equal

"equal" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 65 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	equal s.	denk
Nobody is equal to this young woman in the field of music. Müzik alanında kimse bu genç kadına denk değil. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	equal s.	eşit
Well, how then do reputable companies perform transparent audits on equal pay for equal work? Peki, saygın şirketler eşit işe eşit ücret konusunda şeffaf denetimleri nasıl gerçekleştiriyor? More Sentences
General
3	Genel	equal i.	eşit
It is a question of creating equal conditions. Mesele eşit koşulların yaratılması meselesidir. More Sentences
4	Genel	equal f.	eşit olmak
You will be aware that the upper limit equals 1.27% of GDP within the financial perspective for 2000 to 2006. 2000-2006 mali perspektifinde üst sınırın GSYİH'nin %1.27'sine eşit olduğunu bileceksiniz. More Sentences
5	Genel	equal f.	denk olmak
I can only point out that this amount equals 8.5% of the total damage suffered. Bu miktarın, uğranılan toplam zararın %8.5'ine denk geldiğini belirtmekle yetiniyorum. More Sentences
6	Genel	equal s.	yeterli
He is equal to the job. İş için yeterli. More Sentences
7	Genel	equal s.	beraber
In the last minute, Marcello score an equalizing goal. Son dakikada Marcello bir beraberlik golü attı. More Sentences
8	Genel	equal s.	dengeli
We are trying to create an equal space within the campus. Kampüs içinde dengeli bir alan yaratmaya çabalıyoruz. More Sentences
9	Genel	equal s.	aynı
I hope that it will also be embraced with equal fervour by the Commission and the full Council. Komisyon ve Konsey'in tamamı tarafından da aynı şevkle benimseneceğini umuyorum. More Sentences
10	Genel	equal s.	eşit
I also think that institutions issuing e-money should be treated as equal. Ayrıca e-para ihraç eden kurumların eşit muamele görmesi gerektiğini düşünüyorum. More Sentences
11	Genel	equal s.	yeterli
He is not equal to the task. Bu görev için yeterli değil. More Sentences
Trade/Economic
12	Ticaret/Ekonomi	equal f.	eşit olmak
The monotony of these annual reports is equalled only by their limitless optimism. Bu yıllık raporların tekdüzeliği, sadece sınırsız iyimserlikleriyle eşittir. More Sentences
General
13	Genel	equal i.	emsal
14	Genel	equal i.	akran
15	Genel	equal i.	yaşıt
16	Genel	equal i.	gibisi
17	Genel	equal i.	eş
18	Genel	equal i.	eşit kimse
19	Genel	equal i.	eşit şey
20	Genel	equal f.	eşdeğerde olmak
21	Genel	equal f.	eş değerde olmak
22	Genel	equal f.	muadili olmak
23	Genel	equal f.	egale etmek
24	Genel	equal f.	bir olmak
25	Genel	equal f.	emsali olmak
26	Genel	equal f.	yetişmek
27	Genel	equal f.	aynı düzeyde olmak
28	Genel	equal f.	karşılık gelmek
29	Genel	equal f.	erişmek
30	Genel	equal f.	ulaşmak
31	Genel	equal f.	eşit hale getirmek
32	Genel	equal f.	denk yapmak
33	Genel	equal f.	anlamına gelmek
34	Genel	equal f.	... demek olmak
35	Genel	equal s.	hayır demez
36	Genel	equal s.	küfüv
37	Genel	equal s.	aynı düzeyde
38	Genel	equal s.	düzenli
39	Genel	equal s.	sakin
40	Genel	equal s.	muadil
41	Genel	equal s.	uygun
42	Genel	equal s.	başabaş
43	Genel	equal s.	müsavi
44	Genel	equal s.	adil
45	Genel	equal s.	tarafsız
46	Genel	equal s.	düz
47	Genel	equal s.	aynı seviyede
48	Genel	equal s.	aynı miktarda
49	Genel	equal s.	tarafsız
50	Genel	equal s.	adaletli
51	Genel	equal s.	adil
52	Genel	equal s.	gerekli niteliklere sahip olan
53	Genel	equal s.	gerekli özellikleri taşıyan
54	Genel	equal s.	düzlük
55	Genel	equal s.	yetkin
56	Genel	equal ed.	(birinin) tarzı olan
57	Genel	equal s.	dingin
Colloquial
58	Konuşma Dili	equal f.	elde etmek
Math
59	Matematik	equal f.	(işlem sonucu) etmek
Music
60	Müzik	equal s.	karma olmayan
Abbreviation
61	Kısaltma	equal i.	eşitlik
62	Kısaltma	equal i.	denklik
Archaic
63	Eski Kullanım	equal f.	eşitlemek
64	Eski Kullanım	equal f.	denkleştirmek
65	Eski Kullanım	equal f.	denklemek

"equal" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 354 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	equal rights i.	eşit haklar
The large countries are attacking the equal rights enshrined in the rotating presidencies. Büyük ülkeler dönüşümlü başkanlığın getirdiği eşit haklara saldırıyorlar. More Sentences
2	Genel	equal treatment i.	eşit muamele
They are free to give persons with a subsidiary protection status equal treatment. İkincil koruma statüsüne sahip kişilere eşit muamele göstermekte özgürler. More Sentences
3	Genel	equal remuneration i.	eşit ücret
The ILO's Equal Remuneration Convention has existed since 1951. ILO'nun Eşit Ücret Sözleşmesi 1951 yılından beri yürürlüktedir. More Sentences
4	Genel	two equal parts i.	iki eşit parça
The equator is an imaginary line which divides the globe into two equal parts. Ekvator dünyayı iki eşit parçaya bölen hayali bir çizgidir. More Sentences
5	Genel	equal status i.	eşit statü
The objectives of the market today give equal status to competition, security of supply and the environment. Bugün piyasanın hedefleri rekabete, arz güvenliğine ve çevreye eşit statü vermektedir. More Sentences
6	Genel	equal respect i.	eşit saygı
We must work towards a real Europe of the peoples, with equal rights and equal respect for everyone. Herkesin eşit haklara sahip olduğu ve herkese eşit saygının gösterildiği gerçek bir halklar Avrupası için çalışmalıyız. More Sentences
7	Genel	be equal to f.	uygun olmak
My boss doesn't think I am equal to the job. Patronum benim işe uygun olduğumu düşünmüyor. More Sentences
8	Genel	equal to s.	eşit
Much progress will be needed before quality equal to that of our own produce is guaranteed. Kendi ürünlerimizle eşit kalitenin garanti altına alınabilmesi için çok daha fazla ilerleme kaydedilmesi gerekecektir. More Sentences
9	Genel	without equal s.	benzersiz
She is a singer without equal. O eşi benzeri olmayan bir şarkıcı. More Sentences
10	Genel	without equal s.	eşsiz
She is a singer without equal. O, eşsiz bir şarkıcıdır. More Sentences
11	Genel	equal in (something) s.	(bir şeyde) eşit
The new arrangements are based on the principle that all the Member States are equal in status. Yeni düzenlemeler, tüm Üye Devletlerin eşit statüde olduğu ilkesine dayanmaktadır. More Sentences
12	Genel	equal to (something) s.	(bir şeyin) üstesinden gelebilen
The majority of ministers have not so far proved equal to the task before them. Bakanların çoğunluğu şu ana kadar önlerindeki görevin üstesinden gelemediler. More Sentences
13	Genel	equal to (something) s.	(bir şeye) uygun
Tom is equal to the job. Tom bu işe uygun. More Sentences
14	Genel	equal to (something) s.	işin ehli
He is equal to the task. O, işin ehlidir. More Sentences
Phrases
15	İfadeler	in equal measure(s) expr.	aynı ölçüde
That is an opportunity and a danger in equal measure. Bu hem bir fırsat hem de aynı ölçüde bir tehlikedir. More Sentences
16	İfadeler	on equal terms (with somebody/something) expr.	eşit şartlarda
What about genuine cooperation on equal terms and respecting the distinctive nature of each partner? Eşit şartlarda ve her ortağın kendine özgü doğasına saygı göstererek gerçek bir iş birliğine ne dersiniz? More Sentences
Trade/Economic
17	Ticaret/Ekonomi	equal treatment i.	eşit muamele
Last year, we adopted the directive on equal treatment in employment. Geçen yıl, istihdamda eşit muameleye ilişkin yönergeyi kabul ettik. More Sentences
Law
18	Hukuk	equal treatment i.	eşit muamele
I would like to see a coherent and uniform European strategy of equal treatment. Eşit muamele konusunda tutarlı ve yeknesak bir Avrupa stratejisi görmek istiyorum. More Sentences
Politics
19	Siyasal	equal treatment i.	eşit muamele
That would completely nullify the principle of equal treatment. Bu da eşit muamele ilkesini tamamen geçersiz kılacaktır. More Sentences
20	Siyasal	equal opportunities i.	eşit fırsatlar
Secondly, adherence to the principle that women researchers should have equal opportunities. İkinci olarak, kadın araştırmacıların eşit fırsatlara sahip olması gerektiği ilkesine bağlılık. More Sentences
21	Siyasal	equal opportunities i.	fırsat eşitliği
I should nevertheless like to express my thanks on behalf of the Committee on Women's Rights and Equal Opportunities. Yine de Kadın Hakları ve Fırsat Eşitliği Komitesi adına teşekkürlerimi ifade etmek isterim. More Sentences
General
22	Genel	law of equal areas i.	eşit alanlar kanunu
23	Genel	candidacy on equal footing i.	eşit temelde adaylık
24	Genel	equal pressure i.	eşbasınç
25	Genel	an equal amount i.	misil
26	Genel	equal sign i.	eşittir işareti
27	Genel	equal falling i.	eşdüşer
28	Genel	equal sign i.	eşit imi
29	Genel	equal footing i.	eşit muamele
30	Genel	equal sign i.	eşit işareti =
31	Genel	equal shares i.	kardeş payı
32	Genel	equal sign i.	eşittir imi
33	Genel	equal pay for equal work i.	eşit işe eşit ücret
34	Genel	equal mind i.	soğukkanlılık
35	Genel	equal right i.	eşit hak
36	Genel	a group sharing equal belief i.	aynı inancı paylaşanlar grubu
37	Genel	being equal i.	eşit olma
38	Genel	equal distribution i.	eşit dağıtım
39	Genel	equal conditions i.	denk koşullar
40	Genel	equal weight i.	eşit ağırlık
41	Genel	two equal pieces i.	iki eşit parça
42	Genel	equal tee i.	eş ağızlı te
43	Genel	equal-area i.	eşit yüzölçümü
44	Genel	proportional equal sacrifice i.	orantılı eşit fedakarlık
45	Genel	equal distances i.	eşit mesafeler
46	Genel	equal distance i.	eşit mesafe
47	Genel	equal distance i.	eşit uzaklık
48	Genel	equal scores i.	eşit puanlar
49	Genel	equal scores i.	eşit skorlar
50	Genel	be equal to f.	bir işin üstesinden gelmek
51	Genel	make equal f.	denklemek
52	Genel	become equal f.	denkleşmek
53	Genel	become equal f.	eşitleşmek
54	Genel	be equal f.	yenişememek
55	Genel	make equal f.	denkleştirmek
56	Genel	be equal f.	eşit olmak
57	Genel	consider equal f.	eşit saymak
58	Genel	make equal f.	eşitlemek
59	Genel	be equal to f.	bir olmak
60	Genel	be equal to f.	denk olmak
61	Genel	be equal f.	denk olmak
62	Genel	consider equal f.	bir tutmak
63	Genel	be equal to f.	denk gelmek
64	Genel	equal to f.	denk gelmek
65	Genel	equal to f.	denk düşmek
66	Genel	be equal to the occasion f.	güçlüğün üstesinden gelmek
67	Genel	be equal to sample f.	örneğe uygun olmak
68	Genel	divide something into two equal parts f.	iki eşit parçaya bölmek
69	Genel	divide something into two equal parts f.	yarı yarıya bölmek
70	Genel	be equal someone in something f.	(bir konuda/alanda) birsiyle eşit olmak
71	Genel	feel equal to someone f.	kendini birisiyle eşit hissetmek
72	Genel	be equal someone in something f.	(bir şeyde) birisiyle eşit olmak
73	Genel	feel equal to someone f.	kendini birisine eşit hissetmek
74	Genel	consider equal f.	eş tutmak
75	Genel	equal to f.	eş tutmak
76	Genel	equal to zero f.	sıfıra eşitlemek
77	Genel	equal [obsolete] f.	zararın tamamını karşılamak
78	Genel	equal [obsolete] f.	tamamını ödemek
79	Genel	of equal area s.	eşit yüzölçümünde
80	Genel	of equal strength s.	eşit güçte
81	Genel	equal to the task s.	işin ehli
82	Genel	equal to s.	emsal
83	Genel	equal to the occasion s.	her ihtimale karşı hazır
84	Genel	of equal strength s.	aynı güçte
85	Genel	equal to s.	akran
86	Genel	equal to s.	eş
87	Genel	equal to s.	-nin üstesinden gelebilen
88	Genel	better-than-equal s.	ortalamadan daha iyi
89	Genel	better-than-equal s.	ortalamanın üzerinde
90	Genel	equal in (something) s.	(bir şeyde) aynı
91	Genel	equal in (something) s.	(bir şeyde) aynı seviyede
92	Genel	equal to (something) s.	(bir şeyi) karşılayan
93	Genel	equal to (something) s.	(gerekli yeteneğe, özelliğe) sahip
94	Genel	on equal terms zf.	başabaş
95	Genel	on equal footing zf.	aynı seviyede
96	Genel	on equal basis zf.	seyyanen
97	Genel	under equal conditions zf.	denk koşullar altında
98	Genel	under equal conditions zf.	eşit şartlar altında
99	Genel	under equal circumstances zf.	eşit şartlar altında
100	Genel	in equal zf.	eşit bölümlerle
101	Genel	on an equal basis zf.	eşit şartlarda
102	Genel	on an equal basis zf.	eşit oranda
103	Genel	under equal terms zf.	eşit şartlar altında
104	Genel	under equal terms zf.	eşit şartlarda
105	Genel	on an equal with ed.	ile eşit olarak
106	Genel	equal to ed.	aynı miktar
107	Genel	equal to ed.	-e eşit
Phrasals
108	Öbek Fiiller	equal in f.	-de eşit
109	Öbek Fiiller	equal in f.	-de aynı
110	Öbek Fiiller	equal someone or something in something f.	bir şeyde birine/bir şeye eşit olmak
111	Öbek Fiiller	equal someone or something in something f.	bir şeyde biriyle/bir şeyle aynı seviyede olmak
112	Öbek Fiiller	equal someone or something in something f.	bir şeyde biriyle/bir şeyle aynı olmak
113	Öbek Fiiller	equal to (someone or something) f.	(birine/bir şeye) eşit
114	Öbek Fiiller	equal to (someone or something) f.	(biriyle/bir şeyle) aynı
115	Öbek Fiiller	equal to (someone or something) f.	(biriyle/bir şeyle) aynı seviyede
Phrases
116	İfadeler	in equal installments expr.	eşit taksitlerde
117	İfadeler	everybody is equal before the law expr.	kanun karşısında herkes eşittir
118	İfadeler	none shall be your equal! expr.	kimse senin dengin olmayacak!
119	İfadeler	all are equal before the law expr.	kanun karşısında herkes eşittir
120	İfadeler	we are all equal in the sight of god expr.	tanrının nazarında hepimiz eşitiz
121	İfadeler	in equal measure(s) expr.	aynı derecede
122	İfadeler	in equal measure(s) expr.	aynı boyutlarda
123	İfadeler	in equal measure(s) expr.	aynı miktarda
124	İfadeler	on equal terms (with somebody/something) expr.	başa baş
125	İfadeler	on equal terms (with somebody/something) expr.	aynı şartlarda
126	İfadeler	on equal terms (with somebody/something) expr.	eşit olarak
127	İfadeler	on equal terms (with somebody/something) expr.	eşit bir şekilde
128	İfadeler	all men are created equal expr.	herkes eşit yaratılmıştır
129	İfadeler	all men are created equal expr.	herkes eşit haklara sahiptir
130	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	aksilik çıkmazsa
131	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	böyle giderse
132	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	başka bir aksilik çıkmazsa
133	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	diğer koşullar sabitken
134	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	aynı koşullar altında
135	İfadeler	all men are created equal expr.	herkes eşit yaratılmıştır
136	İfadeler	all men are created equal expr.	herkes eşit haklara sahiptir
137	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	aksilik çıkmazsa
138	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	böyle giderse
139	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	başka bir aksilik çıkmazsa
140	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	diğer koşullar sabitken
141	İfadeler	all other things (else) being equal expr.	aynı koşullar altında
142	İfadeler	separate but equal expr.	ayrı ama eşit
Proverb
143	Atasözü	some are more equal than others	herkes eşittir ama bazıları daha eşittir
144	Atasözü	some are more equal than others	eşit gibi görünseler de bazı insanlara daha ayrıcalıklı davranılır
145	Atasözü	some are more equal than others	eşit gibi görünseler de bazı insanlar daha çok tercih edilir
146	Atasözü	a word of praise is equal to ointment on a sore	övgünün iyileştirici/yatıştırıcı bir etkisi vardır
147	Atasözü	a word of praise is equal to ointment on a sore	bir övgü sözcüğü yaraya sürülmüş bir merhem gibidir
148	Atasözü	a word of praise is equal to ointment on a sore	tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır
Colloquial
149	Konuşma Dili	all people are equal in the eyes of the law expr.	kanunun önünde/gözünde tüm insanlar eşittir
Idioms
150	Deyim	be without equal f.	benzersiz olmak
151	Deyim	be without equal f.	eşsiz olmak
152	Deyim	be without equal f.	üstün olmak
153	Deyim	be without equal f.	eşi benzeri olmamak
154	Deyim	be without equal f.	türünün tek örneği olmak
155	Deyim	be without equal f.	en iyisi olmak
156	Deyim	have no equal f.	benzersiz olmak
157	Deyim	have no equal f.	eşsiz olmak
158	Deyim	have no equal f.	üstün olmak
159	Deyim	have no equal f.	eşi benzeri olmamak
160	Deyim	have no equal f.	türünün tek örneği olmak
161	Deyim	have no equal f.	en iyisi olmak
162	Deyim	equal to the occasion s.	işin ehli
163	Deyim	equal to the occasion s.	duruma uygun
164	Deyim	equal to the occasion s.	güçlüğün üstesinden gelebilen
165	Deyim	equal to the occasion s.	gerekli yeteneğe, özelliğe sahip
166	Deyim	on an equal footing (with one) zf.	(biriyle) aynı düzeyde
167	Deyim	on an equal footing (with one) zf.	(biriyle) eşit zeminde
168	Deyim	on an equal footing (with one) zf.	(biriyle) denk durumda
169	Deyim	all else being equal expr.	böyle giderse/böyle gitmeye devam ederse
170	Deyim	all else being equal expr.	bu gidişle
171	Deyim	all else being equal expr.	bir değişiklik olmazsa/bir aksilik çıkmazsa
172	Deyim	all else being equal expr.	ne olursa olsun
173	Deyim	all things being equal expr.	aksilik çıkmazsa
174	Deyim	all other things being equal expr.	aksilik çıkmazsa
175	Deyim	other things being equal expr.	aksilik çıkmazsa
176	Deyim	all other things being equal expr.	bir aksilik çıkmazsa
177	Deyim	other things being equal expr.	bir aksilik çıkmazsa
178	Deyim	all things being equal expr.	bir aksilik çıkmazsa
179	Deyim	all other things being equal expr.	diğer koşullar sabitken
180	Deyim	all else being equal expr.	bu şartlarda
181	Deyim	all else being equal expr.	bu şartlar altında
182	Deyim	all else being equal expr.	durum böyle devam ederse
183	Deyim	in equal measure expr.	aynı derecede
Trade/Economic
184	Ticaret/Ekonomi	equal opportunity employer i.	ayrımcı olmayan işveren
185	Ticaret/Ekonomi	other things being equal i.	diğer şeyler sabit kalmak koşuluyla anlamında bir varsayım
186	Ticaret/Ekonomi	equal opportunity employer i.	dil, din, ırk, bölge, cinsiyet gibi alanlarında ayrım yapmadığını beyan eden işveren
187	Ticaret/Ekonomi	equal installments i.	eşit taksit
188	Ticaret/Ekonomi	equal marginal principle i.	eş marjinal ilkesi
189	Ticaret/Ekonomi	equal installments i.	eşit taksitler
190	Ticaret/Ekonomi	equal treatment i.	eşit işlem
191	Ticaret/Ekonomi	equal pay for equal work i.	eşit işe eşit ücret politikası
192	Ticaret/Ekonomi	equal coverage clause i.	eşit sigorta kapsamı hükmü
193	Ticaret/Ekonomi	equal wages for equal work i.	eşit değerde işe eşit ücret
194	Ticaret/Ekonomi	equal pay for equal work i.	eşit işe eşit ücret
195	Ticaret/Ekonomi	value of equal i.	emsal değeri
196	Ticaret/Ekonomi	equal pay for equal work i.	eşit işe eşit ücret
197	Ticaret/Ekonomi	equal employment opportunity i.	eşit istihdam fırsatı
198	Ticaret/Ekonomi	equal pay i.	eşit ücret
199	Ticaret/Ekonomi	equal share rate i.	emsal pay oranı
200	Ticaret/Ekonomi	value of equal i.	emsal bedel
201	Ticaret/Ekonomi	equal annual payment method i.	eşit taksitlerle senelik ödeme yöntemi
202	Ticaret/Ekonomi	equal percentage reduction of tariffs i.	gümrük tarifelerinde eşit yüzde indirimi
203	Ticaret/Ekonomi	equal percentage reduction of tariffs i.	gümrük tarifelerinde yatay indirim
204	Ticaret/Ekonomi	equal percentage reduction of tariffs i.	gümrük tarifelerinde linear indirim
205	Ticaret/Ekonomi	equal wages for equal work i.	hakkaniyetli ödeme
206	Ticaret/Ekonomi	marginal equal sacrifice principle i.	marjinal eşit fedakarlık ilkesi
207	Ticaret/Ekonomi	covenant of equal coverage i.	menfi rehin şartı
208	Ticaret/Ekonomi	principle of equal sacrifice i.	özveride eşitlik ilkesi
209	Ticaret/Ekonomi	equal and national treatment i.	ulusal ve eşit muamele
210	Ticaret/Ekonomi	eeo (equal employment opportunity) i.	eşit istihdam fırsatı
211	Ticaret/Ekonomi	eeo (equal employment opportunity) i.	eşit çalışma hakkı
212	Ticaret/Ekonomi	eeoc (equal employment opportunity commission) i.	eşit çalışma hakkı komisyonu
213	Ticaret/Ekonomi	equal pay rise i.	seyyanen zam
214	Ticaret/Ekonomi	equal pay increase i.	seyyanen zam
215	Ticaret/Ekonomi	equal salary increase i.	seyyanen zam
216	Ticaret/Ekonomi	at an equal rate expr.	aynı hızda
217	Ticaret/Ekonomi	all else equal expr.	diğer değişkenler sabit kaldığında
218	Ticaret/Ekonomi	at an equal rate expr.	eşit oranda
Law
219	Hukuk	principle of equal treatment i.	eşit işlem ilkesi
220	Hukuk	equal fault i.	eşit kusur
221	Hukuk	equal votes i.	eşit oy
222	Hukuk	equal treatment principle i.	eşit muamele ilkesi
223	Hukuk	principle of equal treatment i.	eşit muamele ilkesi
224	Hukuk	equal treatment principle i.	eşit işlem ilkesi
225	Hukuk	equal treatment i.	eşit davranma
226	Hukuk	principle of equal sacrifice i.	eşit fedakarlık ilkesi
227	Hukuk	the equal protection of law i.	kanun önünde eşitlik ilkesi
228	Hukuk	equal protection of the laws i.	kanunların eşit ölçüde himayesi
229	Hukuk	principle of equal apportionment of public burdens i.	kamu külfetleri karşısında vatandaşların eşitliği ilkesi
230	Hukuk	equal protection of the laws i.	kanunların eşit ölçüde koruması
231	Hukuk	be equal to a sample f.	örneğe uygun olmak
232	Hukuk	at an equal rate expr.	eşit olarak
233	Hukuk	equal before the law expr.	kanunlar önünde eşittir
234	Hukuk	all men are equal in the sight of the law expr.	kanun nazarında/karşısında tüm bireyler eşittir
Politics
235	Siyasal	advisory committee on the european year of equal opportunities for all i.	avrupa herkes için eşit fırsatlar yılı danışma komitesi
236	Siyasal	the separate but equal doctrine i.	ayrı ama eşit doktrini
237	Siyasal	equal protection i.	devletin tüm vatandaşlarını aynı derecede koruması
238	Siyasal	principle of equal access i.	eşit giriş ilkesi
239	Siyasal	equal political rights i.	eşit siyasi haklar
240	Siyasal	equal citizenship i.	eşit vatandaşlık
241	Siyasal	equal protection i.	eşit koruma
242	Siyasal	equal basis i.	eşit temel
243	Siyasal	equal protection i.	eşit derecede koruma
244	Siyasal	equal voting rights i.	eşit oy hakkı
245	Siyasal	equal rights committee i.	eşit haklar komitesi
246	Siyasal	equal rights amendment i.	eşit haklar tasarısı
247	Siyasal	equal treatment principle i.	eşit muamele prensibi
248	Siyasal	equal access i.	eşit katılım
249	Siyasal	equal rotation i.	eşit rotasyon
250	Siyasal	principle of equal opportunity i.	fırsat eşitliği ilkesi
251	Siyasal	equal opportunity principle i.	fırsat eşitliği ilkesi
252	Siyasal	directorate-general for employment social affairs and equal opportunities i.	istihdam sosyal işler ve eşit fırsatlar genel müdürlüğü
253	Siyasal	equal treatment for men and women i.	kadınla erkeğe eşit muamele
254	Siyasal	equal treatment in return i.	mukabelei bilmisil
255	Siyasal	equal treatment in return i.	mukabele-i bilmisil
256	Siyasal	equal treatment in return i.	misliyle mukabele
257	Siyasal	equal opportunities commission i.	fırsat eşitliği komisyonu
258	Siyasal	equal opportunity i.	fırsat eşitliği
259	Siyasal	on equal footing expr.	eşit koşullarda
260	Siyasal	on equal footing expr.	eşit zeminde
Institutes
261	Kurum/Kuruluş	equal employment opportunity commission (eeoc) i.	eşit çalışma hakkı komisyonu
262	Kurum/Kuruluş	committee on equal opportunities for women and men i.	kadın erkek fırsat eşitliği komisyonu
Industry
263	Sanayi	equal pay i.	eşit ücret alma hakkı
Technical
264	Teknik	lines of equal i.	ana gerilme eşçizgileri
265	Teknik	lines of equal i.	asal
266	Teknik	equal friction method i.	denk sürtünme dirençleri metodu
267	Teknik	equal ratios i.	denk/eşit oranlar
268	Teknik	equal area projection i.	eşit alan projeksiyonu
269	Teknik	equal leg angle i.	eşit kenarlı köşebent
270	Teknik	equal matrices i.	eşit dizeyler
271	Teknik	equal leg angle i.	eşitkenar köşebent
272	Teknik	equal angle cutter i.	eşkenar freze
273	Teknik	equal-area net i.	eşit alan ağı
274	Teknik	equal arm scale i.	eşit kollu terazı
275	Teknik	equal increment i.	eşit artış
276	Teknik	equal sets i.	eşit kümeler
277	Teknik	equal-area projection i.	eşit alanlı izdüşüm
278	Teknik	equal function i.	eşit işlev
279	Teknik	curve of equal bearing i.	eşit kerteriz eğrisi
280	Teknik	equal span i.	eşit açıklık
281	Teknik	equal angles i.	eşkenar köşebentler
282	Teknik	equal energy source i.	eşit enerji kaynağı
283	Teknik	equal friction method i.	eşit sürtünme dirençleri metodu
284	Teknik	equal interval i.	eşit aralık
285	Teknik	equal area criterion i.	eşit alan kriteri
286	Teknik	approved equal i.	onaylı kopyası
287	Teknik	approved equal i.	onaylı eşdeğeri
288	Teknik	equal-zero indicator i.	sıfır sonuç göstergesi
289	Teknik	transition distance on three equal length idler rollers i.	üç eşit uzaklıktaki taşıyıcı makaralar ile uç tamburu arasındaki geçiş mesafesi
290	Teknik	transition distance on three equal length idler roller i.	üç eşit uzunluktaki taşıyıcı makaranın geçiş mesafesi
291	Teknik	equal channel angular pressing i.	eş kanallı açısal presleme
292	Teknik	equal-level s.	eşit düzeyli
Computer
293	Bilgisayar	greater than or equal i.	büyük veya eşit
294	Bilgisayar	equal row heights i.	eşit satır yükseklikleri
295	Bilgisayar	equal emphasis i.	eşit vurgu
296	Bilgisayar	equal column width i.	eşit sütun genişliği
297	Bilgisayar	greater than or equal to expr.	büyük-eşittir
298	Bilgisayar	greater than or equal to expr.	büyük veya eşittir
299	Bilgisayar	not equal to expr.	buna eşit değildir
300	Bilgisayar	not equal to expr.	eşit değil
301	Bilgisayar	does not equal expr.	eşit değil
302	Bilgisayar	does not equal expr.	eşit değildir
303	Bilgisayar	not equal expr.	eşit değildir
304	Bilgisayar	make equal expr.	eşitle
305	Bilgisayar	not equal to expr.	eşit değildir
306	Bilgisayar	less than or equal to expr.	küçük veya eşittir
307	Bilgisayar	less than or equal to expr.	küçük-eşittir
308	Bilgisayar	less than or equal expr.	küçük veya eşit
Informatics
309	Bilişim	equal sign i.	eşittir imi
310	Bilişim	equal sign i.	eşittir işareti
Telecom
311	Telekom	equal quality numbers i.	eşit kalite numaraları
312	Telekom	equal opportunity numbers i.	eşit fırsat numaraları
313	Telekom	equal access i.	eşit erişim
Electric
314	Elektrik	equal energy source i.	eşit enerji kaynağı
Automotive
315	Otomotiv	equal torque i.	eşit tork
316	Otomotiv	equal length header i.	eş borulu manifolt
317	Otomotiv	equal power distribution i.	eş güç dağılımı
318	Otomotiv	equal-length driveshafts i.	eş uzunluklu tahrik milleri
Aeronautic
319	Havacılık	circle of equal probability i.	eşit olasılık dairesi
320	Havacılık	curve of equal bearing i.	eşit kerteriz eğrisi
Mining
321	Maden	equal falling i.	eşdüşer
Gastronomy
322	Mutfak	pasta in equal size granules i.	kuskus
Math
323	Matematik	greater than or equal to i.	büyük eşit işareti
324	Matematik	equal functions i.	eşit işlevler
325	Matematik	equal matrices i.	eşit matrisler
326	Matematik	equal sets i.	eşit kümeler
327	Matematik	equal sides i.	eşit kenarlar
328	Matematik	equal functions i.	eşit fonksiyonlar
329	Matematik	less than or equal to symbol i.	küçük eşit işareti
330	Matematik	greater than or equal to expr.	büyük eşit
331	Matematik	less than or equal to expr.	küçük eşit
Statistics
332	İstatistik	selection with equal probability i.	eşit olasılıkla seçim
333	İstatistik	equal spacings test i.	eşit aralıklar sınaması
334	İstatistik	line of equal distribution i.	eşit dağılım çizgisi
335	İstatistik	equal tails test i.	eşit yanlı sınama
336	İstatistik	equal probability of selection method i.	eşit olasılıklı seçme yöntemi
337	İstatistik	equal tails test i.	eşit taraflı test
338	İstatistik	equal tails test i.	eşit yanlı test
339	İstatistik	principle of equal ignorance i.	eşit ihmal kuralı
Social Sciences
340	Sosyal Bilimler	equal decrement of life i.	yaşamın kısalma eşitliği
Geography
341	Coğrafya	equal area projection i.	alan koruyan projeksiyon
342	Coğrafya	equal-area i.	eşit alanlı
Geology
343	Jeoloji	equal-area net i.	eşit-alan ağı
Military
344	Askeri	equal section charge i.	eşit keseli barut hakkı
345	Askeri	circle of equal altitude i.	eşit yükseklik dairesi
Music
346	Müzik	equal temperament i.	eşit akort
Photography
347	Fotoğrafçılık	equal concave i.	eşit içbükey
348	Fotoğrafçılık	equal convey i.	eşit dışbükey
Abbreviation
349	Kısaltma	eoc (equal opportunities commission) i.	fırsat eşitliği komisyonu
350	Kısaltma	eoe (equal opportunity employer) i.	ayrımcı olmayan işveren
Engineering
351	Engineering	equal-area map projection i.	eş alanlı harita projeksiyonu
352	Engineering	equal-area projection i.	otalik projeksiyon
353	Engineering	equal-area s.	eş alanlı harita projeksiyonu ile ilgili
354	Engineering	equal-area s.	eş alanlı harita projeksiyonuna ait