emin - Turc Anglais Dictionnaire

emin

Sens de "emin" dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 50 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
emin sure adj.
I am sure no one in this House wants that and, therefore, the Commission is right to follow this line.
Eminim bu Meclisteki hiç kimse bunu istemez ve bu nedenle Komisyon bu çizgiyi izlemekte haklıdır.

More Sentences
General
emin assured adj.
Citizens can be assured that between now and 2006 there will be no discernible problems.
Vatandaşlar şundan emin olabilirler ki, şu andan 2006 yılına kadar kayda değer hiçbir sorun yaşanmayacaktır.

More Sentences
emin certain adj.
I am certain that the bus is going to be here in 15 minutes.
Otobüsün 15 dakika içinde burada olacağına eminim.

More Sentences
emin clear adj.
He seems quite clear about his career path.
Kariyer hedefleri konusunda oldukça emin görünüyor.

More Sentences
emin positive adj.
I am positive that the Greek Presidency will meet the challenges and play its historic part.
Yunanistan Dönem Başkanlığının zorlukların üstesinden geleceğinden ve tarihi rolünü oynayacağından eminim.

More Sentences
emin good adj.
You're in good hands.
Emin ellerdesin.

More Sentences
emin confident adj.
I’m confident that I’ll get the promotion.
Terfiyi alacağıma eminim.

More Sentences
emin cocksure adj.
Tom is cocksure.
Tom kendinden emin.

More Sentences
emin secure adj.
I feel very secure about my new job.
Yeni işim konusunda emin hissediyorum.

More Sentences
emin convinced adj.
I am, moreover, completely convinced that all of us who are here this evening will happily help her.
Dahası, bu akşam burada bulunan hepimizin ona seve seve yardımcı olacağından tamamen eminim.

More Sentences
Trade/Economic
emin sound adj.
Tom didn't sound too sure.
Tom pek emin görünmüyordu.

More Sentences
Technical
emin sure adj.
You can be sure that I will fully participate in this debate, week after week, at ground level.
Bu tartışmaya her hafta, zemin seviyesinde tam olarak katılacağımdan emin olabilirsiniz.

More Sentences
emin safe adj.
Sami doesn't feel safe.
Sami kendini emin hissetmiyor.

More Sentences
General
emin fiduciary n.
emin bailee n.
emin deliberate adj.
emin trusty adj.
emin unerring adj.
emin confidential adj.
emin straight adj.
emin firm adj.
emin unfaltering adj.
emin reliable adj.
emin proof adj.
emin sanguine adj.
emin sanguineous adj.
emin staunch adj.
emin stanch adj.
emin responsible adj.
emin trustworthy adj.
emin decided adj.
emin undoubting adj.
emin undrooping adj.
emin unmistrustful adj.
emin wis [obsolete] adj.
emin witter [obsolete] adj.
emin bold [obsolete] adj.
emin bold [obsolete] adj.
emin measured adj.
emin obliged adj.
emin surefooted adj.
emin sure-footed adj.
emin definite adj.
Idioms
emin cast-iron adj.
emin in the bag expr.
Trade/Economic
emin bailee n.
emin trustworthy adj.
emin secure adj.
Law
emin bailee n.
emin custodian n.

Sens de "emin" avec d'autres termes dans le Dictionnaire Anglais-Turc : 499 résultat(s)

Turc Anglais
Common Usage
emin olmak ensure v.
Therefore, I also wanted to ensure that the report highlighted strong elements.
Bu nedenle raporun güçlü unsurları vurguladığından da emin olmak istedim.

More Sentences
emin olmak make sure v.
We must make sure the gaps in this area are reduced.
Bu alandaki boşlukların azaltıldığından emin olmalıyız.

More Sentences
kendinden emin confident adj.
She countered his question with a confident smile.
Onun sorusuna kendinden emin bir gülümsemeyle karşılık verdi.

More Sentences
General
kendinden emin conviction n.
It wasn't my fault!' she said with conviction.
"Benim hatam değildi!" dedi kendinden emin bir şekilde.

More Sentences
emin olmak be sure of v.
I can't be sure of anything anymore.
Artık hiçbir şeyden emin olamam.

More Sentences
emin olmak be sure v.
Please be sure to sign and seal the form.
Lütfen formu imzalayıp mühürlediğinizden emin olun.

More Sentences
emin olmak rest assured v.
Rest assured, this is something that I regret, as we had 16 female speakers to just one male speaker.
Emin olun ki 16 kadın konuşmacıya karşılık sadece bir erkek konuşmacımız olduğu için bu durumdan üzüntü duyuyorum.

More Sentences
emin olmak be certain v.
I can't be certain.
Emin olamıyorum.

More Sentences
emin olmamak be unsure v.
Tom said he was unsure of how to vote.
Tom nasıl oy vereceğinden emin olmadığını söyledi.

More Sentences
emin olmak know for sure v.
At least that way we'll know for sure if it has nothing to do with this planet.
En azından bu şekilde bu gezegenle hiçbir ilgisi olmadığından emin olacağız.

More Sentences
kendinden emin confident adj.
You don't sound very confident.
Sesin kendinden emin gelmiyor.

More Sentences
emin ellerde safe adj.
Your children will be safe with Tom.
Çocukların Tom'la birlikte emin ellerde olacak.

More Sentences
kendinden çok emin cocksure adj.
Tom is cocksure.
Tom kendinden çok emin.

More Sentences
kendinden çok emin overconfident adj.
Tom is overconfident, isn't he?
Tom kendinden çok emin, değil mi?

More Sentences
emin olmayan uncertain adj.
In this one, I started out uncertain as to whether we would achieve a compromise.
Bunda bir uzlaşmaya varıp varamayacağımızdan emin olmadan başladım.

More Sentences
kendinden emin self-assured adj.
The EU must carve its own role in a self-assured manner.
AB kendi rolünü kendinden emin bir şekilde belirlemelidir.

More Sentences
emin olmayan unsure adj.
A sure friend is seen in an unsure matter.
Emin bir arkadaş, emin olmayan bir konuda görülür.

More Sentences
oldukça emin quite sure adj.
I am quite sure that the meeting is fresh in their minds.
Toplantının zihinlerinde taze olduğundan oldukça eminim.

More Sentences
emin ellerde in safe hands adv.
You're in safe hands now.
Artık emin ellerdesin.

More Sentences
Phrases
emin olun make sure that expr.
We are making sure that we take action here.
Burada harekete geçtiğimizden emin oluyoruz.

More Sentences
Colloquial
emin olmak make sure v.
We will make sure your vote is recorded.
Oyunuzun kaydedildiğinden emin olacağız.

More Sentences
emin olmak make sure of v.
Tom is going to make sure of that.
Tom bundan emin olacak.

More Sentences
(bir şeydin olacağından/olduğundan) emin olmak be certain that (something will happen or is the case) v.
Tom said that Mary was certain that John had to do that.
Tom, Mary'nin John'un bunu yapmak zorunda olduğundan emin olduğunu söyledi.

More Sentences
kendinden emin sure of yourself adj.
Acting like a confident person helps you feel sure of yourself.
Kendine güvenen bir insan gibi davranmak, kendinizden emin hissetmenize yardımcı olur.

More Sentences
emin değilim not sure expr.
I am not sure that Austrian farmers would like that to happen.
Avusturyalı çiftçilerin bunun olmasını isteyeceklerinden emin değilim.

More Sentences
Idioms
emin ellerde in good hands expr.
The Committee on Fisheries felt itself to be in good hands.
Balıkçılık Komitesi kendisinin emin ellerde olduğunu düşünmektedir.

More Sentences
Speaking
emin misin? are you sure? expr.
Are you sure we have enough water for a week?
Bir hafta için yeterli suyumuz olduğundan emin misin?

More Sentences
emin misin? are you positive? expr.
Are you positive it was Tom?
Tom olduğuna emin misin?

More Sentences
emin misin? are you sure? expr.
Are you sure Tom can't hear us?
Tom'un bizi duyamayacağından emin misin?

More Sentences
emin olabilirsin you bet expr.
You bet I'm worried.
Endişelendiğime emin olabilirsin.

More Sentences
Technical
emin olmak make sure v.
Once again, I will make sure the technical adjustment is carried out.
Bir kez daha teknik düzenlemenin yapıldığından emin olacağım.

More Sentences
Computer
emin misiniz? are you sure? expr.
Are you sure you are aware of our full potential?
Tam potansiyelimizin farkında olduğunuzdan emin misiniz?

More Sentences
General
-den emin sure of n.
emin olma sureness n.
kendinden emin olma cockiness n.
çok emin olma cocksureness n.
emin adımlar confident steps n.
emin adımlar firm steps n.
bir şeyden emin olma certitude n.
emin adım firm step n.
emin adım confident step n.
emin giriş safe entry n.
kendinden emin ifade confident expression n.
kendinden emin olma durumu self-assuredness n.
emin olmama nonsurety [obsolete] n.
emin olma assecuration [obsolete] n.
emin olmama unconfidence n.
kendinden emin ve olumlu tavır takınan kimse yea-sayer n.
kendinden emin bir şekilde onaylayan kimse yea-sayer n.
emin olmama unsureness n.
emin olmama unsurety n.
kendinden çok emin olma prefidence [obsolete] n.
kendinden aşırı emin olma superconfidence n.
emin olmak check on v.
emin olmak be advised v.
kendinden emin bir şekilde hışımla yürümek sweep v.
emin olmak be positive about v.
emin adımlarla ilerlemek take firm steps forward v.
emin olmak know one's own mind v.
emin olmak insure v.
ileri sürmek (emin bir şekilde) assert v.
emin olmamak doubt v.
kendinden emin olmak be sure of oneself v.
emin bir şekilde ileri sürmek aver v.
emin olmak feel certain v.
emin olmak (bir şey hakkında) tell v.
emin olmak be positive of v.
emin olmak için gerekeni yapmak make sure v.
kendinden emin bir şekilde hızla yürümek sweep v.
emin olmamak not to be sure v.
emin bir yere gizlemek stash v.
birisinin parası olup olmadığından emin olmak see the color of someone's money v.
bir şeyden emin olmak be positive about v.
bir şeyden emin olmak be positive of v.
-den emin olmak be sure about v.
doğru olup olmadığından emin olmak make sure of v.
doğruluğundan emin olmak make certain of v.
emin ellerde olmak be in safe hands v.
emin olmak know for certain v.
emin olmak assure oneself v.
emin hissetmek feel sure v.
emin olmak (bir şey hakkında) be sure of/about v.
-den emin olmak make sure of v.
adı gibi emin olmak know for certain v.
kendinden emin bir havası olmak have an air of confidence v.
emin adımlarla yürümek take firm steps forward v.
hemen hemen emin olmak all but certain v.
kendinden emin olmak promise one's self v.
emin olmak assecure [obsolete] v.
emin olmamak hang v.
emin olmak mind v.
emin olmak broadseal v.
emin olmamak mistrow [obsolete] v.
emin olmadan aramak grope v.
emin olmadan arayarak bulmak grope v.
emin olmak için ikinci kez kontrol etmek countercheck v.
kendinden emin yürümek flounce v.
emin olmak trust v.
-den emin confident of adj.
en emin safest adj.
gayet emin cocksure adj.
kendinden çok emin cocky adj.
emin yerde out of harm's way adj.
kendinden çok emin milling adj.
kendinden fazla emin overweening adj.
kendinden fazla emin cocksure adj.
-den emin certain of adj.
emin olmayan unconvinced adj.
fazla emin overconfident adj.
kendinden çok emin mining adj.
kendinden çok emin presumptuous adj.
kendinden çok emin presuming adj.
kendinden emin assured adj.
çabuk ve kendinden emin crisp adj.
rahat ve kendinden emin suave adj.
en emin securest adj.
emin olmayan unsafe adj.
kendinden çok emin self-assertive adj.
kendinden emin assertive adj.
kendinden emin bullish adj.
güvenli ve emin safe and secure adj.
emin olmayan unclear adj.
emin ellerde safe adj.
emin olmayan unsettled adj.
emin olmayan unsicker [scotland] adj.
kendinden çok emin upstart adj.
başaracağından emin made adj.
yarı emin half-convinced adj.
kendinden emin haltless adj.
kendinden emin self-secure adj.
emin olmadan hareket eden groping adj.
oldukça emin odds-on adj.
aşırı kendinden emin overassertive adj.
aşırı emin oversanguine adj.
fazla emin oversure adj.
aşırı emin oversure adj.
kendinden emin robust adj.
kendinden emin crank [dialect] adj.
kendinden emin cranky [dialect] adj.
fikrinden emin constant [obsolete] adj.
bekleneni verdiğinden emin cocksure [obsolete] adj.
kendinden çok emin prefident [obsolete] adj.
kendinden emin foursquare adj.
kendinden aşırı emin superconfident adj.
kendinden emin bir şekilde cocksurely adv.
emin bir şekilde positively adv.
emin adımlarla emphatically adv.
emin olarak positively adv.
emin olarak magnetically adv.
emin olarak crousely adv.
emin olarak confidently adv.
emin olarak rightly adv.
kendinden çok emin militarily adv.
kendinden çok emin bir şekilde overconfidently adv.
emin olarak surely adv.
kendinden emin bir şekilde self-assuredly adv.
emin biçimde fastly adv.
emin bir şekilde undoubtingly adv.
emin halde dependably adv.
kendinden çok emin bir şekilde overlarge [obsolete] adv.
kendinden emin bir şekilde familiarly adv.
emin olarak constantly [obsolete] adv.
kendinden çok emin bir halde presumptuously adv.
kendinden çok emin bir halde presumingly adv.
kendinden çok emin bir halde pretendingly adv.
emin bir şekilde stanchly adv.
kendinden emin bir şekilde surely adv.
Phrasals
varlığından emin olmak swear by v.
bir işin yapılıp yapılmadığından emin olmak için sözkonusu kişiyle irtibat halinde olmak follow up with somebody v.
(bir şeyin birine) teslim edildiğinden emin olmak get to (someone) v.
-in onayladığından emin olmak square with v.
birinin onayladığından emin olmak square something with someone v.
(bir şeyle) uyuştuğundan emin olmak key to (something) v.
bir projenin/işin yolunda gittiğinden emin olmak nurse along v.
yavaş ve kararlı/emin bir şekilde ilerlemek plod on v.
kendinden emin bir şekilde (birinin/bir şeyin) karşısına çıkmak/yanına gitmek breeze up to (someone or something) v.
(bir şeyde) emin adımlarla ilerlemek plod through (something) v.
emin adımlarla ilerlemek plow on v.
(bir şeyden/bir şeyin olacağından) emin olmak bet on (something) v.
(birinden) emin olmak bet on (someone) v.
kendinden emin bir şekilde yanına gitmek/karşısına çıkmak breeze up v.
(birinin) ölçülerini alarak (bir giysiye) uygun olduğundan emin olmak fit (one) for (something) v.
(bir giysinin birine) uyacağından emin olmak fit (one) for (something) v.
birinin ölçülerini alarak bir giysiye uygun olduğundan emin olmak fit someone for something v.
bir giysinin birine uyacağından emin olmak fit someone for something v.
(bir işin) yapılıp yapılmadığından emin olmak için söz konusu kişiyle irtibat halinde olmak follow up on (something) v.
bir işin yapılıp yapılmadığından emin olmak için (biriyle) irtibat halinde olmak follow up with (one) v.
(bir şey) sınırları içerisinde olduğundan emin olmak keep to (something) v.
-de emin adımlarla ilerlemek plod through v.
(bir şeyden) emin olmak/durmak stand behind (something) v.
emin hale getirmek sure up v.
(bir şeyden) emin olmak swear by (something) v.
kendinden emin bir şekilde yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek waltz up v.
kendinden emin bir şekilde (birine/bir şeye) yaklaşmak/yürümek/gelmek/gitmek waltz up (to someone or something) v.
Phrases
'-in duyulduğundan/bilindiğinden emin olmak let it be known that… v.
'-in duyulduğundan/bilindiğinden emin olmak make it known that… v.
doğruluğundan emin olmayarak with all reserve expr.
(bir şeyde) kendinden emin in control of (something) expr.
(şundan) emin olunmalıdır ki it must be ensured (that) expr.
Proverb
babanın kim olduğundan asla emin olamazsın it is a wise child that knows its own father
tek bir kanıtla durumdan emin olunamaz one swallow does not a spring make
tek bir kanıtla durumdan emin olunamaz one swallow does not make a spring
ne kadar çok bilirsen o kadar zor inanırsın/emin olursun the more one knows, the less one believes
görmeden emin olma there is many a slip twixt cup and lip
Colloquial
sonucundan emin olunmayan girişim a leap in the dark n.
kendinden emin olmak know what (one) is about v.
birinin iyi olduğundan emin olmak make sure someone is all right v.
başarıdan emin olmak have it made v.
bir şeyin yapıldığından emin olmak see that something is done v.
bir şeyin yapıldığından emin olmak see to it that something is done v.
emin olmak bet one's boots on v.
hakkında emin olmak be clear about v.
emin olmak make certain v.
kesinlikle emin olmak bet one's boots on v.
-den emin olmak see to it that v.
kendinden çok emin olmak be cocksure of (oneself) v.
kendinden fazla emin davranmak think you own the place v.
harekete geçmeden önce karar vermek/emin olmak cut out v.
başarıdan emin olmak get it made v.
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek be (well) on the way to (something) v.
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek be (well) one's way to (something) v.
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek be (well) on the way towards (something) v.
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek be (well) one's way towards (something) v.
(bir şeyden) emin olmak be certain of (something) v.
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek be (well) on the way towards something v.
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek be (well) on your way towards something v.
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek be (well) on the way to something v.
(amacına/sonuca) doğru emin adımlarla ilerlemek be (well) on your way to something v.
emin olmak bet on it v.
son derece emin olmak bet on it v.
emin olmak ice v.
(bir şeyin) yapıldığından/gerçekleştiğinden emin olmak see (to it) that (something happens) v.
(bir şeyin) olduğundan/yerine getirildiğinden emin olmak see (to it) that (something happens) v.
yapıldığından/bittiğinden emin olmak see that it is done v.
emin olmak see to it v.
kendinden emin hareket etmek style it out v.
tamamen emin dang sure adj.
kesinlikle emin dang sure adj.
tamamen emin danged sure adj.
kesinlikle emin danged sure adj.
işin içinde o olunca hiçbir şeyden emin olamazsın you can never tell with (someone or something) expr.
bilemeyeceğim emin değilim can't say as I do (can't say as i don't) expr.
emin olabilirsin! make no bones about it! expr.
emin olmak için for good measure expr.
etrafta kimsenin olmadığından emin ol make sure there's nobody around expr.
emin değilim can't rightly say expr.
emin olabilirsin! make no mistake about it! expr.
emin ol ki to heaven expr.
tam emin değilim ama beni not al pencil me in expr.
(birinden/bir şeyden) asla emin olmazsın you never know with (someone or something) expr.
bir şeyi yaptığından emin ol be sure to do something expr.
(sadece) emin olmak için (just) to be safe expr.
emin olmak mümkün değil (there's) no way to tell expr.
kendinden emin at (your) ease expr.
emin değilim can't say as I do expr.
emin değilim can't say that I do expr.
emin değilim can't say that I have expr.
kesinlikle emin certain sure expr.
tamamen emin certain sure expr.
bundan emin değilim I doubt it/that expr.
(bir şeyden) o kadar emin olmazdım I wouldn't bet on (something) expr.
doğruluğundan emin değilim icbw (I could be wrong) expr.
kendinden emin in control expr.
emin olmak mümkün değil no way to tell expr.
o kadar emin olmazdım wouldn't bet on it expr.
emin olabilirsin you (can) bet your (sweet) bippy expr.
emin ol ki you (can) bet your (sweet) bippy expr.
emin olabilirsin you (can) bet your (sweet) life expr.
emin ol ki you (can) bet your (sweet) life expr.
emin olabilirsin you (can) bet your boots expr.
emin ol ki you (can) bet your boots expr.
emin olabilirsin you can bet the farm expr.
emin ol ki you can bet the farm expr.
(bir şeyin olacağına/bir şeyin öyle olduğuna) emin olabilirsin you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr.
emin ol ki (bir şey olacak/bir şey öyle) you can bet the farm that (something will happen or is the case) expr.
emin olabilirsin you (had) better believe it! exclam.
Idioms
emin eller safe hands n.
hakkında emin olunamayan şey gray area n.
hakkında emin olunamayan şey grey area n.
kendinden son derece emin kişi fire-breather n.
tam olarak emin olmama a question mark n.
yüzde yüz/kesinlikle emin olmak bet (one's) shirt on (something) v.
yüzde yüz/kesinlikle emin olmak bet someone dollars to doughnuts v.
(bir şey olacağına) emin olmak be no question that (something will happen/is the case) v.
(biri veya bir şey hakkında) emin olamamak have (one's) doubts (about someone or something) v.
bir şeyin doğru olduğunu düşünmek ama emin olmamak have sneaking suspicion v.
çok emin olmak bet one's life v.
çok emin olmak bet one's bottom dollar v.
çok emin olmak feel it in one's bones v.
göz önünde olduğundan emin olmak keep someone in sight v.
emin olmamak have doubts about v.
kendinden emin olmak be secure in one's skin v.
kendinden emin olmak comfortable in one's skin v.
tümüyle emin olmak get the record straight v.
tümüyle emin olmak put the record straight v.
tümüyle emin olmak set the record straight v.
tümüyle emin olmak keep the record straight v.
(emin olmak için) kitaba bakmak look up v.
(bir şeyin olacağından) emin olmak feel something in one's bones v.
(çok emin olmak) kalıbını basmak stake your life v.
(çok emin olmak) kalıbını basmak stake one's life v.
(bir şeyi yaptığından) emin olmak make it a point to (do something) v.
emin olmak know for a fact v.
her şey lehinde gittiği için mutlu/kendinden emin hissetmek have the world on a string v.
(birinin) her zaman doğruyu söylediğinden emin olmak keep (one) honest v.
birinin bir şeyi doğru anladığından emin olmak put straight v.
doğru hissettiğinden, davrandığından, düşündüğünden emin olmak put straight v.
birinin (bir şeyi) doğru anladığından emin olmak put somebody straight (about/on something) v.
birinin (bir şey hakkındaki) unsurları yanlış anlamadığından emin olmak put somebody straight (about/on something) v.
birinin (bir şeyi) doğru anladığından emin olmak set somebody straight (about/on something) v.
birinin (bir şey hakkındaki) unsurları yanlış anlamadığından emin olmak set somebody straight (about/on something) v.
-den emin olmak be safe in the knowledge that v.
(bir şeyin) zaman harcamaya değeceğinden emin olmak make (something) worth (one's) while v.
(bir şeyi) yaparken vaktini boşa harcamadığından emin olmak make (something) worth (one's) while v.
kendinden emin olmak be on firm ground v.
inançlarından, bilgisinden emin olmak be on firm ground v.
kendinden emin ve neşeli olmak be bright and breezy v.
(kendinden) fazla emin olmak be cocksure of (oneself) v.
(kendinden) gayet emin olmak be cocksure of (oneself) v.
kendinden emin olmak be in control v.
bir şeye doğru emin adımlarla ilerlemek be on the way towards something v.
bir şeye doğru emin adımlarla ilerlemek be on the way to something v.
bir şeye doğru emin adımlarla ilerlemek be on your way towards something v.
bir şeye doğru emin adımlarla ilerlemek be on your way to something v.
(biri) emin olmamak be scratching (one's) head v.
emin olmamak be scratching your head v.
(bir şeyden) emin olmak be sold on (something) v.
bir şeyden emin olmak be sold on something v.
(bir şeyi) yaptığından emin olmak be sure to (do something) v.
emin olmak bet (one's) boots v.
kesinlikle emin olmak bet (one's) boots v.
adı kadar emin olmak bet (one's) boots v.
çok emin olmak bet bottom dollar v.
yüzde yüz/kesinlikle emin olmak bet dollars to doughnuts v.
emin olmak one can bet one's bottom dollar v.
kesinlikle emin olmak one can bet one's bottom dollar v.
başaracağından emin olmak fancy (one's) chances v.
başaracağından emin olmak fancy chances v.
başaracağından emin olmak fancy your chances v.
başaracağından emin olmak fancy someone's chances v.
birinin başaracağından emin olmak fancy somebody's chances v.
(biri/bir şey) hakkındaki kararından emin olmamak/şüphe duymaya başlamak get second thoughts (about someone or something) v.
(biri veya bir şeyden) emin olamamak have doubts about someone or something v.
(bir şeyden) emin olamamak have your doubts (about something) v.
emin olamamak have your doubts v.
(bir şey hakkında) emin olamamak have your doubts (about something) v.
doğru yolda gittiğinden/ilerlediğinden emin olmak keep on (the right) track v.
emin olmak know your own mind v.
bir şeyden bahse girecek kadar emin olmak make book on something v.
bir şeyden emin olmak make certain (that) something v.
(bir şeyden) emin olmak make certain of (something) v.
bir şeyden emin olmak make certain of something/of doing something v.
(bir şeyin) olacağından emin olmak put (one's) money on (something) v.
birinin bir şey yapacağından/bir şeyin olacağından emin olmak put (your) money on somebody/something v.
olacağından emin olmak put your shirt on [uk] v.
kendinden emin konuşmak talk the talk v.
emin olamayan a little leery adj.
hızla ve emin swift and sure adj.
kendinden emin ve neşeli bright and breezy adj.
kendinden emin comfortable in (one's) own skin adj.
(bir şeyden) emin sold on (something) adj.
emin olmadan with a grain of salt adv.
emin olmadan with a pinch of salt adv.
emin olabilirsin! you can bet your bottom dollar! expr.
emin olabilirsin! you bet your bottom dollar! expr.
o kadar emin olmazdım I wouldn't count on it expr.
kendinden emin biçimde dimdik bolt upright expr.
o kadar emin olmazdım I wouldn't bet on it expr.
yavaş ama emin adımlarla slow but sure expr.
yavaş ama emin adımlarla slowly but surely expr.
kendinden emin bir şekilde with (one's) tail up expr.
kendinden emin bir şekilde with your tail up expr.
kendinden emin/neşeli bir tavırla with your tail up expr.
emin olmak imkansız (there's) no knowing expr.
(kendinden) emin değil at odds with (oneself) expr.
emin olabilirsin bet your bottom dollar expr.
emin olabilirsin bet your life expr.
emin olabilirsin (ki) (you can) bet your bottom dollar (on something/that...) expr.
emin olabilirsin (ki) (you can) bet your life (on something/that...) expr.
(bir şeyden) emin olabilirsin can take (something) to the bank expr.
bundan emin olabilirsin can take it to the bank expr.
(birinden/bir şeyden) emin olabilirsin you can bet the farm (on someone or something) [rural] expr.
emin olmak için (bir şey yapmak) (do something) for good measure expr.
bilmenin/emin olmanın bir yolu yok there is no knowing expr.
emin değilsen yapma when in doubt, do nothing expr.
emin olmadan with reservations expr.
Speaking
emin olamamak can't be sure v.
anladığımdan emin değilim i’m not sure that I understand expr.
artık emin ellerde she's in good hands now expr.
aynı gece olduğundan emin misin? are you sure it was the same night? expr.
bu görev için doğru kişi olup olmadığından emin değilim I don't know if you are the right person for this position expr.
bundan emin misin? are you sure about this? expr.
bundan emin ol be sure of that expr.
bunu yapmak istediğinizden emin misin? are you sure you wanna do this? expr.
bundan tam olarak emin değilim I am not so sure about that expr.
bundan emin misin? are you sure about that? expr.
bunu yapmak istediğinizden emin misiniz? are you sure you wanna do this? expr.
bunu yapmak istediğine emin misin? are you sure you want to do this? expr.
bunu yapmak istediğinizden emin misin? are you sure you want to do this? expr.
bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin? are you sure this is a good idea? expr.
bunu yapmak istediğinizden emin misiniz? are you sure you want to do this? expr.
bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin? are you sure that's a good idea? expr.
bu adama güvenebileceğine %100 emin misin? are you 100% sure you can trust this guy? expr.
bunun iyi bir fikir olduğundan emin değilim I'm not sure this is such a great idea expr.
doğru anladığımdan emin değilim I am not sure if I understand correctly expr.
çok emin olma don't be too sure expr.
doğru anladığımdan emin değilim I am not sure if I understood correctly expr.
çok emin olma don't be so sure expr.
emin olun be assured expr.
emin değilim I doubt it expr.
emin değilim I can't rightly say expr.
emin değilim I'm not sure expr.
gelmemin sorun olmayacağından emin misin? are you sure it's okay that i come? expr.
emin olmalıyım I need to know for sure expr.
emin olabilirsin you better believe it expr.
emin olun ki be sure that expr.
emin olabilirsin you can bet your life expr.
emin olabilirsin! you bet your bippy! expr.
emin olabilirsin you'd better believe it expr.
emin olabilirsin you can bet the farm on expr.
emin değilim I doubt that expr.
emin olabilirsin! you bet your sweet bippy! expr.
emin ellerdesin you're in good hands expr.
emin olun! please rest assured! expr.
henüz emin değilim I'm not sure yet expr.
emin değilim I am not sure expr.
hiçbir şeyden emin değilim I'm not sure of anything expr.
emin olabilirsin! you bet your sweet life! expr.
emin olabilirsin don't you know it! expr.
emin olabilirsiniz you can be sure expr.
emin olabilirsin! you bet your life! expr.
emin olabilirsin! you bet your boots! expr.
emin olabilirsin you can bet your bottom dollar expr.
emin olabilirsin I'll tell you that expr.
işin doğru yapıldığından emin ol dot your i's and cross your t's expr.
iyi olduğundan emin misin? you sure you're all right? expr.
iyi olduğuna emin misin? are you sure you're okay? expr.
iyi olduğuna emin misin? are you sure you're all right? expr.
iyi olduğunuza emin misiniz? are you sure you're okay? expr.
ne yapmamız gerektiğinden tam olarak emin değilim I'm not really sure what we're supposed to be doing expr.
nasıl bu kadar emin olabilirsin? how can you be so sure? expr.
kapıyı açık bırakmadığından emin ol make sure you don't leave the door open expr.
nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? how can you be so sure? expr.
kesinlikle emin olabilirsin you can bet your life on expr.
ondan emin ol be sure of that expr.
pek emin değilim I'm not really sure expr.
sadece iyi olduğundan emin olmak istedim I just wanted to make sure you were all right expr.
sen olduğundan emin olmak istedim just want to make sure it's you expr.
sana güvenebileceğimden emin olmam lazım I have to be sure that I can trust you expr.
temiz olduklarından emin olmalıyız we have to make sure they're clean expr.
tamir edemeyeceğinden emin misin? are you sure you can't fix it? expr.
(dediğin yerin) burası olduğuna emin misin? are you sure this is the place? expr.
yapabileceğimden gerçekten emin değilim I'm not really sure if I can expr.
Trade/Economic
emin yatırım safe investment n.
emin istif safe stowage n.
yed-i emin sözleşmesi escrow agreement n.
yeddi emin gratuitous bailee n.
yed-i emin fonu trust fund n.
Law
üçüncü kişiye yeddi emin olarak bırakılan şey escrow n.
yed-i emin depository n.
Technical
emin olmak verify v.
emin olmak assure v.
emin olmak make certain v.
Marine
emin liman safe port n.
emin rıhtım safe berth n.
Philosophy
varlığından emin olmadan kabul ettiğimiz şey noumenon n.
kişilerin nesneleri birbirinden farklı algılaması sebebiyle bir şeyin doğru algılandığından emin olunamayacağını ifade eden kavram barrier of ideas n.
Military
emin saha safe area n.
emin depolama sahası vault storage space n.
öldüğünden emin olunamayan ordu personeline geçici verilen şehitlik statüsü duty status-whereabouts unknown n.
öldüğünden emin olunamayan ordu personeline verilen geçici statü dustwun (duty status-whereabouts unknown) abrev.
Hunting
namlu ve mekanizmaların sağlamlığından emin olmak için yapılan yüksek şarjlı deneme atışı proof n.
Wagering
at yarışında tüyocunun kazanan attan neredeyse emin olduğu seçim nap [uk] n.
Latin
yavaş ama emin adımlarla tarde sed tute expr.
Archaic
emin olmayan unsured adj.
Slang
kendinden emin kadın slick chick n.
sade, kendinin farkında ve kendinden emin olma aw–shucks n.
yalnızca kazanacağından emin olduğunda bahse giren kimse locksmith n.
bahse girecek kadar emin olmak make book on v.
başarıdan emin olmak have it knocked v.
kazanacağından/başarılı olacağından emin olmak have it knocked v.
kendinden emin davranmak walk heavy v.
emin olmak bet one's ass v.
kesinlikle emin olmak bet one's ass v.
emin ol ki you bet your sweet ass expr.
emin ol ki you bet your ass expr.
emin olabilirsin you bet your sweet ass expr.
emin olabilirsin you bet your ass expr.
emin olabilirsin ybysaia (you bet your sweet ass I am) expr.
emin ol ki ybysaia (you bet your sweet ass I am) expr.
emin olabilirsin you (can) bet your (sweet) ass expr.
emin ol ki you (can) bet your (sweet) ass expr.
emin olabilirsin you (can) bet your (sweet) patoot expr.
emin ol ki you (can) bet your (sweet) patoot expr.
emin olabilirsin you (can) bet your (sweet) patootie expr.
emin ol ki you (can) bet your (sweet) patootie expr.
emin olabilirsin you bet your bottom expr.
Modern Slang
çekilecek olan sıkıntının/yapılacak olan fedakarlığın alınacak olan sonuca değip değmeyeceğinden emin ol always know if the juice is worth the squeeze expr.
bir şeyin yapılacak olan fedakarlıklara/katlanılacak sıkıntılara değip değmeyeceğinden emin ol always know if the juice is worth the squeeze expr.