hundred - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

hundred

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"hundred" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 27 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
hundred s. yüz
General
hundred i. yüz sayısı, 100
hundred i. yüzlük
hundred i. yüz sayısı
hundred i. arap rakamlarında ondalık virgülün solunda üçüncü hanedeki sayı
hundred i. belirsiz fakat çok yüksek miktar
hundred i. zibilyon
hundred i. (belirli) asır
hundred i. 100 birimlik şey
hundred i. yaklaşık 100
hundred i. 100 yaş
hundred i. c harfi
hundred i. birtakım ticari mallar için kullanılan çeşitli ingiliz miktar birimlerine verilen ad
hundred i. elli kiloluk tartı
hundred i. 112 pound'a eşdeğer bir ingiliz ağırlık birimi
hundred s. 100 yaşında
Formal
hundred i. ingiltere ve abd'nin bazı bölgelerinde bulunan idari bölümlerin arazi sahipleri ile buralarda yaşayanlar
Trade/Economic
hundred i. yüz dolarlık fatura
hundred i. yüz dolarlık banknot
hundred i. yüz dolarlık tutar
hundred i. yüz pound'luk banknot
Politics
hundred i. ingiltere ve abd'nin bazı bölgelerinde bulunan idari bölüm
hundred i. pennsylvania, delaware ve virginia eyaletlerinin koloni döneminde mevcut bir idari bölüm
Physics
hundred i. verilen büyüklüğün 100 katı
Geography
hundred i. batı virginia eyaletinde yerleşim yeri
Sport
hundred i. yüz metre yarışı
hundred i. (krikette) vurucunun tek vuruşta yaptığı yüz sayı

"hundred" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 294 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
four hundred s. dört yüz
General
four hundred i. seçkinler
a hundred i. yüz, 100
hundred of thousands i. yüzbinlerce
hundred percent i. yüzde yüz
one hundred add i. takriben yüz
a hundred i. yüz 100
hundred thousand i. yüzbin
five hundred i. beş yüz
hundred-percenter i. radikal
hundred-percenter i. aşırı milliyetçi
hundred-percenter i. şovenist
two hundred fifty i. 250
two hundred fifty thousand i. iki yüz elli bin
two hundred and fifty i. 250
two hundred and fifty thousand i. iki yüz elli bin
two hundred billion i. iki yüz milyar
only two hundred dollars i. sadece iki yüz dolar
three hundred thousand i. üç yüz bin
two thousand five hundred eleven i. iki bin beş yüz on bir
first hundred pages i. ilk 100 sayfa
seven thousand one hundred and twelve i. yedi bin yüz on iki
six hundred i. altı yüz
six hundred i. 600
hundred dollars i. yüz dolar
hundred dollars i. 100 dolar
eight-hundred-pound gorilla i. baskın kimse
eight-hundred-pound gorilla i. sözü geçen kimse
eight-hundred-pound gorilla i. piyasaya yön veren güçlü kurum
eight-hundred-pound gorilla i. ağır top
eight-hundred-pound gorilla i. kalantor kimse
eight-hundred-pound gorilla i. konuşmaktan çekinilen önemli sorun
eight-hundred-pound gorilla i. dillendirilmeye utanılan büyük problem
one thousand six hundred i. bin altı yüz
hundred and eighty degree turn i. yüz seksen derecelik dönüş
hundred and eighty degree turn i. ters yöne çevirme
hundred and eighty degree turn i. düşünce veya davranışta ters yönde değişim
long hundred i. yüz yirmi
one hundred one i. 101 sayısı
one-hundred-millionth i. yüz milyonda bir
one-hundred-millionth i. yüz milyon eş parçadan biri
one-hundred-thousandth i. yüz binde bir
one-hundred-thousandth i. yüz bin eş parçadan biri
four hundred i. üst tabaka
four hundred i. (yaldızlı çağ new yorku'nda) elit zümre
standard hundred i. (165 fit küpe denk gelen) bir kereste ölçü birimi
give a hundred percent f. (sahada/kapasitesinin) yüzde yüzünü vermek
clock someone at speeds of up to one hundred miles per hour f. birini saatte yüz mil hız yaparken yakalamak
one hundred s. yüz
hundred-headed s. yüz başlı
hundred and one s. yüzden fazla
hundred-and-eightieth s. yüz sekseninci
hundred-and-fifteenth s. yüz on beşinci
hundred-and-fifth s. yüz beşinci
hundred-and-fiftieth s. yüz ellinci
hundred-and-fifty-fifth s. yüz elli beşinci
hundred-and-first s. yüz birinci
hundred-and-fortieth s. yüz kırkıncı
hundred-and-forty-fifth s. yüz kırk beşinci
hundred-and-ninetieth s. yüz doksanıncı
hundred-and-seventieth s. yüz yetmişinci
hundred-and-seventy-fifth s. yüz yetmiş beşinci
hundred-and-sixtieth s. yüz altmışıncı
hundred-and-sixty-fifth s. yüz altmış beşinci
hundred-and-tenth s. yüz onuncu
hundred-and-thirtieth s. yüz otuzuncu
hundred-and-thirty-fifth s. yüz otuz beşinci
hundred-and-twentieth s. yüz yirminci
hundred-and-twenty-fifth s. yüz yirmi beşinci
hundred-year-old s. yüz yaşında
one hundred eighty s. yüz seksen olan
one hundred eighty s. yüz yetmişten on fazla olan
one hundred fifteen s. yüz on beş olan
one hundred fifteen s. yüz ondan beş fazla olan
one hundred fifty s. yüz elli olan
one hundred fifty s. yüz kırktan on fazla olan
one hundred fifty-five s. yüz elli beş olan
one hundred fifty-five s. yüz elliden beş fazla olan
one hundred five s. yüz beş olan
one hundred five s. yüz ondan beş fazla olan
one hundred forty s. yüz kırk olan
one hundred forty s. yüz otuzdan on fazla olan
one hundred forty-five s. yüz kırk beş olan
one hundred forty-five s. yüz kırktan beş fazla olan
one hundred ninety s. yüz doksan olan
one hundred ninety s. yüz seksenden on fazla olan
one hundred one s. yüz bir olan
one hundred one s. yüzden bir fazla olan
one hundred seventy s. yüz yetmiş olan
one hundred seventy s. yüz altmıştan on fazla olan
one hundred seventy-five s. yüz yetmiş beş olan
one hundred seventy-five s. yüz yetmişten beş fazla olan
one hundred sixty s. yüz altmış olan
one hundred sixty s. yüz elliden on fazla olan
one hundred sixty-five s. yüz altmış beş olan
one hundred sixty-five s. yüz altmıştan beş fazla olan
one hundred ten s. yüz on olan
one hundred ten s. yüzden on fazla olan
one hundred thirty s. yüz otuz olan
one hundred thirty s. yüz yirmiden on fazla olan
one hundred thirty-five s. yüz otuz beş
one hundred thirty-five s. yüz otuzdan beş fazla olan
one hundred twenty s. yüz yirmi olan
one hundred twenty s. yüz ondan on fazla olan
one hundred twenty-five s. yüz yirmi beş olan
one hundred twenty-five s. yüz yirmiden beş fazla olan
one hundred fifty-five s. yüz elli beş
hundred of thousands zf. yüz binlerce
hundred times zf. yüz kere
one hundred percent zf. yüzde yüz
on the scale of hundred zf. 100 üzerinden
on the scale of hundred zf. yüz üzerinden
a hundred years ago zf. yüz yıl önce
one hundred years ago zf. yüz yıl önce
hundred years ago zf. yüz yıl önce
hundred years ago zf. yüz yıl evvel
hundred years ago zf. yüz sene evvel
hundred years ago zf. yüz sene önce
a hundred times zf. yüzlerce kez
hun (hundred) kısalt. yüz
hund (hundred) kısalt. yüz
hnd (hundred) kısalt. yüz
Phrases
out of hundred expr. yüz üzerinden
if I live to be a hundred expr. yüz yaşına gelsem de (anlamayacağım/yapmayacağım)
out of hundred expr. 100 üzerinden
the first hundred years are the hardest expr. ilk yüz yıl zordur
the first hundred years are the hardest expr. ilk yüz yılı atlatınca rahatsın
the first hundred years are the hardest expr. hayat zor
the first hundred years are the hardest expr. hayat boyu rahat yüzü yok
let a hundred flowers bloom expr. çin devlet başkanı mao zedong'un 1956 yılında çin hükümetinin eleştirilebilmesinin yolunu açmak için kullandığı bir ifade
Proverb
the first hundred years are the hardest yüz yaşından sonrası rahat
first hundred years are the hardest yüz yaşından sonrası rahat
the first hundred years are the hardest yüz yaşına gelince oh diyeceksin
first hundred years are the hardest yüz yaşına gelince oh diyeceksin
Colloquial
hundred dollar bill i. yüzlük banknot (dolar)
hundred dollar bill i. yüzlük (dolar)
hundred dollar bill i. yüz dolar
count to one hundred f. yüze kadar saymak
three hundred at most expr. en fazla üç yüz
hundred or so expr. yüz küsür
count to one hundred expr. yüze kadar say
it's a hundred to one that expr. bire yüz veririm ki
it's a hundred to one that expr. bire yüz bahse varım ki
it's a hundred to one that expr. bire yüz bahse girerim ki
it's a hundred to one that expr. bire yüz iddiasına girerim ki
it's a hundred to one that expr. bire yüz iddiasına varım ki
it's a hundred to one that expr. ihtimali çok düşük
it's a hundred to one that expr. çok düşük olasılıkla
it’s a hundred to one that somebody/something will not do something expr. bire yüz veririm ki (biri bir şeyi yapmayacak)
it’s a hundred to one that somebody/something will not do something expr. (birinin bir şeyi yapmayacağına) bire yüz/bin/bir milyon veririm
a hundred percent expr. tamamen
a hundred percent expr. yüzde yüz
one hundred percent expr. tamamen
one hundred percent expr. yüzde yüz
Idioms
a hundred and ten percent i. elinden gelenin daha fazlası
a hundred and one i. bin bir tane
a hundred and one i. sürüyle
a hundred and one (something) i. çok fazla (bir şey)
a hundred and one (something) i. çok sayıda/miktarda (bir şey)
a hundred and one (something) i. yüklü miktarda (bir şey)
a hundred and one (something) i. yüzlerce (bir şey)
a hundred and one (something) i. dünya kadar (bir şey)
a hundred and one (something) i. bir hayli (bir şey)
a hundred and one (something) i. sürüsüne bereket (bir şey)
a hundred and ten percent i. kapasitesinin üzerine çıkma
a hundred and ten percent i. kendini aşma
a hundred and ten percent i. canını dişine takma
a hundred and ten percent i. her şeyini/tüm gücünü verme
a hundred/thousand/million and one things/things to do i. (yapacak) çok fazla şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do i. (yapacak) çok sayıda/miktarda şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do i. (yapacak) yüklü miktarda şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do i. (yapacak) yüzlerce/binlerce/milyonlarca şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do i. (yapacak) dünya kadar şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do i. (yapacak) bir hayli şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do i. (yapacak) sürüsüne bereket şey
a hundred/thousand/million and one things/things to do i. (yapacak) pek çok şey
the four hundred i. seçkinler
the four hundred i. zenginler
live to be a hundred f. yüz yaşına gelmek
live to be a hundred f. yüz yaşına kadar yaşamak
give a hundred and ten percent f. canını dişine takmak
bat five hundred f. yarısını doğru yapmak
give a hundred and ten percent f. her şeyini vermek
bat five hundred f. yarı yarıya başarılı olmak
give a hundred and ten percent f. tüm gücünü kullanmak
bat five hundred f. yüzde ellilik başarı
give a hundred and ten percent f. canla başla mücadele etmek
give a hundred percent f. elinden geleni yapmak
turn one hundred and eighty degrees f. (kararından vb) yüz seksen derece dönmek
turn one hundred and eighty degrees f. (kararından vb) 180 derece dönmek
turn three-hundred and sixty degrees f. yüz seksen derece dönmek
bat five hundred [us] f. dediklerinin/yaptıklarının yarısı doğru çıkmak/olmak
bat five hundred [us] f. girdiği işlerin yarısında başarılı olmak
give a hundred and ten percent [us] f. kapasitesinin üstünde çaba göstermek
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. doğruca bir yere gitmek
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. hiçbir yere takılmadan bir yere gitmek
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. oyalanmadan bir yere gitmek
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. dosdoğru bir yere gitmek
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. sağa sola takılmadan bir yere gitmek
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. direkt bir yere gitmek
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. doğruca bir şey yapmak
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. direkt bir şey yapmak
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. hiç oyalanmadan bir şey yapmak
do not pass go, do not collect two hundred dollars [cliché] f. hemen bir şey yapmak
kill one to warn a hundred f. ibretialem olsun diye birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred f. ibretlik olarak birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred f. diğerlerinin gözünü korkutmak için birini öldürmek/kurban etmek
kill one to warn a hundred f. diğerlerini yola getirmek için bir kişiyi kurban etmek/öldürmek
at oh dark hundred zf. şafakta
at oh dark hundred zf. tan ağarırken
the first hundred years are the hardest [humorous] expr. 100 yaşını atlattın mı tamamdır
first hundred years are the hardest expr. 100 yaşını atlattın mı tamamdır
the first hundred years are the hardest [humorous] expr. yaşlanınca her şey kolaylaşır
first hundred years are the hardest expr. yaşlanınca her şey kolaylaşır
the first hundred years are the hardest [humorous] expr. 100 yaşını geçtin mi işler kolaylaşır
first hundred years are the hardest expr. 100 yaşını geçtin mi işler kolaylaşır
a hundred and one expr. bir sürü
a hundred and one expr. bir dolu
one in a hundred expr. müstesna
one in a hundred expr. yüzde bir müstesna
one in a hundred expr. yüzde bir
one in a hundred expr. yüzde bir (eşsiz/benzersiz)
oh dark hundred expr. gecenin bir körü
oh dark hundred expr. gün doğmadan
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok farklı değil
not a hundred/thousand/million miles away expr. yakın
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok uzak değil
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok benzer
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok da alakasız değil
not a hundred/thousand/million miles away expr. çok az farklı
not a hundred/thousand/million miles away expr. pek farlı değil
not a hundred/thousand/million miles away expr. pek farkı yok
not a hundred/thousand/million miles away expr. baya yakın/benzer
not a hundred/thousand/million miles away expr. dağlar kadar fark yok
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. çok uzak olmayan
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. çok da uzakta olmayan
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. çok da yabancı değil
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. çok da yabancı olmayan
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. yakında
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. yakınlardaki
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. yakın çevrede/çevreden
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. buralarda
not a hundred/thousand/million miles away/from here expr. buralardaki
a hundred per cent expr. kesinlikle
a hundred per cent expr. tamamen
a hundred per cent expr. yüzde yüz
a hundred per cent expr. sonuna kadar
a hundred per cent expr. tümüyle
one hundred per cent expr. kesinlikle
one hundred per cent expr. tamamen
one hundred per cent expr. yüzde yüz
one hundred per cent expr. sonuna kadar
one hundred per cent expr. tümüyle
Speaking
I'm five hundred dollars in the hole expr. beşyüz dolar içerdeyim
we talked about it a hundred times expr. bunu yüzlerce kez konuştuk
it's a hundred kilometers from here expr. buradan yüz kilometre uzakta
a hundred bucks says expr. 100 dolarına iddiaya varım
can you break a hundred? expr. yüzlük bozabilir misin?
a hundred grand expr. yüz bin dolar
a hundred bucks says expr. 100 dolarına bahse varım ki
Trade/Economic
hundred weight i. libre ağırlığı
one hundred percent reserve system i. yüzde yüz rezerv bulundurma sistemi
long hundred i. 120 adet mal
one-hundred-dollar banknote i. yüz dolarlık banknot
one-hundred-dollar bill i. yüz dolarlık banknot
great hundred i. 120 adet mal
one hundred percent reserve system i. yüzde yüz karşılık bulundurma sistemi
Law
hundred court i. kasaba mahkemesi
Tourism
hundred dollar bill i. yüz dolarlık fatura
the key for room number two hundred and two expr. iki yüz iki numaralı odanın anahtarı lütfen
Technical
hundred-percent rectangle i. tam dağılma dikdörtgeni
hundred percent rectangle i. tam dağılma dikdörtgeni
great hundred i. 120 parça mal
one hundred percent rectangle i. yüzde yüz dağılma dikdörtgeni
Computer
hundred call seconds i. yüz saniyedeki çağrılar
Telecom
eight-hundred number i. 800'lü numara
hundred call seconds per hour i. yüz adet arama saniye/saat
hundred call seconds i. yüz saniyedeki çağrılar
Math
three hundred s. üç yüz
two-hundred s. iki yüz
Education
one hundred one s. giriş seviyesinde konular içeren
one hundred one s. başlangıç dersi olan
History
the hundred years' wars i. yüz yıl savaşları
hundred years war i. yüz yıl savaşı
hundred days i. yüz gün
hundred days i. napolyon bonapart'ın elba'dan paris'e varışı ile tahttan çekilmesi arasındaki dönem
hundred days i. roosevelt'in başkanlığında yapılan ve önemli sosyal kanunların geçirildiği özel meclis oturumu
Sport
a hundred and ten meter hurdles i. 110 metre engelli yarışı
a hundred meter hurdles i. 100 metre engelli yarışı
a hundred meter dash i. 100 metre yarışı
Card
five hundred i. kozlu bir kağıt oyunu
five hundred i. beş yüz sayı hedeflenen bir kart oyunu türü
Star Wars
hundred seventh district i. yüz yedinci bölge
hundred-year darkness i. yüzyıllık karanlık