havada - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

havada



"havada" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 13 sonuç

Türkçe İngilizce
General
havada inflight s.
havada in-flight s.
havada midair s.
havada afloat zf.
havada in the air zf.
havada aloft zf.
havada in mid air zf.
havada on loft zf.
havada onloft zf.
Idioms
havada in midair expr.
Trade/Economic
havada overhead s.
Technical
havada airborne s.
havada aerial s.

"havada" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
burnu havada stuck-up s.
General
havada süzülme soaring i.
türbülans (suda/havada) turbulence i.
açık havada fuar yeri fairground i.
burnu havada olma durumu prissiness i.
havada yaşayan peri sylph i.
büyük gösteri (genellikle açık havada yapılan) spectacle i.
havada asılı kalma poise i.
özellikle tipi nedeniyle havada ve yerde kardan başka hiçbir şey görememe hali white out i.
açık havada oynanan bir oyun bowls i.
havada süzülme glide i.
uçakların havada yaptığı gösteri air show i.
havada uçan ince örümcek ağı gossamer i.
açık havada çalan müzik topluluklarına özgü ve çoğu zaman üstü kapalı platform bandstand i.
açık havada yenilen yemek picnic i.
açık havada yakılan ateş bonfire i.
sisli havada süzülen güneş ışığı seafog i.
uçak ile havada yazı yazma skywriting i.
uçak ile havada yazı yazan skywriter i.
havada bozulma weathering i.
(dalga geçmek veya karşıdakine katılmama gibi durumları ifade etmek veya konuşmanın bir yerine dikkat çekmek için) ellerle havada yapılan tırnak işareti air quote i.
burnu havada kimse snob i.
bulutsuz havada yağmur yağması fox rain i.
genelde açık havada giyilen kolsuz ceket tabard i.
genelde açık havada giyilen kolsuz ceket taberd i.
yazın havada uçan ince örümcek ağı air thread i.
yazın havada uçan ince örümcek ağları air threads i.
havada olan şey turnup i.
helikopterden sarkıtılmış ve birilerini veya bir şeyleri havada taşımaya yarayan kanca skyhook i.
havada asılı eğimli halatta seyahat etme zipline i.
havada asılı iplere bağlı koltuklardan oluşan yüksek atlı karınca yo-yo (ride) i.
tap dansında topukları havada birbirine vurma bells i.
burnu havada kimse touch-me-not i.
eskiden havada olduğuna inanılan bir gaz etherion i.
havada uçuşan kurum blacks [uk] i.
açık havada çukur açılarak yapılmış fırın maori oven i.
açık havada çukur açılarak yapılmış fırın umu i.
açık havada çukur açılarak yapılmış fırın hangi i.
açık havada yapılan parti, kabul töreni veya sergi gibi organizasyonlar için kurulan büyük bir çadır markee i.
(havada veya suda) ani ve yüksek bir ses whoosh i.
(jonglörlük) havada 3 top çevirme windmill i.
iki eşin kollarını döndürerek havada daire çizdiği bir halk dansı figürü mill i.
halk danslarında tutuşan ellerin havada oluşturduğu kemer bridge i.
havada hareket edecek şekilde ince tel veya ipe asılı bir dizi hafif şekil mobile i.
lunaparkta havada dikey dönüş hareketini simüle eden oyuncak loop-the-loop i.
havada yüzer gibi görünen hafif ve kabarık kütle cloud i.
aklı havada kimse doodle i.
(suda, havada) dalgalanma pirl [scotland] i.
burnu havada kimse pooh-bah i.
burnu havada kimse poo-bah i.
aklı bir karış havada kimse featherbrain i.
aklı bir karış havada kimse featherhead i.
aklı bir karış havada kimse feather-head i.
burnu havada memur panjandarum i.
havada süzülen ok fishtail i.
havada gösteri yapan amigo flyer i.
havada dalgalanan bayraklar flying colors i.
(açık havada) gün ışığı plein air i.
aklı havada genç skipper i.
(yelken) havada asılıyken şiddetli şekilde sarsılma veya dalgalanma slatting i.
aklı havada olma sloppiness i.
aklı bir karış havada kimse soldier i.
aklı bir karış havada kimse space case i.
burnu havada kimse stiff i.
burnu havada kimse stiff neck i.
burnu havada olma superbness i.
havada kapmak snap up f.
leyleği havada görmek be always on the move f.
(kuş) havada hareketsizmiş gibi durmak be poised in the sky f.
burnu havada olmak give oneself airs f.
ıslık gibi ses çıkarmak (havada hareket ederken) swish f.
havada süzülmek soar f.
havada uçurmak sail f.
aklı bir karış havada olmak have one's head in the clouds f.
havada kapmak snap f.
havada durmak poise f.
havada kalmak ride f.
kötü havada dışarıda bulunmak brave the elements f.
havada yok olup gitmek evanish into thin air f.
havada durmak levitate f.
açık havada gecelemek bivouac f.
havada asılı kalmak hang in the air f.
havada süzülmek sail f.
havada kapmak seize f.
havada kapmak leap at f.
havada durmak hover f.
havada durmak remain in the air f.
burnu havada olmak be too big for one's boots f.
havada takla atmak roll f.
kavis çizmek (havada) arch f.
uçak ile havada yazı yazmak skywrite f.
havada uçmak fly in the sky f.
havada süzülmek float f.
aklı havada olmak be absent-mindedly irresponsible f.
aklı bir karış havada olmak be head-in-the-clouds f.
aklı havada olmak be head-in-the-clouds f.
havada bir yerin üzerinde durmak hover f.
havada belli bir noktada durmak hover f.
havada kurumak air dry f.
havada kurutmak air dry f.
havada kapmak seise f.
havada dalışa geçip bomba bırakmak dive-bomb f.
açık havada çalışmak work outdoors f.
havada asılı eğimli halatta seyahat etmek zipline f.
(havada) yukarı sallamak upsway f.
(havada) hızlı hareket etmek wheech f.
(bir şeyi) havada sallamak bless [obsolete] f.
havada takip etmek hawk f.
(rüzgarlı havada gemi) ani manevra yapmak chop f.
(şeklin ana hatlarını) havada çizmek describe f.
(yelkenli gemi) rüzgarsız havada ilerlemek ghost f.
havada yükselmek overtower f.
aşırı sert havada kalmak overweather [obsolete] f.
havada süzülmek fly f.
havada dalgalanmak fly f.
havada hızla gitmek fly f.
(ince düz bir taşı) havada süzülecek veya su üzerinde sekecek şekilde fırlatmak scale f.
havada kapmak snaffle f.
havada yayılmak float f.
başı havada over the moon s.
aklı havada flighty s.
başı havada happy s.
burnu havada cocky s.
aklı havada frivolous s.
burnu havada sniffy s.
açık havada yapılan alfresco s.
burnu havada very conceited s.
burnu havada arrogant s.
burnu havada conceited s.
havada asılı kalımış hung in the air s.
açık havada yapılan sporlara düşkün outdoorsy s.
uçak ile havada yazılmış skywritten s.
açık havada hypethral s.
açık havada hypaethral s.
açık havada olan hypethral s.
açık havada olan outside s.
açık havada olan hypaethral s.
burnu havada too big for one's breeches s.
burnu havada uppish s.
burnu havada persnickety s.
burnu havada snot-nosed s.
burnu havada bigheaded s.
burnu havada snooty s.
burnu havada snotty s.
burnu havada cliquey s.
havada duran airbound s.
havada duran air-built s.
havada asılı duran air-built s.
havada izi belli olan airdrawn s.
havada izi belli olan air-drawn s.
açık havada yapılan al fresco s.
akla havada olmayan unfrivolous s.
havada asılı olan upraised s.
havada süzülen winged s.
sadece iyi havada kullanılan fairweather s.
iyi havada kullanım için tasarlanmış fairweather s.
sadece iyi havada elverişli fair-weather s.
yalnızca iyi havada kullanılan fair-weather s.
aklı bir karış havada olan head-in-the-clouds s.
burnu havada bug [dialect] [uk] s.
burnu havada high-stomached [obsolete] s.
(hanedan armalarında yer alan çift sayıdaki hayvanlarda) ön ayakları havada olup farklı yönleri gösteren repassant s.
iyi havada yapılan fair-weather s.
karanlık havada kürlenen dark s.
aklı havada long-haired s.
açık havada meydana gelen open-air s.
açık havada meydana gelen open-air s.
açık havada mevcut olan open-air s.
burnu havada overriding s.
aklı havada impertinent s.
(hanedan armalarında) ön ayağı zıt yönlerde havada olan counterpassant s.
(hanedan armalarında) ön ayağı zıt yönlerde havada olan countertrippant s.
(hanedan armalarında) ön ayağı zıt yönlerde havada olan countertripping s.
aklı beş karış havada fatuous s.
aklı havada feather-headed s.
aklı havada feather-pated s.
havada sallanan pensible [obsolete] s.
havada asılı duran pensible [obsolete] s.
havada gidip gelen pensible [obsolete] s.
havada sallanan pensile s.
havada asılı duran pensile s.
havada gidip gelen pensile s.
havada asılı yuvası olan pensile s.
havada bulunan flying s.
havada genişleyen flying s.
havada çalışan flying s.
havada hızlıca yapılan flying s.
açık havada bulunan out-of-door s.
açık havada gerçekleşen out-of-door s.
açık havada resim yapma ile ilişkili plein air s.
açık havada yapılan resim ile ilişkili plein air s.
açık havada yapılan (resim) plein air s.
açık havada gerçekleşen plein-air s.
(arma figürü) oturur pozisyondayken ön ayakları havada duran sejant rampant s.
burnu havada olan self-conceited s.
burnu havada olan self-opinioned s.
aklı havada olan short-wited s.
havada uçabilen (kuş) free-flying s.
burnu havada smart-assed s.
havada sallanan poised s.
burnu havada sufficient [obsolete] s.
burnu havada olan superb [dated] s.
burnu havada olan surly s.
burnu havada olan surquedous [obsolete] s.
burnu havada uppity s.
açık havada in the open air zf.
açık havada under the open sky zf.
burnu havada bir şekilde arrogantly zf.
açık havada outdoor zf.
havada iken on the fly zf.
açık havada outside zf.
açık havada in the open zf.
açık havada alfresco zf.
açık havada outdoors zf.
açık havada out of doors zf.
açık havada out-of-doors zf.
açık havada al fresco zf.
burnu havada bir tavırla uppishly zf.
havada olma in-flight zf.
burnu havada bir şekilde self-conceitedly zf.
havada süzülerek soaringly zf.
havada anlamı veren ön ek hypso- ök.
havada dairesel uçuşlarla iniş sırası bekleme sürecinde in a holding pattern expr.
aklı bir karış havada in the clouds expr.
Phrasals
havada kapmak catch at f.
havada kapmak grasp at f.
havada kapmak jump at f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak hover between (something) and (something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasında havada/asılı kalmak hover between something (and something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki kararı havada/askıda bırakmak hover between something (and something else) f.
(bir şeyle diğeri/iki şey) arasındaki karar havada/askıda kalmak hover between something (and something else) f.
(uçak) havada dönüp durmak circle around f.
dışarıda/açık havada pişirmek (barbekü vb) cook out f.
havada daire çizmek circle over f.
havada süzülerek düşmek flutter down f.
havada asılı kalmak hover between (something) and (something else) f.
havada asılı kalmak hover between something (and something else) f.
havada tutmak stick up f.
sürekli havada tutmak stick up f.
bir şeyi havada tutmak stick something up f.
bir bitkiyi açık havada yaşayabilsin diye açık hava şartlarına maruz bırakmak harden off f.
bir bitkiyi açık havada yaşayabilsin diye normal hava şartlarına alıştırmak harden something off f.
'-i havada kapmak pounce at f.
(bir şeyi) havada kapmak pounce on (something) f.
'-i havada kapmak pounce on f.
havada tutmak stick up f.
açık havada yatmak/uzanmak lay out f.
(birini/bir şeyi) havada kapmak için atılmak swoop down on (someone or something) f.
birini/bir şeyi havada kapmak için atılmak swoop down upon someone or something f.
birini/bir şeyi havada kapmak için atılmak swoop down on someone or something f.
(bir şeyi) dışarıda/açık havada pişirmek cook (something) out f.
basketbolda faul alanında dışarı çıkacak olan topa havada vurup rakip oyuncunun eline geçirmek foul out f.
arasında/havada asılı kalmak hover between f.
birini/bir şeyi havada kapmak leap at someone or something f.
(bir şeyi) havada kapmak pounce on (something) f.
(bir şeyi) havada kapmak seize onto (something) f.
(bir şeyi) havada kapmak seize on (something) f.
(bir şeyi) havada kapmak seize upon (something) f.
bir şeyi havada kapmak snap something up f.
(birini/bir şeyi) havada kapmak spring at (someone or something) f.
Phrases
açık havada out of doors zf.
burnu havada with one's head in the air expr.
havada aşk kokusu var love is in the air expr.
havada aşk var love is in the air expr.
Colloquial
burnu havada kimse la-de-da i.
burnu havada kişi face card i.
yumrukların havada uçuşması slugfest i.
yumrukların havada uçuştuğu kavga slugfest i.
aklı bir karış havada kimse mooner i.
burnu havada a big head i.
havada kalma süresi hang time i.
burnu havada davranmak la-de-da f.
burnu havada davranmak la-di-da f.
bir şeyi havada karada yapmak walk it f.
bir şey havasında/bir şey yapacak havada olmamak be in no mood for something/for doing something f.
konser gibi bir kalabalıkta havada elden ele dolaşmak body-surf f.
burnu havada biggity s.
havada asılı (bir şekilde) suspended in midair s.
burnu havada all over (oneself) s.
burnu havada all over (oneself) s.
burnu havada conceited as a barber's cat s.
burnu havada fancy-pants s.
havada kalmış in the air expr.
burnu havada all-over oneself expr.
Idioms
burnu havada, kasıntılı tip cock of the roost i.
zeki ama aklı bir karış havada kişi absent-minded professor i.
burnu havada smart ass i.
burnu havada kimse little lord fauntleroy i.
iki uçağın havada çarpışması sonucu meydana gelen moloz yağmuru aluminum shower i.
iki uçağın havada çarpışması sonucu meydana gelen enkaz/metal parçası yağmuru aluminum shower i.
burnu havada kimse bigwig i.
uçağın havada iniş sırası beklerken yaptığı dairesel uçuş holding pattern i.
leyleği havada görme itchy feet [uk/australia] i.
burnu havada tip ring-tailed snorter [old-fashioned] i.
burnu havada olmak have a big head f.
burnu havada olmak be up (oneself) f.
bir şeyi yapacak havada olmamak be in no mood to do something f.
burnu havada olmak one's nose is in the air f.
burnu havada olmak put on the ritz f.
burnu havada olmak have one's nose in the air f.
burnu havada olmak stick one's nose up in the air f.
havada kapmak leap at f.
havada kaza yapmak crash in midair f.
havada(mutluluk vb. kokusu) olmak be in the air f.
leyleği havada görmek have itchy feet f.
burnu büyük/havada davranmak be puffed up with pride f.
burnu havada olmak be above (oneself) f.
burnu havada olmak get above yourself f.
burnu havada olmak be above yourself f.
burnu havada olmak have tickets on (oneself) f.
bunu havada olmak have tickets on yourself f.
havada asılı kalmak hang heavy f.
olumsuz bir şey havada asılı kalmak hang heavy f.
burnu havada olmak have a swelled head f.
havada çok miktarda asılı kalmak lie heavy f.
havada yoğun bir şekilde asılı kalmak lie heavy f.
havada kalmak hang in the air f.
belli bir havada iletişim kurmak/konuşmak sound a (kind of) note f.
belli bir havada iletişim kurmak/konuşmak sound a note (of something) f.
belli bir havada iletişim kurmak/konuşmak strike a note (of something) f.
havada kalmak be left hanging (in the air) f.
havada kalmak be left hanging (in midair) f.
burnu büyük, havada olmak be puffed up with pride f.
burnu havada olmak have a big head f.
kötü havada dışarı çıkmak brave the elements f.
havada uçmak go flying f.
aklı bir karış havada olmak have head in the clouds f.
burnu havada olmak have nose in the air f.
aklı bir karış havada olmak have your head in the clouds f.
(birini) havada/askıda bırakmak keep (one) hanging (in midair) f.
birini askıda/havada bırakmak keep someone dangling f.
(birini) havada bırakmak leave (one) hanging f.
(birini) havada bırakmak leave (one) hanging in midair f.
(bir şey yapma) fırsatını havada kapmak seize the opportunity (to do something) f.
burnu havada olmak stick nose up in the air f.
kafası bir karış havada a bit out of it s.
burnu havada olan above (oneself) s.
burnu havada olan above yourself s.
burnu havada on (one's) high horse s.
aklı havada otl (out to lunch) s.
burnu havada swellheaded s.
burnu aşırı havada too big for (one's) own britches s.
burnu aşırı havada too big for britches s.
burnu aşırı havada too big for your boots s.
burnu havada la-di-da expr.
burnu havada with one's nose in the air expr.
burnu havada lah-di-dah expr.
burnu aşırı havada too big for one's britches expr.
burnu aşırı havada too big for one's boots expr.
burnu havada the cock of the walk expr.
burnu havada on one's high horse expr.
burnu havada as vain as a peacock expr.
burnu havada as conceited as a barber's cat expr.
burnu havada one's nose is in the air expr.
burnu havada nose-in-the-air expr.
havada sezilen in the wind expr.
aklı bir karış havada like a drunken sailor expr.
güneşli havada yağmur yağıyor the devil is beating his wife expr.
güneşli havada yağmur yağıyor the devil is meeting his wife expr.
havada dolanan laf something in the wind expr.
havada bir şey kokusu var there's something in the wind expr.
havada bir şey seziliyor there's something in the wind expr.
(birinin) burnu (hep) havada (one's) nose is (always) in the air expr.
havada kalmış (out) on a limb expr.
burnu havada bir tavırla down (one's) nose expr.
(bir şeyi yapacak) havada in a mood to (do something) expr.
(bir şeyi yapacak) havada in the mood to (do something) expr.
havada kalmış on a limb expr.
burnu havada on high horse expr.
biri bir şeyi havada karada yapar someone could do something in their sleep expr.
burnu havada with your nose in the air expr.
Speaking
aklı bir karış havada his head is in the clouds expr.
bu gece yemek pişirecek havada değilim I'm in no mood to cook dinner tonight expr.
tv izlemeyi açık havada yürümeye tercih ediyor musun? do you prefer watching tv to walking in the open air? expr.
tv izlemeyi açık havada yürümeye tercih eder misin? do you prefer watching tv to walking in the open air? expr.
Trade/Economic
açık havada outdoor s.
Law
saksonların açık havada halka açık toplantılar veya mahkemeler düzenlediği yüksek yer mute-hill [scotland] i.
Tourism
hawaiililerin açık havada gerçekleştirdikleri eğlenceli şenlik iuau i.
Technical
atomun havada paralanması atomic airburst i.
açık havada bakım air curing i.
açık havada kurutma air seasoning i.
dışarıdaki sese karşı havada yayılan sesin yalıtımı airborne sound insulation against outdoor sound i.
ev ve benzeri yerlerde kullanılan elektrikli cihazlar tarafından havada yayılan gürültünün belirlenmesi determination of airborne acoustical noise emitted by household and similar electrical appliances i.
havada sertleştirme air-hardening i.
havada soğutulmuş dışık betonu air-cooled slag concrete i.
havada sertleşme air hardening i.
havada asıltı aerosol i.
havada söndürme air slaking i.
havada suverilen çelikler air quenching steels i.
havada soğutma air cooling i.
havada sertleşen çelikler air hardening steels i.
havada yayılan ses airborne sound i.
havada kurutulmuş kereste air-dried lumber i.
havada termal yaşlandırma thermal ageing in air i.
havada rakle skying doctor i.
havada suverme air quenching i.
havada sertleşmiş çelik air-hardening steel i.
havada ısıl yaşlandırmadan sonra sarma deneyi wrapping test after thermal ageing in air i.
havada sertleşen takım çeliği air hardening tool steel i.
havada kurutulmuş kereste air-dried wood i.
havada oksitlenme deneyleri air oxidation tests i.
havada sertleşme air-hardening i.
havada kurutma air-drying i.
havada dolmuş servisi air charter service i.
havada kalış süresi endurance i.
havada sönmüş kireç air-slaked lime i.
havada bulunan uçucu organik bileşikler volatile organic compounds in air i.
havada soğutulmuş dışık air-cooled slag i.
havada yetişen kök aerial root i.
havada rakle floating knife i.
havada oluşan ses airborne noise i.
havada sertleşebilir çelik air hardenable steel i.
havada kurutma air drying i.
havada kurutma ve su içerisinde tutma çevrimi air drying and water storage cycle i.
havada sertleşmiş kireç air-hardening lime i.
havada akrobasi aerobatics i.
havada oksitlenmeye dayanım oxidative stability in air i.
havada su verilmiş çelik air quenched steel i.
havada soğutulmuş çelik air-cooled steel i.
havada sertleşmiş çelik air hardening steel i.
havada oksitlenme atmospheric oxidation i.
havada oksitlenme air oxidation i.
havada yayılan akustik gürültü airborne acoustical noise i.
havada sertleşen kum air-set sand i.
kritik sıcaklığı üzerinde ısıttıktan sonra çeliği havada soğutma işlemi normalising i.
kurşunun havada erime noktasına kadar ısıtılmasıyla üretilen sarı kurşun oksit massicot i.
kritik sıcaklığı üzerinde ısıttıktan sonra çeliği havada soğutma işlemi normalizing i.
odalar arasında havada yayılan sesinin yalıtımı airborne sound insulation between rooms i.
soğuk havada muhafaza edilen yük refrigerated cargo i.
sıcak havada alınan tedbirler hot weather precaution i.
uçağın havada ilerlemesine karşı havanın gösterdiği direnç drag i.
uçuşta yakıtı havada boşaltma in flight fuel dumping i.
uçağın havada tutunabilme yeteneğini kaybetmesi stall i.
soğuk havada donmayacak şekilde üretilmiş yağ winter oil i.
vızıldayarak havada zıplayan ve ara ara patlayan bir çeşit havai fişek whizz-bang i.
vızıldayarak havada zıplayan ve ara ara patlayan bir çeşit havai fişek whiz-bang i.
motorun hızını havada dönen kanatlarının direnci ile düzenleyen regülatör fly governor i.
havada belli bir noktada durmak hover f.
havada süzülmek float f.
havada yükselmek soar f.
havada sertleştirmek air-harden f.
motoru kapatarak havada uçmak volplane f.
havada düşme eğiliminde olan non-buoyant s.
açık havada kurutulan air-seasoned s.
açık havada kür edilmiş air-cured s.
havada kurutulmuş air seasoned s.
havada su verilmiş air quenched s.
havada uçan airborne s.
havada kurumuş air-dried s.
havada suverilmiş air quenched s.
havada kurutulmuş air-dried s.
havada soğutulmuş air cooled s.
havada kurutulmuş air-dry s.
havada soğutulmuş air-cooled s.
havada sertleştirilmiş air hardened s.
havada kurutulmuş air-seasoned s.
havada kurutulmuş air dried s.
havada sertleşebilir air hardenable s.
havada sertleşmiş air-hardened s.
havada sertleşen air setting s.
havada sertleşmiş air-cured s.
Informatics
havada toprak floating ground i.
Textile
düz gevşek dokunmuş, sıcak havada kullanıma uygun bir elyaf kumaş tropical i.
havada rakle floating knife i.
sıcak havada vukanizasyon vulcanization in hot air i.
(soğuk havada bot veya galoş içine giyilen) düz koyun derisi veya keçeden ayakkabı pac i.
(soğuk havada bot veya galoş içine giyilen) düz koyun derisi veya keçeden ayakkabı pack i.
tatilde veya sıcak havada giyilen ince salaş kıyafetler cruiserwear i.
Construction
havada sertleşen kuru veya yaş refrakter harç air-setting dry or wet refractory mortar i.
havada tutma levitation i.
havada kürlenmiş air cured s.
havada sertleşen air-setting s.
havada kurutulmuş air-dried s.
Aeronautic
havada süzülme aerodonetics i.
suda ve havada gidebilen uçak aerohydroplane i.
havada yakıt ikmali için kullanılan, büyük benzin depoları içeren yük uçağı tanker i.
azami havada tutunabilme tavanı hovering ceiling i.
havada yakıt ikmal paketi hose drum unit package i.
havada doldurulmuş uçuş planı airfile flight plan i.
havada yakıt ikmali flight refuelling i.
havada ateşleme in flight start i.
havada tutunma yüksekliği hovering ceiling i.
havada yakıt ikmali air to air refuelling i.
havada yakıt ikmali in-flight refuelling i.
havada uydu haberleşmesi airborne satellite communication i.
havada yön bulma aeronavigation i.
havada yakıt ikmali bölgesi flight refuelling area i.
havada kalma süresi endurance i.
havada yakıt ikmali aerial refuelling i.
havada yakıt ikmali air-to-air refueling i.
havada yakıt ikmali air-to-air refuelling i.
havada yapılan çalışma aerial work i.
havada yakıt ikmali aerial refueling i.
havada iken çarpışmayı önleyici sistem airborne collision avoidance system i.
havada yakıt ikmali in-flight refueling i.
havada yakıt ikmali air refueling i.
havada tutunarak uçuş hovering flight i.
havada yedekte çekme aero-tow flight i.