için almak - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

için almak



"için almak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 3 sonuç

Türkçe İngilizce
Phrasals
için almak choose for f.
için almak get for f.
için almak obtain for f.

"için almak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 335 sonuç

Türkçe İngilizce
General
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi snorkelling i.
yakıt almak veya dinlenmek için otoyol kenarlarında bulunan alan service area i.
patent almak için yazılan ayrıntılı açıklama specification i.
bitki dokusunu doku kültürüne almak için bitkiden ayırma explanting i.
dağcılıkta ip emniyeti almak için kullanılan bir çeşit sağlam ip cordelette i.
nefes almak için şnorkel kullanarak baş aşağıda yüzme eylemi snorkeling i.
sadaka almak için deli numarası yapan dilenci abraham-man i.
karşılığında benzer bir hizmet veya ödül almak için başka birine hizmet, şirket veya kamu parası sağlayan kişi backscratcher i.
fıçıdan sıvı numunesi almak için kullanılan tüp thief tube i.
nefes almak için yeterli süre breathing while i.
fıçıdan içki numunesi almak için kullanılan tüp liquor thief i.
oyuncunun seyircinin tepkisini almak için yaptığı abartılı eylem mugging i.
karşıdakini etki altına almak için uygunsuz biçimde yapılan ödeme gratuity i.
uluslararası standartlar örgütü konteynırlarını teslim almak, yönetmek ve sevk etmek için gereken gereç taşıma ekipmanı parçaları container-handling equipment i.
hırsızların eşyaları çekip almak için kullandığı kancalı sopa filch [obsolete] i.
satmak için almak have for sale f.
izin almak (belirli bir süre için) take something off f.
izin almak (birinden bir şey için) be in the clear with f.
bir şeyi önlemek için tedbir almak take steps f.
nefes almak için su yüzeyine çıkmak come up for air f.
almak için yere eğilmek kneel down to pick it up f.
dinlemeye almak için izin almak get a warrant for a tap f.
benzin almak için durmak stop to get gas f.
geri almak için bir çeşit anlaşma yapmak make some sort of deal to get it back f.
bir şeyi almak için yere eğilmek bend over to pick something up f.
güvenlik vb. sebeplerle bilgi almak için (bir kişinin) ismini kullanarak dosya ya da veritabanlarını aramak name-check f.
(geçmişi) geri almak için yaşamak unlive f.
destek almak için tutunmak hang f.
düz çizgi belirlemek için bir şey boyunca bakarak hedef almak bone f.
en yüksek mesafeyi kat etmek için yokuş aşağı inerken vitesi boşa almak gibi sürüş tekniklerini kullanmak hypermile f.
(bir şeyi) hafifletmek için tedbir almak mitigate against f.
(bir şeyi) yatıştırmak için tedbir almak mitigate against f.
istenen cevabı almak için (soru) sormak load f.
istenen sonucu güvenceye almak için önceden ayarlamak rig f.
kabul veya onay almak için (bir engeli) aşmak crack f.
başkası için kendi adına arazi almak dummy [australia] f.
(ağaçtan lateks veya özsuyu almak için) delik açarak kap takmak cup f.
(bir şey için) bir durumu temel almak posit on f.
(bir şey için) bir durumu temel almak posit upon f.
(ileride kullanmak için) çıktısını almak preprint f.
hırsını almak için suç atmak scapegoat f.
etki altına almak için buluşmak see f.
ek miktarlar satın almak için borsadaki varlıklarını sürekli bir artışla büyütmek pyramid f.
(mumun) yanmış fitilini daha parlak ışık vermesi için elle kıstırarak almak snuff f.
bilgi almak için sıkıştırmak squeeze for f.
almak için kullanılan pickup s.
ders almak için as a warn to others zf.
öç almak için in revenge for ed.
Phrasals
bir tane patlatmak için hedef almak strike at f.
(açık artırmada satılacak olan şeyi) kendisi için satın almak buy in f.
bir şeyi birisinden usulsüz bir biçimde ve kişisel çıkarları için almak bilk (one) out of (something) f.
bir şeyi birisinden usulsüz bir biçimde ve kişisel çıkarları için almak bilk someone out of something f.
bir şeyi birisi için almak choose something for someone f.
(genelde ev için) anahtarı teslim almak close on f.
(genelde ev için) anahtarı teslim almak close on something f.
(bir ürün veya hizmet için) … kadar para almak charge (something) for (something) f.
biri için bir şey satın almak purchase something for someone f.
biri için bir şey satın almak buy something for someone f.
bir şeyi birisi için tutmak/saklamak/emanet almak hold something for someone f.
...için işe almak recruit for f.
(birini özel bir iş için) işe almak staff up f.
(bir şey almak/belli bir amaç/hedef için) para biriktirmek save money toward something f.
(bir şeyi biri/bir şey) için geri almak get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi biri/bir şey) için almak get (something) for (someone or something) f.
(bir şeyi bir şey) için almak get (something) for (someone or something) f.
bir rol için birini denemelere almak audition someone for something f.
bir rol için birini seçmelere almak audition someone for something f.
(bir yeri veya şeyi) almak için mücadele vermek battle for f.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow upon (someone or something) f.
(biri/bir şey) için daha belirgin bir hal almak grow on (someone or something) f.
bir şeyi almak/elde etmek için biriyle pazarlık etmek bargain for f.
bilgi almak için sıkıştırmak squeeze out (of something) f.
bilgi almak için baskı yapmak squeeze out (of something) f.
gelecek bir fırtınaya hazırlanmak için deniz aracını ve ekipmanlarını sağlama/güvenceye almak snug down f.
denemesi için birine verip/uygulayıp geri dönüş almak test out f.
tefeciden kredi almak için bir şeyini emanet vermek pawn off f.
(bir şey) için (birinin) iznini almak run (something) by (one) f.
(bir şey) için (birinden) izin almak run (something) by (one) f.
biri için/birine bir şey almak get something for someone f.
bir şey için bir şey almak get something for something f.
(birinden/bir şeyden bir şey için) öç almak avenge oneself (on someone or something) (for something) f.
(birinden/bir şeyden bir şey için) intikam almak avenge oneself (on someone or something) (for something) f.
(birinden/bir şeyden bir şey için) öç almak avenge oneself (against someone or something) (for something) f.
(birinden/bir şeyden bir şey için) intikam almak avenge oneself (against someone or something) (for something) f.
(birinden/bir şeyden bir şey) için intikamını almak avenge (oneself) against (someone or something) for (something) f.
(bir şey) için intikam almak avenge (oneself) for (something) f.
bir şeyi almak/elde etmek için savaş vermek battle for something f.
bir şeyi almak/elde etmek için savaşmak battle for something f.
gidişat hakkında bilgi almak için iletişim kurmak check in f.
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak chip in (with something) (on something) (for someone) f.
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak chip in (with something) (for something) (for someone) f.
birine hediye almak için toplanan paraya bir miktar katkıda bulunmak chip something in (on something) (for someone) f.
(biri) için (bir şey) almak choose (something) for (someone) f.
(bir şey) için (birinin) onayını/iznini almak clear (something) with (someone) f.
(birini/bir şeyi) almak için gelmek come for (someone or something) f.
için karar almak decide for f.
(birini bir şey) için işe almak employ (someone) for (something) f.
(birini bir şey) için işe almak employ (someone) in (something) f.
için işe almak/çalıştırmak employ for f.
(bir giysi) için (birinin) ölçülerini almak fit (one) for (something) f.
bir giysi için birinin ölçülerini almak fit someone for something f.
(birinin bir şey) için onayını/iznini almak fix (something) with (someone) f.
(birinden bir şey) için onay/izin almak fix (something) with (someone) f.
bir şey için bir şey almak get something for something f.
(bir şey) için tedbir almak get ahead of (something) f.
biri için bir şey almak get something for someone f.
(biriyle bir şeyi almak/ele geçirmek için) boğuşmak/cebelleşmek grapple (with someone) (for something) f.
(bir şeyi almak için biriyle) mücadele etmek/vermek grapple (with someone) (for something) f.
(bir şeyi almak/ele geçirmek için) boğuşmak/cebelleşmek grapple for (something) f.
(bir şeyi almak için) mücadele etmek/vermek grapple for (something) f.
(biriyle/bir şeyle bir şeyi bir şeyi almak/ele geçirmek için) boğuşmak/cebelleşmek grapple with (someone or something) f.
(bir şeyi almak için biriyle/bir şeyle) mücadele etmek/vermek grapple with (someone or something) f.
(biri) için daha belirgin bir hal almak grow upon (one) f.
(biri) için daha belirgin bir hal almak grow on (one) f.
(birinden bir bilgi) almak için yakasına yapışmak hound (something) out of (one) f.
(bir şeyi) yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak model (something) after (something else) f.
(bir şeyi) yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak model (something) on (something else) f.
'-i yapmak/geliştirmek için (başka bir şeyi) örnek almak model on f.
(biri/bir şey) için (bir şeyi) almak obtain (something) for (someone or something) f.
(bir şey) için (bir şeyi) baz/esas almak predicate (something) on (something else) f.
(bir şey) için (bir şeyi) baz/esas almak predicate (something) upon (something else) f.
(bir bilgi almak için) sorguya çekmek probe for f.
(bir bilgi almak için) ifadesini almak probe for f.
(bir bilgi almak için) sorgulamak probe for f.
(biri/bir şey) için (bir şey) satın almak purchase (something) for (someone or something) f.
(bir şeyle/bir şeyde) kullanmak için (bir şey) satın almak purchase (something) for (something) f.
(bir şey) için (bir şey) satın almak purchase (something) for (something) f.
için satın almak purchase for f.
yardım almak için (birine) ulaşmak reach out for (someone) f.
(bir şey) için (birinden) intikam almak repay (one) for (something) f.
(bir şey) almak için para biriktirmek save for (something) f.
(bir şey) almak için para biriktirmek save toward (something) f.
(bir şey yapmak, almak için durmak/mola vermek stop for (something) f.
(birini) arabaya/araca almak için durmak stop for (someone) f.
(birine/bir şeye) bir tane patlatmak için hedef almak strike at (someone or something) f.
(bir şey) için) (bir miktar para/ödeme) almak/kabul etmek take (some amount of money) for (something) f.
bir amaç için almak come up f.
(golfte pes ettiğini belli etmek için) oyun sırasında topu yerden almak pick up f.
(iltifat) almak için uğraşmak fish for f.
Phrases
işi sağlama/garantiye almak için to be on the safe side expr.
Colloquial
ingiltere'deki çocukların guy fawkes gecesi için havai fişek satın almak amacıyla para toplarken söyledikleri söz penny for the guy i.
sadece iyi not almak için çalışan öğrenci grade-grubbing i.
yüksek not almak için çalışma grade-grubbing i.
sadece iyi not almak için çalışan öğrenci grade-grubbing i.
(bir şey) elde etmek/almak için çok uğraşmak/çalışmak be out for (something) f.
dans için yerini almak take the floor f.
hava almak için yürüyüşe çıkmak take the air f.
işten izin almak için hasta numarası çekmek pull a sickie f.
(bir şey için belli bir miktar para) almak get (an amount of money) for (something) f.
bir şey için belli bir miktar para almak get an amount of money for something f.
arabayı çalıştırmak için yardım almak get a start f.
garantiye almak için for good measure expr.
Idioms
bir filmde rol almak için yönetmenin/yapımcının yatağına girme the casting couch i.
insanların sempatisini kazanmak ya da yardımı almak için kişinin başından geçen bir hikayeyi anlatması hard-luck story i.
iyi/yüksek notlar almak için çok çalışan öğrenci marksman i.
ipotek borçlusunun sahip olduğu her şeyin (araç, kredi, iş, arsa) borcu güvence altına almak için kullanıldığı ipotek türü anaconda mortgage i.
insanların sempatisini kazanmak ya da yardımını almak için anlatılan kendini acındıran talihsizlik hikayesi a hard-luck story i.
bir konuda bilgi/yardım almak için bir fikir/bağlantı line on someone or something i.
bir işletmeye eleman almak için kolları sıvayıp işe başlamak beat up for recruits f.
(beyzbolda atıcıyı) (çok fazla vuruş kaçırdığı için) oyundan almak knock (someone) out of the box f.
başarmak için risk almak chance your arm f.
iptal edilmiş bir maç veya konser vb'nin daha ileri bir tarihteki tekrarı için verilen bileti almak take a rain check on f.
(başkalarıyla tartışmaya girmemek için) alttan almak take the path of least resistance f.
(uyuşturucuyu/alkolü bırakmak için) tedavi almak take the cure f.
(işi) garantiye almak (için) be on the safe side f.
(başkalarıyla tartışmaya girmemek için) alttan almak take the line of least resistance f.
saldırıdan kaçmak için eğilip siper almak duck and cover f.
birini etkilemek veya yardımı almak için ilgisini kazanmak have the ear of somebody f.
başkalarını yapması için ikna ettiği şeyde aktif rol almak lead from the front f.
fikir almak için önermek float a trial balloon f.
çıkar için kazananın yanında yer almak leap on the bandwagon f.
(bir şeyi önlemek için) gerekli önlemleri almak take steps (to prevent something) f.
(bir şeyi önlemek için) tedbir almak take steps (to prevent something) f.
bir şeye ulaşmak için her şeyi göze almak make a spoon or spoil a horn f.
terfi almak için belirli görevlerin altına girmek punch your ticket [us] f.
borç ödemek için borç almak manoeuvre the apostles [obsolete] [uk] f.
görüşünü almak için birine bir öneriyi/fikri sunmak run something past someone f.
işi almak için yeteneklerini, becerilerini, cazip özelliklerini göstermek/sergilemek sell oneself f.
biriyle evlenmek için ailesinin iznini almak win somebody's hand [old-fashioned] f.
biriyle evlenmek için ailesinden izin almak win somebody's hand [old-fashioned] f.
biriyle evlenmek için ailesinin rızasını almak win somebody's hand [old-fashioned] f.
harcadığı para için iyi bir karşılık/hizmet almak bang for one's the buck f.
harcanan para için iyi bir karşılık/hizmet almak bang for the buck f.
(bir şey yapmak için) emir almak be under orders (to do something) f.
gerektiğinde birinin yerini almak/doldurmak için hazır beklemek be waiting in the wings f.
birini/bir şeyi (biri/bir şey için) dikkate almak keep someone or something in mind (for someone or something) f.
kiraya vermek için almak buy to let f.
başkasına kiralamak için almak buy to let f.
(birinden biri/bir şey için) para almak take a collection up (from someone) (for someone or something) f.
(bir şey için) sert eleştiri almak get (the) flak (for something) f.
(bir şey için) sert eleştiri almak take (the) flak (for something) f.
belirli bir amaç için almak get hold f.
yaratıcılığı, üretkenliği, enerjisi için ilham bulmak/almak get (one's) juices flowing f.
(bir şey yapmak) için izin almak get (the) clearance to (do something) f.
(bir şeyi) kabul etmek için izin almak get (the) clearance to have (something) f.
(bir şeye) ev sahipliği yapabilmek için izin almak get (the) clearance to have (something) f.
(bir şey) için alkış almak get a hand for (something) f.
için belli bir miktar para almak get an amount of money for f.
için övgü almak get credit for f.
(bir şey) için övgü almak get credit for (something) f.
tanıktan belli bir cevabı almak için düzenlenmiş bir soru sormak lead a witness f.
tanıktan belli bir cevabı almak için düzenlenmiş bir soru sormak lead the witness f.
haz/keyif almak/aldığı için oynamak play for love f.
(birinin ismini bir şey) için not almak put (one) down for (something) f.
(söz almak, oy vermek için) elini kaldırmak put up (one's) hand f.
(söz almak, oy vermek için) el kaldırmak put up (one's) hand f.
(bir şey) almak için para biriktirmek save money up (for something) f.
(almak istediği bir şey) için bir fiyat belirlemek/önermek set a price (for something) f.
(almak istediği bir şey) için bir fiyat belirlemek/önermek set the price (for something) f.
(almak istediği bir şey) için bir fiyat belirlemek/önermek set one's price (for something) f.
(birinden/bir şeyden bir şey) için intikam/öç almak take revenge against (someone or something) for (something) f.
(bir şey) için intikam/öç almak take revenge for (something) f.
(birinden/bir şeyden bir şey) için intikam/öç almak take revenge on (someone or something) for (something) f.
birinden son bilgileri almak veya birine son bilgileri vermek için (biriyle) görüşmek touch base (with someone) f.
zor bir dönem için birtakım önlemler almak batten down the hatches f.
zor bir dönem için birtakım önlemler almak batten down the hatches f.
gönül almak için asla geç değildir It is never too late to mend expr.
alkol almak için en uygun zaman the sun is over the yardarm [uk] expr.
garantiye/sağlama almak için (bir şey yapmak) (do something) for good measure expr.
Speaking
bu fikir nasıl? (bir konuda başkalarının görüşünü almak için kullanılır) how does that sound? expr.
işi sağlama almak için just to be on the safe side expr.
onu geri almak için her şeyi yaparım I'd do anything to get her back expr.
Trade/Economic
domuz karnı almak için yapılan vadeli sözleşmeler bellies i.
bir ürün almak için yetiştirilmiş (ağaç veya hayvan gibi) varlıklar cultivated assets i.
bir menkul değeri piyasada teklif edilen en iyi fiyattan satmak veya satın almak için borsa bankerine verilen emir at the market i.
pazarda mal satın almak için toplanan topluluk market i.
satış şartı olarak bir şeyi geri almak için yapılan düzenleme buyback i.
birinin tüm varlıklarını satın almak için yapılan teklif buyout bid i.
birden fazla özel sermaye şirketinin başka bir şirketi satın almak için sendika kurduğu alım teklifi club deal i.
kredi almak için ödenen prim premium i.
(koruma amacıyla) paydaşlara ait tüm hisseleri geri almak için yapılan teklif self-tender i.
üyelerin büyüme mevsimi boyunca düzenli hasat payı almak için işletmeciye üyelik harcı ödediği çiftlik sistemi csa (csar-capable assets) i.
bir şirketi satın almak için hissedarlara yapılan reddedilemeyecek kadar yüksek teklif bear hug i.
(karlı satış için fiyat yükseltmek amacıyla) malları önceden satın almak regrate f.
(başka bir şey almak için) varlığı elden çıkarmak turn f.
kredi için (faiz oranını) teminat altına almak lock f.
Law
eskiden ingitere'de, kiracının iki yıl olan kullanım hakkını aşması durumunda, toprağı geri almak için yasaya bağlı olarak verilen resmi yazılı emir cessavit [obsolete] i.
çürük raporu almak için kendini sakat gibi gösteren kimse malingerer i.
kişinin delil aramak ve kopyalarını almak için başkasının mülküne girmesine izin veren mahkeme emri anton piller order i.
kişinin delil aramak ve kopyalarını almak için başkasının mülküne girmesine izin veren mahkeme emri search order i.
(bir kimseden) miras almak için aynı soydan gelen en değerli kişi worthiest of blood i.
lehte karar almak için mahkeme veya hakime talepte bulunan kimse movent i.
parayı ödemediği için ipotekli malı sahibinin elinden almak foreclose f.
suçu ihbar etmemek için rüşvet almak compound a crime f.
suçu ihbar etmemek için para almak compound a crime f.
Politics
sert önlemler almak için güç kullanılması nuclear option i.
oy almak için bir siyasi parti veya grup için çalışan kimse worker i.
Technical
kaplardan sıvı numunesi almak için kullanılan tüp thief i.
denizden tanka veya tanktan denize sıvı almak için kullanılan valflı sandık valve chest i.
hızlı şekilde ölçü krokisi almak veya alan boyaması yapmak için kullanılan, kameraya benzer bir gereç mirrorscope i.
su numunesi almak için kullanılan bir alet hydrophore i.
uluslararası standartlar örgütü konteynırlarını teslim almak, yönetmek ve sevk etmek için gereken gereç taşıma ekipmanı parçaları che (container-handling equipment) i.
primer ve sekonder bobin arasındaki aralıklı yüksek voltajı almak için kullanılan bir alet coil i.
ölçüm almak için kullanılan referans noktası gauge point i.
Computer
yardım almak için komutlar commands for getting help i.
çevrimiçi toplantılarda söz almak için el kaldırılması legacy hand i.
Informatics
kişilerin gönderilerde almak istemediği maddeleri elemek için kullanılan bir karakter dizilimi dosyası killfile i.
Textile
kürkten yapılan kıyafetleri güzelleştirmek için tüyleri almak unhair f.
Construction
üzeri özel yapışkan bir maddeyle kaplanmış, boya öncesi yüzeydeki tozları almak için kullanılan bir tür bez tack rag i.
Aeronautic
sokakta yalnızca yük, yolcu bırakıp almak için kullanılan alan loading zone i.
Marine
felaketlere karşı önlem almak için kurulan merkez headquarter for disaster countermeasures i.
numune almak için ambalajı kırma breaking bulk i.
varış limanında malı gemiden almak için ödenen ücret collecting free i.
inceleme yapmak için balmumu yardımıyla okyanus tabanından numune almak arm the lead f.
yelken açmak için gereken yasal belgeleri almak clear a ship at the customhouse f.
Medical
vücuttan sıvı almak veya vücuda sıvı vermek için kullanılan tüp veya boru cannula i.
vücuttan sıvı almak veya vücuda sıvı vermek için kullanılan tüp veya boru canula i.
vücuttan sıvı almak veya vücuda sıvı vermek için kullanılan tüp veya boru canular i.
safra kesesini almak için yapılan bir operasyon cholecystectomy i.
organı veya tümörü bütün olarak almak için yapılan cerrahi operasyon enucleation i.
hastaların sağlık hizmeti almak için kayıt ücreti ödedikleri sağlık hizmeti concierge medicine i.
fetüsü almak için karından vajinanın üst kısmına ulaşma işlemi gastroelytrotomy i.
analiz örneği almak için testise açılan cerrahi kesi orchotomy i.
iyileşmeyi hızlandırmak için dokuyu almak (yara, kist gibi lezyondan) deroof f.
Veterinary
mıyazı önlemek için hayvanın derisinin bir parçasını almak mules f.
Physics
nötronları emerek nükleer reaksiyonları kontrol altına almak için kullanılan, atomları parçalanamaz madde neutron poison i.
Biology
sucul memelilerin nefes almak için geldikleri bir buz deliği blowhole i.
Marine Biology
(deniz memelilerinde) nefes almak için su yüzeyine çıkmak vent f.
Fishery
(ağ) boşaltmak için içeri almak underrun f.
Education
farklı akademik programlardan olan aynı sınıf veya yaştaki öğrencilerin öğretmenden danışmanlık almak için bir araya getirildikleri sınıf home room i.
sanatta yeterlilik derecesini almak için girilen son sınav school i.
History
daha iyi ücret almak için maden sahiplerini ve temsilcilerini protesto eden bir madenci örgütünün üyesi molly maguire i.
(eskiden) sivilleri zorla donanma veya orduya almak için kullanılan müfreze press gang i.
Environment
toprak kayalardan örnekler almak için yer kabuğunu mohorovicic süreksizliğine kadar delmeyi amaçlayıp vazgeçilmiş bir araştırma projesi mohole i.
(yıllık otları kontrol altına almak için kullanılan) güçlü bir bitki öldürücü diuron i.
Geography
denizbilimcilerin istedikleri derinlikte deniz suyu örneği almak için kullandıkları bir alet nansen bottle i.
Military
(savaş gemileri için denizcileri zorla orduya almak üzere görevlendirilen) erkek grubu impress gang i.
erkekleri zorla askere almak için yetkilendirilmiş müfreze pressgang i.
sivilleri zorla donanma veya orduya almak için kullanılan müfreze press-gang i.
(düşmanın) yer altı operasyonlarını etkisiz hale getirmek için önlemler almak countermine f.
(doğru nişan almak için) atışı incelemek spot f.
(doğru nişan almak için) atışın düştüğü yere bakmak spot f.
1989 yılında yürürlüğe giren, küçük işletmeler, sivil toplum örgütleri ve yerel hükümetler gibi küçük oluşumlar üzerindeki düzenlemelerin etkilerini ele almak için birtakım devlet kurumlarının açılmasını gerekli kılan federal bir yasa rfa (regulatory flexibility act) kısalt.
Sport
beyzbol eldiveninin başparmak ve işaret parmağı arasında topu almak için cep oluşturan deri parçası trap i.
motosiklet sürücüsünün belli bir hızın üzerinde virajı almak için kullandığı teknik countersteering i.
(beyzbol) vurucunun durduğu ve puan almak için koşucunun ulaşması gerektiği yer home base i.
sayı almak için kullanılan taktikler offense i.
sayı almak için kullanılan yollar offense i.
vurucunun durduğu ve koşucunun puan almak için dokunmak zorunda olduğu köşe rubber i.
(kroket) maçı almak için topun çarptırılması gereken kazık peg i.
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu flanker i.
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu flanker back i.
(beyzbolda) koşucunun puan almak için dokunmak zorunda olduğu köşenin vurucudan uzaktaki kısmı outside i.
krikette yuvarlanan topu karşılamak için pozisyon almak take guard f.
etkinliğini kısıtlamak için karşı takım oyuncusunu yakın takibe almak key f.
(top veya pakı) rakibin puan yapmaması için hakimiyet altına almak freeze f.
Basketball
perdeleme yapan oyuncunun perdelemeyi yaptıktan sonra top almak için pota altına doğru hareket etmesi pick and roll i.
top girmediğinde ribaundu almak için avantajlı sayı pozisyonu yakalayan oyuncu trailer i.
top almak için yapılan kat çembere doğru 1-2 adım atıp aniden yön değiştirip topu almaya çalışma v-cut i.
ribaunt için avantaj sağlamak amacıyla vücudunu kullanarak rakiple pota arasında pozisyon almak box out f.
Football
hücum hattının gerisinde pas almak için bekleyen oyuncu flankerback i.
Baseball
vurucunun durduğu ve koşucunun puan almak için dokunmak zorunda olduğu köşe home plate i.
vurucunun durduğu ve puan almak için koşucunun ulaşması gerektiği yer the plate i.
puan almak için dokunulması gereken köşenin vurucudan uzaktaki tarafından geçen outside s.
koşucunun puan almak için dokunması gereken köşeye nispeten yakın olan shallow s.
koşucunun puan almak için dokunması gereken köşeye nispeten yakın olarak shallow zf.
Card
(eli iyileştirmek için poker kartını) rastgele olarak ve genellikle ilk bahisten sonra almak draw f.
Wagering
(atılmış zarı almak için kullanılan) krupiye sopası stick i.
belirli bir şans/ihtimal için risk almak nap [uk] f.
Music
(satış rakamlarını artırmak için) fazla sayıda albüm satın almak hype f.
Archaic
diploma almak için geçilmesi gereken sınavlar great go i.
oxford üniversitesi'nde diploma almak için geçilmesi gereken son sınav great go i.
Slang
çekmeyen bir yerdeyken sinyal almak için telefonun yukarıya kaldırılması cell phone salute i.
(kaçak) alkol/içki almak için yapılan günübirlik seyahat booze cruise i.
kenevir/ot kokusunu almak için eğitilmiş köpek pot hound i.
kenevir/ot kokusunu almak için eğitilmiş köpek pot sniffer i.
muafiyet veya ceza indirimi almak için muhbirlik yapan kimse supergrass i.
uyuşturucu almak için toplanılan mekan pad i.
yaşı tutmayan biri için içki almak purch f.
yoksunluğunu gidermek için bir doz uyuşturucu almak get straight f.
yoksunluğunu gidermek için bir doz uyuşturucu almak get right f.
(meth üretmek için) alabildiği kadar psödoefedrin satın almak smurf f.
British Slang
(işten izin almak için) hasta numarası yapmak throw a sickie f.
Modern Slang
nefes almak için çırpınma agonal breathing i.
Metallurgy
kalıbın yarısından numune almak için kullanılan sivri uçlu çubuk picker i.