İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Common Usage | ||
Yaygın Kullanım | tickle i. | gıdıklanma |
Yaygın Kullanım | tickle f. | gıdıklanmak |
Yaygın Kullanım | tickle f. | gıdıklamak |
General | ||
Genel | tickle i. | gıdıklama |
Genel | tickle i. | gıcık |
Genel | tickle i. | kaşıntı |
Genel | tickle i. | heyecan |
Genel | tickle i. | karıncalanma |
Genel | tickle f. | gıcıklamak |
Genel | tickle f. | eğlendirmek |
Genel | tickle f. | heyecanlandırmak |
Genel | tickle f. | neşelendirmek |
Genel | tickle f. | hoşnut etmek |
Genel | tickle f. | nazikçe dokunmak |
Genel | tickle f. | hafifçe karıştırmak |
Genel | tickle f. | kamçılamak |
Genel | tickle f. | sopalamak |
Psychology | ||
Psikoloji | tickle i. | gıdıklanma |
Fishery | ||
Balıkçılık | tickle f. | elle balık yakalamak |