koşul

Sens de "koşul" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 37 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
Common Usage
1	Common Usage	koşul	condition n.
Communication is an indispensable condition for a stable relationship. İletişim, istikrarlı bir ilişkinin vazgeçilmez koşuludur. More Sentences
General
2	General	koşul	requirement n.
These are, in fact, some of the main requirements for achieving an effective reduction in poverty. Aslında bunlar, yoksulluğun etkili bir şekilde azaltılması için gerekli temel koşullardan bazılarıdır. More Sentences
3	General	koşul	stipulation n.
Stipulations were made. Koşullar hazırlandı. More Sentences
4	General	koşul	proviso n.
He agreed to lend me the money with the proviso that I pay him back by the end of the month. Ay sonuna kadar geri ödemem koşuluyla bana borç vermeyi kabul etti. More Sentences
5	General	koşul	condition n.
Transferring Eurojust to the first pillar is in this respect a necessary condition but not a sufficient one. Eurojust'ın birinci sütuna aktarılması bu açıdan gerekli bir koşuldur ancak yeterli bir koşul değildir. More Sentences
6	General	koşul	circumstance n.
I appeal for mercy and assurance that she will not be executed under any circumstance. Merhamet ve hiçbir koşulda idam edilmeyeceğine dair güvence talep ediyorum. More Sentences
Trade/Economic
7	Trade/Economic	koşul	condition n.
A clear condition, however, is that the delegation must be received by Chairman Kim Jong-il. Ancak açık bir koşul, heyetin Başkan Kim Jong-il tarafından kabul edilmesi gerektiğidir. More Sentences
Technical
8	Technical	koşul	circumstance n.
Moreover, businesses which infringe rules should not under any circumstance receive contributions from European funds. Ayrıca, kuralları ihlal eden işletmeler hiçbir koşulda Avrupa fonlarından katkı almamalıdır. More Sentences
9	Technical	koşul	condition n.
Hence, it is extremely important that this condition of accrual be adopted. Dolayısıyla, bu tahakkuk koşulunun benimsenmesi son derece önemlidir. More Sentences
Computer
10	Computer	koşul	when expr.
We are in favour of a European arrest warrant, but only when this condition has been met. Biz Avrupa tutuklama emrinden yanayız, ancak sadece bu koşul yerine getirildiğinde. More Sentences
Linguistics
11	Linguistics	koşul	condition n.
This has become an essential condition for the entry into force of the directive. Bu, yönetmeliğin yürürlüğe girmesi için temel bir koşul haline gelmiştir. More Sentences
Common Usage
12	Common Usage	koşul	provision n.
General
13	General	koşul	term n.
14	General	koşul	state n.
15	General	koşul	restriction n.
16	General	koşul	string n.
17	General	koşul	clause n.
18	General	koşul	reservation n.
19	General	koşul	constraint n.
20	General	koşul	qualification n.
21	General	koşul	befall n.
22	General	koşul	manner [obsolete] n.
23	General	koşul	hade [dialect] [scotland] n.
24	General	koşul	whack n.
25	General	koşul	circumstantiality n.
26	General	koşul	premise [obsolete] n.
27	General	koşul	premises n.
28	General	koşul	premiss [obsolete] n.
29	General	koşul	premisses n.
Law
30	Law	koşul	clause n.
31	Law	koşul	premises n.
Politics
32	Politics	koşul	clause n.
Computer
33	Computer	koşul	while expr.
34	Computer	koşul	when the expr.
35	Computer	koşul	where expr.
36	Computer	koşul	cond abrev.
Archaic
37	Archaic	koşul	postulate n.

Sens de "koşul" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 170 résultat(s)

	Catégorie	Turc	Anglais
General
1	General	ön koşul	prior condition n.
Knowing the answer to that question is of course the prior condition of being able to prevent it. Bu sorunun cevabını bilmek elbette bunu engelleyebilmenin ön koşuludur. More Sentences
2	General	ön koşul	precondition n.
Visa-free access should be given to Hong Kong's passport-holders without any preconditions. Hong Kong pasaportu sahiplerine herhangi bir ön koşul olmaksızın vizesiz giriş hakkı tanınmalıdır. More Sentences
3	General	doğal koşul	natural condition n.
As we speak it is frozen over, which illustrates how problematic the natural conditions are there. Biz konuşurken donmuş durumda, bu da oradaki doğal koşulların ne kadar sorunlu olduğunu gösteriyor. More Sentences
4	General	özel koşul	special condition n.
It may also be useful to indicate that special conditions apply, of which I should like to mention two. Özel koşulların geçerli olduğunu belirtmek de yararlı olabilir, bunlardan ikisinden bahsetmek istiyorum. More Sentences
5	General	uygun koşul	suitable condition n.
The ?U has insisted that suitable conditions for these people to return to and live in must be provided in advance. BM, bu insanların geri dönmeleri ve yaşamaları için uygun koşulların önceden sağlanması gerektiğinde ısrar etmiştir. More Sentences
6	General	zorunlu koşul	mandatory condition n.
The possibilities for derogation are restricted and subject to mandatory conditions. Derogasyon için olanaklar sınırlıdır ve zorunlu koşullara tabidir. More Sentences
7	General	zor koşul	difficult condition n.
It represents a huge shake-up in the industry, compared with today's difficult conditions. Günümüzün zor koşullarıyla karşılaştırıldığında sektörde büyük bir sarsıntıyı temsil ediyor. More Sentences
8	General	ön koşul	condition precedent n.
There are a number of conditions precedent to any serious discussion of visas. Vizelerin ciddi bir şekilde tartışılabilmesi için bir dizi ön koşul bulunmaktadır. More Sentences
9	General	çevresel koşul	environmental condition n.
Security of supply must be established and the environmental conditions must be set. Arz güvenliği tesis edilmeli ve çevresel koşullar belirlenmelidir. More Sentences
10	General	için ön koşul	prerequisite for adj.
A prerequisite for this will be high-quality, comprehensive and above all not only one-sided information. Bunun için ön koşul kaliteli, kapsamlı ve her şeyden önce tek taraflı olmayan bilgi olacaktır. More Sentences
11	General	ön koşul	prerequisite for adj.
This is also important where the prerequisites for the internal market are concerned. Bu durum, iç piyasa için gerekli ön koşullar söz konusu olduğunda da önemlidir. More Sentences
12	General	ön koşul	preliminary adj.
A background check is a preliminary to joining the armed forces. Silahlı kuvvetlere katılmanın ön koşulu özgeçmiş ve sicil taramasıdır. More Sentences
Trade/Economic
13	Trade/Economic	gerekli koşul	necessary condition n.
As soon as the necessary conditions are in place, elections must be scheduled. Gerekli koşullar oluşur oluşmaz, seçimler planlanmalıdır. More Sentences
14	Trade/Economic	mali koşul	financial provision n.
The institutional and financial provision for enlargement is not good. Genişleme açısından kurumsal ve mali koşullar elverişli değildir. More Sentences
15	Trade/Economic	ön koşul	prerequisite n.
That is a basic prerequisite of the market economy. Bu, piyasa ekonomisinin temel bir ön koşuludur. More Sentences
Politics
16	Politics	ön koşul	pre-condition n.
As I have just mentioned, the Commission views political stability as a pre-condition for meaningful reform. Az önce de belirttiğim gibi Komisyon, siyasi istikrarı anlamlı bir reform için ön koşul olarak görmektedir. More Sentences
Computer
17	Computer	gerekli koşul	necessary condition n.
Spending should create the necessary conditions for lasting growth, employment, security and solidarity. Harcamalar kalıcı büyüme, istihdam, güvenlik ve dayanışma için gerekli koşulları yaratmalıdır. More Sentences
General
18	General	koşul etkisi	condition effect n.
19	General	ön koşul	reservation n.
20	General	meteorolojik koşul	meteorological condition n.
21	General	engelleyici koşul	impeding condition n.
22	General	zorlayıcı koşul	compelling circumstance n.
23	General	ön koşul	reserve n.
24	General	koşul olarak koyma	stipulating n.
25	General	ekonomik koşul	economic condition n.
26	General	elverişli koşul	suitable condition n.
27	General	elverişli koşul	favourable condition n.
28	General	elverişli koşul	convenient condition n.
29	General	önceden mevcut koşul	pre-existing condition n.
30	General	istisnai koşul	exception n.
31	General	uygun koşul	appropriate condition n.
32	General	uygun koşul	proper condition n.
33	General	uygun koşul	convenience n.
34	General	yeterli koşul	sufficient condition n.
35	General	kafi koşul	sufficient condition n.
36	General	yetersiz koşul	inadequate condition n.
37	General	daha uygun koşul	more suitable condition n.
38	General	daha uygun koşul	more favorable condition n.
39	General	gerek ve yeter koşul	necessary and sufficient condition n.
40	General	mecburi koşul	compulsory condition n.
41	General	mecburi koşul	obligatory condition n.
42	General	zorunlu koşul	compulsory condition n.
43	General	mecburi koşul	mandatory condition n.
44	General	zorunlu koşul	obligatory condition n.
45	General	mecburi koşul	essential condition n.
46	General	zorunlu koşul	essential condition n.
47	General	geçerli koşul	valid provision n.
48	General	zor koşul	hard condition n.
49	General	eş koşul	co-requisite n.
50	General	kötü koşul	basement n.
51	General	iyileştirilmiş ön koşul	upgrade n.
52	General	koşul bildiren bağlaçla kurulan bileşik cümle	material implication n.
53	General	uygun koşul	mean [obsolete] n.
54	General	belirsiz koşul	borderland n.
55	General	zor koşul	rigor n.
56	General	zor koşul	rigour n.
57	General	ideal koşul	optimacy n.
58	General	ilerlemeyi engelleyen koşul	roadblock n.
59	General	atmosferik koşul	impression [obsolete] n.
60	General	bağlı koşul	donnée n.
61	General	yaşamaya elverişsiz çevresel koşul	inhospitableness n.
62	General	güvencesiz koşul	insecurity n.
63	General	koşul beyanı	saving clause n.
64	General	koşul beyanı	savings clause n.
65	General	bir diğerine zıt olan koşul	contrary n.
66	General	lehte olan koşul	convenience n.
67	General	uygun koşul	convenience n.
68	General	belirlenmiş koşul	ordinance n.
69	General	koşul koymak	stipulate v.
70	General	koşul olarak koymak	stipulate v.
71	General	koşul koymak	provide v.
72	General	koşul öne sürmek	impose a condition v.
73	General	koşul öne sürmek	lay down a condition v.
74	General	koşul öne sürmek	attach a condition v.
75	General	koşul öne sürmek	set out a condition v.
76	General	koşul olarak gerektirmek	presuppose v.
77	General	arka plandaki koşul veya durumları oluşturmak	backdrop v.
78	General	koşul koymak	bargain v.
79	General	koşul olarak dayatmak	premise v.
80	General	bir şeyi koşul olarak öne sürmek	premise v.
81	General	koşul sunmak	premise v.
82	General	koşul sunmak	premiss v.
83	General	koşul olarak öne sürmek	premiss v.
84	General	her ne koşul altında olursa olsun	under any circumstance(s) whatsoever adv.
85	General	ne koşul altında olursa olsun	under any circumstance(s) whatsoever adv.
86	General	ön koşul anlamına gelen ön ek	pre- pref.
87	General	koşul bildiren son ek	tion suf.
88	General	hal, durum veya koşul bildiren son ek	-ence suf.
89	General	eylem, durum, koşul veya nitelik bildiren son ek	-ency suf.
90	General	eylem, durum, koşul veya nitelik bildiren son ek	-ance suf.
91	General	durum veya koşul anlamı veren son ek	-ery suf.
92	General	durum veya koşul anlamı veren son ek	-ry suf.
93	General	koşul anlamı veren son ek	-hood suf.
Phrasals
94	Phrasals	bir durum/koşul yaratmak	go for v.
95	Phrasals	bir durum/koşul elde etmek	go for v.
Phrases
96	Phrases	hiçbir koşul olmadan	without any terms or conditions expr.
97	Phrases	hiçbir koşul olmadan	without any terms expr.
98	Phrases	gerek ve yeter koşul	if and only if expr.
99	Phrases	istediğini her koşul altında yapmaya kararlı	do-or-die expr.
Colloquial
100	Colloquial	her koşul altında	at any price expr.
Idioms
101	Idioms	(bir oyuncunun) kontratındaki film oyuncularının ve ekibinin çeşitli olacağına (tek bir ırktan, cinsiyetten olmayacağına) dair koşul	inclusion rider n.
Speaking
102	Speaking	her koşul altında	no matter what the cost expr.
Trade/Economic
103	Trade/Economic	basılmış koşul	printed clause n.
104	Trade/Economic	bir mesleğin ya da etkinliğin yoğunlukla icra edildiği yer ve koşul	the trenches n.
105	Trade/Economic	cazip koşul	attractive term n.
106	Trade/Economic	cezai koşul maddesi (sözleşmede)	penalty clause n.
107	Trade/Economic	doğrusal yan koşul	linear constraint n.
108	Trade/Economic	haksız şart/koşul	unfair term n.
109	Trade/Economic	hukuk belgelerinde mutlaka olması gereken koşul	sine qua non n.
110	Trade/Economic	isteğe bağlı koşul	discretionary clause n.
111	Trade/Economic	olumsuz koşul	negative condition n.
112	Trade/Economic	olumlu koşul	affirmative condition n.
113	Trade/Economic	özel koşul	clause n.
114	Trade/Economic	önceliği olan özel koşul	paramount clause n.
115	Trade/Economic	ticari koşul	commercial term n.
116	Trade/Economic	özel koşul koymak	stipulate v.
Law
117	Law	alternatif koşul	disjunctive condition n.
118	Law	tedarikçiyle bu hususta sözleşme imzalamamış olsa bile, tüm üreticilerin ürünlerini tedarikçinin belirlediği asgari fiyattan az olmayacak şekilde satmaları gerektiğini öngören (yasal koşul veya hüküm)	nonsigner adj.
119	Law	koşul gerçekleşmemiştir	requirement has not been materialized expr.
Politics
120	Politics	başlıca koşul	sine qua non n.
121	Politics	koşul ileri sürmek	stipulate v.
Industry
122	Industry	sendika tarafından işverene sunulan daha iyi ücret ve koşul talebi	log [australia] n.
Insurance
123	Insurance	öncelikli koşul	paramount clause n.
124	Insurance	özel öncelikli koşul	paramount clause n.
Technical
125	Technical	ağırlıksız koşul/durum/şart	weightless condition n.
126	Technical	baş koşul	main condition n.
127	Technical	birinci koşul	main condition n.
128	Technical	yansız koşul	neutral condition n.
129	Technical	yeterli koşul	sufficient condition n.
Computer
130	Computer	koşul sütunu	conditions column n.
131	Computer	koşul metni	where condition n.
132	Computer	yan koşul	corequisite n.
133	Computer	belirtilen bir koşul oluşursa çalışacak şekilde programa gömülen komut dizisi	slag code n.
134	Computer	(programlama dilinde) koşul	if conj.
135	Computer	koşul sütununu göster	show conditions column expr.
Informatics
136	Informatics	gerekli koşul	necessary condition n.
137	Informatics	yeterli koşul	sufficient condition n.
Automotive
138	Automotive	koşul bazlı servis	condition based service n.
Physiology
139	Physiology	organizmada homeostazinin sürdürülmesi için gereken fizyolojik koşul	need n.
Food Engineering
140	Food Engineering	ilk koşul	initial condition n.
141	Food Engineering	kararsız koşul	unsteady state n.
142	Food Engineering	yatışkın olmayan koşul	unsteady state n.
Math
143	Math	gerekli ve yeterli koşul	necessary and sufficient condition n.
144	Math	gerekli koşul	necessary condition n.
145	Math	yeterli koşul	sufficient condition n.
146	Math	koşul denklemleri	equations of condition n.
Logic
147	Logic	tahmin ve kategorilerin net anlaşılması için gereken ön koşul	antepredicament n.
148	Logic	varsayımsal koşul	hypothetic n.
149	Logic	varsayımsal koşul	hypothetical n.
Statistics
150	Statistics	iki denetsel koşul altındaki özdeş örneklemlerin değerlerinin göreceli büyüklüğünü hesaplamak için kullanılan bir istatistiksel denklem	wilcoxon test n.
Physics
151	Physics	newton'un hareket yasalarının uygulanamayacağı birtakım hızlandırıcı kuvvetlerin mevcut olduğu koşul	noninertial frame n.
152	Physics	nem ve ısının aynı anda etki ettiği koşul	hygrothermal n.
Chemistry
153	Chemistry	yeter koşul	sufficient condition n.
Biology
154	Biology	gelişme ve üremeye en elverişli koşul	optimum n.
155	Biology	yalnızca bir dizi çevresel koşul altında var olabilen	obligate adj.
156	Biology	yalnızca bir dizi çevresel koşul altında var olabilen (organizma)	obligatory adj.
Education
157	Education	ön koşul becerileri	prerequisite skills n.
Linguistics
158	Linguistics	dilek koşul	desiderative n.
159	Linguistics	koşul tümceciği	if-clause n.
160	Linguistics	koşul tümceciği	conditional clause n.
161	Linguistics	koşul kipi	conditional mood n.
162	Linguistics	koşul yantümcesi	conditional clause n.
163	Linguistics	koşul tümceciği	protasis n.
164	Linguistics	koşul durumu	essive n.
165	Linguistics	koşul belirten	essive adj.
Religious
166	Religious	yahudi geleneğinde evlilik öncesi nişan töreninde koşul veya anlaşmalar	tnaim n.
167	Religious	yahudi geleneğinde evlilik öncesi nişan töreninde koşul veya anlaşmalar	tenaim n.
168	Religious	yahudi geleneğinde evlilik öncesi nişan töreninde koşul veya anlaşmalar	tnoyim n.
Latin
169	Latin	vazgeçilmez koşul	sine qua non n.
Archaic
170	Archaic	koşul olarak öne sürmek	premit [obsolete] v.