İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | load i. | yük | ||
The administrative load must be lightened, for example, by switching to the 'one fund' principle. Örneğin 'tek fon' ilkesine geçilerek idari yük hafifletilmelidir. More Sentences |
||||
Yaygın Kullanım | load f. | yüklemek | ||
I have discouraged amendments which loaded other good causes on to our own report. Kendi raporumuza başka iyi nedenler yükleyen değişikliklerden vazgeçtim. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | load i. | endişe | ||
His success took a load off my mind. Onun başarısı endişemi giderdi. More Sentences |
||||
Genel | load i. | yük | ||
I expect this two-stage procedure to lighten the load somewhat, depending on how it is implemented. Bu iki aşamalı prosedürün, nasıl uygulandığına bağlı olarak yükü biraz hafifletmesini bekliyorum. More Sentences |
||||
Genel | load f. | silahı doldurmak | ||
Tom loaded his gun. Tom silahını doldurdu. More Sentences |
||||
Genel | load f. | yüklenmek | ||
Open a new tab in a web browser and wait a few seconds to load it. Bir web tarayıcısında yeni bir sekme açın ve yüklenmesi için birkaç saniye bekleyin. More Sentences |
||||
Genel | load f. | yüklemek | ||
Then, fire up a web browser and load the setup wizard. Ardından, bir web tarayıcısını açın ve kurulum sihirbazını yükleyin. More Sentences |
||||
Genel | load f. | doldurmak | ||
Tom told me to load my pistol. Tom bana tabancamı doldurmamı söyledi. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | load i. | yük | ||
Prohibition of dilution will reduce the overall contamination load of animal feed. Seyreltmenin yasaklanması hayvan yemlerinin genel kontaminasyon yükünü azaltacaktır. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | load i. | yük | ||
Prohibition of dilution will reduce the overall contamination load of animal feed. Seyreltmenin yasaklanması, hayvan yemlerinin genel kontaminasyon yükünü azaltacaktır. More Sentences |
||||
Computer | ||||
Bilgisayar | load i. | yük | ||
The load cannot be left to rest on one pillar alone. Yük tek başına bir sütunun üzerine bırakılamaz. More Sentences |
||||
Bilgisayar | load f. | yüklemek | ||
Help Tom to load the truck. Tom'un kamyoneti yüklemesine yardım et. More Sentences |
||||
Construction | ||||
İnşaat | load i. | yük | ||
Moreover, the device makes it impossible for a load to fall. Dahası, cihaz bir yükün düşmesini imkansız hale getirir. More Sentences |
||||
Automotive | ||||
Otomotiv | load i. | yük | ||
The Powerlift is suitable for transporting loads from one floor to another. Powerlift, yüklerin bir kattan farklı katlara taşınması için uygundur. More Sentences |
||||
Marine | ||||
Denizcilik | load i. | yük | ||
The load of despair disappeared from his mind, and the peace of forgiveness filled his spirit. Umutsuzluğun yükü zihninden kayboldu ve bağışlamanın huzuru ruhunu doldurdu. More Sentences |
||||
Denizcilik | load f. | yüklemek | ||
Tom said he'd help me load the truck. Tom kamyonu yüklememe yardım edeceğini söyledi. More Sentences |
||||
Hunting | ||||
Silah/Atıcılık | load i. | dolu | ||
Here comes another bus load of tourists. İşte bir otobüs dolusu turist daha geliyor. More Sentences |
||||
Photography | ||||
Fotoğrafçılık | load f. | film koymak (fotoğraf makinesine) | ||
He forgot to load the camera with film. Fotoğraf makinesine film koymayı unutmuş. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | load i. | sıkıntı | ||
Genel | load i. | sorumluluk | ||
Genel | load i. | sıklet | ||
Genel | load i. | ağırlık | ||
Genel | load i. | kaygı | ||
Genel | load i. | hareketli yük | ||
Genel | load i. | üzüntü | ||
Genel | load i. | çok miktar | ||
Genel | load i. | şarj | ||
Genel | load i. | iş | ||
Genel | load i. | yükleme | ||
Genel | load i. | iş yükü | ||
Genel | load i. | zihinsel yük | ||
Genel | load i. | çok büyük sayı | ||
Genel | load i. | yüklü miktar | ||
Genel | load i. | (çamaşır | ||
Genel | load i. | bulaşık) makine dolusu miktar | ||
Genel | load f. | yükletmek | ||
Genel | load f. | çok yemek | ||
Genel | load f. | fotoğraf makinesine film koymak | ||
Genel | load f. | yük olmak | ||
Genel | load f. | mal yüklemek | ||
Genel | load f. | doldurmak (zar) | ||
Genel | load f. | yük vurmak | ||
Genel | load f. | doldurmak (silah) | ||
Genel | load f. | katmak | ||
Genel | load f. | sıkmak | ||
Genel | load f. | yük yüklemek | ||
Genel | load f. | yükleme yapmak | ||
Genel | load f. | şarj etmek | ||
Genel | load f. | sıkıntı vermek | ||
Genel | load f. | yormak | ||
Genel | load f. | fazladan anlam veya duygu yüklemek | ||
Genel | load f. | pozisyona yerleştirmek | ||
Genel | load f. | istenen cevabı almak için (soru) sormak | ||
Genel | load f. | sonuçlarla oynamak | ||
Genel | load f. | olumsuz bir şey yüklemek | ||
Genel | load f. | (birini) hayali bilgilerle doldurmak | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | load i. | eski araba | ||
Konuşma Dili | load i. | hurda yığını | ||
Konuşma Dili | load i. | külüstür | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | load i. | hamule | ||
Ticaret/Ekonomi | load i. | satış gideri | ||
Ticaret/Ekonomi | load i. | yatırım fonu alıcılarından alınan komisyon | ||
Ticaret/Ekonomi | load f. | ekstra maliyet, kar gibi eklemek | ||
Law | ||||
Hukuk | load i. | hamule | ||
Industry | ||||
Sanayi | load i. | makine veya sisteme yapılan hizmet veya performans talebi | ||
Sanayi | load i. | cihaza veya makineye tek seferde yüklenebilen malzeme miktarı | ||
Sanayi | load f. | (cihaz) hammaddeyle doldurmak | ||
Technical | ||||
Teknik | load f. | ağırlaştırmak | ||
Teknik | load f. | doldurmak | ||
Teknik | load f. | (kağıda) dolgu malzemesi eklemek | ||
Computer | ||||
Bilgisayar | load i. | yükleme | ||
Bilgisayar | load f. | depolama cihazından bilgisayar hafızasına aktarılmak | ||
Bilgisayar | load f. | (program) depolama cihazından bilgisayar hafızasına kopyalamak | ||
Bilgisayar | load expr. | yükle | ||
Telecom | ||||
Telekom | load i. | (telefon, posta, demiryolu) sistem talebi | ||
Electric | ||||
Elektrik | load i. | şarj | ||
Elektrik | load i. | elektrik yükü | ||
Elektrik | load f. | elektrik devresinin güç talebini yükseltmek | ||
Mechanic | ||||
Mekanik | load i. | direnç | ||
Textile | ||||
Tekstil | load f. | ağırlaştırmak | ||
Tekstil | load f. | (kumaş) … kilo gelmek | ||
Construction | ||||
İnşaat | load i. | binanın dayanması gereken güçler | ||
Dyeing | ||||
Boyacılık | load f. | (pigment) yoğun şekilde uygulamak | ||
Boyacılık | load f. | (boya) kalın şekilde boyamak | ||
Automotive | ||||
Otomotiv | load i. | nitro yakıt | ||
Transportation | ||||
Ulaştırma | load i. | tek seferde taşınan yük miktarı | ||
Railway | ||||
Demiryolu | load i. | yüklü haldeki demiryolu yük vagonu | ||
Marine | ||||
Denizcilik | load i. | ağırlık | ||
Denizcilik | load i. | hamule | ||
Denizcilik | load f. | sigortaya zam yapmak | ||
Denizcilik | load f. | tahmil etmek | ||
Mining | ||||
Maden | load i. | filon | ||
Maden | load i. | damar | ||
Food Engineering | ||||
Gıda | load f. | (alkollü içkide) tağşiş yapmak | ||
Physics | ||||
Fizik | load f. | betonun radyasyon kalkanı olarak etkinliğini artırmak için yüksek atom sayılı malzeme eklemek | ||
Biology | ||||
Biyoloji | load i. | genetik yük | ||
Biyoloji | load i. | vücuttaki zararlı mikroorganizma, parazit veya madde miktarı | ||
Agriculture | ||||
Tarım | load f. | (çimlenmiş tahılı) kurutmak üzere fırına aktarmak | ||
Tobacco | ||||
Tütün | load i. | (şaka amaçlı kullanılan) patlayıcı sigara | ||
Geology | ||||
Jeoloji | load i. | akıntıyla beraber çökelti veya tortu halinde taşınan mineral madde | ||
Hunting | ||||
Silah/Atıcılık | load i. | ateşli silahın tek seferlik mühimmat dolumu | ||
Silah/Atıcılık | load i. | barut miktarı | ||
Silah/Atıcılık | load i. | av fişeği içindeki barut miktarı | ||
Silah/Atıcılık | load i. | tamamen dolu fişek | ||
Baseball | ||||
Beysbol | load f. | (birinci, ikinci ve üçüncü kaleye) koşucu koymak | ||
Beysbol | load f. | (birinci, ikinci ve üçüncü kalede) koşucusu olmak | ||
Beysbol | load f. | (birinci, ikinci ve üçüncü kaleye) koşucu koymak | ||
Beysbol | load f. | (birinci, ikinci ve üçüncü kalede) koşucusu olmak | ||
Card | ||||
İskambil | load f. | rakibe karşı sayı getirecek bir kart oynamak | ||
Ottoman Turkish | ||||
Osmanlıca | load i. | himl | ||
Slang | ||||
Argo | load i. | yüklü miktarda alkol/içki | ||
Argo | load i. | taşıyabileceği kadar alkol/içki | ||
Argo | load i. | biraz alkol | ||
Argo | load i. | ibraz içki | ||
Argo | load i. | bir yudum içki/alkol | ||
Argo | load i. | bir doz uyuşturucu | ||
Argo | load i. | zula | ||
Argo | load i. | zulada saklanan uyuşturucu | ||
Argo | load i. | uyuşturucu stoğu | ||
Argo | load i. | uyuşturucu kaynağı | ||
Argo | load i. | çok/bol miktarda eroin alımı | ||
Argo | load i. | yüklü miktarda eroin alımı | ||
Argo | load i. | (sperm) boşalma | ||
Argo | load i. | bidon | ||
Argo | load i. | çuval | ||
Argo | load i. | fıçı | ||
Argo | load i. | yağ tulumu | ||
Argo | load kısalt. | döl |