... unsuru - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

... unsuru



"... unsuru" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 2 sonuç

Türkçe İngilizce
Colloquial
... unsuru the (whole)... bit expr.
... unsuru the (whole)... thing expr.

"... unsuru" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 155 sonuç

Türkçe İngilizce
General
teşvik unsuru stimulant i.
yapıda destek unsuru support i.
tehdit unsuru threat risk i.
baskı unsuru element of oppression i.
suç unsuru crime element i.
suç unsuru crime factor i.
insan unsuru human factor i.
güvenlik unsuru safety member i.
destek unsuru support element i.
insan unsuru/edimi human agency i.
risk unsuru element of risk i.
karar destek unsuru decision support element i.
görev unsuru task component i.
güven unsuru element of trust i.
sürpriz unsuru element of surprise i.
denge unsuru antilibration i.
bir alaşımın temel unsuru matrix i.
çok sayıda kişinin dikkatini çekmek için tarihi veya kültürel bir unsuru sansürleyerek veya çarpıtarak takdim etme disneyfication i.
alt kenar unsuru inframarginal i.
içerik unsuru olma ingredience i.
ara bağlantı unsuru mean i.
entelektüel veya sosyal değişim unsuru coin i.
kabiliyet unsuru part i.
ön ikaz unsuru premonitor i.
komiklik unsuru scream i.
eğlence unsuru screamer i.
ikilem unsuru stickler i.
denge unsuru oluşturmak equipoise f.
suç unsuru oluşturmak constitute a crime f.
(başka bir unsuru) karmaşık bir bütüne dahil etmek weave f.
silinecek unsuru işaretlemek dele f.
fetiş unsuru haline gelmek fetichize f.
fetiş unsuru haline gelmek fetichise f.
beyan unsuru olan declarative s.
çeşitli unsuru barındıran multifarious s.
birden fazla farklı unsuru bulunan multipronged s.
birden fazla farklı yönü, unsuru veya işlevi bulunan multitrack s.
sekiz etkin unsuru olan octuple s.
düşlem unsuru yaratan phantastic [obsolete] s.
düşlem unsuru yaratan phantastical [obsolete] s.
Phrasals
sonuca varmak için bir çok unsuru/parçaları birleştirmek put together f.
(bilgisayar programcılığında) bir koddan bir unsuru çıkarıp yerine zararsız fakat gereksiz bir bilgi koymak dummy out f.
(bilgisayar oyunlarında) önceden var olan bir unsuru kaldırmak/çıkartmak dummy out f.
Colloquial
şıklık unsuru snazz i.
(bir şey) unsuru the whole (something) thing i.
(bir şeyin) en önemli unsuru olmak be down to (something) f.
doğruluk unsuru anything in it expr.
doğruluk unsuru anything/nothing/something in it expr.
Idioms
ahlaksızlık unsuru sleaze factor i.
yolsuzluk unsuru sleaze factor i.
yozlaşmışlık unsuru sleaze factor i.
bir hikayede tekrar tekrar değinilen mizah unsuru running gag i.
temel unsuru warp and woof i.
kriz veya suç unsuru oluşturabilecek bir durumu kanıksama ve mağdur kişiye yardım etmeme durumu bystander apathy i.
(bir şey) unsuru the whole (something) bit i.
tahrik unsuru yaratmak sow dragon's teeth f.
Trade/Economic
üretim unsuru agent of production i.
daha fazla rol ve daha az sayıda fiili iş unsuru içeren çalışma yöntemi dejobbing i.
gelir unsuru item of income i.
maliyet unsuru cost element i.
görünmez ticaret unsuru invisible i.
Law
döngüsel hata unsuru element of circularity i.
kasıt unsuru scienter i.
maddi suç unsuru actus reus i.
manevi unsuru moral element i.
suçun manevi unsuru mental element of crime i.
suç unsuru element of a crime i.
suçun manevi unsuru moral element of crime i.
suçun maddi unsuru material element of crime i.
suçun maddi unsuru actus reus i.
suçun maddi unsuru corpus delicti i.
suç unsuru bulunmaması impossibility i.
suçun manevi unsuru mens rea i.
Politics
milli destek unsuru national support element i.
yabancılık unsuru element of foreignness i.
ahlaksızlık unsuru x factor i.
yolsuzluk unsuru x factor i.
yozlaşmışlık unsuru x factor i.
Technical
denge unsuru equilibrant i.
güvenlik unsuru safety member i.
ince ayar unsuru fine control element i.
kaba ayar unsuru coarse control member i.
yakıt unsuru fuel element i.
çatı ve dış cephe kaplamasında kullanılan kiremit şekilli yapı unsuru slate i.
doğal bir unsuru elde etmek için işlemek mine f.
Computer
veri unsuru data item i.
bir veya daha fazla endeksin eriştiği bir grup bellek unsuru array i.
şiddet unsuru içermiyor no violence expr.
Telecom
değişim unsuru variance factor i.
görev unsuru duty factor i.
Radio
kompleks mekanizma unsuru stage i.
Aeronautic
hava aracının temel yapı unsuru keel i.
Marine
gel-git unsuru tidal constituent i.
Medical
tanı unsuru diagnosis i.
tanı unsuru diagnostic factor i.
tanı unsuru diagnostic component i.
tanı unsuru diagnosis component i.
hasta edici unsuru enjekte etmek inoculate f.
Psychology
işlemsel davranış unsuru operant i.
Logic
bağlaç unsuru conjunct i.
Linguistics
dil bilgisi unsuru grammaticism i.
çekimleme unsuru inflection i.
çekimleme unsuru inflexion i.
yazılı dil unsuru inscription i.
(iletişimsel davranış unsuru olarak) sembol ve işaretlerin incelendiği bir alan semeiotics i.
sözcük kökünde yer almayan dil unsuru servile i.
Religious
alman teolog georg major'un hristiyan inancının önemli bir unsuru olan hayır işlerinin kurtuluş için elzem olduğunu ifade ettiği öğretileri majorism i.
(budizm) varoluşun bir unsuru dharma i.
Environment
tahmin unsuru predictor i.
Military
hava kuvvetleri özel harekat unsuru air force special operations component i.
donanma destek unsuru navy support element i.
araştırma ve geliştirme program unsuru research and development program element i.
barış için ortaklık karargah unsuru partnership for peace staff element i.
bölge hasar kontrol unsuru area damage controller i.
çok uluslu polis danışma unsuru multinational advisory police element i.
destek unsuru support element i.
görev teşkilat unsuru task component i.
haber toplama unsuru collecting agency i.
günlük şifre anahtar unsuru daily keying element i.
hücum unsuru assault element i.
hava savunma topçusu ateş yoğunluğu tahlil unsuru anti-aircraft artillery analysis i.
hizmet unsuru service element i.
hedef sistemi ana unsuru target system component i.
iki unsuru farklı kod two element differential i.
istikrar unsuru element of stability i.
keşif unsuru reconnaissance element i.
komuta unsuru command element i.
kontrol unsuru test element i.
manevra unsuru maneuvering element i.
lojistik destek unsuru logistic support element i.
müşterek ateş unsuru joint fires element i.
muharebe unsuru combat element i.
nükleer silah sistemine sahip birlik veya destek unsuru nuclear certified delivery unit i.
nato askeri unsuru nato military body i.
özel görev unsuru functional component i.
program unsuru programme element i.
program unsuru nezaretçisi programme element monitor i.
paraşüt unsuru parachute element i.
toplama unsuru collecting agency i.
yardımcı manevra unsuru effector i.
ordu özel harekat unsuru army special operations component (arsoc) i.
hava muharebe unsuru aviation combat element i.
müşterek özel harekat unsuru komutanı joint force special operations component commander (jfsocc) i.
müşterek istihbarat irtibat unsuru joint intelligence liaison element i.
müşterek istihbarat destek unsuru joint intelligence support element (jise) i.
ana muharebe unsuru major combat element i.
birimin ana birimden ayrı olarak konuşlandırılması planlanan ast unsuru mobility echelon i.
yer muharebe unsuru ground combat element i.
muharebe hizmet destek unsuru combat service support element (csse) i.
askeri birliğin pozisyon değiştirirken belirlediği referans unsuru pivot i.
bir unsuru görev dışı bırakmak deadline f.
müşterek ateş unsuru jfe kısalt.
Mythology
eski yunan sanatında kem gözden korunma unsuru olarak kullanılan gorgon temsili gorgoneion i.
eski yunan sanatında kem gözden korunma unsuru olarak kullanılan gorgon temsili gorgoneum i.
Slang
amerikalı siyahlar arasında yapılan ve gülmece unsuru içeren söz düellosu playing the dozens i.