onunla - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

onunla



"onunla" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 5 sonuç

Türkçe İngilizce
General
onunla wherewith zf.
onunla therewith zf.
onunla whereby bağ.
onunla wherewithal bağ.
Speaking
onunla with him expr.

"onunla" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 175 sonuç

Türkçe İngilizce
General
kiraya verdiği gayrimenkulden uzakta yaşayıp onunla pek ilgilenmeme absenteeism i.
kiraya verdiği gayrimenkulden uzakta yaşayıp onunla pek ilgilenmeyen mülk sahibi absentee landlord i.
modern israil devletine ait veya onunla ilgili olan israeli i.
bir kredi kartıyla puan kazanma amaçlı kolayca paraya çevrilecek ürünler satın alıp borcunu onunla ödeme manufactured spending i.
insanlığın beyaz veya açık tenli kesimine ait, onunla ilgili olan caucasian s.
man adası'na ait veya onunla ilgili manx s.
güney yunanistan'daki antik korint kenti ve onunla ilgili olan corinthian s.
ilgili (onunla) related s.
museviliğe ait veya onunla ilgili olan judaic s.
bir veya daha fazla sömürgeye ait veya onunla ilgili olan colonial s.
kuzey afrika ve güney avrupa'nın paleolitik kültürüne ait olan veya onunla ilgili capsien s.
güney amerika'nın and dağları ve onunla ilgili olan andean s.
bir üretim birimine ya da toprağa bağlı olup onunla birlikte satılan köle adscript s.
napier/naper tarafından keşfedilen veya onunla ilgili napierian s.
onunla ilgili her s.
onunla bağlantılı her s.
onunla ilgisi olan her s.
onunla ilgili hers [obsolete] s.
onunla ilgili his s.
onunla alakalı his s.
onunla ilgili thereby zf.
onunla (eril) him zm.
Phrasals
bir kimseyi onunla beraber yürüyerek bir yere/bir kimsenin yanına götürmek walk someone over to someone or something f.
birine gülüp onunla dalga geçmek laugh someone down f.
bir şeyi benimseyip onunla ilerlemek run with f.
bir şeyi kabul edip/onaylayıp yoluna onunla devam etmek run with f.
bir şeyi seçip onunla ilerlemek run with f.
(birinin) ziyaretine gidip onunla vakit geçirmek visit with (one) f.
birinin ziyaretine gidip onunla vakit geçirmek visit with someone f.
(bir şeyi) kabul edip onunla yaşamaya devam etmek live with (something) f.
Colloquial
film ve edebiyatta kendi içerisinde tam bir karakter olmak yerine erkek kahramanın kişisel gelişimine katkıda bulunan ve onunla aşk ilişkisi olan sevimli ve ilginç özgür ruhlu kadın karakter mpdg (manic pixie dream girl) i.
bir şeyi benimseyip onunla ilerlemek run with it f.
onunla ya da onsuz (something) or no (something) expr.
gerçi onunla evlenmeye de niyetim yok elbette not that i have any intention in marrying with her/him expr.
gidip onunla konuş go talk to her expr.
onunla irtibata geç contact with him expr.
onunla temasa geç contact with him expr.
Idioms
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak butter (one's) bread on both sides f.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak have (one's) bread buttered on both sides f.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak have your bread buttered on both sides f.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) çıkar sağlama peşinde koşmak want (one's) bread buttered on both sides f.
bir taraftan (bir şeyden) diğer taraftan da (onunla çelişkili bir şeyden) para kazanmak/çıkar sağlamak butter (one's) bread on both sides f.
birine kafayı takmak ve onunla uğraşmak get a hard on for someone f.
bir şey ile yatıp onunla kalkmak hot on something f.
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek have the measure of someone f.
gizli bir şekilde birisine yaklaşmak/onunla arkadaşlık etmek play footsie with someone f.
onunla bununla sürtmek play the field f.
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek get/have/take the measure of somebody f.
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek get/have/take somebody's measure f.
(birine/bir şeye) kafayı takmak ve onunla uğraşmak have a hard-on for (someone or something) f.
birine kafayı takmak ve onunla uğraşmak have a hard-on for someone f.
(birini/bir şeyi) anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek have the measure of (someone or something) f.
onunla da kalmayıp all that and then some expr.
ama onunla yatmadım but not in the biblical sense expr.
onunla işim olmaz I wouldn't touch it with a ten-foot pole [cliché] expr.
onunla işi olmaz wouldn't touch it with a bargepole [uk] expr.
onunla alakası olmaz wouldn't touch it with a bargepole [uk] expr.
onunla işi olmaz wouldn't touch it with a ten-foot pole expr.
onunla alakası olmaz wouldn't touch it with a ten-foot pole expr.
Speaking
anladığım kadarıyla son zamanlarda onunla çok sık görüşüyorsunuz you've been seeing a lot of her lately expr.
anladığım kadarıyla son zamanlarda onunla çok sık görüşüyorsunuz you've been seeing a lot of him lately expr.
bakıyorum hepiniz onunla tanışmışsınız I see you've all met him expr.
bırak onunla konuşayım let me talk to him expr.
belki de onunla konuşmalısın maybe you should talk to him expr.
dün gece onunla telefonda konuştum I talked to him on the phone last night expr.
onunla böyle konuşma don't talk to her like that expr.
onunla nerede tanıştın? where did you meet him? expr.
onunla aran nasıl? how do you get along with him/her? expr.
onunla git go with him expr.
onunla git go with her expr.
onunla gel come with him expr.
onunla gel come with her expr.
onunla dışarı çıkmamı istedi she asked me to go out with her expr.
onunla en son ne zaman konuştun? when's the last time you talked to him? expr.
onunla nerede tanıştın? where did you meet her? expr.
onunla işim olmaz I wouldn't touch him with a barge pole expr.
onunla ayrıldık I broke up with him expr.
onunla hiç konuşmamıştım I've never talked to her expr.
onunla nasıl tanıştın? how'd you meet her? expr.
onunla ne yapacağım seni hiç ilgilendirmez what i do with him is none of your business expr.
onunla aranızda bir şeyler mi var? is there something between you and her? expr.
onunla ilgili ne biliyorsun? what do you know about her? expr.
onunla aranızda bir şeyler mi var? is there something between you and him? expr.
onunla oynaşıyordu he was messing with her expr.
onunla tanıştın mı? have you met him? expr.
onunla konuştun mu? did you talk to him? expr.
onunla nasıl tanıştın? how did you meet him/her? expr.
onunla aranda bir şey mi var? is there something between you and him? expr.
neden onunla ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsun? why do you want to know about her/him? expr.
onunla ayrıldık I broke up with her expr.
onunla aranda bir şey mi var? is there something going on between you and her? expr.
onunla aranızda bir şey mi var? is there something between you and her? expr.
onunla tanışmalısın you should meet him expr.
onunla ilgili ne biliyorsun? what do you know about him? expr.
neden onunla evlenmeyi kabul ettin? why did you agree to marry her? expr.
onunla birkaç dakika yalnız kalmamın bir mahsuru var mı? do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
onunla aran nasıl? are you on good terms with him/her ? expr.
onunla aran nasıl? do you get along with him/her? expr.
onunla nasıl gidiyor? how are things with you and her? expr.
ne yapıyorsun onunla? what are you doing with that? expr.
onunla konuştun mu? did you speak to him? expr.
onunla bir anlaşma yaptım I made a deal with him expr.
onunla aranda bir şey mi var? is there something going on between you and him? expr.
onunla ne alıp veremediğin var? what is your beef with him/her? expr.
onunla alakan yok senin you are nothing like him expr.
onunla tanıştın mı? have you met her? expr.
onunla yalnız konuşmak istiyorum I want to talk to her alone expr.
onunla konuştun mu? did you talk to her? expr.
onunla ilgileneceğiz we'll take care of him expr.
onunla aranda bir şey mi var? is there something between you and her? expr.
onunla birkaç iş yapmıştım I did a few jobs with him expr.
onunla nasıl tanıştın? how'd you meet him? expr.
onunla hiç konuşmamıştım I've never talked to him expr.
onunla arkadaşız she and i are friends expr.
onunla telefonda konuştum I spoke to him on the phone expr.
onunla işim daha bitmedi I haven't finished with him yet expr.
onunla konuştuğunu duydum I heard you talking to him expr.
onunla konuştun mu? did you speak to her? expr.
onunla işim olmaz I have nothing to do with him expr.
onunla ilgili her şeyden nefret ediyorum I hate everything about him expr.
onunla aranda bir şeyler mi var? is there something going on between you and him? expr.
onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum I can't wait to meet him expr.
onunla böyle konuşma don't talk to him like that expr.
onunla öyle konuşma don't talk to her like that expr.
onunla birkaç dakika yalnız kalmam mümkün mü? do you mind if I have a couple of minutes alone with him/her? expr.
onunla aranızda bir şeyler mi var? is there something going on between you and her? expr.
onunla ilgili seni arayacağım/ararım sonra let me get back to you on that expr.
onunla aranda bir şeyler mi var? is there something going on between you and her? expr.
onunla aranda bir şeyler mi var? is there something between you and him? expr.
onunla sorununun ne olduğunu gerçekten anlamıyorum I really don't get what your problem with her is expr.
onunla ilgili seni arayacağım/ararım sonra I'll get back to you on that expr.
onunla bir alakası yoktur that wouldn't have anything to do with it expr.
onunla gurur duyuyor olmalısın you must be proud of him expr.
onunla aranızda bir şey mi var? is there something between you and him? expr.
onunla aranızda bir şey mi var? is there something going on between you and him? expr.
onunla okulda tanıştık we met in school expr.
onunla aranda bir şeyler mi var? is there something between you and her? expr.
onunla ilgilendiğiniz için teşekkür ederim thank you for looking after her expr.
onunla aranızda bir şey mi var? is there something going on between you and her? expr.
onunla dalga geçmeyin don't make fun of him expr.
onunla evlenmeyi neden kabul ettin? why did you agree to marry him? expr.
onunla yalnız konuşmak istiyorum I want to talk to him alone expr.
onunla bir türlü geçinemezsin you never really hit it off expr.
onunla herhangi bir şekilde bir bağlantın var mı? do you have some sort of connection with him? expr.
onunla vedalaşmak çok koydu saying goodbye to her sucked expr.
onunla işim olmaz I wouldn't touch him with a ten-foot pole expr.
onunla gurur duyuyor olmalısın you must be proud of her expr.
kimse futbol konusunda onunla ölçüşemez no one rivals him in soccer expr.
onunla aranızda bir şeyler mi var? is there something going on between you and him? expr.
onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum I can't wait to meet her expr.
son zamanlarda onunla çok sık görüşüyorsun you've been seeing a lot of him lately expr.
umarım beni onunla gördüğünde yanlış bir fikre kapılmamışsındır I hope you didn't get the wrong idea about seeing me with him expr.
(birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum I'd like for you to meet her expr.
(birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum I'd like for you to meet him expr.
(birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum I'd like you to meet her expr.
19 yıl önce onunla tanıştı she met with him 19 years ago expr.
(birilerini tanıştırırken) onunla tanışmanı istiyorum I'd like you to meet him expr.
Technical
iyodun veya onunla tepkimeye giren maddenin miktarının saptanması iodometry i.
oşinografiye ait veya onunla ilişkili oceanographic s.
Medical
hastalığa neden olan etkene benzer ancak onunla aynı olmayan bir etkenin kullanıldığı tedavi yöntemi homoeotherapy i.
Anatomy
sinir sisteminin, özellikle de beynin davranış ve öğrenme becerisi ile olan ilişkisine ait veya onunla ilgili olan neurobehavioral s.
Psychology
istenmeyen hatıranın başta onunla ilişkilendirilen duygudan ayrıldığı savunma mekanizması isolation i.
Biology
orijinal veya birincil tiple karşılaştırılıp onunla tanımlanan biyolojik bir örnek homotype i.
(hücre) bir organ veya dokuda bulunduğu halde onunla sınırlı veya ona özgü olmayan intersticial s.
History
eski yunanistan'ın geç tunç çağı medeniyetine ait veya onunla ilgili olan mycenean i.
bir üretim birimine ya da toprağa bağlı olup onunla birlikte satılan köle ascript [obsolete] i.
Philosophy
empirik olarak elde edilen bilginin ötesinde olup onunla ilgili olduğu düşünülen kavramlar ve ilişkiler bilimi metempiric i.
Sport
(bilardoda) beyaz topun hedef topa temas ettikten sonra onunla yapışık gideceği şekilde yapılan vuruş follow i.
(bilardoda) beyaz topun hedef topa temas ettikten sonra onunla yapışık gideceği şekilde yapılan vuruş follow shot i.
Slang
uzun süredir peşinde koşulan kimseyi ayartıp onunla çıkmaya başlayan kimse crap-weasel i.
uzun süredir peşinde koşulan kimseyi ayartıp onunla çıkmaya başlayan kimse crapweasel i.
onunla bununla düşüp kalkmak chippy around f.
onunla bununla yatıp kalkmak screw around f.
birinin kafasını karıştırarak onunla eğlenmek veya uğraşmak screw with one's head/mind f.
onunla yatar mıydın? would you fuck him? expr.