behind - Türkisch Englisch Wörterbuch

behind

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

Bedeutungen von dem Begriff "behind" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 63 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
Common Usage
behind adj. ardındaki
The thinking behind the draft on the table is not short-termist or experimental.
Masadaki taslağın ardındaki düşünce kısa vadeli ya da deneysel değildir.

More Sentences
behind adv. geriye
It may well be that we do not even allow any overlapping into the year 2007-2008 on the spend if it gets further behind.
Hatta daha da geriye giderse, harcamaların 2007-2008 yılına sarkmasına bile izin vermeyebiliriz.

More Sentences
behind adv. geride
Where right-wingers are, racism and xenophobia are not far behind and we have to be very wary of that.
Sağcıların olduğu yerde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı da çok geride değildir ve buna karşı çok dikkatli olmalıyız.

More Sentences
behind adv. arkada
We left Tom behind.
Tom'u arkada bıraktık.

More Sentences
behind adv. arkadan
Should I have their hands tied behind their backs?
Ellerini arkadan mı bağlatmalıyım?

More Sentences
General
behind n. geri
I'm behind in my paperwork.
Evrak işlerimde geri kaldım.

More Sentences
behind n. arka
My kid is shy around strangers and always hides behind me.
Çocuğum yabancıların yanında utangaçtır ve hep arkama saklanır.

More Sentences
behind adj. ardındaki
The thinking behind the draft on the table is not short-termist or experimental.
Masadaki taslağın ardındaki düşünce kısa vadeli ya da deneysel değildir.

More Sentences
behind adv. arkada
We left Tom behind.
Tom'u arkada bıraktık.

More Sentences
behind adv. arkadan
Should I have their hands tied behind their backs?
Ellerini arkadan mı bağlatmalıyım?

More Sentences
behind adv. geride
Where right-wingers are, racism and xenophobia are not far behind and we have to be very wary of that.
Sağcıların olduğu yerde ırkçılık ve yabancı düşmanlığı da çok geride değildir ve buna karşı çok dikkatli olmalıyız.

More Sentences
behind adv. geriye
It may well be that we do not even allow any overlapping into the year 2007-2008 on the spend if it gets further behind.
Hatta daha da geriye giderse, harcamaların 2007-2008 yılına sarkmasına bile izin vermeyebiliriz.

More Sentences
behind prep. arkasından
The European Union is the main driving force in this direction and the report is right behind it.
Avrupa Birliği bu yöndeki ana itici güçtür ve rapor da onun hemen arkasından gelmektedir.

More Sentences
behind prep. arkasına
This House helped to ensure that we put resources behind that pledge.
Bu Meclis, bu taahhüdün arkasına kaynak koymamızı sağlamaya yardımcı oldu.

More Sentences
behind prep. geçmiş
The European Union and Bolivia have behind them a long history of close, fruitful cooperation.
Avrupa Birliği ve Bolivya uzun bir geçmişe dayanan yakın ve verimli bir işbirliğine sahiptir.

More Sentences
Common Usage
behind adv. arkaya
behind prep. arkasında
behind prep. gerisinde
General
behind n. kıç
behind n. popo
behind n. peş
behind n. makat
behind adj. saklı
behind adj. gizlenmiş
behind adj. geç
behind adj. gerisinde
behind adj. borçlu
behind adj. altında yatan
behind adv. peşinde
behind adv. arkaya
behind adv. geride (bir sınıflandırmada)
behind adv. geride (zaman açısından)
behind adv. ardınca
behind adv. geçmişte
behind adv. ötesinde
behind adv. (bir şeyin) diğer yanında
behind adv. (bir şeyin) öte yanında
behind adv. bir şeyin nedeni olarak
behind adv. bir şeyin gizli özelliği olarak
behind adv. bittikten sonra
behind prep. arkasında (destekleme anlamında)
behind prep. ardında
behind prep. peşinden (somut anlamda)
behind prep. ardından
behind prep. geçmişte
behind prep. eskiden
behind prep. altında
behind prep. kontrolünde
behind prep. yönetiminde
behind prep. denetiminde
behind prep. (bir şeyden) sorumlu
behind prep. bitmiş
behind prep. artık mevzubahis olmayan
behind prep. eskide kalmış
behind prep. unutulup gitmiş
Technical
behind adv. arkasında
Sport
behind n. ingiltere'deki eton koleji'ne özgü bir futbol oyunu
Baseball
behind adv. (top atıcı) vurucuya vuruştan daha fazla atış yapmış durumda
behind adv. (vurucu) skor sayısından daha fazla atış yapmış durumda
Theatre
behind adv. sahne arkasında
Archaic
behind adv. gelmek üzere
behind adv. beklemede
Slang
behind n. kıç

Bedeutungen, die der Begriff "behind" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 500 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
leave behind v. arkasında bırakmak
His wife died leaving behind their two beloved children.
Karısı iki sevgili çocuğunu arkasında bırakarak öldü.

More Sentences
fall behind v. geriye düşmek
Chris risks falling behind in the science class.
Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.

More Sentences
lie behind v. ardında yatmak
That is quite simply what lies behind the Lisbon spirit.
Lizbon ruhunun ardında yatan şey oldukça basit bir şekilde budur.

More Sentences
stand behind v. arkasında durmak
No longer does the antagonist stand behind a fixed border; now he is within our own frontiers.
Düşman artık sabit bir sınırın arkasında durmuyor; artık kendi sınırlarımızın içinde.

More Sentences
tag along behind v. peşine takılmak
We have got into this situation because we all tagged along behind the United States.
Hepimiz Amerika Birleşik Devletleri'nin peşine takıldığımız için bu duruma düştük.

More Sentences
stay behind v. arkada kalmak
We'll stay behind.
Arkada kalacağız.

More Sentences
fall behind v. geri kalmak
Tom fell behind.
Tom geri kaldı.

More Sentences
lag behind v. geri kalmak
Therefore, our priority and focus is on the regions that are genuinely lagging behind in their development.
Bu nedenle önceliğimiz ve odak noktamız, kalkınmada gerçekten geri kalmış bölgelerdir.

More Sentences
fall behind v. gerisinde kalmak
Don't fall behind other companies!
Diğer şirketlerin gerisinde kalmayın!

More Sentences
fall behind v. geride kalmak
However, we are still falling behind competitively.
Ancak yine de rekabet açısından geride kalıyoruz.

More Sentences
leave behind v. arkada bırakmak
Tom was left behind.
Tom arkada bırakıldı.

More Sentences
get behind v. geride kalmak
Tom is getting behind in his work.
Tom işinde geride kalıyor.

More Sentences
fall behind v. yetersiz kalmak
American students are falling behind in math.
Amerikalı öğrenciler matematikte yetersiz kalıyor.

More Sentences
leave behind v. geride bırakmak
How do we leave behind us fossil fuels and dependency on them, and achieve transparency?
Fosil yakıtları ve onlara olan bağımlılığımızı nasıl geride bırakacağız ve şeffaflığı nasıl sağlayacağız?

More Sentences
take refuge behind v. arkasına sığınmak
We must not take refuge behind the reports published last year, because the linearity is no longer what it was.
Geçen yıl yayınlanan raporların arkasına sığınmamalıyız çünkü doğrusallık artık eskisi gibi değil.

More Sentences
hit from behind v. arkadan çarpmak
My neck snapped when my car was hit from behind.
Arabama arkadan çarpılınca boynum kırıldı.

More Sentences
hide behind v. arkasına gizlenmek
Tom hid behind the green car.
Tom yeşil arabanın arkasına gizlendi.

More Sentences
get behind (with) v. (iş hayatında vb) geri kalmak
He is getting behind in his work.
İşinden geri kalıyor.

More Sentences
fall behind v. derslerden geri kalmak
He fell behind in his English class.
İngilizce dersinden geri kaldı.

More Sentences
lie behind v. nedeni olmak
The Bastel virus this autumn was perhaps the first where business lay behind the destruction it caused.
Bu sonbaharda ortaya çıkan Bastel virüsü, neden olduğu yıkımın arkasında iş dünyasının yattığı belki de ilk vakaydı.

More Sentences
hide behind v. arkasına saklanmak
We should not hide behind a possible review of the Convention of Vienna.
Viyana Sözleşmesinin olası bir gözden geçirmesinin arkasına saklanmamalıyız.

More Sentences
come from behind v. geriden gelmek
We are coming from behind in dealing with the issue and the government is doing its utmost to catch up.
Bu konuda geriden geliyoruz ve hükümet de bize yetişmek için elinden geleni yapıyor.

More Sentences
attack from behind v. arkadan saldırmak
The enemy attacked from behind.
Düşman arkadan saldırdı.

More Sentences
be left behind v. geride bırakılmak/kalmak
Dan was left behind at the gas station.
Dan benzin istasyonunda geride bırakıldı.

More Sentences
behind time adj. geç
The train was almost an hour behind time.
Tren neredeyse bir saat geç kaldı.

More Sentences
behind the times adj. çağın gerisinde
If you don't know anything about computers, you're really behind the times.
Eğer bilgisayarlar hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, gerçekten çağın gerisinde kalmışsınız demektir.

More Sentences
behind schedule adj. gecikmiş
The train was almost an hour behind schedule today.
Tren bugün neredeyse bir saat gecikti.

More Sentences
behind schedule adj. programın gerisinde
We are behind schedule and we must therefore avoid further delays.
Programın gerisindeyiz ve bu nedenle daha fazla gecikmeden kaçınmalıyız.

More Sentences
from behind adv. arkadan
At that time, tackling from behind was still permitted.
O dönemde, arkadan vurmaya hala izin veriliyordu.

More Sentences
way behind adv. çok arkada
We're way behind.
Biz çok arkadayız.

More Sentences
behind bars adv. parmaklıkların arkasında
The police will put you behind bars.
Polis seni parmaklıkların arkasına koyacak.

More Sentences
behind the curtain adv. perde arkasında
Tom hid behind the curtain.
Tom perdenin arkasına saklandı.

More Sentences
from behind prep. arkasından
Mary thought that Tom wasn't at the Halloween party, but in fact he was secretly observing her from behind his werewolf mask.
Mary, Tom'un Cadılar Bayramı partisinde olmadığını sanıyordu ama aslında Tom kurt adam maskesinin arkasından gizlice onu izliyordu.

More Sentences
Phrasals
go behind v. arkasından gitmek
How dare you go behind my back!
Benim arkamdan gitmeye nasıl cüret edersin!

More Sentences
lag behind v. geride kalmak
We should make sure that we are not always lagging behind.
Her zaman geride kalmadığımızdan emin olmalıyız.

More Sentences
remain behind v. (herkes gittikten sonra) geride kalmak
Then the younger sibling set off, and the elder remained behind.
Sonra küçük kardeş yola çıktı ve büyük kardeş geride kaldı.

More Sentences
fall behind on (something) v. (bir şeyin) gerisinde kalmak
I fell behind on my tour group.
Tur grubumun gerisinde kaldım.

More Sentences
Colloquial
lag behind v. geride kalmak
We should make sure that we are not always lagging behind.
Her zaman geride kalmadığımızdan emin olmalıyız.

More Sentences
be behind v. arkasında olmak
Tom denies being behind the attacks.
Tom saldırıların arkasında olmayı reddediyor.

More Sentences
be behind v. gerisinde kalmak
He is behind the times.
Zamanın gerisinde kaldı.

More Sentences
look behind you! expr. arkana bak!
Look behind you!
Arkana bak!

More Sentences
behind you! exclam. arkanda!
He's right behind you.
O hemen arkanda.

More Sentences
Idioms
driving force behind (something) n. (bir şeyin) arkasındaki itici güç
Small and medium-sized businesses are therefore clearly the driving force behind, and platform for, European tourism.
Bu nedenle, küçük ve orta ölçekli işletmelerin Avrupa turizminin arkasındaki itici güç ve platform olduğu açıktır.

More Sentences
leave behind v. ardında bırakmak
We are grateful for the music he left behind.
Ardında bıraktığı müzik için ona müteşekkiriz.

More Sentences
leave behind v. geride bırakmak
How do we leave behind us fossil fuels and dependency on them, and achieve transparency?
Fosil yakıtları ve onlara olan bağımlılığımızı nasıl geride bırakacağız ve şeffaflığı nasıl sağlayacağız?

More Sentences
lie behind v. nedeni olmak
The Bastel virus this autumn was perhaps the first where business lay behind the destruction it caused.
Bu sonbaharda ortaya çıkan Bastel virüsü, neden olduğu yıkımın arkasında iş dünyasının yattığı belki de ilk vakaydı.

More Sentences
General
behind the scenes n. perde arkasında işin iç yüzü
the behind n. makat
space behind n. peş
behind the scenes n. gizli kapaklı tarafı
remaining behind n. artakalan
behind the scenes n. işin iç yüzü
behind the scenes n. kamera arkası
the logic behind n. bir şeyin mantığı
the thinking behind it n. bunun arkasındaki düşünce
the story behind a photo n. fotoğrafın ardındaki hikaye
do something behind someone's back v. arkasından iş çevirmek
fall behind with v. gecikmek
hang behind v. geri kalmak
be behind the times v. çağın gerisinde kalmak
talk behind one's back v. birinin arkasından konuşmak
behind the bars v. hapiste olmak
get behind in v. gerisinde kalmak (bir işin)
drop behind v. gerilemek
fall behind intentionally v. ağırdan almak
work behind the scenes v. kulis yapmak
appear behind v. arkasından görünmek
tag behind v. arkasından gitmek
lie behind v. ardında gizli olmak
leave behind v. geçmek
fall behind with v. sürüncemede kalmak
take shelter behind v. siper almak
stay behind v. geri kalmak
lie behind v. yol açmak
fall behind v. arkasında kalmak
tag along behind v. arkasından gelmek
tag along behind v. arkasından gitmek
stand behind v. bütünüyle desteklemek (birini)
tag behind v. peşine takılmak
do something behind someone's back v. arkadan iş çevirmek
tag behind v. arkasından gelmek
drop behind v. geri kalmak
drag behind v. geçmek bilmemek
get behind in v. gecikmek (bir işte)
drop behind v. geride kalmak
do something behind one's back v. birinden gizli yapmak
stand behind v. birinin arkasında durmak
leave behind v. iz bırakmak
lie behind v. altında yatmak
keep behind v. geri kalmak
remain behind v. geri kalmak
lie behind v. temelinde yatmak
leave behind a sorrowful spouse v. arkasında acılı bir eş bırakmak
say something behind one's back v. birisinin arkasından konuşmak
say something behind one's back v. arkasından konuşmak
hide behind something or someone v. arkasına sığınmak
hide behind something v. arkasına sığınmak
take shelter behind v. arkasına sığınmak
be put behind bars v. hapse atılmak
be put behind bars v. hapse girmek
be behind one's time v. zamanın gerisinde kalmak
lag behind v. -den geri kalmak
get behind (with) v. yükselebileceği kadar yükselmemek
get behind (with) v. olabileceği kadar olmamak
stand behind v. iddia edildiği gibi olduğuna dair garanti vermek
lie behind v. arkasında gizli olmak
keep behind v. geri almak
fall behind in the class v. derslerden geri kalmak
stand behind one's word v. sözünün arkasında durmak
get behind the wheel v. direksiyonun başına geçmek
get behind the wheel v. direksiyon başına geçmek
get behind the wheel v. direksiyona geçmek
stay behind v. geride durmak
stand behind v. geride durmak
fall behind the schedule v. programın gerisinde kalmak
be behind the schedule v. programın gerisinde kalmak
send someone behind the bars v. hapse göndermek
send someone behind the bars v. hapse yollamak
hide behind v. arkasına sığınmak
put support behind v. destek vermek
put support behind v. desteklemek
talk about someone behind one's back v. birisinin arkasından konuşmak
come from behind v. gerilerden gelmek
put the problems behind someone v. sorunları geride bırakmak
come up from behind v. geriden gelip öne geçmek
charge from behind v. arkadan saldırmak
go behind the steering wheel v. direksiyon sallamak
fall behind the times v. zamanın gerisinde kalmak
be shot from behind v. arkasından vurulmak
leave someone behind to mourn v. arkasında yasını tutacak birini bırakmak
be ... minutes behind schedule v. programın ... dakika gerisinde kalmak
take refuge behind v. ardına sığınmak
hide behind v. ardına sığınmak
be pretty far behind v. bayağı bir geride olmak
talk behind v. arkadan konuşmak
leave evidence behind him v. arkasında delil bırakmak
left behind adj. kalan
behind the times adj. demode
behind the times adj. köhne
behind the schedule adj. rötarlı
behind the times adj. zamanı geçmiş
behind the times adj. eski kafalı
behind-the-scenes adj. gözden uzakta tutulan
behind-the-scenes adj. gözden uzakta yapılan
behind-the-scenes adj. gizli tutulan
behind-the-scenes adj. gizli yapılan
behind-the-scenes adj. perde arkası
behind one's back adv. gıyabında
behind the scenes adv. perde arkasında
behind the scenes adv. gizlice
behind a veil of secrecy adv. bir gizlilik perdesi ardında
behind one's back adv. haberi olmadan
behind closed doors adv. kapalı kapılar ardında
behind one's back adv. gizlice
behind bars adv. hapiste
behind him adv. peşi sıra
behind the scenes adv. sahne arkasında
behind the scenes adv. perde arkasından
behind one's back adv. arkasından
behind bars adv. mahpus
behind bars adv. içerde
behind bars adv. tutukevinde
behind blue eyes adv. mavi gözlerin ardında
behind the glass adv. camın ardından
behind the window adv. pencerenin ardından
behind the window adv. camın ardından
immediately behind adv. tam arkası
immediately behind adv. tam arkasından
behind the curtain adv. gizli durumda
far more behind prep. çok daha gerisinde
far more behind prep. çok çok gerisinde
Phrasals
get behind v. ardına düşmek
get behind v. duraklamak
get behind v. gecikmek
fall behind on (something) v. bir düzenli ödemeyi/görevi vaktinde/zamanında yapamamak
fall behind on (something) v. bir taksiti/kirayı vaktinde/zamanında ödeyememek
fall behind on (something) v. bir düzenli ödemeyi/görevi geç yapabilmek
fall behind on (something) v. bir borcu geç ödeyebilmek
fall behind on (something) v. bir düzenli ödemede/görevde geç kalmış olmak
fall behind on (something) v. bir düzenli ödemenin/görevin vaktini/zamanını geçirmek
get behind on (something) v. bir düzenli ödemeyi/görevi vaktinde/zamanında yapamamak
get behind on (something) v. bir taksiti/kirayı vaktinde/zamanında ödeyememek
get behind on (something) v. bir düzenli ödemeyi/görevi geç yapabilmek
get behind on (something) v. bir borcu geç ödeyebilmek
get behind on (something) v. bir düzenli ödemede/görevde geç kalmış olmak
get behind on (something) v. bir düzenli ödemenin/görevin vaktini/zamanını geçirmek
place behind (someone or something) v. (birini veya bir şeyi başka birinin veya bir şeyin) arkasına yerleştirmek
place behind (someone or something) v. (birini veya bir şeyi başka birinden veya bir şeyden) daha arkaya/aşağıya koymak
place behind (someone or something) v. (birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az sevgi ve saygı göstermek
place behind (someone or something) v. (birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az önem vermek
place behind (someone or something) v. (birine veya bir şeye başka birinden veya bir şeyden) daha az değer vermek
place behind (someone or something) v. (birini bir şey) nedeniyle ihmal etmek
place behind (someone or something) v. (birini bir şey) nedeniyle göz ardı etmek
place behind (someone or something) v. (birine bir şey) nedeniyle gereken önemi vermemek
place behind (someone or something) v. (birine bir şey) nedeniyle gereken ilgiyi göstermemek
place behind (someone or something) v. (sıralamada/yarış sonunda birinden) daha alt sırada yer almak
place behind (someone or something) v. (yarışmayı birinin) arkasında/gerisinde bitirmek
place behind (someone or something) v. (sıralamada/yarışmada birinin) arkasına/gerisine/altına yerleşmek
place someone or something behind someone or something v. (birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) daha alt sıraya koymak/yerleştirmek
place someone or something behind someone or something v. (birini/bir şeyi sıralamada başka birinden/bir şeyden) arkasında/gerisinde bitireceğini tahmin etmek
serve as the driving force (behind someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasındaki itici güç olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. (bir şeyi) körükleyen/teşvik eden etken olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. (bir şeyi) yapmaya sevk/teşvik etmek
serve as the driving force (behind someone or something) v. (birini/bir şeyi) harekete geçiren/teşvik eden etken/güç olmak
slump behind (someone or something) v. arkasına çökmek
slump behind (someone or something) v. arkasına çöküvermek
slump behind (someone or something) v. arkasına düşmek
slump behind (someone or something) v. arkasına yığılmak
slump behind (someone or something) v. arkasına yığıla kalmak
slump behind (someone or something) v. arkasına kendini atmak
slump behind (someone or something) v. sırtına eğilmek
go behind v. ardı sıra gitmek
put behind v. arkada bırakmak
lag behind v. arkada kalmak
line up behind v. arkasına dizilmek
stop behind v. arkasında durmak/durdurmak
peek out from behind v. arkasından gizlice bakmak
lag behind v. ayak uyduramamak
slouch behind something v. bir şeyin arkasında çöküp kalmak
hide behind someone v. bir şeyin arkasına saklanmak
slouch behind something v. bir şeyin arkasına çökmek
dodge behind something v. bir şeyin arkasına kaçmak
put something behind someone v. bir şeyi birinin arkasına koymak
hide someone behind something v. birini bir şeyin arkasına gizlemek/saklamak
slouch behind something v. bir şeyin arkasında çökerek oturmak
trail behind someone v. birinin peşinden gitmek/peşine takılmak
line up behind v. destekleme amacıyla arkasında saf tutmak
remain behind v. geride/arkada kalmak
lag behind v. geriye düşmek
put behind v. geçmişte olan şeyleri artık düşünmemek
get behind v. gerisine düşmek
fall behind in something v. geriye düşmek
lag behind in v. geriye düşmek
run behind v. geç kalmak
put behind v. geçmişe gömmek
lag behind in something v. geriye düşmek
drop behind v. gerisine düşmek
lag behind in something v. geride kalmak
fall behind in something v. geride kalmak
come up from behind v. geriden/gerilerden gelmek
lag behind in something v. gerisinde kalmak
put behind v. olmamış saymak
go behind v. peşine takılıp gitmek
fall behind with something v. (bir kaç taksit vb ödeyemeyerek) geriye düşmek
stand behind someone v. (desteklemek amacıyla) birisinin arkasında olmak
remain behind v. (herkes gittikten sonra) kalmaya devam etmek
fall behind with something v. (taksit/düzenli ödeme vb.) ödeyememek
fall behind on (something) v. (bir şeyde) hedeflenen aşamada olmamak
fall behind on (something) v. (bir şeyde) planlananın gerisinde kalmak
fall behind on (something) v. (bir şeyde) olması gerekenin altında/gerisinde kalmak
fall behind on (something) v. (bir şeyi) çıkaramamak/yetiştirememek
keep behind v. arkasında tutmak
keep behind v. arkasında saklamak
keep behind v. gerisinde durmak
keep behind v. gerisinde kalmak
keep behind v. sınıfta bırakmak
keep behind v. sınıf tekrarı yaptırmak
keep behind v. gerisinde tutmak
keep behind v. arkasında durmak
keep behind v. arkasında kalmak
lie behind someone or something v. birinin/bir şeyin arkasında olmak
lie behind someone or something v. birinin/bir şeyin gerisinde olmak
lie behind someone or something v. geçmişte olmak
lie behind someone or something v. geçmişte kalmak
lie behind someone or something v. geride kalmak
lie behind someone or something v. birinin/bir şeyin geçmişinde olmak
lie behind someone or something v. birinin/bir şeyin geçmişinde kalmak
put (something) behind (someone or something) v. (bir şeyi) geride bırakmak
put (something) behind (someone or something) v. (bir şeyi) arkasında bırakmak
put (something) behind (someone or something) v. (bir şeyi) aşmak
put (something) behind (someone or something) v. (birine/bir şeye bir şeyle) sırt çıkmak
put (something) behind (someone or something) v. (birine/bir şeye bir şeyle) destek olmak
put (something) behind (someone or something) v. (birine/bir şeye bir şeyle) yardım etmek
put (something) behind (someone or something) v. (birine/bir şeye bir şeyle) arka çıkmak
put behind v. geriye koymak
put behind v. arkaya koymak
put behind v. arkasına/gerisine koymak
put behind v. yardım/destek koymak
put behind v. yardım/ destek vermek
put behind v. bir şeyle destek çıkmak
put behind v. bir şeyle arka çıkmak
put behind v. bir şeyle sırt çıkmak
put behind v. geride bırakmak
put behind v. arkasında bırakmak
put behind v. aşmak
put behind v. geriye düşürmek
put behind v. alt sınıfa/kademeye geriletmek
hang behind v. geç çıkmak
fall behind v. gecikmiş borcu olmak
fall behind v. borcu vaktinde ödeyememek
fall behind v. geri çekilmek
fall behind v. geri adım atmak
get behind in (something) v. (bir şeyin) gerisinde kalmak
get behind in (something) v. (bir şeyde) geri kalmak
get behind in (something) v. (birinin/bir şeyin) arkasında kalmak
get behind in (something) v. (bir şeyden) eksiltmek
get behind in (something) v. (bir şeyden) yemek
get behind in (something) v. (bir şeyi) yetirememek/denkleştirememek
get behind someone/something v. birini/bir şeyi desteklemek
get behind someone/something v. birine/bir şeye arka çıkmak
get behind something v. bir şeyden hoşlanmak
get behind something v. bir şeyden zevk almak
get behind with (something) v. (bir şeyin) gerisinde kalmak
get behind with (something) v. (bir şeyde) geri kalmak
get behind with (something) v. (bir şeyden) eksiltmek
get behind with (something) v. (bir şeyden) yemek
get behind with (something) v. (bir şeyi) yetirememek/denkleştirememek
go behind back v. arkadan iş çevirmek
hang behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) gerisinde kalmak
hang behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasında kalmak
hide someone or something behind something v. birini/bir şeyi bir şeyin arkasına saklamak
lay behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasına koymak
lay behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasına yaslamak/dayamak
lay behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) geçmişinde olmak/kalmak
lay behind (something) v. (bir şeyi) düşünmeyi bırakmak
lay behind (something) v. (bir şeyi) geride bırakmak
lay behind (something) v. (bir şeyi) arkasında bırakmak
lay behind (something) v. (bir şeyin) arkasında olmak/durmak
lay behind (something) v. (bir şeyin) arkasında yer almak
lay behind (something) v. (bir şeyin) arkasında konumlanmak
lay behind (something) v. (bir şeyin) kökeninde olmak/yatmak
lay behind (something) v. (bir şeyin) tetikleyicisi olmak
lay behind (something) v. (bir şeyin) altında yatan neden/sebep olmak
place behind v. gereken ilgiyi göstermemek
place behind v. arkasına yerleştirmek
place behind v. daha alt sırada yer almak
place behind v. daha az sevgi ve saygı göstermek
place behind v. daha az önem vermek
place behind v. arkasında/gerisinde bitirmek
place behind v. (sıralamada/yarışmada birinin) arkasına/gerisine/altına yerleşmek
place behind v. göz ardı etmek
place behind v. daha arkaya/aşağıya koymak
place behind v. ihmal etmek
place behind v. daha az değer vermek
run behind v. arkasından koşmak/takip etmek
run behind v. peşinden koşmak
run behind v. peşinden koşarak takip etmek
run behind v. arkasına koşmak/kaçmak/saklanmak
run behind v. arkasına sığınmak
run behind v. -e sığınmak
run behind v. programın gerisinde olmak
run behind v. geç kalmak
slouch behind v. arkasında çöküp kalmak
slouch behind v. arkasına çökmek/çömelmek
slouch behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasında çöküp kalmak
slouch behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasına çökmek
slouch behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasına eğilmek
slouch behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasına çömelmek
stand behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasında durmak/yer almak
stand behind (something) v. (bir şeyden) emin olmak/durmak
stand behind (something) v. (bir şeyin) arkasında durmak
stop behind (someone or something) v. (birinin/bir şeyin) arkasında/arkasına durmak
tag along behind (someone) v. (birinin) arkasından gelmek/gitmek
tag along behind (someone) v. (birinin) peşine takılmak
tag along behind (someone) v. (biriyle) beraber gelmek/gitmek
trail behind v. takip etmek
trail behind v. peşinden gitmek
trail behind v. arkasından gitmek
trail behind v. peşine takılmak
trail behind v. gerisinden gelmek
trail behind v. gerisinde olmak
trail behind v. (geriden takip etmek
linger behind v. geride kalmak
linger behind v. geride oyalanmak
Phrases
get thee behind me expr. çekil önümden
get thee behind me expr. kaybol gözümün önünden
get thee behind me expr. git gözüm görmesin seni
get thee behind me expr. aklıma getirme dayanamıyorum/karşı koyamıyorum
behind the front expr. cephe gerisinde
behind every great man is a great woman expr. her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
behind every great man there's a great woman expr. her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
you can't dance at two weddings (with one behind) expr. iki cambaz bir ipte oynamaz
you can't dance at two weddings (with one behind) expr. iki karpuz bir koltuğa sığmaz
there is something behind it all expr. işin içinde iş var
Proverb
If two ride on a horse one must ride behind bir çöplükte iki horoz ötmez
if two ride on a horse, one must ride behind bir koltukta iki karpuz taşınmaz
if two ride on a horse, one must ride behind bir ipte iki cambaz oynamaz
Colloquial
kick in the behind n. arkasına/kıçına tekmeyi yeme
kick in the behind n. tuz biber ekme
kick in the behind n. tuzu biberi olma
kick in the behind n. tüy dikme
kick in the behind n. aşağılayıcı/alçaltıcı hayal kırıklığı/aksilik
put your hand behind your head n. ellerini başının arkasına koy
with one arm tied behind one's back n. gözü kapalı
be behind v. arkada olmak
be behind v. destekçisi olmak
be behind v. (birinin) arkasında olmak
be behind v. destek vermek
be behind v. gerisinde olmak
be behind v. gerisine düşmek
be behind v. geri kalmak
hardly dry behind the ears adj. acemi çaylak
behind its time adj. demode
behind its time adj. köhne
behind its time adj. zamanı geçmiş
behind its time adj. eski
behind its time adj. modası geçmiş
behind its time adj. eskimiş
behind its time adj. çağın gerisinde
behind its time adj. son gelişmelerin gerisinde
behind its time adj. zamanın gerisinde
behind its time adj. geç kalmış
behind its time adj. gecikmiş
behind its time adj. programın gerisinde
behind its time adj. zaman çizelgesinin/planlamanın gerisinde
behind its time adj. sefer tarifesinin gerisine düşmüş
behind bars expr. demir parmaklıklar ardında
behind bars expr. cezaevinde
behind the bars expr. hapiste
with one arm tied behind one's back expr. eli arkasında bağlıyken bile
behind closed doors expr. gizli
behind bars expr. hapiste
behind every successful man there is a woman expr. her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır
with one arm tied behind one's back expr. hiç zorluk çekmeden
with one arm tied behind one's back expr. kolayca
behind closed doors expr. kapalı kapılar ardında
behind bars expr. mapusta
behind the bars expr. parmaklıklar ardında
stay right behind me expr. tam arkamda dur
behind you! exclam. arkana dikkat et!
behind you! exclam. arkana bak!
Idioms
the idea behind n. bir şeyin sebebi
the idea behind n. altta yatan sebep
the driving force behind n. ardındaki itici güç
the driving force behind n. arkasındaki itici güç
the brains behind something n. bir şeyin arkasındaki beyin
the power behind the throne n. görünmeyen kuvvet
the power behind the throne n. perdenin arkasındaki kişi
power behind the throne n. perde arkasındaki kişi
wet behind the ears n. toy
power behind the throne n. torpil
behind the eight ball n. zor durum
the driving force (behind something) n. (bir şeyin arkasındaki) itici güç
the driving force (behind something) n. (bir şeyin ardındaki) körükleyici/teşvik edici etken
the driving force (behind something) n. (bir şeyin arkasındaki) neden/sebep
the driving force (behind something) n. (bir şeyin arkasındaki) kışkırtıcı güç/unsur
the driving force (behind something) n. (bir şeyin arkasındaki) motive edici güç
driving force behind (something) n. (bir şeyin) ardındaki körükleyici/teşvik edici etken
driving force behind (something) n. (bir şeyin) arkasındaki neden/sebep
driving force behind (something) n. (bir şeyin) arkasındaki kışkırtıcı güç/unsur
driving force behind (something) n. (bir şeyin) arkasındaki motive edici güç
serve as the driving force (behind someone or something) v. arkasındaki neden/sebep/itici güç olmak
serve as the driving force (behind someone or something) v. arkasında olup cesaret/güç vermek
take (one) behind the woodshed v. (birini) büyük bir gizlilikle azarlamak
take (one) behind the woodshed v. (birini) büyük bir gizlilikle paylamak
take (one) behind the woodshed v. (birini) büyük bir gizlilikle cezalandırmak
take (one) behind the woodshed v. (birine) büyük bir gizlilikle çıkışmak
take (one) behind the woodshed v. (birine) büyük bir gizlilikle memnuniyetsizliğini belirtmek
not dry behind the ears v. acemi olmak
be wet behind the ears v. acemi olmak
hardly dry behind the ears v. acemi olmak
wet behind the ears v. ağzı süt kokmak
not dry behind the ears v. ağzı süt kokmak
hardly dry behind the ears v. ağzı süt kokmak
be wet behind the ears v. ağzı süt kokmak
lie behind v. arkasında yatmak
go behind v. arkasındaki anlama inmek
talk behind someone's back v. arkasından konuşmak
throw one's weight behind something v. bütün varlığıyla desteklemek
become the driving force behind someone v. birinin arkasındaki itici güç olmak
be stuck behind a desk all day v. bütün gün ofiste tıkılı kalmak
lie behind something v. bir şeyin arka planında yer almak
put someone behind bars v. birisini hapse göndermek
put one's weight behind something v. bütün varlığıyla desteklemek
do something behind someone's back v. birisinin arkasından iş çevirmek
be stuck behind a desk all day v. bütün gün ofiste çakılı kalmak
be the driving force behind someone v. birinin arkasındaki itici güç olmak
do something behind one's back v. birisinin arkasından iş çevirmek
be behind the times v. çağdışı olmak
fall even further behind v. çok geride kalmak
be behind the times v. demode olmak
die behind the wheel v. direksiyon başında ölmek
be behind the times v. çağın gerisinde kalmış olmak
wet behind the ears v. dünkü çocuk olmak
die behind the wheel v. direksiyonda ölmek
be behind the wheel v. direksiyonda olmak
go behind v. derinine inmek
not dry behind the ears v. dünkü çocuk olmak
be behind the eight ball v. çıkmaza girmek
get behind v. desteklemek
be behind the eight ball v. çıkmaza düşmek
get behind the wheel v. direksiyona geçmek
hardly dry behind the ears v. dünkü çocuk olmak
do something with one arm tied behind one's back v. hiç zorlanmadan yapmak
be behind the eight ball v. içinden çıkamamak
burn one's bridges behind one v. köprüleri atmak
lag behind v. nal toplamak
be behind the times v. örümcek kafalı olmak
be behind the eight ball v. meteliksiz olmak
throw one's weight behind something v. olanca güçle destek vermek
put one's weight behind something v. olanca güçle destek vermek
get behind the eight ball v. meteliksiz olmak
be behind the eight ball v. parasız kalmak/olmak
go behind v. satır aralarını kavramak
die behind the wheel v. şoför mahallinde ölmek
fall behind schedule v. programın gerisine düşmek
follow hard behind v. peşini bırakmamak
get behind the eight ball v. parasız kalmak/olmak
be wet behind the ears v. toy olmak
not dry behind the ears v. toy olmak