kendi - Türkçe İngilizce Sözlük
Geçmiş

kendi



"kendi" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 24 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kendi own zm.
kendi self zm.
General
kendi respective s.
kendi own s.
kendi in person zf.
kendi own zf.
kendi personally zf.
kendi herself zm.
kendi itself zm.
kendi himself zm.
kendi her zm.
kendi oneself zm.
kendi self zm.
kendi auto- ök.
kendi nainsell [scottish] i.
kendi nainsel [scottish] i.
kendi nain [scottish] s.
kendi nane [scottish] s.
kendi awn [scottish] s.
Colloquial
kendi lonesome i.
Technical
kendi self s.
Biochemistry
kendi auto s.
Archaic
kendi thee i.
kendi ain [scottish] s.

"kendi" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
kendi çıkarına kullanmak exploit f.
kendi çıkarı için kullanmak exploit f.
kendi kendine by itself zf.
kendi kendine by oneself zf.
kendi kendine by herself zf.
kendi kendine on one's own zf.
kendi kendine by himself zf.
General
kendi kendini telkin etme autosuggestion i.
kendi önyargısının insanı anlamaktan engellediği konu blind spot i.
kendi kendini suçlama self incrimination i.
birinin kendi el yazısı autograph i.
kendi hayat hikayesi autobiography i.
kendi kendini yetiştirme self education i.
kendi kendini şekillendirme autoshaping i.
kitaplarda kendi içinde bütünlük oluşturan bölüm dam i.
kendi vicdanını tetkik self examining i.
kendi vatanından başka bir memlekete yerleşme expatriating i.
kendi görüşlerine sıkı sıkıya bağlı olan hardliner i.
kendi düşüncelerini katarak söyleyen embellisher i.
kendi kendine gülme chuckle i.
kendi emeği ile kazanılmamış kıymet artışı unearned increment i.
oyuncunun kendi kendine yaptığı konuşma soliloquy i.
kendi halini düşünme self consciousness i.
kendi kendini şımartma self indulgence i.
kendi kendini değerlendirme self assessment i.
kendi kendini ifade etme self relation i.
kendi kendini aldatma self deception i.
kendi elinde tutma retention i.
kendi kendine döllenme self pollination i.
kendi başına olma solitude i.
başkalarını kendi dinine çevirme proselytism i.
kendi el yazısı autograph i.
kanuni yetkisi olmayan, kendi fikrine göre zorla düzen sağlayan kimse vigilante i.
toplum yasalarına aklını kullanarak, kendi özgür istemiyle boyun eğen kişi satyagrahi i.
kendi kendini tayin etme self appointment i.
kişinin kendi evi veya ikametgahı domicile i.
kendi kendine yardım teknikleri self help techniques i.
kendi kendini kınama self condemnation i.
kendi kendini suçlama self accusation i.
kendi eylemi vasıtasıyla hakkını iskat ve iptal etme estopping i.
kendi kendine oral seks yapma autofellatio i.
kendi kendini aldatma self deceit i.
kendi malı olmayan bir mülkte kanuna aykırı olarak oturan kimse squatter i.
eserin sanatçının kendi yaptığı kopyası replica i.
yolcunun kendi isteği üzerine güzergahta yapılan değişiklikler voluntary changes i.
bir taşıtın kendi ağırlığının yanı sıra taşıyabileceği yük useful load i.
kendi hesabına işlem yapma dealing own account i.
kendi kendini temizleme self grooming i.
kendi kendini yönetme self direction i.
kendi kendini doğrulayan self verification i.
kendi kendine gerçekleştirme self realization i.
kendi kendini savunma self assertion i.
başkalarını kendi dinine çevirmeye çalışma proselytism i.
hastalık veya diğer acil durumlar nedeniyle gezmenin yabancı bir ülkeden kendi ülkesine getirilmesi repatriation i.
sürüden ayrılarak kendi başına kalmış kimse straggler i.
kendi çıkarına kullanma exploitation i.
kendi kendini düzeltme self betterment i.
kendi kendini geliştirme self improvement i.
yapmacıksız ve kendi kendini yetiştirmiş ressam primitive i.
kendi görünüşünü çok beğenme vanity i.
herkesin kendi masrafını ödediği eğlence dutch treat i.
kendi çıkarları için kullanma manipulation i.
yazarın kendi eliyle yazılmış autograph i.
kendi çıkarları için ustaca manipülasyon yapan kimse gamesman i.
kendi yerel yönetim teşkilatı olan şehir veya bölge municipality i.
hakkından kendi rızasıyla vazgeçme eylemi waiver i.
kendi eylemi ile hakkını iptal etme estoppage i.
gruptan ayrılarak kendi başına kalmış kimse straggler i.
kendi kendini geliştirme selfimprovement i.
kendi kendini idare etme self government i.
kendi kendine konuşma soliloquy i.
kendi gemisinin kaptanı master of his own destiny i.
kendi kendini tozlama self pollination i.
görüşme (milletvekilinin seçim bölgesinde kendi seçmenleriyle yaptığı) surgery i.
kendi kendini yetiştirmiş adam self made man i.
kendi kilisesi ve cemaati olan bölge parish i.
kendi kendini tatmin masturbation i.
kendi vatanından başka bir ülkede yaşayan kimse expatriate i.
kendi kendini iyileştirme self betterment i.
kendi evladının katili filicide i.
kendi düşüncelerini katarak söyleme embellishing i.
kendi çocuğunu öldürme filicide i.
kendi kendine zarar verme self destruction i.
yazarın kendi el yazması autograph i.
çocukların gözetim gerektirmeden kendi sıralarında yapabilecekleri ödev seatwork i.
kendi malı gibi kullanma conversion to one's own use i.
kendi ülkesine geri dönme repatriation i.
kendi yiyemediğini başkasına da yedirtmeyen kimse dog in the manger i.
kendi çıkarı self interest i.
kendi ayaklarıyla shank's mare i.
kendi kendini iyileştirme self healing i.
kendi kendine telkin autosuggestibility i.
kendi kendine söylenen grump i.
kendi hastalığını teşhis etme autodiagnosis i.
kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan kimse opinionist i.
kendi kendine öğrenme self learning i.
bireyin kendi kendine verdiği söz personal commitment i.
kendi suçu one's own fault i.
kendi hayatını kurtarmak için kutsal yazıtları veya kiliseye ait malları düşmana teslim eden kimse traditor i.
kendi tercihi one's own preference i.
kendi tercihi one's own choice i.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence stag night i.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence stag party i.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence stag do i.
birinin imzası/kendi el yazısı autograph i.
kendi kaderini tayin etme self determination i.
birinin kendi başına yapabileceği şey (şey) do-it-yourself i.
tamir işlerini kendi yapan kimse do-it-yourselfer i.
birinin kendi başına monte edebileceği (şey) do-it-yourself i.
kendi zevklerinin esiri olma self-gratification i.
kendi kendini geliştirme self-advancement i.
kendi kaderini tayin hakkı self-determination i.
kendi kendini uyaran self-stimulation i.
kendi kendini inceleme self-examination i.
kendi hakkında bilgi verme self-revelation i.
kendi kendini kontrol self-test i.
kendi kendini seçme self-selection i.
kendi kendini tozlama self-pollination i.
kendi isteklerini frenlememe self-indulgence i.
kendi kendine yetme self-help i.
kendi kendini beğenme self-admiration i.
kişinin kendi kendini itham etmesi self-indictment i.
kendi kendini düzenleyen self-regulation i.
kendi kendini düzeltme self-betterment i.
kendi kendini telkin self-suggestion i.
kendi kendini tayin etme self-appointment i.
kendi kendine algılayış self-perceiving i.
kendi kaderini tayin hakkı self-determination i.
kendi kendine acıma self-pity i.
kendi kendini onaylama self-authentication i.
kendi kendine algılama self-perceiving i.
kendi kendini organize etme self-organization i.
kendi kendine sertlik verme self-annealing i.
kendi kendine döllenme self-pollination i.
kendi kendinin reklamını yapma self-advertisement i.
kendi kendini yönetme self-governance i.
kendi kendine yapabilir self-efficacy i.
kendi kendini suçlama self-accusation i.
bir kimsenin kendi kabiliyetlerinin kasti olarak yanlış kullanması self-abuse i.
kendi kendine zarar verme self-destruction i.
kendi kendinden memnun olma self-contentment i.
kendi kendini övme self-approbation i.
kendi kendine hakimiyet self-command i.
bir ressamın çizdiği kendi portresi self-portrait i.
kendi kendine uyanış self-awakening i.
kendi kendini iyileştirme self-betterment i.
kendi kendine telkin self-command i.
kendi kendine yardım self-help i.
bireyin kendi kendini geliştirmesi self-guided improvement i.
kendi kendini yok etme self-destruction i.
kendi halini düşünme self-consciousness i.
kendi kendini denetleme self-assessment i.
kendi kendini hipnoz etme self-hypnosis i.
kendi kendine tapma self-worship i.
kendi kendini onaylama self-approbation i.
kendi kendini yenileme self-perpetuation i.
kendi kendini gerçekleştirme self-fulfillment i.
kendi başına yapabilme self-help i.
kendi kendini yönlendirebilme self-leadership i.
kendi kendini analiz etme self-analysis i.
kendi kendini değerlendirme self-assessment i.
kendi kendini cezalandırma self-accusation i.
kendi arzularının esiri olma self-gratification i.
kendi kendine abartma self-aggrandizement i.
kendi geleceğini saptama self-determination i.
ilerledikçe kendi yolunu açan taşıt track-laying i.
kendi kendini memnun etme self-satisfaction i.
kendi kendini yok etme self destruct i.
kendi halinde insan an honest joe i.
kendi kendini yok etme autodestruction i.
kendi kendini yetiştirmiş insan self made man i.
kendi kendini sakatlama self mutilation i.
kendi kendini sakatlama deliberate injury to one's own body i.
kendi ihtiyaçlarını görmezden gelme self-negation i.
dünyanın kendi etrafında dönmesi earth rotation i.
hastaya kendi evinde verilen bakım hizmeti home care i.
hastaya kendi evinde verilen bakım hizmeti domiciliary care i.
dünyanın kendi etrafında dönmesi rotation of the earth around its own axis i.
dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi rotation of the earth around its own axis i.
dünyanın kendi ekseni etrafında dönmesi earth rotation i.
kendi kendine doğrulama self-validating i.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence hen night i.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence hen do i.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence bachelorette party i.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence bucks party i.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence hen's night i.
düğünden önce kadınların kendi aralarında yaptığı eğlence hen party i.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence bulls party i.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence bachelor party i.
düğünden önce erkeklerin kendi aralarında yaptığı eğlence bucks night i.
kendi kendini geliştirme self-improvement i.
kendi kendine belgelendirme self-certification i.
kendi kendine belgelendirme self-certificating i.
kendi kendine rapor etme self-report i.
davetlilerin kendi yemeklerini hazırladıkları grup yemeği potluck i.
bir kişinin kendi hayatı hakkında daha önceden farkına varmadığı ya da bilinçaltına ittiği bir gerçeği öğrenmesi anagnorisis i.
denizde kendi halinde yüzen şeyler drift stuff i.
heteroseksüel olup kendi cinsine de ilgi duyan kimse heteroflexible i.
davetlilerin kendi yiyeceklerini getirdikleri yemek potluck dinner i.
davetlilerin kendi yiyeceklerini getirdikleri yemek potluck lunch i.
kendi kendini gerçekleştiren kehanet self-fulfilling prophecy i.
kendi takdiri own discretion i.
kendi türünü yeme cannibalisation i.
kendi türünü yeme cannibalization i.
kendi hatası his/her own fault i.
kişinin kendi çıkarları doğrultusunda bir şeyi elde etmek için gösterdiği sahte sevgi cupboard love i.
kendi kendine hakim olma ascesis i.
kendi kendini kandırma self-delusion i.
kendi kendini onaylama self-approval i.
kendi rekoru personal best i.
kendi rekoru one's own record i.
kendi imzası someone's own signature i.
kendi kuyruğunu ısıran halka şeklindeki ejderha figürü ouroboros i.
kendi kuyruğunu ısıran halka şeklindeki ejderha figürü uroborus i.
kendi kendini cezalandırma self mortification i.
kendi fırtınalı iç dünyası one's own stormy inner world i.
kendi kendini kanıtlayan önerme petitio principii i.
kendi kendini kanıtlayan önerme begging the question i.
(kendi çıkarlarına göre vb) düzeltme/değiştirme doctoring i.
insanların kendi sıralarını sakince ve örgütlü (toplu) bir biçimde bekledikleri kuyruklar orderly queues i.
kendi kendini doğrulama/onaylama self validation i.
bir şeye (kendi) adını vermiş eponym i.
bir şeye (kendi) adını vermiş self-titled i.
kendi adını taşıyan eponym i.
kendi adını taşıyan self-titled i.
kendi kendini hipnoz etme autohypnosis i.
kendi kendini yetiştirme auto training i.
kendi kendini toksinleme autointoxication i.
kendi kendini yetiştirmiş kimse autodidact i.
kendi kendine şekillenen/şekil alan kum self-sculpting sand i.
kendi evinde oturan kimse owner-occupant i.
kendi evinde oturan kimse owner-occupier i.
kendi evinde oturan kimse home owner i.
kendi çabalarıyla milyarder olmuş (kişi) self-made billionaire i.
başkalarının yararını da kendi yararı kadar gözetme altruism i.
kendi kendini organize etme self-organisation i.
kendi kendine abartma self-aggrandisement i.
kendi kendini gerçekleştirme self-fulfilment i.
kişilerin kendi hazırladıkları tariflerle katıldıkları yemek yarışması bake-off i.
kendi kendini kurtarma/tahliye self-evacuation i.
kendi reklamını yapma self-promotion i.
bireyin kendi eksik yönlerinin farkında olması ve kendini küçük görmesi self-deprecation i.
budiznm inanışına göre diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen kişi bodhisattva i.
budiznm inanışına göre diğerlerine yardım etmek için kendi aydınlanmasını erteleyen kişi bodhisatta i.
kendi kendini güçlendiren self-reinforcing i.
kendi kendini tanıma yönlendirme ya da kendi yolunu çizme self-authorship i.
kendi kendini tanımlama self-definition i.
bireylerin seks sonrası çektikleri kendi fotoğrafı after sex selfie i.
kendi kendini yeme self-cannibalisation i.
kendi kendini yiyerek beslenme self-cannibalisation i.
kendi kendini yiyerek beslenme self-cannibalization i.
kendi kendini yeme self-cannibalization i.
kendi çekim selfie i.
kişinin kendi eksikliği self-inadequacy i.
müşterisini kendi evinde kabul eden escort kız incall escort i.
kendi kendine üretim self production i.
kendi bütünlüğü içinde düşünülmüş conceived in its entirety i.
kişinin kendi sardığı sigara roll-your-own cigarettes i.
kişinin bir başkasının gözlerinde gördüğü kendi yansıması babies in the eyes i.
göz merceğinin mesafeye göre kendi kendini ayarlaması accommodation i.
orgazmı güçlendirmek için kendi kendini nefessiz bırakma durumu erotic asphyxiation i.
kendi üzerine dönebilme reflexibility i.
kendi üzerine dönebilme reflexity [rare] i.
kendi ırkının, partisinin, grubunun, cinsiyetinin üstünlüğüne olan önyargılı inanç chauvinism i.
kendi türünün üstünlüğüne aşırı inançlı olan kimse chauvinist i.
aklın kendi haleti ruhiyesinin farkında olma becerisi the inner sense i.
kendi ayakları üstünde durabilme self-reliance i.
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun tom tiddler's ground i.
ebenin kendi bölgesine giren diğer oyuncuları yakalamaya çalıştığı bir oyun tommy tiddler's ground i.
birinin kendi kendini özellikle dinî âyin kabîlinden incitmesi ya da yaralaması self-laceration i.
kendi etrafında dönmekten kaynaklanan baş dönmesi turngiddy i.
kendi arzusuyla köle olan kimse âme damnée [french] i.
kişinin kendi kendine koyduğu son teslim tarihi self-imposed deadline i.
ikincil ancak kendi özgü bir özelliği olan şey edge i.
kendi çıkarını düşünmeme unselfishness i.
kendi kendine öğrenmiş kimse automath i.
kendi kendini ölçme autometry i.
kendi gözleriyle görme autopsy i.
kendi kendine var olma uncreatedness i.
tavla tahtasında oyuncunun kendi bölgesiyle rakibinkinden ayıran kısım bar i.
(malezya'da) rakiplerin birbirlerinin uçurtmalarını kendi uçurtma ipleriyle keserek düşürmeye çalıştıkları bir oyun kite fighting i.
atlantik okyanusunda kendi kendini yöneten bir ingiliz kolonisi bermuda i.
otomatik dolumlu sobada olduğu gibi, ateşi kendi kendini besleyen bir yakıt haznesine sahip ocak magazine stove i.
kendi kas gücüyle uçmaya çalışan kimse birdman i.
kendi amaçları doğrultusunda nüfuzunu kullanan kimse wire-puller i.
suya bakarak kendi kendini hipnoz etme lecanoscopy i.
bir şeyi kendi tecrübelerine dayanarak doğrulama martyrium i.
kendi türünün büyüğü olan şey whale i.
kendi türünün iyisi olan şey whale i.
kıyafetin kendi üzerine katlanan kenarı wing i.
kendi türüne göre küçük olan yaratık midget i.
(sac levhada) pürüzsüz kenar elde edip mukavemeti veya sertliği artırmak için kendi üzerine katlanmış bordür hem i.
kendi birasını yapıp satan mekan brewpub i.
kendi cinsiyetinden olan biriyle cinsel doyum elde etme homoeroticism i.
kendi cinsiyetinden olan biriyle cinsel doyum elde etme homoerotism i.
kendi çıkarları için başkalarını kasıtlı olarak aldatan kimse humbuggery i.
kendi rahibi bulunmayıp daha büyük dini kuruluşların desteği ile varlığını sürdüren kilise veya hristiyan cemaati mission i.
kendi kendine yeten birimlerle veya bölümlerle inşa edilmiş şey modular i.
sosyete bireyin kendi sosyal çevresindeki şık veya modaya uygun bir grup insan monde i.
kendi kendine konuşan kimse monologist i.
kendi kendine konuşan kimse monologuist i.
kendi toprağını işleyen çiftçi yeoman [uk] i.
(ingiliz bilardosunda) başka bir topa çarptıktan sonra kendi topunu deliğe sokan vuruş loser [uk] i.
kendi düşürdüğü değersiz bir yüzüğü bulmuş gibi yapıp başkasına değerli gibi satmaya çalışan üçkağıtçı ring dropper i.
taşeron olmayıp işverenin kendi işgücünün bir parçası olan britanyalı işçiler direct labour i.
kendi düşürdüğü sahte ingiliz altınını o anda bulmuş gibi yapıp başkasına değerli gibi satmaya çalışan üçkağıtçı guinea dropper i.
kendi hesabına çalışan kamyoncu gypsy i.
kendi kendini analiz etme heart-searching i.
(metamorfik kayaçta bulunan ve kendi yüzü ile çevrili) kristal idioblast i.
transa geçebilmek için kendi göbek deliğine gözlerini dikme omphalopsychism i.
transa geçebilmek için kendi göbek deliğine bakan kimse omphalopsychite i.
sadece kendi sorunlarına odaklanma omphaloskepsis i.
kendi arzularının esiri olma onanism i.
kendi fikirlerini çok beğenen kimse opinator i.
kendi fikirlerine sıkı sıkıya bağlı olan kimse opinionatist i.
kendi düşüncelerini empoze etme overpersuasion i.
(birinin) kendi hakkı own right i.
(birinin) kendi başarısı own right i.
(birinin) kendi meziyeti own right i.
(birinin) kendi çabası own right i.
(birinin) kendi hesabı own right i.
kendi kendini yöneten devlet commonalty [obsolete] i.
kendi ülkesinde yerinden edilmiş kimse dislocated civilian i.
kişinin kendi görüşü version i.
(uygunsuz davranış nedeniyle) kendi toplumundan dışlanma coventry i.
(çin usulü) kendi kendine masaj do-in i.
kişinin kendi yaşantısı door i.
kişinin kendi dünyası door i.
başkası için kendi adına arazi alma dummyism [australia] i.
yalnızca kendi çıkarını düşünen kimse politician i.
kendi halinde kimse fat-cat i.
kaya katmanlarının kendi üzerlerine katlanması inversion i.
kendi içinde ayrı temel nitelikler taşıyan şey isolate i.
cambridge üniversitesi'nde öğrenim ve konaklama masraflarını kendi karşılayan öğrenci pensioner i.
(kendi çıkarına hareket eden) amatör arkeoloji uzmanı pothunter i.
ebeveynleri sağır olup kendi duyabilen kimse coda i.
kendi hanesinin yönetiminden sorumlu rahip conventical prior i.
kendi rızasıyla aldatılan erkek cornutor i.
kendi grubundan dışlanmış insan grubu outgroup i.
kendi grubuna ait olmayan grup outgroup i.
başka yerde yaşamak için kendi yerinden göç etme outmigration i.
başka yerde yaşamak için kendi yerinden göç etme out-migration i.
kendi kilisesi ve cemaati olan bir bölgedeki doğumların, vaftiz törenlerinin, evliliklerin ve ölümlerin kayıtlı olduğu kitap parish register i.
siyasi olarak bilinçli veya örgütlenmiş her bir grubun kendi çıkarlarını savunma hakkı ve özgürlüğünün bulunduğu teorisi particularism i.
kendi fantezi dünyasında yaşayan kimse phantasime i.
hayvanın kendi karakteristik sesini çıkarması prating i.
kendi türünde oldukça gösterişli olan şey schmaltz i.
kendi türünde oldukça gösterişli olan şey schmalz i.
kendi isteğiyle toplumdan uzak duran kimse seclusionist i.
kendi kendini dengeleyen iki tekerlekli bir kişisel ulaşım aracı segway® i.
kendi kendini dengeleyen iki tekerlekli bir kişisel ulaşım aracı segway human transporter® i.
kendi kendini dengeleyen iki tekerlekli bir kişisel ulaşım aracı segway ht® i.
kişinin üzerine kendi adını ve adresini yazarak gönderdiği zarf self-addressed envelope i.
kişinin kendi özel meseleleri self-affairs i.
kendi evini inşa etme self-build i.
kendi evini dikme self-build i.
kendi kendine konuşma self-commune i.
bireyin kendi hakkındaki düşünceleri self-commune i.
kendi kendine konuşma self-communion i.
bireyin kendi hakkındaki düşünceleri self-communion i.
kendi düşüncelerinde boğulma self-contemplation i.
kendi istek ve davranışları üzerine kafa patlatma self-contemplation i.
kendi kendine düşünme self-contemplation i.
kendi kendini memnun etme self-content i.
kendi kendine hüküm giydirme self-conviction i.
kendi suçunu kanıtlama self-conviction i.
kendi fişini çeken kimse self-destroyer i.
kendi işini bitiren kimse self-destroyer i.
kendi iç dünyasına ışık tutma self-direction i.
kendi itibarını zedeleme self-disparagement i.
içe dönük olarak kendi duygu ve düşüncelerini değerlendirme self-examination i.
kendi başarılarını abartma self-flattery i.
kendi kendine övünme self-gratulation i.
sorununu kendi çözme self-help i.
kendi canına kıyma self-homicide i.
kendi hayatına son verme self-homicide i.
kendi kendine duyulan öfke self-indignation i.
kendi kendine içerleme self-indignation i.
kendi kendine hayallere dalma self-involution i.
kendi kendine dalıp gitme self-involution i.
kendi yetkinliklerini tanıma self-knowledge i.
kendi iyiliğini ve mutluluğunu düşünme self-love i.
kendi kendine ilaç kullanma self-medication i.
kendi kendini tiye alma self-mockery i.
kendi gücü ile hareket etme self-motion i.
kendi canına kıyma self-murder i.
kendi hayatına son verme self-murder i.
kendi canına kıyan kimse self-murderer i.
kendi hayatına son veren kimse self-murderer i.
kendi çıkarlarını göz ardı eden self-neglecting i.
kendi görünümünü inceleme self-observation i.
kendi kendini taklit etme self-parody i.
kişinin kendi çıkarı self-partiality i.
kendi kendine polislik yapma self-policing i.
tehlikeli durumları kendi kendine tespit etme self-policing i.
kendi kendine suçun önüne geçme self-policing i.
kendi ile gurur duyma self-pride i.
kendi reklamını yapan kimse self-publicist i.
kendi çıkarını gözetme self-regard i.
kendi kendini itme self-repellency i.
kendi kendini uzaklaştırma self-repellency i.
kendi ile dalga geçme self-ridicule i.
kendi canına kıyma self-slaughter i.
kendi hayatına son verme self-slaughter i.
kendi çıkarlarını düşünme self-view i.
kendi canına kıyma self-violence i.
kendi hayatına son verme self-violence i.
(tavlada) oyuncunun kendi sahasında yeterince taşı bulunması shutout i.
metnin anlamından ziyade yorumcunun kendi görüşlerini ifade eden özellikle kutsal yazılara ilişkin bir yorum eisegesis i.
kendi ayakları üzerinde duran kimse crusoe i.
kendi ayakları üzerinde duran kimse robinson crusoe i.
(ingiltere'de) herhangi bir bira yapımcısına ait olmayıp sahibinin kendi birasını ürettiği veya birayı istediği yerden satın aldığı bar free public house i.
kendi kaderini tayin hakkı freedom i.
kendi seçtiği meselelerle kişisel bağ kurmadan mücadele eden kimse free-lance i.
kişinin kendi çıkarı için sömürebileceği hassas ve kritik mesele pressure point i.
kişinin kendi hayvanlarının ürünlerinden elde ettiği gelirler üzerinden ödediği ondalık vergi small tithes i.
kendi türünde olağanüstü olan şey smasher i.
kendi payını almayan kimse sneak-cup i.
kendi canlanma noktasında pusma (video oyunlarında) base camping i.
insanları kendi dinine geçirmeye çalışan kimse proselytiser i.
insanları kendi dinine geçirmeye çalışan kimse proselytizer i.
kendi çıkarlarını kovalama prudence i.
kendi halinde olma prudence i.
kendi toprağını süren köylü statesman [dialect] [uk] i.
halkın kendi adaletini sağlaması street justice i.
doğrudan kendi rengini gösteren boya substantive color i.
protestan tarikatlarının kendi içinde ve roma katolik kilisesi ile birleşmesini savunan lüterci bir parti hareketi syncretism i.
kendi çıkarına göre ayarlamak (bir şeyi yasalara aykırı olarak) rig f.
birini kendi haline bırakmak leave someone to his own devices f.
kendi kendini yemek eat one's heart out for f.
kendi havasında olmak do what one feel likes doing f.
kendi kaderine terk edilmek be left to one's fate f.
kendi olanaklarına fazla güvenmek overplay one's hand f.
kendi ülkesinden göç etmek expatriate f.
hakkını kendi eliyle almak take the law into one's own hands f.
kendi suyuyla kısık ateşte pişirmek braise f.
kendi çıkarını gözetmek look out for oneself f.
sürüden çıkıp kendi başına gitmek (hayvan) go astray f.
kendi kendine konuşmak huddle with oneself f.
kullanmak (kendi çıkarı için) exploit f.
birini ikna ederek kendi tarafına çekmek win someone round f.
ilgiyi kendi üzerine çekmek take stage f.
kendi masrafını çıkarmak pay for itself f.
tamamen yanıp kendi kendine sönmek burn out f.
kendi bildiğini okumak have one's own way f.
birinin kendi nefsiyle mücadele etmesine yol açmak tempt f.
kendi yoluna gitmek go one's way f.
kendi kendini yemek eat one's heart out f.
kendi görüşlerinin doğruluğunu ölçmek için karşıt görüşlerin savunmasını yapmak play the devil's advocate f.
kendi istediğini yaptırmak get one's way f.
kendi haline bırakmak let alone f.
işini kendi eliyle bozmak kill the goose that lays the golden eggs f.
kendi evine almak house f.
kendi dünyasında yaşamak live in a world of one's own f.
kendi kendine konuşmak speak aside f.
kendi kendine yara olmak exulcerate f.
kendi suyunda pişirmek stew f.
kendi çıkarları için kullanmak manipulate f.
kendi çıkarı için başkalarını birbirine düşürmek play both ends against the middle f.
kendi masraflarını kendi ödemek pay one's way f.
kendi dinine döndürmek proselytize f.
kendi parasını ödemek dig down  f.
kendi kendine konuşmak talk to oneself f.
kanuna aykırı olarak oturmak (kendi malı olmayan bir mülkte) squat f.
dalıp kendi hayalleriyle başbaşa kalmak moon f.
bir şeyi kendi yararına kullanmak trade on f.
kendi aleminde yaşamak live in one's own world f.
kendi kendine anlamak self understand f.
kendi dünyasında yaşamak be in a world of one's own f.
kendi işini kendi görmek paddle one's own canoe f.
kendi imzasıyla bir şeyi başkasına devretmek sign away f.
kendi istediğini yaptırmak have one's way f.
kendi istediği gibi yapmak suit oneself f.
kendi imzasıyla bir şeyi başkasına devretmek sign over f.
kendi fikrini belirtmemek pussyfoot f.
birini kendi haline bırakmak give someone rope f.
kendi düşüncelerini katarak süslemek embellish f.
kendi kendine gelin güvey olmak reckon without one's host f.
birşeyi kendi yararı için kullanmak capitalize f.
kendi yağıyla kavrulmak stand on one's own feet f.
kendi bildiğini okumak get one's own way f.
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak be thrown back on one's own resources f.
bir meseleyi haksız olarak kendi menfaatine idare etmek gerrymander f.
kendi kurduğu düzenden pek şaşmayan biri olmak be set in one's ways f.
kendi dinine çevirmeye çalışmak proselytize f.
kendi fikrini belirtmek speak one's piece f.
kendi çıkarına kullanmak make capital of f.
kendi dinine çevirmek proselytize f.
kendi fikrini belirtmekten çekinmek pussyfoot f.
kendi gölgesinden korkmak be afraid of one's own shadow f.
kendi haline bırakmak let somebody alone f.
sen kendi işine bak mind your business f.
kendi yağıyla kavrulmak stand on one's own two feet f.
kendi başının çaresine bakmak take care of oneself f.
kendi malının fiyatını düşürmek come down in one's price f.
kendi gözü ile görmek be an eye f.
kendi kaderini tayin etmek be in control of one's own destiny f.
kendi derdine düşmek be preoccupied with one's own troubles f.
kendi kaderini tayin etmek be the master of one's own destiny f.
kendi kendine konuşmak soliloquize f.