|
- We will make sure your vote is recorded.
- Oyunuzun kaydedildiğinden emin olacağız.
- We must make sure the gaps in this area are reduced.
- Bu alandaki boşlukların azaltıldığından emin olmalıyız.
- Once again, I will make sure the technical adjustment is carried out.
- Bir kez daha teknik düzenlemenin yapıldığından emin olacağım.
- Let us make sure we have an agricultural policy which helps our farmers, helps the budget and helps the new democracies.
- Çiftçilerimize, bütçemize ve yeni demokrasilere yardımcı olacak bir tarım politikasına sahip olduğumuzdan emin olalım.
- To start with, we need to make sure the citizens of the Union know what the European Employment Strategy is.
- Öncelikle Birlik vatandaşlarının Avrupa İstihdam Stratejisi'nin ne olduğunu bildiklerinden emin olmalıyız.
- You have the measurements, make sure you look at those before you take a final decision.
- Elinizde ölçümler var, nihai bir karar almadan önce bunlara baktığınızdan emin olun.
- All of us here are; please make sure it is a good one.
- Hepimiz buradayız; lütfen bunun iyi bir şey olduğundan emin olun.
- So let us keep a sense of proportion and make sure we do not throw the baby out with the bath water.
- Bu yüzden ölçülü olalım ve bebeği banyo suyuyla birlikte atmadığımızdan emin olalım.
- We have made sure we complied with that request.
- Biz de bu talebe uyduğumuzdan emin olduk.
- You have the measurements, make sure you look at those before you take a final decision.
- Ölçümler elinizde, nihai bir karar vermeden önce bunlara baktığınızdan emin olun.
- So if we say there is an alternative, then all we are doing is making sure the Treaty will never be ratified.
- Dolayısıyla bir alternatif olduğunu söylersek, tek yaptığımız Antlaşmanın asla onaylanmayacağından emin olmak olacaktır.
- So it is important to make sure our action here is positive.
- Dolayısıyla buradaki eylemimizin olumlu olduğundan emin olmak önemlidir.
- Make sure your kids eat a good breakfast in the morning.
- Çocuklarınızın sabahları iyi bir kahvaltı yaptığından emin olun.
- Make sure there is enough free space or delete unwanted files.
- Yeterince boş alan olduğundan emin olun veya istenmeyen dosyaları silin.
- So, make sure your system is running the updated version of Chrome web browser.
- Bu nedenle, sisteminizin Chrome web tarayıcısının güncellenmiş sürümünü çalıştırdığından emin olun.
- Make sure you have an adequate budget for marketing planned gifts.
- Planlanan hediyelerin pazarlanması için yeterli bir bütçeniz olduğundan emin olun.
- Make sure to leave some space between them for more even roasting.
- Daha eşit bir şekilde kavrulması için aralarda biraz boşluk bıraktığınızdan emin olun.
- The technician checked out the computer system to make sure there were no errors in the software.
- Teknisyen, yazılımda herhangi bir hata olmadığından emin olmak için bilgisayar sistemini kontrol etti.
- Make sure to check out all the street art in Trastevere.
- Trastevere'deki tüm sokak sanatına göz attığınızdan emin olun.
- Make sure your computer operating system and web browser are on the list of supported platforms.
- Bilgisayarınızın işletim sisteminin ve web tarayıcınızın desteklenen platformlar listesinde olduğundan emin olun.
- Make sure there is enough free space or delete unwanted files.
- Yeterli boş alan olduğuna emin olun ya da istenmeyen dosyaları kaldırın.
- You should make sure you eat a high-protein breakfast, especially.
- Özellikle yüksek protein içeren bir kahvaltı yaptığınızdan emin olmalısınız.
- Make sure there is enough free space or delete unwanted files.
- Yeterli boş alan olduğundan emin olun veya istenmeyen dosyaları silin.
- He probably just saw something and wants to make sure it's nothing.
- Herhalde bir şey gördü ve önemsiz olduğundan emin olmak istiyor.
- You can't change the grades after you've given them in, so make sure they are correct.
- Notları verdikten sonra değiştiremezsiniz, bu yüzden doğru olduklarından emin olun.
- He probably just saw something and wants to make sure it's nothing.
- Muhtemelen bir şey gördü ve önemli bir şey olmadığından emin olmak istiyor.
- Make sure you are all comfortable with the verdict before you bring it in.
- Kararı vermeden önce hepinizin içinin rahat olduğundan emin olun.
- Make sure all your men get a look at these, detective.
- Bütün adamlarınızın bunlara baktığından emin olun dedektif.
- Make sure you have an adequate budget for marketing planned gifts.
- Planlanan hediyeleri pazarlamak için yeterli bütçeniz olduğundan emin olun.
- He probably just saw something and wants to make sure it's nothing.
- Muhtemelen bir şey gördü ve mühim bir şey olmadığından emin olmak istiyor.
- Make sure you have an adequate budget for marketing planned gifts.
- Planlanan hediyeleri pazarlamak için yeterli bir bütçeniz olduğundan emin olun.
- You should make sure you eat a high-protein breakfast, especially.
- Özellikle yüksek proteinli bir kahvaltı yaptığınızdan emin olmalısınız.
- Just make sure you talk to her.
- Onunla konuştuğunuzdan emin olun yeter.
- When you leave the room, please make sure you turn off the lights.
- Odadan çıkarken lütfen ışıkları kapattığınızdan emin olun.
- I'll make sure all of your things get sent to you.
- Size gönderilen şeylerin hepsinden emin olacağım.
- I just wanted to make sure I was right.
- Haklı olduğumdan emin olmak istedim.
- Make sure he doesn't go upstairs.
- Onun yukarı çıkmadığından emin olun.
- I have to make sure everything is OK.
- Her şeyin yolunda olduğundan emin olmak zorundayım.
- I'm here to make sure you do what you said you'd do.
- Yapacağınızı söylediğiniz şeyi yaptığınızdan emin olmak için buradayım.
- I need to make sure your leg isn't broken.
- Bacağının kırılmadığından emin olmalıyım.
- I wanted to make sure you saw that.
- Bunu gördüğünden emin olmak istedim.
- I wanted to make sure we didn't cause the problem.
- Soruna bizim neden olmadığımızdan emin olmak istedim.
- Make sure you don't forget to fill up the tank.
- Depoyu doldurmayı unutmadığınızdan emin olun.
- I wanted to make sure you were all right.
- İyi olduğundan emin olmak istedim.
- Tom wants to make sure you understand what you're supposed to do.
- Tom yapman gereken şeyi anladığından emin olmak istiyor.
- I wanted to make sure you weren't having problems.
- Sorunlar yaşamadığından emin olmak istiyordum.
- We have to make sure we do this right.
- Bunu doğru yaptığımızdan emin olmalıyız.
- Tom made sure nobody talked to Mary.
- Tom kimsenin Mary'yle konuşmadığından emin oldu.
- I had to make sure you were OK.
- Senin iyi olduğundan emin olmalıydım.
- I want to make sure people like you end up in prison.
- Senin gibi insanların sonunun cezaevi olduğundan emin olmak istiyorum.
- Keep a close eye on Tom and make sure he doesn't get into any trouble.
- Tom'la yakından ilgilenin ve onun başını derde sokmadığından emin olun.
- I want to make sure I can afford to buy it before I order it.
- Bunu sipariş etmeden önce onu alabileceğimden emin olmak istiyorum.
- Please make sure you get to the station on time.
- Lütfen istasyona zamanında vardığınızdan emin olun.
- Tom will make sure Mary does that.
- Tom Mary'nin onu yapacağından emin olacak.
- I'll make sure Tom gets your message.
- Tom'un mesajını aldığından emin olacağım.
- We have to make sure they're ready.
- Hazır olduklarından emin olmalıyız.
- I suggest you have a native speaker read over your report to make sure there are no errors.
- Hata olmadığından emin olmak için raporunuzu anadili bu olan birine okutmanızı öneririm.
- I want to make sure it's good enough.
- Bunun yeterince iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
- I'm supposed to make sure Tom knows what to do.
- Tom'un ne yapacağını bildiğinden emin olmam gerekiyor.
- I'll make sure you get them.
- Onları aldığından emin olacağım.
- I just want to make sure it's not poison.
- Ben sadece bunun zehir olmadığından emin olmak istiyorum.
- I want to make sure you don't do anything dangerous.
- Tehlikeli bir şey yapmadığından emin olmak istiyorum.
- I've got to make sure Tom does his homework.
- Tom'un ödevini yaptığından emin olmalıyım.
- We have to make sure this doesn't happen again.
- Bunun bir daha olmayacağından emin olmalıyız.
- I've got to make sure Tom remembers to take his medicine.
- Tom'un ilacını almayı unutmadığından emin olmak zorundayım.
- I've got to make sure Tom doesn't tell Mary about that.
- Tom'un Mary'ye bundan bahsetmediğinden emin olmalıyım.
- Tom wanted to make sure Mary was OK.
- Tom, Mary'nin iyi olduğundan emin olmak istedi.
- I just wanted to make sure everyone was awake.
- Herkesin uyanık olduğundan emin olmak istedim.
- I just want to make sure Tom is all right.
- Tom'un iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
- We have to make sure we get there on time.
- Oraya zamanında gittiğimizden emin olmalıyız.
- I want to make sure I know what to do.
- Ne yapacağımı bildiğimden emin olmak istiyorum.
- Make sure Tom doesn't leave his room.
- Tom'un odasından çıkmadığından emin olun.
- I wanted to make sure it wasn't us who caused the problem.
- Soruna bizim sebep olmadığımızdan emin olmak istedim.
- Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına baktı.
- I want to make sure you're going to be all right.
- İyi olacağından emin olmak istiyorum.
- Before you go to visit him, you should make sure he's at home.
- Onu ziyarete gitmeden önce, onun evde olduğundan emin olmalısın.
- I'll make sure you get the raise in a year.
- Bir yıl içinde zam aldığından emin olacağım.
- We have to make sure Tom doesn't do that.
- Onu Tom'un yapmadığından emin olmak zorundayız.
- Make sure you get here on time.
- Zamanında buraya geldiğinizden emin olun.
- Tom checked to make sure his gun was loaded.
- Tom silahının yüklü olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- We have to make sure Tom knows what he's supposed to do.
- Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmalıyız.
- We have to make sure Tom does that.
- Tom'un bunu yaptığından emin olmalıyız.
- I'll make sure Tom does that.
- Onu Tom'un yaptığından emin olacağım.
- I'll make sure Tom gets home safely.
- Tom'un güvenli şekilde eve vardığından emin olacağım.
- Please make sure the drinking water is pure.
- Lütfen içme suyunun saf olduğundan emin olun.
- Please make sure Tom doesn't leave his room.
- Lütfen Tom'un odasından çıkmadığından emin olun.
- We need to make sure Tom doesn't hurt himself.
- Tom'un kendini incitmeyeceğinden emin olmalıyız.
- Make sure nothing happens to Tom.
- Tom'a bir şey olmadığından emin olun.
- I'd like to make sure there's no misunderstanding.
- Yanlış anlaşılma olmadığından emin olmak istiyorum.
- We have to make sure we do this right.
- Bunu doğru yaptığımızdan emin olmak zorundayız.
- Tom checked the list to make sure he had everything.
- Tom her şeyi aldığından emin olmak için listeyi kontrol etti.
- He made sure nobody could see him.
- Kimsenin onu görmediğinden emin oldu.
- I want to make sure we get there on time.
- Oraya zamanında varacağımızdan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure you know what to do.
- Ne yapacağını bildiğinden emin olmak istiyorum.
- I want to make sure it's good enough.
- Yeterince iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
- Could you make sure Tom does his homework?
- Tom'un ödevini yaptığından emin olur musun?
- I want to make sure you are who you say you are.
- Söylediğin kişi olduğundan emin olmak istiyorum.
- We've got to make sure Tom doesn't ever do that again.
- Tom'un bunu bir daha yapmayacağından emin olmalıyız.
- Tom double-checked his door to make sure it was locked.
- Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.
- Make sure your hair is dry before you go outside.
- Dışarı çıkmadan önce saçınızın kuru olduğundan emin olun.
- Make sure you choose wisely.
- Akıllıca seçim yaptığınızdan emin olun.
- I want to make sure I know what to do.
- Ben ne yapacağımı bildiğimden emin olmak istiyorum.
- I've got to make sure Tom remembers to take his medicine.
- Tom'un ilaçlarını almayı unutmadığından emin olmalıyım.
- I need to make sure Tom is OK.
- Tom'un iyi olduğundan emin olmalıyım.
- I just wanted to make sure.
- Emin olmak istemiştim sadece.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
- Teslimattan önce tüm kutuların iyice mühürlenmiş olduğundan emin olun.
- Make sure you don't do anything to upset Tom.
- Tom'u üzecek hiçbir şey yapmadığınızdan emin olun.
- Please make sure your seat belt is fastened.
- Lütfen emniyet kemerinizin bağlı olduğundan emin olun.
- I'll make sure Tom has everything he needs.
- Tom'un ihtiyacı olan her şeye sahip olduğundan emin olacağım.
- I'll do whatever has to be done to make sure Tom does that.
- Tom'un bunu yaptığından emin olmak için ne gerekiyorsa yaparım.
- I had to make sure Tom was still planning to come.
- Tom'un hâlâ gelmeyi planladığından emin olmak zorundaydım.
- Tom made sure nobody could see him.
- Tom, kimsenin onu göremediğinden emin oldu.
- Let's make sure.
- Emin olalım.
- Tom wants to make sure we understand what he wants.
- Tom ne istediğini anladığımızdan emin olmak istiyor.
- Make sure you go to a doctor if you get worse.
- Kötüleşirseniz doktora gittiğinizden emin olun.
- Tom checked the list again to make sure he had done everything.
- Tom her şeyi yaptığından emin olmak için listeyi tekrar kontrol etti.
- Make sure to get to the office on time.
- Ofise zamanında ulaştığınızdan emin olun.
- Tom looked around to make sure nothing else was happening.
- Tom başka bir şey olmadığından emin olmak için etrafına bakındı.
- Tom sent me to make sure nothing happened to Mary.
- Tom, Mary'ye bir şey olmadığından emin olmam için beni gönderdi.
- Tom has to make sure he doesn't make any more stupid mistakes.
- Tom daha fazla aptalca hata yapmayacağından emin olmalı.
- I just wanted to make sure I hadn't done anything wrong.
- Sadece yanlış bir şey yapmadığımdan emin olmak istedim.
- I suggest you have a native speaker read over your report to make sure there are no errors.
- Herhangi bir hata olmadığından emin olmak için raporunuzu ana dil konuşan birine okutmanızı öneririm.
- Tom told us to make sure we got there on time.
- Tom bize oraya zamanında varmamız konusunda emin olmamızı söyledi.
- I had to make sure nothing went wrong.
- Hiçbir şeyin ters gitmediğinden emin olmalıydım.
- We just have to make sure Tom is planning to be here.
- Tom'un burada olmayı planladığından emin olmalıyız.
- He checked the calculations again just to make sure.
- O sadece emin olmak için hesapları tekrar kontrol etti.
- I'm supposed to make sure Tom doesn't forget to buy the tickets.
- Tom'un biletleri almayı unutmadığından emin olmam gerekiyor.
- Make sure you're not being followed.
- Takip edilmediğinizden emin olun.
- I must make sure whether he is at home or not.
- Evde olup olmadığından emin olmalıyım.
- Make sure you turn everything off before you leave.
- Yola çıkmadan önce her şeyi kapattığınızdan emin olun.
- Tom has asked us to make sure we arrive on time.
- Tom, zamanında geldiğimizden emin olmamızı istedi.
- When you leave the room, please make sure you turn off the lights.
- Odadan ayrıldığınız zaman ışıkları kapattığınızdan emin olun.
- I'll make sure Tom does his homework.
- Tom'un ödevini yaptığından emin olacağım.
- I checked the door to make sure it was locked.
- Kilitli olduğundan emin olmak için kapıyı kontrol ettim.
- I had to make sure Tom was still planning to come.
- Tom'un hala gelmeyi planladığından emin olmalıydım.
- We need to make sure Tom has everything he needs.
- Tom'un ihtiyacı olan her şeye sahip olduğundan emin olmalıyız.
- I'll make sure Tom writes to you.
- Tom'un sana yazdığından emin olacağım.
- I just wanted to make sure you knew what to do.
- Ne yapacağımı bildiğinden emin olmak istedim.
- I have to make sure Tom is OK.
- Tom'un iyi olduğundan emin olmalıyım.
- We have to make sure we do that.
- Onu yaptığımıza emin olmak zorundayız.
- Make sure to turn off the TV.
- TV'yi kapattığınıza emin olun.
- I'm supposed to make sure Tom gets to school on time.
- Tom'un okula zamanında gittiğinden emin olmalıyım.
- Papa made sure all the lights were turned off before going to bed.
- Babam yatmadan önce tüm ışıkların kapalı olduğundan emin oldu.
- I'll do whatever it takes to make sure you have a good time here.
- Senin burada iyi vakit geçirdiğinden emin olmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
- Tom checked to make sure Mary was still sleeping.
- Tom Mary'nin hâlâ uyuduğundan emin olmak için kontrol etti.
- I wanted to make sure you saw that.
- Onu gördüğünden emin olmak istedim.
- I want to make sure Tom is safe.
- Tom'un güvende olduğundan emin olmak istiyorum.
- Sami wanted to make sure Layla wasn't there.
- Sami, Leyla'nın orada olmadığından emin olmak istedi.
- Tom made sure no one could see him.
- Tom kimsenin onu görmediğinden emin oldu.
- Let's make sure nothing is wasted.
- Hiçbir şeyin boşa harcanmadığından emin olalım.
- I want to make sure there is enough.
- Yeterli olduğundan emin olmak istiyorum.
- Tom wants to make sure we don't make the same mistake he did.
- Tom kendisinin yaptığı hatayı yapmadığımızdan emin olmak istiyor.
- Tom has asked us to make sure we arrive on time.
- Tom bizden zamanında vardığımızdan emin olmamızı istedi.
- I want to make sure we have enough time to finish this.
- Bunu bitirmek için yeterli zamanımız olduğundan emin olmak istiyorum.
- Make sure you closed the freezer door well.
- Dondurucunun kapağını iyice kapattığınızdan emin olun.
- Tom wants Mary to make sure John does his homework.
- Tom, Mary'den John'un ödevini yaptığından emin olmasını istiyor.
- Tom just wants to make sure.
- Tom sadece emin olmak istiyor.
- I've got to make sure Tom doesn't tell Mary about that.
- Tom'un Mary'ye ondan bahsetmediğinden emin olmak zorundayım.
- I wanted to make sure you were alone.
- Yalnız olduğundan emin olmak istedim.
- Tom made sure everybody had something to eat.
- Tom herkesin yiyecek bir şeyler aldığından emin oldu.
- We've got to make sure Tom doesn't do that.
- Tom'un onu yapmadığından emin olmak zorundayız.
- Tom made sure everybody had something to eat.
- Tom, herkesin yiyecek bir şey yediğinden emin oldu.
- We have to make sure we're ready to do that.
- Bunu yapmaya hazır olduğumuzdan emin olmalıyız.
- Your job is to make sure Tom does his job right.
- Senin işin Tom'un işini doğru yaptığından emin olmak.
- Make sure you aren't being followed.
- Takip edilmediğinizden emin olun.
- Make sure you have insurance.
- Sigortanız olduğundan emin olun.
- I needed to make sure you'd come here.
- Buraya geleceğinden emin olmam gerekiyordu.
- Tom has to make sure he doesn't make any more stupid mistakes.
- Tom daha fazla aptalca hatalar yapmayacağından emin olmak zorunda.
- I just want to make sure we're all on the same page.
- Hepimizin aynı fikirde olduğundan emin olmak istiyorum.
- I just want to make sure you live up to your end of the bargain.
- Sadece anlaşmanın size düşen kısmını yerine getirdiğinizden emin olmak istiyorum.
- I want to make sure we have enough time to finish this.
- Bu işi bitirmek için yeterli zamanımız olduğundan emin olmak istiyorum.
- Make sure to turn off the TV.
- Televizyonu kapattığınızdan emin olun.
- We have to make sure people get back to work.
- İnsanların işlerine döndüğünden emin olmalıyız.
- We have to make sure Tom doesn't do that.
- Tom'un bunu yapmayacağından emin olmalıyız.
- I'll make sure Tom gets there on time.
- Tom'un vaktinde oraya geleceğinden emin olacağım.
- I wanted to make sure you weren't having problems.
- Sorun yaşamadığından emin olmak istedim.
- I want to make sure it's large enough.
- Bunun yeterince büyük olduğundan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure Tom is OK.
- Tom'un iyi olduğundan emin olmak istiyorum.
- Tell Tom that he needs to make sure he doesn't forget to renew his passport.
- Tom'a pasaportunu yenilemeyi unutmadığından emin olması gerektiğini söyle.
- I just want to make sure this isn't poison.
- Bunun zehir olmadığından emin olmak istiyorum.
- I had to make sure you were OK.
- İyi olduğundan emin olmam gerekiyordu.
- I want to make sure we have enough water.
- Yeterli suyumuz olduğundan emin olmak istiyorum.
- We need to make sure Tom doesn't hurt himself.
- Tom'un kendine zarar vermediğinden emin olmalıyız.
- I want to make sure you're safe.
- Güvende olduğundan emin olmak istiyorum.
- Make sure you check all the pockets for tissues before washing your clothes.
- Giysilerinizi yıkamadan önce mendil için tüm cepleri kontrol ettiğinizden emin olun.
- Tom has asked us to make sure we get there on time.
- Tom, oraya zamanında ulaştığımızdan emin olmamızı istedi.
- Tom told me to make sure I didn't lose his keys.
- Tom onun anahtarlarını kaybetmediğimden emin olmamı söyledi.
- I'm supposed to make sure Tom gets to school on time.
- Tom'un okula zamanında gittiğinden emin olmam gerekiyor.
- I'll do whatever it takes to make sure you have a good time here.
- Burada iyi vakit geçirdiğinizden emin olmak için ne gerekiyorsa yaparım.
- Sami wanted to make sure Layla was OK.
- Sami, Layla'nın iyi olduğundan emin olmak istedi.
- I want to make sure it's large enough.
- Yeterince büyük olduğundan emin olmak istiyorum.
- Have you made sure the door is locked?
- Kapının kilitli olduğundan emin oldunuz mu?
- I'll make sure Tom gets your message.
- Tom'un senin mesajını aldığından emin olacağım.
- Tom is going to make sure Mary does that.
- Tom, Mary'nin bunu yaptığından emin olacak.
- I'll make sure Tom isn't late.
- Tom'un geç kalmadığına emin olacağım.
- Tom made sure nobody could overhear us.
- Tom kimsenin bizi rahatsız edemeyeceğinden emin oldu.
- I want to make sure I can afford to buy it before I order it.
- Sipariş vermeden önce satın almaya paramın yeteceğinden emin olmak istiyorum.
- Make sure we haven't overlooked anything.
- Gözden kaçırdığımız bir şey olmadığından emin olun.
- Let's make sure we've got everything we need.
- İhtiyacımız olan her şeyi aldığımızdan emin olalım.
- I must make sure whether he is at home or not.
- Onun evde olup olmadığından emin olmalıyım.
- He checked the calculations again just to make sure.
- Emin olmak için hesaplamaları tekrar kontrol etti.
- Sami wanted to make sure Layla wasn't there.
- Sami, Layla'nın orada olmadığından emin olmak istedi.
- Tom made sure nobody talked to Mary.
- Tom kimsenin Mary ile konuşmadığından emin oldu.
- Let's make sure everything is where it should be.
- Her şeyin olması gerektiği yerde olduğundan emin olalım.
- Tom wants to make sure Mary knows what she's supposed to do.
- Tom, Mary'nin ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak istiyor.
- Tom checked to make sure all the doors were locked before he went to sleep.
- Tom uyumadan önce tüm kapıların kilitli olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- You've got to make sure Tom isn't late for school again.
- Tom'un okula tekrar geç kalmadığından emin olmalısın.
- We'd better make sure.
- Emin olsak iyi olur.
- It's up to Tom to make sure Mary does what she's supposed to do.
- Mary'nin yapması gereken şeyi yaptığından emin olmak Tom'a kalmış.
- The doctor examined Tom to make sure he had no internal injuries.
- Doktor herhangi bir iç yaralanma olmadığından emin olmak için Tom'u muayene etti.
- I used to make sure I put a cover over my motorcycle at night.
- Eskiden geceleri motosikletimin üzerine bir örtü örttüğümden emin olurdum.
- He made sure his message was loud.
- Mesajının duyulur olduğundan emin oldu.
- I just want to make sure we're all on the same page.
- Hepimizin aynı görüşte olduğundan emin olmak istiyorum.
- We've got to make sure.
- Emin olmalıyız.
- We have to make sure we have enough volunteers.
- Yeterince gönüllümüz olduğundan emin olmalıyız.
- Make sure you don't get lost.
- Kaybolmadığınızdan emin olun.
- It's up to Tom to make sure Mary does what she's supposed to do.
- Mary'nin yapması gerekeni yaptığından emin olmak Tom'a kalmış.
- You should make sure your children are eating enough.
- Çocuklarının yeterince yediğinden emin olmalısın.
- Tom certainly made sure we all had a good time.
- Tom kesinlikle hepimizin eğlendiğinden emin oldu.
- Tom went out of his way to make sure Mary had a good time.
- Tom, Mary'nin iyi vakit geçirdiğinden emin olmak için elinden geleni yaptı.
- Tom wants to make sure you understand what you're supposed to do.
- Tom ne yapman gerektiğini anladığından emin olmak istiyor.
- I should go make sure everything is ready.
- Gidip her şeyin hazır olduğundan emin olmalıyım.
- Please make sure your seat belt is fastened.
- Lütfen emniyet kemerinizi taktığınızdan emin olunuz.
- Tom wants Mary to make sure John does his homework.
- Tom Mary'nin John'un ev ödevini yaptığından emin olmasını istiyor.
- I'll do whatever it takes to make sure it doesn't happen again.
- Tekrar olmayacağından emin olmak için ne gerekiyorsa yapacağım.
- Tom made sure nobody was following him.
- Tom hiç kimsenin onu takip etmediğinden emin oldu.
- I just wanted to make sure you were safe.
- Ben sadece güvende olduğundan emin olmak istedim.
- Before you leave home, make sure your pets have enough food.
- Evden çıkmadan önce evcil hayvanlarınızın yeterli yiyeceği olduğundan emin olun.
- Let's make sure nothing is wasted.
- Hiçbir şeyin boşa gitmediğinden emin olalım.
- I want to make sure nothing will happen to Tom.
- Tom'a bir şey olmayacağından emin olmak istiyorum.
- I made sure no one was following me.
- Kimsenin beni takip etmediğinden emin oldum.
- Try to make sure Tom doesn't do something stupid.
- Tom'un aptalca bir şey yapmayacağından emin olmaya çalış.
- I want to make sure nothing's broken.
- Hiçbir şeyin kırık olmadığından emin olmak istiyorum.
- I want to make sure I understand what you're saying.
- Ne dediğini anladığımdan emin olmak istiyorum.
- Tom checked on me to make sure I was okay.
- Tom iyi olduğumdan emin olmak için beni kontrol etti.
- I wanted to make sure you were here.
- Burada olduğundan emin olmak istedim.
- Tom asked me to make sure you understood what you needed to do.
- Tom senin yapman gereken şeyi anladığından emin olmamı istedi.
- Let's make sure the meal includes something crunchy.
- Yemeğin içinde gevrek bir şeyler olduğundan emin olalım.
- I wanted to make sure Tom was here.
- Tom'un burada olduğundan emin olmak istedim.
- They made sure nobody could see them.
- Kimsenin onları görmediğinden emin oldular.
- She made sure nobody could see her.
- Kimsenin onu görmediğinden emin oldu.
- Please make sure you get back home before it gets dark.
- Lütfen hava kararmadan eve döndüğünüzden emin olun.
- Just make sure you talk to them.
- Onlarla konuştuğunuzdan emin olun yeter.
- I'm working like crazy to make sure I have enough time.
- Yeterli zamanım olduğundan emin olmak için deli gibi çalışıyorum.
- I have to make sure everything is OK.
- Her şeyin yolunda olduğundan emin olmalıyım.
- Well, make sure to remember the most important words.
- En önemli kelimeleri hatırladığınızdan emin olun.
- Make sure Tom gets home safely.
- Tom'un eve güvenli bir şekilde gittiğinden emin olun.
- I want to make sure people like you end up in prison.
- Senin gibi insanların hapse girdiğinden emin olmak istiyorum.
- Tom made sure everybody knew what they were supposed to do.
- Tom herkesin ne yapması gerektiğini bildiğinden emin oldu.
- When you put a Christmas tree on the top of your car, you need to bind it with twine to make sure it stays there while you drive.
- Arabanızın üstüne bir Noel ağacı koyduğunuzda, sürerken orada kaldığından emin olmak için arabaya dolayarak bağlamanız gerekir.
- Tom checked to make sure all the doors were locked before he went to sleep.
- Tom yatmaya gitmeden önce tüm kapıların kilitli olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- I'm supposed to make sure Tom knows what to do.
- Tom'un ne yapacağını bildiğinden emin olmalıyım.
- I want to make sure we get there on time.
- Zamanında orada olacağımızdan emin olmak istiyorum.
- I've got to make sure Tom does his homework.
- Tom'un ev ödevini yaptığından emin olmak zorundayım.
- Make sure to drink the medicine before you go to bed.
- Yatmadan önce ilaç içtiğinize emin olun.
- My job is to make sure everyone is safe.
- Benim işim herkesin güvende olduğundan emin olmak.
- We have to make sure we do that.
- Bunu yaptığımızdan emin olmalıyız.
- I want to make sure we have enough water.
- Yeterince suyumuz olduğundan emin olmak istiyorum.
- Please make sure to put a period at the end of a sentence.
- Lütfen cümlenin sonuna nokta koyduğunuzdan emin olun.
- Make sure you close the windows.
- Pencereleri kapattığınızdan emin olun.
- Before you go to visit him, you should make sure he's at home.
- Onu ziyarete gitmeden önce evde olduğundan emin olmalısın.
- We have to make sure Tom does that.
- Biz Tom'un onu yaptığından emin olmalıyız.
- Make sure you don't forget to pay the rent.
- Kirayı ödemeyi unutmadığınızdan emin olun.
- Make sure Tom doesn't go upstairs.
- Tom'un yukarı çıkmadığından emin olun.
- I want to make sure I get to the station early enough to buy a newspaper before getting on the train.
- Trene binmeden önce gazete almak için istasyona yeterince erken gittiğimden emin olmak istiyorum.
- Make sure to turn off all the lights before going out.
- Dışarı çıkmadan önce tüm ışıkları kapattığınızdan emin olun.
- Let's make sure everything is where it should be.
- Her şeyin olması gereken yerde olduğundan emin olalım.
- Let's make sure Tom knows what to do.
- Tom'un ne yapacağını bildiğinden emin olalım.
- Tom checked to make sure the gas was turned off.
- Tom gazın kapalı olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- Papa made sure all the lights were turned off before going to bed.
- Papa yatmadan önce tüm ışıkların kapatıldığından emin oldu.
- Make sure all the boxes are well sealed before they're delivered.
- Teslim edilmeden önce tüm kutuların iyice kapatıldığından emin olun.
- Your job is to make sure Tom does his job right.
- Senin işin Tom'un işini doğru yaptığından emin olmaktır.
- We have to make sure they're ready.
- Onların hazır olduğundan emin olmak zorundayız.
- Tom sent me to make sure nothing happened to Mary.
- Tom beni Mary'ye bir şey olmadığından emin olmak için gönderdi.
- I'll make sure.
- Emin olacağım.
- Let's make sure the meal includes something crunchy.
- Yemeğin gevrek bir şey içerdiğinden emin olalım.
- Tom wants to make sure Mary knows what she's supposed to do.
- Tom Mary'nin ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak istiyor.
- Just make sure you talk to him.
- Onunla konuştuğunuzdan emin olun yeter.
- I make sure to keep my computer secure.
- Bilgisayarımı güvende tuttuğumdan emin olurum.
- Make sure Tom doesn't do that.
- Tom'un bunu yapmadığından emin olun.
- I'll make sure Tom goes to school tomorrow.
- Tom'un yarın okula gittiğinden emin olacağım.
- Make sure you turn off the lights.
- Işıkları kapattığınızdan emin olun.
- You've got to make sure Tom isn't late for school again.
- Tom'un yine okula geç kalmadığından emin olmalısın.
- Tom made sure nobody was following him.
- Tom, onu kimsenin takip etmediğinden emin oldu.
- I wanted to make sure.
- Emin olmak istedim.
- Let's make sure we've got everything we need.
- İhtiyacımız olan her şeye sahip olduğumuzdan emin olalım.
- Tom checked to make sure his gun was loaded.
- Tom silahının dolu olduğundan emin olmak için kontrol etti.
- You should make sure your children are eating enough.
- Çocuklarınızın yeterince beslendiğinden emin olmalısınız.
- I wanted to make sure you were all right.
- İyi olduğunuzdan emin olmak istedim.
- I'm here to make sure you do what you said you'd do.
- Yapacağını söylediğin şeyi yaptığından emin olmak için buradayım.
- Just make sure you do that.
- Bunu yaptığınızdan emin olun.
- I want to make sure it's perfect.
- Onun mükemmel olduğundan emin olmak istiyorum.
- Try to make sure Tom doesn't do something stupid.
- Tom'un aptalca bir şey yapmadığından emin olmaya çalış.
- We'll make sure Tom knows what he's supposed to do.
- Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olacağız.
- I'd like to make sure there's no misunderstanding.
- Hiçbir yanlış anlama olmadığından emin olmak istiyorum.
- I just wanted to make sure I hadn't done anything wrong.
- Yanlış bir şey yapmadığımdan emin olmak istedim.
- Please make sure.
- Lütfen emin olun.
- We have to make sure we're ready to do that.
- Onu yapmak için hazır olduğumuzdan emin olmak zorundayız.
- Please make sure we have enough food for everyone.
- Lütfen herkese yetecek kadar yemeğimiz olduğundan emin olun.
- I'll make sure Tom has everything he needs.
- Tom'un istediği her şeye sahip olduğundan emin olacağım.
- I want to make sure you're safe.
- Senin güvende olduğundan emin olmak istiyorum.
- My job is to make sure everyone is safe.
- Benim işim herkesin güvende olduğundan emin olmaktır.
- We've got to make sure.
- Emin olmak zorundayız.
- I want to make sure we have plenty of time.
- Çok zamanımız olduğundan emin olmak istiyorum.
- I wanted to make sure there was enough.
- Yeterli olduğundan emin olmak istedim.
- Could you make sure Tom is OK?
- Tom'un iyi olduğundan emin olur musun?
- Tom made sure nobody could overhear us.
- Tom hiç kimsenin bizi duyamayacağından emin oldu.
- We have to make sure Tom knows what he's supposed to do.
- Tom'un ne yapması gerektiğini bildiğinden emin olmak zorundayız.
- We want to make sure.
- Emin olmak istiyoruz.
- We'll make sure we do that.
- Bunu yaptığımızdan emin olacağız.
- Make sure Tom doesn't eat too much candy.
- Tom'un çok fazla şeker yemediğinden emin olun.
- I need to make sure Tom gets paid.
- Tom'un parasını aldığından emin olmalıyım.
- I'll do everything within my power to make sure your children are safe.
- Çocuklarınızın güvende olduğundan emin olmak için elimden gelen her şeyi yapacağım.
- Let's make sure he's all right.
- İyi olduğundan emin olalım.
- We just wanted to make sure.
- Sadece emin olmak istedik.
- Tom asked me to make sure you understood what you needed to do.
- Tom benden ne yapmanız gerektiğini anladığınızdan emin olmamı istedi.
- I needed to make sure you'd come here.
- Buraya geleceğinden emin olmalıydım.
- Make sure you closed the freezer door correctly.
- Dondurucunun kapağını doğru kapattığınızdan emin olun.
- We've got to make sure Tom doesn't do that.
- Tom'un bunu yapmayacağından emin olmalıyız.
- I'll do whatever has to be done to make sure Tom does what he's supposed to do.
- Tom'un yapması gerekeni yaptığından emin olmak için ne gerekiyorsa yaparım.
- I just want to make sure we all agree.
- Hepimizin aynı fikirde olduğundan emin olmak istiyorum.
- Tom looked around to make sure no one was looking at him.
- Tom kimsenin ona bakmadığından emin olmak için etrafına bakındı.
- I'm supposed to make sure there's no trouble.
- Sorun çıkmayacağından emin olmam gerekiyor.
- I wanted to make sure we didn't cause the problem.
- Soruna sebep olmadığımızdan emin olmak istedim.
- Make sure you turn everything off before you leave.
- Çıkmadan önce her şeyi kapattığınızdan emin olun.
- I want to make sure I get to the station early enough to buy a newspaper before getting on the train.
- Trene binmeden önce bir gazete almak için istasyona yeterince erken varacağımdan emin olmak istiyorum.
- I want to make sure we have plenty of time.
- Bolca zamanımız olduğundan emin olmak istiyorum.
- Tom made sure nobody could see him.
- Tom kimsenin onu görmediğinden emin oldu.
- I want to make sure it's perfect.
- Mükemmel olduğundan emin olmak istiyorum.
- Please make sure you get here on time.
- Lütfen buraya zamanında geldiğinizden emin olun.
- Tom told me to make sure I didn't lose his keys.
- Tom bana onun anahtarlarını kaybetmediğimden emin olmamı söyledi.
- Make sure this door stays locked.
- Bu kapının kilitli kaldığına emin olun.
- Tom checked on me to make sure I was OK.
- Tom iyi olduğumdan emin olmak için beni kontrol etti.
- Tom checked to make sure Mary was still sleeping.
- Tom, Mary'nin hala uyuduğundan emin olmak için kontrol etti.
- We have to make sure we get there on time.
- Zamanında oraya gittiğimizden emin olmak zorundayız.
- Let's just make sure this is what we're supposed to be doing.
- Yapmamız gerekenin bu olduğundan emin olalım yeter.
- Make sure you lock the door.
- Kapıyı kilitlediğinizden emin olun.
- I want to make sure nothing's broken.
- Hiçbir şeyin kırılmadığından emin olmak istiyorum.
- I'll make sure Tom does his homework.
- Tom'un ev ödevini yaptığından emin olacağım.
Show More (336)
|
|
- It is much more important to pay attention to making sure that Europe's coastline is protected.
- Avrupa'nın kıyı şeridinin korunmasını sağlamaya dikkat etmek çok daha önemlidir.
- We will make sure the President draws the correct conclusions from that and takes appropriate action.
- Başkan'ın bundan doğru sonuçlar çıkarmasını ve uygun adımları atmasını sağlayacağız.
- I will make sure that the services avoid the use of argot.
- Servislerin argo kullanımından kaçınmasını sağlayacağım.
- We are here to make sure that the Commission carries out its work properly.
- Komisyon'un çalışmalarını düzgün bir şekilde yürütmesini sağlamak için buradayız.
- Yes, protecting young people, yes, making sure that they are given time to think things over.
- Evet, gençleri korumak, evet, onlara düşünmeleri için zaman tanınmasını sağlamak.
- We must have effective administration and make sure that people regain their confidence in the European Union.
- Etkili bir yönetime sahip olmalı ve insanların Avrupa Birliği'ne olan güvenlerini yeniden kazanmalarını sağlamalıyız.
- We also need to make sure that there are no delays in payments, because many beneficiaries cannot cope with such delays.
- Ayrıca ödemelerde gecikme olmamasını sağlamamız gerekiyor, çünkü pek çok yararlanıcı bu tür gecikmelerle başa çıkamıyor.
- Let us make sure that there is a minimum of red tape and a minimum of bureaucracy.
- En az bürokrasi ve en az bürokrasi olmasını sağlayalım.
- We must be self-disciplined and make sure that problem does not arise.
- Öz disiplinli olmalı ve sorunların ortaya çıkmamasını sağlamalıyız.
- The second objective is to make sure that there is effective enforcement of consumer protection rules.
- İkinci hedef ise tüketiciyi koruma kurallarının etkin bir şekilde uygulanmasını sağlamaktır.
- Thirdly, we must make sure that gene therapy remains accessible to all.
- Üçüncü olarak, gen terapisinin herkes için erişilebilir kalmasını sağlamalıyız.
- The first point is about making sure that the poorest regions of Europe do not pay the price of enlargement.
- İlk husus, Avrupa'nın en yoksul bölgelerinin genişlemenin bedelini ödememesini sağlamakla ilgilidir.
- We must make sure that these unfair practices stop.
- Bu haksız uygulamaların sona ermesini sağlamalıyız.
- We will try and make sure it is corrected by tomorrow.
- Yarına kadar düzeltilmesini sağlamaya çalışacağız.
- I hope you will bear that in mind and make sure it does not happen again.
- Umarım bunu aklınızda tutarsınız ve bunun tekrarlanmamasını sağlarsınız.
- Your Commission should make sure that such obstruction does not occur.
- Komisyonunuz böyle bir engellemenin yaşanmamasını sağlamalıdır.
- We shall make sure that happens.
- Bunun olmasını sağlayacağız.
- I will make sure that the services avoid the use of argot.
- Hizmetlerin argo kullanımından kaçınmasını sağlayacağım.
- We must make sure this discussion does not become black and white.
- Bu tartışmanın siyah beyaz hale gelmemesini mutlaka sağlamalıyız.
- We must also make sure that the environmentally harmful subsidies are abolished.
- Ayrıca çevreye zarar veren sübvansiyonların kaldırılmasını da sağlamalıyız.
- We are here to make sure that the Commission carries out its work properly.
- Biz burada Komisyon'un çalışmalarını düzgün bir şekilde yürütmesini sağlamak için bulunuyoruz.
- I will certainly fight to make sure it is the last.
- Bunun son olmasını sağlamak için kesinlikle mücadele edeceğim.
- Let us make sure that they are destroyed, and allow Europe to take part in their destruction.
- Biz onların yok edilmesini sağlayalım ve Avrupa'nın da onların yok edilmesinde rol almasına izin verelim.
- We also intend to make sure that they are respected in future.
- Gelecekte de bunlara riayet edilmesini sağlamak niyetindeyiz.
- We must be self-disciplined and make sure that problem does not arise.
- Öz disiplinli olmalı ve bu sorunun ortaya çıkmamasını sağlamalıyız.
- Make sure your kids eat a good breakfast in the morning.
- Çocuğunuzun sabahları güzel bir kahvaltı yapmasını sağlayın.
- Make sure to leave some space between them for more even roasting.
- Daha eşit bir kavurma için aralarında biraz boşluk kalmasını sağlayın.
- I'll make sure Tom gets home safely.
- Tom'un eve sağ salim dönmesini sağlayacağım.
- Please make sure the dog stays outside.
- Lütfen köpeğin dışarıda kalmasını sağla.
- I can make sure that doesn't happen.
- Bunun olmamasını sağlayabilirim.
- I can make sure that doesn't happen again.
- Bunun bir daha olmamasını sağlayabilirim.
- I'll make sure Tom writes to you.
- Tom'un sana yazmasını sağlayacağım.
- I'll do whatever it takes to make sure that doesn't happen.
- Onun olmamasını sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağım.
- I'll do everything within my power to make sure your children are safe.
- Senin çocuklarının güvende olmalarını sağlamak için gücüm dahilinde her şeyi yapacağım.
- I'll make sure Tom isn't late.
- Tom'un geç kalmamasını sağlayacağım.
- I'll make sure that no one hears about this incident.
- Bu olayı kimsenin duymamasını sağlayacağım.
- We have to make sure people get back to work.
- İnsanların işe geri dönmesini sağlamak zorundayız.
- It's up to us to make sure Tom doesn't do that.
- Tom'un bunu yapmamasını sağlamak bize bağlı.
- We're here to make sure that doesn't happen.
- Bunun olmamasını sağlamak için buradayız.
- I'll make sure Tom finds out.
- Tom'un öğrenmesini sağlayacağım.
- She makes sure that her family eats a balanced diet.
- Ailesinin dengeli beslenmesini sağlar.
- Make sure Tom stays out of trouble.
- Tom'un beladan uzak durmasını sağla.
- It's up to the engineers to make sure that this tunnel doesn't collapse.
- Bu tünelin çökmemesini sağlamak mühendislere bağlı.
- Make sure this door stays locked.
- Bu kapının kilitli kalmasını sağlayın.
- When you put a Christmas tree on the top of your car, you need to bind it with twine to make sure it stays there while you drive.
- Arabanızın üstüne bir Noel ağacı koyduğunuzda, araba sürerken orada kalmasını sağlamak için onu sicimle bağlamanız gerekir.
- Who's going to be responsible for making sure that gets done?
- Bunun yapılmasını sağlamaktan kim sorumlu olacak?
- I'll make sure you get the raise in a year.
- Bir yıl içinde mutlaka zam almanı sağlayacağım.
- Tom will make sure Mary does that.
- Tom, Mary'nin bunu yapmasını sağlayacak.
- I'll make sure nothing happens to Tom.
- Tom'a bir şey olmamasını sağlayacağım.
- I'll make sure Tom gets there on time.
- Tom'un zamanında orada olmasını sağlayacağım.
- Make sure Tom stays in bed.
- Tom'un yatakta kalmasını sağla.
- Make sure that the dog does not escape.
- Köpeğin kaçmamasını sağla.
- Tom certainly made sure we all had a good time.
- Tom kesinlikle hepimizin iyi vakit geçirmesini sağladı.
- I'll make sure Tom goes to school tomorrow.
- Tom'un yarın okula gitmesini sağlayacağım.
- Do you have any ideas on how we can make sure he sticks around until the job is finished?
- İş bitene kadar mutlaka burada olmasını nasıl sağlayabiliriz, fikrin var mı?
- I'll make sure all of your things get sent to you.
- Tüm eşyalarının sana gönderilmesini sağlayacağım.
- I'll make sure that no one hears about this incident.
- Bu olayın duyulmamasını sağlayacağım.
- I'll make sure Tom does that.
- Tom'un bunu yapmasını sağlayacağım.
- Do you have any ideas on how we can make sure he sticks around until the job is finished?
- İş bitene kadar burada kalmasını nasıl sağlayabileceğimiz konusunda bir fikriniz var mı?
Show More (56)
|