bargain - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

bargain

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


"bargain" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 40 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
bargain i. kelepir
bargain i. pazarlık
General
bargain i. yok pahasına satılan şey
bargain i. uyuşma
bargain i. anlaşma
bargain i. sudan ucuz şey
bargain i. teklif
bargain i. muamele
bargain i. iş anlaşması
bargain i. pazarlık
bargain i. işlem
bargain i. ucuz şey
bargain i. uzlaşma
bargain i. pısırık kimse
bargain i. aşırı uysal kimse
bargain f. anlaşmak
bargain f. değiş tokuş etmek
bargain f. uyuşmak
bargain f. pazarlık etmek
bargain f. müzakere etmek
bargain f. şarta bağlamak
bargain f. koşul koymak
bargain f. taahhüt ettirmek
bargain f. taahhüt etmesini sağlamak
bargain f. koşula bağlamak
bargain f. şart koymak
bargain f. taahhüt etmek
Trade/Economic
bargain i. akit
bargain i. alışveriş
bargain i. işlem
bargain i.
bargain i. kelepir
bargain i. muamele
bargain i. pazarlık
bargain i. satış
bargain i. ucuzluk
bargain i. pazarlıkla alınan mal veya hizmet
bargain f. pazarlık etmek
Politics
bargain f. siyasi pazarlığa girişmek
bargain f. pazarlık yapmak

"bargain" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 249 sonuç

İngilizce Türkçe
General
travel bargain i. seyahat anlaşması
good bargain i. kelepir
time bargain i. vadeli alışveriş
bargain sale i. indirimli satış
losing bargain i. zararına satış
bargain price i. indirimli fiyat
bargain price i. sudan ucuz fiyat
bargain-hunter i. kelepirci
bargain matinee i. halk matinesi
bargain matinee i. halk günü
bargain matinee i. ucuz matine
hard bargain i. sıkı pazarlık
effort bargain i. performansa dayalı prim
effort bargain i. performansa dayalı ücretlendirme
bargain for f. hesaba katmak
bargain for f. beklemek
strike a bargain f. mutabık kalmak
strike a bargain f. anlaşmaya varmak
bargain away f. feda etmek
drive a hard bargain f. sıkı bir pazarlık yaparak fiyatı çok indirmek
make a bargain f. mutabık kalmak
make a bargain f. anlaşmaya varmak
bargain for f. ummak
bargain on f. bel bağlamak
get a bargain f. kelepire konmak
strike a bargain f. pazarlıkta anlaşmaya varmak
strike a bargain f. uzlaşmak
drive a hard bargain f. sıkı bir pazarlık sonucu birçok şey elde etmek
bargain on f. beklemek
bargain on f. ummak
bargain on f. güvenmek
get something at a bargain price f. ucuza kapatmak
bargain with f. pazarlık etmek
drive a hard bargain f. sıkı pazarlık yapmak
drive a hard bargain f. sıkı bir pazarlığa girişmek
bargain with f. pazarlık yapmak
strike a bargain f. mutabakata varmak
strike a bargain f. mutabakat yapmak
do a bargain f. pazarlık etmek
bargain a price f. fiyat üzerinde pazarlık yapmak
strike a bargain f. fiyatta anlaşmak
bargain-priced s. ucuz
bargain-priced s. indirimli
into the bargain zf. cabası
into the bargain zf. caba
into the bargain zf. ayrıca
into the bargain zf. üstelik
into the bargain zf. bir de
in the bargain zf. üstelik
for a bargain price zf. yok pahasına
Phrasals
bargain for f. beklemek
bargain for f. hazırlanmak
bargain down f. pazarlık edip fiyatı düşürmek
bargain down f. pazarlıkta fiyat kırmak
bargain for f. ummak
bargain for (someone or something) f. (birine/bir şeye) sahip olmak için pazarlık etmek
bargain for (someone or something) f. (biri/bir şey) için pazarlık etmek
bargain for f. bir şey için pazarlık etmek
bargain for f. bir şeyi müzakere etmek
bargain over f. bir şey için pazarlık etmek
bargain over f. bir şeyi müzakere etmek
bargain for f. bir şeye hazırlıklı olmak
bargain for f. bir şeyi beklemek
bargain for f. bir şeyi hesaba katmak
bargain for f. bir şeyi ummak
bargain for f. bir şeyi almak/elde etmek için biriyle pazarlık etmek
bargain for (someone or something) with (someone) f. (biriyle birisi/bir şey) için pazarlık etmek
bargain over (someone or something) with (someone) f. (biriyle birisi/bir şey) üzerine pazarlık etmek
bargain (someone) down f. (biriyle) pazarlık etmek
bargain (someone) down f. (birine) fiyat kırdırmak
bargain (something) down f. (bir şeyin) fiyatını indirtmek
bargain (something) down f. (bir şeyin) fiyatını düşürtmek
bargain (something) down f. pazarlık edip (bir şeyin) fiyatını düşürmek
bargain (something) down f. pazarlıkla (bir şeyin) fiyatını kırmak
bargain away f. vazgeçmek
bargain away f. kaybetmek
bargain away f. zayi etmek
bargain away f. heba etmek
bargain away f. ziyan etmek
bargain for something f. bir şeyi beklemek
bargain for something f. bir şeyi hesaba katmak
bargain for something f. bir şeyi ummak
bargain for something f. bir şeye hazırlıklı olmak
bargain for something f. bir şeyi planlamak
bargain on something f. bir şeyi beklemek
bargain on something f. bir şeyi hesaba katmak
bargain on something f. bir şeyi ummak
bargain on something f. bir şeye hazırlıklı olmak
bargain on something f. bir şeyi planlamak
bargain (over someone or something) (with someone) f. (biriyle biri/bir şey) üzerine müzakerede bulunmak
bargain (over someone or something) (with someone) f. (biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek
and bargain (for someone or something) (with someone) f. (biriyle biri/bir şey) üzerine müzakerede bulunmak
and bargain (for someone or something) (with someone) f. (biriyle birine/bir şeye) sahip olmak için tartışmak/pazarlık etmek
bargain on (something) f. (bir şeyi) beklemek
bargain on (something) f. (bir şeyi) hesaba katmak
bargain on (something) f. (bir şeyi) ummak
bargain on (something) f. (bir şeye) hazırlıklı olmak
bargain on (something) f. (bir şeyi) planlamak
bargain with (one) f. (biriyle) pazarlık yapmak
bargain with (one) f. (biriyle) pazarlık etmek
bargain with (one) f. (biriyle) (bir şeye sahip olmak için) görüşmek
Proverb
It takes two to make a bargain pazarlık/anlaşma iki kişiyle yapılır
Colloquial
no bargain i. öyle çok iyi (biri veya bir şey) olmama
no bargain i. aman aman (biri veya bir şey) olmama
no bargain i. matah (biri veya bir şey) olmama
a bargain is a bargain expr. anlaşma anlaşmadır
into the bargain expr. aynı zamanda
into the bargain expr. ayrıca
into the bargain expr. ek olarak
into the bargain expr. ilaveten
a bargain is a bargain expr. söz bir kere verilir
it’s a bargain expr. neredeyse bedava
it’s a bargain expr. kelepir
Idioms
a hard bargain i. sıkı pazarlık
a hard bargain i. sert pazarlık
a hard bargain i. ciddi pazarlık
strike a bargain f. anlaşmak
seal a bargain f. anlaşmayı kutlamak
seal the bargain f. anlaşmayı kutlamak
strike a bargain f. bir sonuca ulaşmak
strike a bargain f. bir pazarlıkta uyuşmak
make the best of a bad bargain f. her şeye göğüs germek
keep one's end of the bargain up f. kendi üzerine düşeni yapmak
hold one's end of the bargain up f. kendi üzerine düşeni yapmak
strike a bargain f. pazarlığı sonuçlandırmak
strike a bargain f. pazarlığı bağlamak
strike a bargain f. pazarlıkta anlaşmak
include something in the bargain f. pazarlığa dahil etmek
strike a bargain f. sonuca varmak
keep one's side of the bargain f. sözünü tutmak
throw something into the bargain f. pazarlığa dahil etmek
live up to one's side of the bargain f. verdiği sözü tutmak
live up to one's end of the bargain f. üstüne düşeni yapmak
strike a bargain f. uzlaşmak
hold one's end of the bargain up f. üstüne düşeni yapmak
live up to one's side of the bargain f. üstüne düşeni yapmak
keep one's end of the bargain f. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
strike a bargain f. (fiyat konusunda) uzlaşmaya varmak
keep one's side of the bargain f. üstüne düşeni yapmak
make the best of a bad bargain f. yapabileceğinin en iyisini yapmak
keep one's end of the bargain f. üstüne düşeni yapmak
live up to one's end of the bargain f. verdiği sözü tutmak
keep one's end of the bargain f. verdiği sözü tutmak
keep one's side of the bargain f. verdiği sözü yerine getirmek
live up to one's end of the bargain f. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
keep one's end of the bargain up f. üstüne düşeni yapmak
strike a bargain f. (fiyat konusunda) anlaşmaya varmak
live up to one's end of the bargain f. verdiği sözü yerine getirmek
keep one's side of the bargain f. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
keep one's end of the bargain f. verdiği sözü yerine getirmek
live up to one's side of the bargain f. verdiği sözü yerine getirmek
keep one's side of the bargain f. verdiği sözü tutmak
live up to one's side of the bargain f. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
make the best of a bad bargain f. sıkıntılı bir durumu kendi yararına çevirmek
make the best of a bad bargain f. şanssızlığı şansa çevirmek
make the best of a bad bargain f. elindekini en iyi şekilde kullanmak/değerlendirmek
make the best of a bad bargain f. zor koşullar altında elinden gelenin en iyisini yapmak
make the best of a bad bargain f. zarardan yarar sağlamak
hold (up) (one's) end of the bargain f. kendi üzerine düşeni yapmak
hold (up) (one's) end of the bargain f. üstüne düşeni yapmak
hold end of the bargain up f. üstüne düşeni yapmak
hold up (one's) end (of the bargain) f. kendi üzerine düşeni yapmak
hold up (one's) end (of the bargain) f. üstüne düşeni yapmak
keep (up) (one's) side of the bargain f. sözünü tutmak
keep (up) (one's) side of the bargain f. verdiği sözü yerine getirmek
keep (up) (one's) side of the bargain f. verdiği sözü tutmak
keep (up) (one's) side of the bargain f. üstüne düşeni yapmak
live up to end of the bargain f. üstüne düşeni yapmak
live up to end of the bargain f. verdiği sözü tutmak/yerine getirmek
live up to end of the bargain f. verdiği sözü tutmak
live up to end of the bargain f. verdiği sözü yerine getirmek
throw into the bargain f. pazarlığa dahil etmek
bargain-bin s. düşük fiyatlı
bargain-bin s. ucuza satılan
bargain-bin s. kelepir
bargain-bin s. kalitesiz
bargain-bin s. değersiz
bargain-bin s. ucuz
into the bargain expr. üstüne üstlük
Speaking
you're in no position to bargain expr. pazarlık yapacak konumda değilsin
Trade/Economic
time bargain i. alivre satış
unconscionable bargain i. adil olmayan borsa işlemi sözleşmesi
time bargain i. alivre satış
bargain money i. depozito olarak yatırılan para
bargain purchase i. düşeş alışveriş
bargain basement i. fırsat köşesi
unconscionable bargain i. gayriadil sözleşme
bargain corner i. fırsat köşesi
time bargain i. ileride teslim edilmek üzere henüz elde bulunmayan malın satışı
business bargain i. iş pazarlığı
good bargain i. iyi pazarlık
bargain basement i. indirimli satış reyonu
bargain counter i. indirimli eşya tezgahı
bargain money i. kapora
bargain price i. kelepir fiyat
optional bargain i. opsiyonlu alım satım
special bargain i. özel teklif
unconscionable bargain i. ölçüsüz sözleşme
spot bargain i. peşin pazarlık
cash bargain i. peşin işlem
money bargain i. peşin pazarlık
bargain money i. peşinat
bargain money i. pey akçesi
spot bargain i. peşin işlem
bargain price i. ucuz fiyat
bargain for account i. vadeli işlem
settlement bargain i. vadeli muamele
bargain carnivals i. ürünlerin piyasadaki değerinden çok daha aşağıya satıldığı pazarlar
bargain for account i. vadeli borsa alım satımı
time bargain i. vadeli alışveriş
bargain bin i. ucuzluk sepeti
bargain basement i. ucuz eşya reyonu
bargain hunter i. indirim avcısı
bargain rate i. indirimli fiyat
bargain-hunting i. indirim kovalama
make a bargain f. anlaşmak
make a bargain f. bir işi bağlamak
bargain a price f. fiyat üzerinde pazarlık yapmak
bargain off the price f. fiyatı pazarlık etmek
bargain-basement s. düşük fiyatlı
bargain-basement s. değersiz
bargain-basement s. kalitesiz
at bargain prices expr. pazarlık fiyatları ile
Law
bargain and sale i. alım satım sözleşmesi
plea bargain i. bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi
plea-bargain i. bir suçlunun suçunu itiraf ederek alacağı ceza indirimi
bargain money i. depozito
time bargain i. gayrimenkullerle ilgili satış akdi
catching bargain i. gabin
bargain and sale deed i. gayrimenkul alım satım senedi
plea bargain i. iddia pazarlığı
plea bargain i. itiraf pazarlığı
bargain money i. kapora
bargain money i. peşinat
bargain money i. pey akçesi
money bargain i. peşin pazarlık
plea bargain i. savcı-sanık uzlaşması
bargain basement i. ucuz eşya reyonu
bargain carnivals i. ucuz mal
catching bargain i. varis ile yapılan yüksek faizli borç sözleşmesi
bargain off the price f. fiyatı pazarlık etmek
bargain a price f. üzerinde pazarlık yapmak
plea bargain f. daha ciddi suçlamaların reddedilmesi karşılığında daha az ceza gerektiren bir suçlamayı kabul etmek
plea-bargain f. daha ciddi bir suçlamanın düşmesi karşısında daha az ceza gerektiren bir suçu kabul etmek
Politics
political bargain i. siyasi pazarlık
faustian bargain i. şeytanla pazarlık
faustian bargain i. şeytanla anlaşma
right to bargain collectively and to strike i. toplu sözleşme ve grev hakkı
Slang
jewish bargain-hunting i. yahudi pazarlığı