Geçmiş

heyecan

"heyecan" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 73 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	heyecan	thrill i.
2	Yaygın Kullanım	heyecan	excitement i.
General
3	Genel	heyecan	agitate i.
4	Genel	heyecan	rage i.
5	Genel	heyecan	rhapsody i.
6	Genel	heyecan	ferment i.
7	Genel	heyecan	sensation i.
8	Genel	heyecan	fluster i.
9	Genel	heyecan	flutter i.
10	Genel	heyecan	furor i.
11	Genel	heyecan	tension i.
12	Genel	heyecan	buck fever i.
13	Genel	heyecan	bang i.
14	Genel	heyecan	flurry i.
15	Genel	heyecan	flap i.
16	Genel	heyecan	enthusiasm i.
17	Genel	heyecan	emotion i.
18	Genel	heyecan	commotion i.
19	Genel	heyecan	hoopla i.
20	Genel	heyecan	swivet i.
21	Genel	heyecan	twitter i.
22	Genel	heyecan	kick i.
23	Genel	heyecan	trepidation i.
24	Genel	heyecan	fire i.
25	Genel	heyecan	taking i.
26	Genel	heyecan	perturbation i.
27	Genel	heyecan	warmth i.
28	Genel	heyecan	fermentation i.
29	Genel	heyecan	affect i.
30	Genel	heyecan	yeast i.
31	Genel	heyecan	stir i.
32	Genel	heyecan	flush i.
33	Genel	heyecan	excitement i.
34	Genel	heyecan	fever i.
35	Genel	heyecan	ruffle i.
36	Genel	heyecan	furore i.
37	Genel	heyecan	glow i.
38	Genel	heyecan	whirl i.
39	Genel	heyecan	pucker i.
40	Genel	heyecan	exaltation i.
41	Genel	heyecan	ery i.
42	Genel	heyecan	jitter i.
43	Genel	heyecan	tumult i.
44	Genel	heyecan	ardor i.
45	Genel	heyecan	ardour i.
46	Genel	heyecan	dither i.
47	Genel	heyecan	vibrance i.
48	Genel	heyecan	tew i.
49	Genel	heyecan	tickle i.
50	Genel	heyecan	ardentness i.
51	Genel	heyecan	electricity i.
52	Genel	heyecan	bang i.
53	Genel	heyecan	kick i.
54	Genel	heyecan	kippage i.
55	Genel	heyecan	wow i.
56	Genel	heyecan	hooray i.
57	Genel	heyecan	hurray i.
58	Genel	heyecan	glamor i.
59	Genel	heyecan	glamour i.
60	Genel	heyecan	gog [obsolete] i.
61	Genel	heyecan	flusteration i.
62	Genel	heyecan	shoot i.
Colloquial
63	Konuşma Dili	heyecan	charge i.
64	Konuşma Dili	heyecan	high i.
65	Konuşma Dili	heyecan	hype i.
Idioms
66	Deyim	heyecan	butterflies in stomach i.
Aeronautic
67	Havacılık	heyecan	flutter i.
Psychology
68	Psikoloji	heyecan	excitement i.
69	Psikoloji	heyecan	agitation i.
Slang
70	Argo	heyecan	a flutter in the dovecote i.
71	Argo	heyecan	belt i.
72	Argo	heyecan	boot i.
73	Argo	heyecan	shnazz i.

"heyecan" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 429 sonuç

	Kategori	Türkçe	İngilizce
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	heyecan verici	exciting s.
General
2	Genel	heyecan ifade eden söz	expletive i.
3	Genel	heyecan verici şey	sensation i.
4	Genel	heyecan ve coşku merakı	sensationalism i.
5	Genel	büyük heyecan	hoopla i.
6	Genel	heyecan uyandırmaya çalışan kimse	emotionalist i.
7	Genel	aşırı heyecan	tizzy i.
8	Genel	sanatçıda sahneye çıkmadan hemen önce başlayan korku ve heyecan	stage fright i.
9	Genel	heyecan uyandıran olay	sensation i.
10	Genel	gereksiz heyecan	fuss i.
11	Genel	kısa süren bir heyecan	flurry i.
12	Genel	büyük heyecan	thrill i.
13	Genel	aşırı heyecan	fever pitch i.
14	Genel	büyük heyecan	frisson i.
15	Genel	cinsel heyecan	sexual arousal i.
16	Genel	cinsel heyecan	sexual stimulation i.
17	Genel	aşırı heyecan	superexcitation i.
18	Genel	aşırı heyecan	exaltation i.
19	Genel	aşırı heyecan	overexcitement i.
20	Genel	baharın gelmesi ile hissedilen heyecan	spring fever i.
21	Genel	aşırı heyecan	excitability i.
22	Genel	büyük heyecan	exaltation i.
23	Genel	heyecan verici olay	excitement i.
24	Genel	heyecan arayan	thrill-seeker i.
25	Genel	heyecan arayan	thrillseeker i.
26	Genel	heyecan arayan	thrill seeker i.
27	Genel	heyecan kasırgası	storm of excitement i.
28	Genel	heyecan kasırgası	wave of excitement i.
29	Genel	heyecan kasırgası	a fever of excitement i.
30	Genel	heyecan dalgası	wave of excitement i.
31	Genel	ilk günkü heyecan	excitement on the first day i.
32	Genel	gereksiz heyecan	hoopla i.
33	Genel	cinsel heyecan	sexual excitement i.
34	Genel	heyecan treni	rollercoaster i.
35	Genel	heyecan/stres gibi gergin ruh hali	state i.
36	Genel	uzun heyecan verici yolculuk/seyahat	odyssey i.
37	Genel	sınırsız heyecan	rabidity i.
38	Genel	sınırsız heyecan	rabidness i.
39	Genel	yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum	nail biter i.
40	Genel	yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum	nailbiter i.
41	Genel	yoğun endişe veya heyecan yaratan sıkıntılı durum	nail-biter i.
42	Genel	bir yere bağlı olunmayan heyecan verici hayat tarzı	nomadism i.
43	Genel	heyecan verici hikaye	thrill i.
44	Genel	heyecan verici kimse	thriller i.
45	Genel	heyecan verici olma	thrillingness i.
46	Genel	heyecan arama	sensation-seeking i.
47	Genel	heyecan arama	thrill-seeking i.
48	Genel	heyecan arama	excitement-seeking i.
49	Genel	heyecan hali	tiswas [brit] i.
50	Genel	aşırı heyecan	tremor i.
51	Genel	heyecan verici çağrı	trumpet call i.
52	Genel	aşırı heyecan	twitteration i.
53	Genel	heyecan seviyesi	amperage i.
54	Genel	heyecan hali	ebenezer i.
55	Genel	heyecan hali	ebriosity i.
56	Genel	heyecan veren kimse/şey	exciter i.
57	Genel	heyecan veren özellik	zing i.
58	Genel	heyecan çığlığı	yowl i.
59	Genel	heyecan veren şey	blast i.
60	Genel	aşırı heyecan	white heat i.
61	Genel	heyecan verici deneyim	head trip i.
62	Genel	ani ve yoğun heyecan	bound i.
63	Genel	heyecan yaratan siyasi kampanya	horse race i.
64	Genel	coşkulu heyecan hali	hubbub i.
65	Genel	aşırı heyecan	hullaballoo i.
66	Genel	aşırı heyecan	hullabaloo i.
67	Genel	aşırı heyecan	hyperexcitement i.
68	Genel	çok heyecan	hyperexcitement i.
69	Genel	heyecan dolu	riveting i.
70	Genel	dini heyecan	rousement [us] i.
71	Genel	heyecan duymama	impersonality i.
72	Genel	cinsel heyecan	commotion i.
73	Genel	aşırı heyecan	doodah [uk] i.
74	Genel	aşırı heyecan	feeling i.
75	Genel	heyecan vericilik	pizazz i.
76	Genel	heyecan vericilik	pazazz i.
77	Genel	heyecan uyandıran şey	porn i.
78	Genel	heyecan verici güç	pow i.
79	Genel	heyecan uyandıran gösteri	fireworks i.
80	Genel	(önceki deneyimden kaynaklı) heyecan	fleshment i.
81	Genel	heyecan yaratan kimse	scorcher i.
82	Genel	heyecan duymak	go into rapture f.
83	Genel	uyandırmak (ilgi/heves/heyecan vb'ni)	work up f.
84	Genel	heyecan yaratmak	create a stir f.
85	Genel	heyecan uyandırmak	arouse excitement f.
86	Genel	heyecan katmak	spice f.
87	Genel	heyecan verici bir hale sokmak	sensationalize f.
88	Genel	heyecan duymak	be enthusiastic f.
89	Genel	heyecan vermek	electrify f.
90	Genel	büyük heyecan duymak	thrill f.
91	Genel	heyecan duymak	get excited f.
92	Genel	heyecan yaratmak	cause a stir f.
93	Genel	heyecan uyandırmak	excite f.
94	Genel	heyecan vermek	get somebody agitated f.
95	Genel	heyecan uyandırmak	work up f.
96	Genel	heyecan duymak	become aroused f.
97	Genel	heyecan yaratmak	cause excitement f.
98	Genel	heyecan yaratmak	generate excitement f.
99	Genel	heyecan uyandırmak	cause excitement f.
100	Genel	büyük heyecan uyandırmak	cause tremendous excitement f.
101	Genel	-den heyecan duymak	be excited about f.
102	Genel	heyecan aramak	seek excitement f.
103	Genel	yanlış yerlerde heyecan aramak	look for excitement in wrong places f.
104	Genel	heyecan vermek	give excitement f.
105	Genel	heyecan duymak	feel excited f.
106	Genel	heyecan verici yapmak	sensationalise f.
107	Genel	heyecan verici yapmak	sensationalize f.
108	Genel	heyecan verici bir hale sokmak	sensationalise f.
109	Genel	tek gecelik heyecan yaşamak	have a one-night stand f.
110	Genel	heyecan yaşamak	get excited f.
111	Genel	heyecan vermek	thrill f.
112	Genel	heyecan duymak	throb f.
113	Genel	heyecan duymak	tickle [obsolete] f.
114	Genel	heyecan uyandırmak	empassion [obsolete] f.
115	Genel	büyük bir heyecan hissetmek	chomp f.
116	Genel	zihinsel veya duygusal heyecan uyandırma kapasitesinden, zindelikten, şevkten veya tutkudan mahrum bırakmak	desiccate f.
117	Genel	(duygu, heyecan) uyandırmak	chafe [obsolete] f.
118	Genel	heyecan verici	orgiastic s.
119	Genel	çok heyecan verici	breathtaking s.
120	Genel	heyecan uyandıran	lurid s.
121	Genel	heyecan verici	electric s.
122	Genel	heyecan vermeyen	tame s.
123	Genel	heyecan uyandırmaya çalışan	emotionalistic s.
124	Genel	heyecan uyandıran	sensational s.
125	Genel	heyecan verici	exciting s.
126	Genel	heyecan verici	thrilling s.
127	Genel	macera dolu ve heyecan verici (hikaye/roman vb)	swashbuckling s.
128	Genel	heyecan verici	rousing s.
129	Genel	heyecan verici	enthusing s.
130	Genel	çok heyecan verici	thrilling s.
131	Genel	heyecan verici	sensational s.
132	Genel	heyecan içinde	astir s.
133	Genel	heyecan verici	stirring s.
134	Genel	doruğa ulaştıran (heyecan vb)	climactic s.
135	Genel	heyecan dolu	charged s.
136	Genel	heyecan yaratan	charged s.
137	Genel	heyecan veren	agitative s.
138	Genel	dili tutulmuş (utanç/heyecan/korku vb'nden)	tongue-tied s.
139	Genel	tırnakları kemirtircesine heyecan veren	nail-biting s.
140	Genel	heyecan dolu	psyched s.
141	Genel	heyecan dolu	psyched out s.
142	Genel	heyecan dolu	exciteful s.
143	Genel	heyecan içinde	psyched s.
144	Genel	heyecan veren ama hoş olmayan (duygu)	soul-stirring s.
145	Genel	heyecan (korku) dolu	thrillful s.
146	Genel	heyecan veren	spine-tingling s.
147	Genel	heyecan dolu	action-packed s.
148	Genel	heyecan veren	affective s.
149	Genel	hoş bir heyecan hisseden	teased s.
150	Genel	heyecan verici	thrillant [obsolete] s.
151	Genel	heyecan verici niteliklere sahip olan	thrilly s.
152	Genel	heyecan arayan	sensation-seeking s.
153	Genel	heyecan arayan	thrill-seeking s.
154	Genel	heyecan arayan	excitement-seeking s.
155	Genel	heyecan verici	tinglish s.
156	Genel	heyecan verici	titillating s.
157	Genel	(utanç/heyecan/korkudan) dili tutulmuş	tonguetacked [scottish] s.
158	Genel	heyecan verici	transportive s.
159	Genel	son derece heyecan verici/popüler	red hot s.
160	Genel	çok heyecan verici	electric s.
161	Genel	heyecan sergileyen	emotionable s.
162	Genel	heyecan dolmuş	enthused s.
163	Genel	bastırılmamış (heyecan, korku, isyan)	unquelled s.
164	Genel	tatlı bir heyecan veren	zingy s.
165	Genel	heyecan verici	jiggy s.
166	Genel	heyecan yaratacak derecede farklı olan	kicky s.
167	Genel	heyecan yaratacak derecede alışılmadık olan	kicky s.
168	Genel	heyecan verici	hair-raising s.
169	Genel	heyecan verici	high s.
170	Genel	heyecan dolu	hopped-up s.
171	Genel	aşırı heyecan sergileyen	hyperexcited s.
172	Genel	aşırı heyecan gösteren	hyperexcited s.
173	Genel	heyecan verici	galvanizing s.
174	Genel	heyecan verici	galvanising s.
175	Genel	heyecan verici	galvanizing s.
176	Genel	heyecan verici	galvanising s.
177	Genel	heyecan verici	burning s.
178	Genel	heyecan dolu	glamorous s.
179	Genel	heyecan dolu	glamourous s.
180	Genel	heyecan veren	heartbreaking s.
181	Genel	heyecan yaratan	rousing s.
182	Genel	çok heyecan duyan	in love s.
183	Genel	heyecan uyandıran	contagious s.
184	Genel	heyecan verici	pow s.
185	Genel	coşku, heyecan ve merak yaratan	gee-whiz s.
186	Genel	heyecan verici	sensiferous s.
187	Genel	heyecan verici şekilde hızlı	slam-bang s.
188	Genel	heyecan verici	slam-bang s.
189	Genel	heyecan yaratmayan	sodden s.
190	Genel	heyecan verici bir şekilde	breathtakingly zf.
191	Genel	heyecan verici bir biçimde	rousingly zf.
192	Genel	heyecan göstermeden	calmly zf.
193	Genel	heyecan yaratarak	rousingly zf.
194	Genel	heyecan göstermeksizin	deadpan zf.
195	Genel	heyecan veya neşeyle bağırmayı belirten bir ünlem	whoop ünl.
196	Genel	heyecan veya neşeyle haykırmayı belirten bir ünlem	whoop ünl.
197	Genel	heyecan belirten bir nida	boh ünl.
Phrasals
198	Öbek Fiiller	heyecan uyandırmak	excite (one) about (something) f.
199	Öbek Fiiller	heyecan uyandırmak	excite someone about something f.
200	Öbek Fiiller	büyük heyecan duymak	thrill at f.
201	Öbek Fiiller	büyük heyecan duymak	thrill to f.
202	Öbek Fiiller	bir şeyden heyecan duymak veya cinsel açıdan tahrik olmak	get off on f.
203	Öbek Fiiller	heyecan uyandırmak	whip into f.
204	Öbek Fiiller	bir duruma/şeye mizah, heyecan katmak	inject something into something f.
205	Öbek Fiiller	hakkında heyecan uyandırmak	excite about f.
206	Öbek Fiiller	heyecan uyandırmak	excite in f.
207	Öbek Fiiller	birini/bir şeyi heyecan verici bir hale getirmek	jazz someone/something up f.
208	Öbek Fiiller	(bir şey) karşısında büyük heyecan duymak	thrill at (something) f.
209	Öbek Fiiller	(bir şey) için büyük heyecan duymak	thrill to (something) f.
210	Öbek Fiiller	heyecan yaratmak	fire up f.
Phrases
211	İfadeler	heyecan verici	to shout about expr.
Colloquial
212	Konuşma Dili	heyecan hissi	charge i.
213	Konuşma Dili	aşırı heyecan	tiz-woz i.
214	Konuşma Dili	aşırı heyecan	tizz i.
215	Konuşma Dili	başıma gelen en heyecan verici şeylerden biri	one of the most exciting things that's happened to me i.
216	Konuşma Dili	heyecan ve sevinç gibi duyguları ifade eden kelime	woot i.
217	Konuşma Dili	heyecan veya coşku belirten ünlem	whee i.
218	Konuşma Dili	mesaja yanıt beklerken oluşan heyecan ve sabırsızlık	texpectation i.
219	Konuşma Dili	heyecan kıpırtısı	ripple of excitement i.
220	Konuşma Dili	heyecan verici şey	thriller-diller i.
221	Konuşma Dili	çok heyecan verici (biri/bir şey)	hang of a (someone or something) i.
222	Konuşma Dili	heyecan uyandıran kimse/şey	hot stuff [uk] i.
223	Konuşma Dili	heyecan verici kimse	hot stuff i.
224	Konuşma Dili	çok heyecan verici şey	eyepopper i.
225	Konuşma Dili	heyecan verici şey	eyepopper i.
226	Konuşma Dili	çok heyecan verici şey	eye-popper i.
227	Konuşma Dili	heyecan verici şey	eye-popper i.
228	Konuşma Dili	heyecan için öldüren katil	thrill killer i.
229	Konuşma Dili	heyecan verici/ilginç haber	buzz i.
230	Konuşma Dili	bir amaç veya organizasyon için olağanüstü heyecan gösteren kimse	moonie i.
231	Konuşma Dili	aşırı heyecan yaratan gerilim filmi	superthriller i.
232	Konuşma Dili	heyecan yaşamak	have a sexual relationship f.
233	Konuşma Dili	heyecan yapmak	get riled up f.
234	Konuşma Dili	heyecan yapmak	be all riled up f.
235	Konuşma Dili	heyecan yapmak	get all riled up f.
236	Konuşma Dili	heyecan içinde olmak	have kittens f.
237	Konuşma Dili	heyecan katmak	punch up f.
238	Konuşma Dili	heyecan verici bir şey olmak	be something to shout about f.
239	Konuşma Dili	heyecan uyandırmak	grab f.
240	Konuşma Dili	heyecan verici	cranking s.
241	Konuşma Dili	heyecan verici	magic s.
242	Konuşma Dili	heyecan yaratan	hot s.
243	Konuşma Dili	heyecan verici	rooting-tooting s.
244	Konuşma Dili	heyecan verici	rootin'-tootin' [old-fashioned] s.
245	Konuşma Dili	heyecan yaratan	infectious s.
246	Konuşma Dili	heyecan verici	stokin' s.
247	Konuşma Dili	heyecan yaratan	buzzy s.
248	Konuşma Dili	heyecan verici	pizzazzy s.
249	Konuşma Dili	sakin, heyecan yok	be still my beating heart expr.
250	Konuşma Dili	dur, heyecan yapma	be still my beating heart expr.
251	Konuşma Dili	heyecan dorukta	excitement is in the air expr.
252	Konuşma Dili	(bir şey için) heyecan duyan	down for it expr.
253	Konuşma Dili	yüksekten atlayan kişinin atlarken bağırarak söylediği bir heyecan ifadesi	geronimo! expr.
Idioms
254	Deyim	heyecan uyandırdıktan sonra kısa sürede unutulan şey	a nine days' wonder i.
255	Deyim	heyecan kasırgası	fever pitch i.
256	Deyim	heyecan/coşku dalgası	ripple of excitement i.
257	Deyim	heyecan dolu	full of facts i.
258	Deyim	çok heyecan verici şey/kimse	five-alarm fire i.
259	Deyim	çok heyecan verici şey/kimse	three-alarm fire i.
260	Deyim	yeni bir heyecan	a new lease of life [uk] i.
261	Deyim	heyecan verici olay/etkinlik	barnburner i.
262	Deyim	kısa süreli heves/heyecan yaratan şey	bright shiny object i.
263	Deyim	acemi bir avcının ilk kez av gördüğünde duyduğu heyecan	buck fever i.
264	Deyim	heyecan verici bir haber	music to ears i.
265	Deyim	heyecan uyandırdıktan sonra kısa sürede unutulan şey	nine day wonder i.
266	Deyim	büyük heyecan/coşku	verve and élan i.
267	Deyim	(bir şey için) heyecan yapmak/sabırsızlanmak	be keen about f.
268	Deyim	bir yere gitmek/bir olaya katılmak için çok heyecan duymak	be there with bells on f.
269	Deyim	(heyecan, gerilim) son ana kadar sürmek	go down to the wire f.
270	Deyim	(heyecan, gerilim) son dakikaya kadar devam etmek	go down to the wire f.
271	Deyim	(heyecan, gerilim) son ana kadar sürmek	come (right) down to the wire f.
272	Deyim	(heyecan, gerilim) son dakikaya kadar devam etmek	come (right) down to the wire f.
273	Deyim	(heyecan, gerilim) son ana kadar sürmek	go (right) down to the wire f.
274	Deyim	(heyecan, gerilim) son dakikaya kadar devam etmek	go (right) down to the wire f.
275	Deyim	(bir şeyden) heyecan duymak	be on a (subject or activity) kick f.
276	Deyim	büyük heyecan yaratmak	set the heather alight f.
277	Deyim	büyük heyecan yaratmak	set the thames alight [uk] f.
278	Deyim	büyük heyecan yaratmak	set the world alight f.
279	Deyim	aşırı heyecan/coşku duymak	have one's heart in one's mouth f.
280	Deyim	bir şey hakkında çok endişeli/heyecan içinde olmak	tear one's hair out f.
281	Deyim	birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek	give somebody a new lease of life f.
282	Deyim	birisine heyecan vermek	give somebody a buzz f.
283	Deyim	bir şey hakkında çok endişeli/heyecan içinde olmak	pull one's hair out f.
284	Deyim	birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek	give somebody a new lease on life f.
285	Deyim	bir şeyi yapmaktan heyecan duymak	get a thrill out of something f.
286	Deyim	heyecan vermek	give someone a bang f.
287	Deyim	heyecan vermek	give a bang f.
288	Deyim	heyecan vermek	give someone a charge f.
289	Deyim	heyecan vermek	give a kick f.
290	Deyim	heyecan basmak	keyed up over something f.
291	Deyim	heyecan duymak	keyed up about something f.
292	Deyim	heyecan katmak	go with a bang f.
293	Deyim	heyecan vermek	give someone a kick f.
294	Deyim	heyecan katmak	go over with a bang f.
295	Deyim	heyecan vermemek	not float somebody's boat f.
296	Deyim	heyecan basmak	be a bundle of nerves f.
297	Deyim	heyecan duymak	keyed up over something f.
298	Deyim	heyecan basmak	keyed up about something f.
299	Deyim	heyecan duymak	be in orbit f.
300	Deyim	(heyecan/coşku) doruk noktaya ulaşmak	reach fever pitch f.
301	Deyim	(heyecan/coşku) doruk noktasına ulaşmak	reach fever pitch f.
302	Deyim	(bir yer) (bir şeyle/heyecan/üzüntü vb) dolu olmak	buzz with something f.
303	Deyim	heyecan verici olmamak	not set the woods on fire f.
304	Deyim	çok heyecan verici olmak	set the heather on fire [scottish] f.
305	Deyim	(birinde) büyük heyecan yaratmak	get (someone's) pulse racing f.
306	Deyim	heyecan verici olmak	get pulses racing f.
307	Deyim	en ilginç/heyecan verici yerlerini ziyaret etmek	hit the high spots f.
308	Deyim	(birinden/bir şeyden) büyük heyecan duymak	be thrilled with (someone or something) f.
309	Deyim	çok heyecan verici olmak	set pulses racing f.
310	Deyim	çok bir heyecan/ilgi yaratmamak	not set the world on fire f.
311	Deyim	çok bir heyecan/ilgi yaratmamak	not set the world alight f.
312	Deyim	büyük heyecan yaratmak	set the world alight f.
313	Deyim	büyük heyecan yaratmak	set the world on fire f.
314	Deyim	çok bir heyecan/ilgi yaratmamak	not set the world on fire f.
315	Deyim	çok bir heyecan/ilgi yaratmamak	not set the world alight f.
316	Deyim	büyük heyecan yaratmak	set the world alight f.
317	Deyim	büyük heyecan yaratmak	set the world on fire f.
318	Deyim	görmek için heyecan duyulan/heyecanlanılan kimse/şey olmak	be a sight for sore eyes f.
319	Deyim	çok etkileyici/heyecan verici olmak	be larger than life f.
320	Deyim	(biri) için heyecan verici bir haber olmak	be music to (one's) ears f.
321	Deyim	heyecan verici bir haber olmak	be (like) music to your ears f.
322	Deyim	heyecan verici bir haber olmak	be music to your ears f.
323	Deyim	heyecan yapmak	be riled up f.
324	Deyim	heyecan yapmak	get riled up f.
325	Deyim	çok heyecan yapmak	get (all) riled up f.
326	Deyim	çok heyecan yapmak	be (all) riled up f.
327	Deyim	çok heyecan yapmak	be steamed up f.
328	Deyim	çok heyecan yapmak	get steamed up f.
329	Deyim	(bir şey yüzünden) çok heyecan yapmak	be (all) steamed up (about/over something) f.
330	Deyim	(bir şey yüzünden) çok heyecan yapmak	get (all) steamed up (about/over something) f.
331	Deyim	heyecan yaratmak	flutter the dovecote f.
332	Deyim	boşuna heyecan yapmak	get (one's) panties in a bunch [us/south africa] f.
333	Deyim	birinden/bir şeyden heyecan duymak	get a bang out of someone/something f.
334	Deyim	birinden/bir şeyden heyecan duymak	get a kick out of someone/something f.
335	Deyim	(birinden/bir şeyden) heyecan duymak	get a buzz out of (someone or something) f.
336	Deyim	(bir şey hakkında çok) heyecan yapmak	get (all) steamed up (about/over something) f.
337	Deyim	(birine) heyecan vermek	give (one) a bang f.
338	Deyim	(birine) heyecan vermek	give (one) a buzz f.
339	Deyim	(birine) heyecan vermek	give (one) a charge f.
340	Deyim	(birine) heyecan vermek	give (one) a kick f.
341	Deyim	(birine) aşırı korku/heyecan/endişe vermek	give (one) the heebie-jeebies f.
342	Deyim	birinin hayatına yeni bir soluk/heyecan/yaşama nedeni getirmek	give a new lease of life f.
343	Deyim	birine aşırı korku/heyecan/endişe vermek	give somebody the willies f.
344	Deyim	birine aşırı korku/heyecan/endişe vermek	give somebody the heebie-jeebies f.
345	Deyim	birine aşırı korku/heyecan/endişe vermek	give somebody the creeps f.
346	Deyim	(biri) için heyecan verici bir haber	music to (one's) ears f.
347	Deyim	(birine) heyecan vermemek	not float (one's) boat f.
348	Deyim	çok heyecan verici olmamak	not set the thames on fire f.
349	Deyim	çok bir heyecan/ilgi yaratmamak	not set the world on fire f.
350	Deyim	çok bir heyecan/ilgi yaratmamak	never set the world on fire f.
351	Deyim	heyecan yaratmak/iyice merak ettirmek için duraklamak	pause for effect f.
352	Deyim	bir şey hakkında çok endişeli/heyecan içinde olmak	tear out (one's) hair f.
353	Deyim	heyecan içinde	all in a dither s.
354	Deyim	her zaman heyecan dolu	there is never a dull moment expr.
355	Deyim	heyecan dorukta	the heat is on expr.
356	Deyim	heyecan olsun diye	for kicks expr.
357	Deyim	her zaman heyecan dolu	never a dull moment expr.
358	Deyim	hiç heyecan vermeyen	exciting as watching the paint dry expr.
359	Deyim	heyecan/tedirginlik içinde	in a twitter expr.
360	Deyim	heyecan nedir bilmez	cool calm and collected expr.
361	Deyim	hiç heyecan vermeyen	exciting as watching paint dry expr.
362	Deyim	heyecan içerisinde	in a whirl expr.
363	Deyim	heyecan içinde/içine	all in a flutter expr.
Speaking
364	Konuşma	duygu ya da heyecan ifade eden bir ünlem	arrah ünl.
365	Konuşma	heyecan yapma	don't get nervous expr.
366	Konuşma	sakın heyecan yapma	don't get nervous expr.
Advertising
367	Reklam	tüketicide ilgi, heyecan, beklenti ve merak uyandırmak amacıyla, asıl reklam kampanyası başlamadan önce yayınlanan ve ürünle/hizmetle/firmayla ilgili ipucu veren küçük reklamlar	teaser ads i.
Electric
368	Elektrik	heyecan verici	exciting s.
Television
369	Televizyon	heyecan dolu yarışma	cliff-hanger i.
370	Televizyon	heyecan dolu yarışma	cliffhanger i.
Medical
371	Medikal	(heyecan veya endişeyle) anormal derecede hızlı veya derin nefes almak	hyperventilate f.
Psychology
372	Psikoloji	cinsel heyecan	sexual arousal i.
373	Psikoloji	cinsel heyecan bozuklukları	sexual arousal disorders i.
374	Psikoloji	heyecan arama	sensation seeking i.
375	Psikoloji	heyecan aşırılığı	over-excitement i.
376	Psikoloji	heyecan evresi	excitement phase i.
377	Psikoloji	heyecan aşırılığı	hypermotivation i.
378	Psikoloji	heyecan sarası	affectepilepsy i.
379	Psikoloji	kadında cinsel heyecan bozukluğu	female sexual arousal disorder i.
380	Psikoloji	katatonik heyecan	catatonic excitement i.
381	Psikoloji	psikomotor heyecan	psychomotor agitation i.
382	Psikoloji	aşırı heyecan	erethism i.
383	Psikoloji	cinsel heyecan	erotism i.
384	Psikoloji	kazalar veya felaketlerden cinsel heyecan duyma	symphorophilia i.
385	Psikoloji	aşırı heyecan	submania i.
Literature
386	Edebiyat	eserde heyecan veya merak uyandıran yanlış veya ilgisiz unsurlar	hoke i.
387	Edebiyat	eserde heyecan veya merak uyandıran yanlış veya ilgisiz unsurlar	hokum i.
388	Edebiyat	yazınsal metindeki heyecan ve hareketlilik	movement i.
Religious
389	Dini	tanrı'yı düşünmekten kaynaklanan heyecan	theopathy i.
Sport
390	Spor	milli heyecan	national passion i.
Theatre
391	Tiyatro	heyecan veren sahne sanatı aracı	coup de theatre i.
Archaic
392	Eski Kullanım	heyecan belirten bir ünlem	yoicks ünl.
393	Eski Kullanım	heyecan belirten bir ünlem	hoics ünl.
Slang
394	Argo	heyecan yaratma	sizzle i.
395	Argo	dur hemen heyecan yapma	don't get your bloomers in a knot i.
396	Argo	heyecan, coşku ve memnuniyet	buzz i.
397	Argo	heyecan verici ortam	buzzy i.
398	Argo	heyecan ve sürpriz dolu	thrills and spills i.
399	Argo	heyecan vermeyen	shit house i.
400	Argo	heyecan verici/çekici kadın	red-hot mama i.
401	Argo	tatlı heyecan	boot i.
402	Argo	(halkta görülen) yoğun ilgi ve heyecan	hoo-hah i.
403	Argo	en heyecan verici şey	(the) most i.
404	Argo	heyecan verici kimse	ripsnorter i.
405	Argo	heyecan veren şey	ripsnorter i.
406	Argo	heyecan yaratmayan şey	snore i.
407	Argo	heyecan yapmak	get a rush f.
408	Argo	heyecan duymak	get a rush f.
409	Argo	heyecan basmak	go hog wild f.
410	Argo	bir şey için çok heyecan duymak	get off f.
411	Argo	bir şey için çok heyecan duymak	get off on (something) f.
412	Argo	daha ilginç/heyecan verici hale getirmek	sex up f.
413	Argo	çok heyecan verici olmak	be hot stuff f.
414	Argo	boşuna heyecan yapmak	get (one's) panties in a wad f.
415	Argo	heyecan verici derecede eğlenceli	funalicious s.
416	Argo	heyecan verici	fire s.
417	Argo	çok heyecan verici	jamming s.
418	Argo	heyecan verici	kicky s.
419	Argo	heyecan verici	lit s.
420	Argo	çok heyecan verici	(as) hot as hell s.
421	Argo	heyecan dolu	geeked (up) s.
422	Argo	dur hemen heyecan yapma	don't get your panties in a bunch expr.
423	Argo	dur hemen heyecan yapma	don't get your panties in a wad expr.
424	Argo	heyecan verici	all the way live expr.
425	Argo	çok heyecan verici (bir şey)	a stonker of a (something) expr.
426	Argo	heyecan verici	that's rad expr.
British Slang
427	İngiliz Argosu	aşırı heyecan/endişe	screaming abdabs i.
428	İngiliz Argosu	dur hemen heyecan yapma	don't get your knickers in a twist expr.
429	İngiliz Argosu	(bir şey için) heyecan duyan	up for it expr.