|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
nasıl olsa |
anyhow zf.
|
|
Anyhow it will be a good idea to hurry up.
Nasıl olsa acele etmek iyi bir fikir olacak.
More Sentences
|
2 |
Genel |
nasıl olursa |
somehow zf.
|
|
Somehow I slept all day today.
Nasıl olduysa bugün bütün gün uyudum.
More Sentences
|
3 |
Genel |
nasıl olsa |
anyway zf.
|
|
Since you're going to Tom's house anyway, could you give this to Tom?
Nasıl olsa Tom'un evine gideceğinize göre, bunu Tom'a verebilir misiniz?
More Sentences
|
4 |
Genel |
Nasıl olduysa |
however zf.
|
|
However, did you finish this painting so soon?
Nasıl olduysa, bu resmi bu kadar çabuk mu bitirdiniz yani?
More Sentences
|
5 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
irregardless zf.
|
|
Irregardless of the weather, we will have our picnic tomorrow.
Hava nasıl olursa olsun biz yarın pikniğimizi yapacağız.
More Sentences
|
6 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
however bağ.
|
|
However that may be, I am wrong.
Nasıl olursa olsun, ben hatalıyım.
More Sentences
|
|
7 |
Genel |
nasıl ki |
just as bağ.
|
|
Just as new parents in other types of work are entitled to leave, so too should Members of the European Parliament be.
Nasıl ki diğer çalışma türlerinde yeni ebeveynlerin izin hakkı olduğu gibi, Avrupa Parlamentosu Üyelerinin de olmalıdır.
More Sentences
|
8 |
Genel |
işte böyle (bir şeyin nasıl olacağını gösterirken) |
like so ünl.
|
|
Drop that space gun or I'll shoot, like so.
At uzay tabancasını yoksa seni vururum, işte böyle.
More Sentences
|
Phrases |
|
9 |
İfadeler |
nasıl isterseniz |
(just) as you wish [uk] expr.
|
|
You can go or stay, as you wish.
Gidebilirsin ya da kalabilirsin, nasıl istersen.
More Sentences
|
Colloquial |
|
10 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how are things (with you)? expr.
|
|
How are things going with Tom?
Tom'la işler nasıl gidiyor?
More Sentences
|
11 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how's it going exclam.
|
|
How's it going with your boyfriend?
Erkek arkadaşınla aranız nasıl gidiyor?
More Sentences
|
12 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how's life (treating you)? exclam.
|
|
How's life going?
Hayat nasıl gidiyor?
More Sentences
|
Speaking |
|
13 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how's the family? expr.
|
|
How's the family?
Ailen nasıl?
More Sentences
|
14 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how's your family? expr.
|
|
How's your family?
Ailen nasıl?
More Sentences
|
15 |
Konuşma |
annen nasıl? |
how's your mother? expr.
|
|
How's your mother?
Annen nasıl?
More Sentences
|
Common Usage |
|
16 |
Yaygın Kullanım |
nasıl? |
how? zf.
|
|
General |
|
17 |
Genel |
-in nasıl olduğunu |
of how i.
|
|
18 |
Genel |
nasıl davranacağı kestirilemeyen kimse |
unknown quantity i.
|
|
19 |
Genel |
kişinin durumları nasıl yorumladığını veya karşılık verdiğini belirleyen karakteristik zihinsel tutum |
mentality i.
|
|
20 |
Genel |
başka kuralların nasıl kullanılması gerektiğini açıklayan bir kural |
metarule i.
|
|
21 |
Genel |
metni yazarlarının nasıl yorumlanmasını amaçladıklarını ortaya çıkararak o yönde yorumlayan kimse |
originalist i.
|
|
22 |
Genel |
nasıl geçtiğini anlamamak |
beguile f.
|
|
23 |
Genel |
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek |
set someone right about f.
|
|
24 |
Genel |
yanılmış olan birine bir şeyin gerçekten nasıl olduğunu söylemek |
put someone right about f.
|
|
25 |
Genel |
nasıl cevap vermesi gerektiğini önceden söylemek (birine) |
prime f.
|
|
26 |
Genel |
birine bir şeyin nasıl yapıldığını göstermek |
show someone the way to do something f.
|
|
|
27 |
Genel |
bir şeyin nasıl yapılacağını öğrenmek |
learn how to do something f.
|
|
28 |
Genel |
şeklinin nasıl olacağını önceden belirlemek |
preform f.
|
|
29 |
Genel |
-in nasıl bir biri olduğunu anlamak |
size up f.
|
|
30 |
Genel |
-in nasıl bir şey olduğunu anlamak |
size up f.
|
|
31 |
Genel |
nasıl yapıldığını öğrenmek |
get the hang of f.
|
|
32 |
Genel |
nasıl yapılacağını öğrenmek |
get the hang of f.
|
|
33 |
Genel |
vaktin nasıl geçtiğini anlayamamak |
not realize how time flew f.
|
|
34 |
Genel |
vaktin nasıl geçtiğini anlayamamak |
not realize how time passed f.
|
|
35 |
Genel |
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak |
lose track of time f.
|
|
36 |
Genel |
nasıl eğleneceğini bilmek |
know how to enjoy himself/herself f.
|
|
37 |
Genel |
akciğerlerin nasıl çalıştığı hakkında bir proje hazırlamak |
do a project on how the lung works f.
|
|
38 |
Genel |
nasıl tepki vereceğini bilmek |
know how to respond f.
|
|
39 |
Genel |
televizyonun nasıl çektiğine bakmak |
look at the tv reception f.
|
|
40 |
Genel |
televizyonun nasıl çektiğine bakmak |
look at the television reception f.
|
|
41 |
Genel |
nasıl tepki vereceğini bilmek |
know how someone would react f.
|
|
42 |
Genel |
neden ve nasıl olduğunu merak etmek |
wonder why and how f.
|
|
43 |
Genel |
nasıl isterseniz |
at your discretion s.
|
|
44 |
Genel |
hem de nasıl |
wicked s.
|
|
45 |
Genel |
nasıl işlediklerini anlatmadan bir çözüm elde etmek için kademeli prosedürler kullanan |
cookbook s.
|
|
46 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
any old how zf.
|
|
47 |
Genel |
nasıl isterseniz |
within your discretion zf.
|
|
48 |
Genel |
nasıl öyle |
as so zf.
|
|
49 |
Genel |
nasıl olmuşsa |
somehow zf.
|
|
50 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
in any case zf.
|
|
51 |
Genel |
nasıl olsa |
somehow or other zf.
|
|
52 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
regardless of how zf.
|
|
53 |
Genel |
her nasıl olsa |
somehow or other zf.
|
|
54 |
Genel |
her nasıl olursa olsun |
somehow or other zf.
|
|
55 |
Genel |
nasıl? |
how? zf.
|
|
56 |
Genel |
her nasıl olursa olsun |
no matter how zf.
|
|
57 |
Genel |
nasıl olsa |
sooner or later zf.
|
|
58 |
Genel |
nasıl olduğuna bakmayarak |
regardless how zf.
|
|
59 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
in any way soever zf.
|
|
60 |
Genel |
nasıl olsa |
somehow zf.
|
|
61 |
Genel |
nasıl yani |
how zf.
|
|
62 |
Genel |
nasıl isterse |
at one's own sweet will zf.
|
|
63 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
algate zf.
|
|
64 |
Genel |
nasıl olursa olsun |
algates zf.
|
|
65 |
Genel |
allah bilir nasıl |
god knows how zf.
|
|
66 |
Genel |
nasıl oldu bilmem |
god knows how zf.
|
|
|
67 |
Genel |
nasıl olursa |
somegate [scotland] zf.
|
|
68 |
Genel |
nasıl da |
how zf.
|
|
69 |
Genel |
nasıl olduğuna bakmayarak |
regardless of how ed.
|
|
70 |
Genel |
nasıl ... öyle ... |
as ... so ... bağ.
|
|
71 |
Genel |
her nasıl |
however bağ.
|
|
72 |
Genel |
hem de nasıl! |
rather! ünl.
|
|
73 |
Genel |
nasıl yani |
but ünl.
|
|
Phrasals |
|
74 |
Öbek Fiiller |
nasıl biri olduğunu kestirmek |
size up f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
davranışlarıyla/yaptıklarıyla nasıl erdemli/bilge bir insan olunacağını göstermek |
exemplify (something) by (something) f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
davranışlarıyla/yaptıklarıyla nasıl erdemli/bilge bir insan olunacağını göstermek |
exemplify something by something f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
zamanın nasıl geçtiğini fark etmemek |
slide by f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak |
zip by f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
birine bir şey(in nasıl çalıştığını) göstermek |
demonstrate something to someone f.
|
|
80 |
Öbek Fiiller |
nasıl çalıştığını/çalışıp çalışmadığını test etmek |
test out f.
|
|
81 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak |
check in on (someone or something) f.
|
|
82 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak |
check in on (someone or something) f.
|
|
83 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak |
check on (someone or something) f.
|
|
84 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak |
check on (someone or something) f.
|
|
85 |
Öbek Fiiller |
(birinin/bir şeyin) nasıl olduğuna bakmak |
check up on (someone or something) f.
|
|
86 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye) uğrayıp nasıl olduğuna/iyi mi diye bakmak |
check up on (someone or something) f.
|
|
87 |
Öbek Fiiller |
nasıl çalıştığı anlaşılamayan aletle bir şeyler yapmak |
muck about f.
|
|
88 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyin) nasıl çalıştığını göstermek |
demonstrate (something) to (one) f.
|
|
89 |
Öbek Fiiller |
(birine bir şeyin) nasıl yapıldığını göstermek |
demonstrate (something) to (one) f.
|
|
90 |
Öbek Fiiller |
(birinin) nasıl olduğunu sormak |
enquire after (one) f.
|
|
91 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin nasıl olduğunu, başarıldığını) araştırmak |
game out f.
|
|
92 |
Öbek Fiiller |
(bir şeyin nasıl olduğuyla ilgili senaryoları, olasılıkları, stratejileri) incelemek/araştırmak |
game out f.
|
|
Phrases |
|
93 |
İfadeler |
zaman nasıl geçti/zamanın nasıl geçtiğini anlamadan/fark etmeden |
before you know where you are zf.
|
|
94 |
İfadeler |
zaman nasıl geçti/zamanın nasıl geçtiğini anlamadan/fark etmeden |
before you know it zf.
|
|
95 |
İfadeler |
dağ başı mı burası nasıl konuşuyorsun/ne yapıyorsun öyle |
there ought to be a law! (tobal) expr.
|
|
96 |
İfadeler |
ne biçim/nasıl bir dünyada yaşıyoruz |
what a time to be alive expr.
|
|
97 |
İfadeler |
başına bir şey geldiğinde ne yapılacak (sorun nasıl çözülecek anlamında) |
what will become of (someone or something) expr.
|
|
98 |
İfadeler |
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlanacak |
what will become of (someone or something) expr.
|
|
99 |
İfadeler |
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlandı |
what has become of (someone or something)? expr.
|
|
100 |
İfadeler |
(biri veya bir şey) nasıl sonuçlandı |
what became of (someone or something)? expr.
|
|
101 |
İfadeler |
(belli bir iş) çocukları nasıl etkileyeceğini düşün |
think of the children expr.
|
|
102 |
İfadeler |
önemli olan kendini nasıl gördüğündür |
what matters most is how you see yourself expr.
|
|
103 |
İfadeler |
nasıl öyle |
as therefore expr.
|
|
104 |
İfadeler |
nasıl olur da |
It beggars the imagination expr.
|
|
105 |
İfadeler |
sana nasıl davranılmasını istiyorsan diğerlerine öyle davran |
treat others as you would have them treat you expr.
|
|
106 |
İfadeler |
sana nasıl davranmalarını istiyorsan diğerlerine öyle davran |
treat others as you would have them treat you expr.
|
|
107 |
İfadeler |
(içki vb) sen nasıl hazırlarsan (öyle olsun) |
as it comes expr.
|
|
108 |
İfadeler |
nasıl olursa olsun olduğu gibi kabul et |
good, bad, or indifferent expr.
|
|
109 |
İfadeler |
siz nasıl isterseniz |
(just) as you wish [uk] expr.
|
|
110 |
İfadeler |
siz nasıl arzu ederseniz |
(just) as you wish [uk] expr.
|
|
Proverb |
|
111 |
Atasözü |
bir şeyin yapmaya değer olup olmadığı ona nasıl baktığına bağlıdır |
whether a thing is worth doing or not really depends on how you look at it
|
|
112 |
Atasözü |
nasıl başlarsan öyle gider |
a good beginning makes a good ending
|
|
113 |
Atasözü |
dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok |
one half of the world does not know how the other half lives
|
|
Colloquial |
|
114 |
Konuşma Dili |
5n soruları (ne, nerede, ne zaman, nasıl, kim) |
the w5 questions i.
|
|
115 |
Konuşma Dili |
işin nasıl yapılacağını bilmek |
handle the jandal f.
|
|
116 |
Konuşma Dili |
nasıl çalıştığını bilmek/anlamak |
know (one's) way around f.
|
|
117 |
Konuşma Dili |
insanlarla/durumlarla nasıl başa çıkacağını bilmek |
know one's way around f.
|
|
118 |
Konuşma Dili |
insanları/durumları nasıl idare edeceğini bilmek |
know one's way around f.
|
|
119 |
Konuşma Dili |
insanlarla/durumlarla nasıl başa çıkacağını bilmek |
know one's way about f.
|
|
120 |
Konuşma Dili |
insanları/durumları nasıl idare edeceğini bilmek |
know one's way about f.
|
|
121 |
Konuşma Dili |
nasıl bir şey kaçırdığını bilmemek |
not know what (one is) missing f.
|
|
122 |
Konuşma Dili |
nasıl oyalanacağını bilmemek |
not know what to do with (oneself) f.
|
|
123 |
Konuşma Dili |
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak |
not know what to do with (oneself) f.
|
|
124 |
Konuşma Dili |
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek |
not know what to do with (oneself) f.
|
|
125 |
Konuşma Dili |
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek |
not know what to do with (oneself) f.
|
|
126 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
get your (own) way f.
|
|
127 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
have your (own) way f.
|
|
128 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
have it (all) your (own) way f.
|
|
129 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
have things (all) your (own) way f.
|
|
130 |
Konuşma Dili |
nasıl bilirse öyle yapmak |
have everything (all) your (own) way f.
|
|
131 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
in (the) blazes? ünl.
|
|
132 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
in (the) blazes? ünl.
|
|
133 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
in blue blazes? ünl.
|
|
134 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
in blue blazes? ünl.
|
|
135 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
the blazes ünl.
|
|
136 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
the blazes ünl.
|
|
137 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
what/where/who the ˈblazes...? ünl.
|
|
138 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
what/where/who the ˈblazes...? ünl.
|
|
139 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
what the (blue) blazes ünl.
|
|
140 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
what the (blue) blazes ünl.
|
|
141 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
in blue blazes? expr.
|
|
142 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
in blue blazes? expr.
|
|
143 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
what the (blue) blazes expr.
|
|
144 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da |
what the (blue) blazes expr.
|
|
145 |
Konuşma Dili |
nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir? |
how (something) can you be? expr.
|
|
146 |
Konuşma Dili |
nasıl bu kadar (bir şey) olunur/olunabilir anlamıyorum! |
how (something) can you be? expr.
|
|
147 |
Konuşma Dili |
nasıl yani |
give me a break expr.
|
|
148 |
Konuşma Dili |
çay nasıl demlenir? |
how to brew tea? expr.
|
|
149 |
Konuşma Dili |
gençler büyüklerinin yanında nasıl davranacaklarını/davranmaları gerektiğini bilmeliler |
teenagers should know how to behave around adults expr.
|
|
150 |
Konuşma Dili |
iyidir nasıl olsun işte yuvarlanıp gidiyoruz |
not so bad just surviving expr.
|
|
151 |
Konuşma Dili |
nasıl kullanılırsa kullanılsın |
regardless of how it is used expr.
|
|
152 |
Konuşma Dili |
nasıl bakarsan bak |
in all aspects expr.
|
|
153 |
Konuşma Dili |
nasıl bakarsan bak |
whichever way you look at it expr.
|
|
154 |
Konuşma Dili |
nasıl desem |
for lack of a better word expr.
|
|
155 |
Konuşma Dili |
nasıl bakarsan bak |
in any case expr.
|
|
156 |
Konuşma Dili |
nasıl olduysa kendimi burada buldum |
somehow I ended up here expr.
|
|
157 |
Konuşma Dili |
neresinden/nasıl bakarsan bak |
by any stretch of the imagination expr.
|
|
158 |
Konuşma Dili |
zaman nasıl geçmiş anlamamışım (geç oldu) |
time's kind of escaped me expr.
|
|
159 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da |
in creation? expr.
|
|
160 |
Konuşma Dili |
izle bak nasıl yapacağım |
watch my dust expr.
|
|
161 |
Konuşma Dili |
izle bak nasıl yapacağım |
watch my smoke expr.
|
|
162 |
Konuşma Dili |
nasıl olur! |
on earth expr.
|
|
163 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da… |
in creation expr.
|
|
164 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da… |
in creation expr.
|
|
165 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da… |
in the world expr.
|
|
166 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da… |
in the world expr.
|
|
167 |
Konuşma Dili |
nasıl espri ama? |
see what I did there? expr.
|
|
168 |
Konuşma Dili |
cinsel hayatın nasıl? |
getting any? expr.
|
|
169 |
Konuşma Dili |
size başka nasıl yardımcı olabilirim? |
anything else can I do for you? expr.
|
|
170 |
Konuşma Dili |
nasıl yani |
gmab (give me a break) expr.
|
|
171 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
you guys bitchin’? expr.
|
|
172 |
Konuşma Dili |
(birinin) bir konuda nasıl/ne düşündüğü |
where (one) is at expr.
|
|
173 |
Konuşma Dili |
(biri) buna nasıl cüret ediyor? |
where does (one) get the nerve? expr.
|
|
174 |
Konuşma Dili |
(biri) nasıl bu kadar arsız olabiliyor? |
where does (one) get the nerve? expr.
|
|
175 |
Konuşma Dili |
(birinin) bir konuda nasıl/ne düşündüğü |
where (one's) head is at expr.
|
|
176 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how are you going? [australia] expr.
|
|
177 |
Konuşma Dili |
nasıl yaparsın |
how could you expr.
|
|
178 |
Konuşma Dili |
nasıl yapabildin |
how could you expr.
|
|
179 |
Konuşma Dili |
(bunu) nasıl yaparsın? |
how could you (do something)? expr.
|
|
180 |
Konuşma Dili |
(böyle bir şeyi) nasıl yapabildin? |
how could you (do something)? expr.
|
|
181 |
Konuşma Dili |
(böyle bir şeyi) nasıl yapabildin? |
how could you (do something)? expr.
|
|
182 |
Konuşma Dili |
nasıl yaparsın! |
how can/could you! expr.
|
|
183 |
Konuşma Dili |
nasıl yapabildin! |
how can/could you! expr.
|
|
184 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
what's poppin' expr.
|
|
185 |
Konuşma Dili |
nasıl bakarsan bak |
whichever way you slice it expr.
|
|
186 |
Konuşma Dili |
nasıl yani |
kiss mi neck back expr.
|
|
187 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) nasıl davranacağını önceden tahmin etmek zor |
you never know with (someone or something) expr.
|
|
188 |
Konuşma Dili |
(birinin/bir şeyin) ne yapacağı/nasıl davranacağı belli olmaz |
you never know with (someone or something) expr.
|
|
189 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor canım? |
alright me luvver [bristol-uk] expr.
|
|
190 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor canım? |
alright my luvver [bristol-uk] expr.
|
|
191 |
Konuşma Dili |
(birisinin) tuzu kuru nasıl olsa |
it's all right for some expr.
|
|
192 |
Konuşma Dili |
bu nasıl soru |
the answer's a lemon [old-fashioned] [uk] expr.
|
|
193 |
Konuşma Dili |
nasıl olursa |
any way expr.
|
|
194 |
Konuşma Dili |
sen nasıl istersen |
anything you say expr.
|
|
195 |
Konuşma Dili |
(biri) nasıl isterse |
as (one) pleases expr.
|
|
196 |
Konuşma Dili |
(birinin) canı nasıl isterse |
as (one) pleases expr.
|
|
197 |
Konuşma Dili |
(birine) nasıl uygunsa |
as (one) pleases expr.
|
|
198 |
Konuşma Dili |
nasıl olursa |
as it comes [uk/australia] expr.
|
|
199 |
Konuşma Dili |
nasıl olduğu önemli olmayan |
as it comes [uk/australia] expr.
|
|
200 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
been keeping busy? expr.
|
|
201 |
Konuşma Dili |
sıcaklarla aran nasıl? |
been keeping cool? expr.
|
|
202 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
been keeping out of trouble? expr.
|
|
203 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
been okay? expr.
|
|
204 |
Konuşma Dili |
sen nasıl arkadaşsın? |
call yourself a friend? expr.
|
|
205 |
Konuşma Dili |
(nasıl, ne) diye düşünmek bile beni ürkütüyor |
I dread to think (how, what) expr.
|
|
206 |
Konuşma Dili |
(nasıl olduğunu, ne olduğunu) düşünmek bile istemiyorum |
I dread to think (how, what) expr.
|
|
207 |
Konuşma Dili |
(nasıl olduğunu, ne olduğunu ) düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor |
I dread to think (how, what) expr.
|
|
208 |
Konuşma Dili |
(nasıl, ne) diye düşünmek bile beni ürkütüyor |
I shudder to think (how, what) expr.
|
|
209 |
Konuşma Dili |
(nasıl olduğunu, ne olduğunu) düşünmek bile istemiyorum |
I shudder to think (how, what) expr.
|
|
210 |
Konuşma Dili |
(nasıl olduğunu, ne olduğunu ) düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor |
I shudder to think (how, what) expr.
|
|
211 |
Konuşma Dili |
nasıl espri/şaka ama? |
dyswidt? (do you see what I did there?) expr.
|
|
212 |
Konuşma Dili |
havalar nasıl? |
how about this weather? expr.
|
|
213 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how goes it (with you)? expr.
|
|
214 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how is making out? expr.
|
|
215 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da … |
how on earth expr.
|
|
216 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da … |
how on earth expr.
|
|
217 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da … |
what on earth expr.
|
|
218 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da … |
what on earth expr.
|
|
219 |
Konuşma Dili |
nasıl oluyor da … |
why on earth expr.
|
|
220 |
Konuşma Dili |
nasıl olur da … |
why on earth expr.
|
|
221 |
Konuşma Dili |
orada/yukarıda havalar nasıl? |
how's the weather up there? [cliché] expr.
|
|
222 |
Konuşma Dili |
google'da nasıl arama yapılacağını gösteren videonun linki |
lmgtfy (let me google that for you) expr.
|
|
223 |
Konuşma Dili |
her nasıl olsa |
somehow or another expr.
|
|
224 |
Konuşma Dili |
her nasıl olsa |
somehow or other expr.
|
|
225 |
Konuşma Dili |
nasıl baktığına bağlı |
that (all) depends expr.
|
|
226 |
Konuşma Dili |
sence nasıl? |
wdyt (what do you think) expr.
|
|
227 |
Konuşma Dili |
sana/size nasıl yardımcı olabilirim? |
what can I do you for? expr.
|
|
228 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) nasıl buldun? |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
|
229 |
Konuşma Dili |
(birini/bir şeyi) nasıl değerlendiriyorsun? |
what do you make of (someone or something)? expr.
|
|
230 |
Konuşma Dili |
nasıl anladın ya? |
what was your first clue? expr.
|
|
231 |
Konuşma Dili |
canı nasıl isterse |
whatever turns (one) on expr.
|
|
232 |
Konuşma Dili |
işine nasıl gelirse |
whatever turns (one) on expr.
|
|
233 |
Konuşma Dili |
nasıl isterse |
whatever turns (one) on expr.
|
|
234 |
Konuşma Dili |
(biri) sana nasıl ulaşabilir? |
where can (one) find you? expr.
|
|
235 |
Konuşma Dili |
(biri) seninle nasıl iletişim kurabilir? |
where can (one) find you? expr.
|
|
236 |
Konuşma Dili |
(biri bir şey yapmaya) nasıl cüret ediyor? |
where does (one) get off (doing something)? expr.
|
|
237 |
Konuşma Dili |
(biri bir şey yapmaya) nasıl cesaret ediyor? |
where does (one) get off (doing something)? expr.
|
|
238 |
Konuşma Dili |
sen kendine nasıl arkadaş diyebiliyorsun? |
call yourself a friend? expr.
|
|
239 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor canım? |
alright me babber [bristol] [uk] exclam.
|
|
240 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor canım? |
alright me babber [bristol] [uk] exclam.
|
|
241 |
Konuşma Dili |
nasıl oldu? |
do tell exclam.
|
|
242 |
Konuşma Dili |
nasıl ama! |
how about that! exclam.
|
|
243 |
Konuşma Dili |
nasıl ama? |
how about that? exclam.
|
|
244 |
Konuşma Dili |
nasıl olur? |
how come? exclam.
|
|
245 |
Konuşma Dili |
nasıl yani? |
how come? exclam.
|
|
246 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how is everything? exclam.
|
|
247 |
Konuşma Dili |
durumlar nasıl? |
how is everything? exclam.
|
|
248 |
Konuşma Dili |
her şey nasıl gidiyor? |
how is everything? exclam.
|
|
249 |
Konuşma Dili |
nasıl yani? |
how so? exclam.
|
|
250 |
Konuşma Dili |
o nasıl olacak? |
how so? exclam.
|
|
251 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how ya doin'? exclam.
|
|
252 |
Konuşma Dili |
bu nasıl! |
how/what about that! exclam.
|
|
253 |
Konuşma Dili |
(o zaman,) bu nasıl! |
how/what about ˈthat (, then)! exclam.
|
|
254 |
Konuşma Dili |
… nasıl? |
how/what about...? exclam.
|
|
255 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how they hanging? exclam.
|
|
256 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how're they hanging? exclam.
|
|
257 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how's it hanging? exclam.
|
|
258 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how-de-do [us] exclam.
|
|
259 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
how're things? exclam.
|
|
260 |
Konuşma Dili |
… yapsan, yapsak nasıl olur? |
how's about...? exclam.
|
|
261 |
Konuşma Dili |
bu nasıl … |
how's that for exclam.
|
|
262 |
Konuşma Dili |
ailen nasıl? |
how's the/your family? exclam.
|
|
263 |
Konuşma Dili |
seninkiler/sizinkiler nasıl? |
how's the/your family? exclam.
|
|
264 |
Konuşma Dili |
bu nasıl (bir şey)? |
how's this/that for (something)? exclam.
|
|
265 |
Konuşma Dili |
bu nasıl …? |
how's this/that for a...? exclam.
|
|
266 |
Konuşma Dili |
nasıl gidiyor? |
wha gwan [jamaica] exclam.
|
|
Idioms |
|
267 |
Deyim |
nasıl işlediğini bilmeseniz de belli bir amacı olduğunu bildiğiniz süreç ya da sistem |
a black box i.
|
|
268 |
Deyim |
kadınlar nasıl tavlanır topluluğu |
pick-up community i.
|
|
269 |
Deyim |
nasıl olacağı tahmin edilemeyen şey veya durum |
wild card i.
|
|
270 |
Deyim |
bir şeyin nasıl çalıştığı hakkında bilgi |
x's and o's i.
|
|
271 |
Deyim |
bir şeyin doğru kullanıldığında nasıl hissettirdiğini algılama |
feel of something i.
|
|
272 |
Deyim |
nasıl davranması gerektiğini bilen adam |
blade i.
|
|
273 |
Deyim |
-in nasıl yapılacağı/yapıldığı |
the hang of i.
|
|
274 |
Deyim |
(bir şeyin) nasıl yapılacağı/yapıldığı |
the hang of (something) i.
|
|
275 |
Deyim |
rengi (nasıl biri olduğu) |
your, his, her true colours [uk] i.
|
|
276 |
Deyim |
rengi (nasıl biri olduğu) |
your, his, her true colors [us] i.
|
|
277 |
Deyim |
oyunun nasıl ilerlediğini görmek |
see how the squares go f.
|
|
278 |
Deyim |
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek |
find (one's) bearings f.
|
|
279 |
Deyim |
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek |
find your bearings f.
|
|
280 |
Deyim |
bir yerde veya konumda neyi nasıl yapacağını bilmek |
get your bearings f.
|
|
281 |
Deyim |
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek |
have the measure of someone f.
|
|
282 |
Deyim |
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak |
see someone for what one is f.
|
|
283 |
Deyim |
birinin gerçekte nasıl biri olduğunu anlamak |
see someone for what one really is f.
|
|
284 |
Deyim |
birine bir işin nasıl yapılacağını göstermek |
teach somebody the ropes f.
|
|
285 |
Deyim |
birine bir işin nasıl yapılacağını göstermek |
show somebody the ropes f.
|
|
286 |
Deyim |
işin nasıl yapıldığını öğrenmek |
learn the ropes f.
|
|
287 |
Deyim |
nasıl davranılacağını unutmak |
forget one's manners f.
|
|
288 |
Deyim |
nasıl bilirse öyle yapmak |
get one's own way f.
|
|
289 |
Deyim |
o an canı nasıl istiyorsa/plansız hareket etmek/karar vermek |
play by ear f.
|
|
290 |
Deyim |
nasıl yapılacağı konusunda hiçbir fikri olmamak |
have no clue how to do f.
|
|
291 |
Deyim |
(bir yere) nasıl gidileceğini bilmek |
know one's way about f.
|
|
292 |
Deyim |
(bir yere) nasıl gidileceğini bilmek |
know one's way around f.
|
|
293 |
Deyim |
(birine) (bir işin) nasıl yapılacağını/inceliklerini öğretmek |
show somebody the ropes f.
|
|
294 |
Deyim |
(birine bir şeyin) nasıl çalıştığını göstermek |
demo (someone) on (something) f.
|
|
295 |
Deyim |
(birine bir şeyin) nasıl işlediğini göstermek |
demo (someone) on (something) f.
|
|
296 |
Deyim |
bir şeyi birinin yerine yapmaktansa ona nasıl yapacağını öğretmek |
teach a man to fish f.
|
|
297 |
Deyim |
birine bir şeyi nasıl yapacağını öğretmek |
teach a man to fish f.
|
|
298 |
Deyim |
birine bir şeyi hazır vermektense ona nasıl yapacağını öğretmek |
teach a man to fish f.
|
|
299 |
Deyim |
bir şey yapıp sonrasında nasıl devam edeceğine karar vermek |
take it from here/there f.
|
|
300 |
Deyim |
nasıl davranacağını bilmemek |
not know (any) better f.
|
|
301 |
Deyim |
nasıl davranacağını bilememek |
not know where to look f.
|
|
302 |
Deyim |
utançtan nasıl davranacağını bilememek |
not know where to look f.
|
|
303 |
Deyim |
utançtan nasıl davranacağını bilememek |
not know which way to look f.
|
|
304 |
Deyim |
utançtan nasıl davranacağını bilememek |
not know which way to look f.
|
|
305 |
Deyim |
utançtan nasıl davranacağını bilememek |
not know where to look f.
|
|
306 |
Deyim |
nasıl davranacağını bilememek |
not know which way to look f.
|
|
307 |
Deyim |
nasıl biri/bir şey olduğunu anlayıp ona göre davranmak |
get (someone or something) taped [uk/australia] f.
|
|
308 |
Deyim |
(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek |
give (one) the feel of (something) f.
|
|
309 |
Deyim |
(birine) neyi nasıl yapacağını iyice anlaması için yardım etmek |
give (one) a feel of (something) f.
|
|
310 |
Deyim |
işlerin gerçekte nasıl olduğunu bilmek |
know where it’s at f.
|
|
311 |
Deyim |
ne zaman/nasıl isterse yapmak |
do something in your own sweet time/way f.
|
|
312 |
Deyim |
(bir şeyin) nasıl yapıldığını özümsemek/anlamak |
have the feel of (something) f.
|
|
313 |
Deyim |
(zamanın) nasıl geçtiğini anlamamak |
let slip by f.
|
|
314 |
Deyim |
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak |
let something slip by f.
|
|
315 |
Deyim |
zamanın nasıl geçtiğini anlamamak |
let something slide by f.
|
|
316 |
Deyim |
biri tarafından nasıl görüldüğünü/algılandığını bilmek |
know where (one) stands f.
|
|
317 |
Deyim |
(birinin) nereden/nasıl baktığını bilmek |
know where (one) stands f.
|
|
318 |
Deyim |
tecrübeli birinin yaptıklarını izleyip tekrarlayarak işi nasıl en iyi şekilde yapacağını öğrenmek |
sit next to nellie [old-fashioned] f.
|
|
319 |
Deyim |
nasıl geldiyse öyle gitmek |
hide in plain view f.
|
|
320 |
Deyim |
işin nasıl yapılacağı gösterilmek |
be shown the ropes f.
|
|
321 |
Deyim |
nasıl davranılacağını unutmak |
forget manners f.
|
|
322 |
Deyim |
yarışta nasıl koşulacağını göstermek |
make the running f.
|
|
323 |
Deyim |
bir şeyin nasıl çalıştığını anlamak/öğrenmek |
get the feel of something f.
|
|
324 |
Deyim |
bir şeyin nasıl yapılacağını/çalıştığını öğrenmek |
get the hang of something f.
|
|
325 |
Deyim |
'-in nasıl yapıldığını öğrenmek |
get the knack of f.
|
|
326 |
Deyim |
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek |
get/have/take the measure of somebody f.
|
|
327 |
Deyim |
birinin nasıl biri olduğunu anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek |
get/have/take somebody's measure f.
|
|
328 |
Deyim |
ile nasıl baş edeceğini bilmek |
have a way with f.
|
|
329 |
Deyim |
'-i nasıl idare edeceğini bilmek |
have a way with f.
|
|
330 |
Deyim |
biriyle/bir şeyle nasıl baş edeceğini bilmek |
have a way with someone or something f.
|
|
331 |
Deyim |
birini/bir şeyi nasıl idare edeceğini bilmek |
have a way with someone or something f.
|
|
332 |
Deyim |
birinin nasıl biri olduğunu anlamak |
have someone's number f.
|
|
333 |
Deyim |
(birini/bir şeyi) anlamak ve onunla nasıl başa çıkacağını bilmek |
have the measure of (someone or something) f.
|
|
334 |
Deyim |
(birinin/bir şeyin) aslında nasıl biri/bir şey olduğunu bilmek |
know (someone or something) for what (they or it) is f.
|
|
335 |
Deyim |
ne olduğunu/nasıl bir şey olduğunu çok iyi bilmek |
know only too well f.
|
|
336 |
Deyim |
nasıl gideceğini bilmek |
know way around f.
|
|
337 |
Deyim |
(birinin bir konuya) nereden/nasıl baktığını bilmek |
know where (one) stands on (something) f.
|
|
338 |
Deyim |
nasıl görüldüğünü/algılandığını bilmek |
know where stands f.
|
|
339 |
Deyim |
nereden/nasıl baktığını bilmek |
know where stands f.
|
|
340 |
Deyim |
nasıl oyalanacağını bilmemek |
not know what to do with yourself f.
|
|
341 |
Deyim |
nasıl vakit geçireceğini şaşırmak |
not know what to do with yourself f.
|
|
342 |
Deyim |
(kendiyle) nasıl baş edeceğini bilememek |
not know what to do with yourself f.
|
|
343 |
Deyim |
(kendini) nasıl yatıştıracağını bilememek |
not know what to do with yourself f.
|
|
344 |
Deyim |
dikey veya yatay olmayan bir çizginin eğiminin nasıl hesaplanacağını hatırlamak için kullanılan anımsatıcı ifade |
rise over run f.
|
|
345 |
Deyim |
işler/olaylar nasıl seyredecek (diye bakmak/beklemek) |
how the wind blows expr.
|
|
346 |
Deyim |
başka bir yerde saat beş nasıl olsa |
it's five o'clock somewhere expr.
|
|
347 |
Deyim |
bu nasıl oldu! |
how do you like them apples! expr.
|
|
348 |
Deyim |
canın nasıl isterse |
whatever turns you on expr.
|
|
349 |
Deyim |
hem de nasıl! |
and how! expr.
|
|
350 |
Deyim |
işine nasıl gelirse |
whatever turns you on expr.
|
|
351 |
Deyim |
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap |
whatever humps your camel expr.
|
|
352 |
Deyim |
nasıl çalışıyor/onu çalıştıran ne? |
what makes it tick? expr.
|
|
353 |
Deyim |
nasıl istiyorsan öyle yap |
whatever floats your boat expr.
|
|
354 |
Deyim |
nasıl hoşuna gitti mi! |
how do you like them apples! expr.
|
|
355 |
Deyim |
nasıl olursa olsun |
by fair means or foul expr.
|
|
356 |
Deyim |
nasıl biliyorsan öyle yap |
whatever floats your boat expr.
|
|
357 |
Deyim |
nasıl gidiyor? |
how goes it? expr.
|
|
358 |
Deyim |
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap |
whatever floats your boat expr.
|
|
359 |
Deyim |
nasıl mutlu oluyorsan öyle yap |
whatever tickles your pickle expr.
|
|
360 |
Deyim |
nasıl istersen |
whatever turns you on expr.
|
|
361 |
Deyim |
nasıl desem |
for want of a better word expr.
|
|
362 |
Deyim |
nasıl istersen |
be my guest expr.
|
|
363 |
Deyim |
nasıl biliyorsan öyle yap |
whatever humps your camel expr.
|
|
364 |
Deyim |
nasıl biliyorsan öyle yap |
whatever tickles your pickle expr.
|
|
365 |
Deyim |
nasıl olursa olsun |
by hook or by crook expr.
|
|
366 |
Deyim |
nasıl gidiyor? |
how are you keeping? expr.
|
|
367 |
Deyim |
sıcaklarla aran nasıl? |
(have you) been keeping cool? expr.
|
|
368 |
Deyim |
sıcaklarla aran nasıl? |
(have you been) keeping cool? expr.
|
|
369 |
Deyim |
sıcaklarla aran nasıl? |
you been keeping cool? expr.
|
|
370 |
Deyim |
nasıl isterse |
in (one's) own sweet way expr.
|
|
371 |
Deyim |
işlerin nasıl yapılması gerektiğini gösterme |
how the cow ate the cabbage [us] expr.
|
|
372 |
Deyim |
durumun nasıl/ne yöne geliştiği |
how the wind lies expr.
|
|
373 |
Deyim |
o nasıl bir geğirmeydi |
bring that up again and we'll vote on it expr.
|
|
374 |
Deyim |
nasıl gidiyor canım? |
alright me lover [bristol-uk] expr.
|
|
375 |
Deyim |
nasıl gidiyor canım? |
alright my lover [bristol-uk] expr.
|
|
376 |
Deyim |
geceleri nasıl uyuyorsun? |
how can you sleep at night? expr.
|
|
377 |
Deyim |
geceleri nasıl uyuyorsunuz? |
how can you sleep at night? expr.
|
|
378 |
Deyim |
nasıl olursa |
no matter how you slice it expr.
|
|
379 |
Deyim |
neresinden/nasıl bakarsan bak |
by any stretch expr.
|
|
380 |
Deyim |
nasıl olursa olsun |
by hook or crook expr.
|
|
381 |
Deyim |
büyük bir hedefe nasıl ulaşırsın? adım adım/yavaş yavaş/aşama aşama |
how do you eat an elephant? one bite at a time expr.
|
|
382 |
Deyim |
nasıl ama? |
how 'bout them apples? expr.
|
|
383 |
Deyim |
diğerlerinin nasıl yaşadığı |
how the other half lives expr.
|
|
384 |
Deyim |
zengin/fakir tabakanın nasıl yaşadığı |
how the other half lives expr.
|
|
385 |
Deyim |
toplumun diğer kısmının/yarısının hayatı/nasıl yaşadığı |
how the other half lives expr.
|
|
386 |
Deyim |
işin perde arkasında nasıl yürüdüğü |
how the sausage gets made expr.
|
|
387 |
Deyim |
her nasıl, nereye, kim? |
in (the) sam hill? [us] expr.
|
|
388 |
Deyim |
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur |
it's what's inside that counts [cliché] expr.
|
|
389 |
Deyim |
önemli olan içerisinde ne olduğu/içerisinin nasıl olduğu |
it's what's inside that counts [cliché] expr.
|
|
390 |
Deyim |
önemli olan özünde nasıl biri olduğundur |
it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
|
|
391 |
Deyim |
önemli olan içerisinde ne olduğu/içerisinin nasıl olduğu |
it's what's on the inside that counts [cliché] expr.
|
|
392 |
Deyim |
deneyelim bakalım nasıl bir tepki olacak |
let's run it up the flagpole (and see who salutes) expr.
|
|
393 |
Deyim |
işlerin nasıl ilerlediği |
which way the wind is blowing expr.
|
|
Speaking |
|
394 |
Konuşma |
arkadaşın nasıl |
how is your friend i.
|
|
395 |
Konuşma |
annenizle nasıl tanıştığımın hikayesi |
the story of how i met your mother i.
|
|
396 |
Konuşma |
nasıl ya? |
anan ünl.
|
|
397 |
Konuşma |
nasıl ya? |
anon [dialect] ünl.
|
|
398 |
Konuşma |
aile üyeleri nasıl hissediyorlar? |
how do the family members feel? expr.
|
|
399 |
Konuşma |
ablan nasıl? |
how is your sister? expr.
|
|
400 |
Konuşma |
adını nasıl heceliyorsun? |
how do you spell your name? expr.
|
|
401 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how are your family? expr.
|
|
402 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how are your parents? expr.
|
|
403 |
Konuşma |
ailen nasıl? |
how's your family holding up? expr.
|
|
404 |
Konuşma |
ankara'da hava nasıl? |
how is the weather in ankara? expr.
|
|
405 |
Konuşma |
ankara'da hava nasıl? |
what is the weather like in ankara? expr.
|
|
406 |
Konuşma |
anne baban nasıl? |
how are your parents? expr.
|
|
407 |
Konuşma |
annen baban nasıl? |
how are your parents? expr.
|
|
408 |
Konuşma |
annen nasıl biri? |
what's your mother like? expr.
|
|
409 |
Konuşma |
aynı şey sana yapılsa nasıl hissederdin? |
how'd you like it if somebody did the same to you? expr.
|
|
410 |
Konuşma |
bunu yapmam nasıl mümkün olabilir? |
how am I supposed to do that? expr.
|
|
411 |
Konuşma |
biraz yakamdan düşsen nasıl olur? |
why don't you get off my back a little bit? expr.
|
|
412 |
Konuşma |
buraya nasıl geldin? |
how did you get here? expr.
|
|
413 |
Konuşma |
bunu nasıl yapıyorsun? |
how are you doing that? expr.
|
|
414 |
Konuşma |
boş zamanını nasıl değerlendirirsin? |
what do you do in your spare time? expr.
|
|
415 |
Konuşma |
bunu nasıl ortaya çıkardın? |
how did you find out about it? expr.
|
|
416 |
Konuşma |
buraya nasıl geldik? |
how did we come here? expr.
|
|
417 |
Konuşma |
bize nasıl baktıklarını görmüyor musun? |
don't you see the way they look at us? expr.
|
|
418 |
Konuşma |
bu gece eve nasıl gideceksin? |
how are you getting home tonight? expr.
|
|
419 |
Konuşma |
bunu kibarca nasıl söyleyebilirim bilmiyorum |
I don't know how to put this nicely expr.
|
|
420 |
Konuşma |
buraya nasıl geldiğini anlat |
tell me how you come here expr.
|
|
421 |
Konuşma |
bize işimizi nasıl yapacağımızı öğretmeyin |
don't tell us how to do our job expr.
|
|
422 |
Konuşma |
bunu bana nasıl yaparsın? |
how could you do this to me? expr.
|
|
423 |
Konuşma |
başka türlü nasıl? |
how else? expr.
|
|
424 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
what does it feel like? expr.
|
|
425 |
Konuşma |
bizi nasıl buldun? |
how did you find us? expr.
|
|
426 |
Konuşma |
bekarlık nasıl gidiyor? |
how’s single life? expr.
|
|
427 |
Konuşma |
bu nasıl gözümüzden kaçtı? |
how did that go under the radar? expr.
|
|
428 |
Konuşma |
bu hallere nasıl düştük? |
how the hell did we get here? expr.
|
|
429 |
Konuşma |
bana nasıl ulaşacağını biliyorsun |
you know how to reach me expr.
|
|
430 |
Konuşma |
başka nasıl? |
how else? expr.
|
|
431 |
Konuşma |
bizi nasıl buldun? |
how did you find us? expr.
|
|
432 |
Konuşma |
bu hislerin üstesinden gelmeyi nasıl başardın? |
how did you overcome those feelings? expr.
|
|
433 |
Konuşma |
bugün hava nasıl? |
what is the weather like today? expr.
|
|
434 |
Konuşma |
bunun nasıl kullanıldığını biliyor musun? |
do you know how to use this? expr.
|
|
435 |
Konuşma |
bu numarayı nasıl buldun? |
how did you get this number? expr.
|
|
436 |
Konuşma |
bu nasıl oldu yahu? |
how the hell did that happen? expr.
|
|
437 |
Konuşma |
burada olduğumu nasıl bildin? |
how did you know i was here? expr.
|
|
438 |
Konuşma |
bu işten nasıl haberdar oldun? |
how did you hear about this job? expr.
|
|
439 |
Konuşma |
bir gününüz nasıl geçiyor? |
how do you spend your day? expr.
|
|
440 |
Konuşma |
bu nasıl olabilir? |
how is that even possible? expr.
|
|
441 |
Konuşma |
buyrun nasıl yardımcı olabilirim |
yes how can I help you expr.
|
|
442 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl katlanıyorsun? |
how do you deal with this smell? expr.
|
|
443 |
Konuşma |
bu işlerin nasıl olduğunu bilirim |
I know how these things go expr.
|
|
444 |
Konuşma |
bunu nasıl yapmış olabilirim ki? |
how could i have done that? expr.
|
|
445 |
Konuşma |
bana nasıl baktığını gördüm |
I saw the way you were looking at me expr.
|
|
446 |
Konuşma |
boyumu nasıl uzatabilirim? |
how can I increase my height? expr.
|
|
447 |
Konuşma |
bunu nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum |
I don't know how to say this expr.
|
|
448 |
Konuşma |
böyle bir şeyden sonra nasıl yaşamak istersin ki? |
how do you want to live after something like this? expr.
|
|
449 |
Konuşma |
beni nasıl buldun? |
how did you find me? expr.
|
|
450 |
Konuşma |
buraya nasıl geldin? |
how did you get here? expr.
|
|
451 |
Konuşma |
baban nasıl? |
how is your father? expr.
|
|
452 |
Konuşma |
beni nasıl buluyorsun |
how do you find me? expr.
|
|
453 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
what's that like? expr.
|
|
454 |
Konuşma |
buraya nasıl girdin? |
how did you get in here? expr.
|
|
455 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
how do you deal with that smell? expr.
|
|
456 |
Konuşma |
başka nasıl diyeceğimi bilemedim |
I didn't know how else to say it expr.
|
|
457 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
how do you deal with this smell? expr.
|
|
458 |
Konuşma |
bebek nasıl? |
how's the baby? expr.
|
|
459 |
Konuşma |
buna nasıl cüret edersin? |
where do you get off? expr.
|
|
460 |
Konuşma |
bunu nasıl yaptın? |
how did you do that? expr.
|
|
461 |
Konuşma |
bugün (kendini) nasıl hissediyorsun |
how are you feeling today expr.
|
|
462 |
Konuşma |
bugün kendini nasıl hissediyorsun? |
how are you feeling today? expr.
|
|
463 |
Konuşma |
bunu mahvetmeyi nasıl becerdin? |
how could you fuck this up? expr.
|
|
464 |
Konuşma |
babanın durumu nasıl? |
how is your father getting along? expr.
|
|
465 |
Konuşma |
beni nasıl etkiliyor? |
how does it affect me? expr.
|
|
466 |
Konuşma |
bunu nasıl karşılayacağız? |
how are we going to afford it? expr.
|
|
467 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
how do you bear that smell? expr.
|
|
468 |
Konuşma |
bunun nasıl hissettirdiğini bilirim |
I know how that feels expr.
|
|
469 |
Konuşma |
bu fikir nasıl? (bir konuda başkalarının görüşünü almak için kullanılır) |
how does that sound? expr.
|
|
470 |
Konuşma |
baban nasıl? |
how is your father getting along? expr.
|
|
471 |
Konuşma |
birbirinizle nasıl tanıştınız? |
how did you two meet? expr.
|
|
472 |
Konuşma |
bu işler nasıl olur/yürür bilirsin |
you know the deal expr.
|
|
473 |
Konuşma |
buna nasıl cesaret edersin? |
where do you get off? expr.
|
|
474 |
Konuşma |
bu nasıl sevgi? |
what kind of love is this? expr.
|
|
475 |
Konuşma |
bu sonuca nasıl ulaştın? |
how did you draw that conclusion? expr.
|
|
476 |
Konuşma |
bunun nasıl kullanacağını biliyor musun? |
do you know how to use this? expr.
|
|
477 |
Konuşma |
bütün bunlarla nasıl başa çıkıyorsun? |
how are you handling all this? expr.
|
|
478 |
Konuşma |
bu nasıl gözümüzden kaçtı? |
how did we miss this? expr.
|
|
479 |
Konuşma |
buraya nasıl geldiğini anlat |
tell me how you got here expr.
|
|
480 |
Konuşma |
bu işten (ilk kez) nasıl haberdar oldunuz? |
how did you find out about the job? expr.
|
|
481 |
Konuşma |
bunu nasıl yapıldığını öğretir misin? |
can you teach me how to do that? expr.
|
|
482 |
Konuşma |
bu kokuya nasıl dayanıyorsun? |
how do you stand that smell? expr.
|
|
483 |
Konuşma |
böyle bir şey nasıl olabilir? |
how does something like that happen? expr.
|
|
484 |
Konuşma |
boyayı ellerimden nasıl çıkartabilirim? |
how do I get dye off my hands? expr.
|
|
485 |
Konuşma |
beni/adımı nereden/nasıl duydunuz/buldunuz? |
how did you learn of me? expr.
|
|
486 |
Konuşma |
bunca sene buraya nasıl katlanabildin? |
how could you stand it here all these years? expr.
|
|
487 |
Konuşma |
bunu nasıl yapabilirim? |
how can I do this? expr.
|
|
488 |
Konuşma |
bugün hava nasıl? |
how is the weather today? expr.
|
|
489 |
Konuşma |
bu nasıl? |
how about that? expr.
|
|
490 |
Konuşma |
bundan nasıl haberin oldu? |
what did you know about it? expr.
|
|
491 |
Konuşma |
bu nasıl bir cevap? |
what kind of answer is this? expr.
|
|
492 |
Konuşma |
bu nasıl bir cevap? |
what kind of answer is that? expr.
|
|
493 |
Konuşma |
bu sonuca nasıl ulaştınız? |
how did you reach this conclusion? expr.
|
|
494 |
Konuşma |
buna nasıl cüret edersin? |
how dare you? expr.
|
|
495 |
Konuşma |
bu sabah beni arayıp kolumun nasıl olduğunu sordu |
he called this morning asking me how my arm was expr.
|
|
496 |
Konuşma |
bu sonuca nasıl vardınız? |
how did you reach this conclusion? expr.
|
|
497 |
Konuşma |
bugün nasıl hissediyorsun? |
how do you feel today? expr.
|
|
498 |
Konuşma |
bu sonuca nasıl vardınız? |
how did you reach that conclusion? expr.
|
|
499 |
Konuşma |
bunun nasıl yürüdüğünü biliyorum |
I know how this works expr.
|
|
500 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
how does that feel? expr.
|
|