taşınan - Türkisch Englisch Wörterbuch

taşınan

Bedeutungen von dem Begriff "taşınan" im Englisch Türkisch Wörterbuch : 3 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
taşınan transportee n.
taşınan carried adj.
taşınan moving-in adj.

Bedeutungen, die der Begriff "taşınan" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 294 Ergebniss(e)

Türkisch Englisch
General
rüzgarla taşınan wind-borne adj.
Is there a farmer who puts his animals out to pasture who can guarantee that they have not ingested wind-borne GMOs?
Hayvanlarını otlatmaya çıkaran ve onların rüzgarla taşınan GDO'ları yutmadıklarını garanti edebilecek bir çiftçi var mı?

More Sentences
rüzgarla taşınan wind-borne adj.
On travel, I confirm that this particular disease can be wind-borne.
Seyahat sırasında bu hastalığın rüzgârla taşınabildiğini doğruladım.

More Sentences
ulaşım amaçlı olarak iki hamalca taşınan koltuk sedan n.
her zaman birinin üzerinde taşınan faydalı bir şey vade mecum n.
içinde kamp elbisesi taşınan torba duffel bag n.
ücretle taşınan mal freight n.
bir taşıtta taşınan kargo veya yolcuların resmi listesi manifest n.
itilerek taşınan malzeme man movable n.
üzerinde yiyecek taşınan küçük el arabası wagon n.
sırtta taşınan okul çantası satchel n.
gemiyle taşınan yük boatload n.
belde taşınan silah side arm n.
belde taşınan silah sidearm n.
cepte taşınan bozuk para pocket change n.
sırt çantasında taşınan hafif çadır backpacking tent n.
dönüş yolculuğunda taşınan kargo veya yük backhaul n.
taşınan kimse relocatee n.
düşünüp taşınan kimse thinker n.
makam sembolü olarak taşınan baston baton n.
mezarın üstüne örtülen veya cenazede taşınan kare bir bayrak banderole n.
mezarın üstüne örtülen veya cenazede taşınan kare bir bayrak bandrol n.
mezarın üstüne örtülen veya cenazede taşınan kare bayrak bannerol n.
bir postaneden diğerine kamusal yetki ile taşınan mektup veya diğer postaları içeren çanta mail n.
sağ elde ince ve uzun kılıç tutarken sol elde taşınan düşmanın ince ve uzun kılıcı ile yaptığı saldırıları savuşturmaya yaran hançer main-gauche n.
elde taşınan kapaklı sepet main-hamper n.
ezilmek üzere prese taşınan üzümlerin konulduğu sepet main-hamper n.
(havayla veya rüzgarla) taşınan şey waft n.
taşınan şey wafture n.
iş bulmak için başka yere taşınan kimse migrant n.
hasadın son gününde her yere taşınan tanrıça ceres'in resmi harvest queen n.
taşınan şey holdover n.
bataklıklarda üzerinde kütük taşınan geniş ve alçak bir kızak mud boat n.
taşınan bir şey holdover n.
demiryolunda taşınan tarımsal hammadde granger stocks n.
cenaze alayında taşınan flama gumphion [obsolete] [scotland] n.
cenaze alayında taşınan flama gumpheon [obsolete] [scotland] n.
düşünüp taşınan kimse ruminator n.
bakire tabutunun önünde taşınan çelenk crants [obsolete] n.
(dağın tepesiden) aşağı doğru taşınan malzeme downwash n.
mahsul taşınan hasır sepet fanner [dialect] n.
düşünüp taşınan kimse contemplatist n.
düşünüp taşınan kimse contemplative n.
meyve ve çiçek taşınan bir çeşit söğüt sepet prickle n.
(altın tozu veya keseği taşınan) torba poke n.
(altın tozu veya keseği taşınan) çanta poke n.
hastalara efkaristiya taşınan kap pyxis n.
yük taşırken başın üzerine fazla yük binmemesi için baş ile taşınan şeyin arasına konan samandan nesne wase v.
deniz yoluyla taşınan seaborne adj.
otobüsle taşınan bussed adj.
su yoluyla taşınan waterborne adj.
jet ile taşınan jetted adj.
böcekler yoluyla taşınan entomophilous adj.
atlı kızakla taşınan sleighed adj.
insan tarafından taşınan man portable adj.
konteynır ile taşınan containerised adj.
konteynır ile taşınan containerized adj.
uçakla taşınan airlifted adj.
sivrisinek tarafından taşınan mosquito-borne adj.
polenleri rüzgarla taşınan wind-pollinated adj.
gemiyle taşınan waterborne adj.
deniz yoluyla taşınan waterborne adj.
kazıklarla taşınan pile-supported adj.
otobüsle taşınan bused adj.
nehir ile taşınan river-borne adj.
kervanla taşınan caravan-borne adj.
afiş üzerinde taşınan bannered adj.
rüzgarla taşınan windborne adj.
elle taşınan hand adj.
araçta taşınan onboard adj.
kolu yana açarak taşınan round adj.
sürüklenerek taşınan running adj.
lağımla taşınan cloacal adj.
sırtta taşınan pickaback adj.
sırtta taşınan pickback adj.
pilasterler üzerinde taşınan pilastered adj.
antik dönemde baküs festivallerinde taşınan fallusa ait veya bununla ilgili ithyphallic adj.
cebinde taşınan pocket adj.
cepte taşınan pocket adj.
(drenaj sistemi veya nehir) erozyon ile taşınan superimposed adj.
kara veya deniz yolu ile taşınan (posta) surface adj.
deniz veya kara yolu ile taşınan posta olarak işlem gören surface adj.
Colloquial
taşınan kimse relo n.
omuzda taşınan büyük radyo box n.
Idioms
(bir bölgeye/mahalleye) yeni gelen/taşınan kimse new kid on the block n.
Trade/Economic
ambalajlanmadan taşınan kargo bulk cargo n.
düşük navlun tarifesi ile taşınan kargo gemi tam yükünü alamadığı zamanlarda distress cargo n.
şişe ve varillerle taşınan mallar wet goods n.
taşınan yük freight n.
taşınan eşya freight n.
taşınan mal freight n.
taşınan yüklerin ücreti freightage n.
taşınan tutar amount carried forward n.
taşınan değer carrying amount n.
yanlışlıkla başka yere taşınan yük free astray n.
yığın biçimde taşınan yük bulk cargo n.
genellikle tahıl gibi tarım mahsulü taşınan demiryolları granger railroads n.
deniz yoluyla taşınan seaborne adj.
denizyolu ile taşınan sea-borne adj.
deniz yolu ile taşınan sea-borne adj.
havadan taşınan airborne adj.
gemiyle taşınan waterborne adj.
su yolu ile taşınan waterborne adj.
uçakla taşınan airborne adj.
uçakla taşınan air-borne adj.
Law
(taşınan) soyadı gens n.
Politics
ingiliz hükümdarının önünde merhamet simgesi olarak taşınan sembolik kılıç curtana n.
ingiliz hükümdarının önünde merhamet simgesi olarak taşınan sembolik kılıç curtein n.
Insurance
taşınan veya saklanan paranın kaybını kapsayan sigorta personal money insurance n.
Technical
boru sistemleriyle taşınan sudaki koku ve lezzet tayini determination of odor and flavor of water in piping systems n.
elle taşınan akım maşaları hand-held current clamps n.
elde taşınan batarya hand-held battery n.
hava ile taşınan zararlı maddeler airborne hazardous substances n.
hava ile taşınan gürültünün ölçülmesi measurement of airborne noise n.
hava ile taşınan ses yalıtımı airborne sound insulation n.
hava ile birlikte taşınan parçalar airborne particles n.
kını içinde taşınan bıçak case knife n.
petrol tankerlerinde taşınan akaryakıt cargo oil n.
su ile taşınan yağ waterborne oil n.
taşınan trafik traffic carried n.
takım tezgahı tarafından yayılan hava ile taşınan gürültü airborne noise emitted by machine tool n.
uçakla taşınan teçhizat airborne equipment n.
sabit hacimde su iletmek için kullanılan cihazla taşınan hacim module n.
(vinç kolu ile taşınan yükün) radyal hareketi luff n.
akıntıyla taşınan kütükleri yönlendiren işçi driver n.
deniz yolu ile taşınan sea-born adj.
denizden taşınan sea-borne adj.
havadan taşınan airborne adj.
elde taşınan hand-held adj.
hava ile taşınan air borne adj.
hava yolu ile taşınan aeriferous adj.
su yolu ile taşınan water-borne adj.
sıvılarla taşınan fluid-borne adj.
Computer
taşınan ortalama moving average n.
Informatics
taşınan trafik traffic carried n.
Telecom
taşınan numara ported number n.
Electric
elle taşınan prop tertibatı hand-held probe assemblies n.
Architecture
(gotik mimaride) tepe kısmını belli edecek ize sahip olmayıp baştan aşağı kesintisiz sütunla taşınan kemer silmeleri continuous impost n.
Construction
geri taşınan malzeme carryback n.
kazılmış malzemeyi taşımak için yapılan döşeme ile taşınan yarda küp miktarı overhaul n.
Automotive
tam yüklü konumda yaylar tarafından taşınan taşıt ağırlığı spring capacity at pad n.
Transportation
ulaştırma sisteminin taşınan yük/yolcu miktarı traffic n.
buhar/benzin gücüyle veya atla taşınan kütük kızağı trailer n.
düz vagonla taşınan konteyner container on flat car (cofc) n.
gemide taşınan mallara ilişkin bir tarife average [obsolete] n.
tek seferde taşınan yük journey n.
kamyonette taşınan yük vanload n.
taşınan yükün kaymaması için kama veya takozların kullanılması blocking and chocking n.
tek seferde taşınan yük miktarı load n.
taşınan mallardaki farklılık nedeniyle doğan ücret farkı differential rate n.
organik araçların yataklarında taşınan birim ekipmanı, sarf malzemeleri ve ana son ürünler secondary loads n.
karadan birinci sınıf taşıma fiyatlarına göre ödenmiş olup hava yoluyla taşınan all up adj.
birkaç taşıma hattında taşınan interline adj.
fazladan yük olarak uzaya taşınan piggyback adj.
Railway
belirli bir sürede demiryolu ile taşınan yükü gösteren bir ölçü birimi ton mile n.
belirli bir sürede demiryolu ile taşınan yükü gösteren bir ölçü birimi ton mileage n.
demiryolu ile belirli bir sürede taşınan yükün ölçü birimi ton-kilometer n.
kaymayı önlemesi için tekerleklerinin altına püskürtülen, lokomotif veya el arabası ile taşınan kum traction sand n.
kaymayı önlemesi için tekerleklerinin altına püskürtülen, lokomotif veya el arabası ile taşınan kum engine sand n.
tarım mahsulü taşınan demiryolu granger n.
demiryolunda taşınan tarımsal hammadde granger n.
Aeronautic
uçakla taşınan yük airfreight n.
uçakla taşınan yük air-freight n.
taşınan yolcu-km carried passenger-km n.
taşınan ton-km carried ton-km n.
uçakla taşınan techizat airborne equipment n.
uçakla taşınan yük air freight n.
helikopterle taşınan heliborne adj.
Marine
diğer gemileri çeken vapur tarafından taşınan, çekilen gemi sayısına bağlı olarak iki veya daha fazla olan beyaz ışık towing light n.
bir mil taşınan bir yolcu passenger mile n.
gemi yoluyla yolcu taşınan turizm türü cruise tourism n.
gemide boş yerleri doldurmak amacı ile ucuz maliyetle taşınan yük berth cargo n.
gemi tamamen dolmadığında düşük tarife ile taşınan navlun distress cargo n.
su yoluyla taşınan mallardan alınan harç waterbailage n.
taşınan malzeme hareketinin etken yönüne ters yön updrift n.
taşınan maddelerin ana hareket yönü down drift n.
(rüzgarla veya dalgayla) taşınan şey wafture n.
filikaya benzeyip bir savaş gemisinde veya başka bir gemide taşınan tekne whaleboat n.
pruvada taşınan mühimmat parçası bow piece n.
küçük bir tekne ile gemiden şamandıraya, çıpaya veya kıyıya taşınan halat guess-warp n.
küçük bir tekne ile gemiden şamandıraya, çıpaya veya kıyıya taşınan halat geswarp n.
konteynır ile taşınan yükler için özel olarak teçhiz edilmiş sevk limanı containerport n.
denizci için taşınan kargo portage n.
savaş zamanı tarafsız ülkelerin ticari gemileri tarafından taşınan ve ait oldukları ulusları gösteren belge sea brief n.
savaş zamanı tarafsız ülkelerin ticari gemileri tarafından taşınan ve ait oldukları ulusları gösteren belge sea pass n.
gemi ile taşınan posta sea mail n.
geminin belinde taşınan büyük çapa sheet n.
güverteler arasında taşınan tween-deck adj.
denizyolu ile taşınan sea-borne adj.
gemiyle taşınan shipborne adj.
gemide taşınan shipborne adj.
Petrol
su ile taşınan petrol waterborne oils n.
Mining
platformdan platforma atılarak yükseğe taşınan cevheri bir arada tutması için üst üste yerleştirilmiş bir dizi platform veya nişten her biri shamble n.
Medical
kanla taşınan blood-borne adj.
Pathology
riketsiyal bakterilerin neden olduğu ve kenelerle taşınan hastalık tick fever n.
riketsiyal bakterilerin neden olduğu ve kenelerle taşınan hastalık rocky mountain spotted fever n.
riketsiyal bakterilerin neden olduğu ve kenelerle taşınan hastalık mountain fever n.
riketsiyal bakterilerin neden olduğu ve kenelerle taşınan hastalık tick-borne typhus n.
eklembacaklılar tarafından taşınan bir arbovirüs familyası togaviridae n.
artropodlarla taşınan viral ensefalit arthropod-borne viral encephalitis n.
keneyle taşınan orta avrupa ensefaliti central european tick-borne encephalitis n.
keneyle taşınan viral ensefalitler tick-borne viral encephalitis n.
sivrisinekle taşınan ensefalitler mosquito-borne viral encephalitis n.
keneyle taşınan uzak doğu ensefalit far eastern tick-borne encephalitis n.
(patojen) kanda veya diğer vücut sıvılarında taşınan bloodborne adj.
Parasitology
eklembacaklılar tarafından taşınan bir arbovirüs familyası arenaviridae n.
eklembacaklılar tarafından taşınan bir arbovirüs arenavirus n.
Biology
suyla taşınan hastalıklar waterborne diseases n.
popülasyonun genomlarında taşınan ve torunlara aktarılan zararlı genler bütünü genetic load n.
eklem bacaklılar tarafından taşınan bir arbovirüs familyası flaviviridae n.
Biochemistry
hipotalamusta üretilip damar yoluyla ön hipofiz bezine taşınan çeşitli hormonlara verilen ad rh n.
Astronomy
uzay yürüyüşleri sırasında astronotların kullandığı elde taşınan bir manevra birimi zip gun n.
uzay aracı ile taşınan spaceborne adj.
Botanic
poleni böcekler tarafından taşınan bitki insect-pollinated plant n.
poleni böcekler tarafından taşınan çiçek insect-pollinated flower n.
serbest veya yalnızca fasiküle iplikçikler üzerinde taşınan çıplak sporlara sahip türleri içeren büyük bir mantar şubesi hyphomycetes n.
tropik bölgelerden okyanus akıntılarıyla uzak kıyılara taşınan çeşitli tohumlara verilen ad sea bean n.
tropik bölgelerden okyanus akıntılarıyla uzak kıyılara taşınan gösterişli tohumlar veren çeşitli bitkilere verilen ad sea bean n.
polenleri hayvanlar tarafından taşınan zoophilous adj.
rüzgarla taşınan polenlerle döllenen anemophilous adj.
rüzgarla taşınan sporlarla döllenen anemophilous adj.
rüzgarla taşınan polenler ile döllenen anemorphilous adj.
dışkı yoluyla taşınan (tohum, çekirdek) endozoic adj.
rüzgarla taşınan polenlerle döllenen wind-fertilized adj.
rüzgarla taşınan polenlerle döllenen wind-pollinated adj.
toprak ile taşınan soilborne adj.
Agriculture
omuzda taşınan düşük basınçlı pülverizatör low pressure sprayers carried on shoulder n.
tohumla taşınan seed-borne adj.
Forestry
taşınan keresteleri orman dışına kadar gözleyip gerektiğinde çarpışma olmaması için sinyal göndermekle görevli kimse chaser n.
elle taşınan ormancılık makineleri manually portable forestry machinery n.
kereste taşınan ağır ve alçak at arabası drug n.
Social Sciences
mahelleye yeni taşınan aileye komşuların hazırladığı hediye sepeti housewarming basket n.
History
özellikle tören alaylarında taşınan bir dini sancak labarum n.
Religious
müslüman töreninde deve ile taşınan tahtırevan mahmal n.
(roma katolik kilisesi'nde özellikle törenlerde papa'nın önünde taşınan) yelpaze muscatorium n.
(roma katolik kilisesi'nde özellikle törenlerde papa'nın önünde taşınan) flabelum muscatorium n.
(eskiden) kiliseye verdiği desteği temsilen kardinalin önünde taşınan süslü sütun pillar n.
törenlerle çarmıh taşınan kutsal bir hafta cross-week n.
vaftize taşınan çocuğun sarıldığı bez bearing cloth n.
hastalara efkaristiya taşınan kap pyx n.
omuzlarda taşınan şey superhumeral n.
Environment
elde taşınan kirlenme ölçeri hand-held contamination monitor n.
havayla taşınan tehlikeli maddelerin emisyon değerlendirmesi evaluation of the emission of airborne hazardous substances n.
havayla taşınan kalıntılar airborne residuals n.
hava ile taşınan sesin ölçülmesi measurement of airborne sound n.
hava yoluyla taşınan kirlilik airborne pollution n.
hava ile taşınan gürültü air-borne noise n.
hava ile taşınan tehlikeli maddelerin emisyonu emission of airborne hazardous substances n.
hava ile taşınan mikroorganizmalara karşı iş yerlerinde alınması gerekli tedbirler measures against airborne micro-organisms in the workplace n.
sularla taşınan petrol yağları waterborne petroleum oils n.
genellikle çam ormanlarından rüzgarla uzaklara taşınan kükürt görünümlü sarı polen yağmurları sulphur showers n.
sularla taşınan waterborne adj.
suyla taşınan waterborne adj.
Geography
nehir akıntısı ile taşınan alüvyon traction transport n.
(kütle halinde taşınan) kum taneleri stream n.
Geology
nehir yatağı boyunca taşınan katı madde traction load n.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthon n.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthone n.
hava ile taşınan kalıntılar airborne residuals n.
akıntıyla beraber çökelti veya tortu halinde taşınan mineral madde load n.
buzul tarafından başka yere taşınan traveled adj.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allochthonous adj.
gerçekte bulundukları yerden çok uzağa fay boyunca taşınan kaya parçaları allocthonous adj.
Military
savaş gemisinde taşınan füze naval missile n.
ayrı taşınan malzeme ile atış idaresi off-carriage fire control n.
ayrı taşınan atış idare malzemesi off-carriage fire control equipment n.
belde taşınan silahlar side arms n.
elde taşınan genel maksat silahı all purpose hand held weapon n.
gizli olarak taşınan veya saklanan silah concealed weapon n.
havadan taşınan kıtalar air transported troops n.
hava yoluyla taşınan birlik air transported force n.
havadan taşınan taarruz silahı airborne assault weapon n.
havadan taşınan birlikler air transported units n.
havada taşınan teçhizat airborne equipment n.
kıta üzerinde taşınan ikmal maddeleri accompanying supplies n.
kolda taşınan birlik işareti shoulder sleeve insignia n.
omuzda taşınan birlik işareti shoulder patch n.
silahta taşınan malzeme on carriage equipment n.
silahla taşınan malzeme on carriage equipment n.
uçak gemisinde taşınan avcı uçağı pilotları pilots of carrier-borne fighters n.
uçakla taşınan kara kuvvetleri airborne n.
yeşim taşından yapılan ve aksesuar olarak taşınan maorilere özgü minyatür bir topuz mere n.
ordu tarafından taşınan bagaj ve teçhizat impedimenta n.
okyanus üzerinden taşınan askeri nakliye konteyneri military container moved via ocean n.
savaşa giden birliklerin önünde taşınan bayrak battle flag n.
muharebe askerlerinin etkin çarpışabilmesi ve piyadelerin acil görevleri yerine getirebilmesi için ek olarak taşınan kıyafet, ekipman, silah ve mühimmat fighting load n.
omuzda taşınan kırmızı birlik işareti flash [uk] n.
havadan taşınan skyborne adj.
uçak ile taşınan skyborne adj.
Sport
at yarışında at tarafından taşınan en büyük ağırlık topweight n.
bıçağı belirlenen kural dışı yüksekliğin üzerinde taşınan hokey sopası high-stick n.
yüksek taşınan hokey sopası ile rakibe vurma high-sticking n.
Archaic
kuru ürün taşınan varil fat adj.
Slang
omuzda taşınan büyük radyo ghetto box n.
cepte taşınan içki şişesi mickey n.