never talked to him
expr.
114
Konuşma
onunla arkadaşız
she and i are friends
expr.
115
Konuşma
onunla telefonda konuştum
I spoke to him on the phone
expr.
116
Konuşma
onunla işim daha bitmedi
I haven't finished with him yet
expr.
117
Konuşma
onunla konuştuğunu duydum
I heard you talking to him
expr.
118
Konuşma
onunla konuştun mu?
did you speak to her?
expr.
119
Konuşma
onunla işim olmaz
I have nothing to do with him
expr.
120
Konuşma
onunla ilgili her şeyden nefret ediyorum
I hate everything about him
expr.
121
Konuşma
onunla aranda bir şeyler mi var?
is there something going on between you and him?
expr.
122
Konuşma
onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum
I can't wait to meet him
expr.
123
Konuşma
onunla böyle konuşma
don't talk to him like that
expr.
124
Konuşma
onunla öyle konuşma
don't talk to her like that
expr.
125
Konuşma
onunla birkaç dakika yalnız kalmam mümkün mü?
do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her?
expr.
126
Konuşma
onunla aranızda bir şeyler mi var?
is there something going on between you and her?
expr.
127
Konuşma
onunla ilgili seni arayacağım/ararım sonra
let me get back to you on that
expr.
128
Konuşma
onunla aranda bir şeyler mi var?
is there something going on between you and her?
expr.
129
Konuşma
onunla aranda bir şeyler mi var?
is there something between you and him?
expr.
130
Konuşma
onunla sorununun ne olduğunu gerçekten anlamıyorum
I really don't get what your problem with her is
expr.
131
Konuşma
onunla ilgili seni arayacağım/ararım sonra
I'll get back to you on that
expr.
132
Konuşma
onunla bir alakası yoktur
that wouldn't have anything to do with it
expr.
133
Konuşma
onunla gurur duyuyor olmalısın
you must be proud of him
expr.
134
Konuşma
onunla aranızda bir şey mi var?
is there something between you and him?
expr.
135
Konuşma
onunla aranızda bir şey mi var?
is there something going on between you and him?
expr.
136
Konuşma
onunla okulda tanıştık
we met in school
expr.
137
Konuşma
onunla aranda bir şeyler mi var?
is there something between you and her?
expr.
138
Konuşma
onunla ilgilendiğiniz için teşekkür ederim
thank you for looking after her
expr.
139
Konuşma
onunla aranızda bir şey mi var?
is there something going on between you and her?
expr.
140
Konuşma
onunla dalga geçmeyin
don't make fun of him
expr.
141
Konuşma
onunla evlenmeyi neden kabul ettin?
why did you agree to marry him?
expr.
142
Konuşma
onunla yalnız konuşmak istiyorum
I want to talk to him alone
expr.
143
Konuşma
onunla bir türlü geçinemezsin
you never really hit it off
expr.
144
Konuşma
onunla herhangi bir şekilde bir bağlantın var mı?
do you have some sort of connection with him?
expr.
145
Konuşma
onunla vedalaşmak çok koydu
saying goodbye to her sucked
expr.
146
Konuşma
onunla işim olmaz
I wouldn't touch him with a ten-foot pole
expr.
147
Konuşma
onunla gurur duyuyor olmalısın
you must be proud of her
expr.
148
Konuşma
kimse futbol konusunda onunla ölçüşemez
no one rivals him in soccer
expr.
149
Konuşma
onunla aranızda bir şeyler mi var?
is there something going on between you and him?
expr.
150
Konuşma
onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum
I can't wait to meet her
expr.
151
Konuşma
son zamanlarda onunla çok sık görüşüyorsun
you've been seeing a lot of him lately
expr.
152
Konuşma
umarım beni onunla gördüğünde yanlış bir fikre kapılmamışsındır
I hope you didn't get the wrong idea about seeing me with him
expr.
153
Konuşma
(birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum
I'd like for you to meet her
expr.
154
Konuşma
(birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum
I'd like for you to meet him
expr.
155
Konuşma
(birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum
I'd like you to meet her
expr.
156
Konuşma
19 yıl önce onunla tanıştı
she met with him 19 years ago
expr.
157
Konuşma
(birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum
I'd like you to meet him
expr.
Technical
158
Teknik
iyodun veya onunla tepkimeye giren maddenin miktarının saptanması
iodometry
i.
159
Teknik
oşinografiye ait veya onunla ilişkili
oceanographic
s.
Medical
160
Medikal
hastalığa neden olan etkene benzer ancak onunla aynı olmayan bir etkenin kullanıldığı tedavi yöntemi
homoeotherapy
i.
Anatomy
161
Anatomi
sinir sisteminin, özellikle de beynin davranış ve öğrenme becerisi ile olan ilişkisine ait veya onunla ilgili olan
neurobehavioral
s.
Psychology
162
Psikoloji
istenmeyen hatıranın başta onunla ilişkilendirilen duygudan ayrıldığı savunma mekanizması
isolation
i.
Biology
163
Biyoloji
orijinal veya birincil tiple karşılaştırılıp onunla tanımlanan biyolojik bir örnek
homotype
i.
164
Biyoloji
(hücre) bir organ veya dokuda bulunduğu halde onunla sınırlı veya ona özgü olmayan
intersticial
s.
History
165
Tarih
eski yunanistan'ın geç tunç çağı medeniyetine ait veya onunla ilgili olan
mycenean
i.
166
Tarih
bir üretim birimine ya da toprağa bağlı olup onunla birlikte satılan köle
ascript [obsolete]
i.
Philosophy
167
Felsefe
empirik olarak elde edilen bilginin ötesinde olup onunla ilgili olduğu düşünülen kavramlar ve ilişkiler bilimi
metempiric
i.
Sport
168
Spor
(bilardoda) beyaz topun hedef topa temas ettikten sonra onunla yapışık gideceği şekilde yapılan vuruş
follow
i.
169
Spor
(bilardoda) beyaz topun hedef topa temas ettikten sonra onunla yapışık gideceği şekilde yapılan vuruş
follow shot
i.
Slang
170
Argo
uzun süredir peşinde koşulan kimseyi ayartıp onunla çıkmaya başlayan kimse
crap-weasel
i.
171
Argo
uzun süredir peşinde koşulan kimseyi ayartıp onunla çıkmaya başlayan kimse
crapweasel
i.
172
Argo
onunla bununla düşüp kalkmak
chippy around
f.
173
Argo
onunla bununla yatıp kalkmak
screw around
f.
174
Argo
birinin kafasını karıştırarak onunla eğlenmek veya uğraşmak
screw with one's head/mind
f.
175
Argo
onunla yatar mıydın?
would you fuck him?
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of onunla
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy