one two

"one two" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 167 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	one-two i.	verkaç
2	Genel	two-for-one deal i.	bir alana bir bedava
3	Genel	one-two i.	bir araya gelince güçlü etki oluşturan ikili
4	Genel	one-two punch i.	belirli bir sonuç elde etmek için peş peşe yapılan iki hareket
5	Genel	kill two birds with one stone f.	iki işi birden görmek
6	Genel	raise two kids on one salary f.	bir maaşla iki çocuğa bakmak
7	Genel	raise two kids on one salary f.	bir maaşla iki çocuk büyütmek
8	Genel	raise two kids on one salary f.	tek maaşla iki çocuğa bakmak
9	Genel	one or two s.	birkaç
10	Genel	one or two s.	birkaç tane
11	Genel	one or two s.	bir iki tane
12	Genel	one or two s.	bir iki
13	Genel	one or two of s.	-in bir iki tanesi
14	Genel	one-two s.	verkaç yapan
15	Genel	one-two s.	verkaçı andıran
16	Genel	one-two s.	önemli ve temel bir şeyin veya kimsenin, peşinden gelen başka bir tanesiyle kombininden oluşan
17	Genel	one or two at a time zf.	birer ikişer
18	Genel	two in one zf.	ikisi bir arada
Phrasals
19	Öbek Fiiller	polarize (one group of people) into (two groups of people) f.	(bir grubu) kutuplaştırmak
20	Öbek Fiiller	polarize (one group of people) into (two groups of people) f.	(bir grubu) iki karşıt gruba bölmek
Phrases
21	İfadeler	one hour's sleep before midnight is worth two after expr.	gece yarısından önceki bir saatlik uyku sonrasındaki iki saate bedeldir
22	İfadeler	one hour's sleep before midnight is worth two after expr.	erken yatan sağlık bulur
23	İfadeler	one hour's sleep before midnight is worth two after expr.	uyku uykunun mayasıdır
24	İfadeler	friendship is one mind in two bodies expr.	dostluk aynı düşünceleri paylaşmaktır
25	İfadeler	two down one to go expr.	ikisi gitti, biri kaldı
26	İfadeler	you can't dance at two weddings (with one behind) expr.	iki cambaz bir ipte oynamaz
27	İfadeler	you can't dance at two weddings (with one behind) expr.	iki karpuz bir koltuğa sığmaz
Proverb
28	Atasözü	two heads are better than one	akıl akıldan üstündür
29	Atasözü	two heads are better than one	el elden üstündür
30	Atasözü	two heads are better than one	bir elin nesi var iki elin sesi var
31	Atasözü	If two ride on a horse one must ride behind	bir çöplükte iki horoz ötmez
32	Atasözü	if two ride on a horse, one must ride behind	bir koltukta iki karpuz taşınmaz
33	Atasözü	if two ride on a horse, one must ride behind	bir ipte iki cambaz oynamaz
34	Atasözü	one cannot be in two places at once	on tane elim yok. her yere aynı anda koşamam/yetişemem
35	Atasözü	two can dig a lot quicker than one.	İki kişi bir kişiden iyidir
36	Atasözü	two can dig a lot quicker than one.	iki kişi tek kişiden iyidir
37	Atasözü	one hour's sleep before midnight is worth two after	gece yarısından önceki bir saatlik uyku sonrasındaki iki saate bedeldir
38	Atasözü	one today is worth two tomorrows	şu an gelecekten daha değerlidir
39	Atasözü	one today is worth two tomorrows	geleceğin ne getireceği bilinmediği için şu anın değerini bilmek gerekir
40	Atasözü	one today is worth two tomorrows	yarın bir muammadır ama bugün bir armağan
41	Atasözü	one today is worth two tomorrows	bugünün işini yarına bırakma (?)
42	Atasözü	two heads are better than one	birlikten kuvvet doğar
43	Atasözü	if you chase two rabbits, you will not catch either one	iki karpuz bir koltuğa sığmaz
44	Atasözü	if you chase two rabbits, you will not catch either one	aynı anda iki şeyi birden yapmak için çabalarsan ikisinden de olursun
45	Atasözü	if you chase two rabbits, you will not catch either one	aynı anda iki tavşan kovalayan hiçbirini yakalayamaz
46	Atasözü	while two dogs are fighting for bone, a third one runs away with it	iki kişi bir şey için kavga ederken/çekişirken üçüncü kişi o şeyi alır gider
47	Atasözü	you can't sit in two chairs with one butt	aynı anda her yere yetişemezsin
48	Atasözü	you can't sit in two chairs with one butt	aynı anda bir çok işi yapamazsın
49	Atasözü	you can't sit in two chairs with one butt	iki şey aynı anda yapılamaz
50	Atasözü	you can't sit in two chairs with one butt	ikisinden birini seçmesi gerek
Colloquial
51	Konuşma Dili	two-and-one-half striper i.	deniz binbaşı
52	Konuşma Dili	one or two i.	bir iki tane
53	Konuşma Dili	one or two expr.	bir iki
54	Konuşma Dili	(as) easy as one-two-three expr.	aşırı kolay
55	Konuşma Dili	(as) easy as one-two-three expr.	çok basit
56	Konuşma Dili	two birds with one stone expr.	bir taşla iki kuş
57	Konuşma Dili	two for the price of one expr.	iki al bir öde
58	Konuşma Dili	buy two pay one expr.	iki al bir öde
Idioms
59	Deyim	easy as one-two-three i.	çocuk oyuncağı
60	Deyim	easy as one-two-three i.	çok kolay
61	Deyim	old one-two i.	arka arkaya iki darbe
62	Deyim	old one-two i.	arka arkaya iki yumruk
63	Deyim	a one-two punch i.	aynı anda veya arka arkaya meydana gelen iki olumsuz durum
64	Deyim	old one-two i.	bitirici (çift) vuruş
65	Deyim	one-two punch i.	boksta hızlıca arka arkaya atılan iki yumruk
66	Deyim	one-two punch i.	arka arkaya iki darbe
67	Deyim	one-two punch i.	birbirini takip eden aksilikler
68	Deyim	one-two punch i.	üst üste gelen aksilikler
69	Deyim	one-two punch i.	art arda gelen aksilikler
70	Deyim	one-two punch i.	olumsuz olaylar silsilesi
71	Deyim	the old one-two (punch) i.	bir sağ bir sol yumruk
72	Deyim	the old one-two (punch) i.	sağ-sol yumruk
73	Deyim	the old one-two (punch) i.	bir sağ bir sol vuruş
74	Deyim	the old one-two (punch) i.	birbirini tamamlayan ikili
75	Deyim	the old one-two (punch) i.	tokat gibi ikili
76	Deyim	the old one-two (punch) i.	yumruk gibi ikili
77	Deyim	the old one-two (punch) i.	zehir gibi ikili
78	Deyim	the old one-two (punch) i.	etkili çift
79	Deyim	the old one-two (punch) i.	bir elmanın iki yarısı
80	Deyim	be (as) easy as one-two-three f.	çocuk oyuncağı kadar kolay olmak
81	Deyim	be (as) easy as one-two-three f.	çok kolay olmak
82	Deyim	hit two birds with one stone f.	bir taşla iki kuş vurmak
83	Deyim	give somene the old one-two f.	arka arkaya bir iki yumruk atmak
84	Deyim	kill two birds with one stone f.	bir taşla iki kuş vurmak
85	Deyim	be (as) easy as one-two-three f.	çok basit olmak
86	Deyim	be (as) easy as one-two-three f.	tereyağından kıl çeker gibi yapmak
87	Deyim	be (as) easy as one-two-three f.	çok kolay olmak
88	Deyim	wear two hats (more than one hat) f.	iki (birden fazla) görev/rol üstlenmek
89	Deyim	wear two hats (more than one hat) f.	iki (birden fazla) işe birden koşmak
90	Deyim	wear two hats (more than one hat) f.	iki (birden fazla)iş birden yürütmek
91	Deyim	wear two hats (more than one hat) f.	iki (birden fazla) işe bölünmek
92	Deyim	hit two targets with one arrow f.	bir taşla iki kuş vurmak
93	Deyim	bring (one) down a peg (or two) f.	(birinin) ağzının payını vermek
94	Deyim	bring (one) down a peg (or two) f.	(birinin) burnunu sürtmek
95	Deyim	bring (one) down a peg (or two) f.	(birinin) fiyakasını bozmak
96	Deyim	bring (one) down a peg (or two) f.	(birinin) karizmasını çizmek
97	Deyim	bring (one) down a peg (or two) f.	(birini) rezil etmek
98	Deyim	bring (one) down a peg (or two) f.	(birinin) maskesini düşürmek
99	Deyim	have two strikes against (one) f.	üç hakkından ikisini kullanmış olmak
100	Deyim	knock (one) down a notch (or two) f.	(birinin) ağzının payını vermek
101	Deyim	knock (one) down a notch (or two) f.	(birinin) egosunu yerle bir etmek
102	Deyim	knock (one) down a notch (or two) f.	(birine) gününü göstermek
103	Deyim	knock (one) down a notch (or two) f.	(birini) rezil etmek
104	Deyim	knock (one) down a notch (or two) f.	(birini) yerin dibine sokmak
105	Deyim	knock (one) down a peg (or two) f.	(birinin) ağzının payını vermek
106	Deyim	knock (one) down a peg (or two) f.	(birinin) egosunu yerle bir etmek
107	Deyim	knock (one) down a peg (or two) f.	(birine) gününü göstermek
108	Deyim	knock (one) down a peg (or two) f.	(birini) rezil etmek
109	Deyim	knock (one) down a peg (or two) f.	(birini) yerin dibine sokmak
110	Deyim	knock (one) down a peg (or two) f.	(birine) dersini vermek
111	Deyim	(as) easy as one-two-three s.	tereyağından kıl çeker gibi
112	Deyim	easy as one-two-three s.	tereyağından kıl çeker gibi
113	Deyim	(as) easy as one-two-three s.	çocuk oyuncağı
114	Deyim	easy as one-two-three s.	çocuk oyuncağı
115	Deyim	(as) easy as one-two-three s.	çantada keklik
116	Deyim	easy as one-two-three s.	çantada keklik
117	Deyim	(as) easy as one-two-three s.	çok basit
118	Deyim	easy as one-two-three s.	çok basit
119	Deyim	(as) easy as one-two-three s.	çok kolay
120	Deyim	easy as one-two-three s.	çok kolay
121	Deyim	(as) easy as one-two-three s.	kolay iş
122	Deyim	easy as one-two-three s.	kolay iş
123	Deyim	(as) easy as one-two-three s.	çok kek
124	Deyim	easy as one-two-three s.	çok kek
125	Deyim	one step forward two steps back expr.	bir adım ileri iki adım geri
126	Deyim	one step forward, two steps back expr.	bir ileri iki geri
127	Deyim	one step forward two steps back expr.	daha iyi olması gerekirken daha da kötüye gitme
128	Deyim	(one) would (do something) for two pins expr.	(biri) elinde olsa hemen (bir şeyi yapacak)
129	Deyim	(one) would (do something) for two pins expr.	(biri) elinden gelse hemen (bir şeyi yapacak)
130	Deyim	(one) would (do something) for two pins expr.	(birine) kalsa hemen (bir şeyi yapacak)
131	Deyim	(one) would (do something) for two pins expr.	(biri) yüz bulsa hemen (bir şeyi) yapacak
132	Deyim	(one, two, three) strikes against (someone or something) expr.	(birinin/bir şeyin) başarısının önündeki (bir, iki, üç) faktör
133	Deyim	(one, two, three) strikes against (someone or something) expr.	(birinin/bir şeyin) başarısını engelleyen (bir, iki, üç) yönü
134	Deyim	(one, two, three) strikes against (someone or something) expr.	(biri/bir şey) oyundan atılmak/diskalifiye olmak için (üç hakkından birini, ikisini, üçünü de) kullanmış
135	Deyim	(one, two, three) strikes against (someone or something) expr.	(biri) başarısızlığına giden yolda (üç hakkından birini, ikisini, üçünü de) kullanmış
136	Deyim	(one, two, three) strikes against (someone or something) expr.	(biri/bir şey) üç hata hakkından (birini, ikisini, üçünü de) kullanmış
137	Deyim	(one, two, three) strikes against (someone or something) expr.	(birinin) son (bir, iki, üç) şansı
138	Deyim	between two stools, one falls to the ground [uk] expr.	iki cami arasında beynamaz
139	Deyim	between two stools, one falls to the ground [uk] expr.	iki karpuz bir koltukta taşınmaz
140	Deyim	between two stools, one falls to the ground [uk] expr.	iki iş aynı anda yapılmaz
141	Deyim	for two pins, (one) would (do something) [uk] expr.	elinde olsa (biri bir şey yapar)
142	Deyim	for two pins, (one) would (do something) [uk] expr.	elinden gelse (biri bir şey yapar)
143	Deyim	for two pins, (one) would (do something) [uk] expr.	fırsatını bulsa (biri bir şey yapar)
144	Deyim	one step forward and two steps back expr.	bir ileri iki geri
145	Deyim	one step forward and two steps back expr.	bir adım ileri, iki adım geri
146	Deyim	one step forward, two back expr.	bir ileri iki geri
147	Deyim	one step forward, two back expr.	bir adım ileri, iki geri
148	Deyim	six of one and half a dozen of the other six and two threes expr.	iki ucu boklu değnek
149	Deyim	six of one and half a dozen of the other six and two threes expr.	tüm seçeneklerin eşit olduğu durum
Speaking
150	Konuşma	one step forward, two steps back expr.	bir adım ileri, iki adım geri
151	Konuşma	there are two cats and one dog in the garden expr.	bahçede iki kedi ve bir köpek var
152	Konuşma	there are two cats and one dog in the garden expr.	bahçede iki kedi ve bir köpek bulunuyor
Trade/Economic
153	Ticaret/Ekonomi	two for the price of one expr.	bir alana bir bedava
Mechanic
154	Mekanik	two-to-one s.	hızı ikiye bir oranında düşüren veya artıran bir dişliye ait
155	Mekanik	two-to-one s.	hızı ikiye bir oranında düşüren veya artıran bir dişliyle ilgili
Medical
156	Medikal	one or two units of blood i.	bir veya iki ünite kan
157	Medikal	two and one-lung ventilation i.	çift ve tek akciğer ventilasyonu
Statistics
158	İstatistik	one way and two way analysis of variance i.	tek yönlü ve çift yönlü varyans analizi
Sport
159	Spor	one-two i.	(eskrimde) geri çekilme numarası yapıp rakibi dürtme şeklinde yapılan bir saldırı
Basketball
160	Basketbol	one-two-two zone i.	1-2-2 alan savunması
161	Basketbol	two-one-two i.	2-1-2 alan savunması
162	Basketbol	two-two-one i.	2-2-1 alan savunması
Football
163	Futbol	a one-two i.	duvar pası
164	Futbol	a one-two i.	verkaç
Boxing
165	Boks	one-two i.	kroşeden evvel öndeki elle yapılan ani ve direkt vuruş
166	Boks	one-two i.	hızlıca arka arkaya atılan iki yumruk
167	Boks	one-two punch i.	çift yumruk