|
Category |
English |
Turkish |
|
Common Usage |
|
1 |
Common Usage |
be chosen v.
|
seçilmek |
|
The president of the republic is chosen by the people.
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
More Sentences
|
2 |
Common Usage |
be impressed v.
|
etkilenmek |
|
Tom will be impressed by that.
Tom bundan etkilenecek.
More Sentences
|
3 |
Common Usage |
be killed v.
|
öldürülmek |
|
We'll be killed.
Öldürüleceğiz.
More Sentences
|
4 |
Common Usage |
be affected v.
|
etkilenmek |
|
How are we going to be affected?
Nasıl etkileneceğiz?
More Sentences
|
5 |
Common Usage |
be formed v.
|
oluşmak |
|
Once a bad habit is formed, it is hard to get rid of it.
Kötü bir alışkanlık bir kez oluştuğunda, ondan kurtulmak zordur.
More Sentences
|
6 |
Common Usage |
be stolen v.
|
çalınmak |
|
The donations were stolen from the box.
Bağışlar kutudan çalınmış.
More Sentences
|
|
7 |
Common Usage |
be opened v.
|
açılmak |
|
The New Tokyo International Airport was opened in Narita.
Yeni Tokyo Uluslararası Havaalanı Narita'da açıldı.
More Sentences
|
8 |
Common Usage |
be polluted v.
|
kirlenmek |
|
The water was polluted with oil.
Su petrolle kirlendi.
More Sentences
|
9 |
Common Usage |
be tired v.
|
yorulmak |
|
All the crew were tired.
Bütün ekip yoruldu.
More Sentences
|
10 |
Common Usage |
be ashamed v.
|
utanmak |
|
I was ashamed to go out in old clothes.
Eski elbiselerle gitmeye utanıyordum.
More Sentences
|
11 |
Common Usage |
be played v.
|
çalınmak |
|
What song would you like to be played at your funeral?
Cenazenizde hangi şarkının çalınmasını istersiniz?
More Sentences
|
12 |
Common Usage |
be ruined v.
|
mahvolmak |
|
The whole night was ruined by the fight between Tom and Mary.
Bütün gece Tom ve Mary arasındaki kavgayla mahvoldu.
More Sentences
|
13 |
Common Usage |
be stuck in v.
|
mahsur kalmak |
|
Have you ever been stuck in an elevator?
Hiç asansörde mahsur kaldınız mı?
More Sentences
|
14 |
Common Usage |
be offended v.
|
kırılmak |
|
I won't be offended.
Kırılmayacağım.
More Sentences
|
15 |
Common Usage |
be shaken v.
|
sarsılmak |
|
Since then, his faith has been severely shaken.
O zamandan beri inancı ciddi şekilde sarsıldı.
More Sentences
|
16 |
Common Usage |
be scared v.
|
korkmak |
|
You looked scared.
Korkmuş görünüyordun.
More Sentences
|
17 |
Common Usage |
be counted v.
|
sayılmak |
|
He was counted as lost.
Kaybolmuş sayılırdı.
More Sentences
|
18 |
Common Usage |
be embarrassed v.
|
utanmak |
|
Mary was embarrassed by her badly cooked dinner.
Mary kötü pişmiş akşam yemeğinden utandı.
More Sentences
|
19 |
Common Usage |
be cut v.
|
kesilmek |
|
His hair was cut short and he was clean-shaven.
Saçları kısa kesilmişti ve sinekkaydı tıraş olmuştu.
More Sentences
|
20 |
Common Usage |
be locked v.
|
kilitlenmek |
|
The door is locked at nine o'clock.
Kapı saat dokuzda kilitlenir.
More Sentences
|
21 |
Common Usage |
be approved v.
|
onaylanmak |
|
The bill was approved by an overwhelming majority.
Tasarı ezici bir çoğunlukla onaylandı.
More Sentences
|
22 |
Common Usage |
be elected v.
|
seçilmek |
|
He was elected president.
O başkan seçildi.
More Sentences
|
23 |
Common Usage |
be selected v.
|
seçilmek |
|
The president shall be selected by majority vote.
Cumhurbaşkanı oy çokluğuyla seçilecektir.
More Sentences
|
24 |
Common Usage |
be free v.
|
özgür olmak |
|
I've got to be free.
Özgür olmalıyım.
More Sentences
|
25 |
Common Usage |
be careful v.
|
dikkat etmek |
|
We must, first of all, be careful of our health.
Her şeyden önce sağlığımıza dikkat etmeliyiz.
More Sentences
|
26 |
Common Usage |
be deceived v.
|
aldanmak |
|
Don't be deceived by Tom.
Tom'a aldanmayın.
More Sentences
|
27 |
Common Usage |
be divorced v.
|
boşanmak |
|
Sami and Layla were divorced.
Sami ve Layla boşandı.
More Sentences
|
28 |
Common Usage |
be late v.
|
gecikmek |
|
Tom was hours late.
Tom saatlerce gecikti.
More Sentences
|
29 |
Common Usage |
be late v.
|
geç kalmak |
|
I was late for class this morning.
Bu sabah derse geç kaldım.
More Sentences
|
30 |
Common Usage |
be interested v.
|
ilgilenmek |
|
He's interested in many things.
O, birçok şeyle ilgilenmektedir.
More Sentences
|
31 |
Common Usage |
be against v.
|
karşı olmak |
|
He made it clear that he was against the plan.
Plana karşı olduğunu açıkça belirtti.
More Sentences
|
32 |
Common Usage |
be hurt v.
|
kırılmak |
|
I was hurt and upset.
Kırılmış ve üzülmüştüm.
More Sentences
|
33 |
Common Usage |
be angry v.
|
kızmak |
|
Sami was angry about that.
Sami buna çok kızdı.
More Sentences
|
34 |
Common Usage |
be sorry v.
|
üzülmek |
|
It's nothing to be sorry about.
Bunda üzülecek bir şey yok.
More Sentences
|
35 |
Common Usage |
be known v.
|
tanınmak |
|
That Kabuki actor is very well known amongst young people.
Bu Kabuki aktörü gençler arasında çok iyi tanınıyor.
More Sentences
|
36 |
Common Usage |
be defeated v.
|
yenilmek |
|
Tom was defeated.
Tom yenilmişti.
More Sentences
|
37 |
Common Usage |
be exposed to v.
|
maruz kalmak |
|
He was exposed to danger.
O, tehlikeye maruz kaldı.
More Sentences
|
38 |
Common Usage |
be grateful v.
|
minnettar olmak |
|
I'd be grateful if you could take a look when you've got time sometime.
Vaktin olduğunda bir göz atarsan minnettar olurum.
More Sentences
|
39 |
Common Usage |
be calm v.
|
sakin olmak |
|
I can't be calm while talking about this.
Bu konu hakkında konuşurken sakin olamıyorum.
More Sentences
|
40 |
Common Usage |
be discouraged v.
|
hevesi kırılmak |
|
I think Tom is discouraged.
Bence Tom'un hevesi kırılmış.
More Sentences
|
41 |
Common Usage |
be influenced v.
|
etkilenmek |
|
We should not be influenced in our decisions by our prejudices.
Kararlarımızda önyargılarımızdan etkilenmemeliyiz.
More Sentences
|
42 |
Common Usage |
be cross v.
|
küsmek |
|
He was cross with his student.
Öğrencisine küsmüştü.
More Sentences
|
43 |
Common Usage |
be undecided v.
|
kararsız olmak |
|
Tom told me that he was undecided.
Tom bana kararsız olduğunu söyledi.
More Sentences
|
General |
|
44 |
General |
be satisfied v.
|
doymak |
|
We ate until we were satisfied.
Doyana kadar yedik.
More Sentences
|
45 |
General |
be sure v.
|
emin olmak |
|
Please be sure to sign and seal the form.
Lütfen formu imzalayıp mühürlediğinizden emin olun.
More Sentences
|
46 |
General |
be hungry v.
|
karnı aç olmak |
|
You must be hungry.
Karnınız aç olmalı.
More Sentences
|
|
47 |
General |
be used up v.
|
tükenmek |
|
The money has not been used up.
Para tükenmedi.
More Sentences
|
48 |
General |
be a burden v.
|
yük olmak |
|
When will I stop being a burden?
Ne zaman bir yük olmaktan kurtulacağım?
More Sentences
|
49 |
General |
be acquainted with v.
|
bilmek |
|
He is acquainted with the modern history of France.
O, Fransa'nın modern tarihini bilir.
More Sentences
|
50 |
General |
be recovered from v.
|
iyileşmek |
|
Tom is recovering from a knee injury.
Tom'un diz yaralanması iyileşiyor.
More Sentences
|
51 |
General |
be proud of v.
|
ile iftihar etmek |
|
England is proud of her poets.
İngiltere şairleri ile iftihar etmektedir.
More Sentences
|
52 |
General |
be fortunate v.
|
şanslı olmak |
|
Tom said that he'd been fortunate.
Tom şanslı olduğunu söyledi.
More Sentences
|
53 |
General |
be located v.
|
tespit edilmek |
|
The owner couldn't be located.
Sahibinin yeri tespit edilemedi.
More Sentences
|
54 |
General |
be liked v.
|
beğenilmek |
|
Tom was liked by everyone.
Tom herkes tarafından beğenildi.
More Sentences
|
55 |
General |
be detected v.
|
tespit edilmek |
|
He was detected in the very act of stealing.
Hırsızlık yaparken tespit edildi.
More Sentences
|
56 |
General |
be fined v.
|
ceza yemek |
|
I was fined 20 dollars for illegal parking.
Yasadışı park ettiğim için 20 dolar ceza yedim.
More Sentences
|
57 |
General |
be startled v.
|
irkilmek |
|
I was startled for a second.
Bir an için irkildim.
More Sentences
|
58 |
General |
be appointed to v.
|
atanmak |
|
If you want a lawyer and can't afford one, one will be appointed to you.
Eğer bir avukat istiyorsanız ve paranız yetmiyorsa, size bir avukat atanacaktır.
More Sentences
|
59 |
General |
be collected v.
|
toplanmak |
|
The data to be discussed below was collected in the following way.
Aşağıda tartışılacak veriler, şu şekilde toplanmıştır.
More Sentences
|
60 |
General |
be frightened v.
|
korkmak |
|
I thought Tom was frightened.
Tom'un korktuğunu sanmıştım.
More Sentences
|
61 |
General |
be itching to v.
|
can atmak |
|
Tom is itching to do that.
Tom bunu yapmak için can atıyor.
More Sentences
|
62 |
General |
be conscious of v.
|
farkında olmak |
|
We should be conscious of our shortcomings.
Eksikliklerimizin farkında olmalıyız.
More Sentences
|
63 |
General |
be kicked out v.
|
kovulmak |
|
He was kicked out of the party.
Partiden kovuldu.
More Sentences
|
64 |
General |
be locked up v.
|
kilitlenmek |
|
She was locked up in a room.
Bir odaya kilitlendi.
More Sentences
|
65 |
General |
be absent v.
|
bulunmamak |
|
Tails are absent in some cats.
Bazı kedilerde kuyruk bulunmaz.
More Sentences
|
66 |
General |
be protected v.
|
korunmak |
|
The institution must be protected.
Kurum korunmalı.
More Sentences
|
67 |
General |
be encrypted v.
|
şifrelenmek |
|
This file is encrypted.
Bu dosya şifrelenmiş.
More Sentences
|
68 |
General |
be devalued v.
|
devalüe olmak |
|
The dollar was devalued against the Japanese currency from 360 yen to 308 yen.
Dolar Japon para birimi karşısında 360 Yenden 308 yene devalüe oldu.
More Sentences
|
69 |
General |
be called v.
|
denmek |
|
The region called Azad Kashmir in Pakistan is called Pakistan-Occupied Kashmir in India.
Pakistan'da Azad Keşmir denilen bölgeye Hindistan'da Pakistan-Occupied Kashmir denir.
More Sentences
|
70 |
General |
be drunk v.
|
sarhoş olmak |
|
Tom didn't think Mary was drunk.
Tom, Mary'nin sarhoş olduğunu düşünmedi.
More Sentences
|
71 |
General |
be enough v.
|
yetmek |
|
There won't be enough water for everyone.
Herkese yetecek kadar su yok.
More Sentences
|
72 |
General |
be used to v.
|
alışmak |
|
You should be used to this by now.
Şimdiye kadar buna alışmış olmalıydın.
More Sentences
|
73 |
General |
be caught v.
|
avlanmak |
|
Mary was caught completely off guard.
Mary tamamen gafil avlandı.
More Sentences
|
74 |
General |
be involved v.
|
bulaşmak |
|
Fadil was involved in the drug trade.
Fadıl uyuşturucu ticaretine bulaştı.
More Sentences
|
75 |
General |
be jealous of v.
|
kıskanmak |
|
Everybody was jealous of my success.
Herkes benim başarımı kıskandı.
More Sentences
|
76 |
General |
be lazy v.
|
tembellik etmek |
|
She reproached me for being lazy.
Tembellik ettiğim için bana sitem etti.
More Sentences
|
77 |
General |
be seen v.
|
görülmek |
|
I want to submerge myself in the ocean depths, and to disappear there so as to never be seen again.
Kendimi okyanusun derinliklerine bırakmak ve orada bir daha hiç görülmemek üzere kaybolmak istiyorum.
More Sentences
|
78 |
General |
be determined to v.
|
kararlı olmak |
|
Tom said that Mary was determined to do that.
Tom, Mary'nin bunu yapmaya kararlı olduğunu söyledi.
More Sentences
|
79 |
General |
be hurt v.
|
incinmek |
|
Tom would be hurt if you said that.
Onu söylersen Tom incinir.
More Sentences
|
80 |
General |
be selfish v.
|
bencil olmak |
|
I think Tom is selfish.
Tom'un bencil olduğunu düşünüyorum.
More Sentences
|
81 |
General |
be easy to v.
|
kolay olmak |
|
It won't be easy to sell this house.
Bu evi satmak kolay olmayacak.
More Sentences
|
82 |
General |
be known v.
|
tanınmak |
|
The firm is known for its high-quality products.
Firma, yüksek kaliteli ürünleriyle tanınıyor.
More Sentences
|
83 |
General |
be overjoyed v.
|
çok sevinmek |
|
When they saw the star, they were overjoyed.
Yıldızı gördüklerinde çok sevindiler.
More Sentences
|
84 |
General |
be conscious of v.
|
bilincinde olmak |
|
We should be conscious of our shortcomings.
Eksikliklerimizin bilincinde olmalıyız.
More Sentences
|
85 |
General |
be available v.
|
müsait olmak |
|
She'll be available around four o'clock.
Saat dört gibi müsait olur.
More Sentences
|
86 |
General |
be surrounded v.
|
sarılmak |
|
The building is surrounded by police.
Binanın etrafı polis tarafından sarıldı.
More Sentences
|
87 |
General |
be exposed to v.
|
maruz kalmak |
|
The foxes that have been exposed to radiation in Chernobyl for twenty-nine years no longer fear humans and are willing to eat from their hands.
Çernobil'de yirmi dokuz yıl boyunca radyasyona maruz kalan tilkiler artık insanlardan korkmuyor ve onların elinden yemek yemeye istekli.
More Sentences
|
88 |
General |
be mentioned v.
|
adı geçmek |
|
Tom was mentioned in the book, too.
Kitapta Tom'un da adı geçiyordu.
More Sentences
|
89 |
General |
be anxious v.
|
endişelenmek |
|
Our friends are anxious to return to Chicago.
Arkadaşlarımız Şikago'ya dönmek için endişeli.
More Sentences
|
90 |
General |
be guilty v.
|
suçlu olmak |
|
We all know that Tom is guilty.
Biz hepimiz Tom'un suçlu olduğunu biliyoruz.
More Sentences
|
91 |
General |
be hurt v.
|
canı yanmak |
|
No one will be hurt.
Kimsenin canı yanmayacak.
More Sentences
|
92 |
General |
be excluded v.
|
dışlanmak |
|
Others were excluded too, right?
Diğerleri de dışlanmıştı, değil mi?
More Sentences
|
93 |
General |
be all ears v.
|
kulak kesilmek |
|
We were all ears.
Hepimiz kulak kesildik.
More Sentences
|
94 |
General |
be pressed for v.
|
sıkışmak |
|
I am pressed for time.
Zamana sıkıştım.
More Sentences
|
95 |
General |
be crowned v.
|
taç giymek |
|
Napoleon was crowned in 1804.
Napolyon 1804 yılında taç giydi.
More Sentences
|
96 |
General |
be liked v.
|
sevilmek |
|
He is liked by his friends.
Arkadaşları tarafından seviliyor.
More Sentences
|
97 |
General |
be anxious v.
|
endişe etmek |
|
Being anxious to please her, I bought her a nice present.
Onu memnun etmekten endişe ettiğim için, ona güzel bir hediye aldım.
More Sentences
|
98 |
General |
be equal to v.
|
uygun olmak |
|
My boss doesn't think I am equal to the job.
Patronum benim işe uygun olduğumu düşünmüyor.
More Sentences
|
99 |
General |
be equivalent to v.
|
eşit olmak |
|
The ages of the two children put together was equivalent to that of their father.
İki çocuğun yaşları toplandığında babalarınkine eşit oluyordu.
More Sentences
|
100 |
General |
be concerned about v.
|
kaygılanmak |
|
People are concerned about racial problems.
İnsanlar ırksal sorunlar hakkında kaygılılar.
More Sentences
|
101 |
General |
be humiliated v.
|
küçük düşürülmek |
|
I was humiliated in public.
Halkın içinde küçük düşürüldüm.
More Sentences
|
102 |
General |
be sufficient v.
|
yeterli olmak |
|
That would be sufficient.
Bu yeterli olur.
More Sentences
|
103 |
General |
be necessary v.
|
gerekmek |
|
It is necessary to look more carefully into the demographic configuration of this region.
Bu bölgenin demografik yapısının daha dikkatli incelenmesi gerekmektedir.
More Sentences
|
104 |
General |
be discovered v.
|
keşfedilmek |
|
A new planet has been discovered.
Yeni bir gezegen keşfedildi.
More Sentences
|
105 |
General |
be taken ill v.
|
hasta olmak |
|
She was taken ill on holiday.
O, tatilde hasta oldu.
More Sentences
|
106 |
General |
be stained v.
|
lekelenmek |
|
His shirt was stained with sauce.
Onun gömleği sos ile lekelendi.
More Sentences
|
107 |
General |
be prepared v.
|
hazırlıklı olmak |
|
We have to be prepared for that.
Onun için hazırlıklı olmak zorundayız.
More Sentences
|
Common Usage |
|
108 |
Common Usage |
be formed v.
|
biçimlenmek |
|
109 |
Common Usage |
be filtered v.
|
süzülmek |
|
110 |
Common Usage |
be convulsed v.
|
kıvranmak |
|
111 |
Common Usage |
be abraded v.
|
aşınmak |
|
112 |
Common Usage |
be shocked v.
|
sarsılmak |
|
113 |
Common Usage |
be organized v.
|
örgütlenmek |
|
114 |
Common Usage |
be obliged to v.
|
mecbur olmak |
|
115 |
Common Usage |
be offended v.
|
küsmek |
|
116 |
Common Usage |
be angry v.
|
küsmek |
|
117 |
Common Usage |
be exempt from v.
|
-den muaf olmak |
|
General |
|
118 |
General |
the powers that be n.
|
büyükler |
|
119 |
General |
the first thing to be done n.
|
yapılması gereken ilk şey |
|
120 |
General |
be in a request n.
|
tutulmak |
|
121 |
General |
be much more the case n.
|
durum bundan ibaret |
|
122 |
General |
flat to be let n.
|
kiralık kat |
|
123 |
General |
place where labourers can be hired n.
|
ırgat pazarı |
|
124 |
General |
that has to be paid for n.
|
ücretli |
|
125 |
General |
information to be recorded n.
|
kaydedilmesi gereken bilgiler |
|
126 |
General |
an agreement that has yet to be notarized n.
|
noterden geçmemiş sözleşme |
|
127 |
General |
amount to be paid n.
|
ödenecek miktar |
|
128 |
General |
amount to be paid n.
|
ödenecek tutar |
|
129 |
General |
tests to be conducted n.
|
yapılacak testler |
|
130 |
General |
bride-to-be n.
|
gelin adayı |
|
131 |
General |
would-be n.
|
taslağı |
|
132 |
General |
mandatory measures (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
133 |
General |
obligatory measures (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
134 |
General |
measures that must be taken n.
|
alınması zorunlu önlemler |
|
135 |
General |
mandatory precautions (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
136 |
General |
compulsory precautions (to be taken) n.
|
(alınması) zorunlu önlemler |
|
137 |
General |
a situation to be ashamed of n.
|
utanılacak durum |
|
138 |
General |
low point (to be in something) n.
|
(bir işin) gelebileceği en berbat nokta |
|
139 |
General |
the point to be emphasized n.
|
üzerinde durulması gereken (nokta/husus vb.) |
|
140 |
General |
people waiting to be rescued n.
|
kurtarılmayı bekleyen vatandaşlar |
|
141 |
General |
want to be a teacher n.
|
öğretmen olmak istemek |
|
142 |
General |
husband to be n.
|
müstakbel koca |
|
143 |
General |
(one's card) be swallowed by atm machine n.
|
atm'nin kartı yutması |
|
144 |
General |
(the money) be stuck in atm machine n.
|
atm'ye para sıkışması |
|
145 |
General |
who wants to be a millionaire n.
|
kim milyoner olmak ister |
|
146 |
General |
husband-to-be n.
|
müstakbel eş |
|
147 |
General |
lesson to be drawn n.
|
çıkarılacak ders |
|
148 |
General |
the method to be applied n.
|
uygulanacak yöntem |
|
149 |
General |
be arranged v.
|
düzülmek |
|
150 |
General |
be fond of v.
|
bitmek |
|
151 |
General |
be in limbo v.
|
iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek |
|
152 |
General |
be in carey street v.
|
iflas etmek |
|
153 |
General |
be helpless v.
|
aciz olmak |
|
154 |
General |
be pressed for time v.
|
dara gelmek |
|
155 |
General |
be wanting v.
|
noksan olmak |
|
156 |
General |
be affiliated with v.
|
üye olmak |
|
157 |
General |
be in step with v.
|
adım uydurmak (başkalarına) |
|
158 |
General |
be in agreement v.
|
mutabık olmak |
|
159 |
General |
be taken by v.
|
hoşlanmak |
|
160 |
General |
be on somebody's wavelength v.
|
frekansları tutmak |
|
161 |
General |
be tired of v.
|
kanıksamak |
|
162 |
General |
be in need of v.
|
muhtaç olmak |
|
163 |
General |
be under discussion v.
|
görüşülmekte olmak |
|
164 |
General |
be offended v.
|
incinmek |
|
165 |
General |
be posted abroad v.
|
yabancı bir ülkeye iş için gönderilmek |
|
166 |
General |
be caught short of v.
|
yanında yeterli miktarda olmamak |
|
167 |
General |
be on something's trail v.
|
bir şeyi aramak |
|
168 |
General |
be a sufferer from v.
|
çekmek |
|
169 |
General |
be inserted v.
|
sokulmak |
|
170 |
General |
not to be able to believe one's eyes v.
|
gözlerine inanamamak |
|
171 |
General |
be impressed v.
|
hayran kalmak |
|
172 |
General |
be in the limelight v.
|
ilgi odağı olmak |
|
173 |
General |
be in a fright v.
|
korku içinde olmak |
|
174 |
General |
be suspicious about v.
|
kuşku duymak |
|
175 |
General |
be of prime importance v.
|
çok önemli olmak |
|
176 |
General |
be lost in amazement v.
|
hayretler içinde kalmak |
|
177 |
General |
be nonplussed v.
|
şaşkına dönmüş olmak |
|
178 |
General |
be too big for one's boots v.
|
burnu havada olmak |
|
179 |
General |
be of secondary importance v.
|
ikinci planda kalmak |
|
180 |
General |
be in the minority v.
|
azınlıkta kalmak |
|
181 |
General |
be out of order v.
|
çalışmamak |
|
182 |
General |
be distressed by evil eye v.
|
nazar değmek |
|
183 |
General |
be a witness to v.
|
bir şeyin kanıtı olmak |
|
184 |
General |
be blunted v.
|
körleştirilmek |
|
185 |
General |
be insensitive to v.
|
hassas olmamak |
|
186 |
General |
be bunged up v.
|
tıkanmak |
|
187 |
General |
be sceptical of v.
|
şüphe etmek |
|
188 |
General |
be convinced v.
|
kani olmak |
|
189 |
General |
be unemployed v.
|
boş oturmak |
|
190 |
General |
be on heat v.
|
kösnülmek |
|
191 |
General |
be sorry for v.
|
yerinmek |
|
192 |
General |
be outnumbered v.
|
az kalmak |
|
193 |
General |
be influential v.
|
etkili olmak |
|
194 |
General |
be beyond one's ken v.
|
birinin hiç bilmediği bir şey olmak |
|
195 |
General |
be out of one's mind v.
|
kafadan kontak olmak |
|
196 |
General |
be left open v.
|
açık kalmak |
|
197 |
General |
be overdue v.
|
vadesi geçmek |
|
198 |
General |
be raided v.
|
baskına uğramak |
|
199 |
General |
be eaten up with pride v.
|
kendini devaynasında görmek |
|
200 |
General |
be touched v.
|
etkilenmek |
|
201 |
General |
be of age v.
|
yaşı kemale ermek |
|
202 |
General |
be in with v.
|
ile arkadaş olmak |
|
203 |
General |
not to be able to get married v.
|
evde kalmak (evlenmemiş) |
|
204 |
General |
be taken in v.
|
dolaba girmek |
|
205 |
General |
be adequate v.
|
ihtiyacı karşılamak |
|
206 |
General |
be approved v.
|
olur almak |
|
207 |
General |
be confused v.
|
allak bullak olmak |
|
208 |
General |
be hand in glove v.
|
canciğer olmak |
|
209 |
General |
be caught unawares v.
|
gafil avlanmak |
|
210 |
General |
be excluded v.
|
hariç olmak |
|
211 |
General |
be dislocated v.
|
kemik çıkmak (kemik) |
|
212 |
General |
be dressed v.
|
yontulmak |
|
213 |
General |
be loath to do something v.
|
bir şeyi yapmaktan çekinmek |
|
214 |
General |
be ruined v.
|
hayatı kaymak |
|
215 |
General |
be loosed v.
|
boşanmak |
|
216 |
General |
be on edge v.
|
sinirleri gergin olmak |
|
217 |
General |
be unable to v.
|
aciz olmak |
|
218 |
General |
be willing to pay v.
|
gözden çıkarmak |
|
219 |
General |
be utterly inconceivable v.
|
akla hayale sığmamak |
|
220 |
General |
be on call v.
|
nöbete kalmak |
|
221 |
General |
be parallel with v.
|
benzemek |
|
222 |
General |
be an instrument v.
|
alet olmak |
|
223 |
General |
be affected by the evil eye v.
|
nazar değmek |
|
224 |
General |
be overdrawn v.
|
hesabından fazla para çekmiş olmak |
|
225 |
General |
be distinguished v.
|
seçilmek |
|
226 |
General |
be beyond a shadow of a doubt v.
|
zerre kadar şüphe kalmamak |
|
227 |
General |
be anxious about v.
|
korkmak |
|
228 |
General |
be cognizant of v.
|
bilmek |
|
229 |
General |
be formed v.
|
teşekkül etmek |
|
230 |
General |
be familiar to v.
|
aşina olmak |
|
231 |
General |
be dumbfounded v.
|
küçük dilini yutmak |
|
232 |
General |
be overcritical v.
|
adam beğenmemek |
|
233 |
General |
be ranging to the v.
|
uzanmak |
|
234 |
General |
be sickened with v.
|
usanmak |
|
235 |
General |
be exempt from v.
|
muaf olmak |
|
236 |
General |
be set up v.
|
dikilmek |
|
237 |
General |
be sparing of v.
|
tutumlu olmak |
|
238 |
General |
be due v.
|
bebeğin doğumunu beklenmek |
|
239 |
General |
be interrupted v.
|
sekteye uğramak |
|
240 |
General |
be at bay v.
|
çok zor bir durumda olmak |
|
241 |
General |
be in with v.
|
gözüne girmiş olmak |
|
242 |
General |
be wise to v.
|
bilmek |
|
243 |
General |
be blindsided v.
|
gafil avlanmak |
|
244 |
General |
be pleased with v.
|
-den memnun olmak |
|
245 |
General |
be about again v.
|
kalkmak |
|
246 |
General |
be supposed to v.
|
zannedilmek |
|
247 |
General |
be at a crossroads v.
|
dönüm noktasına gelmek |
|
248 |
General |
be carousing v.
|
alem yapmak |
|
249 |
General |
be added v.
|
katılmak |
|
250 |
General |
be spoiling for v.
|
istemek |
|
251 |
General |
be thrown back on one's own resources v.
|
yalnızca kendi yetenekleriyle idare etmek zorunda kalmak |
|
252 |
General |
be oblivious of v.
|
unutmak |
|
253 |
General |
be under age v.
|
yaşı küçük olmak |
|
254 |
General |
be the subject of gossip v.
|
söz olmak |
|
255 |
General |
be in receipt of v.
|
makbuzunu almak |
|
256 |
General |
be taken with fear v.
|
korkuya kapılmak |
|
257 |
General |
be unable to slow down v.
|
hızını alamamak |
|
258 |
General |
be revealed v.
|
açığa kavuşmak |
|
259 |
General |
be uncertain v.
|
kararsız olmak |
|
260 |
General |
be alive with v.
|
dolu olmak |
|
261 |
General |
be down in the mouth v.
|
kan ağlamak |
|
262 |
General |
be at a standstill v.
|
durmuş vaziyette olmak |
|
263 |
General |
be bonded at the heart v.
|
yürekten bağlı olmak |
|
264 |
General |
be someone's due v.
|
birinin hakkı olmak |
|
265 |
General |
be altered v.
|
değiştirilmek |
|
266 |
General |
be furious with somebody at something v.
|
öfkelenmek |
|
267 |
General |
be quite something v.
|
olağanüstü bir şey olmak |
|
268 |
General |
be possessed with v.
|
tutkusuyla yanıp tutuşmak |
|
269 |
General |
be in straits v.
|
sıkıntıda olmak |
|
270 |
General |
be very pleased to v.
|
çok memnun olmak |
|
271 |
General |
be surrounded by v.
|
içinde yüzmek |
|
272 |
General |
pretend to be a poet v.
|
şairlik taslamak |
|
273 |
General |
be picked v.
|
toplanmak |
|
274 |
General |
be liable to v.
|
maruz kalmak |
|
275 |
General |
be a member of a religious order v.
|
tarikata bağlı olmak |
|
276 |
General |
be in demand v.
|
revaçta olmak |
|
277 |
General |
be more royalist than the king v.
|
kraldan çok kralcı olmak |
|
278 |
General |
be a dab hand v.
|
erbabı olmak |
|
279 |
General |
be tested v.
|
denenmek |
|
280 |
General |
be on the road v.
|
yola çıkmış olmak |
|
281 |
General |
be unaware of v.
|
habersiz olmak |
|
282 |
General |
be recognizant of v.
|
tanımak |
|
283 |
General |
be roasted v.
|
pişmek |
|
284 |
General |
be in print v.
|
kitap yayımcısında mevcut olmak |
|
285 |
General |
be in doubt about v.
|
şüphelenmek |
|
286 |
General |
be in great demand v.
|
kapanın elinde kalmak |
|
287 |
General |
be snapped up v.
|
kapış kapış gitmek |
|
288 |
General |
be blasted v.
|
tahrip edilmek |
|
289 |
General |
be spotted v.
|
lekelenmek |
|
290 |
General |
be careless v.
|
gafillik etmek |
|
291 |
General |
be as good as one's promise v.
|
sözünü yerine getirmek |
|
292 |
General |
be stuck in an elevator v.
|
asansörde kalmak |
|
293 |
General |
be sensed v.
|
duyulmak |
|
294 |
General |
be jumped v.
|
atlanmak |
|
295 |
General |
be mildewed v.
|
küflenmek |
|
296 |
General |
be all right v.
|
fena olmamak |
|
297 |
General |
be caught short v.
|
sıkışmak |
|
298 |
General |
be on familiar terms v.
|
içlidışlı olmak |
|
299 |
General |
be daunted v.
|
gözü korkmak |
|
300 |
General |
be commented v.
|
açıklanmak |
|
301 |
General |
be covered with perspiration v.
|
tere batmak |
|
302 |
General |
be tolerant v.
|
anlayış göstermek |
|
303 |
General |
be within earshot v.
|
duyabilmek |
|
304 |
General |
be history v.
|
mazi olmak |
|
305 |
General |
be cheated v.
|
kazıklanmak |
|
306 |
General |
be here to stay v.
|
kalıcı olmak |
|
307 |
General |
be very cold v.
|
kıkırdamak |
|
308 |
General |
be equipped v.
|
mücehhez olmak |
|
309 |
General |
be put under the command v.
|
buyruğu altına girmek |
|
310 |
General |
be convenient v.
|
elvermek |
|
311 |
General |
be pinched for time v.
|
sıkışmak |
|
312 |
General |
be in need of v.
|
gereksemek |
|
313 |
General |
be lined v.
|
sıra olmak |
|
314 |
General |
be bored to death v.
|
sıkıntıdan patlamak |
|
315 |
General |
be in the death agony v.
|
can çekişmek |
|
316 |
General |
be idle v.
|
atıl kalmak |
|
317 |
General |
be billeted v.
|
konaklamak |
|
318 |
General |
be in flames v.
|
harlamak |
|
319 |
General |
be in good taste v.
|
yakışık almak |
|
320 |
General |
be up to date v.
|
gündemi takip etmek |
|
321 |
General |
be out on the town v.
|
şehirde yiyip içip eğlenmek |
|
322 |
General |
be in carey street v.
|
batmak |
|
323 |
General |
be entrusted with something v.
|
bir şeyle görevli olmak |
|
324 |
General |
be dwelled on v.
|
bir konuya takılıp kalmak |
|
325 |
General |
cause to be v.
|
neden olmak |
|
326 |
General |
be ashamed v.
|
ar etmek |
|
327 |
General |
be conceited v.
|
kibirlenmek |
|
328 |
General |
be scared v.
|
ürkmek |
|
329 |
General |
(an amnesty) to be granted v.
|
af çıkmak |
|
330 |
General |
be suspended v.
|
kapanmak |
|
331 |
General |
be at a standstill v.
|
kesilmek |
|
332 |
General |
be on overtime v.
|
fazla mesai yapmak |
|
333 |
General |
be a thing of the past v.
|
tarih olmak |
|
334 |
General |
be nauseous v.
|
midesi bulanmak |
|
335 |
General |
be lost in conversation v.
|
lafa dalmak |
|
336 |
General |
prove to be true v.
|
aslı çıkmak |
|
337 |
General |
not to be advisable v.
|
akıl karı bir iş olmamak |
|
338 |
General |
be posterior to v.
|
sonra gelmek |
|
339 |
General |
be overcome by v.
|
tarafından mağlup olmak |
|
340 |
General |
be honoured v.
|
müşerref olmak |
|
341 |
General |
be short on v.
|
kısa gelmek (bir giysi) |
|
342 |
General |
be remembered v.
|
anımsanmak |
|
343 |
General |
be aware of v.
|
duymak |
|
344 |
General |
be due v.
|
belirli bir zamanda olması gerekmek |
|
345 |
General |
be under the governance of v.
|
denetiminde olmak |
|
346 |
General |
be acquainted with something v.
|
bilmek |
|
347 |
General |
be far apart v.
|
arada dağlar kadar fark olmak |
|
348 |
General |
be disabled v.
|
devre dışı kalmak |
|
349 |
General |
be in two minds v.
|
bocalamak |
|
350 |
General |
be broken into small pieces v.
|
ufalanmak |
|
351 |
General |
be in juxtaposition v.
|
yanyana bulunmak |
|
352 |
General |
be like a fish out of water v.
|
sudan çıkmış balığa dönmek |
|
353 |
General |
be fired v.
|
defteri dürülmek |
|
354 |
General |
be discharged v.
|
deşarj olmak |
|
355 |
General |
be minting it v.
|
çok kısa bir sürede büyük paralar kazanmak |
|
356 |
General |
be full of life v.
|
yerinde duramamak |
|
357 |
General |
be matted v.
|
hasırlanmak |
|
358 |
General |
be in the lead v.
|
başta gelmek |
|
359 |
General |
be out of print v.
|
kitabın baskısı tükenmiş olmak |
|
360 |
General |
be receptive v.
|
açık olmak |
|
361 |
General |
be in v.
|
çıkmak (mevsimi geldiği için sebze/meyve) |
|
362 |
General |
be taken unawares v.
|
boş bulunmak |
|
363 |
General |
be possible v.
|
muhtemel olmak |
|
364 |
General |
be spoken about v.
|
konuşulmak |
|
365 |
General |
be out v.
|
uygun sayılmamak |
|
366 |
General |
be trapped v.
|
tongaya basmak |
|
367 |
General |
be accordant with v.
|
ile uyumlu olmak |
|
368 |
General |
not to be enough v.
|
eksik olmak |
|
369 |
General |
be careless v.
|
gaflet göstermek |
|
370 |
General |
be green v.
|
ağzı süt kokmak |
|
371 |
General |
be sensible of v.
|
sezmek |
|
372 |
General |
be in rags v.
|
birinin giysileri yırtık pırtık olmak |
|
373 |
General |
be untiring v.
|
yorulmak nedir bilmemek |
|
374 |
General |
be exhausted v.
|
iflahı kesilmek |
|
375 |
General |
be squeezed v.
|
sıkılmak |
|
376 |
General |
be physically sound and strong v.
|
eli ayağı tutmak |
|
377 |
General |
be inured v.
|
kanıksamak |
|
378 |
General |
be suffered v.
|
mağdur olmak |
|
379 |
General |
be very jealous v.
|
sağ gözünü sol gözünden sakınmak |
|
380 |
General |
be careless v.
|
gaflete düşmek |
|
381 |
General |
be in league with v.
|
müttefiki olmak |
|
382 |
General |
be defective v.
|
ayıplı çıkmak |
|
383 |
General |
be put v.
|
koyulmak |
|
384 |
General |
be lowered v.
|
mayna olmak |
|
385 |
General |
be solved v.
|
hallolmak |
|
386 |
General |
be fagged out v.
|
turşu gibi olmak |
|
387 |
General |
be concerned with v.
|
alakadar olmak |
|
388 |
General |
be attracted v.
|
hoşlanmak |
|
389 |
General |
be shackled by v.
|
tutsağı olmak |
|
390 |
General |
be comforted v.
|
avunmak |
|
391 |
General |
be out v.
|
açmak (çiçek/yaprak) |
|
392 |
General |
be shocked v.
|
kanı donmak |
|
393 |
General |
be in high spirits v.
|
neşesi yerinde olmak |
|
394 |
General |
be loaded v.
|
sarhoş olmak |
|
395 |
General |
be studded with v.
|
çok bulunmak (bir şey) |
|
396 |
General |
be out of breath v.
|
nefesi kesilmek |
|
397 |
General |
be destroyed v.
|
yıktırılmak |
|
398 |
General |
be petrified with astonishment v.
|
donup kalmak |
|
399 |
General |
be hurt v.
|
kırılmak |
|
400 |
General |
be forgiven v.
|
affolunmak |
|
401 |
General |
be tied to v.
|
bağlı olmak |
|
402 |
General |
be rude v.
|
terbiyesini bozmak |
|
403 |
General |
be in rapport with v.
|
anlaşmak |
|
404 |
General |
be good at v.
|
belirli bir şeyi iyi yapmak |
|
405 |
General |
be relegated v.
|
küme düşürülmek |
|
406 |
General |
be hopping mad v.
|
sinirinden kudurmak |
|
407 |
General |
be exhausted v.
|
cansız düşmek |
|
408 |
General |
be reduced v.
|
küçülmek |
|
409 |
General |
be offended v.
|
ağrınmak |
|
410 |
General |
be let into v.
|
(bir yere) sokulmak/alınmak |
|
411 |
General |
be ready to burst with anger v.
|
hırsından çatlamak |
|
412 |
General |
be expecting v.
|
gebe olmak |
|
413 |
General |
be in two minds about v.
|
birşey hakkında kesin bir karara varamamak |
|
414 |
General |
be skilled in v.
|
bir işin ustası olmak |
|
415 |
General |
be destroyed v.
|
ortadan kalkmak |
|
416 |
General |
be sad v.
|
mutsuz olmak |
|
417 |
General |
be uncovered v.
|
deşifre olmak |
|
418 |
General |
be led to v.
|
sürüklenmek |
|
419 |
General |
be leery of v.
|
çekinmek |
|
420 |
General |
be about something v.
|
bir şeyle meşgul olmak |
|
421 |
General |
be beset by/with v.
|
istila etmek |
|
422 |
General |
be worn away v.
|
aşınmak |
|
423 |
General |
be pleasing to the eye v.
|
göze hitap etmek |
|
424 |
General |
be assailed with doubts v.
|
kuşkular içinde olmak |
|
425 |
General |
be in the dumps v.
|
üzgün olmak |
|
426 |
General |
be unable to escape from one's fate v.
|
kaderinden kaçamamak |
|
427 |
General |
be twisted v.
|
bükülmek |
|
428 |
General |
be pertinent to v.
|
ile ilgili olmak |
|
429 |
General |
be hungry and homeless v.
|
aç açık kalmak |
|
430 |
General |
be beyond belief v.
|
inanılmaz olmak |
|
431 |
General |
be smitten v.
|
darbe almak |
|
432 |
General |
be utilized v.
|
değerlendirilmek |
|
433 |
General |
be marooned on v.
|
mahsur kalmak |
|
434 |
General |
be over v.
|
tamam olmak |
|
435 |
General |
be pissed off v.
|
sinirinden kudurmak |
|
436 |
General |
be out of character v.
|
(bir davranış için) birinin her zamanki davranışlarına uymamak |
|
437 |
General |
be stabilized v.
|
sabitleştirilmek |
|
438 |
General |
be torn between two choices v.
|
iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek |
|
439 |
General |
be off the agenda v.
|
gündemden düşmek |
|
440 |
General |
be petrified v.
|
kanı donmak |
|
441 |
General |
be acceptable v.
|
makul olmak (fiyat) |
|
442 |
General |
be tantamount to v.
|
eşit olmak |
|
443 |
General |
be of concern v.
|
mevzu bahis olmak |
|
444 |
General |
be where everybody passes by v.
|
ayak altında kalmak |
|
445 |
General |
allow oneself be led by the nose v.
|
sakalı ele vermek |
|
446 |
General |
be effective v.
|
etkisi olmak |
|
447 |
General |
be in the limelight v.
|
dikkatleri üzerine çekmek |
|
448 |
General |
require to be v.
|
gerektirmek |
|
449 |
General |
be surrounded by v.
|
etrafı çevrili olmak |
|
450 |
General |
be commissioned v.
|
memur olmak |
|
451 |
General |
be under attack v.
|
saldırılara maruz kalmak |
|
452 |
General |
be taken into account v.
|
sayılmak |
|
453 |
General |
be at war v.
|
savaş halinde olmak |
|
454 |
General |
be grieved v.
|
kahrolmak |
|
455 |
General |
be under house arrest v.
|
göz hapsi altında olmak |
|
456 |
General |
be no longer necessary v.
|
mahal kalmamak |
|
457 |
General |
be shot through with v.
|
bir şeyde bir öğe yer yer bulunmak |
|
458 |
General |
be destitute of v.
|
mahrum kalmak |
|
459 |
General |
be keen on v.
|
meraklı olmak |
|
460 |
General |
be in sight v.
|
gözle seçilmek |
|
461 |
General |
be indisputable v.
|
akan sular durmak |
|
462 |
General |
be in straitened circumstances v.
|
darlık içinde olmak |
|
463 |
General |
be scattered v.
|
saçılmak |
|
464 |
General |
be put upon v.
|
ezilmek |
|
465 |
General |
be at a loss for words v.
|
söyleyecek söz bulamamak |
|
466 |
General |
be smitten with v.
|
birdenbire (bir hisse) kapılmak |
|
467 |
General |
be sewn v.
|
dikilmek |
|
468 |
General |
be declaratory of v.
|
beyan etmek |
|
469 |
General |
be able to understand v.
|
aklı ermek |
|
470 |
General |
be embarrassed v.
|
bozum olmak |
|
471 |
General |
be at one's wits end v.
|
eli ayağı dolaşmak |
|
472 |
General |
be sceptical of v.
|
kuşku duymak |
|
473 |
General |
be sick to death of v.
|
illallah demek |
|
474 |
General |
be within one's means v.
|
harcı olmak |
|
475 |
General |
be too clever by half v.
|
zekasına çok güvenmek |
|
476 |
General |
be hot v.
|
yanmak |
|
477 |
General |
be abroad v.
|
artık sır olmaktan çıkmış olmak |
|
478 |
General |
be cut up v.
|
sarsılmak |
|
479 |
General |
be within someone's grasp v.
|
birinin kavrayışı içinde olmak |
|
480 |
General |
be bound up with v.
|
bağlı olmak |
|
481 |
General |
be skeptical about v.
|
kuşku duymak |
|
482 |
General |
be tied to v.
|
tabi olmak |
|
483 |
General |
be blockaded v.
|
ablukaya alınmak |
|
484 |
General |
be up v.
|
yataktan kalkmış olmak |
|
485 |
General |
be hopeful v.
|
ümitlenmek |
|
486 |
General |
be in progress v.
|
sürmek |
|
487 |
General |
be solidly for v.
|
tamamen aynı görüşte olmak |
|
488 |
General |
be in the clear v.
|
izin vermek |
|
489 |
General |
be stumped v.
|
şaşkına dönmek |
|
490 |
General |
be so blinded by anger v.
|
gözü kararmak |
|
491 |
General |
be out of luck v.
|
şansı olmamak |
|
492 |
General |
be steamed up v.
|
sinirlenmek |
|
493 |
General |
be set v.
|
hazır olmak |
|
494 |
General |
be in demand v.
|
istenmek |
|
495 |
General |
be avenged v.
|
öç almak |
|
496 |
General |
be smashed to smithereens v.
|
tuzla buz olmak |
|
497 |
General |
be at loggerheads with v.
|
ile ihtilafa düşmüş olmak |
|
498 |
General |
be in shape v.
|
kondisyonu iyi olmak |
|
499 |
General |
be taken into consideration v.
|
dikkate alınmak |
|
500 |
General |
be unable to sleep v.
|
uykusuz kalmak |
|