empty - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

empty

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"empty" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 64 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
empty f. boşaltmak
empty s. boş
General
empty i. boş kap
empty i. boşalma
empty f. boşaltmak
empty f. akıtmak
empty f. dökmek
empty f. içini çıkarmak
empty f. içini boşaltmak
empty f. tahliye etmek
empty f. dökülmek
empty f. boşalmak
empty f. akmak
empty f. derdini dökmek
empty f. içini boşaltmak
empty s. anlamsız
empty s. kuru
empty s. bilgisiz
empty s. nafile
empty s. yararsız
empty s. verimsiz
empty s. yoksun
empty s. aç
empty s. önemsiz
empty s. boşuna
empty s. fos
empty s. içeriksiz
empty s. havadan
empty s. kimsesiz
empty s. mahrum
empty s. beyhude
empty s. kof
empty s. değersiz
empty s. boş
empty s. bomboş
empty s. karnı aç
empty s. ıssız
empty s. tenha
empty s. bilgisiz
empty s. etkisiz
empty s. yararsız
empty s. duygusuz
empty s. hissiz
empty s. değersiz
empty s. amaçsız
empty s. hedefsiz
empty s. gayesiz
empty s. avare
empty s. işsiz güçsüz
empty s. işe yaramaz
empty s. kuvvetsiz
empty s. güçsüz
empty s. kuvvet yoksunu
empty s. gücü noksan
empty s. işe yaramayan
Colloquial
empty i. boş şişe
empty i. boş içki şişesi
empty i. boş bira şişesi
empty s. enerjisi tükenmiş
empty s. heyecanı çekilmiş
empty s. enerjisi bitmiş
empty s. duygusu tükenmiş
Trade/Economic
empty f. boşaltmak
Computer
empty expr. boşalt

"empty" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 341 sonuç

İngilizce Türkçe
General
empty talk i. fasarya
empty promises i. boş vaatler
empty words i. balon
empty promises i. boş umutlar
empty medium i. boş ortam
empty street i. boş sokak
empty string i. boş dizgi
empty word i. boş söz
empty talk i. laf
empty words i. boş laf
empty seed i. boş tohum
empty talk i. kuru gürültü
empty talk i. boş konuşma
empty stage i. çıplak sahne
a glass of half empty i. yarım bardak
empty seat i. boş koltuk
empty land i. boş arsa
half empty seed i. yarı dolu tohum
empty headed man i. boş adam
empty band i. boş bant
empty nester i. çocuklarının belli bir yaştan sonra evi terk ettiği aile
empty throne i. hükümdarsız taht
empty tummy i. boş mide
empty throne i. sahipsiz taht
empty throne i. boş taht
empty talk i. boş laf
empty talk i. palavra
empty words i. palavra
empty stomach i. boş mide
empty mind i. boş zihin
empty promises i. içi boş vaatler
empty talk i. boş laflar
empty words i. boş sözler
empty talk i. boş sözler
empty words i. boş laflar
empty paper sack i. boş kağıt torba
an empty stage i. boş bir sahne
empty life i. boş hayat
empty nest syndrome i. boş yuva sendromu
empty rhetoric i. safsata
empty rhetoric i. boş konuşma/söylem
empty rhetoric i. manasız lakırdı
empty rhetoric i. boş laf
empty tank i. boş depo
empty room i. boş oda
empty bottles i. boş şişeler
empty vessel i. boş kap
empty signifier i. belirli bir anlamı olmayan terim
empty signifier i. anlamı belirlenmemiş sözcük
empty signifier i. farklı sözcüklerle farklı anlamlar kazanan terim
empty shell i. içi boş kabuk
empty shell i. boş kabuk
empty tomb i. anıt mezar
empty table i. boş masa
empty state i. boşluk ifadesi
be empty f. boş olmak
empty out f. boşaltmak
make empty f. boşaltmak
be left empty handed f. avucunu yalamak
feel empty f. kendini boşlukta hissetmek
become empty f. boşalmak
empty the bowels f. abdest bozmak
go home empty handed f. hava almak
take empty dishes and glasses away f. (masanın) boşlarını almak
take empty dishes and glasses away f. boşları almak
be left empty-handed f. ağzını havaya açmak
go home empty-handed f. ayazda kalmak
left empty-handed f. ağzını havaya açmak
return empty-handed f. eli boş dönmek
empty the house f. evi boşaltmak
feel empty f. boşluk hissetmek
come up empty handed f. eli boş dönmek
empty the building f. binayı boşaltmak
empty something out f. bir şeyi boşaltmak
empty into the sea f. (nehir) denize dökülmek
drink on an empty stomach f. aç karnına içmek
drink on an empty stomach f. aç karına içmek
feel empty f. boşlukta olmak
leave empty f. boş bırakmak
empty the bags f. çantaları boşaltmak
empty the dishwasher f. bulaşık makinesini boşaltmak
travel on an empty stomach f. boş mide ile seyahat etmek
empty the trash f. çöpü boşaltmak
empty something in f. bir şeyi bir şeye dökmek/boşaltmak
absolutely empty s. tamtakır
empty headed s. kuş beyinli
quite empty s. bomboş
empty handed s. eli boş
completely empty s. tamtakır kuru bakır
completely empty s. tamtakır
empty of s. -den yoksun
empty-headed s. boş kafalı
empty-handed s. eli boş
empty-headed s. kuş beyinli
half empty s. yarı boş
empty-headed s. uçarı
empty-headed s. hoppa
empty-headed s. sersem
empty-headed s. boş kafa
empty-headed s. sulu (kimse)
half empty s. yarıya kadar boş
half empty s. yarı yarıya boş
empty-bellied s. boş mideli
empty-bellied s. karnı aç
empty-bellied s. midesi boş
empty-handed s. başarısız olmuş
empty-handed s. başarısız
empty-handed s. muvaffak olamamış
on an empty stomach zf. aç karnına
empty-handedly zf. eli boş bir şekilde
before meals on an empty stomach zf. yemeklerden önce aç karnına
Phrasals
empty something into something f. bir şeyi bir şeye dökmek/boşaltmak
empty into something f. (nehir vb) bir şeye dökmek/dökülmek
empty into something f. (nehir vb) bir yere dökülmek
empty into f. -e dökmek/boşaltmak
empty into f. -e dökülmek
empty out f. kusturmak
empty out f. midesini boşaltmak
empty out f. boşalmak
Phrases
with an empty stomach zf. aç açına
Proverb
empty vessels make the most noise boş fıçı çok langırdar
empty vessels make the most sound boş teneke çok tıngırdar
empty vessels make most noise boş teneke çok ses çıkarır
empty vessels make the most sound boş teneke çok ses çıkarır
empty vessels make most sound boş teneke çok tıngırdar
empty vessels make the most noise boş teneke çok ses çıkarır
empty vessels make the most noise boş teneke çok tıngırdar
empty vessels make most sound boş teneke çok ses çıkarır
empty vessels make most noise boş teneke çok tıngırdar
an empty sack cannot stand upright boş çuval dik durmaz
it's the empty can that makes the most noise boş teneke çok ses çıkarır
he who gives fair words feeds you with an empty spoon pohpohlanmak kimseye bir fayda sağlamaz/kimsenin işine yaramaz
he who gives fair words feeds you with an empty spoon duyulmak istenen/kulağa güzel gelen sözler kimseye fayda sağlamaz
Colloquial
empty promise i. boş vaat
empty calories i. boş kalori
empty calories i. besin değeri olmayan yiyecek
empty calories i. sadece kaloriden ibaret yiyecek
empty calories i. abur cubur
empty calories i. lüzumsuz yiyecek
empty calories i. besin değeri az olan/besin değeri olmayan yiyecek
empty calories i. kalorisi yüksek besin değeri düşük yiyecek
empty mood i. boş ruh hali
empty one’s wallet f. cüzdanını boşaltmak
empty one’s wallet f. cüzdanında ne varsa almak
dull and empty s. donuk ve boş
dull and empty s. sıkıcı ve boş
empty your pockets expr. ceplerini boşalt
empty your pockets expr. ceplerinizi boşaltın
empty out the register expr. kasayı boşalt
is the glass half empty or half full? expr. bardağın yarısı boş mu dolu mu?
is the glass half empty or half full? expr. bardağın boş tarafı mı dolu tarafı mı?
is the glass half empty or half full? expr. bardağın boş tarafından mı dolu tarafından mı bakarsın?
is the glass half empty or half full? expr. iyimser mi kötümser mi yaklaşırsın?
Idioms
a glass half empty person i. her şeye kötü tarafından bakan karamsar insan
empty suit i. otoriter görünüp içi fos olan kişi
empty suit i. önemli görünen ama aslında bir meziyeti olmayan kişi
empty suit i. beceriksiz yönetici
empty suit i. etkisiz yönetici
empty suit i. koftiden yönetici
empty suit i. sözde/görünürde yönetici
empty suit i. içi boş insan
empty suit i. göründüğü gibi olmayan kişi
empty suit i. beceriksiz kişi
empty suit i. şarlatan
empty suit i. sahtekar
empty suit i. koftiden kişi
an empty nester i. çocukları yuvadan uçmuş aile/ebeveyn
an empty nester i. çocuklarının belli bir yaştan sonra evi terk ettiği aile
an empty nester i. çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveyn
an empty nester i. çocukları yuvadan uçmuş aile/ebeveyn
an empty nester i. çocuklarının belli bir yaştan sonra evi terk ettiği aile
an empty nester i. çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveyn
empty-nesters i. çocuklarının belli bir yaştan sonra evi terk ettiği ebeveynler
empty-nesters i. çocukları yuvadan uçmuş aile/ebeveynler
empty-nesters i. çocukları yuvadan uçup evde yalnız kalmış aile/ebeveynler
empty-nesters i. çocukları yuvadan uçmuş aile/ebeveynler
empty the tank f. tüm enerjisini vermek
empty the tank f. çaba sarf etmek
empty someone out f. birisini kusturmak
see the glass half empty f. bardağın boş tarafını görmek
see the glass as half empty f. bardağın boş tarafını görmek
come up empty f. eli boş dönmek
go away empty-handed f. eli boş dönmek
come away empty-handed f. eli boş dönmek
see the glass half empty f. olaya bir de kötü tarafından bakmak
see the glass half empty f. olaya bir de tersinden görmek
see the glass as half empty f. olaya bir de tersinden görmek
see the glass as half empty f. olaya bir de kötü tarafından bakmak
go away empty-handed f. sonuç alamamak
be running on empty f. sıfırı tüketmek
be running on empty f. yeni fikirler vb. bulamamak
run on empty f. başarısız ilerlemek
run on empty f. zayıf olmak
run on empty f. etkisiz olmak
run on empty f. güçsüz ilerlemek
run on empty f. hevesi kaçmak
run on empty f. enerjisi/gücü azalmak
run on empty f. hevesi kalmamak
run on empty f. enerjisi/gücü kalmamak
run on empty f. rölantide yaşamak
run on empty f. el elde baş başta kalmak
run on empty f. sıfırı tüketmek
run on empty f. aç/tok karnına seyahat etmek
run on empty f. açken/tokken seyahat etmek
be running on empty f. mecali kalmamak
be running on empty f. bitip tükenmek
be running on empty f. hiç enerjisi/gücü kalmamak
be running on empty f. açlıktan ölmek
be running on empty f. açlıktan hiç enerjisi/gücü kalmamak
be running on empty f. silinip süpürülmek (yiyecek, kaynak)
be running on empty f. tamamen tüketilmek/bitirilmek
see the glass half empty f. bardağın boş tarafını görmek
see the glass half empty f. pesimist olmak
see the glass half empty f. kötümser olmak
travel on an empty stomach f. aç karnına seyahat etmek
travel on an empty stomach f. aç yola çıkmak
glass half empty s. bardağın boş tarafını gören
glass half empty s. pesimist
glass half empty s. karamsar
glass half empty s. kötümser
empty can rattles the most expr. boş teneke çok tıngırdar
empty can rattles the most expr. boş teneke çok ses çıkarır
empty words will not fill an empty stomach expr. lafla peynir gemisi yürümez
the poor have empty pockets but full hearts expr. zenginin cebi fakirin gönlü zengin olur
empty nest, empty nester expr. kuş yuvadan uçtu
empty nest, empty nester expr. çocukların evden ayrılmasıyla odaları boş kalmış/neşesi kaçmış ev
empty nest, empty nester expr. çocukların evden ayrılmasıyla ebeveynlerin yalnız kaldığı ev
the glass is half empty expr. bardağın boş tarafından bakma
the glass is half empty expr. bardağın boş tarafı
the glass is half empty expr. kötümser bakış
the glass is half empty expr. bardağın yarısı boş
the glass is half empty expr. durumun kötü/olumsuz tarafı
the glass is half empty expr. durumun olumsuz yanı
the glass is half empty expr. durum algılandığından daha kötü/olumsuz
Speaking
don't show up empty-handed expr. elin boş gelme
two to three times a day, before meals, on an empty stomach expr. günde iki veya üç kez/defa/kere yemeklerden önce aç karnına
I don't want to show up empty-handed expr. elim boş gelmek istemedim
mark's wallet was empty expr. markın cüzdanı boştu
it's been empty for three years expr. orası üç yıldır boş duruyor
I'm empty expr. mermim bitti
I'm empty expr. kurşunum bitti
Politics
empty chair policy i. boş koltuk politikası
Industry
stowage plan occupied and empty locations i. stoklama planı dolu ve boş yerler
Tourism
price on full-empty bases i. boş-dolu garantili fiyat
Technical
empty reel i. avara kasnağı
empty set i. boş küme
empty paper sack i. boş kağıt torba
empty matrix i. boş dizey
empty weight i. boş ağırlık
empty magnification i. boşa büyütme
empty battery i. boş akü
empty space indicator i. boşluk göstergesi
empty-load changeover lever i. boş-dolu değiştirme tertibatı
empty enclosure i. boş mahfaza
sampling empty sacks for testing i. deney için boş torbalardan numune alma
empty sections i. kutu profiller
empty sack made from thermoplastic flexible film i. termoplastik esnek filmden yapılmış boş torba
empty load changeover box i. yük değiştirme kutusu
empty load box operating rods i. yük değiştirme tertibatı bağlantı çubuğu
empty peg-trays f. masura yerleşimine ara vermek
Computer
empty-white i. boş -beyaz
empty set i. boş küme
empty cluster i. boş küme
empty paragraphs i. boş paragraflar
empty favorites i. boş sık kullanılanlar
empty medium i. boş ortam
empty recycle bin i. boş geri dönüşüm kutusu
empty list i. boş liste
empty string i. boş dizgi
empty web i. boş web
empty formula i. boş formül
empty band i. boş bant
empty elements i. boş elemanlar
empty rows i. boş satırlar
empty frame i. boş çerçeve
empty columns i. boş sütunlar
empty fields i. satırları yazdırma
toner bin empty i. toner selesi boş
toner empty i. toner boş
non empty s. boş olmayan
not empty s. boş değil
adf is empty expr. adf boş
adf empty expr. adf boş
this folder is empty expr. bu klasör boş
create empty expr. boş yarat
move to empty column expr. boş sütuna taşı
empty recycle bin expr. geri dönüşüm kutusu'nu boşalt
ink empty expr. mürekkep boş
empty catalog expr. kataloğu boşalt
mini windows subdirectory empty expr. mini windows altdizini boş
list is empty expr. liste boş
folder is empty expr. klasör boş
black cartridge empty expr. siyah kartuş boş
table is empty expr. tablo boş
xml empty tag expr. xml boş etiket
Informatics
non-empty set i. boş olmayan küme
Telecom
empty band i. boş bant
empty slot ring i. halka şeklinde boş yuva
Automotive
running on empty i. boş depoyla yol alma
Railway
empty container forklift i. boş konteyner mobil vinci
Aeronautic
empty leg i. boş uçuş
empty visual field i. görünebilen boş saha
empty weight dry i. kuru boş ağırlık
empty field myopia i. miyopluk dışı saha
Marine
empty container i. boş konteyner
Medical
empty follicle syndrome i. boş folikül sendromu
Psychology
empty nest i. boş yuva
empty nest syndrome i. çocukların evi terk etmesi sendromu
empty-nest syndrome i. çocuklar evden ayrıldığında ebeveynlerin hissettiği depresyon, yalnızlık durumu
Food Engineering
empty calorie i. boş kalori
Math
empty set i. boş küme
empty matrix i. boş dizey
empty matrix i. boş matris
Statistics
empty cell test i. boş hücre sınaması
david's empty cell test i. david boş hücre sınaması
wilks empty cell test i. wilks'in boş hücre sınaması
Chemistry
empty field myopia i. boş alan miyopluğu
Marine Biology
empty-gutted s. boş-mideli
Astronomy
empty space i. boş uzay
Botanic
empty seed i. boş tohum
empty seed i. sağır tohum
Agriculture
empty cow i. gebe olmayan inek
half empty seed i. yarı dolu tohum
Breeding
empty cow i. gebe olmayan inek
Tobacco
empty pocket sensor i. boş cep sensörü
Social Sciences
empty signifier i. boş imleyen
Literature
empty-center focalization i. boş merkezli odaklanma
Linguistics
empty signifier i. boş imleyen
empty position i. boş alan
empty signifier i. boş işaretleyen
empty word i. boş sözcük
empty slot i. boş alan
empty morph i. boş biçimbirimcik
Geography
empty quarter i. suudi arabistan'da bir çöl
empty quarter i. rubülhali çölü
Military
gun empty i. boş silah
empty case i. boş kovan
Hunting
empty case i. boş kovan
Slang
empty threat i. boş tehdit
empty threat i. içi boş tehdit
put (someone) off with empty promises f. altmışaltıya bağlamak