other

Meanings of "other" in Turkish English Dictionary : 17 result(s)

	Category	English	Turkish
Common Usage
1	Common Usage	other adj.	öbür
Before you draw that pistol, darling, you might want to holster the other one first. O silahı çekmeden tatlım, ilkin öbürünü kılıfına koymak isteyebilirsin. More Sentences
2	Common Usage	other adj.	öteki
The other prisons should be converted to a room system with cells for 2, 4 or 6 prisoners, also by the end of 2000. Öteki cezaevleri ise, yine 2000 yılı sonuna kadar, 2, 4 veya 6 kişilik hücreler içeren oda sistemine dönüştürülecek. More Sentences
3	Common Usage	other adj.	başka
Other changes might be needed. Başka değişiklikler de gerekebilir. More Sentences
General
4	General	other adj.	sonraki
Maybe we can talk about this some other time. Belki bunun hakkında daha sonra konuşabiliriz. More Sentences
5	General	other adj.	geçen
One passer-by was killed and nine others were injured. Yoldan geçen bir kişi öldü ve dokuz kişi de yaralandı. More Sentences
6	General	other adj.	başka
Or what other measures is the Commission prepared to take? Ya da Komisyon başka ne gibi tedbirler almaya hazır? More Sentences
7	General	other pron.	diğeri
Where's your significant other? Önemli diğerin nerede? More Sentences
8	General	other pron.	başkası
And never let other people trade on behalf of you. Ayrıca asla başkasının sizin adınıza işlem yapmasına izin vermeyin. More Sentences
Technical
9	Technical	other adj.	başka
It is time that Prime Minister Blair stopped dallying with other concepts. Başbakan Blair'in başka kavramlarla oyalanmayı bırakmasının zamanı gelmiştir. More Sentences
Common Usage
10	Common Usage	other pron.	diğer
General
11	General	other n.	sair
12	General	other adj.	gayri
13	General	other adj.	başka türlü
14	General	other adj.	bundan başka
15	General	other adj.	diğer
16	General	other adv.	başka biçimde
17	General	other pron.	öbürü

Meanings of "other" with other terms in English Turkish Dictionary : 500 result(s)

	Category	English	Turkish
General
1	General	other means n.	diğer araçlar
If they do not cooperate, they will have to face other means being used to make them do so. İşbirliği yapmazlarsa, bunu yapmalarını sağlamak için kullanılan diğer araçlarla yüzleşmek zorunda kalacaklar. More Sentences
2	General	significant other n.	sevgili
Tom is Mary's significant other. Tom, Mary'nin sevgilisi. More Sentences
3	General	other side n.	diğer taraf
Who could stop the music coming from that discotheque on the other side of the block from reaching my windows! Bloğun diğer tarafındaki diskotekten gelen müziğin pencerelerime ulaşmasına kim engel olabilir ki! More Sentences
4	General	other party n.	diğer taraf
At the same time the EU and other parties have expressed the hope that the US will rejoin the Kyoto process. Aynı zamanda AB ve diğer taraflar ABD'nin Kyoto sürecine yeniden katılacağı umudunu dile getirmişlerdir. More Sentences
5	General	complementing (each other) n.	birbirini tamamlama
The principles of solidarity, flexibility and effectiveness complement rather than compete with each other. Dayanışma, esneklik ve etkinlik ilkeleri birbirleriyle rekabet etmekten ziyade birbirlerini tamamlamaktadır. More Sentences
6	General	other half n.	diğer yarısı
What we are discussing here is not going to find its way over to the other half of the budgetary authority. Burada tartıştığımız konu, bütçe yetkisinin diğer yarısına yansımayacak. More Sentences
7	General	other comments n.	diğer yorumlar
Unfortunately, I am unable to make any of my other comments, but I shall do so in due course. Ne yazık ki diğer yorumlarımı yapamıyorum, ancak zamanı geldiğinde yapacağım. More Sentences
8	General	other countries n.	diğer ülkeler
The Commission hopes that other countries in the region will join this initiative. Komisyon, bölgedeki diğer ülkelerin de bu girişime katılacağını ummaktadır. More Sentences
9	General	the other side n.	öbür taraf
They live on the other side of the road. Yolun öbür tarafında oturuyorlar. More Sentences
10	General	significant other n.	hayat arkadaşı
Do you have a significant other? Bir hayat arkadaşın var mı? More Sentences
11	General	other issues n.	diğer hususlar
The other issues you raised must be reviewed in the context of this regulation. Gündeme getirdiğiniz diğer hususlar bu düzenleme bağlamında gözden geçirilmelidir. More Sentences
12	General	other features n.	diğer özellikler
The web browser supports FTP, XSLT, cookies and animated GIFs, among other features. Web tarayıcısı, diğer özelliklerin yanı sıra FTP, XSLT, çerezler ve animasyonlu GIF'leri destekler. More Sentences
13	General	other areas n.	diğer alanlar
We must move forward in other areas as well. Diğer alanlarda da ilerleme kaydetmeliyiz. More Sentences
14	General	other details n.	diğer detaylar
When other details are taken into consideration, we had a real surplus of around 9%. Diğer detaylar da dikkate alındığında %9 civarında bir reel fazlamız oldu. More Sentences
15	General	the other night n.	geçen gece
When we were there the other night, 12 Palestinians were evicted from 12 flats in the middle of the city. Geçen gece biz oradayken 12 Filistinli şehrin ortasındaki 12 daireden tahliye edildi. More Sentences
16	General	see each other v.	görüşmek
I didn't know that they were seeing each other. Birbirleriyle görüştüklerini bilmiyordum. More Sentences
17	General	resemble each other v.	benzeşmek
The two brothers resemble each other so much that I can hardly distinguish one from the other. İki kardeş birbirine o kadar benziyor ki, birini diğerinden ayırt etmekte zorlanıyorum. More Sentences
18	General	support each other v.	birbirini desteklemek
Therefore it is vitally important that they support each other. Bu nedenle birbirlerini desteklemeleri hayati önem taşımaktadır. More Sentences
19	General	resemble each other v.	birbirine benzemek
The two buses resemble each other at first glance. İki otobüs ilk bakışta birbirine benziyor. More Sentences
20	General	complement each other v.	birbirini tamamlamak
I think that the two reports complement each other and really do contain some innovative and very interesting proposals. İki raporun birbirini tamamladığını ve gerçekten de bazı yenilikçi ve çok ilginç öneriler içerdiğini düşünüyorum. More Sentences
21	General	trust each other v.	birbirine güvenmek
We have to learn to trust each other. Birbirimize güvenmeyi öğrenmeliyiz. More Sentences
22	General	accuse each other v.	birbirini suçlamak
They accused each other. Onlar birbirlerini suçladı. More Sentences
23	General	know each other v.	birbirini tanımak
This is where they can get to know each other and learn from one another. Birbirlerini tanıyabilecekleri ve birbirlerinden öğrenebilecekleri yer burasıdır. More Sentences
24	General	like each other v.	birbirinden hoşlanmak
I thought you and Tom didn't like each other. Tom'la birbirinizden hoşlanmadığınızı sanıyordum. More Sentences
25	General	inspire each other v.	birbirine ilham vermek
The process will continue and the participants will inspire each other. Süreç devam edecek ve katılımcılar birbirlerine ilham verecektir. More Sentences
26	General	blame each other v.	birbirlerini suçlamak
The two blamed each other. İkisi de birbirini suçladı. More Sentences
27	General	love each other v.	birbirini sevmek
This is an issue of violence between people who at some point must have loved each other. Bu, bir noktada birbirini sevmiş olması gereken insanlar arasındaki bir şiddet meselesidir. More Sentences
28	General	some other adj.	başka bir
I have personally, along with some other fellow Members, tabled another amendment. Ben şahsen diğer bazı Üye arkadaşlarla birlikte başka bir değişiklik önergesi verdim. More Sentences
29	General	every other day adv.	iki günde bir
I take a bath every other day. İki günde bir banyo yapıyorum. More Sentences
30	General	every other day adv.	gün aşırı
Do you walk every other day? Gün aşırı yürüyor musun? More Sentences
31	General	every other day adv.	günaşırı
Bill goes fishing every other day. Bill günaşırı balık tutmaya gider. More Sentences
32	General	by other means adv.	başka yollarla
They have succeeded in organising matters efficiently and cost-effectively by other means. Meseleleri başka yollarla verimli ve düşük maliyetli bir şekilde organize etmeyi başardılar. More Sentences
33	General	among other things adv.	bu arada
Among other things, I don't know the recent members, nor their new songs at all. Bu arada ben son üyeleri, ne de onların yeni şarkılarını biliyorum. More Sentences
34	General	the other day adv.	geçenlerde
I talked to Tom just the other day. Geçenlerde Tom'la konuştum. More Sentences
35	General	the other day adv.	birkaç gün önce
Don't let me down like you did the other day. Birkaç gün önce yaptığın gibi yüzümü kara çıkarma. More Sentences
36	General	each other adv.	birbirine
Furthermore, I learned that the research projects for both forms of stem cells are dependent upon each other. Ayrıca her iki kök hücre türüne yönelik araştırma projelerinin birbirine bağımlı olduğunu öğrendim. More Sentences
37	General	from each other adv.	birbirinden
Tom and Mary could learn a lot from each other. Tom ve Mary birbirinden çok şey öğrenebilir. More Sentences
38	General	from each other adv.	birbirlerinden
Countries all over the world buy and sell goods from each other. Dünyanın her yerindeki ülkeler birbirlerinden mal alıp satıyorlar. More Sentences
39	General	some other time adv.	bir dahaki sefere
I hope that I will be able to help you at some other time. Bir dahaki sefere sana yardım edebileceğimi sanıyorum. More Sentences
40	General	every other month adv.	iki ayda bir
Tom comes here every other month. Tom her iki ayda bir buraya gelir. More Sentences
41	General	every other week adv.	iki haftada bir
This program is broadcast every other week. Bu program iki haftada bir yayınlanır. More Sentences
42	General	in other ways adv.	başka yollarla
Parliament will pursue that idea in other ways. Parlamento bu fikri başka yollarla takip edecektir. More Sentences
43	General	other than prep.	başka
Do you know anything about Andalusia other than the bitterness of its green olives? Endülüs hakkında yeşil zeytinlerinin acılığından başka bir şey biliyor musunuz? More Sentences
44	General	other than prep.	dışında
No one other than the person who causes damage should have to pay for it. Zarara neden olan kişi dışında hiç kimse bunun bedelini ödemek zorunda kalmamalıdır. More Sentences
45	General	each other pron.	birbiri
The principles of solidarity, flexibility and effectiveness complement rather than compete with each other. Dayanışma, esneklik ve etkinlik ilkeleri birbirleriyle rekabet etmekten ziyade birbirlerini tamamlamaktadır. More Sentences
46	General	each other pron.	birbirlerini
The two must run in parallel, but must not block each other. İkisi paralel olarak çalışmalı ancak birbirlerini engellememelidir. More Sentences
47	General	the other one pron.	öbürü
The other one doesn't work. Öbürü çalışmıyor. More Sentences
48	General	each other pron.	birbirini
The rights balance each other out. Haklar birbirini dengelemektedir. More Sentences
Phrases
49	Phrases	no other expr.	başkası
There is no other, at the moment at least. Başkası yok, en azından şu anda. More Sentences
50	Phrases	in other words expr.	başka bir ifadeyle
In other words, she became a good wife. Başka bir ifadeyle, iyi bir eş oldu. More Sentences
51	Phrases	in other words expr.	bir başka deyişle
In other words, he betrayed us. Bir başka deyişle, o bize ihanet etti. More Sentences
52	Phrases	in other words expr.	başka bir deyişle
In other words, if we work together, the total should be greater than the sum of the parts. Başka bir deyişle, eğer birlikte çalışırsak, toplam, parçaların toplamından daha büyük olmalıdır. More Sentences
53	Phrases	in other words expr.	diğer bir deyişle
Secondly, the change of Interior Minister, in other words, the Minister responsible for security. İkincisi İçişleri Bakanı'nın, diğer bir deyişle güvenlikten sorumlu Bakanın değişmesi. More Sentences
54	Phrases	other than that expr.	bunun dışında
Other than that, Ms Breyer, almost everything you said was factually incorrect. Bunun dışında, Bayan Breyer, söylediğiniz neredeyse her şey gerçekte yanlıştı. More Sentences
Colloquial
55	Colloquial	your significant other n.	sevgilin
What song best describes your relationship with your significant other? Sevgilinizle olan ilişkinizi en iyi anlatan şarkı hangisidir? More Sentences
Common Usage
56	Common Usage	helping each other n.	yardımlaşma
57	Common Usage	shout at each other v.	bağrışmak
58	Common Usage	every other adj.	tüm diğer
59	Common Usage	other than these adv.	bunlardan başka
General
60	General	generalized other n.	genelleştirilmiş öteki
61	General	other contact information n.	sair irtibat bilgileri
62	General	dealer of gold and other precious metals n.	sarraf
63	General	helping each other n.	muavenet
64	General	playing with each other n.	oynaşma
65	General	the other world n.	öbür dünya
66	General	christianity and other religions n.	hristiyanlık ve diğer dinler
67	General	other person n.	el
68	General	helping each other n.	yardım
69	General	life on other planets n.	başka gezegenlerdeki hayat
70	General	types of helping each other n.	yardımlaşma
71	General	rubbing against each other n.	sürtüşme
72	General	one under the other n.	alt alta
73	General	life on other planets n.	diğer gezegenlerde yaşam
74	General	other party n.	karşı taraf
75	General	significant other n.	eş (sevgili)
76	General	other time n.	sair zaman
77	General	the other end of world n.	dünyanın diğer ucu
78	General	telephoning (each other) n.	telefonlaşma
79	General	the other side of the medallion n.	madalyonun öbür yüzü
80	General	the other side of the medallion n.	madalyonun öteki yüzü
81	General	the other side of the medallion n.	madalyonun diğer yüzü
82	General	the voice on the other side of the line n.	telefonun diğer ucundaki ses
83	General	the voice on the other side of the line n.	telefonun ucundaki ses
84	General	the voice on the other side of the line n.	telefonun öteki ucundaki ses
85	General	other corner of the world n.	dünyanın diğer ucu
86	General	other corner of the world n.	dünyanın öteki ucu
87	General	the other end of the world n.	dünyanın bir ucu
88	General	the other end of the world n.	dünyanın diğer ucu
89	General	some other place n.	bir başka yer
90	General	some other place n.	başka bir yer
91	General	other problems n.	diğer problemler
92	General	other side of that wall n.	duvarın diğer tarafı
93	General	phoning each other n.	telefonlaşma
94	General	other issues n.	diğer sayılar
95	General	other things on offer n.	sunulan diğer imkanlar
96	General	other countries in the world n.	dünyadaki diğer ülkeler
97	General	other habits n.	diğer alışkanlıklar
98	General	the other n.	diğer ucuna
99	General	the other n.	zıt tarafa
100	General	the other n.	zıt yöne
101	General	the other n.	zıt şeye
102	General	the other n.	diğeri
103	General	the other n.	birbiri
104	General	the other n.	bir diğeri
105	General	the other morning n.	geçen sabah
106	General	the other afternoon n.	geçen öğleden sonra
107	General	the other evening n.	geçen akşam
108	General	the other woman n.	metres
109	General	the other woman n.	yuva yıkan kadın
110	General	other-directedness n.	başkalarından onay alma yönelimi
111	General	whisper privately to each other v.	ağız ağıza vermek
112	General	make a pact with each other v.	ahitleşmek
113	General	be obstinate with each other v.	inatlaşmak
114	General	play with each other v.	oynaşmak
115	General	whisper to each other v.	fısıldaşmak
116	General	take each other by the hand v.	el ele tutuşmak
117	General	ogle at each other v.	kesişmek
118	General	speak to each other v.	birbiriyle konuşmak
119	General	scold each other v.	bağrışmak
120	General	oppose each other v.	zıtlaşmak
121	General	smell each other v.	koklaşmak
122	General	love each other v.	sevişmek
123	General	get along well with each other v.	yıldızları barışmak
124	General	fight each other v.	vuruşmak
125	General	laugh on the other side of the mouth v.	burnu sürtülmek
126	General	snarl at each other v.	hırlaşmak
127	General	flirt with each other v.	cilveleşmek
128	General	obstinate with each other v.	inatlaşmak
129	General	rub against each other v.	ovuşturmak
130	General	understand each other v.	uyuşmak
131	General	write to each other v.	yazışmak
132	General	support each other v.	sırt sırta vermek
133	General	bet with each other v.	kırışmak
134	General	pass to each other v.	paslaşmak
135	General	help each other v.	yardımlaşmak
136	General	laugh at each other v.	gülüşmek
137	General	rub against each other v.	sürtüşmek
138	General	be opposed to each other v.	karşıtlaşmak
139	General	be successor and predecessor to each other v.	halef selef olmak
140	General	have other fish to fry v.	başka bir işi olmak
141	General	give each other the glad eye v.	paslaşmak
142	General	quarrel with each other v.	takışmak
143	General	look the other way v.	görmezlikten gelmek
144	General	walk in other people's shoes v.	kendini başkalarının yerine koymak
145	General	get in other people's hair v.	başkalarını rahatsız etmek
146	General	glance each other v.	bakışmak
147	General	express in other terms v.	başka sözlerle anlatmak
148	General	sue each other v.	mahkemelik olmak
149	General	be unable to defeat each other v.	yenişememek
150	General	be separated from each other v.	ayrı düşmek
151	General	jump from one thing to the other v.	daldan dala konmak
152	General	joke with each other v.	cilveleşmek
153	General	cross each other v.	karşılaşmak
154	General	promise each other v.	sözleşmek
155	General	pour out one's grief to each other v.	dertleşmek
156	General	greet each other v.	selamlaşmak
157	General	understand each other v.	anlaşmak
158	General	settle accounts with each other v.	hesaplaşmak
159	General	begin quarreling with each other v.	kavgaya tutuşmak
160	General	bid against each other v.	ihalede kapışmak
161	General	take strength from each other v.	birbirinden güç almak
162	General	make a bet with each other (about) v.	iddiaya tutuşmak
163	General	make signs to each other v.	işaretleşmek
164	General	say good-bye to each other v.	vedalaşmak
165	General	run into each other v.	çarpışmak
166	General	hug each other dearly v.	sevgiyle kucaklaşmak
167	General	hug each other warmly v.	sevgiyle kucaklaşmak
168	General	use other people's personal information v.	özele girmek
169	General	use other people's personal information v.	(birinin) özeline girmek
170	General	have no other choice v.	başka seçeneği olmamak
171	General	have no other option v.	başka seçeneği olmamak
172	General	have no other alternative v.	başka seçeneği olmamak
173	General	match each other v.	birbirine uymak
174	General	fancy each other v.	flört etmek
175	General	match each other v.	birbirine yakışmak
176	General	fancy each other v.	birbirlerinden hoşlanmak
177	General	take the credit for other people's work v.	kendine pay çıkarmak
178	General	pass in other hands v.	el değiştirmek
179	General	try to reach each other v.	birbirine ulaşmaya çalışmak
180	General	compare with each other v.	birbiriyle karşılaştırmak
181	General	try to reach each other v.	birbirlerine ulaşmaya çalışmak
182	General	substitute each other v.	birbirinin yerini tutmak
183	General	complete each other v.	birbirini tamamlamak
184	General	complement each other v.	birbirini tamamlar nitelikte olmak
185	General	complement each other v.	birbirini tamamlar olmak
186	General	complete each other v.	birbirini tamamlar olmak
187	General	complete each other v.	birbirini tamamlar nitelikte olmak
188	General	substitute each other v.	birbirinin yerine geçmek
189	General	employ for other purposes v.	başka şekillerde değerlendirmek
190	General	message each other v.	birbirleriyle mesajlaşmak
191	General	fall out with each other v.	birbirine düşmek
192	General	bounce the ideas off each other v.	fikir teatisinde bulunmak
193	General	bounce the ideas off each other v.	fikir teatisi yapmak
194	General	learn from each other v.	birbirinden (bir şeyler) öğrenmek
195	General	be made for each other v.	birbiri için yaratılmak
196	General	be made for each other v.	birbirleri için yaratılmak
197	General	be meant for each other v.	birbirleri için yaratılmış olmak
198	General	be meant for each other v.	birbiri için yaratılmak
199	General	warn each other v.	birbirini uyarmak
200	General	strengthen each other v.	birbirini güçlendirmek
201	General	yell at each other v.	birbirlerine bağırmak
202	General	go off in all these other directions v.	bambaşka yönlere gitmek
203	General	be a whole other person v.	başka biri olup çıkmak
204	General	entwine one's arms around each other v.	kollarını birbirlerine dolamak
205	General	be stacked up on top of each other v.	üst üste olmak
206	General	compete against other teams v.	diğer takımlara karşı yarışmak
207	General	turn the other cheek v.	öteki yanağını uzatmak
208	General	accuse each other v.	birbirlerini suçlamak
209	General	make a friend from the other side of the world v.	dünyanın diğer ucundan bir arkadaş edinmek
210	General	phone each other v.	telefonlaşmak
211	General	make a decision one way or the other v.	öyle ya da böyle bir karara varmak
212	General	kill each other over race v.	birbirlerini ırk uğruna/yüzünden öldürmek
213	General	have other thing to do v.	yapacak başka işleri olmak
214	General	live across the street from each other v.	aynı sokakta karşılıklı evlerde oturmak
215	General	affect each other v.	birbirini etkilemek
216	General	affect each other v.	etkileşmek
217	General	have no other choice than v.	-den başka şansı olmamak
218	General	fancy each other v.	birbirinden hoşlanmak
219	General	accompany each other v.	birbirine eşlik etmek
220	General	care about other people v.	diğer insanları önemsemek
221	General	put on top of each other v.	üst üste koymak
222	General	love each other v.	bir birlerinİ sevmek
223	General	love each other v.	birbirlerini sevmek
224	General	care for each other v.	birbirine değer vermek
225	General	wave hands to each other v.	birbirlerine el sallamak
226	General	no other adj.	bundan başka
227	General	every other adj.	her diğer
228	General	one more beautiful than the other adj.	birbirinden güzel
229	General	different from each other adj.	birbirinden farklı
230	General	independent of each other adj.	birbirinden bağımsız
231	General	through-other adj.	düzensiz
232	General	through-other adj.	darmadağınık
233	General	through-other adj.	karmakarışık
234	General	some other adj.	alternatifler arasında olan
235	General	some other adj.	bir diğer
236	General	on the other hand adv.	öte yandan
237	General	one after the other adv.	birer birer
238	General	by some means or other adv.	şu veya bu şekilde
239	General	in other ten years adv.	sonraki on yıl içinde
240	General	one after the other adv.	birbiri ardından
241	General	on the other hand adv.	buna mukabil
242	General	the other way round adv.	tam tersine
243	General	in other saying adv.	başka bir ifadeyle
244	General	one after the other adv.	art arda
245	General	one on the top of the other adv.	üst üste
246	General	one after the other adv.	arka arkaya
247	General	one or other day adv.	bugün yahut yarın
248	General	some day or other adv.	bir gün
249	General	in other ten years adv.	sonraki on yıl izarfında
250	General	one within the other adv.	iç içe
251	General	on the other part adv.	diğer taraftan
252	General	every other day adv.	aşırı
253	General	one after the other adv.	peş peşe
254	General	for some reason or other adv.	her nedense
255	General	other than that adv.	kaldı ki
256	General	one after the other adv.	birbiri peşi sıra
257	General	on the other part adv.	öbür yandan
258	General	somehow or other adv.	nasıl olsa
259	General	somehow or other adv.	nasılsa
260	General	one after the other adv.	üst üste
261	General	on the other hand adv.	bunun yanı sıra
262	General	in other words adv.	yani
263	General	somehow or other adv.	her nasıl olsa
264	General	somehow or other adv.	her nasıl olursa olsun
265	General	on the other hand adv.	diğer taraftan
266	General	on the other hand adv.	tam tersine
267	General	sometime or other adv.	ileride birgün
268	General	on the other hand adv.	buna karşın
269	General	one after the other adv.	birbiri ardınca
270	General	by other means than adv.	-den başka yollarla
271	General	on the other hand adv.	buna karşılık
272	General	in someway or other adv.	iyi kötü
273	General	some day or other adv.	günün birinde
274	General	in other saying adv.	başka bir deyişle
275	General	the other way round adv.	tam aksine
276	General	by some means or other adv.	herhangi bir şekilde
277	General	some other day adv.	başka bir gün
278	General	every other day adv.	birer gün arayla
279	General	each other adv.	birbirine göre
280	General	in other place adv.	başka bir yerde
281	General	in some other place adv.	başka bir yerde
282	General	somehow or other adv.	iki arada bir derede
283	General	on the other side adv.	diğer yandan
284	General	on the other hand adv.	diğer yandan
285	General	in other saying adv.	diğer bir ifadeyle
286	General	on the other hand adv.	öte taraftan
287	General	in two rows facing each other adv.	iki geçeli
288	General	on the other hand adv.	diğer bir yandan
289	General	on the other hand adv.	bir taraftan da
290	General	on the one hand ... on the other hand adv.	bir yandan ... diğer yandan
291	General	the other day adv.	geçen günlerde
292	General	stated in other words adv.	diğer bir deyişle
293	General	on the other hand adv.	bununla birlikte
294	General	the other way around adv.	aksi yönde
295	General	every other year adv.	iki senede bir
296	General	the other way around adv.	aksine
297	General	at all other times adv.	tüm diğer zamanlar
298	General	the other way around adv.	tersine
299	General	at all other times adv.	bütün diğer zamanlarda
300	General	as if competing with each other adv.	birbirleriyle yarışırcasına
301	General	every other year adv.	iki yılda bir
302	General	the other way round adv.	tam tersi durum
303	General	the other way around adv.	ve tersi
304	General	the other way around adv.	karşılıklı olarak
305	General	on the other hand adv.	bir yandan da
306	General	on the other hand adv.	gel gelelim
307	General	on the other hand adv.	diğer bir taraftan
308	General	the other way around adv.	tam tersi
309	General	in other cases adv.	başka durumlarda
310	General	in other cases adv.	diğer durumlarda
311	General	in some other cases adv.	bazı diğer/başka durumlarda/vakalarda
312	General	the other day adv.	geçen gün
313	General	from one side to the other other side adv.	bir yandan diğer yana
314	General	the other way around adv.	aynı şekilde o da
315	General	every other weekend adv.	on beş günde bir hafta sonu
316	General	on the other hand adv.	diğer tarafta
317	General	on one hand ... on the other hand adv.	bir yandan ... diğer yandan
318	General	on the other hand adv.	diğer açıdan
319	General	in other ways adv.	başka biçimlerde
320	General	directly away (each other) adv.	(birbirlerinin) tersi yönünde
321	General	every other weekend adv.	iki haftasonunda bir
322	General	somehow or other adv.	öyle ya da böyle
323	General	the other end of the scale adv.	aksine
324	General	the other end of the scale adv.	tersine
325	General	the other end of the scale adv.	diğer taraftan
326	General	other than prep.	gayri
327	General	other than during prep.	dışında
328	General	other than prep.	bunların dışında
329	General	other than prep.	haricinde
330	General	every other person pron.	her iki kişiden biri
331	General	other one pron.	diğeri
332	General	each other pron.	yekdiğerini
333	General	the other ones pron.	öbürleri
334	General	the other one pron.	öbürkü
335	General	neither one nor the other pron.	ikisi arası
336	General	something or other pron.	belirsizlik ifadesi olarak kullanılan bir kalıp
337	General	on the other hand conj.	ancak
338	General	so (significant other) abrev.	sevgili
339	General	so (significant other) abrev.	eş
340	General	so (significant other) abrev.	hayat arkadaşı
Phrasals
341	Phrasals	bump into each other v.	(yolda/rastlantı eseri) birbirlerine rastlamak/karşılaşmak
342	Phrasals	deport someone (from some place) (to some other place) v.	(birisini bir yerden başka bir yere) göndermek
343	Phrasals	deport someone (from some place) (to some other place) v.	(birini bir ülkeden başka bir ülkeye) göndermek
344	Phrasals	deport someone (from some place) (to some other place) v.	sınır dışı etmek
Phrases
345	Phrases	one is no better than the other expr.	al birini vur ötekine
346	Phrases	one way or the other expr.	ama öyle ama böyle
347	Phrases	for some other reasons expr.	başka bazı nedenlerden
348	Phrases	one or other day expr.	bir gün gelecek ki
349	Phrases	I, on the other hand expr.	ben ise
350	Phrases	other than us expr.	bizim dışımızda
351	Phrases	for some other reasons expr.	başka bazı nedenler yüzünden
352	Phrases	in other respects expr.	bunun yanısıra
353	Phrases	in other words expr.	bir başka ifadeyle
354	Phrases	in other words expr.	bir başka anlatımla
355	Phrases	for some other reasons expr.	başka bazı nedenlerden dolayı
356	Phrases	I, on the other hand expr.	bense
357	Phrases	one over the other expr.	birinin yerine diğerini
358	Phrases	one way or the other expr.	bir şekilde
359	Phrases	among other things expr.	bu meyanda
360	Phrases	it's been a while since we last wrote to each other expr.	bir süredir yazışmıyoruz
361	Phrases	me, on the other hand expr.	bense
362	Phrases	it has been a while since we last wrote to each other expr.	bir süredir yazışmıyoruz
363	Phrases	me, on the other hand expr.	ben ise
364	Phrases	on the other hand expr.	diğer yönden
365	Phrases	in other words expr.	demek
366	Phrases	in other respects expr.	diğer taraftan
367	Phrases	in other cases expr.	diğer hallerde
368	Phrases	in other cases expr.	diğer durumlarda
369	Phrases	compared to other kids expr.	diğer çocuklara nazaran
370	Phrases	in other words expr.	diğer bir ifadeyle
371	Phrases	the boot is on the other foot expr.	durum tam tersine döndü
372	Phrases	on the other end expr.	diğer ucunda
373	Phrases	at the other extreme expr.	diğer uçta
374	Phrases	at the other end expr.	diğer ucunda
375	Phrases	in other case expr.	diğer durumda
376	Phrases	the boot is on the other leg expr.	eski çamlar bardak oldu
377	Phrases	the boot is on the other foot expr.	eski çamlar bardak oldu
378	Phrases	one way or the other expr.	öyle ya da böyle
379	Phrases	without being required to post a bond or other security expr.	kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın
380	Phrases	(in) the other way expr.	öbür türlü
381	Phrases	in other respects expr.	öte yandan
382	Phrases	without any requirement to post a bond or other security expr.	kefalet ödeme ve diğer teminatlara gerek kalmaksızın
383	Phrases	the other way (a)round expr.	öbür türlü
384	Phrases	between each other expr.	kendi aralarında
385	Phrases	the shoe is on the other foot expr.	şartlar tam tersine döndü
386	Phrases	one way or the other expr.	şu veya bu şekilde
387	Phrases	the boot is on the other foot expr.	rüzgar tersine döndü
388	Phrases	the shoe is on the other foot expr.	rüzgar tersine döndü
389	Phrases	one way or the other expr.	şu ya da bu şekilde
390	Phrases	one way or the other expr.	şöyle ya da böyle
391	Phrases	the boot is on the other foot expr.	şartlar tam tersine döndü
392	Phrases	not the other way round expr.	tersi değil
393	Phrases	not the other way round expr.	tersi doğru değil
394	Phrases	in turkish lira or any other currency expr.	türk lirası veya herhangi bir para cinsinden
395	Phrases	in someway or other expr.	i̇yi̇si̇yle kötüsüyle
396	Phrases	opposites attract each other expr.	zıt kutuplar birbirini çeker
397	Phrases	in other words expr.	yani
398	Phrases	opposite poles attract each other expr.	zıt kutuplar birbirini çeker
399	Phrases	other good and valuable consideration the receipt and sufficiency of which is hereby acknowledged expr.	yeterliliği ve de alınmış olduğu burada ikrar edilen diğer uygun ve geçerli bedeller karşılığında
400	Phrases	all other things (else) being equal expr.	aksilik çıkmazsa
401	Phrases	all other things (else) being equal expr.	böyle giderse
402	Phrases	all other things (else) being equal expr.	başka bir aksilik çıkmazsa
403	Phrases	all other things (else) being equal expr.	diğer koşullar sabitken
404	Phrases	all other things (else) being equal expr.	aynı koşullar altında
405	Phrases	all other things (else) being equal expr.	aksilik çıkmazsa
406	Phrases	all other things (else) being equal expr.	böyle giderse
407	Phrases	all other things (else) being equal expr.	başka bir aksilik çıkmazsa
408	Phrases	all other things (else) being equal expr.	diğer koşullar sabitken
409	Phrases	all other things (else) being equal expr.	aynı koşullar altında
410	Phrases	audi alteram partem (hear the other side) expr.	(bir hükme varmadan önce) diğer tarafı dinleyelim
411	Phrases	on one hand...on the other… expr.	bir yandan ... diğer yandan…
Proverb
412	Proverb	the apples on the other side of the wall are the sweetest	komşunun tavuğu komşuya kaz, karısı da kız görünür
413	Proverb	the apples on the other side of the wall are the sweetest	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
414	Proverb	apples on the other side of the wall are the sweetest	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
415	Proverb	the grass looks greener on the other side	hariçten gazel okumak kolaydır
416	Proverb	the grass looks greener on the other side	davulun sesi uzaktan hoş gelir
417	Proverb	the grass is always greener on the other side of the fence	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
418	Proverb	half the world knows not how the other half lives	tok açın halinden anlamaz
419	Proverb	rose by any other name would smell as sweet	adına başka bir şey de deseydik gül yine aynı güzellikte kokacaktı
420	Proverb	rose by any other name would smell as sweet	latif kokusu gülün adında değil özundedir
421	Proverb	rose by any other name would smell as sweet	güzel kokusu gülün adında değil özündedir
422	Proverb	the grass is always greener on the other side of the fence	davulun sesi uzaktan hoş gelir
423	Proverb	half the world knows not how the other half lives	zengin, fakirin halinden anlamaz
424	Proverb	other times, other manners	zamane adetleri bunlar
425	Proverb	one hand washes the other and together they wash the face	bir elin nesi var iki elin sesi var
426	Proverb	one hand washes the other and together they wash the face	el eli yıkar el döner yüzü yıkar
427	Proverb	one hand washes the other and together they wash the face	el eli yıkar el de döner yüzü yıkar
428	Proverb	one hand washes the other and together they wash the face	bir elin nesi var iki elin sesi var
429	Proverb	rose by any other name would smell as sweet	altın yere düşmekle pul olmaz
430	Proverb	rose by any other name would smell as sweet	altın çamura düşmekle değer yitirmez
431	Proverb	rose by any other name would smell as sweet	altın yerde paslanmaz taş yağmurdan ıslanmaz
432	Proverb	rose by any other name would smell as sweet	altın çamura düşmekle değerini yitirmez
433	Proverb	there are plenty of (other) pebbles on the beach	denizde daha bir sürü balık var
434	Proverb	there are plenty of (other) pebbles on the beach	elini sallasa ellisi
435	Proverb	there are plenty of (other) pebbles on the beach	elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
436	Proverb	there are plenty of (other) pebbles on the beach	aman sana iş mi/adam mı yok
437	Proverb	there are other pebbles on the beach	denizde daha bir sürü balık var
438	Proverb	there are other pebbles on the beach	elini sallasa ellisi
439	Proverb	there are other pebbles on the beach	elini sallasa ellisi başını sallasa tellisi
440	Proverb	there are other pebbles on the beach	aman sana iş mi/adam mı yok
441	Proverb	a rose by any other name	gülü tarife ne hacet
442	Proverb	one half of the world does not know how the other half lives	tok açın halinden anlamaz
443	Proverb	one half of the world does not know how the other half lives	zengin, fakirin halinden anlamaz
444	Proverb	one half of the world does not know how the other half lives	dünyanın yarısının diğer insanların nasıl yaşadığından haberi yok
445	Proverb	one hand washes the other	bir elin nesi var iki elin sesi var
446	Proverb	one hand washes the other (and both wash the face)	bir elin nesi var iki elin sesi var
447	Proverb	one hand washes the other (and both wash the face)	el eli yıkar el döner yüzü yıkar
448	Proverb	the grass is always greener (on the other side)	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
449	Proverb	the grass is always greener (on the other side)	davulun sesi uzaktan hoş gelir
450	Proverb	the grass is greener on the other side	komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
451	Proverb	the grass is greener on the other side	davulun sesi uzaktan hoş gelir
Colloquial
452	Colloquial	this, that, and the other [brit] n.	birçok şey
453	Colloquial	a rat or some other rodent n.	sıçan ya da bir başka kemirgen
454	Colloquial	op’s (other people’s cigarettes) n.	başkasının sigarası
455	Colloquial	op’s (other people’s cigarettes) n.	başkalarının sigaraları
456	Colloquial	op’s (other people’s cigarettes) n.	başkasından alınmış sigara
457	Colloquial	op’s (other people’s cigarettes) n.	başkasından otlanılmış sigara
458	Colloquial	op’s (other people’s cigarettes) n.	başkasından ödünç alınmış sigara
459	Colloquial	op’s (other people’s cigarettes) n.	başkasının paketinden alınmış sigara
460	Colloquial	op’s (other people’s cigarettes) n.	otlanılmış sigara
461	Colloquial	opp (other people's property) n.	başkalarının eşyaları
462	Colloquial	opp (other people's property) n.	başkalarına ait şeyler/eşyalar
463	Colloquial	the other thing n.	diğer bir şey
464	Colloquial	the other thing n.	diğer bir nokta
465	Colloquial	the other thing n.	diğer bir yön
466	Colloquial	the other place n.	(oxford üniversitesi'ne göre) cambridge üniversitesi
467	Colloquial	the other place n.	(cambridge üniversitesi'ne göre) oxford üniversitesi
468	Colloquial	your significant other n.	sevgiliniz
469	Colloquial	chew a student out in front of the other students v.	bir öğrenciyi diğer öğrencilerin önünde azarlamak
470	Colloquial	go in one ear and out the other v.	bir kulağından girip öteki kulağından çıkmak
471	Colloquial	scream at each other v.	birbirlerine bağırmak
472	Colloquial	kiss each other goodbye in the mornings v.	sabahları birbirlerini öpüp vedalaşmak
473	Colloquial	get the other half v.	(paranın vb) diğer yarısını almak
474	Colloquial	make (something) from (other things) v.	(bir şeyleri) birleştirip (bir şey) yapmak
475	Colloquial	make (something) from (other things) v.	(bir şeyleri) bir araya getirip (bir şey) oluşturmak
476	Colloquial	make (something) from (other things) v.	(bir şeylerden) başka (bir şey) çıkarmak/uydurmak
477	Colloquial	make (something) from (other things) v.	(bir şeylerden) başka (bir şey) yaratmak/meydana getirmek
478	Colloquial	cancel each other out v.	karşılıklı boşa çıkarmak
479	Colloquial	cancel each other out v.	birbirini hükümsüz kılmak
480	Colloquial	cancel each other out v.	birbirine karşılık gelmek
481	Colloquial	cancel each other out v.	birbirini sıfırlamak
482	Colloquial	cancel each other out v.	birbirini götürmek
483	Colloquial	on the other hand adv.	diğer taraftan
484	Colloquial	in other cases expr.	başka durumlarda
485	Colloquial	on the other side expr.	diğer taraftan
486	Colloquial	in other cases expr.	diğer durumlarda
487	Colloquial	use my other name expr.	diğer adımı kullan
488	Colloquial	like every other girl expr.	diğer her kız gibi
489	Colloquial	like the hundreds of other children expr.	diğer yüzlerce çocuk gibi
490	Colloquial	people are always taking me for other people expr.	insanlar beni hep başkalarına benzetir
491	Colloquial	put yourself in other people's shoes expr.	kendini diğer insanların yerine koy
492	Colloquial	on the other side expr.	öte yandan
493	Colloquial	on the other end of town expr.	kasabanın diğer ucunda
494	Colloquial	forget about the other night expr.	önceki geceyi unut
495	Colloquial	and then they started eating each other expr.	sonra da birbirlerini yemeye başladılar
496	Colloquial	catch me some other time expr.	sonra/başka zaman konuşalım/görüşelim
497	Colloquial	shoe is on the other foot expr.	roller değişti
498	Colloquial	just like any other morning expr.	tıpkı diğer sabahlar gibi
499	Colloquial	neither one thing nor the other expr.	ne o ne de o
500	Colloquial	neither one thing nor the other expr.	ikisine de benzemiyor